Bizi Takip Edin

Asya

Japon firmaları gerilime rağmen Çin’e yatırım yapmaya devam ediyor

Yayınlanma

Çin Başbakan Li Qiang bu ayın başlarında Şanghay’da düzenlenen Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nda (CIIE) yaptığı konuşmada Japon ilaç devi Takeda’dan özellikle bahsetmişti.

Şirket, ülkede iş yapmayı seçen yabancı işletmelerin bulabileceği geniş fırsatların bir örneği olarak lanse edildi.

Konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi olan bir kaynağın South China Morning Post’a aktardığına göre, konuşma metni hazırlanırken Li’nin konuşma yazarlarına ve CIIE organizatörlerine, “çekiciliği ve yabancı firmaların süregelen güvenini” göstermek için son iki ila üç yıl içinde Çin’de işleri gelişen tanınmış bir Japon şirketi bulmaları talimatı verildi.

Osaka merkezli ilaç üreticilerinin daha önceki fuarlarda görücüye çıkan ya da tanıtılan bir düzine son teknoloji ürünü ilacı, düzenleyiciler tarafından ulusal sağlık sigortası sistemi kapsamına alınmak üzere seçildi ve ürünleri ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 96’sının kamu planları kapsamında kullanımına açıldı.

Ticaret Bakanı Wang Wentao, Takeda’nın 800 metrekarelik (8,600 sq ft) standını gezerken “Büyük [ticaret] ortaklarımızdan şirketler Çin’de gelişmeye devam edebilir ve tüm karmaşıklıklara meydan okuyabilir” dedi.

Ekonominin Kovid sonrası düzensiz toparlanması ve değişken jeopolitik değişimlerin ortasında Pekin’in yabancı şirketlerin güvenini artırmaya yönelik açık ilgisi, 350 katılımcısının bu yılki CIIE’ye iştirak ettiği Japonya tarafından memnuniyetle karşılanmış görünüyor.

İkili ticaret düşüşte

Ancak iki dev ekonomi arasındaki ticaret ve yatırım yavaşladı. Çin gümrük verilerine göre, toplam ticaret 2023 yılının ilk 10 ayında yıllık %12,2 düşüşle 262,79 milyar ABD dolarına geriledi.

Bu düşüş, aynı dönemde Çin’in genel ithalat ve ihracatındaki yüzde 6’lık daralmanın iki katından fazla.

Japonya’nın Çin’e ihracatı ise ekim ayında üst üste 11. ay daralarak bir önceki yıla kıyasla yüzde 4 azaldı. Japonya ayrıca en azından 2021’den bu yana Çin’in en büyük doğrudan yabancı yatırım kaynağı değil.

Artan operasyonel maliyetler, vize başvurusundaki zorluklar ve kısıtlı pazar erişimi, Çin’deki Japon kuruluşlarının bir bölümünün karşılaştığı en yaygın zorluklar arasında yer alırken, ikili ilişkiler son yıllarda ABD’nin dahil olduğu güvenlik sorunları nedeniyle daha da kötüye gitti.

Çin’deki Japon Ticaret ve Sanayi Odası’nın Eylül ayında 1.410 işletmeyle yaptığı ankete katılanların dörtte biri bu yıl Çin’e yatırım yapmayacaklarını, yüzde 22’si ise büyümelerini yavaşlatacaklarını söyledi.

Belirtilen başlıca nedenler arasında imalatçıların %56’sı ve imalatçı olmayanların %72’si “altta yatan uluslararası durum ve ortama” işaret etti.

Yine de Japon firmalar Çin pazarı için hala istekli

Ancak South China Morning Post’un haberine göre, CIIE’de Japon katılımcılar, değişen jeostratejik rüzgarlara rağmen Çin pazarına yelken açma konusunda hala istekli olduklarını gösterdi. Çoğu siyaset hakkında konuşmaktan kaçınmayı tercih etti.

Endüstriyel robot üreticisi Nachi-Fujikoshi’nin pazarlama şefi Yang Yeqing, Huawei Technologies, ZTE ve Batı yaptırımlarının paratoneri haline gelen diğer Çinli teknoloji devleri için son teknoloji cihazların uzun süredir tedarikçisi olmaktan gurur duyduğunu söyledi.

