Bizi Takip Edin

ASYA

Japon nükleer santralinden 25 ton radyoaktif su sızıntısı

Yayınlanma

Haber: Bilge Dilay Misir
Tokyo Elektrik Gücü Şirketi’nin (TEPCO) Fukuşima-1 adlı nükleer santralinde, 25 ton civarında su sızıntısı tespit edildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) yaptığı yazılı açıklamada, santralin işletmecisi Tokyo Elektrik Gücü Şirketi’nin (TEPCO) tespitine göre 9 Ağustos Cuma günü Fukuşima-1 nükleer santralinde, dalgalanma tankının su seviyesinde düşüş gözlenmesiyle, radyoaktif su sızıntısı gerçekleştiğini duyurdu. Nükleer güç santralinin ikinci ünitesinde yakıt soğutma sistemine bağlı pompa ve ısı eşanjörü odalarından 25 ton radyoaktif su sızıntısı gerçekleştiği bildirildi.

TEPCO, geçtiğimiz günlerde, 16 Ağustos Cuma gününe kadar odadaki radyasyon seviyesini ölçüp sızıntının neden ve nerede olduğunu tespit etmek için uzaktan kumandalı robot kullanacağını duyurdu.  Şirket, soruşturma sonucunda geçici olarak havuzun soğutma pompasını kapatarak sıcaklığın çalışma sınırı olan 65 santigrat derecenin altında, 46 santigrat derece olduğunu açıkladı. Alınan önlemleriin, odadaki su sızıntısını durdurduğu kaydedildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, bahsi geçen sızım olayının arıtılmış su deşarjı ile alakalı olmadığını vurgulayarak radyasyondan korunma standartlarını ihlal kapsamında bir bilgi almadığını açıkladı.

“RADYOAKTİF SU, REAKTÖR BİNASI DIŞINA ÇIKMADI”

UAEA’nın, 7 Ağustos’ta yaptığı açıklamada bahsi geçen santralden salınan suyun trityum konsantrasyonunun, Japonya için belirlenen operasyonel sınırın oldukça altında kaldığını açıklamasıyla TEPCO, arındırılmış ve seyreltilmiş suyu boşaltmaya başlamıştı. Şirketin açıklamasına göre, 2 numaralı nükleer binasında bulunan tanklardan sızan radyoaktif suyun, taşan sular için hazırlanmış tanka akması gerekiyordu. Tank yerine reaktör binasının bodrum katında biriken su, TEPCO’nun açıklamasına göre binadan dışarı çıkmadı.

“OKYANUS DEŞARJI TEHLİKELİ RADYONÜKLİTLER OLUŞTURABİLİR”

Fukuşima Nükleer Santrali’nin eylemi, Greenpeace ve birçok sivil topluluk tarafından protesto edilmesine rağmen atık su 24 Ağustos 2023 tarihinde okyanusa salınmaya başlandı. 7 Ağustos günü yapılan su salımı, santralde gerçekleşen sekizinci su salımı oldu. Atık su salınımına karşı ülke içinde ve ülke dışında pek çok protesto gerçekleşti. Yapılan protestolar başta Tokyo, Seul ve Hong Kong olmak üzere birçok farklı bölgede yankılandı. Yaşanan son olay hali hazırda tepkileri üzerine çekmiş olan TEPCO’ya karşı tutumları artırdı.

Greenpeace’in 2020’de yaptığı açıklamaya göre okyanus deşarjının uygulanması, stronsiyum-90, Karbon-14 gibi tehlikeli radyonüklitler ortaya çıkarabilir.

Çin’in Xinhua haber ajansına göre TEPCO, 2024 yılında 14 trilyon bekerel trityum içeren kirlenmiş suyun 54 bin 600 tonunu okyanusa dökmeyi planlıyor.

Vatandaşlar, okyanusa akıtılan nükleer suyun ekolojik dengeyi bozacağından endişe ediyor.

ASYA

10 yaşındaki Japon çocuğun bir Çinli tarafından öldürülmesi iki ülke ilişkilerini daha da gerdi

Yayınlanma

Shenzhen’de 10 yaşındaki bir Japon çocuğun Çinli biri tarafından bıçaklanarak öldürülmesi zaten gergin olan ikili ilişkileri daha da gerdi.

Japonya’nın Guangzhou Başkonsolosu Yoshiko Kijima, perşembe sabahı çocuğun yerel bir hastanede acil olarak tedavi edilmesine rağmen gün doğumundan önce öldüğünü doğruladı. Kijima, çocuğun önceki sabah annesiyle birlikte bir Japon okuluna yürürken karnından bıçaklandığını söyledi.

Shenzhen Güvenlik Bürosunun bir şubesine göre, gözaltına alınan şüpheli 44 yaşında Zhong soyadlı bir erkek. Çin tarafı daha fazla ayrıntı vermezken, Shenzhen’in dış ilişkiler ofisi başkanı Japon hükümetinin olayın özüne inme ve tekrarını önlemek için uygulanabilir adımlar atma taleplerini “kabul etti”. Ancak buna benzer bir olay daha önce de yaşanmıştı. Haziran ayında 50 yaşlarında Çinli bir adam doğudaki sanayi kenti Suzhou’da bir Japon okuluna gitmek üzere otobüs bekleyen bir öğrenci ve annesini yaralamış, kendisini durdurmaya çalışan Çinli bir kadını da öldürmüştü.

