Bizi Takip Edin

ASYA

Asya piyasalarında “Adani Krizi”

Yayınlanma

ABD’li Hindenburg Research tarafından geçen hafta yayımlanan bir raporda, Adani Group’un hisse manipülasyonu ve muhasebe dolandırıcılığı yaptığı iddia edilmesinin ardından Hint iş insanı Gautam Adani’nin işletmeleri bir haftada 108 milyar dolar kaybetti. Söz konusu kayıplar Hindistan tarihindeki en büyük kayıplardan biri olarak adlandırılıyor. Bloomberg’in haberine göre Credit Suisse, Adani Limanları ve Özel Ekonomik Bölge, Adani Yeşil Enerji ve Adani Elektrik tarafından satılan tahviller için borç verme değerini sıfırladı.

Adani hisselerindeki toplam değer kaybı, şirketin toplam değerinin üçte birine ulaştı. Holdingin amiral gemisi konumundaki Adani Enterprises, 52 haftanın en yüksek seviyesinden şu ana kadar yüzde 43 geriledi. Diğer üç grup şirket olan, Adani Power, Adani Wilmar ve NDTV’nin bugün yüzde 5 değer kaybettiği bildirildi.

Adani’nin düşen hisse senetleri, Hindistan’ın finansal sistemi üzerinde daha geniş bir etki olasılığı konusunda endişeleri artırdı.

Hükümet ve bankacılık kaynakları Reuters’e verdiği demeçte, merkez bankasının yerel bankalardan Adani Grubu’na dair ayrıntıları istediklerini söyledi.

Gautam Adani kimdir?

Plastik ticareti ile uğraşırken 1980’lerde, ihracat şirketi olan Adani Enterprises’ı kuran Adani 1990’larda ekonomisini dışa açan Hindistan’da altyapı ve kömür madenleri işletme sektörüne yöneldi.

Adani, ilk büyük projesi olan Gujarat’taki Mundra limanını 1998’de Adani Ports bünyesinde işletmeye başladı. Bununla birlikte, Adani son 10 yıl içinde Hindistan’ın en büyük kömür madeni işletmecisi oldu. Adani şirketleri büyük şehirlerde havalimanları işletiyor, yollar inşa ediyor, elektrik üretiyor, savunma teçhizatı üretiyor, tarımsal insansız hava araçları geliştiriyor ve medya kuruluşu işletiyor. Fosil yakıt şirketleri olmasına rağmen, aynı zamanda 2030 yılına kadar dünyanın en büyük yenilenebilir enerji oyuncusu olmayı hedefliyor. Adani, Fransız TotalEnergies gibi yabancı devlerle ortaklıklar kurarak enerji sektörüne uzanan küresel bir genişlemeyi sürdürdü. Abu Dabi’nin Uluslararası Holding Şirketi gibi yatırımcıları cezbederek ortaklıklar kurdu.

Modi ile yakın bir isim

Adani’nin net serveti son yıllarda şirketlerinin hisse fiyatları borsada yükseldikçe yaklaşık yüzde 2 bin artış gösterdi ancak Adani, servetinin çoğunun Başbakan Narendra Modi ile olan yakın bağlarından kaynaklandığı nedeniyle eleştirildi. Hindistan parlamentosundaki muhalifler Modi hükümetini, Adani’nin havalimanlarını işletme ihalelerini kazanmasını kolaylaştırmak için ihale kurallarını değiştirmekle suçladı.

Netanyahu’dan övgü

Adani Group’un en son çıkarması ise İsrail’de bulunan stratejik Haifa Limanı’na oldu. Daha önce Çin merkezli, Şanghay Uluslararası Liman Grubu (SIPG) tarafından işletilen liman geçtiğimiz salı günü 1,2 milyar ABD doları karşılığında Adani Grup tarafından satın alındı. Adani’nin Tel Aviv’de bir yapay zekâ laboratuvarı açmak da dahil olmak üzere birçok alanda yatırım yapma çalışmalarının olduğu İsrail medyası tarafından gündeme taşındı.

Başbakan Netanyahu, Haifa Limanı anlaşmasını “muazzam bir kilometre taşı” olarak nitelendirerek, bunun iki ülke arasındaki bağlantıyı birçok yönden önemli ölçüde iyileştireceğini söyledi.

