Bizi Takip Edin

AMERİKA

Haiti’de tekerrür eden tarih: Yine ‘barış gücü’ gidiyor

Yayınlanma

Karayipler’deki ada ülkelerinden Haiti, bir süredir ‘çete savaşları’ ile anılıyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) ABD ve Ekvador tarafından getirilen tasarı, Çin ve Rusya’nın ‘çekimser’ kalması ile birlikte onaylandı ve ülkeye ‘Çok Uluslu Güvenlik Destek Gücü’ gönderilmesine karar verildi. Destek Gücü, ‘gerekli tüm önlemleri alma’ yetkisini sahip olacak, ki bu, güç kullanımı anlamına geliyor. France 24’ün haberine göre diplomatlar, Çin ve Rusya’nın genel bir güç kullanımına izin verme konusunda temkinli davrandıkları için ‘çekimser’ kaldıklarını belirttiler.

15 üyeli konsey ayrıca BM silah ambargosunu ‘tüm çeteleri kapsayacak şekilde’ genişletti. Ambargo daha önce sadece belirlenmiş kişilere uygulanıyordu. Haitili yetkililer, çeteler tarafından kullanılan silahların çoğunlukla ABD’den ithal edildiğine inanıldığını söylüyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Ağustos ayında BMGK’ya, Haiti’de ‘kanun ve düzenin yeniden tesis edilmesi’ ve çetelerin silahsızlandırılması için çok uluslu bir polis gücü ve askeri varlıkların kullanılmasıyla ‘güç kullanımına’ ihtiyaç olduğunu söylemişti.

Destek gücüne Kenya, Temmuz ayında 1.000 polis gönderme taahhüdüyle öne çıkıyor. Bahamalar 150 kişi göndermeyi taahhüt ederken, Jamaika ve Antigua ve Barbuda da ‘yardım etmeye’ istekli.

Guterres, özellikle Amerika kıtasındaki ülkeleri ‘bu yeni ivmeyi geliştirmeye devam etmeye’ çağırdı. Konseyin Pazartesi günü verdiği onayın ardından, bu gücün ne kadar çabuk sahaya inebileceği kesinleşmiş değil.

Emperyalist müdahale zilleri Haiti için çalıyor

ABD, Kenya’yı öne ittiriyor

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen ay yaptığı açıklamada, ABD’nin asker göndermemekle birlikte çok uluslu misyona lojistik ve mali destek sağlamak üzere 100 milyon dolar sağlamayı umduğunu söylemişti. Blinken bu desteğin istihbarat, hava ikmali, iletişim ve tıbbi desteği de kapsayabileceğini kaydetmişti.

Geçen ay ABD ve Kenya Nairobi’de beş yıllık bir savunma anlaşması imzalamış ve ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Kenya Savunma Bakanı Aden Duale’ye, Biden yönetiminin Haiti müdahale planı için 100 milyon dolar temin etmeye çalıştığını söylemişti.

Ariel Henry’nin meşruiyeti yok

Ülkeler, mevcut güvensizlik ortamında adil seçimlerin yapılamayacağını söyleyen Başbakan Ariel Henry’nin seçilmemiş yönetimini destekleme konusunda temkinli davranıyor. Haiti’de Ocak ayından bu yana seçilmiş hiçbir temsilci bulunmuyor.

Güvenlik Konseyi yaptığı açıklamada ‘gerekli güvenlik koşulları sağlanır sağlanmaz, şeffaf, kapsayıcı ve güvenilir seçim süreçleri ile özgür ve adil seçimlerin yapılması amacıyla, siyasi sürece daha geniş katılımın teşvik edilmesi ve mümkün olan en geniş mutabakatın sağlanmasının acil bir ihtiyaç olduğunu’ vurguladı.

BM barış gücü askerleri 2004 yılında dönemin Devlet Başkanı Jean-Bertrand Aristide’nin devrilmesine ve sürgüne gönderilmesine yol açan bir isyanın ardından Haiti’ye konuşlandırılmıştı. Brezilya liderliğindeki barış gücü askerleri 2017’de ayrıldı ve yerlerini 2019’da ayrılan BM polisi aldı.

Haitililer silahlı bir BM varlığına karşı temkinli. Karayip ülkesinde, BM barış gücü askerlerinin enfekte lağım sularını bir nehre boşalttığı 2010 yılına kadar kolera görülmüyordu. O tarihten bu yana hastalıktan 9.000’den fazla kişi öldü ve yaklaşık 800.000 kişi de hastalandı.

