Bizi Takip Edin

Rusya

Herson’dan sonra savaşın geleceği

Yayınlanma

Rusya’nın Ukrayna’daki ‘Özel Askeri Operasyon’unu destekleyenler tarafından bir süredir endişeyle fısıldanan şey oldu ve operasyonun komutanı Sergey Surovikin, Herson’u terk edip Dinyeper’in sol kıyısına çekileceklerini açıkladı. Zaten bir süredir Kahovka hidroelektrik santraline Ukrayna saldırısı olacağına yönelik istihbarat nedeniyle, siviller su baskını korkusuyla Ekim ortalarında tahliye edilmeye başlanmıştı.

Rus genelkurmayı, bir de Herson’daki askerlerin Dinyeper üzerinden gelecek ikmale güvenemeyeceğine karar vermiş görünüyor. Ukrayna genelkurmayı da bunda hemfikir: Rusya’nın lojistik yollarını, birliklerinin kontrol ve destek sistemini yok ettiklerini, bu nedenle de “düşmanın Herson’dan kaçmaktan başka çaresinin kalmadığını” söylüyorlar.

Yani her iki taraf da Herson meselesinin askeri bir zorunluluktan kaynaklandığına emin. Meselenin böyle bir tarafı olduğu da şüphe götürmüyor. Fakat Herson’un, geçen Eylül ayında yapılan referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Ukrayna oblastlarından olduğu ve kentteki “Sonsuza kadar Rusya ile” bilboardları akılda tutulursa, meselenin fazlasıyla siyasi boyutu ve sonuçları olacağını tahmin etmek zor değil.

Rusya kamuoyundan tepkiler

Rusya’da, iktidardaki Birleşik Rusya’nın sağındaki ve solundaki partilerin Ukrayna’ya karşı siyasi tutumlarında büyük farklılıklar olduğu şüpheli. Duma’da ‘Özel Askeri Operasyon’a karşı bir parti bulmak pek mümkün değil.

Bununla birlikte, sağda başını Rodina ile Liberal Demokratik Partinin (LDP) çektiği güçlerle solda başını Rusya Federasyonu Komünist Partisinin (RFKP) çektiği güçler, operasyonun icra edilme yöntemine eleştirel yaklaşıyorlar ve bu gittikçe siyasi bir mahiyete de bürünüyor. Özellikle RFKP, operasyonun adına ‘savaş’ denmediği sürece ve ekonominin de buna uygun şekilde yeniden yapılandırılmaması halinde askeri meselenin çözülemeyeceğini savunuyor. Rusya solunda, Putin yönetiminin Ukrayna savaşıyla birlikte ‘sola dönüş’ gerçekleştireceği beklentisi de savaşın doğasına yönelik bir beklentiden kaynaklanıyordu. Fakat Birleşik Rusya hükümeti, soldan gelen ekonomiyi millileştirme çağrılarına pek de kulak asmadan yoluna devam ediyor.

Bir diğer eleştiri, Ukrayna’nın Rusya’ya bağlanan oblastlarında şimdi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin eline düşmüş yerel halkın akıbeti meselesi. Putin liderliğinin Ukrayna’ya müdahale gerekçelerinden biri de ülkenin doğusunda yaşayan ve Rusça konuşan halkın neonazi baskısından kurtarılmasıydı. Artık Rusya toprağı sayılmasına rağmen Ukrayna’ya terk edilen Herson’da Rusya yanlılarının canlarından endişe ediliyor. Nitekim kente giriş yapan Ukrayna askerlerinin Telegram hesaplarından yaptıkları paylaşımlar, bu korkunç beklentinin gerçek hale geldiğini gözler önüne seriyor.

Rusya medyası ise, bizde ve Batıda olan algının tam tersine, büyük bir eleştirellik ve çok seslilik sergiliyor. Örneğin Rusya’nın en popüler askeri haber portalı topwar.ru’da çıkan bir yazıda, Herson’un tek kurşun atılmadan teslim edildiği, buna rağmen ‘satılmış’ ve ‘utanmaz propagandistlerin’ bunu da meşrulaştıracağı acı bir dille belirtiliyor. Yazı, Rusya liderliğinin ‘Özel Askeri Operasyon’ dediği şeyin tüm dünyada savaş anlamına geldiğini ve Rusya’nın artık ‘ticari çıkarları’ bir yana bırakıp ‘gerçek bir savaşa’ tutuşması gerektiğini söylüyor.