İş imparatorluğu ABD’li kısa satıcı Hindenburg Research’ün dolandırıcılık iddialarıyla sarsılan Adani Group başkanı Gautam Adani, Hayfa Limanı’nı devralma anlaşmasını imzalamak için İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile birlikte göründü ve yatırım fırsatlarından bahsetti.

Başbakan Netanyahu, Adani Group ile Hayfa liman anlaşmasını “muazzam bir kilometre taşı” olarak nitelendirerek, bunun iki ülke arasındaki bağlantıyı birçok yönden önemli ölçüde iyileştireceğini söyledi. Netanyahu, “Bence bu çok büyük bir dönüm noktası… 100 yılı aşkın bir süre önce ve Birinci Dünya Savaşı sırasında, Haifa şehrinin özgürleşmesine yardım edenler cesur Hintli askerlerdi. Ve bugün, dünyanın özgürleşmesine yardım edenler çok güçlü Hintli yatırımcılar” dedi.

Adani’nin şirketinin Batı’da herhangi bir hissesi yok, dolayısıyla İsrail’e girmesi, Asya ile Avrupa arasındaki deniz trafiğinin arttığına ve önde gelen Asyalı oyuncuların Akdeniz’de bir merkeze ihtiyaç duyduğuna dair bir işaret olarak değerlendirildi.

ASYA

Hakkında soruşturma açılan Güney Kore başkanı Yoon’a seyahat yasağı

Yayınlanma

Güney Kore polisi pazartesi günü yaptığı açıklamada Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’u geçen hafta askerlerin meclisi basmasına ve siyaseti kargaşaya sürükleyen kısa süreli sıkıyönetim ilanıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere çağırabileceklerini söyledi.

Muhalefet politikacıları cumartesi günü Yoon’u görevden almaya çalıştı ancak iktidardaki Halkın Gücü Partisi milletvekillerinin oylamayı boykot etmesiyle başarısız oldu. Güney Kore geçen salı günü krizin başlamasından bu yana ilk tam iş haftasına girerken, başkanın kaderi ve ülkeyi gerçekte kimin yöneteceği konusunda belirsizlik artıyor.

Ulusal Polis Teşkilatı’nda kıdemli bir müfettiş olan Woo Jong-soo, Yoon’dan ismen bahsetmedi, ancak başkanla ilgili soru sorulduğunda suçlanmasının önünde “herhangi bir kısıtlama” olmadığını söyledi. Geçtiğimiz Perşembe günü yayınlanan bir Realmeter anketine katılanların %70’inden fazlası Yoon’un görevden alınması gerektiğini söyledi.

Woo bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada “Kanun ve ilkelere uygun olarak sıkı bir şekilde soruşturacağız” dedi.

Günün ilerleyen saatlerinde yerel medya, Güney Kore Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkilinin, bakanlığın Yoon’a seyahat yasağı koyduğunu ve ülkeyi terk etmesini imkansız hale getirdiğini açıkladığını bildirdi. Duyuru, yetkilileri soruşturmakla görevli bir devlet kurumunun başsavcısı Oh Dong-woon’un Ulusal Meclis’teki bir oturum sırasında, Üst Düzey Yetkililer için Yolsuzluk Soruşturma Ofisi adlı kurumunun böyle bir yasak talep ettiğini söylemesinden kısa bir süre sonra geldi.

Muhalefet görevden almayı zorluyor

Ayrıca pazartesi günü ana muhalefetteki Demokrat Parti, önümüzdeki cumartesi günü Yoon’u görevden almak için ikinci bir girişim başlatma sözü verdi. Savcılar ayrıca cumhurbaşkanı ve kısa süre önce istifa eden savunma bakanı hakkında ayaklanma suçu işledikleri iddiasıyla soruşturma yürütüyor.

Sıkıyönetim kararının yankıları Güney Kore’nin savunma kurumlarını da sarsıyor. Geçtiğimiz hafta yasama meclisine giren 707. Özel Görevler Grubu’nun komutanı Kim Hyun-tae pazartesi günü, o zamandan beri istifa etmiş olan savunma bakanının emirleri doğrultusunda hareket ettiğini söyledi.

