Bizi Takip Edin

Ortadoğu

İsrailli yüzbaşından vicdani ret: Savaşa gitmedi, hapse gönderildi

Yayınlanma

İsrail ordusunda yedek görev yapan Yüzbaşı Ron Feiner, hükümetin Gazze politikalarına karşı çıkarak göreve gitmeyi reddetti. Vicdani ret açıklamasının ardından 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Feiner, “Bu savaşı susturmak değil, eleştirmek bitirir” dedi.

İsrail ordusunda yedek subay olarak görev yapan 26 yaşındaki Yüzbaşı Ron Feiner, 7 Ekim’den bu yana toplamda 270 günlük aktif yedek hizmetinin ardından vicdani gerekçelerle göreve gitmeyi reddetti. İsrail’de yayın yapan Yedioht Ahronot’ta yer alan habere göre Feiner, askeri mahkeme tarafından 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.

8207. Tabur’a bağlı 228. Kuzey Nahal Tugayı’nın keşif birliğinde takım komutanlığı yapan Feiner, aynı zamanda Hayfa Üniversitesi’nde felsefe, ekonomi ve siyaset bilimi eğitimi alıyor. Sivil yaşamında gençlik örgütlerinde gönüllü olarak görev yapan Feiner, bu kararı savaşın yönü ve hükümetin rehine politikasına duyduğu tepki nedeniyle aldığını belirtti.

Rehineler için vicdani ret

Feiner, beş gün hapse mahkûm edilen bir başka yedek asker Daniel Yahalom ile birlikte, savaş karşıtı “Rehineler İçin Askerler” adlı oluşumun bir üyesi. Grup, Gazze’deki savaşı eleştiren ve yedek görevlere gitmeyi reddeden 300’ün üzerinde askerden oluşuyor.

Grubun açıklamasına göre Feiner, kuzey cephesinde üç farklı çatışmaya katıldı, Lübnan’da muharebelere komuta etti ve Ayta eş-Şab köyündeki saldırıda altı İsrail askerinin hayatını kaybettiği olayda ateş altında bir kurtarma operasyonu yönetti. Feiner, daha önce iki kez savaş karşıtı bildiriye imza atmış ancak birliğine karşı duyduğu sorumluluk nedeniyle hizmete devam etmiş.

“Savaş suçu işlemeyi düşünen bakanlar” vurgusu

Hapse girmeden önce yaptığı açıklamada Feiner, şunları söyledi:

“Tabur komutanım tarafından 20 gün hapse mahkûm edildim. Bir muharebe subayı olarak, 7 Ekim’den bu yana 270 gün yedek görevde bulundum. Hayatımı riske attım, sivil hayatımdan fedakârlık ettim. Bu orantısız ceza beni şok etti. Komutanıma artık hizmet etmeyeceğimi söyledim. Bu kararı, beni askere getiren değerlerle aldım. Bu ülkeyi seviyorum ama geleceğimi burada göremiyorum. Rehinelerin öncelik olmadığını açıkça ilan eden bir hükümet, Gazze halkını açlığa mahkûm etmeyi ve savaş suçu işlemeyi düşünen bakanlar, askerlerime yüzlerce gün görev çağrısı… Onlara artık ‘gidin’ diyemem. Komutan olarak sorumluluğu üstleniyorum ve onlar adına da bu kararı veriyorum.”

Feiner, savaşın uzamasının ve siyasi vizyon eksikliğinin İsrail’in güvenliğine asıl zararı verdiğini belirtti. “Bu savaşı bitirecek olan şey, benim gibi ses çıkaran insanların çoğalmasıdır. Hükümetin bugünkü politikaları İsrail’in değerlerini temsil etmiyor. Bir gün bu ülkeyi gerçekten korumayı hedefleyen bir yönetim olursa, tekrar hizmet etmeye hazırım. Ancak bugün aldığım karardan dolayı içim rahat” dedi.

Askeri ceza, kamuoyu tepkisini bastıramıyor

“Rehineler İçin Askerler” hareketi tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Ağırlaştırılan cezalar gerçeği değiştirmiyor: Bu savaş halkın desteğini yitirdi. Askeri personel krizi, baskıyla değil kamuoyunun güvenini yeniden kazanarak çözülür. Öncelik, içeride tutulan 58 rehineyi geri getirmek olmalı.”

Ortadoğu

İsrail ve Hamas, Netanyahu-Trump toplantısı öncesinde Gazze ateşkesini görüşecek

Yayınlanma

İsrail ve Hamas, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Washington’da yapacağı görüşme öncesinde, Gazze’de ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması için ikinci günkü dolaylı görüşmelerini Katar’da sürdürecek.

Gazze’deki savaşla ilgili son müzakere turu, ateşkes ve Filistinli tutukluların serbest bırakılması karşılığında esirlerin serbest bırakılması konusunda bir anlaşma sağlamak amacıyla pazar günü Doha’da başladı. ABD Başkanı, bu hafta bir anlaşmaya varılabileceğini söyledi.

Pazar günü ABD’ye gitmeden önce Netanyahu, İsrailli müzakerecilere İsrail’in kabul ettiği koşullarda ateşkes sağlanması için net talimatlar verildiğini söyledi.

Gazetecilere verdiği demeçte, “Rehinelerin çoğunu kurtardık, ancak geri kalan rehinelerin birçoğu da serbest bırakılacak” diyen Netanyahu, Trump ile yapacağı görüşmenin bu anlaşmanın ilerlemesine “kesinlikle yardımcı olacağını” ekledi.

Netanyahu daha önce, Katar ve Mısır arabulucuları aracılığıyla iletilen ABD destekli ateşkes önerisine Hamas’ın verdiği yanıtın “kabul edilemez” talepler içerdiğini söylemişti.

Al Jazeera muhabiri Nour Odeh, Trump-Netanyahu görüşmesinin sadece Gazze için değil, İsrail’in bölgesel gündemi için de “çok önemli bir toplantı” olarak düzenlendiğini ekledi.

“İsrail kabinesinde, özellikle yeniden konuşlandırma ve gıda yardımı dağıtımı konularında kabul edilmesi zor olacak anlaşmazlıklar var” diyen Odeh, Netanyahu’nun hem Trump hem de ülkesindeki koalisyonundan baskı altında olduğunu vurguladı.

Beyaz Saray, Trump’ın İsrail lideriyle yerel saatle 18:30 (22:30 GMT) civarında, her zamanki gibi gazetecilerin katılımı olmadan görüşeceğini açıkladı.

Ateşkes görüşmeleri, geçen ay İsrail ve ABD’nin İran’a düzenlediği 12 günlük hava saldırılarının ardından yeniden canlandı.

ABD’nin desteklediği 60 günlük ateşkes önerisi, esirlerin aşamalı olarak serbest bırakılmasını, İsrail askerlerinin Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilmesini ve savaşın tamamen sona erdirilmesi için görüşmeler yapılmasını öngörüyor.

Savaşı sona erdirmek, geçmiş müzakere turlarında ana pürüz noktası olmuştu. Hamas, tüm esirlerin serbest bırakılması karşılığında çatışmanın tamamen sona ermesini talep ederken, İsrail Hamas’ın dağıtılana kadar savaşmaya devam edeceğini ısrarla belirtmişti.

Netanyahu’nun bazı sert çizgideki koalisyon ortakları, çatışmanın sona ermesine karşı çıkıyor. Ancak İsrailliler 21 aydır süren savaştan giderek yorgun düşerken, Netanyahu hükümetinin ateşkesi desteklemesi bekleniyor.

Hamas’ın Ekim 2023’teki baskını ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı sonrasında arabulucular, çatışmaların iki kez geçici olarak durdurulmasını sağladı. Bu süreçte, İsrail’in elindeki Filistinli tutuklular karşılığında esirler serbest bırakıldı.

Yeni bir ateşkesin sağlanması için son dönemde yapılan çabalar, İsrail’in Hamas’ın kalıcı ateşkes talebini reddetmesi nedeniyle defalarca başarısız oldu.

Gazze sağlık yetkililerine göre, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım kampanyasında 57.500’den fazla Filistinli öldü, açlık krizi yaşandı, neredeyse tüm nüfus yerinden edildi ve kuşatma altındaki bölgenin çoğu harabeye döndü.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Tony Blair ekibinden İsrailli iş insanlarıyla birlikte ‘Gazze Rivierası’ projesi

Yayınlanma

Eski İngiltere Başbakanı Sir Tony Blair ‘in düşünce kuruluşu, Dubai’den esinlenerek “Trump Riviera”sını da içeren bir savaş sonrası Gazze planı üzerinde çalıştı.

Tony Blair Enstitüsü’nün (TBI), İsrailli iş insanlarının önderliğinde, Elon Musk’ın adını taşıyan bir üretim bölgesini de içeren bir proje peşinde olduğu ortaya çıktı.

Bu yılın başlarında Donald Trump, Gazze’yi Filistinsizleştirerek “Orta Doğu Rivierası” olarak yeniden düzenlemeyi önerdi ve gökdelenler, sakallı dansözler ve ABD başkanının altın heykellerinin yer aldığı Gazze’ye dair bir vizyonu içeren kışkırtıcı bir video paylaştı.

İngiliz medyasına göre, TBI çalışanlarının, Boston Consulting Group (BCG) eski çalışanlarının da üzerinde çalıştığı “Great Trust” projesine katkıda bulunduğu kaydedildi.

Bir TBI çalışanı tarafından yazılan bir belgede, yapay adalardan oluşan bir “Gazze Rivierası” fikri yer alıyordu. Trump’ın paylaştığı videoda da benzer bir konsept gösterilmişti.

Bu planı ilk kez haber yapan Financial Times, belgenin kripto para birimi ve düşük vergi rejimlerine sahip “özel ekonomik bölgeler” temelinde ticaret girişimleri önerdiğini belirtti.

On binlerce insanın hayatını kaybettiği Gazze’deki savaşın “Gazze’yi yeniden inşa etmek için yüzyılda bir kez karşımıza çıkan bir fırsat” yarattığı iddia edildi.

Belgede, Gazze Şeridi’nin “güvenli, modern ve müreffeh bir toplum” olarak ilerleyebileceği öne sürüldü.

GAZZE EKONOMİ PLANI

TBI çalışanları, bütçe için kullanılan 12 kişilik bir mesajlaşma grubuna da katıldı ve “Gazze ekonomi planı” hazırladı.

Geçen hafta, BCG’nin daha önce Filistinlileri Gazze’den tahliye etmenin maliyetini hesapladığı ortaya çıktı.

Grubun ayrıca İsrail ve ABD’nin desteğini alan Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın kurulmasında rol oynaması da tepki çekti.

Tony Blair’in sözcüsü, eski başbakanın planları hazırlayanlarla konuşmadığını ve planlar hakkında yorum yapmadığını söyledi.

Sözcü, “TBI ekibi, Gazze için savaş sonrası ‘planları’ olan birçok farklı grup ve kuruluşla görüşüyor, ancak bu planın yazımıyla hiçbir ilgisi yok” dedi.

“Bahsedilen TBI belgesi, savaş sonrası Gazze’nin nasıl olabileceğine dair farklı yönleri ele alan çeşitli tarafların önerilerini inceleyen bir TBI iç belgesidir […] ancak bu belge BCG’nin çalışmalarıyla bağlantılı olarak hazırlanmamış ve BCG’ye verilmemiştir” açıklamasını yaptı.

BCG sözcüsü iddiaları reddederek şunları söyledi: “Son zamanlarda medyada yer alan haberler, savaş sonrası Gazze’nin yeniden inşasında BCG’nin rolünü yanlış aktarmıştır. Bu çalışma, baş ortağa açıkça yapılmaması söylenmesine rağmen, iki eski ortak tarafından başlatılmıştır. Bu çalışma bir BCG projesi değildi. BCG’nin kapsamı veya onayı dışında gizlice organize edilmiş ve yürütülmüştür. Bu çalışmayı tamamen reddediyoruz. BCG bu çalışma için herhangi bir ödeme almamıştır.”

Vergi Cennetleri: Birleşik Krallık’ın Küresel Mali İmparatorluğu

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Pezeşkiyan: İsrail bana suikast girişiminde bulundu

Yayınlanma

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Amerikalı sunucu Tucker Carlson’a verdiği özel mülakatta, İsrail’in kendisine suikast girişiminde bulunduğunu ve ABD ile yürütülen müzakereleri kasten torpillediğini dile getirdi. Nükleer silah peşinde olmadıklarını ve bunun dini bir fetvayla yasaklandığını yineleyen Pezeşkiyan, Washington ile yeniden masaya oturmak için İsrail’in tekrar saldırmayacağına dair güvence beklediklerini belirtti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Amerikalı sunucu Tucker Carlson’a verdiği özel mülakatta, Washington ile Tahran arasındaki gerilime, nükleer programa ve İsrail’in bölgedeki rolüne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İsrail’in kendisine yönelik suikast girişiminde bulunduğunu iddia eden Pezeşkiyan, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ABD ile yürütülen diplomasi sürecini kasten yok ettiğini savundu. Pezeşkiyan, müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduklarını ancak bunun için ABD’den güvence beklediklerini ifade etti.

‘İsrail bana suikast girişiminde bulundu’

Tucker Carlson’ın “İsrail hükümetinin size suikast düzenlemeye çalıştığına inanıyor musunuz?” sorusuna Pezeşkiyan, “Evet, denediler ve buna göre hareket ettiler ama başarısız oldular,” yanıtını verdi.

Girişimin arkasında ABD’nin olmadığını, doğrudan İsrail’in olduğunu belirten Pezeşkiyan, olayın ayrıntılarına ilişkin şunları söyledi:

“Bir toplantıdaydım, ileriye dönük atılacak adımları tartışıyorduk. Sahip oldukları casusların istihbaratı sayesinde toplantı yaptığımız bölgeyi bombalamaya çalıştılar. Ama daha önce de söylediğim gibi, bir insanın ne zaman öleceğine Yüce Allah karar verir.”

Bu tür saldırılardan korkmadığını ve ülkesinin egemenliği, özgürlüğü ve bağımsızlığı için canını feda etmeye hazır olduğunu vurgulayan Pezeşkiyan, “Ancak kan dökmek, suikast düzenlemek, başkalarını öldürmek bölgeye güvenlik getirir mi? Bu, bölgeye barış, huzur ve istikrar getirir mi?” diye sordu.

‘Müzakere masasını Netanyahu devirdi’

Pezeşkiyan, ABD ile yaşanan gerilimi diplomasi yoluyla çözmeye istekli olduklarını ancak bu çabaların İsrail tarafından sabote edildiğini kaydetti.

Müzakerelerin ortasında İsrail’in nükleer tesislere saldırdığını belirten Pezeşkiyan, yaşanan süreci şöyle anlattı:

“ABD ile görüşmelerin tam ortasındaydık. ABD Başkanı bizi barış için bu tür görüşmelere davet etti. Müzakereler sırasında bize, ‘İsrail’e izin vermediğimiz sürece size saldırmayacaklar’ denildi. Çok yakında bir sonraki turu yapacaktık ama tam ortasındayken İsrail aniden müzakere masasını torpilledi. Bu olduğunda biz müzakere masasındaydık. Bunu yaparak diplomasiyi tamamen mahvettiler ve yok ettiler.”

‘Nükleer bomba dini liderin fetvasıyla yasak’

İran’ın nükleer programına ilişkin iddiaların İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından 1984’ten beri yaratılan “yanlış bir zihniyet” olduğunu savunan Pezeşkiyan, Tahran’ın hiçbir zaman nükleer silah peşinde olmadığını belirtti.

Pezeşkiyan, “Gerçek şu ki, ne geçmişte, ne şimdi ne de gelecekte nükleer bomba geliştirmenin peşinde olmadık. Zira bu yanlış. Bu, İran İslam Cumhuriyeti Dini Lideri tarafından çıkarılan dini kararnameye, yani fetvaya aykırıdır. Dolayısıyla nükleer bombanın peşine düşmemiz dinen yasaktır,” ifadelerini kullandı.