Bir başka internet sitesi, Katyuşa’ya göre, eğer Herson’dan çekilme kurnaz bir taktiğin icabı değilse, bu 1991’den bu yana Rusya ordusunun yaşadığı en büyük yenilgi ve içeride sıradan halkın ülke liderliğine olan güveninin sarsılması kaçınılmaz. Katyuşa,  çekilmenin bir tuzak olduğu umudunu koruyor, ama Herson’u yüz üstü bırakmanın, ABD ile Rusya arasında yapılan bir arka kapı diplomasisinden kaynaklanmış olabileceğini de göz ardı etmiyor. Her iki yayın da, trafik kazasında öldüğü duyurulan Herson Vali Yardımcısı Kiril Stremousov’un ölümünün şaibeli olduğunu, zira bu yöneticinin tahliyeye karşı çıktığını ileri sürüyor.

Rusya’da iç siyasi çekişmeler

Savaş devam ederken ve iç kamuoyunda çatlak sesler yükselirken, siyasette de bazı cepheleşmeler su yüzüne çıkıyor. Rusya liderliğinin ilk halkası olmasa da, ikinci halkasında saflaşmalar keskinleşiyor.

Bunun en belirgin örneği, Vagner’in kurucusu ve sahibi Yevgeniy Prigojin ile St. Petersburg Valisi Aleksander Beglov arasında yaşandı. Prigojin ve ona yakın medya kuruluşları bir süredir Beglov’un bir ‘suç örgütü’ kurduğunu iddia ediyorlardı. Prigojin’in şirketi Concord bir adım daha attı ve Rusya Başsavcılığı ile istihbarat örgütü FSB’ye başvurarak Beglov’un ‘vatana ihanet’ suçlamasıyla soruşturulmasını istedi. Letonya merkezli Meduza sitesine inanacak olursak, Prigojin’in Beglov’a açtığı savaşın nedeni, Petersburg Valisinin Vagner’in kurucusunun bazı iş girişimlerine çomak sokması. Son olarak, Vagner’in St. Petersburg’da inşa etmek istediği iş merkezi valilik tarafından engellendi.

Prigojin’in cephesinde bir de Çeçenistan lideri Ramazan Kadırov’un da yer aldığını hatırlatalım. Bu ikilinin hedefindeki Merkez Askeri Bölge Komutanı General Aleksander Lapin, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevinden ayrıldı ve yerine Prigojin-Kadırov ikilisine yakın Andrey Mordviçev getirildi.

Kadırov’un yaptıkları bununla da sınırlı değil. Çeçen lider uzun süredir açık bir şekilde Rusya ordusuna eleştiri yöneltmekten çekinmiyor. Liman’da yaşanan yenilginin ardından Kadırov, General Lapin’i sorumlu tutmuş ve Prigojin de hemen ona katılmıştı. Kadırov-Prigojin ikilisinin Rus düzenli ordusuna yönelik kamuoyuna açık eleştirilerinin, Vagner’in ‘özel iş ilişkileri’nden kaynaklandığını ilişkin bir algı da var.

Bu meselenin çok daha yukarılara uzandığı açık. Kadırov-Prigojin ikilisinin esas olarak Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’u hedeflediği düşünülüyor. Kadırov-Prigojin cephesinin salvolarına karşı bir dizi emekli subay ve köşe yazarı da karşılık vermeye başladı ve ikilinin tavırlarını ‘motivasyon düşürücü’ olarak nitelendirdi.

ABD ile gizli anlaşma ihtimali

Medyanın, Moskova ile Washington arasında gizli bir uzlaşma olabileceğine dair şüpheleri de yüksek sesle dillendiriliyor. Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın gizli bir görüşme gerçekleştirdiği iddialarından sonra Herson ricatının yaşanması şüpheleri daha da artırıyor.

