Ortadoğu
İran: ABD savaşa dahil olursa yanıtımız sert olur

İran ile İsrail arasında 13 Haziran’da başlayan karşılıklı saldırılar bölgede tansiyonu yükseltmeye devam ederken ABD savaşa dahil olma sinyalleri veriyor. İran yönetimi ABD’yi böyle bir senaryoda sert yanıt vermekle tehdit etti.
İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi nezdinde Daimî Temsilcisi Büyükelçi Ali Bahreyni, “Herhangi bir noktada ABD’nin İran’a yönelik saldırılarda doğrudan yer aldığı sonucuna varırsak ABD’ye yanıt vermeye başlayacağız” dedi.
Bahreyni, BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle bir araya gelerek İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail rejiminin 13 Haziran’dan bu yana İran’a saldırılar düzenlediğini hatırlatan Bahreyni, “Bunlar sivil, kadın, çocuk, sivil altyapı hatta ülkemizdeki barışçıl nükleer tesislerini hedef alan İsrail saldırganlığıdır. Bu saldırılar sırasında çok sayıda çocuk ve kadın dahil, yüzlerce masum insan öldürüldü. Sadece İran’da değil, aynı zamanda bölgemizdeki insanların tehlikeli sızıntılara maruz kalması nedeniyle barışçıl nükleer tesislerimiz etrafında büyük bir tehlike var” diye konuştu.
Bahreyni, İsrail’in, ABD’nin yanı sıra birçok Batılı ülke tarafından finansal, lojistik ve askeri alanda desteklenmesini eleştirdi.
İsrail’in, İran’a sebepsiz yere saldırdığını belirten Bahreyni, “İsrail bu saldırılar sırasında sivilleri hedef alarak ayrımcılık, orantılılık ve saldırılar hakkında halkın bilgilendirilmesi ilkesini ihlal etti. İsrail, uluslararası hukukun ve insan haklarının tüm normlarını ihlal etti. İran, İsrail saldırılarına karşılık verme konusunda kararlı. Halkımızı, güvenliğimizi ve topraklarımızı savunmada hiçbir şüphe, tereddüt göstermeyeceğiz. Çok ciddi ve güçlü bir şekilde karşılık vereceğiz. Şu anda yaptığımız da bu. Kendimizi savunmaktan başka bir şeye odaklanamayız” ifadelerini kullandı.
Bahreyni, ABD’nin, İsrail’in yaptıklarına ortak olduğuna işaret ederek “ABD olmadan İsrail hiçbir şey. İsrail ne yapıyorsa ABD’nin askeri ve istihbarat desteğiyle yapıyor. ABD’nin eylemlerini takip edeceğiz. Herhangi bir noktada ABD’nin İran’a yönelik saldırılarda doğrudan yer aldığı sonucuna varırsak ABD’ye yanıt vermeye başlayacağız” diye konuştu.
BM Güvenlik Konseyinin yanı sıra diğer uluslararası örgütlerin bu süreçte İsrail’in işlediği suçları durdurma konusunda başarısız olduğuna dikkati çeken Bahreyni, uluslararası kuruluşların varlık nedenlerini kaybettiklerini söyledi.
Bahreyni, İran’ın nükleer programının barışçıl olduğunu vurguladı.
“Kırmızı çizgilerimizin aşılması halinde buna yanıt gelecek”
AA’nın, “ABD Başkanı Donald Trump’ın son gerginliklere ilişkin açıklamalarını bir müdahale olarak mı görüyorsunuz” sorusuna Bahreyni, şu yanıtı verdi:
“Evet, ABD Başkanı dahil ABD yetkililerinin açıklamalarını izliyoruz. Bunları İran’a yönelik meydan okumalara karşı sorumsuz tavırlar olarak görüyoruz ve ABD’nin İran’a yönelik politikalarının son 40 yıldır düşmanca olduğuna inanıyoruz. Bu, yeni bir şey değil. ABD’nin İran’a yönelik tehditleri yeni bir şey değil. ABD’nin İran’a karşı düşmanca bir tavrı olduğu açık. İran, daha önce de ABD’nin kibirli politikalarına karşı duran ülkeydi. Trump’ın yaptığı açıklamalar tamamen dengesiz. Bu açıklamaları görmezden gelemeyiz.”
İran’ın kırmızı çizgilerinin olduğunu söyleyen Bahreyni, bunların aşılması halinde yanıt vereceklerini söyledi.
