Bizi Takip Edin

Ortadoğu

İsrail’in “petrol” ve “nükleer” güvencesi petrol fiyatlarını düşürdü

Yayınlanma

WSJ’ye göre İsrail’in İran’ın petrol ve nükleer tesislerini vurmayacağı konusunda ABD’ye güvence verdi. FT bu güvencenin ardından petrol fiyatlarının düşüşe geçtiğini bildirdi.

Wall Street Journal’ın (WSJ) ABD’li yetkililere dayandırdığı habere göre İsrail, İran’a karşı planladığı misilleme saldırısında nükleer ve petrol tesislerini hedef almayacağına dair Washington’a güvence verdi. Yetkililer, söz konusu güvencenin ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçen hafta yapılan telefon görüşmesinde ve ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant arasında son günlerde yapılan görüşmelerde verildiğini söyledi.

Financial Times (FT) ise Netanyahu’nun verdiği güvenceden sonra petrol fiyatları düştüğünü yazdı: “Petrol fiyatları pazartesi akşamı İsrail’in tepkisini kısıtlayacağına dair haberler üzerine keskin bir düşüş yaşadı. Küresel gösterge olan Brent petrol salı günü neredeyse yüzde 3 düşerek varil başına 75 dolara geriledi.”

“Liste vermekten kaçındı”

WSJ’nin haberine göre yetkililer, İsrail’in askeri ya da istihbarat hedeflerini hedef alacağını söylediğini ancak ABD’ye belirli hedeflerin listesini vermekten kaçındığını belirtti.

Washington ziyaretine veto: Misillemenin ayrıntıları ABD ile paylaşmak istemiyor

Haberde, “İsrail’in 5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerinden önce vermesi muhtemel yanıt, Nisan ayında Tahran’ın İsrail topraklarına 300 füze ve insansız hava aracı fırlatmasından kısa bir süre sonra bir İran askeri üssünü vuran önceki saldırıya benzeyebilir. Ancak İsrailli yetkililer operasyonlarının beklenmedik hedefleri vurabileceğini söylediler. Analistlere göre operasyonun daha şiddetli olması da muhtemel” ifadeleri yer aldı.

“Çark ederse bu, ilk kez olmaz”

Brookings Enstitüsü Orta Doğu Politikaları Merkezi Direktörü Natan Sachs, Netanyahu’nun kararının “Biden yönetimi için bir nebze güven verici” olduğunu söyledi. Ancak İsrail’in vereceği yanıtın Tahran’a ciddi zarar vermeyi hedefleyeceğini de sözlerine ekledi. Sachs, “İran’ın son saldırısı gerçek bir hasara neden oldu ve İsrail, İran’ın iki ülke arasında düzenli bir kısasa kısas şeklinde oluşturmayı umduğu yeni kurallar yerine, İran’ın İsrail’i doğrudan vurmaya cesaret edemeyeceği şeklindeki eski kuralların hala geçerli olduğunu açıkça ortaya koymaya niyetli” dedi.

Obama yönetiminde Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan Frank Lowenstein ise İsrail hükümetindeki aşırı sağcıların “hala nükleer tesislere ya da en azından petrol tesislerine saldırılması için bastırdığına” dikkat çekti ve Netanyahu’nun “Biden’ın duymak istediklerini dile getirip sağdan tepki alınca çark etmesi ilk kez olmaz” uyarısında bulundu.

CIA: Taraflar “topyekûn çatışma” istemese de yanlış hesap riski yüksek

Ortadoğu

Şara, Suriye ve İsrail temasını doğruladı

Yayınlanma

Fransa, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı ağırlayan ilk Avrupa ülkesi oldu. Paris’te Macron ile birlikte kameralar karşısına geçen Şara, Suriye ve İsrail arasında dolaylı görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.

Suriye’nin eski sömürge gücü olan Fransa, ülkedeki nüfuzunu artırma hedefiyle uyumlu olarak, geçici Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Ahmed Şara’yı resmi temaslar için Paris’te ağırladı. Şara, Birleşmiş Milletler’in özel izniyle geldiği Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştü.

Ahmed Şara yarın Fransa’da Macron’la görüşecek

Görüşmede savaş sonrası yeniden yapılanma ve ekonomik işbirliği ile İsrail’in saldırıları gibi konular ele alındı. Suriye hükümetinden bir yetkili, görüşmenin bu alanlara odaklandığını ifade etti.

Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada ise “Bu toplantı, barış ve demokrasi isteyen Suriye halkına yönelik Fransa’nın tarihi taahhüdünün bir parçasıdır” denildi.