Gazetecilere duygusal bir brifing veren Kim, grubunun üyelerinin cezalandırılmamasını isteyerek “tek suçlarının komutanlarının emirlerini yerine getirmek olduğunu” söyledi.

Demokrat Parti lideri Lee Jae-myung pazartesi öğleden sonra Facebook’ta yaptığı paylaşımda Kim’in duygularını yineleyerek Ulusal Meclise gönderilen askerleri üstleri tarafından farkında olmadan kullanılmış olarak nitelendirdi.

“Görevlendirilen sıkıyönetim askerlerinin gözlerindeki bakışı asla unutmayacağım. Tüm Güney Kore’nin kargaşası, vicdanları ve emirleri arasındaki kararsız sürtüşmede yatıyordu” diye yazan Lee, sıkıyönetim olayından askerlerin değil Yoon ve savunma bakanının cezalandırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Başbakan Han Duck-soo ve iktidar partisi lideri Han Dong-hoon, geniş çapta kınanan sıkıyönetim girişiminin ardından Yoon’un yönetimde yer almasının engellenmesi konusunda kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Han Dong-hoon, başkanın derhal görevden ayrılması için çalışacağını söyledi.

Yoon işlevsiz hale geldi

Yoon cumartesi sabahı televizyonda yaptığı kısa konuşmada ülkeden özür diledi ancak kamuoyuna başka bir açıklama yapmadı.

Yoon, azilden kaçınarak resmi olarak görevde kalmaya devam ederken, cumartesi günü Ulusal Meclis’teki oylamanın ve binlerce kişinin istifasını istemesinin ardından hangi görev ve yetkileri kullanmaya devam edeceği belirsizliğini koruyor.

“Seul’deki Hankuk Yabancı Araştırmalar Üniversitesi’nde siyaset profesörü olan Mason Richey Nikkei Asia’ya verdiği demeçte “Şu anda Yoon gerçekten de büyük ölçüde ve belki de tamamen karar alma mekanizmasından uzaklaştırılmış durumda. Bununla birlikte, içişleri bakanının istifasını kabul ettiği için hala bazı başkanlık kapasitelerinde işlev görüyor gibi görünüyor” dedi.

İçişleri Bakanı Lee Sang-min’in pazar günü görevinden istifa ettiğini açıklayan bakanlık, Lee’nin görevinden ayrılma nedenini belirtmedi. Richey, Lee’nin istifasının Yoon’un kabulünü gerektirmesi ve kabul edilmesinin, zor durumdaki liderin hala bir ölçüde devlet işlerine dahil olduğunu gösterdiğini söyledi.

Karışık mesajlar Güney Kore kamuoyunu ve uluslararası gözlemcileri bundan sonra ne olacağı ve bunun Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi için ne anlama geldiği konusunda merakta bıraktı.

Goldman Sachs Ekonomik Araştırma, “Bu aşamada en olası senaryo, erken bir başkanlık seçimine düzenli bir geçiş gibi görünüyor” dedi ve ekledi: “Bununla birlikte, bu tür geçiş düzenlemelerinin süresi, kapsamı ve ayrıntıları konusunda daha fazla açıklığa ihtiyaç var.”

Richey, Yoon’un geleceğinin bir ölçüde “sokağa” da bağlı olduğuna, yani Güney Kore halkının 2016’da olduğu gibi ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde büyük ve sürekli bir protesto hareketi başlatıp başlatmayacağına işaret etti. Protestolar dönemin Devlet Başkanı Park Geun-hye’nin yolsuzluk suçlamalarıyla görevden alınmasına yol açmıştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Tayvan lideri ‘stratejik’ Pasifik turunu tamamladı, Çin’in yanıtı bekleniyor

Yayınlanma

Tayvan lideri Lai Ching-te cuma günü göreve geldiğinden bu yana çıktığı ilk yurtdışı gezisini tamamlarken, Taipei’yi hala tanıyan üç Pasifik ada devletini ziyaret etti ve Çin’le gerginliği artırdı.

Marshall Adaları, Tuvalu ve Palau’yu kapsayan ve ABD’nin Hawaii ve Guam bölgelerine de uğrayan gezi, Pekin’den kınama mesajları aldı.

Cuma günü Palau’da konuşan Lai, Çin’i uluslararası saygı kazanmak istiyorsa “yumruklarını sıkmamaya” ve “rahatsız edici ve üzücü” tek taraflı eylemlerden kaçınmaya çağırdı.

Lai ABD’deyken yerel yetkililerle bir araya geldi ve 2022’de Tayvan’a yaptığı ziyaret Çin’in öfkeli tepkisine yol açan Demokrat Partili eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve Cumhuriyetçi mevcut Meclis Başkanı Mike Johnson ile telefon görüşmeleri yaptı. Ayrıca Temsilciler Meclisi Demokrat Lideri Hakeem Jeffries ve Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nin en üst düzey Cumhuriyetçi üyesi Senatör Roger Wicker ile de telefon görüşmeleri yaptı.

Pekin Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, “Tayvan meselesinin Çin’in temel çıkarlarının özü ve Çin-ABD ilişkilerinde aşılmaması gereken ilk kırmızı çizgi olduğunu” yineleyerek yanıt verdi.

Tayvan Ulusal Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Su Tzu-yun Lai’nin gezisini Nikkei Asia’ya değerlendirdi: “Lai’nin güzergahı, ortak jeopolitik stratejik güvenlik hedefleri olan birinci-üçüncü ada zincirlerini ABD, Japonya, Avustralya ve ilgili ülkelerle birleştiriyor ve Çin’in [Kuşak ve Yol Girişimi] Güney Pasifik’teki etkisine karşı koyuyor.”

Özellikle Tayvan, Okinawa ve Filipinler’i içeren birinci ada zincirinin önemini vurguladı: “Bu çekirdek bölge dünya deniz ekonomisinin %26’sını oluşturuyor ve Japonya’nın enerji arzının %92’sini ve Güney Kore’nin enerji arzının %65’ini etkiliyor, bu da onu stratejik olarak önemli kılıyor ve Tayvan birinci ada zincirinin merkezini oluşturuyor.”

Çin, Lai’nin 20 Mayıs’ta göreve başlamasından kısa bir süre sonra ve 10 Ekim Ulusal Gün konuşmasından sonra olmak üzere bu yıl iki kez Tayvan ve çevresindeki adalarda büyük askeri tatbikatlar düzenledi. Tayvan’ın bağımsızlığının sadık bir savunucusu olarak bilinen ABD yanlısı Lai’ye misilleme olarak önümüzdeki günlerde ya da haftalarda bunu tekrar yapabileceğine dair işaretler verdi.

Pasifik rekabeti

Tayvan’ın 12 resmi diplomatik ortağı arasındaki tek Pasifik ülkesiyle bağlarını güçlendiren Lai, bu ülkelerin kalkınmasına yardımcı olma taahhüdünü vurguladı.

Tuvalu’da, hükümeti ülke için bir denizaltı telekomünikasyon kablosunun konuşlandırılmasını teşvik etmeye devam etmek için bir niyet mektubu imzaladı.

Tayvan’ın Tuvalu Parlamento Binası’nın inşasına katılımına dikkat çeken Lai, bunun “sadece Tuvalu halkına desteğimizin altını çizmekle kalmadığını, aynı zamanda ülkelerimizin demokratik değerleri paylaştığına ve demokrasiyi ilerletmek için birlikte çalıştığına işaret ettiğini” söyledi. Tuvalu Başbakanı Feleti Penitala Teo’nun ev sahipliğinde düzenlenen devlet ziyafetinde konuştu.

Marshall Adaları’nda ise Lai ikili sağlık işbirliğini selamladı. “Son birkaç yıldır Taipei Tıp Üniversitesi Shuang Ho Hastanesi Tıp Merkezi tarafından üstlenilen Yapay Zeka ve Teletıp Merkezi’nin kuruluşuna ve tanıtımına tanık olduk” dedi. “Bu gerçekten oldukça dikkat çekici. Marshall nüfusunun %80’inin sağlığını güçlendirmeye yardımcı oldu” diye ekledi.

Prospect Foundation adlı düşünce kuruluşunun başkan yardımcısı Raymond Sung, “Lai’nin gezisinin vurgusu üç ada devletinin kapasitesinin geliştirilmesi üzerineydi” dedi.

Lai’nin denizcilik, yerli halklar ve sağlık ve refahtan sorumlu bakanları getirdiğini, böylece heyetinin “somut işbirliği projelerine yönelebileceğini” sözlerine ekledi.

Sung, “Bu yaklaşım Tayvan’ın ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi müttefiklerinin bölgede yaptıklarıyla uyumludur” dedi.

2019’da Taipei’den Pekin’e yönelen Solomon Adaları, Avustralya ve ABD’nin endişelerine rağmen 2022’de Çin ile bir güvenlik anlaşması ve 2023’te bir polis işbirliği anlaşması imzaladı.

Çin son yıllarda aralarında Kiribati ve Nauru’nun da bulunduğu diğer Pasifik ada devletleri ile de ilişkilerini geliştirdi.

ABD bir yandan bölgede Çin’i çevreleme çabaları kapsamında bölge ülkelerini ittifaklarını genişletirken, Çin de bölgede etkisini artırıyor.

Tayvan’ın ana muhalefet partisi Kuomintang’a (KMT) yakın bir uluslararası ilişkiler uzmanına göre, Lai denizaşırı seyahatini Pasifik bağlarını sıkılaştırmak için kullanırken, Taipei’nin kalan ortaklıklarına yönelik en büyük riskler başka yerlerde yatıyor olabilir.

Ulusal Tayvan Üniversitesi siyaset bilimi bölümünde profesör ve eski bir KMT yetkilisi olan Tso Chen-dong, Vatikan ve Guatemala’nın Pekin lehine ilişkileri terk etme olasılığı olduğu konusunda uyardı.

Tso, Tayvan Yabancı Muhabirler Kulübü’nde kısa süre önce düzenlenen bir tartışma sırasında “Papa Francis, Çin anakarasında istikrarlı bir varlık oluşturmak için Vatikan’ın Çin ile ilişkilerini geliştirmeyi umuyor” dedi.

Tso, Guatemala resmi ortak olmaya devam ederken, diğer iki Latin Amerika ülkesi olan Honduras ve El Salvador’un son yıllarda Pekin’i tanımaya başladığını söyledi. Bu üç ülkenin “birbirleriyle çok sıkı ilişkileri var. Dolayısıyla bu Guatemala üzerinde muazzam bir baskı oluşturuyor” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore meclisi yarın Yoon’un görevden alınmasını oylayacak

Yayınlanma

Güney Kore’nin iktidar partisi lideri cuma günü yaptığı açıklamada Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim uygulama girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Güney Kore ve halkı için tehlike arz ettiğini söyleyerek görevinden derhal uzaklaştırılması çağrısında bulundu.

İktidardaki Halkın Gücü Partisi (PPP) lideri Han Dong-hoon, Yoon’un sıkıyönetim planlarının bir parçası olarak orduya muhalif siyasetçileri tutuklama talimatı verdiğini öğrendiğini söyledi.

Han, “Yoon Suk Yeol Güney Kore’nin başkanı olarak görev yapmaya devam ederse, bu acil sıkıyönetim yasası gibi aşırı eylemlerin tekrarlanacağına dair büyük endişe var” dedi.

PPP’nin iki kıdemli milletvekili Yoon’un görevden alınması için oy kullanmayı planladıklarını kamuoyuna açıkladı. Altı dönem milletvekilliği yapan Cho Kyoung-tae, Ulusal Meclis’te bekleyen azil önergesi lehinde oy kullanacağını ve partili meslektaşlarının da kendisine katılmasını umduğunu söyledi. Dört dönem PPP milletvekilliği yapan Ahn Cheol-soo da Yoon’un istifa planını açıklamaması halinde önerge lehinde oy kullanacağını söyledi.

Muhalefet partisi ve bağımsız milletvekillerinden 192’si görevden almayı desteklediğinden, önergenin kabul edilmesi için PPP’den sadece sekiz oy gerekiyor. Parti mecliste 108 sandalyeye sahip.

Cuma günü hükümetin yeni bir sıkıyönetim emri verebileceğine dair söylentilerin yayılması üzerine ana muhalefetteki Demokrat Parti milletvekillerine bu ihtimale karşı teyakkuzda olmaları talimatını verdiğini açıkladı.