Pazartesi günü kabul edilen konsey kararı, güvenlik misyonunda yer alan ülkelerden ‘su kaynaklı hastalıkların girişine ve yayılmasına karşı korunmak için uygun atık su yönetimi ve diğer çevresel kontrolleri benimsemelerini’ istiyor.

ABD’ye çağrı

Yakın zamanda bir grup Haitili-Amerikalı seçilmiş yetkili, ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup yazarak, Haiti’de Kenya liderliğindeki destek gücüne verdiği desteği geri çekmesi çağrısında bulundu ve bunun şu andaki Devlet Başkanı Ariel Henry’nin iktidarını güçlendireceğini söyledi.

Ulusal Haitili-Amerikalı Seçilmiş Yetkililer Ağı (NHAEON) ve Aile Eylem Ağı Hareketi (FANM) mektupta, “Haiti’nin yozlaşmış, baskıcı ve seçilmemiş rejimini destekleyen herhangi bir askeri müdahale, mevcut siyasi krizi daha da kötüleştirerek felakete dönüştürecektir,” diye yazdı.

Kurumlar, bu ‘destek gücünün’ rejimi daha da güçlendireceğini, Haiti’deki siyasi krizi derinleştireceğini, önemli sivil kayıplara ve göç baskısına yol açacağını vurguladılar.

Gruplar, “Yönetiminiz Dr. Henry’den desteğini çekmiş olsaydı, Henry Haiti’nin mevcut siyasi krizine barışçıl bir çözüm bulmak için Haitili sivil toplum ve diğer gruplarla müzakere etmek zorunda kalacaktı,” diye yazdılar.

NHAEON ve FANM gibi gruplar yıllardır Henry hükümetinin çete şiddetinin suç ortağı olduğunu ve kontrolü elinde tutmak için şiddet koşullarını beslediğini iddia ediyor.

Mektupta, Henry’nin ‘Haiti’nin demokratik yapılarını ortadan kaldırırken’ ülkenin kontrolünü çete liderlerine bıraktığı öne sürülüyor.

Başkana suikastte ABD parmağı

Öte yandan yine geçen ay Kolombiyalı eski bir asker, 2021 yılında Haiti Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin öldürülmesi komplosuna dahil olmaktan suçlu bulundu.

Şu anda Florida, Haiti, Kolombiya ve Kolombiya’da FBI öncülüğünde yürütülen bir soruşturma kapsamında 11 kişi suçlanıyor.

ABD mahkeme belgesine göre, Albay Mike olarak bilinen German Rivera, planın Moise’yi kaçırmak değil öldürmek olduğu bilgisini aktardıktan günler sonra, 7 Temmuz 2021’de Moise’nin Port-au-Prince tepesindeki evine doğru yola çıkan konvoyun bir parçasıydı.

Haziran ayında ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Haiti-Şili vatandaşı Rodolphe Jaar da silah satın almak ve başkanın korumalarına rüşvet vermek için kullanılan fonları sağladığını söylemişti.

Fakat Moise’nin öldürüldüğü gün yapılan operasyonu yürüten silahlı adamların, “Herkes geri çekilsin. Bu bir DEA [ABD uyuşturucu ile mücadele dairesi] operasyonu,” diye bağırması, olayda ABD parmağı olduğuna ilişkin şüpheleri besliyor. 28 saldırganın çoğunun eski Kolombiyalı asker olması ve bunların da çoğunun ABD’de eğitim görmesi şüpheleri daha da artırıyor.

Tutuklanan şüphelilerin ikisinin Florida’dan Haitili-Amerikalı kişiler olduğu ve birinin zaman zaman DEA için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.

Haiti’nin zenginleri ve yoksulları

Eylül ayında The Nation Podcast’a katılan ABD’li gazeteci Amy Wilentz, Haiti ile ilgili dikkat çekici bilgiler veriyor.

Batı medyasında Haiti’nin sürekli ‘Batı Yarımküredeki en yoksul ülke’ olarak lanse edildiğini hatırlatan Wilentz, bunun gerçeğin bir kısmını yansıttığını, bu yoksulluğa rağmen ülkede kimilerinin ‘gayet iyi para yapabildiğini’ söylüyor.

“Her şeyden önce, Haiti’de bir sektörü kontrol ederseniz para kazanabilirsiniz,” diyen gazeteci, devletin ‘neredeyse tamamen özelleştirildiğini’ vurguluyor ve bu sayede iletişim şebekelerini ve sağlayıcılarını veya devlete ait enerji sistemlerini çetelerin kontrol edebildiklerini, bu pasta kapma telaşının da ‘çete savaşlarının’ kalbinde yattığına işaret ediyor.

Gazeteci, “Eğer limanları işletiyorsanız, limanlarda ve gümrüklerde vergi alabilirsiniz ve bu vergiler ülkenin kasasına değil, doğrudan kendi cebinize gider. Benzer şekilde, ülkenin eskiden devasa olan, serbestçe dolaşan ürün pazarları ve et marketleri. Eğer bu insanları pazarın açılışında vergilendirebilirseniz, büyük miktarda para kazanabilirsiniz,” diyor.

Bu çetelerin ve çetelerle iş yapan iş adamlarının yüklü paralar kazandığının altını çizen Wilentz, Haiti’de bunları yönetenlere ‘iş mafyası’ dendiğini ve bunların ülkeyi kontrol etmek için iş adamlarıyla birlikte çalışan ‘siyasi mafya’ haline geldiğini düşünüyor.

Haiti’de şu anda çeteler birçok bölgeyi kontrol etse de, özellikle başkent Port-au-Prince’teki ve diğer kentlerdeki limanları ellerinde bulunduruyorlar.

AMERİKA

Trump’ın “51. eyalet” şakası Kanada’yı karıştırdı

Yayınlanma

Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın, başkan seçilen Donald Trump’ın yaklaşan gümrük vergisi tehditleriyle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki uzlaşmaz farklılıkları gerekçe göstererek istifa etmesiyle Kanada siyaseti karıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump ile olası bir gümrük vergisi savaşına ilişkin korkularla bağlantılı bir iç siyasi krizle karşı karşıya kalırken, Seçilmiş Başkan, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olmasının “harika bir fikir” olacağını söyleyerek şaka yapınca işler daha da karmaşık hale geldi.

Trump çarşamba günü Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Birçok Kanadalı Kanada’nın 51. Eyalet olmasını istiyor. Vergilerden ve askeri korumadan büyük ölçüde tasarruf edecekler. Bence bu harika bir fikir. 51. Devlet!!!” dedi.

Leger tarafından yapılan bir ankete göre Kanadalıların %13’ü ülkenin ABD’nin bir eyaleti olmasını istiyor.

Trump, Trudeau’ya “Kanada Valisi” demişti

Trump aynı şakayı kasım ayı sonlarında Mar-a-Lago tatil köyünde verdiği bir akşam yemeğinde de yapmış ve izleyicilerden kahkahalar yükselmişti.

Fox News’e göre seçilmiş başkan, iki ülkenin birleşmesinin fentanil kaçakçılığı konusundaki endişelerini gidereceğini ve büyük ölçüde ABD’nin güney sınırını etkileyen bir sorun olan yasadışı göç akışını durduracağını öne sürmüştü.

Daha sonra Trump, Truth Social’da yaptığı başka bir paylaşımda da Başbakan Justic Trudeau’yu Kanada’nın “valisi” olarak adlandırmıştı ki bu, normalde ABD eyaletlerinin liderleri tarafından kullanılan bir unvan.

Bakan Freeland, istifadan önce Trudeau ile atıştı

Freeland ve Trudeau, kısa bir süre önce açıklanan iki aylık tatil satış vergisi ve Freeland’ın “maliyetli bir siyasi hile” olarak nitelendirdiği Kanadalılara 250 Kanada doları (168 avro) çek verilmesi konusunda anlaşmazlığa düştü.

Freeland, Trump’ın Kasım ayında yaptığı ülkeye %25 gümrük vergisi uygulama tehdidi bağlamında da Kanada’nın bu tür politikaları kaldırayamayacağını savunuyordu.

Freeland istifa mektubunda, “Ülkemiz ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. Bu da mali barutumuzu bugünden kuru tutmak anlamına geliyor, böylece yaklaşan bir tarife savaşı için ihtiyaç duyabileceğimiz rezervlere sahip olabiliriz,” dedi.

Muhalefetten ve iktidar partisinden erken seçim çağrısı

Kararının, Trudeau’nun bir hafta önce kendisine ülkenin maliye bakanı olarak kalmasını istemediğini söylemesinin ardından geldiğini söyledi. 

Hükümetin bütçesini sunmadan hemen önce gelen bu ayrılış, hükümeti zor durumda bıraktı ve Trudeau ile zaten kırılgan olan Liberal Parti’yi uçurumun kenarına getirdi.