Fransa, Rusya’nın uzun süredir devam eden etkisinin ardından, Suriye’deki etkinliğini artırmayı hedefliyor. Fransız şirketleri ise yeniden yapılanma sürecinde önemli projelere dahil olma çabasında. Geçen hafta Fransız lojistik devi CMA CGM, Lazkiye Limanı’nı 30 yıl süreyle geliştirme ve işletme hakkını içeren bir anlaşmaya imza attı.

Suriye ve İsrail temasları

Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında İsrail’in Suriye’ye düzenlediği saldırılarla ilgili soruları yanıtlayan Şara, iki ülke arasında dolaylı görüşmelerin sürdüğünü söyledi. “İsrail ile dolaylı görüşmeler sürüyor. Bu, durumu kontrol dışına çıkmadan yatıştırmak amacıyla yapılan bir girişimdir” dedi.

İsrail’in müdahalelerini “rastgele ve düzensiz” olarak nitelendiren Şara, şu ifadeleri kullandı:

“İsrail, 1974 tarihli anlaşmayı ihlal etti. Şam’a ulaştığımız andan itibaren, tüm taraflara Suriye’nin 1974 anlaşmasına bağlı olduğunu ve BM’ye bağlı UNDOF güçlerinin Golan’daki mavi hatta dönmesi gerektiğini ilettik. İsrail ile ilişkisi olan tüm ülkelerle iletişim kurarak, İsrail’in Suriye’nin içişlerine müdahale etmemesi, hava sahasını ihlal etmemesi ve bazı tesisleri bombalamaması için baskı yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde olayların kontrol dışına çıkması engellenebilir.”

Reuters: BAE, İsrail ve Suriye arasında gizli diplomatik kanal kurdu

Reuters, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), İsrail ve Suriye arasında güvenlik ve istihbarat odaklı gizli temaslara aracılık ettiğini yazmıştı.

AB yaptırımları

AB’nin Suriye yaptırımlarıyla ilgili konuşan Şara, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından bu yaptırımların uygulanmada kalmasının “haksız” olduğunu söyledi. “Bu yaptırımlar, önceki rejimin işlediği suçlar nedeniyle uygulanmıştı. Ancak artık bu yaptırımları sürdürmenin bir gerekçesi kalmadı” diyen Şara, Suriyelilerin güvenliğinin en büyük öncelikleri olduğunu vurguladı.

Yabancı savaşçılar

Suriye’de bulunan yabancı savaşçılarla ilgili bir soru üzerine Şara, bu kişilerin Suriye yasalarına tabi olacağını ve komşu ülkelere ya da kendi ülkelerine tehdit oluşturmayacaklarını taahhüt ettiklerini söyledi.

Ayrıca, bazı yabancı savaşçıların Suriyeli kadınlarla evlenip çocuk sahibi olduğunu belirterek, “Bu kişiler, Suriye Anayasası’nda tanımlanan yasal şartları taşıyorlarsa vatandaşlık alabilirler. Bu mesele, Suriye halkına destek verenlere yaraşır şekilde, saygılı ve onurlu bir biçimde çözülmelidir,” dedi.

Macron: Yaptırımlar aşamalı kaldırılabilir

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise Suriye’nin mevcut siyasi çizgiyi koruması durumunda, Avrupa Birliği yaptırımlarının aşamalı olarak kaldırılması için çalışacaklarını belirtti.

“Başkana, bu yolda devam ederse, biz de Avrupa yaptırımlarını aşamalı olarak kaldıracağımızı ve bu doğrultuda Amerikan ortaklarımızı da ikna etmeye çalışacağımızı söyledim,” dedi.

Fransa Suriye’de daha etkin rol arayışında

“Suriye’nin istikrarı ve birliği hem Ortadoğu’nun istikrarı hem de Fransız ve Avrupalıların güvenliği açısından büyük önem taşıyor” diyen Macron, IŞİD’le mücadelede Suriye ile işbirliğinin gerekli olduğunu vurguladı.

Hizbullah’a karşı mücadele vurgusu

Ayrıca Hizbullah’a karşı ortak mücadele edilmesi gerektiğini savunan Macron, “İşbirliğimizin önemli bir kısmı Hizbullah’a karşı mücadeleyi yoğunlaştırmak, İran’ın ve bölgedeki vekil unsurlarının etkisine karşı koymak ve Suriye ile Lübnan’ın istikrarına katkı sağlamaktır” ifadelerini kullandı.

Macron, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarını da eleştirerek, “Komşularınızın toprak bütünlüğünü ihlal ederek kendi güvenliğinizi sağlayabileceğinizi düşünmüyorum. Bombalamalar ve ihlaller kötü uygulamalardır. Bu konuda kimseye çifte standart uygulamayacağım,” dedi. İsrail ile daha yakın bir diyalog kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Reuters: BAE, İsrail ve Suriye arasında gizli diplomatik kanal kurdu

Yayınlanma

BAE, diplomatik ilişkisi bulunmayan İsrail ve Suriye arasında güvenlik ve istihbarat odaklı gizli bir arka kanal oluşturdu; temaslar Şara’nın Abu Dabi ziyareti sonrası başladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), İsrail ve Suriye arasında diplomatik ilişki bulunmamasına rağmen, iki ülke arasında güvenlik ve istihbarat odaklı gizli temaslara aracılık ettiği bildirildi.