Günün ilerleyen saatlerinde Savunma Bakanı Kim Seon-ho bir basın brifingi düzenleyerek yeni bir sıkıyönetim girişiminin planlandığını yalanladı. Kim, “Başka bir sıkıyönetim emri olsa bile savunma bakanlığı ve genelkurmay başkanlığı buna kesinlikle uymayacaktır” dedi.

Savunma bakanlığının bu hafta başındaki olaylarla ilgili soruşturmalarda işbirliği yaptığını da sözlerine ekledi.

Bir parti sözcüsü, PPP’nin cuma günü saat 11.00’de başlamak üzere tüm milletvekilleriyle bir toplantı düzenlediğini söyledi. Yonhap Haber Ajansı öğleden sonra Yoon ve Han’ın Seul’deki başkanlık konutunda bir araya geldiğini bildirdi. Yonhap, görüşmeyi Yoon’un talep ettiğini belirtirken, ikilinin ne konuştuğuna dair ayrıntı vermedi.

Cumartesi Yoon’un görevden alınması oylanacak

Yoon, salı gecesi geç saatlerde beklenmedik sıkıyönetim ilanıyla ülke çapında kaosa neden olmasından bu yana kamuoyu önünde yorum yapmadı. İktidar partisi kaynakları yerel medyaya yaptıkları açıklamada Yoon’un sıkıyönetim ilan etme niyetinde olmadığını, bunun yerine hükümetin yasa çıkarma çabalarını engelleyen siyasi muhalefete bir uyarı niteliği taşıdığını iddia etti.

Yoon’un olası görevden alınmasına ilişkin oylama cumartesi günü saat 19:00’da yapılacak, ancak Güney Kore medyası oylamanın daha erken yapılabileceğini bildirdi.

Güney Kore Savunma Bakan Yardımcısı ve Genelkurmay Başkanı perşembe günü milletvekillerine yaptıkları açıklamada, Yoon’un istifasını kabul ettiği eski Savunma Bakanı Kim Yong-hyun’un salı gecesi askeri operasyonları yönettiğini söyledi ve başarısızlıkla sonuçlanan sıkıyönetim ilanında herhangi bir rol oynadıklarını reddetti.

 Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu grevde

Önemli bir şemsiye grup olan Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu sıkıyönetim girişiminin ardından grev ilan etti ve Yoon’un görevden alınması için çağrıda bulunmaya devam ediyor. Sendika ayrıca iktidar partisinin Yoon’un kaderini belirlemedeki belirleyici rolünün de altını çizdi.

Sendika perşembe günü yaptığı açıklamada, “3 Aralık’taki sıkıyönetim saldırısı, Yoon Suk Yeol’un Güney Kore silahlı kuvvetlerine bir saniye daha komuta etmemesi gerektiği gerçeğini açıkça teyit etti” dedi.

“Halkın Gücü Partisi halkın mı yoksa Yoon Suk Yeol’un mu yanında olduğunu seçmek zorundadır” denildi.

Halk istifa mitingine hazırlanıyor

Gallup tarafından cuma günü yayınlanan anket verileri, sıkıyönetim ilanının ardından Yoon’un onaylanma oranının %16’ya düştüğünü ve katılımcıların %75’inin başkan olarak kötü bir iş çıkardığını söylediğini gösterdi.

Ankete katılanlar, Yoon’un ekonomi ve geçim sorunlarını ele alış biçimini, sıkıyönetim girişiminin sonuçlarıyla birlikte, onaylamamalarının başlıca nedeni olarak gösterdi. Gallup, “Bunu çok büyük bir şok ve tepki takip etti” dedi.

Polis, büyük bir protestocu kalabalığının hafta sonu Seoul’ün batısındaki Yeouido’da bir miting düzenleyerek Başkan Yoon Suk Yeol’a sıkıyönetim kargaşası nedeniyle istifa etmesi çağrısında bulunacağını söyledi.

Seul Büyükşehir Polis Teşkilatına göre, cumartesi günü Ulusal Meclis’in bulunduğu Yeouido’da geniş çaplı bir miting düzenlenmesi planlandığından, bölgedeki bazı yollar kordon altına alınacak.

Güney Kore Savunma Bakanı görevden alındı, polis Yoon hakkında soruşturma başlattı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English