Bizi Takip Edin

Avrupa

İspanya’da koalisyon görüşmeleri başladı

Yayınlanma

İspanya’da genel seçimlerden galibiyetle ayrılan Halk Partisi (PP) ile ikinci sıradaki İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) koalisyon görüşmelerine başladı.

Başbakan ve PSOE lideri Pedro Sánchez, 24 Temmuz Pazartesi günü yaptığı açıklamada, parlamentonun kilitlenmesiyle sonuçlanan genel seçimlerden bir gün sonra partisinin yeni sol platform Sumar ile ‘yönetmek için bir formül’ bulacağını söyledi.

PSOEbir önceki seçimlere göre iki sandalye daha kazandı ama yine de hükümet etmek için tartışmalı ve sürgündeki siyasetçi ve eski Katalan başkanı Carles Puigdemont’un liderliğindeki bağımsızlık yanlısı Katalonya için Birlikte (Junts per Catalunya – Junts x Cat) partisinin desteğine ihtiyaç duyacak.

Katalan partileri kilit önemde

Pazartesi günü yeni seçim olasılığını dışlayan Sánchez’in Katalan ayrılıkçılarla görüşme olasılığını henüz partide tartışmadığı belirtiliyor.

Öte yandan Katalan En Comú Podem platformunun eski milletvekili Jaume Asens, Sumar ve lideri Yoland Díaz adına Juns x Cat ile Sánchez’in göreve başlamasını kolaylaştırmak ve yeni bir ilerici koalisyon hükümetinin kurulmasını mümkün kılmak için müzakerelere başlamış durumda. Juns x Cat’ın yedi milletvekili bulunuyor.

Fakat bağımsızlık yanlısı parti Sánchez’i karşılıksız desteklemeyeceğini açıkça belirtti ve kendi kırmızı çizgileri olduğunu hatırlattı. Bunlar arasında mahkum edilmiş ya da affedilmiş tüm bağımsızlık yanlısı Katalan aktivistler için af ve Katalonya için kendi kaderini tayin hakkı bulunuyor.

Sánchez için her iki seçeneğin de kabul edilemez olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla bir çıkmaza girilmesi ve belki de Aralık ayında yeni bir seçime gidilmesi ihtimali bulunuyor.

Junts per Catalunya’nın genel sekreteri Jordi Turull Pazartesi günü Rac-1 radyosuna verdiği demeçte, şu anda Sánchez’e destek vermeyi düşünmediklerini kaydetti.

Turull, Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) ve oyları İspanyol parlamentosunda çoğunluğu sağlamada belirleyici olan diğer Katalan bağımsızlık yanlısı güçleri bu fırsattan yararlanarak ‘stratejik birliği yeniden inşa etmeye’ ve Sánchez’e Katalonya için ‘af ve kendi kaderini tayin hakkı’ içeren koşulları birlikte teklif etmeye çağırdı.

Savcılık Katalan milliyetçileri hakkında arama kararı çıkardı

Fakat Savcılığın Pazartesi günü Yüksek Mahkeme yargıcı Pablo Llarena’dan, Puigdemont ve eski Katalan bölgesel bakanı Antoni Comín’in Avrupa Parlamentosu tarafından milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından aranmalarını, gözaltına alınmalarını ve hapsedilmelerini talep etmesinin ardından durum Sánchez için giderek daha karmaşık bir hal alıyor.

Puigdemont Twitter’da İngilizce olarak, “Bir gün İspanya’da hükümet kurulmasında belirleyici oluyorsunuz ve ertesi gün İspanya tutuklanmanızı emrediyor,” diye yazdı.

Daha olumlu bir ton yakalamaya çalışan Sánchez, Pazar günü 19 sandalye kaybeden PP ve Vox partisine selam göndererek İspanya’nın ‘gerilemeye hayır dediğini’ savundu ve PSOE’nin ‘Avrupa’da ve dünyada bir referans’ olduğunu söyledi.

PP sandalye sayısını yurtdışı oyları ile artırabilir

PSOE’nin Madrid’deki genel merkezindeki kaynakların EURACTIV’e aktardığına göre PP’nin bir azınlık hükümeti kurmak için destek toplamaya çalışıp çalışmayacağı henüz belli değil.

Yeni parlamento 17 Ağustos’ta toplandığında, ilk oylamada başbakanın atanması için 176 oyun salt çoğunluğu gerekecek, sonraki oylamalarda ise basit çoğunluk yeterli olacak.

PP ise, 28 Temmuz Cuma günü CERA oyları olarak adlandırılan yurtdışı oylarının sayımının 136 milletvekiline üç sandalye daha eklemesine yarayıp yaramayacağını görmek için bekliyor.

Yurtdışı oylarının sayımı ülkenin gelecekteki hükümeti ve blokların dağılımı açısından kilit önem taşıyor çünkü PP’nin Madrid’de bir sandalye daha kazanması ve Junts x Cat’in yedi temsilcisinden birini kaybetmesi halinde PSOE 121 sandalyeye gerileyebilir.

EPP, ‘büyük koalisyon’dan yana

PP’nin Avrupa Parlamentosu’nda bağlı bulunduğu Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) kaynaklar da, PP’nin ‘büyük koalisyon’ arayışında olacağını söyledi.

EPP’den üst düzey bir kaynak seçimlerin ardından EURACTIV’e yaptığı açıklamada, Başbakan Pedro Sánchez’in ‘aşırı uçlarla mı yoksa merkezcilerle mi’ koalisyona katılacağına hızlı bir şekilde karar vermesi gerektiğini söyledi.

Kaynak, en çok oyu alan siyasi güç olarak PP’nin ‘hükümet kurma müzakerelerine öncülük edeceğini ve ilk çağrının sosyalist partiye yapılacağını’ belirtti. Bunun EPP’nin büyük bir koalisyondan yana olduğu anlamına gelip gelmediği sorusuna kaynak, “İdeal olarak evet,” yanıtını verdi.