Yang Yeqng, “Huawei ve ZTE’ye on yılı aşkın bir süredir ekipman sevk ediyoruz. Çin’deki satışlar ABD’yi geçerek Nachi için en büyük dış pazar haline geldi” dedi.

Yang, Çin ile ABD arasındaki teknoloji anlaşmazlığının “hiçbir etkisi” olmadığında ve Tokyo’nun Nachi’nin Çinli ortakları ve müşterileriyle olan ilişkilerine müdahale etmediğinde ısrar etti.

Yang, “İşimizde ikili siyaset ya da jeopolitik söz konusu değil çünkü çok gelişmiş ve sofistike teknolojilerimiz ve ekipmanlarımız sivil kullanım için” dedi ve ekledi: “ABD menşeli çipler ya da hassas unsurlar söz konusu değil.”

Yine de bazı zorlukları, özellikle de Çin’deki şirketlerin “zorlu” rekabetini ve artan maliyetleri kabul etti. Ancak Yang, bu devasa pazarı terk etmenin “hiçbir anlam ifade etmeyeceğini” de sözlerine ekledi.

Çin, Nachi’nin 2022’deki toplam satışlarının yüzde 20’sine katkıda bulunduğundan, gelişmiş robotların, sayısal kontrol ekipmanlarının veya takım tezgahlarının satışı yeni bir siyasi parlama noktası haline gelirse firma ikincil zararla karşı karşıya kalacaktır.

Tokyo Üniversitesi’nde ekonomi ve Çin çalışmaları profesörü olan Tomoo Marukawa, Japon şirketlerinin artan ikili rekabetin ve jeopolitik değişimlerin tamamen farkında olduğunu ve Çin’de büyük operasyonları olan yüksek teknoloji şirketlerinin “daha temkinli hale geldiğini” söyledi.

“Elbette, milliyetleri ne olursa olsun hiçbir şirket ne alıp satabilecekleri konusunda kısıtlama istemiyor” dedi.

Pek çok Japon şirketi, bir yandan riskleri yönetmek için kendi stratejilerini geliştirirken, bir yandan da Pekin’e kalmaya devam etme konusunda hala güvence veriyor.

Amerika

Starbucks, Çin’deki iş ortaklığı için ‘büyük ilgi’ gördüğünü açıkladı

Yayınlanma

Starbucks’ın CEO’su, ABD’li kahve zincirinin Çin’deki büyümesini yeniden canlandırmak için dış yatırımcılarla ortaklık kurmayı düşündüğü için, şirketin Çin’deki işine ait hisselerin satışına “büyük ilgi” olduğunu söyledi.

Brian Niccol, Financial Times‘a verdiği röportajda, Starbucks’ın mart ayı sonu itibarıyla 7.758 mağaza işleten Çin biriminin azınlık hisselerinin satışını düşündüğünü söyledi.

Salı günü yaptığı açıklamada Niccol, “İyi haber, çok fazla ilgi gördük, gerçekten çok fazla ilgi” dedi ve ekledi: “İnsanlar Starbucks markasının değerini görüyor. Kahve kategorisinin büyüdüğünü görüyorlar. Bence, bu sayıyı 8.000’den 20.000’e nasıl çıkaracağımızı bulmak için bizimle ortaklık kurmak isteyeceklerdir.”

Çin anakarası, Seattle merkezli şirketin 1999 yılında ülkeye ilk girişinden bu yana ikinci büyük pazarı haline geldi. Çin, Starbucks’ın küresel genişlemesinin temelini oluştururken, yöneticiler orta sınıf tüketicilerin daha fazla özel kahve içeceğine bahis oynuyor. 2022 yılında şirket, 2025 yılına kadar anakarada 9.000 mağaza açma hedefi koydu.

Ancak, Starbucks’ın yüzlerce yeni mağaza açmasına rağmen, Çin’den elde edilen gelirler 2021’deki 3,7 milyar dolarlık zirveden 2024’te 3 milyar dolara geriledi. Luckin Coffee ve Cotti Coffee gibi daha düşük fiyatlı yerli rakipler çoğalırken, zayıf ekonomik koşullar tüketici talebine ilişkin endişeleri artırdı.

