Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İran Dışişleri Bakanı, Nasrallah ile görüştü

Yayınlanma

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Gazze savaşı devam ederken geldiği Beyrut’ta Hamas ve İslami Cihad yetkililerinden sonra Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile görüştü.

Hizbullah’tan yapılan yazılı açıklamaya göre, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindeki heyet, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, Hizbullah lideri Nasrallah ile bir araya geldi. Filistin ve Lübnan’daki son gelişmelerin değerlendirildiği görüşmede, bölgedeki durum, olayların gidişatına ilişkin mevcut olanaklar ve İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığının durdurulması için gösterilen çabalar ele alındı.

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, dün gittiği Beyrut’ta Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Necib Mikati’nin yanı sıra Filistin İslami Cihad Genel Sekreteri Ziyad en-Nahhale ve Hamas’ın Arap ve İslam Dünyasıyla İlişkiler Ofisi Başkanı Halil el-Hayye ile de bir araya gelmişti.

İsrail’in Gazze’ye saldırıları devam ederken Lübnan sınırında Hizbullah’la gerilimin de sürüyor. Lübnan-İsrail sınırında 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile yaşanan çatışmalarda 84 Hizbullah üyesi ve 6 İsrail askeri öldü.

Abdullahiyan, Beyrut ziyaretinden sonra Katar’a hareket edecek.

ORTADOĞU

Netanyahu’nun erteleme talebi reddedildi

Yayınlanma

Netanyahu, hakkındaki dolandırıcılık, 2yolsuzluk ve rüşvet davaları kapsamında 2 Aralık’ta ifade vermeye başlayacak. Netanyahu’nun güvenlik gerekçesiyle duruşmaya katılmayacağı değerlendiriliyor.

İsrail mahkemesi, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, hakkındaki yolsuzluk davaları kapsamında ifadesinin alınmasının ileri bir tarihe ertelenmesi talebini reddetti.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan İsrail’e bağlı Kudüs Bölge Mahkemesi, Netanyahu’nun, hakkındaki yolsuzluk davalarında 2 Aralık’ta alınacak ifadesinin ileri bir tarihe ertelenmesi talebini görüştü. Mahkeme, Netanyahu’nun talebini geri çevirerek İsrail Başbakanı’nın ifadesinin alınmasına planlandığı gibi 2 Aralık’ta başlanmasına hükmetti.

Avukatları, Netanyahu’nun Gazze saldırıları ve Lübnan’daki çatışmalar nedeniyle “davaya hazırlanmasının imkânsız” olduğunu öne sürerek ifadesinin alınmasının iki buçuk ay ertelenmesini istemişti.

Netanyahu “savaşı” bahane ederek yolsuzluk duruşmasında erteleme talep etti

Ancak Netanyahu’nun güvenlik bahanesiyle duruşmaya katılmayacağı tahmin ediliyor. İsrail basınına göre Netanyahu şu anda güvenlik yetkililerinin talimatları doğrultusunda, Başbakanlık Ofisi’nin üst katındaki normal ofisi yerine bodrum katında güçlendirilmiş bir odada çalışıyor ve duruşmaların yapılacağı mahkemenin de güvenli bir oda veya sığınağı bulunmuyor.

Netanyahu, iki davada dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma; üçüncü davada ise rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılanıyor. Yaklaşık beş yıl önce, Ocak 2020’de suçlandı ve dava o yılın mayıs ayında başladı.

“Gül” ve “yaprak” Netanyahu’yu yakacak

Netanyahu, herhangi bir suiistimalde bulunmadığını ısrarla belirtiyor ve suçlamaların polis ve devlet savcılığı tarafından yürütülen bir cadı avının ürünü olduğunu iddia ediyor.

Netanyahu, henüz kürsüye çıkmadı; ancak birkaç kez mahkemeye katıldı. Ana sanık olarak, savunma tanıklarını sunarken çapraz sorguya tabi tutulacak ilk kişi olması planlanıyor.