“İspanyol halkı değişim, istikrar ve iki ana siyasi güç arasında diyalog istedi,” diyen kaynak, PP’nin sağcı Vox ile de temasa geçeceğini ama ‘Vox’un hiçbir koşulda yeni hükümetin bir parçası olmayacağını’ vurguladı.

Ancak kaynak, PP’nin PSOE’nin azınlık hükümetinde yer almasını ve daha sonra ilgili yasalarda işbirliği yapmasını tercih ettiğini ısrarla vurguladı.

Şimdilik PP lideri Alberto Núñez Feijóo Pazartesi günü Sánchez’den, PP’nin bir azınlık hükümetinde tek başına iktidar olmasına izin vermesi karşılığında ‘dört ya da beş noktada’ bir anlaşma önerdi.

Vox’un yenilgisi Manfred Weber için de kötü bir sinyal

EPP kaynağı, Feijóo’nun sağcı Vox ile koalisyon yapacağına dair yoğun söylentilere rağmen kampanya sırasında ‘merkezci’ bir tutum sergilediğini açıkladı.

Seçimden önce Feijóo, Vox olmadan tek başına hükümet etmeyi tercih ettiğini söylemişti ama sağ ile bir koalisyonu hiçbir zaman açıkça göz ardı etmedi.

Bir başka EPP kaynağına göre Vox seçimlerde büyük bir başarısızlığa uğradı ve bu da Alman EPP Başkanı Manfred Weber de dahil olmak üzere AB merkez sağ liderliği için büyük bir sorun yarattı. İkinci EPP kaynağı Weber’in PSOE’yi devirmek için Vox ile koalisyon yapmak istediğini belirtti. Bu kaynak, “Weber büyük bir bahsi kaybetti […] Feijóo’nun Brüksel’’eki planlarını güçlendirecek gücü elde edeceğine güveniyordu,” dedi.

“Weber, İsveç ya da Finlandiya modelini İspanya’da da uygulayabileceğini düşündü […] ama başaramadı,” diyen EPP kaynağı, Vox’un çöküşünün EPP’de de kartları yeniden karacağını sözlerine ekledi.

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Moldova: Rusya, Transdinyester’e 10 bin asker konuşlandırmayı planlıyor

Yayınlanma

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı olan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını iddia etti. Recean, Moskova’nın bu amaçla eylül ayındaki parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı hedeflediğini öne sürdü.

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını öne sürdü.

Financial Times‘a konuşan Recean, bu bilginin istihbarat verilerine dayandığını ve Kremlin’in bu hamle için eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı amaçladığını iddi etti.

Başbakan Recean, “Bu, Moldova demokrasisini baltalamaya yönelik devasa bir çaba. Onlar [Ruslar] Transdinyester bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek istiyorlar,” dedi.

Recean, Moskova’nın müdahalesinin “internet propagandası ve partilere ile seçmenlere yönelik yasa dışı para transferlerini içerdiğini” savundu.

Recean’a göre, Rusya 2024 yılında nüfuz kampanyalarına Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1’ine denk gelen bir meblağ harcadı ve bu durum, AB’ye katılım referandumunun sadece yüzde 0,7’lik bir oy farkıyla geçmesine neden oldu.

Başbakan, “10 bin askerin Ukrayna’nın güneybatı kesimi ile NATO üyesi olan Romanya üzerinde ne tür bir etki ve baskı oluşturacağını tahmin edebilirsiniz,” diye ekledi.

Transdinyester’deki mevcut Rus askeri varlığı

Rusya’nın halihazırda 33 yıldır ayrılıkçıların kontrolünde olan Transdinyester’de az sayıda askeri bulunuyor.

Ancak, bu bölgenin denize çıkışı olmaması ve Ukrayna ile Moldova tarafından çevrelenmiş olması nedeniyle Rusya’nın buraya ek asker göndermesi mümkün görünmüyor.

2023 yılında bölgenin Rusya Federasyonu’ndaki temsilcilik başkanı Leonid Manakov, bölgede 450 Rus barış gücü askerinin konuşlu olduğunu ve toplamda 3 bin 100’e kadar asker yerleştirilebileceğini söylemişti.

Bölgede ayrıca, barış gücü operasyonuna destek sağlayan ve Sovyetler Birliği döneminden kalma 20 bin ton mühimmatın bulunduğu depoları koruyan yaklaşık 1000 kişilik bir Rusya Operasyonel Asker Grubu da bulunuyor.

Moldova’nın talepleri

Moldova, defalarca Kremlin’den, bölgenin “işgalci güçler” ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak algıladığı askerlerini Transdinyester’den çekmesini talep etti.

Benzer bir çağrıyı içeren bir karar Birleşmiş Milletler’de (BM) kabul edilmiş, ancak Rusya bu kararı uygulamayı reddetmişti.

Tiraspol, Moskova’ya çağrıda bulunmuştu

Geçen yılın şubat ayında Tiraspol, Kişinev’in “baskısı”, “soykırım politikası” ve “dilin zorla dayatılması” nedeniyle Moskova’dan müdahale talebinde bulunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’da savaşı başlatma kararından bahsederken benzer ifadeler kullanmıştı. Bu durum, benzer bir senaryonun Moldova’ya karşı da devreye sokulabileceği yönünde tahminlere yol açtı.

Savaşın başlamasının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’nun NATO’ya “can attığı” için Moldova’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulunmuş ve Rusya’nın “Transdinyester’de yaşayan 220 bin vatandaşının bir başka Batı macerasının kurbanı olmasına izin vermeyeceğini” beyan etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English