Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail muhalefetinden Netanyahu’ya ‘Philadelphia Koridoru’ tepkisi

Yayınlanma

İsrail’de muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Philadelphia Koridoru’yla ilgili iddialarını eleştirdi.

İsrail medyasına göre Gantz, eski Savaş Kabinesi üyesi Gadi Eisenkot ile Netanyahu’nun Philadelphia Koridoru’yla ilgili iddialarını çürüten bir basın toplantısı düzenledi.

Başbakan Netanyahu’nun öne sürdüğü gerekçelerin bazılarını oldukça mantıksız gördüğünü dile getiren Gantz, “Netanyahu gerçekleri konuşmadı, kaçırılanları (Gazze’de tutulan İsrailli esirler) canlı olarak geri getirmeyeceği gibi ülkenin kuzeyinde yerinden edilenleri de evlerine göndermeyecek” dedi.

Netanyahu’nun ayrıca İran’ın nükleer silah elde etmesinin önüne de geçemeyeceğini savunan Gantz, 7 Ekim’den sonra kurulan Savaş Kabinesi’ndeki dönemde tanıklık ettiklerini şöyle anlattı:

“Netanyahu, kaçırılanların salıverilmesi anlaşması için ilerleme olanağını sistematik olarak kısıtladı. Kendisinden Gazze Şeridi’nin Han Yunus ve Refah kentlerine askeri baskıyı genişletmesini istediğimizde panikledi ve operasyonu durdurdu. Bu sürpriz olmadı tabii… Netanyahu siyasette kalmakla meşgul ve ABD’yle olan stratejik ilişkilere zarar veriyor.”

“Philadelphia Koridoru İsrail varlığına karşı bir tehdit teşkil etmiyor, istediğimiz anda oradan çekilerek dönebiliriz. Philadelphia Koridoru’nun kontrolü kaçakçılığa karşı önem arz ediyor” diyen Gantz, oradaki gözetleme kulelerinde asker bulundurmakla yetinmenin tünelleri kapatmayacağı gibi o askerlerin de “atış alanındaki ördekler gibi avlanacağını” söyledi.

İsrail güvenlik kurumunun Gazze’deki tünelleri kapatma planı yaptığı ve “gerçek çözümün” bu olduğunu dile getiren Gantz, Netanyahu’nun ise bu planı uygulamadığı ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşmediğine dikkati çekti.

Netanyahu’nun birkaç ay önce Gazze’nin Refah bölgesinde Hamas’ı yok ederek zafer elde edeceklerini iddia ettiğini hatırlatan Gantz, meselenin Philadelphia Koridoru’yla ilgili olmadığı, stratejik kararlar almamakla ilgili olduğunu ifade etti.

Eisenkot’tan eleştiri

Eski Savaş Kabinesi üyesi Eisenkot da Netanyahu’nun Gazze-Mısır arasındaki sınır hattıyla ilgili iddialarını eleştirerek, “İsrail’in stratejik konumu, Philadelphia Koridoru’yla ne artar ne de azalır” dedi.

Netanyahu’nun liderliğindeki mevcut hükümetin döneminde İran tehdidinin unutulduğunu savunan Eisenkot, “İsrail, kurulduğu günden beri en kötü günlerini yaşıyor. Savaş için belirlediğimiz hedeflerin hiçbirini elde etmiş değiliz” diye konuştu.

Bu arada Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, Gantz’ın eleştirilerine yanıt verilerek, “İsrail, Gantz ve partisinin hükümetten istifa ettiği günden beri Hamas’ın genelkurmay başkanından kurtulmuştur” ifadeleri kullanıldı.

Netanyahu, basın toplantısında Gazze’de savaşın hedeflerinin gerçekleşmesinin Philadelphia Koridoru’ndan geçtiğini belirterek ülkesinin oradan çıkmayacağını duyurmuştu.

Netanyahu, “Philadelphia Koridoru’nda herhangi bir engel bulunmadığı için Gazze’nin İsrail için büyük bir tehdit haline geldiğini” savunmuştu.

İsrail Başbakanı, “Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır üzerinde bulunan Philadelphia Koridoru’nu terk ettiğimiz anda, silahların, savaş malzemelerinin, füze üretimi için gerekli teçhizatın, tünel kazmayı sağlayacak makinelerin büyük bir şekilde sızmasının önünde hiçbir engel olmayacak” ifadelerini kullanmıştı.

Mısır, Ürdün, Katar ve Suudi Arabistan’dan tepki

Netanyahu’nun açıklamalarına bölge ülkelerinden de tepki geldi.

Mısır, Netanyahu’nun Philadelphia Koridoru’na ilişkin açıklamalarını reddettiklerini bildirdi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Philadelphia Koridoru’na ilişkin açıklamalarının ABD, Mısır ve Katar tarafından yürütülen arabuluculuk çabalarını sekteye uğratmayı ve Gazze Şeridi’nde ateşkes ve esir takası anlaşmasını engellenmeyi amaçladığı ifade edildi.

Ayrıca, Netanyahu’nun Mısır’ı da gündeme getirerek İsrail kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmeyi hedeflediğine işaret edildi.

Ürdün, Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten Mısır’ın açıklamalarına destek geldi.

Netanyahu’nun Mısır’ın Philadelphia Koridoru’ndan Gazze Şeridi’ne silah geçişine göz yumduğuna ilişkin açıklamaları hakkında “yalan iddialar” ifadesi kullanıldı.

İsrail’in bu tür iddialarla ABD, Katar ve Mısır tarafından yürütülen Gazze’de ateşkes ve esir takasına ilişkin müzakerelerdeki arabuluculuk çabalarını baltalamak istediğine işaret edildi.

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English