İsrail’in geçen cuma günü başlattığı geniş çaplı hava harekâtında, İran’ın nükleer programının kritik merkezleri ve üst düzey askeri yetkililer hedef alınmıştı. İran medyası, saldırılar sonrası başkent Tahran ve diğer büyük şehirlerden binlerce kişinin tahliye edildiğini bildiriyor.
ABD ise şu ana kadar doğrudan bir saldırı gerçekleştirmemiş olsa da İsrail’e yönelik füzeleri havada imha etmek gibi dolaylı savunma desteği sağlıyor. Pentagon, bölgeye ek savaş uçakları ve hava gücü takviyesi gönderdiğini açıklamıştı.
Pezeşkiyan’dan ulusal birlik vurgusu
ABD nükleer şartlarına boyun eğmesi için İran’a karşı elini yükseltirken İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, kabine toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin iç dayanışmasının dış tehditlere karşı en büyük güvence olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlanan açıklamaya göre Pezeşkiyan şöyle konuştu:
“Eğer halk bizimle birlikte olursa, hiçbir sorun ülkeyi tehdit edemez. Tüm adımlar ulusal birliği koruma yönünde atılmalıdır.”
Pezeşkiyan ayrıca, İsrail’in saldırıları sırasında İran’a destek mesajı ileten başta komşu ülkeler olmak üzere çok sayıda ülkeye teşekkür etti. Toplantı sonunda güvenlik önlemlerinin azami düzeyde tutulması ve tüm devlet yetkililerinin ilgili mercilerin talimatlarına uygun hareket etmesi istendi.
Tahran’da halk sokakta
İsrail’in saldırıları ve ABD’nin tehditlerine rağmen Tahran’da kalabalık gruplar, ülke yönetimine destek için Filistin Meydanı’nda toplandı.
İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in konutuna yakın bir yerde bulunan Filistin Meydanı’nda gece yarısı toplanan vatandaşlar Hamaney’in posterlerini ve İran bayraklarını taşıdı, İsrail ve ABD aleyhine sloganlar attı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Tahran’ı tahliye edin” tehdidine rağmen gösteriye bazı ailelerin çocuklarıyla gelmesi dikkati çekti. Bazı polis ve askerlerin de gösterilere katıldığı görüldü.
Hamaney: Siyonistlerle pazarlık yok
Öte yandan İran lideri Ayetullah Ali Hamaney de X hesabından yaptığı paylaşımda İsrail’in saldırılarına karşılık vermeye devam edeceklerini ve onlarla asla pazarlık yapmayacaklarını belirtti: “Terörist siyonist rejimle kararlılıkla mücadele edilmelidir. Siyonistlerle asla pazarlık yapmayacağız.”
Nükleer tesislerde hasar sınırlı
Çatışmaların doğrudan hedefi olan İran’ın nükleer altyapısına ilişkin de açıklamalar geldi. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, devlet televizyonuna verdiği demeçte, “Nükleer tesislerin durumu iyi. Çalışanların morali yüksek” dedi.
Kurum sözcüsü Behruz Kemalvendi ise geçen günlerde yaptığı açıklamada, Kum kentindeki Fordo Nükleer Tesisi’ne düzenlenen saldırı sonrası küçük çapta hasar oluştuğunu, ancak herhangi bir nükleer sızıntı yaşanmadığını ifade etmişti. İsfahan’daki Natanz Nükleer Tesisi ise saldırıda daha fazla etkilenmiş, ancak burada oluşan nükleer kirliliğin tesis dışına yayılmadığı açıklanmıştı.
Ortadoğu
Uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışma ve ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırıları sonrası ateşkes ilan edilse de, kırılgan süreçle birlikte İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği endişeleri, küresel ekonomi ve piyasaların gündeminde yer almaya devam ediyor. Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi: Hürmüz’ün kapanma ihtimali ‘sıfır’.
İran’ın ABD’ye misilleme olarak Katar’daki üssü hedef alması sonrası Donald Trump tarafından İran-İsrail arasında ateşkes ilan edildiği duyurulsa da, iki ülke arasında gerginlik ve yer yer saldırılar devam ediyor.
Kırılgan ateşkesin geleceği belirsizliğini korurken, Hürmüz Boğazı’nın kapanma ya da akışın sekteye uğrama riski piyasalarda ve şirketlerde endişe yaratıyor.
Öte yandan birçok enerji uzmanı, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı tamamen kapatmasının pek olası olmadığını düşünüyor. İran bu tehdidi daha önce de yapmıştı, ancak böyle bir hamlenin en başta en büyük petrol alıcısı olan Çin’i rahatsız edebileceğini hesaba katıyor.