Reuters’a konuşan üç farklı kaynağa göre, bu görüşmeler Suriye’nin yeni yönetiminin İsrail ile yaşanan gerilimi yönetmek için başvurduğu bölgesel yardım arayışının bir parçası.

Netanyahu: Beşar Esad yardımımızla düştü

Konuyla ilgili doğrudan bilgisi olan bir kaynak, bir Suriyeli güvenlik yetkilisi ve bölgeden bir istihbarat görevlisi, söz konusu temasların bugüne kadar kamuoyuna açıklanmadığını ve özellikle güven artırıcı adımlara odaklandığını söyledi.

Zirve sonrası başlayan teknik temaslar

İlk kaynak, görüşmelerin Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın 13 Nisan’daki Abu Dabi ziyaretinden hemen sonra başladığını belirtti. Bu aşamada temasların “teknik meseleler” ile sınırlı olduğunu, ancak ileride ele alınabilecek başlıkların kapsamının belirsiz olmadığını ifade etti.

Suriyeli üst düzey bir güvenlik yetkilisi, bu temasların yalnızca terörle mücadele gibi güvenlik konularına odaklandığını, İsrail ordusunun Suriye’deki faaliyetlerinin ise gündemde olmadığını vurguladı.

Görüşmelere, BAE ve Suriye güvenlik yetkilileri ile eski İsrailli istihbaratçılar da dahil çeşitli aktörlerin katıldığı bildirildi. BAE Dışişleri Bakanlığı, Suriye Cumhurbaşkanlığı ve İsrail Başbakanlık Ofisi konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti.

İsrail saldırıları gölgesinde arka kanal

Gizli diplomasi trafiği, geçen hafta İsrail’in Suriye’ye yönelik düzenlediği saldırılardan önce başlamıştı. Bu saldırılardan biri, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yalnızca 500 metre mesafede gerçekleşti. Reuters, saldırıların ardından bu mekanizmanın işleyip işlemediğini doğrulayamadı.

ABD Kongre üyesi: Colani, İsrail ile normalleşmeye sıcak bakıyor

Bir başka kaynak ve bölgeden bir diplomat, İsrail ile Suriye arasında gerilimi düşürmeye yönelik gayri resmi temasların da son günlerde başka kanallardan sürdüğünü belirtti ancak ayrıntı vermekten kaçındı.

Suriye yönetimi ise İsrail’in hava saldırılarını dış müdahale ve gerilimi tırmandırma hamlesi olarak tanımlıyor. Yeni yönetimin, 14 yıllık savaş sonrası ülkeyi birleştirme hedefiyle hareket ettiği iddia ediliyor.

Şara’dan İsrail’e mesaj: Tehdit değiliz

Suriye’nin yeni liderliği, İsrail’e tehdit oluşturmadığını göstermek adına hem Şam’daki hem de yurtdışındaki Yahudi toplumu temsilcileriyle görüşmeler yaptı, hem de Hamas öncülüğünde düzenlenen 7 Ekim saldırısına katılan Filistin İslami Cihad Örgütü’nün iki üst düzey üyesini tutukladı.

Reuters’ın gördüğü ve geçen ay ABD Dışişleri Bakanlığı’na iletilen Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Suriye’nin İsrail dahil hiçbir taraf için tehdit kaynağı haline gelmesine izin vermeyeceğiz.”

İsrail, uzun süredir yürüttüğü örtülü operasyonlarla İran ve Hizbullah gibi müttefiklerinin Suriye’deki etkisini zayıflatmayı hedefliyor. 2023 Aralık ayında Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana saldırılarını artıran İsrail, cihatçı grupların Suriye’nin güneyinde varlık göstermesine müsamaha göstermeyeceğini açıkladı. İsrail, ülke genelinde askeri hedefler olduğunu iddia ettiği yerleri bombaladı ve İsrail kara kuvvetleri güneybatıdan Suriye topraklarına girdi.

“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası

Reuters, Şubat ayında İsrail’in, ABD’ye Suriye’nin merkezî bir yapı yerine dağınık ve izole kalması yönünde baskı yaptığını da aktarmıştı. İsrail’in bu talebi, Ahmed Şara’ya olan güvensizliğine dayanıyor.