Trudeau’nun partisinin üyeleri onu istifaya çağırırken, Kanada’nın üç muhalefet partisi lideri de pazartesi günü Trudeau’nun görevi bırakması gerektiğini söyledi.

Muhalefetteki Kanada Muhafazakâr Partisi lideri Pierre Poilievre de erken federal seçim çağrısında bulundu. Kanadalı siyasetçi, “Her şey kontrolden çıkmaya başladı. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi.

Olası Trump vergileri Kanada’yı felç edebilir

Kasım ayında Trump, yasadışı göç ve ABD’deki fetanil kriziyle mücadele etmek gerekçesiyle Kanada ve Meksika’dan ülkeye giren tüm ürünlere %25 oranında kapsamlı bir vergi uygulayacağını söylemişti.

Ekonomistler bu tür tarifelerin Kanada ekonomisine önemli ölçüde zarar vereceği uyarısında bulunuyor. ABD hükümetinin verilerine göre Kanada 2022 yılında ABD ithalatının yaklaşık 437 milyar dolarını gerçekleştirmiş ve aynı yıl ABD ihracatının da en büyük pazarı olmuştu.

Kanada toplam ihracatının yaklaşık %75’ini ABD’ye yapıyor.

Freeland, Trump’ın kasım ayında yaptığı açıklamanın ardından, “ABD’ye sattığımız şeyler gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Onlara petrol satıyoruz, elektrik satıyoruz, kritik mineraller ve metaller satıyoruz,” demişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile IMF arasında yeni program müzakereleri

Yayınlanma

Arjantin, Uluslararası Para Fonu ile mevcut 44 milyar dolarlık anlaşmanın yerini alacak yeni bir program arayışında.

Bloomberg’in aktardığına göre IMF Baş Sözcüsü Julie Kozack perşembe günü yaptığı açıklamada Javier Milei hükümetinin, selefinden devraldığı anlaşmanın son gözden geçirmelerini tamamlamak yerine yeni bir program üzerinde çalıştığını doğruladı.

Perşembe günü Washington’da bir basın toplantısı düzenleyen Kozack, “Yetkililer yeni bir programa geçmek istediklerini resmen ifade ettiler ve müzakereler şu anda devam ediyor,” dedi.

Arjantin ile IMF arasındaki görüşmeler, Ekonomi Bakanı Luis Caputo’nun ofisinden ve merkez bankasından yetkililerden oluşan bir ekibin bu ayın başlarında fon temsilcileriyle görüşmek üzere Washington’a gitmesinin ardından ivme kazandı.

Arjantin’in bir sonraki IMF programına ilişkin müzakerelerdeki temel soru, kurumun Milei’ye 44 milyar dolarlık yükü devretmenin ötesinde ek finansman sağlayıp sağlamayacağı ve ne kadar sağlayacağı. 

Arjantin lideri bu yılın başlarında 15 milyar doları telaffuz etmiş fakat son zamanlarda bu rakama atıfta bulunmamıştı. Caputo bu hafta yaptığı açıklamada yeni fonların programın bir parçası olmasını beklediğini söyledi.

Kabul edildiğinde bu, ülkenin 1958’den bu yana kuruluşla yaptığı 23’üncü, 2018’den bu yana ise üçüncü program olacak.

IMF’nin Arjantin’deki sicili, on yıllar boyunca yapılan pek çok anlaşmanın ekonomiyi toparlayamaması ve birbiri ardına gelen hükümetlerin küresel borç verici kurumun parasını harcarken program hedeflerini sıklıkla ihlal etmesi nedeniyle kötü.

Milei ve baş müzakerecisi Caputo’nun da IMF ile ilişkileri karışık. Başkan bu yılın başlarında fonun üst düzey yetkililerinden biri olan Rodrigo Valdes’i eleştirmiş, Valdes de müzakerelerden çekilmeyi tercih etmişti.

Caputo da 2018’deki ilk anlaşma sırasında IMF yetkilileriyle kur politikası konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve o dönemde Arjantin’in maliye bakanı olarak kısa bir süre merkez bankası başkanlığı yaptıktan sonra istifa etmişti.

Bu arada IMF yönetimi bu yıl Milei ve Caputo’yu harcamaları kısmak, enflasyonu düşürmek ve ülkenin birçok döviz kuru arasındaki farkı kapatmakla övdü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English