Öte yandan dava sürecinin yavaş ilerlemesi eleştirilere yol açıyor. Mevcut durumda, davanın ve olası temyizlerin 2028-2029’dan önce sona ermesi pek olası görülmüyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Yayınlanma

kerim-han

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Başsavcı Kerim Han’ın cinsel taciz iddialarını araştırmak üzere dışarıdan müfettişler getirme kararı aldı.

UCM, Han’ın Gazze’deki savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın tutuklanması talebini değerlendirirken, Han’a yöneltilen suçlama ve bu suçlama üzerine gelen soruşturma dikkat çekti.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM’nin gözetim organının başında bulunan Finlandiyalı diplomat Päivi Kaukoranta, Han’ın ofisinde çalışan bir kadına uygunsuz davrandığını öne süren haberlerin ardından Han hakkında “dış soruşturma” açmaya karar verdiğini belirtti. Kaukoranta, normalde bu tür soruşturmaların mahkemenin İç Denetim Mekanizması tarafından yürütüldüğünü, ancak Han’ın kendisinin de Bağımsız Gözetim Mekanizması’ndan (BGM) soruşturma talebinde bulunduğunu söyledi. Kaukoranta, “Bu davanın özel koşulları, BGM’nin mağdur odaklı yaklaşımı ve olası çıkar çatışması algıları göz önüne alındığında, BGM bu durumda istisnai olarak dış bir soruşturmaya başvurulmasına itiraz etmemiştir” dedi.

Kan, uygunsuz bir davranışta bulunduğu iddialarını reddetti ve “Bu konuda daha önce bir soruşturma çağrısında bulunmuştum ve bu sürece katılma fırsatını memnuniyetle karşılıyorum” dedi.

Soruşturma, UCM’nin İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında Netanyahu ve Gallant’ın savaş suçları ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri çıkarma talebini değerlendirirken başlatıldı.

Han’ın tutuklama talebi birçok ülke tarafından olumlu karşılanırken, Biden yönetimi ve Kongre’nin eleştirilerine maruz kaldı. Hatta ABD Temsilciler Meclisi UCM ile bağlantılı kişi ve yargıçlara aileleri ile beraber yaptırım uygulanmasını öngören yasayı kabul etti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

ABD’nin açıktan yürüttüğü yıldırma politikasına karşın İsrail’in Mossad aracılığıyla UCM yetkililerini tehdit ettiği daha önce basına yansımıştı. Mayıs ayında İngiliz The Guardian gazetesi, Han’ın selefi Fatou Bensouda’nın “bir dizi gizli toplantıda” Mossad’ın o dönemki başkanı ve “Netanyahu’nun en yakın müttefiki” Yossi Cohen tarafından tehdit edildiğini ortaya çıkarmıştı.  Cohen, Bensouda’yı “savaş suçları soruşturmasından vazgeçmeye” zorladı ve iddiaya göre ona şöyle dedi: “Bize yardım edersen biz de sana göz kulak oluruz. Kendinin ya da ailenin güvenliğini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin.”

Han da tutuklama talebinde bulunmadan önce talepte bulunmaması için baskı gördüğünü söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Trump, Batı Şeria’nın ilhakına şartlı destek verecek

Yayınlanma

Trump’ın eski yardımcıları, İsrailli bakanları, ikinci döneminde Trump’ın ilhakı koşulsuz desteklemesini ummamaları konusunda uyardı.

The Times of Israel’in bilgi sahibi üç kaynağa dayandırdığı habere göre Donald Trump’ın önceki yönetiminden en az iki yetkili, İsrailli bakanları, Trump’ın ikinci döneminde İsrail’in Batı Şeria’yı ilhakını destekleyeceğini varsaymamaları konusunda uyardı.

Mesaj, Trump’ın geçen hafta başkanlık seçimlerini kazanmasından önceki aylarda yapılan toplantı ve görüşmelerde iletilmiş olsa da aşırı sağcı kabine üyeleri bu uyarılardan etkilenmedi.  Pazartesi günü Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle 2025 yılının “Yahudiye ve Samiriye’de [Batı Şeria] egemenlik yılı” olacağını ilan etti. Geçen hafta Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir de “egemenlik zamanı geldi” dedi.