Bu hafta Starbucks, “Çin’in hızla büyüyen kahve dışı pazarı”nı hedeflemek için 20’den fazla buzlu ve çay bazlı içecekte ortalama 5 yuan (70 sent) fiyat indirimi yaptığını duyurdu. Son yıllarda, baloncuklu ve sütlü çay markaları da anakarada önemli ölçüde yaygınlaştı ve içecekleri 1 dolar gibi düşük fiyatlarla satmaya başladı.

Niccol, “Çin’deki stratejimiz daha rekabetçi olmak” dedi ve şirketin özellikle kahve dışı içecekler için “fiyatlandırma yapısını” düzeltmesi gerektiğini belirtti.

Eylül ayında CEO olan Niccol, Starbucks’ın bu hafta Las Vegas’ta üç günlük liderlik toplantısında 14.000 çalışanı bir araya getirirken konuştu. Starbucks Çin CEO’su Molly Liu da etkinlikte yer alan yöneticiler arasındaydı.

Starbucks, geçen yıl aynı mağaza satışlarının düşmesinin ardından Çin’de “stratejik ortaklıklar” araştırdığını açıklamıştı, ancak ayrıntıları hakkında çok az bilgi verdi.

Sürece yakın kaynaklar, Çinli ve küresel özel sermaye şirketleri ile stratejik yatırımcıların hisse satın almayı değerlendirdiğini, ancak bunun henüz ön aşamada olduğunu belirtti. Konuya yakın kaynaklara göre, süreci Goldman Sachs yönetiyor.

Niccol, hangi potansiyel yatırımcıların ilgi gösterdiğini açıklamayı reddetti, ancak şirketinin “bir ortak edinmenin mantıklı olup olmadığını görmek için süreci izlemeyi” planladığını söyledi.

“Bu konudaki tutumumuz esnek. Anlamlı bir hisseye sahip olmak istiyoruz” dedi.

Starbucks’ın aceleci olmadığını da ekledi ve “süreci akışına bırakacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

Asya

Pakistan savunma bütçesini %17 artırdı

Yayınlanma

Pakistan, Hindistan ile son askeri gerginliğin ardından artan güvenlik taleplerini gerekçe göstererek, son bütçesinde savunma harcamalarını önemli ölçüde artırdı. Buna karşılık, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) mali disiplin koşullarını yerine getirmek için kalkınma harcamaları kısıldı.

Pakistan salı günü, 1 Temmuz’da başlayan 2026 mali yılı bütçesini açıkladı. Toplam harcama tutarı 62 milyar dolar olarak belirlendi. Bu bütçenin 29 milyar doları borç finansmanına ayrıldı. Bütçedeki en önemli gelişme, bir önceki yıla göre yaklaşık %17 artışla 9 milyar dolarlık savunma harcaması tahsisi.

Bu hamle, Pakistan’ın Hindistan ile son çatışmaların ardından askeri hazırlıklarını yeniden düzenlemesi kapsamında geldi. 7 Mayıs’ta başlayan ve dört gün süren çatışmalarda Pakistan tarafında 51 kişi, Hindistan tarafında ise en az 16 kişi hayatını kaybetti.

Uzmanlar, savunma harcamalarındaki artışın kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Güney Asya analisti Michael Kugelman, Nikkei Asia‘ya verdiği demeçte, “Pakistan’da, Hindistan ile son birkaç on yılın en ciddi çatışması, savunma harcamalarının artırılması için kesinlikle bir teşvik oluşturacaktır” dedi. “Halkın Hindistan’a karşı çabaları desteklemesi, sivil ve askeri liderlere bu adımları atmak için siyasi alan sağlıyor” diye ekledi.

Bazıları, hükümetin savunma için daha fazla bütçe ayırması gerektiğini düşünüyor. Bu görüşü savunan gruplardan biri, vergi danışmanlığı ve danışmanlık şirketi Tola Associates. Şirket, yakın zamanda yayınladığı bütçe raporunda savunma harcamalarının %32 artırılması gerektiğini belirtti. Raporda, “Komşu ülkeyle savaş durumu ve yeni ordu personel alımı nedeniyle 2026 mali yılında savunma bütçesinin 10 milyar dolara çıkarılması öneriliyor” denildi.

Bazı uzmanlar, sorunun sadece toplam savunma bütçesinin ne kadar artacağıyla ilgili olmadığını düşünüyor. İslamabad merkezli güvenlik analisti Syed Muhammad Ali, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Hindistan’ın savunma harcamaları Pakistan’ın neredeyse dokuz katı olmaya devam ediyor” dedi. “[Bu büyük fark], İslamabad’ın bölgede maliyetli bir silahlanma yarışına girmeden Hindistan’ı inandırıcı ve maliyet etkin bir şekilde caydırmak istediğini gösteriyor” dedi.

Diğer yetkililer ve uzmanlar Nikkei’ye, Pakistan’ın üç kuvveti arasında hava savunmasını güçlendirmeye odaklanacağını söyledi.

Anonim kalmak koşuluyla Nikkei’ye konuşan bir hükümet yetkilisi, “Pakistan, gelecekteki Hindistan saldırılarına karşı hava savunmasını güçlendirmek için Çin’den HQ-19 füzeleri satın alacak” dedi. HQ-19, orta menzilli balistik füzelere karşı tasarlanmış bir Çin yapımı karadan havaya füze sistemidir.

Kugelman, Pakistan’ın son çatışmada ortaya çıkan zayıf alanları güçlendirmek için savunma harcamaları konusunda kararlar alacağını ve bu tür hava savunma sistemlerinin listenin başında yer aldığını söyledi. “Hindistan, Pakistan topraklarının derinliklerine füzeler ve insansız hava araçları konuşlandırabildi ve bunu oldukça yoğun bir şekilde yaptı. Bu, fon artışının bir kısmının yönlendirilmesini bekleyebileceğimiz önemli bir alan” diye ekledi.

Ali de hava savunma ve ilgili alanların öncelikli olacağını düşünüyor. “Geleneksel kara-hava-deniz savaş konseptlerinin aksine, görsel menzil ötesinde hava savaşı, elektronik savaş, insansız hava aracı savaşı, füze savaşı ve siber savaş gibi hava ve uzay gücünün rolü giderek artıyor” dedi.

Ancak Pakistan’ın bütçesi, geçen yıl eylül ayında İslamabad ile 7 milyar dolarlık kredi anlaşması imzalayan IMF tarafından da sıkı bir denetim altında tutuluyor.

ABD’deki St. Olaf College’da ekonomi profesörü yardımcısı olan Naafey Sardar, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Pakistan, 2027 yılına kadar 37 aylık IMF programında kalmaya devam ettiği için, Fon bütçenin şekillenmesinde merkezi bir rol oynuyor” dedi. “IMF’nin onayı olmadan Pakistan, programa bağlı finansmanı veya diğer çok taraflı kredi kuruluşlarından desteği alamaz” diye ekledi.

“IMF, daha sıkı bir uyum ve daha geniş bir vergi tabanı için baskı yapacaktır. Bu da, belirli sektörlerde yeni vergi artışları ve maaşlı kesime sınırlı bir rahatlama olasılığını artıracaktır” ifadelerini kullandı.

IMF’nin sıkı bir bütçe uygulaması talebi, Pakistan’ın kalkınma harcamalarını kısmasına neden oldu.

Pakistan, önümüzdeki bütçede kalkınma harcamaları için 3,5 milyar dolar ayırdı. Bu, bir önceki bütçeye göre 1,4 milyar dolarlık keskin bir düşüş anlamına geliyor.

Sardar, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Bu kesinti, özellikle son yıllarda IMF program hedeflerine ulaşmak için kalkınma harcamalarının defalarca bütçe kesintilerinin hedefi olması nedeniyle, önemli sosyal ve altyapı projelerini daha da engelleyecek ve potansiyel olarak yavaşlatacaktır” dedi.

İslamabad’daki Ulusal Modern Diller Üniversitesi’nde profesör olan Tahir Naeem Malik, “Böyle bir senaryoda savunma bütçesi arttığında, sağlık ve eğitim için ayrılan [kalkınma] bütçesi azalır” dedi.

Malik, “250 milyonluk nüfusu ile Pakistan’ın bu sektörlerde büyük ihtiyaçları var. Bu da bir çelişki yaratıyor: odak noktası insani kalkınma mı olmalı, yoksa savunma mı?” diye sordu.

Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3

Okumaya Devam Et

Asya

Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde

Yayınlanma

Huawei’nin kurucusu, Pekin ve Washington arasında ihracat kontrolleri de dahil olmak üzere ticaret görüşmeleri sürerken, ABD’nin Çinli çip üreticisinin yeteneklerini abarttığını söyledi.

Salı günü Çin’in devlet gazetesi People’s Daily ile yaptığı nadir bir röportajda Ren Zhengfei, Huawei’nin Nvidia’nın ürünlerinin Çin’deki ana rakibi olan Ascend çipinin “hala ABD’nin bir nesil gerisinde” olduğunu söyledi. “ABD, Huawei’nin yeteneklerini abartıyor, henüz o kadar güçlü değiliz” diye ekledi.

Ren’in yorumları, Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın son haftalarda Huawei’nin yapay zeka (AI) çiplerindeki ilerlemesi konusunda alarm zillerini çalması ve Washington’un ABD’li çip üreticisinin Çin’e satışına getirdiği kısıtlamaların, ABD’nin yapay zeka teknolojisindeki hakimiyetini tehdit eden “müthiş” bir rakip ortaya çıkardığını söylemesi üzerine geldi.

ABD ve Çin, pazartesi günü Londra’da yeni bir ticaret müzakereleri turuna başladı. Müzakerelerde Washington’un önemli teknolojilere yönelik ihracat kontrolleri de gündeme geldi.

Cenevre’de yapılan ilk tur müzakerelerde ABD ihracat kontrollerini gündeme getirmedi. Ancak Pekin’in son dönemde otomobil üretiminde kullanılan bazı kritik nadir toprak elementleri ve minerallere kısıtlamalar getirerek ABD, Avrupa ve Japonya’daki fabrika hatlarını kapatma tehdidinde bulunması, bu konuyu ticaret müzakerelerinin gündemine taşıdı.

Huawei, Çinli teknoloji devlerinin Ascend çiplerinin satın alımlarını hızlandırması ve Huawei’nin teknolojisini benimsemek için hazırlıklar yapması nedeniyle Washington’un Nvidia çiplerinin Çin’e sevkiyatını yasaklamasından faydalandı.

Yine de, DeepSeek dahil olmak üzere Çinli AI şirketlerinin çoğu, AI araçlarını çalıştıran büyük dil modellerini (LLM) eğitmek için Nvidia çiplerini kullanıyor. Chatbotlar gibi araçlarda yanıtlar üretmek için modellere başvurmak gibi daha az karmaşık görevler için yerli alternatifler giderek daha fazla kullanılıyor.

Analistler ve Huawei araştırmacıları, daha önce şirketin çiplerini LLM’leri eğitmek için kullanırken teknik aksaklıklar yaşadıklarını, çiplerin birlikte çalışmasını ve hesaplama iş yükünü çipler arasında dağıtmanın zor olduğunu belirtmişlerdi.

Ren salı günü, Huawei’nin yapay zeka sunucu gücünü artırmak için birden fazla çipi birbirine bağlayan küme hesaplama yoluyla daha düşük performansı “telafi” edebileceğini söyleyerek, şirketin bu sorunları çözmek için önemli adımlar attığını ima etti.

“Kümeleme ve istiflemeyi kullanarak, hesaplama sonuçlarımız dünyanın en iyileriyle karşılaştırılabilir” dedi.

Ren, Huawei’nin araştırma ve geliştirmeye yılda 180 milyar yuan (25 milyar dolar) yatırım yaptığını, bunun 60 milyar yuan’ının ürün geliştirmeye değil, çığır açan keşiflere yönelik temel araştırmalara ayrıldığını söyledi.

Ren, Çin’in teknolojik kapasitesini geliştirirken belirgin avantajlara sahip olduğunu söyledi.

“Yapay zeka, bol elektrik ve gelişmiş ağ altyapısına bağlıdır” dedi. “Çin’in elektrik üretim ve şebeke sistemleri dünya standartlarında. Telekomünikasyon altyapımız dünyadaki en gelişmiş altyapılardan biridir” diye ekledi.

Çinli teknoloji şirketleri Nvidia’sız yerli yapay zeka geleceğine hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English