BAE yönetiminin de Suriye’nin yeni liderliğinin İslamcı yöneliminden çekinceleri olduğu, ancak Şara ile BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed arasında geçen ay yapılan görüşmenin “çok olumlu” geçtiği, böylece Abu Dabi’nin bazı kaygılarının hafiflediği ifade edildi. Görüşmenin birkaç saat sürdüğü ve Şara’nın sonraki randevusuna geç kaldığı da belirtildi.

Ateşkes ve İsrail mesajı

Gizli arka kanalın oluşturulması, Şara’nın BAE temaslarından yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşti. BAE’nin 2020 yılında ABD arabuluculuğuyla İsrail ile resmi ilişkiler kurmuş olması, Şam için bu ülkeyi doğal bir arabulucu haline getiriyor.

İsrail’in son saldırıları, bir ses kaydında Peygamber Muhammed’e hakaret içerdiği iddia edilen ifadelerin yayılması sonrası Sünni grupların Dürzileri hedef almasının hemen ardından geldi.

Suriye yönetimi, tansiyonu düşürmek amacıyla Süveyda’daki bazı Dürzi gruplarla bir anlaşmaya vararak, bu topluluklardan yerel güvenlik güçleri istihdam etme kararı aldı. Bu adım şimdilik gerilimi azaltmış görünüyor.

Ancak ülkeyi yeniden yapılandırma sürecinde olan Şara için bu olaylar ciddi bir sınav anlamına geliyor. Mart ayında yüzlerce Alevi’nin öldürülmesi gibi mezhepsel şiddet olayları, azınlık gruplar arasındaki endişeleri derinleştirirken, uluslararası toplumdan da tepki topladı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Trump’tan Arap Körfezi çıkışı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın, gelecek haftaki Ortadoğu turunda ‘Basra Körfezi’ yerine Arap Körfezi ifadesini kullanacağı belirtildi. İran’dan sert tepki geldi.

Trump’ın 13-16 Mayıs’taki Körfez ziyareti sırasında Türkiye’de Basra Körfezi, İran’da Fars Körfezi diye anılan bölgeden artık resmen Arap Körfezi veya “Arabistan Körfezi” diye söz edeceğini ilan etmeye hazırlandığı iddia edildi.

Associated Press (AP) ajansına konuşan iki ABD’li yetkili, Trump’ın uzun zamandır coğrafi isim değişikliği talep eden Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de kapsayan ziyaretinin Suudi Arabistan ayağında, açılış konuşması sırasında yapacağını söyledi. Yetkililerden biri, “Başkanın, bölgesel ittifakları daha iyi yansıtacak şekilde ABD’nin adlandırmalarında ‘tarihi bir yeniden yönlendirme’ adını verdiği bir açıklama yapması bekleniyor” dedi.

ABD Başkanı Trump, geçen günlerde Kanada Başbakanı Mark Carney ile görüşmesi sırasında, Orta Doğu turundan önce “çok büyük ve olumlu” bir açıklama yapacağını söylemişti.

Tahran’dan sert tepki: Bu, kolektif hafızaya hakaret

Trump’ın ‘Arap Körfezi’ ifadesini benimseyeceği yönündeki haberler, İran’da öfkeyle karşılandı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, söz konusu girişimi “siyasi niyetli ve düşmanca” bir adım olarak nitelendirerek şiddetle kınadı. Irakçi, bu tür adımların yalnızca İranlılar için değil, bölgedeki tüm halklar için “kolektif hafızaya hakaret” anlamına geldiğini vurguladı.

Sosyal medya platformu X üzerinden paylaşım yapan Irakçi, ABD Kongresi Kütüphanesi’ne ait ve ‘Persian Gulf’ ibaresinin yer aldığı eski bir haritayı paylaşarak Trump’ı etiketledi ve şöyle dedi: “Fars Körfezi hakkında ortalıkta dolaşan saçma sapan söylentilerin, tüm dünyadaki İranlıları öfkelendirmek ve ajitasyon yapmak için ‘sonsuza dek savaşçılar’ tarafından yürütülen bir dezenformasyon kampanyasından başka bir şey olmadığını umalım.”

“Bu bağlamda atılacak kısa vadeli herhangi bir adımın hiçbir geçerliliği, hukuki veya coğrafi etkisi olmayacağı gibi İran’da, ABD’de ve dünyada her kesimden ve her siyasi görüşten tüm İranlıların öfkesine yol açacaktır.”

Trump daha önce de benzer bir adım atmıştı

Trump, Beyaz Saray’a döndükten sonra Meksika Körfezi’nin adının ‘Amerika Körfezi’ olarak değiştirdiğini ilan etmişti. Hatta, kullanımını değiştirmeyen AP’ni tutumunu değiştirene kadar Oval Ofis’e giremeyeceğini söylemişti. AP’nin dava açması sonucu, federal bir yargıç ajansın hükümet etkinliklerine erişiminin engellenemeyeceğine karar vermişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English