Cuma günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’in bir sonraki ABD Büyükelçisinin, Batı Şeria’nın büyük bölümünün ilhak edilmesini savunan ve Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkan eski bir yerleşimci lideri olan Yechiel Leiter olacağını açıkladı.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan İsrailli bir yetkili, Times of Israel’e, Trump’ın eski danışmanlarının İsrailli üst düzey bakanlarla yaptıkları son görüşmelerde, Trump’ın bu hamleyi destekleme ihtimalini göz ardı etmediklerini ancak bunun “kesin bir sonuç” olarak görülmemesi gerektiğini belirttiklerini söyledi.

Trump’ın eski bir yardımcısının bir bakanla yaptığı görüşmelerden birine vakıf bir İsrailli yetkiliye göre, tartışmalı hamle gündeme gelirse Trump’ın İran’la mücadele, Çin’le rekabet ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirme gibi daha acil dış politika hedefleri sekteye uğrayabilir. Çünkü Trump bu dış politika hedefleri için Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez’deki ABD müttefiklerinin desteğine ihtiyaç duyuyor. Ancak İsrail’in ilhakını desteklerse müttefiklerin ciddi tepkisiyle karşılaşacak.

Trump 2020’de İsrail’in tüm yerleşim yerlerini ilhak etmesini öngören bir barış planı sunmuş olsa da teklif, Batı Şeria’nın geri kalan bölgelerinde bir Filistin devletinin kurulmasına olanak tanıyordu.

Netanyahu o dönemde bu öneriye temkinli yaklaşırken geçen hafta Trump’ın zaferini ilhak planlarını hayata geçirmek için bir fırsat olarak kutlayan Smotrich ve birçok yerleşimci lider, plana karşı çıkmıştı.

Trump’ın eski bir danışmanı, İsrailli bir bakana, ikinci Trump yönetiminin, 2020’de olduğu gibi İsrail egemenliğini koşulsuz desteklemeyeceğini söyledi.

Filistin Yönetimi’nin Trump’ın 2020 “Barıştan Refaha” önerisini reddetmesinin ardından Trump yönetimi Batı Şeria’nın kısmen ilhakını planlamak için İsrail’le birlikte çalışmış, ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nin Yahudi devletiyle ilişkileri normalleştirmeyi kabul etmesi karşılığında bu girişim rafa kaldırılmıştı.

ABD’nin İsrail’in ilhak hamlesini engellemek için BAE’ye verdiği taahhüt 2024 sonunda sona erecek ancak eski bir Trump yetkilisi The Times of Israel’e yaptığı açıklamada ABD’nin İsrail ilhakına verdiği desteğin koşullarında büyük bir değişiklik beklenmediğini söyledi. Eski Trump yetkilisi, “Eğer bu gerçekleşirse, bir sürecin parçası olması gerekecek” dedi.

Trump’ın eski Ortadoğu temsilcisi Jason Greenblatt da The Times of Israel’e yaptığı açıklamada benzer bir mesaj verdi:

“İsrail’de Başkan Trump’ın zaferini kutlayanların bunu, Trump’ın ilk döneminde yaptığı pek çok tarihi şeyin de gösterdiği gibi İsrail’e verdiği güçlü destek nedeniyle yapmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Bazı İsrailli bakanlar, Yahudiye ve Samiriye’deki İsrail egemenliğinin genişletilmesinin otomatik olarak tamamlanmış bir mesele olduğunu varsayıyor ve Başkan Trump göreve gelir gelmez bunun gerçekleşeceğini düşünüyor.”

“Bir nefes almalarını öneririm. Bu bakanlara tavsiyede bulunuyor olsaydım, öncelikle Başbakan Netanyahu ile yakın bir şekilde çalışarak İsrail’in ABD ile ilişkilerini derinleştirmesine ve İsrail’in şu anda karşı karşıya olduğu muazzam tehditler ve zorluklar üzerinde çalışmasına olanak sağlamaya odaklanmalarını şiddetle tavsiye ederdim. Yahudiye ve Samiriye hakkında bir tartışma yapmanın zamanı gelecektir, ancak bağlam ve zamanlama önemli.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English