ABD’nin İran’daki nükleer tesislere saldırılarının ardından İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, Meclisin, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gerektiği sonucuna vardığını ancak nihai kararın Milli Güvenlik Yüksek Konseyi uhdesinde olduğunu açıklasa da bu ihtimalin oldukça düşük olduğu değerlendiriliyor. Ki bu tartışmalar da ateşkes duyurusu öncesinde öne çıkmıştı.
Ancak, yapay zeka tabanlı denizcilik takip şirketi Windward’ın paylaştığı bilgilere göre, hafta sonu ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırılarının ardından Hürmüz Boğazı’ndaki ticareti gemi taşımacılığı son 20 yılın en yüksek tehdit seviyesi altında faaliyet gösteriyor.
Jeopolitik belirsizlikler ve güvenlik endişeleri nedeniyle Hürmüz Boğazı’na giren gemi sayısında hafif bir düşüş gözlenirken, Windward’a göre bu düşüş gemi sahiplerinin jeopolitik belirsizlikler karşısında artan temkinliliğini ortaya koyuyor ve algılanan risklerin deniz taşımacılığı üzerindeki gerçek zamanlı etkisinin giderek büyüdüğünü gösteriyor.
Basra Körfezi’nin ağzında yer alan dar su yolu Hürmüz Boğazı, Orta Doğu’daki petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretiminin Umman Denizi ve Hint Okyanusu üzerinden dünya pazarlarına taşınmasını sağlıyor.
Deniz yoluyla taşınan ham petrolün yaklaşık 3’te 1’inin ulaştırılması için kullanılan bu stratejik geçit, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Orta Doğu’daki üreticilerin ham petrol ve kondensat sevkiyatında kritik bir rol üstleniyor. Hürmüz Boğazı’ndaki petrol ticareti, dünyadaki toplam petrol tüketiminin de 5’te 1’ini karşılıyor.
Hürmüz Boğazı’ndan geçen günlük yaklaşık 20 milyon varil petrol ve petrol ürününün büyük kısmı Çin başta olmak üzere Asya piyasalarına ulaşıyor. Küresel doğal gaz ticaretinin yüzde 20’si de bu boğazdan geçiyor.
Eski BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Başkanı Ali Arif Aktürk ve bölgeyi yakından takip eden gazeteci Yakup Aslan Hürmüz Boğazı’nın önemini ve ‘kapatılma’ tartışmalarını Harici’ye değerlendirdi.
‘Hürmüz’ün kapanma ihtimali – hukuki anlamda – sıfır’
Hürmüz’ün kapanma ihtimalini hukuki boyutuyla değerlendiren Ali Arif Aktürk, şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku sözleşmesine göre kıyıdaş ülkeler ortadan ikiye çizilmiş çizgi ile eşit şekilde bölünüyor. Münhasırlıkları, egemenlikleri var. En dar kısmında mesela İran, Umman ile paylaşıyor. Yine BAE ile paylaştığı kısım var. Hatta İran’ın işgal ettiği (sanırım iki tanesi BAE tarafında) 3 tane de ada var ve bununla ilgili anlaşmazlık devam ediyor. İran onları işgal etmiş durumda.
Dolayısıyla İran’ın tek taraflı ben kapattım deme şansı hukuken ve fiilen yok. Eğer İnsansız Deniz Araçları ile Sihalarla, roketlerle tankerleri vurabilirler. Vurdukları eğer Umman tarafında olursa o da ayrı diplomatik ve uluslararası sorun olur. BM üyesi başka bir ülkeye saldırmış olur. Yapabilir mi? Yapar bir iki tankere. ABD’nin 5. Filo orada, Katar, Suudi Arabistan üsleri de var. Burada sıcak çatışmalar olur. Dolayısıyla bunu tümden kapatmak ve sürdürmek imkansız.”
Hürmüz’ün bir savaş ya da çatışma sonucu fiilen kapanma ihtimalini de değerlendiren Aktürk, şöyle devam etti:
“Eğer Hürmüz’de ABD donanması ile bir deniz savaşı çıkarsa o zaman Hürmüz fiilen kapanmış olur. Bu bir risk. Uzun sürer mi? İste cevaplanması gereken asıl soru bu. Eğer ABD ve İsrail, İran’da bir rejim değişikliğini hedefliyorlarsa bu 90 milyonluk İran’da kolay değildir. Bu işin lideri ve sürükleyicisi de yok şu anda öne çıkan. Sonuç olarak ben fiilen ve uzun süreli Hürmüz’ün kapanacağını beklemiyorum.”