Rusya’ya yakın kimi kaynaklar, Putin liderliğinin ‘Kolektif Batı’ ile kapsamlı bir anlaşmaya vararak savaşı sona erdirmeye karar verdiğini yazıyor. Gerek Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova’nın, gerekse de Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Ukrayna ve Batı ile müzakereleri dışlamadıklarını söylemesi bunun sinyali olarak da görülebilir. Polonya’nin bir köyüne düşen füzelerin ardından Kiev ve Varşova’nın NATO’nun 5. Maddesinin uygulanması çağrısına rağmen ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya’yı suçlamaktan kaçınması da kapalı kapılar ardından bir şeylerin ‘pişirildiğine’ ilişkin bir işaret.

Bu türden bir anlaşmanın, Rusya liderliğinin yanı sıra Çin, Hindistan, Türkiye, İran ve diğer Ortadoğu ülkeleri tarafından da istendiğine ilişkin anlayış yaygınlaşıyor. Batı’da da, Rusya içinden gelen ve ‘şahin’ olduğu düşünülen Kadırov-Prigojin cephesinin etkisi pek abartılmıyor. Bunun en yakın örneği, Carnegie’de yayımlanan ve Kadırov-Prigojin ikilisinin Kremlin üzerindeki etkisini tartışan bir makale. Makalenin yazarı özetle, “Bunlar ancak konuşur, Putin’in bunları dinleyeceği yok,” sonucuna varıyor.

Amerikan ara seçimlerindeki zayıf Trumpçı dalga da Rusya liderliğini bir anlaşma arayışına itmiş görünüyor. Rusya içerisinde, Amerikan sanayicilerinin sesi olarak görülen Trump’ın olası başkanlığının tercih edileceği açık. Ama bu umutlar şimdilik rafa kaldırıldığına göre, ‘Kolektif Batı’ ile bir temas ihtiyacı ortaya çıkmış görünüyor. ABD ve Rusya istihbarat şeflerinin Türkiye’de görüşmesi de, nükleer korkudan fazlasını anlatıyor.

Rusya

Kremlin, İran’ın UAEA kararını ‘saldırının doğrudan sonucu’ olarak niteledi

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Peskov, Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış anlaşmasını sonuçlandırmaya çok yakın olduğunu belirtirken, İran’ın UAEA ile işbirliğini askıya almasını ‘İran’a yönelik saldırının doğrudan sonucu’ olarak nitelendirdi. Sözcü ayrıca, Rusya ile Ukrayna arasında şu anda bir memorandum görüşmesi olmadığını ve Ermenistan’da tutuklanan Rus vatandaşı iş insanı için temasların sürdüğünü bildirdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında Rus dış politikasına ilişkin gündemdeki bir dizi başlıkta değerlendirmelerde bulundu.

Peskov, Ermenistan ile Azerbaycan’ın barış anlaşmasına çok yakın olduğunu, İran’ın nükleer denetimlere ilişkin kararının bir saldırı sonucu alındığını, Ukrayna ile esir takası sürecinin devam ettiğini ve Ermenistan’da tutuklanan Rus iş insanının durumunu takip ettiklerini açıkladı.

‘Erivan ile Bakü anlaşmayı sonuçlandırmaya çok yakın’

Rusya’nın, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeni bir gerilim yaşanmamasını umduğunu belirten Peskov, iki ülkenin barış anlaşması üzerindeki çalışmaları sonuçlandırmaya çok yakın olduğunu ifade etti.

Kremlin Sözcüsü, “Bu çalışmanın sonuçlandırılacağını umuyoruz. Bu anlaşma, bölgedeki atmosferin istikrarı ve güvenliği için çok gerekli,” dedi. Peskov, talep edilmesi halinde Rusya’nın bu sürece katkıda bulunmak için mümkün olan her şeyi yapmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi.

Kaynak metinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 24 Haziran’da Dağlık Karabağ’daki çatışmalar sırasında yerleşim yerlerini bombalaması nedeniyle Ermenistan’ı “savaş suçlusu bir devlet” olarak nitelendirdiği bilgisi yer aldı.