‘UAEA’ya güvenimiz sarsıldı’

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğinin, nükleer tesislere yönelik “yasa dışı saldırılar” nedeniyle sekteye uğradığını belirten Pezeşkiyan, kuruma karşı güvensizlik duyduklarını dile getirdi.

Pezeşkiyan, “UAEA’nın faaliyetleri konusunda karamsardık çünkü bir şekilde İsrail’in, UAEA tarafından yürütülen denetimlerden bilgi alabildiğini fark ettik,” dedi.

UAEA’nın son raporunun hazırlanış biçiminin İsrail rejimine “bir bahane verdiğini” ve saldırılara zemin hazırladığını dile getiren Pezeşkiyan, “Ajans bu saldırıları kınamayı veya durdurmayı başaramadı. Bu durum İranlılar, milletvekilleri ve kamuoyu arasında yaygın bir güvensizliğe yol açtı,” değerlendirmesinde bulundu.

McGovern: İran’ın nükleer silah yapması için dini fetvayı tersine çevirmesi gerekir

‘Müzakerelere yeniden başlamanın bir şartı var’

Pezeşkiyan, ABD ile müzakerelere yeniden başlamakta bir sorun görmediklerini ancak öncelikle güven sorununun aşılması gerektiğini vurguladı.

İsrail’in sadece İran’a değil, tüm bölgeye yönelik “zulümleri” nedeniyle bir krizle karşı karşıya olduklarını söyleyen Pezeşkiyan, şu şartı öne sürdü:

“ABD’ye yeniden nasıl güveneceğiz? Müzakerelere yeniden girersek, görüşmelerin ortasında İsrail rejimine bize tekrar saldırması için izin verilmeyeceğini nasıl kesin olarak bilebiliriz?”

”Amerika’ya ölüm’ sloganının anlamı farklı’

İran’daki “Amerika’ya ölüm” sloganlarının Amerikan halkına yönelik olmadığını savunan Pezeşkiyan, “Bu slogan atıldığında Amerikan halkına ya da yetkililerine ölüm kastedilmiyor. Suçlara ölüm, öldürmeye ve katliama ölüm, başkalarını öldürmeyi desteklemeye ölüm, güvensizliğe ve istikrarsızlığa ölüm kastediliyor,” diye konuştu.

Son 200 yıldır İran’ın hiçbir ülkeyi işgal etmediğini hatırlatan Pezeşkiyan, bölgede IŞİD’i ABD’nin kurduğuna işaret etti.

‘ABD’li yatırımcılara kapımız açık’

Yönetime geldiğinde önceliğinin iç birliği sağlamak ve komşu ülkelerle ilişkileri geliştirmek olduğunu belirten Pezeşkiyan, ABD’li yatırımcıların İran’a gelmesinin önünde bir engel olmadığını söyledi.

Dini Lider ile yaptığı görüşmede, ABD’li yatırımcıların İran’a gelip yatırım yapmasını engelleyen hiçbir şeyin olmadığının vurgulandığını aktaran Pezeşkiyan, “Eğer bir sınırlama varsa, bu bizim tarafımızdan değil, ABD’nin yaptırımlarından kaynaklanıyordu,” bilgisini paylaştı.

‘Trump, Netanyahu’nun oyununa gelmemeli’

ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgeyi barışa ya da “bitmeyen savaşlara” yönlendirebilecek bir konumda olduğunu belirten Pezeşkiyan, şu çağrıda bulundu:

“Benim ABD’ye önerim, kendi savaşı olmayan bir savaşa karışmaktan kaçınmasıdır. Bu Amerika’nın savaşı değil, Netanyahu’nun savaşıdır. Netanyahu’nun tüm bölge için şeytani entrikaları ve insanlık dışı bir gündemi var. Bu da bitmeyen savaşlardır. ABD, Netanyahu tarafından kandırılmamalı ve bu tür bir savaşa sürüklenmemelidir.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English