‘Hürmüz’ü kapatmak gemileri yakmak olur’
Hürmüz’ün kapatılması tartışmalarını politik açından ve İran yönetiminin geleceği açısından değerlendiren gazeteci Yakup Aslan şunları söyledi:
ABD’nin İran’a yönelik son saldırısının ardından, Tahran yönetimi açısından Hürmüz “Boğazı’nı kapatmak olası bir misilleme adımı olarak sıkça tartışılsa da, bu hamle İran için adeta gemilerin yakıldığı bir son seçenek olacaktır. Çünkü Hürmüz Boğazı sadece İran için değil, aynı zamanda tüm Basra Körfezi ülkeleri ve küresel enerji güvenliği açısından kritik bir geçiş noktasıdır. Dünya petrol ticaretinin yaklaşık %20’si günlük yaklaşık 17 milyon varil ham petrol bu boğazdan geçmektedir. Bu oran, küresel enerji piyasalarında yaşanacak en ufak bir tıkanıklığın dahi fiyatları fırlatmasına ve tedarik zincirlerinde büyük kırılmalara yol açmasına neden olur. İran’ın petrol ihracatının büyük bölümü de bu güzergâha bağlıdır; dolayısıyla boğazın kapanması İran ekonomisini de doğrudan vuracaktır.
Hürmüz Boğaz kapatıldığı takdirde olası askeri sonuçları da değerlendiren Aslan, şöyle devam etti:
“Hürmüz Boğazı’nın kapatılması yalnızca ekonomik değil, askeri sonuçlar da doğuracaktır. Böyle bir girişim, başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere NATO üyesi ülkelerin öncülüğünde oluşturulacak bir deniz gücü koalisyonunun İran’a karşı konuşlanmasına yol açabilir. Halihazırda ABD’nin Bahreyn’de konuşlu Beşinci Filosu, bölgede 20’den fazla savaş gemisiyle sürekli görev yapmaktadır. Çin gibi enerji ihtiyacının %40’ını Ortadoğu’dan karşılayan ülkeler açısından da Hürmüz’ün açık kalması hayati önemdedir. Bu nedenle İran’ın böyle bir adımı, yalnızca Batı ile değil, Doğu’daki stratejik ortaklarıyla da gerilim yaşamasına yol açabilir. Hürmüz’ün kapatılması, stratejik caydırıcılık amacıyla masada tutulsa da, pratikte İran için geri dönüşü olmayan bir yol anlamına gelir.”
Ortadoğu
Eski Pentagon analisti: İran, ABD’ye misilleme mesajını net bir şekilde verdi

Eski ABD Savunma Bakanlığı analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD üssüne düzenlediği füze saldırısının, Fordo’daki nükleer tesisine atılan bombalara karşı ‘ayni hasar’ amacı taşıdığını belirtti. Kwiatkowski, bu misillemenin İran’ın söylediğini yapacağını gösterdiğini ve İsrail’in kendi hedefleri için gerilimi tırmandırmak istediğini ifade etti.
Eski ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) analisti Karen Kwiatkowski, İran’ın Katar’daki ABD hava üssüne fırlattığı altı füzenin, ABD’nin Fordo’daki İran nükleer tesisine atılan altı bombaya karşı “ayni hasar” amacı taşıdığını belirtti.
Sputnik‘e konuşan Kwiatkowski, bu hamlenin Washington’a net bir mesaj gönderdiğini ifade etti.
Kwiatkowski, İran’ın bu misillemeyle verdiği mesajı, “İran, ne yapacağını söylediyse onu yapar. Bu durum, Trump ve yönetiminin müzakereleri sürpriz bir saldırı amacıyla aldatıcı bir şekilde kullanmasının tam tersidir,” sözleriyle açıkladı.
‘İran’ın savunma kapasitesi faal durumda’
İran’ın İsrail’e yönelik istikrarlı ve maksatlı füze ve insansız hava aracı saldırılarında da görüldüğü gibi, bu misillemenin aynı zamanda Tahran’ın savunma kapasitesinin faal durumda olduğu mesajını da gönderdiğini vurgulayan Kwiatkowski, ABD yönetiminin bu durumu doğru okuması gerektiğini belirtti.
Eski analist, “ABD liderliği, bu bire bir sembolik karşı ateşi, düşmanlığı genişletmek için değil, denge kurmak için yapılmış olarak görmelidir,” dedi.
