Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrailli askerler sivil ayrımı yapmadıklarını itiraf etti

Yayınlanma

Haaretz gazetesine konuşan İsrailli savunma yetkilileri ve askerler, ordunun Gazze’de “ölüm bölgeleri” oluşturduğunu ve buraya giren herkesi ayırt etmeksizin öldürdüğünü açıkladı. Yetkililer, İsrail ordusunun 9 bin Hamas mensubunun öldürüldüğüne ilişkin açıklamalarını da yalanlandı.

Katar merkezli El Cezire’nin, Han Yunus’un Sikke bölgesinde şubat başında boş bir arazide yürüyen 4 Filistinli sivilin İsrail insansız hava araçlarının bombardımanında öldürülmesine ilişkin yayımladığı görüntüler sonrası İsrail ordusunun içinden hem tepki çeken o olaya hem de başka olaylara ilişkin itiraflar gelmeye başladı. Haaretz’e konuşan İsrail ordusundan üst düzey bir yetkili, “Silahsızlardı, yürüdükleri bölgede güçlerimizi tehlikeye atmadılar” açıklamasında bulundu.

Gazze’de görev yapmış bir yedek subay, “Uygulamada, İsrail güçlerinin faaliyet gösterdiği bölgelerde öldürdüğü herkes teröristtir” ifadesini kullanarak itirafta bulundu.

İsrail ordusunun Güney Komutanlığında görevli kıdemli bir subay da “Her operasyondan sonra kaç teröristin öldürüldüğüne ilişkin raporları duymak şaşırtıcı” dedi. Kıdemli subay, “Han Yunus ve Cibaliye sokaklarında koşarak İsrail ordusuyla savaşan yüzlerce veya düzinelerce silahlı adamın olmadığını anlamak için dahi olmanıza gerek yok” ifadelerini kullandı.

Bir diğer İsrailli yedek subay da “Genellikle bir binanın içinde saklanan, belki iki ya da üç terörist vardır. Bunları tespit edenler, özel teçhizata veya insansız hava araçlarına sahip askerlerdir” dedi.

Görevlerinden birinin de Gazze’de bulundukları bölgede öldürülen Hamas mensuplarının sayısını üst makamlara bilgilendirmek olduğunu kaydeden yedek subay, “Size kaç tane olduğunu soruyorlar, ben de sahada gördüklerimize ve anladığımıza göre bir sayı veriyorum ve yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Söz konusu yedek subay, “Hiç kimse, kimin terörist olduğunu ve kimin İsrail ordusunun muharebe alanına girdikten sonra vurulduğunu kesin olarak belirleyemez” dedi.

“İsrailli esirler de o bölgede öldürülmüş olabilir”

Yedek subay, “(İmha bölgelerine) İnsanlar, özellikle de yetişkin erkekler girer girmez, o kişi silahsız olsa bile ateş edip öldürme emri veriliyor” dedi.

Haaretz haberinde, Gazze kentinin Şucaiye Mahallesi’nde İsrail güçlerince “yanlışlıkla” öldürüldüğü açıklanan 3 İsrailli esirin de söz konusu “ölüm bölgelerinden” birisine girdiği için hedef alınmış olabileceği vurgulandı.

İsrail ordusunun belirlediği “ölüm bölgelerine” girdikleri için öldürülen silahsız Filistinli sivil sayısı belirsizliğini korurken, Haaretz’e konuşan ve yakın döneme kadar Gazze’nin kuzeyinde bulunan bir diğer yedek asker, “Orada gerçekten angajman kurallarının olmadığı hissine kapıldık” dedi.

“Hiçbir olaydan sonra kimsenin bizimle ayrıntılara ilişkin konuştuğunu hatırlamıyorum” ifadelerini kullanan yedek askerin söylediklerinin gazeteye konuşan üst düzey bir savunma yetkilisinin izlenimiyle örtüştüğü görüldü.

Üst düzey savunma yetkilisi, pek çok İsrailli muharebe unsurunun “kendi angajman kurallarını” yazdığını vurguladı.

“Canlarının istediği gibi davranan komutanlar var”

Haaretz’e konuşan bir diğer üst düzey savunma yetkilisi, “ölüm bölgelerinde” ayrım gözetmeksizin Filistinlilerin hedef alınmasının Gazze’ye saldırıların başladığı günlerde Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’ye iletildiğini kaydetti.

Üst düzey yetkili, Genelkurmay Başkanı Halevi’nin buna itiraz ettiğini iddia ederken “Maalesef Gazze Şeridi’nde hâlâ canlarının istediği gibi davranan komutanlar, hatta üst düzey komutanlar bile var” dedi.

Haaretz’e konuşan birçok asker, tüm bu kaos içinde, ister tugay, tabur veya bölük komutanı olsun, sahadaki komutanların kararlarına büyük önem verildiğini vurguladı.

Söz konusu askerler, çevrede sivil dahi olsa şüpheli bulunan bir binaya ateş edecek komutanların olduğunu, diğer komutanların ise farklı davranacağını vurguladı.

Gazetenin çeşitli savunma yetkilileri, subaylar ve askerlerle yaptığı görüşmelerde, sivil-terörist ayrımına ilişkin ikilemin gün yüzüne çıktığının vurgulandığı haberde, tanıklıklarını anlatan yedek tugay personeli bir asker, “Bize açıkça, içinde insanların olduğu bir binaya bir şüpheli girse dahi, diğer insanlar yaralansa bile binaya ateş edip teröristi öldürmemiz gerektiği söylendi” dedi.

Gazze’deki saldırılara katılan bir üst düzey İsrailli komutan, Gazze’nin kuzeyindeki birçok yerinde “sığınaklarda (kamplarda) yaşamayan sivillerin” bulunduğunu vurgularken “Bazıları, mülklerini yağmadan korumak için evlerine geri döndü ya da orada kaldılar; kaçarken evlerinin başkasının eline geçmesinden endişe ediyorlardı” dedi.

Böylelikle İsrailli komutanın ifadeleri, söz konusu kamplar dışında kendi evlerinde yaşayan sivillerin tehlike altında olduğunu ortaya koymuş oldu. İsrailli komutan, söz konusu sivillerin askerlerin bulunduğu yere çok yakın olabileceklerini belirtirken, İsrailli askerlerin hedeflerine girmeleri durumunda vurulduklarını vurguladı.

ORTADOĞU

Suriye Rusya’dan yeni banknotlar getirtiyor

Yayınlanma

Suriye Merkez Bankası, ekonomisini zor durumda bırakan ciddi nakit sıkıntısını hafifletmek için Rusya’dan yeni banknotlar getirdi.

Merkez Bankası cuma günü yaptığı açıklamada Suriye poundlarının “Rusya’dan Suriye’ye Şam uluslararası havaalanı üzerinden” ulaştığını söyledi ancak para miktarını teyit etmedi. Bankacıların ve işletmelerin nakit sıkıntısının işlerini ciddi şekilde engellediğini söylemesinin ardından nakit paraya şiddetle ihtiyaç duyuluyordu.

Bu hamle, devrilen lider Beşar Esad’ın sığındığı bir ülkeden teslimatı müzakere etmek zorunda kalan ve yaptırımlar nedeniyle Batı’dan banknot tedarik etmekte zorluk çeken Suriye’nin yeni hükümeti için Rusya’ya bağımlılığın devam ettiği bir alanın altını çiziyor.

Adının açıklanmasını istemeyen bir tekstil üreticisi ve perakendeci, Financial Times’a verdiği demeçte, sıkıntının “insanlar bankaya para yatırmayı bıraktı çünkü çekemeyeceklerinden endişe ediyorlar” noktasına ulaştığını söyledi.

Suriye sosyal medyasında merakla beklenen banknotların gelişiyle ilgili söylentiler dolaşıyordu, ancak merkez bankası cuma günü yaptığı açıklamada ayrıntıları doğrulamadan “bu paranın büyüklüğü ve miktarı hakkında dolaşan rakamların” “tamamen yanlış” olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Asaad al-Shaibani geçen ay Financial Times’a yaptığı açıklamada, Esad hükümeti döneminde merkez bankası ihtiyaç duyulduğunda Rusya’dan basılı para sevkiyatı sipariş edecekti dedi. Devlet tarafından işletilen Rus matbaası Goznak, sürekli değiştirilmesi gereken banknotları tedarik ediyor.

Banknot uzmanlarına göre, Batılı banknot matbaaları tedariklerini hemen tamamlayamayacak ve ülkeye karşı devam eden yaptırımlar ışığında Suriye’ye nakit para sağlama konusunda isteksiz olacaklar.

Yeni rejimin bazı Suriye banknotlarını tedavülden kaldırmaya çalışıp çalışmadığı da belirsizliğini koruyor. En yaygın kullanılan iki banknottan biri olan 2,000 Suriye poundunda, şu anda Rusya’da yaşayan Esad’ın resmi bulunuyor.

Merkez Bankası geçen ayın sonunda para çekme işlemlerine getirdiği geçici sınırlamayı kaldırdı ancak bankalardan nakit para çekmek isteyen ticari ve bireysel müşteriler hala sık sık geri çevriliyor.

Financial Times’a konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki bankacı, bazı özel bankaların son haftalarda Merkez Bankasından her gün 600 milyon Sterlin (46.000 $) kadar para aldığını söyledi.

İşadamları, bu miktarın işletmeleri ayakta tutmak için yeterli olmadığını söylüyor. Üreticiler ve tüccarlar tedarikçilere ve maaşlara ödeme yapmak için banka mevduatlarının çoğuna erişemiyor.

Bir bankacı, “Tüccarlar çalışanlarına [nakit] rezervlerinden ödeme yapıyor ve bu iki aydır işe yaradı, ancak daha ne kadar dayanabilirler?” dedi.

Bankalar arası havaleler hala mevcut ve işadamları zaman zaman mal alıp satmak için bu yöntemi kullanıyor.

Nakit sıkıntısının etkisi, tedavülde kaç Suriye poundu olduğuna dair bilgi eksikliği nedeniyle daha da kötüleşti.

Çoğu merkez bankasının aksine Suriye Merkez Bankası, dolaşımdaki banknot miktarına ilişkin ayrıntılar içeren haftalık tablolar hazırlamıyor. Web sitesine erişilememesi de faaliyetlerine ilişkin belirsizliği artırıyor.

İşletmeler, satışlarının düştüğünü söylüyor. Bazıları da ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasının ardından baskı altında, bu da artık mevcut stokları zararına satmak zorunda oldukları anlamına geliyor.

Tekstilci bir işadamı, Financial Times’a, “İnsanlar harcama yapmıyor çünkü ne olacağını bilmiyorlar,” dedi. “Şirketler harcama yapmıyor çünkü nakit gelirleri yok ve ana öncelikleri çalışanlarına ödeme yapmak” diye ekledi.

Bu arada Batılı hükümetler Suriye’ye ve bankacılık sektörüne yönelik yaptırımların çoğunu yürürlükte tuttu. Avrupa Birliği de dahil olmak üzere bazı yetkililer önlemlerin aşamalı olarak hafifletileceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD’den Mısır’a “Gazze planı” baskısı

Yayınlanma

ABD’nin, Mısır’ı Trump’ın Gazze planına ve Filistinlilerin Mısır’a yerleştirilmesine razı olması yönünde baskı yaptığı öne sürüldü.

Londra merkezli Al-Araby Al-Jadeed gazetesinin Washington’daki Mısırlı kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Pentagon, Kahire yönetimini Trump’ın planına uymaya zorlamak amacıyla askeri yardımları kısıtlama tehdidinde bulundu.

Haberde, özellikle Mısır ordusunun ihtiyaç duyduğu rutin bakım malzemeleri ve yedek silah parçalarının yardım kesintisinden etkilenebileceği belirtildi.

‘Trump’ın Gazze planı uluslararası bir kriz haline gelecek’

Trump, 25 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Mısır ve Ürdün’ün Gazze’den gelen Filistinlileri kabul etmesi gerektiğini söylemişti. Devam eden günlerde ise ABD’nin Gazze’yi kontrol altına alması ve Filistinlilerin kalıcı olarak başka bölgelere yerleştirilmesi gerektiğini savunmuştu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı ise Filistinlilerin kendi topraklarında kalmasını garanti altına alacak alternatif bir Gazze yeniden inşa planı sunacağını duyurdu. Ancak hem Mısır hem Ürdün hem de diğer Arap ülkelerinden yükselen itiraza rağmen Trump planında ısrarcı olmayı sürdürüyor.

Trump’ın Gazze planına karşı Mısır kendi “vizyonunu” sunacak

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Lübnan: İsrail’in 5 noktada kalma talebini reddettik

Yayınlanma

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, “ABD’li yetkililer bana İsrail’in Lübnan’ın güneyinde işgal ettiği köylerden 18 Şubat’ta çekileceğini ancak 5 noktada kalmayı sürdüreceğini bildirdiler” dedi.

Meclis Başkanı Berri, başkent Beyrut’ta Ateşkesi Denetleme Komitesi Başkanı ABD’li Tümgeneral Jasper Jeffers ile yaptığı ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın da hazır bulunduğu görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Berri, “ABD’li yetkililer bana İsrail’in Lübnan’ın güneyinde işgal ettiği köylerden 18 Şubat’ta çekileceğini ancak 5 noktada kalmayı sürdüreceğini bildirdiler. Ben de kendi adıma, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam adına bunu kesinlikle reddettiğimizi bildirdim” dedi.

İsrail ordusunun çekilme süresinin uzatılması hakkında konuşmayı reddettiğini söyleyen Berri, çekilmenin uygulanmasını sağlamanın ABD’nin sorumluluğunda olduğunu aksi takdirde mevcut Lübnan hükümetine en büyük darbeyi vurmuş olacağını dile getirdi.

İşgalin devam edip etmeyeceğini önümüzdeki günlerin göstereceğini söyleyen Berri, Lübnan ordusunun Litani Nehri’nin güneyindeki görevini tamamen yerine getirdiğini ifade etti.

İsrail ikinci kez Lübnan’dan çekilme süresinin uzatılmasını istedi

İsrail devlet televizyonu KAN’da dün yayınlanan haberde, İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyinde işgal altında tuttuğu bölgelerde 5 yeni askeri nokta kurmaya başladığı belirtilmişti.

Haberde, ABD yönetiminin de Lübnan’ın güneyinden çekilmesi gereken tarih yaklaşırken İsrail ordusuna ülkenin bazı bölgelerinde uzun süreli kalması için izin verdiği iddia edilmişti.

Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili de Haaretz’e verdiği demeçte “İsrail’in bu beş noktadaki varlığı Lübnan hükümetinin Hizbullah’ın yeniden güçlenme çabalarına karşı koyup koyamayacağını doğrudan etkileyecektir” ifadelerini kullandı. Habere göre yetkili, yönetimin Lübnan’ın ateşkes kapsamındaki yükümlülüklerine uyup uymadığını titizlikle izleyeceğini de sözlerine ekledi.

İsrail’in Mavi Hat yakınlarında kalmak istediği 5 nokta üzerinde müzakerelerin devam ettiği ve bugün Lübnan’ın güneyindeki Ras Nakura beldesinde süreçle alakalı önemli bir toplantı yapılacağı belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English