Ayrıca, Mart 2025’te Ermenistan ve Azerbaycan’ın, devletlerin sınırlarını ve toprak bütünlüğünü karşılıklı olarak tanıyan 17 maddelik bir barış anlaşması imzalamayı kabul ettiği hatırlatıldı.

‘UAEA’nın itibarı ciddi şekilde zedelendi’

Peskov, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğini askıya alma kararının, ülkeye yönelik saldırının doğrudan bir sonucu olduğunu söyledi.

Peskov, “Bu tür bir karar, gerçekleşen kışkırtılmamış saldırının doğrudan bir sonucudur. Nükleer tesislere yönelik benzeri görülmemiş saldırıların doğrudan bir sonucudur. Elbette UAEA’nın itibarı bu durumda ciddi şekilde zedelenmiştir, bu nedenle böyle bir durum endişe yaratmadan edemez,” ifadelerini kullandı.

ABD ve İran arasındaki temasların devam ettiğini ve Moskova’nın nükleer tesislere yönelik saldırılar etrafındaki durumu izlediğini belirten Peskov, Rusya’nın İran’daki tesislerin durumuna ilişkin veriye sahip olmadığını ve bu verilerin ortaya çıkmasını beklemek gerektiğini kaydetti.

25 Haziran’da İran meclis komitesi, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun UAEA ile işbirliğini askıya almasına yönelik yasa tasarısını onaylamıştı.

Tasarıya göre İran, nükleer tesislerine kamera kurmama, denetimlere izin vermeme ve ajansa rapor sunmama hakkına sahip olacak. İranlı milletvekilleri, UAEA’yı ve Genel Sekreter Rafael Grossi’yi yanlış raporlar sunmakla, bazı ajanları ise “nükleer tesislerde casusluk yapmakla” suçluyor.

İran meclisi, UAEA ile işbirliğini askıya alma tasarısını onayladı

‘Ermenistan’da Rusya vatandaşı iş insanı Karapetyan için temaslar sürüyor’

Ermenistan’da tutuklanan Tashir Grubu’nun sahibi Samvel Karapetyan’ın akıbetiyle ilgili Rusya ve Ermenistan arasında temasların yürütüldüğünü bildiren Peskov, “Karapetyan Rusya Federasyonu vatandaşı olduğu için elbette ilgili temaslar yürütülmektedir,” diye vurguladı.

Peskov, bu durumdan bağımsız olarak da Kremlin’in Erivan ile temas halinde olduğunu, çünkü Ermenistan’ın “çok yönlü ilişkilere sahip önemli bir müttefik” olduğunu belirtti.

Erivan’daki bir mahkeme, 18 Haziran’da iş insanını “iktidarı devirme çağrıları yapma” suçlamasıyla iki ay süreyle tutuklamıştı.

Karapetyan suçlamaları reddederken, avukatı kararın yasa dışı olduğunu savunarak temyize gideceklerini açıkladı.

17 Haziran’da Karapetyan’ın evinde arama yapılmış, ertesi gece kendisi ve kardeşi polis tarafından gözaltına alınmıştı. İş insanı, tutuklanmasından önce yetkililerin Ermeni Apostolik Kilisesi’ne yönelik sert açıklamaları karşısında kiliseyi savunmuştu. Kardeşinin aktardığına göre, Karapetyan ile birlikte yaklaşık 45 destekçisi de gözaltına alındı.

Paşinyan: Din adamlarının darbe planını engelledik

‘Ukrayna ile memorandumlar hakkında görüş alışverişi yok’

Peskov, Rusya ile Ukrayna arasında şu anda memorandum taslakları hakkında bir görüş alışverişi yapılmadığını açıkladı.

Sözcü, İstanbul’da yapılan ikinci tur müzakerelerde varılan anlaşmaların uygulanmasının tamamlanma aşamasında olduğunu ve bu süreç bittikten sonra müzakerelerin devamı için tarihlerin belirleneceğini ekledi.

Rusya-Ukrayna müzakerelerinin ikinci turu 2 Haziran’da Türkiye’de gerçekleşmişti. Taraflar, 6 bin asker ve subayın cenazesinin Ukrayna’ya teslim edilmesi konusunda anlaşmaya varmıştı.

Moskova ve Kiev ayrıca, ağır yaralı ve hasta tüm esirlerin yanı sıra 25 yaş altı genç askerlerin takası konusunda da mutabık kalmıştı. 16 Haziran’da Rusya heyetinin başkanı Vladimir Medinskiy, cenazelerin teslimatının son aşamasının yürütüldüğünü duyurmuştu. Toplamda Ukrayna’nın 6 bin 60 askerin cenazesini teslim aldığı belirtildi.

Kremlin, Ukrayna ile yeni müzakere turu için tarih verdi

Okumaya Devam Et

Rusya

NATO istihbaratı: Rusya savaşı 2027’ye kadar sürdürebilir

Yayınlanma

NATO istihbaratına göre, Rusya ekonomik kapasitesi sayesinde Ukrayna’daki savaşı mevcut yoğunluğunda en az 2027 yılına kadar devam ettirebilir. Bununla birlikte, ittifak kaynakları Rus savunma sanayisinin üretim kapasitesinin zirvesine ulaştığını ve artan ekonomik zorlukların, özellikle de Varlık Fonu’ndaki erimenin, Moskova için ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirtiyor.

NATO’nun Lahey’deki bir zirve sırasında paylaştığı istihbarat değerlendirmesine göre, Rusya’nın Ukrayna’da mevcut ölçekteki askeri operasyonları en az 2027 yılına kadar sürdürme kapasitesi bulunuyor.

BBC‘nin haberine göre, ittifak üyeleri, artan iç zorluklara rağmen ülke ekonomisinin savaşı birkaç yıl daha finanse etmeye yeteceği görüşünde.

Ancak NATO, Rus savunma sanayisinin zaten kapasitesinin sınırlarında çalıştığını ve silah üretiminde daha fazla artışın mümkün olmadığını da vurguluyor.

Moskova kazanacağına inanıyor

BBC‘ye konuşan üst düzey bir NATO yetkilisi, Batı’nın diplomatik çabalarının Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmeye henüz yaklaştırmadığını hatırlattı.

NATO, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşı kazandığına inandığını düşünüyor. İttifak kaynağı, bu aşırı güvenin, Kremlin’e Rus istihbarat servisleri tarafından sunulan çarpıtılmış tablonun bir sonucu olduğunu belirtti.

Kaynak ayrıca Ukrayna ordusunda bir personel açığı olduğuna dikkat çekti. İttifak temsilcisi, “Bunun ne kadar kritik olduğu, Ukrayna’nın bu konuda ne yapmayı planladığına bağlı. Somut adımlar atması gerekiyor,” dedi.

Batı için daha ‘karamsar’ tahminler de var

Daha önce, nisan ayında, Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) analisti George Barros, Rusya’nın savaşı mevcut haliyle 12 ila 16 ay daha sürdürebileceğini belirtmişti.

Barros’a göre bu sürenin sonunda Rusya’nın hem bütçe kaynakları hem de cömert ödemelerle cepheye çekilen “gönüllüler” de dahil olmak üzere insan rezervleri tükenebilir.

Ekonomik zorluklar artıyor

Devlet Başkanı Putin’in 24 Haziran’da 2025 federal bütçesinde imzaladığı değişiklikler, artan ekonomik zorluklara işaret ediyor.

Belgeye göre, planlanan petrol ve doğalgaz gelirleri neredeyse dörtte bir oranında azaltılıyor: beklenen 10,8 trilyon ruble yerine bütçeye sadece 8,3 trilyon ruble girecek.

Bütçeyi dengelemek için hükümet, ekonomiyi desteklemeye yönelik beş büyük devlet programındaki harcamaları kesiyor.

Aynı zamanda, bütçe açığı tahmini de kötüleşiyor. Daha önce 1,2 trilyon ruble olarak planlanan açığın şimdi 3,8 trilyon ruble ile üç katına çıkması bekleniyor.

Varlık Fonu hızla eriyor

Maliye Bakanlığı, Ural petrolünün varil fiyatı 60 doların altına düştüğünde eksik kalan petrol ve gaz gelirlerini karşılamak için Ulusal Varlık Fonu’ndan (FNB) kaynak kullanıyor.

Bloomberg‘in konuya aşina kaynağına göre, 2025’ten itibaren bu eşik 50 dolara düşürülebilir.

Haziran ayı başı itibarıyla Maliye Bakanlığı’nın elinde FNB’nin likit varlıklarından sadece 2,8 trilyon ruble kaldı. 2022-2024 döneminde fon, ruble bazında yarıdan fazla, dolar bazında ise üçte bir oranında (113,5 milyar dolardan 37,4 milyar dolara) küçüldü.

RANHiGS ekonomistleri, emtia fiyatlarının düşük kalması durumunda FNB’nin 2026 yılına kadar tamamen tükenebileceği uyarısında bulunuyor.

‘Rusya’yı yeni bir durgunluk dönemi bekliyor’

Okumaya Devam Et

Rusya

FSB’den Dağıstan Devlet Sekreteri Magomedov’a operasyon

Yayınlanma

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Dağıstan Devlet Sekreteri Magomed-Sultan Magomedov’a yönelik geniş çaplı bir operasyon başlattı. Dagneftebaza şirketinin usulsüz özelleştirilmesiyle ilgili soruşturma kapsamında Magomedov’un gözaltına alındığı bildirildi. Operasyon çerçevesinde, Magomedov ile bağlantılı 50 adrese baskın düzenlendiği öğrenildi.

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Dağıstan Devlet Sekreteri Magomed-Sultan Magomedov’a yönelik bir operasyon başlattı.

Rus haber ajansı TASS‘ın güvenlik birimlerinden bir kaynağa dayandırdığı bilgiye göre, Magomedov ile bağlantılı çok sayıda adreste arama yapılıyor. RBK gazetesinin ulaştığı bir kaynak ise Magomedov’un soruşturma kapsamında gözaltına alındığını doğruladı.

FSB’den 50 adrese eş zamanlı baskın

Yerel yayın organı Çernovik‘in haberine göre, soruşturma işlemleri Magomedov’un çalışma ofisinin de aralarında bulunduğu, kendisiyle ilişkili yaklaşık 50 adreste yürütülüyor.

Baskınların, FSB’nin merkez teşkilatı ile Dağıstan Cumhuriyeti’ndeki FSB birimlerinin ortak çalışmasıyla gerçekleştirildiği belirtildi. Çernovik‘in bir kaynağı, “Bu ölçekte bir operasyon için güç birikimi gerekiyordu. Bu nedenle güvenlik güçleri bir haftadan uzun bir süre boyunca cumhuriyete küçük gruplar hâlinde geldi,” ifadelerini kullandı.

Soruşturmanın merkezinde Dagneftebaza özelleştirmesi var

Baza ve Shot gibi yayın organları, aramaların Dagneftebaza adlı şirketin yasa dışı özelleştirilmesiyle ilgili bir davayla bağlantılı olduğunu bildirdi. Daha önce bölge hükümetine ait olan şirketin, 2005 yılında Magomedov’un yöneticiliği döneminde özelleştirildiği öğrenildi.

Şirket, şu anda Magomedov’un oğlu Magomed Magomedov tarafından yönetilen MSB-Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. Şirketin kurucuları arasında Magomedov’un diğer akrabalarının da bulunduğu belirtiliyor.

‘Bu sadece ilk aşama’

Çernovik‘e konuşan bir güvenlik kaynağı, devlet sekreterine yakın kişilerin ev ve iş yerlerindeki aramaların, operasyonel ve soruşturma faaliyetlerinin yalnızca ilk aşaması olduğunu vurguladı.

Kaynak, “FSB’nin dikkati yalnızca özelleştirilen Dagneftebaza’nın mevcut sahiplerine değil, aynı zamanda özelleştirmeye yardım edenlere, kurucu ortaklar ve sahipler arasında yer alanlara da çevrilmiş durumda,” dedi.

Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı: Yolsuzluk Nazizm ve terörden daha tehlikeli bir düşman

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English