‘İsrail gerilimin tırmanmasına ihtiyaç duyuyor’
Buna karşın İsrail’in bölgedeki kendi hedeflerine ulaşmak ve Başbakan Netanyahu’nun siyasi bekasını sağlamak için gerilimin daha da tırmanmasına ihtiyaç duyduğunu öne süren Kwiatkowski, bu durumun bölgedeki tansiyonu düşürme çabalarını olumsuz etkileyebileceği konusunda uyardı.
Kwiatkowski, “Bu nedenle, ABD’nin İran’ı doğru okuyabileceğinden ve gerilimi düşürmeye çalışacağından emin değilim,” ifadelerini kullandı.
İsrail, ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek Tahran’ı vuracağını duyurdu
Ortadoğu
İsrail, ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek Tahran’ı vuracağını duyurdu

İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, İran’ın ateşkesi ihlal ettiğini öne sürerek İsrail ordusuna Tahran’daki hedefleri yoğun şekilde vurma emri verdiğini duyurdu. Ancak İran ateşkesten sonra füze fırlatıldığına dair haberleri yalanladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu ateşkes sonrası İsrail ordusu, İran’dan füze atıldığını iddia etti. İsrail basını ülkenin kuzeybatı bölgesi, Hafya ile çevresi ve Golan için sirenlerin çaldığını ve hava savunma sistemlerinin faaliyete geçirildiğini duyurdu.
Daha sonraki haberlerde İran’dan 2 füze fırlatıldığı ve bunların hava savunma sistemlerince ima edildiği ileri sürüldü. Haberlerde ayrıca İsrail’in kuzeyinde herhangi bir isabet olmadığı kaydedildi.
Gelişmeler üzerine açıklama yapan Savunma Bakanı İsrael Katz, İsrail ordusuna Tahran’daki hedeflere şiddetli hava saldırıları düzenleme talimatı verdiğini belirtti.
Trump’ın duyurduğu ateşkesi İran’ın füze ateşleyerek ihlal ettiğini öne süren Katz, İsrail hükümetinin ateşkesin her türlü ihlaline karşı sert biçimde karşılık verme politikası kapsamında, Başbakan Binyamin Netenyahu ile koordinasyon içinde İsrail ordusuna söz konusu emri verdiğini ifade etti.
Aynı şekilde, İsrail’de iktidar ve muhalefetten de İran’a yönelik saldırılara karşılık verilmesi çağrıları geldi.
Maliye Bakanı aşırı sağcı Bezalel Smotrich, İran’dan füze atıldığı iddiaları üzerine, sosyal medya hesabından, “Tahran titreyecek” paylaşımı yaptı.
Muhalefetteki Evimiz İsrail Partisi lideri Avigdor Liberman da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “ABD Başkanı ateşkes ilan ettikten 3 buçuk saat sonra İran’dan ateş açıldı. Sineye çekmemeli, geri durmamalıyız, anında karşılık vermeliyiz” ifadesini kullandı.
Ancak İran devlet radyo televizyon kurumu IRIB, “Ateşkesin ardından İran’dan füze fırlatıldığına dair haberler asılsızdır” dedi:
“İran Silahlı Kuvvetleri’nin son füzeyi fırlattığını doğrulayan resmi bir kanıt yok; tersine, anlaşmayı ihlal etmeye doğru ilerleyen Siyonist düşman, bunun sonuçlarından tamamen sorumlu olacak.”
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi de “Siyonist düşmana ve onun alçak destekçilerine savaşı durdurma kararının ulusal düzeyde alındığını” belirten bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, İran silahlı kuvvetlerinin “düşmanın zulmüne aşağılayıcı ve ibretlik bir yanıt verdiği” ifade edilerek, bu sürecin Katar’daki ABD üssüne yönelik saldırı ve İsrail’e sabaha karşı düzenlenen füze saldırılarıyla doruğa ulaştığı belirtildi.
Konsey, Tahran’ın topraklarına yönelik saldırılara orantılı ve zamanında yanıt verdiğini, böylece “düşmanı pişmanlığa ve saldırganlığını tek taraflı olarak sona erdirmeye mecbur bıraktığını” vurguladı.
Açıklamanın sonunda şu ifadeye yer verildi: “İran İslam Cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetleri, düşmanın sözlerine güvenmeden, parmağı tetikte bir şekilde, her türlü ihlale karşı kararlı ve caydırıcı bir yanıt vermeye hazırdır.”
ABD Başkanı Donald Trump, gece saatlerinde İsrail ve İran arasında ateşkese gidileceğini duyurmuş, İsrail ateşkesi kabul ettiğini açıklamıştı.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını2 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir