ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın, askeri güç kullanma olasılığını da dışlamadan, Danimarka’ya bağlı özerk ada Grönland’ı ilhak ile tehdit etmesinin yankıları sürüyor.
New York Post’ta (NYP) yer alan bir haberde, Trump’ın bu çıkışının “Neden?” sorusunu gündeme getirdiği vurgulanıyor ve bu konu hakkında Trump’ın geçiş ekibine yakın bir kaynağın görüşlerine yer veriliyor.
Grönland’ın hayati nakliye yolları üzerindeki konumu ve başka hiçbir yerde nadiren bulunan kilit hammaddelerin varlığı nedeniyle başta Washington olmak üzere birçok ülkedeki stratejistler açısından gitgide önem kazandığını ileri süren NYP, görüştüğünü kaynağın “Neden?” sorusuna, “Pekin’e güçlü ve bilinçli bir mesaj göndermek. Sadece konuşmak değil. Eylem. Amerika’yı yeniden hırslı hale getirmek,” yanıtını verdiğini aktarıyor.
Kaynak ayrıca, seçilmiş başkanın aynı zamanda ‘Trump Doktrini’nin ilk çerçevesini de çizdiğini kaydediyor.
Dış politika odaklı düşünce kuruluşu Wilson Center’a göre ABD, Arktik bölgesinin lityum, kobalt ve grafit gibi doğal kaynakları için Çin’in yanı sıra Rusya ile de ‘üç köşeli’ bir mücadeleye kilitlenmiş durumda.
Atlantik Konseyi’nden Alex Plitsas ise, “[Grönland’ı ilhak etmek için] iki ana neden var. Birincisi, kritik savunma ve elektronik üretimi için gerekli olan nadir toprak elementlerinin büyük yatakları. İkincisi, Grönland’ın Kuzey Kutbunda meşru olarak büyük bir hak iddiası var ve bu da ABD’ye orada navigasyon ve kaynaklar için rekabet kızışırken daha güçlü bir pozisyon sağlayacak,” diyor.
Arktik’te ABD-Çin-Rusya rekabeti
NYP’ye göre ABD yıllardır Kuzey Kutbuna erişim konusunda Çin ve Rusya ile “sessiz bir çekişme” içinde ve kaynak zengini adayı keşfetmek üzere bölgeye askeri buzkıran gemileri gönderiyor.
Kuzey Kutbu’nda, cep telefonlarından kitle imha silahlarına kadar her şeyde kullanılan nadir toprak minerallerini bol miktarda bulunduğu düşünülüyor. ABD ve Batı ülkeleri bu mineraller konusunda çoğunlukla Çin’e bağımlı.
Plitsas’a göre Pekin’e olan bu bağımlılık “jeopolitik gerçekler göz önüne alındığında sürdürülebilir değil.” Plitsas, “Afganistan gibi yerlerde de başka büyük yataklar var ve bu da çeşitli nedenlerden dolayı sürdürülemez,” iddiasında bulunuyor.
Wilson Center da 2023 raporunda “Elektrikli araçlara, yenilenebilir enerji sistemlerine ve gelişmiş elektronik cihazlara olan talebin artmasıyla birlikte ABD, inovasyonu teşvik etmek ve küresel iktisadi rekabet gücünü korumak için büyük ölçüde kritik malzemelere ihtiyaç duyuyor,” diye yazıyor.
Öte yandan Kuzey Kutbu üzerindeki rekabet, daha önce kaynaklara ulaşmayı neredeyse imkansız hale getiren buzulların erimesine yol açan iklim değişikliği nedeniyle son yıllarda daha da şiddetlendi. Plitsas, “Isınma, Kuzey Kutbunda daha fazla seyrüsefer özgürlüğüne yol açtı,” diye hatırlatıyor.
ABD’nin ‘buzkıran gemisi’ rahatsızlığı
Fakat NYP’ye göre Amerikalılar, kısmen ABD’nin bölgeye sınırlı erişimi ve nispeten az sayıda buzkıran gemisi nedeniyle, şimdiye kadar rakiplerinin gerisinde kaldılar.
Bu sorun, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı Mike Waltz da dahil olmak üzere bazı Cumhuriyetçileri uzun süredir rahatsız ediyor. Waltz, 2017‘de X’te yaptığı bir paylaşımda, “Doğal kaynaklar için rekabet edeceğimiz Kuzey Kutbunda Sahil Güvenlik’in birden fazla buzkırana ihtiyacı var! Rusya’nın düzinelerce var!” demişti.
Sahil Güvenlik şu anda hayati önem taşıyan gemilerden sadece ikisine sahip, fakat Waltz kısa süre önce X’te “bir düzine daha” buzkıran çağrısı yapan bir gönderiye verdiği yanıtta 119. Kongrede daha fazlasını talep etme sözü verdi.
İlave buz kırıcılar ve Grönland’ın satın alınması, ABD’nin Çin’e olan bağımlılığını azaltma çabasının bir parçası olarak daha fazla nadir toprak minerali işleme tesisi inşa ettiği şu günlerde Trump’ın öne çıkarmayı seçtiği başlıklar.
ABD dünyadaki nadir toprak minerallerinin sadece %1,3’üne ev sahipliği yaparken Çin için bu oran %70’e varıyor.
Grönland, ilhak dışı seçeneklere açık
Grönland parlamento üyesi Kuno Fencker salı günü CNN’e yaptığı açıklamada, adanın tam özerkliğini ancak 2009 yılında kazandığını ve o tarihten bu yana bölgesel hükümetin egemenlik elde etmek için çalıştığını söyledi.
“Mülkiyet konusunda burada epey anlaşmazlık yaşayabiliriz, çünkü Grönland olarak egemen bir ülke yaratmaya çalışıyoruz ve Grönland devletini kurmak istiyoruz,” diyen Fencker, bölgesel hükümetin ABD ile bir serbest ortaklık anlaşması üzerinde çalışmaya istekli olabileceğini de sözlerine ekledi.
ABD’nin Palau gibi Pasifik ada ülkeleriyle halihazırda bu tür anlaşmaları bulunuyor. Bu tür anlaşmalar, Washington’un serbest ilişkiye giren ülkelere mali yardım sağlamasını ve ayrıca ada vatandaşlarına “yerleşik sakinler” olarak ABD’de çalışma ve yaşama hakkı tanımasını gerektiriyor.
Fencker, “Buradaki ana [nokta] Grönland [statüsünün] muazzam bir karar olması gerektiği, ne tür bir devlet olmak istediğimiz ve ayrıca kiminle işbirliği yapmamız gerektiği ve en yakın müttefiklerimiz, ki biliyorsunuz Danimarka’nın hükmü altındayız,” dedi.
Yeni Beyaz Saray, başka seçeneklere de açık
NYP’ye bilgi veren kaynak, Trump’ın Grönland yetkilileriyle tam ilhak dışında alternatif düzenlemeleri görüşmeye istekli olabileceğini söyledi.
Söz konusu kaynak, “Amerika’nın güvenliğini güçlendirmenin en iyi yollarını tartışmada esneklik var, bu yüzden birden fazla seçenek olduğunu söylemenin adil olduğunu düşünüyorum,” dedi.
ABD uzun zamandır Grönland’a sahip olmak istiyor. 1867’de Rusya’dan Alaska’yı satın aldığında da Kuzey Atlantik’teki ada için teklif vermeyi düşünmüştü.
Yaklaşık seksen yılın ardından, İkinci Dünya Savaşından sonra, ABD Grönland için 100 milyon dolarlık külçe altın teklif etti ve Danimarka bunu reddetti.
Fakat bu teklif, ABD’nin Thule Hava Üssüne, şimdiki adıyla Pituffik Uzay Üssüne, yani ordunun en kuzeydeki karakoluna erişimini sağlayan ve Rusya’ya yakınlığı nedeniyle Soğuk Savaş sırasında kritik öneme sahip olan bir savunma anlaşmasına yol açmıştı.