Japonya Başbakanı Fumio Kishida perşembe günü öğleden sonra gazetecilere yaptığı açıklamada “bazı insanların bu olayın Japonya-Çin ilişkileri üzerindeki etkisine dikkat çektiğinin farkında olduğunu” söyledi. Bu etkiyi önceden değerlendirmeyi reddetti ancak Çin hükümetinden “aşağılık suç” hakkında acil bir açıklama talep ettiğini söyledi.

Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasında Çin’i işgali sırasında uyguladığı vahşet, savaş ve insanlık suçları hala Çin halkının hafızasında.

Ancak bu olayın tarihsel ilişkilerle alakalı olup olmadığı bilinmiyor.

Japon iş dünyası tedirgin

Çocuğun ölümü Japonya’nın iş dünyasında ve siyasi liderliğinde şok dalgalarına yol açtı.

Toyota Motor ve Honda Motor da dahil olmak üzere pek çok Japon şirketinin Çin’de yatırımları ve üretimleri bulunuyor. Japonya Otomobil Üreticileri Birliği Başkanı ve kamyon üreticisi Isuzu Motor’un CEO’su Masanori Katayama perşembe günü yaptığı açıklamada, Japon hükümetinin yurtdışındaki Japon sakinlerinin güvenliğini güçlendirmek için “her zamankinden daha fazlasını” yapacağını umduğunu söyledi. Otomobil üreticilerinin de bu sorumluluğu hissettiğini ve “gurbetçilerin ve ailelerinin güvenliğinin en önemli konu olduğunu” kabul ettiklerini söyledi.

Kishida’nın yerine başbakan olmak için yarışan Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa Tokyo’nun olayı “son derece ciddiye aldığını” söyledi. İkili ilişkileri nasıl etkileyebileceği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Çin’e güvenlik önlemleri almasını şiddetle önerdik. Bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız.”

Diğer bir kabine üyesi ve en üst düzey görev için rakibi olan Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi ise “Gerekli şeyleri talep edeceğiz ve Çin’de yaşayan Japonların güvenliğini sağlamak için Çinli yetkililerle birlikte çalışacağız” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, çarşamba günkü olağan brifinginde saldırıyı kabul ederek “Çin tarafının ilgili birimleri davayı yasalara uygun olarak ele alacaktır” dedi.

İkili gerginlikler

Diğer yandan Japonya Savunma Bakanlığı çarşamba günü Çin’in ilk uçak gemisi olan Liaoning ve iki destroyerinin Japonya’nın Okinawa vilayetine bağlı Yonaguni ve Iriomote adaları arasındaki bitişik bölgeden geçtiğini doğruladı. Bu, geçen ayın sonunda Japonya’nın batısındaki Nagasaki Vilayeti yakınlarında bir Çin askeri istihbarat toplama uçağı tarafından gerçekleştirilen ilk hava sahası ihlalini takip etti.

Bir diğer sürtüşme kaynağı ise 2011’deki deprem ve tsunaminin ardından erimeye başlayan Japonya’nın Fukushima Daiichi nükleer santralinden arıtılmış atık suyun salınması konusundaki anlaşmazlık. Pekin bu suyu “nükleer kirlilik” olarak nitelendirerek tepki gösteriyor.

Bu yüzden Çin bir yılı aşkın bir süredir Japon deniz ürünlerine toptan ithalat yasağı uyguluyor.

İkili arasındaki en büyük gerginlik ise ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki olarak gördüğü Japonya’yı Çin’in etkisini kısıtlamak için harekete geçirmesi ve bölgedeki askeri planlarına dahil etmesi. Japonya savunma belgelerinde Çin’i açıkça bir tehdit olarak tanımlıyor ve Çin’in etkisine karşı savunma kabiliyetlerini ve ittifaklık ilişkilerini güçlendiriyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Sri Lanka ekonomik çalkantıların ortasında başkanlık seçimlerine gidiyor

Yayınlanma

Sri Lankalılar, ülkenin 1948’de bağımsızlığını kazanmasından bu yana karşılaştığı en kötü ekonomik krizden çıkmaya çalıştığı bir dönemde, cumartesi günü yeni başkanını seçmek üzere sandık başına gidiyor.

Sri Lanka çalkantılı bir dönemden geçiyor. Gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan ciddi sıkıntılardan ve uzun süreli elektrik kesintilerinden bıkan halk, 2022 yılında aylarca sokaklara çıktı protestolar düzenledi. Bu protestolar başkanlık sarayının basılması ve eski Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa’nın ülkeden kaçmak zorunda kalmasıyla sonuçlandı.

Birleşik Ulusal Parti’den Ranil Wickremesinghe o zaman başkanlığı üstlendi ve şimdi bağımsız olarak adaylığını koyuyor. Wickremesinghe’nin karşısında Ulusal Halk Gücü (NPP) adayı Anura Kumara Dissanayake, Samagi Jana Balawegaya’dan (SJB) Sajith Premadasa ve yirmi yılı aşkın bir süredir ülke siyasetine hakim olan güçlü bir ailenin soyundan gelen Sri Lanka Podujana Peramuna’dan Namal Rajapaksa olmak üzere üç ana rakip bulunuyor.

Seçmenlerin temel kaygıları

Seçmenlerin kaygılarının başında ekonomik istikrar ve büyüme geliyor. Kayıtlı 17.1 milyon seçmen, mali sağlıklarının nasıl iyileştirileceğini ve bir sonraki hükümetin sefaletten sorumlu tuttukları yolsuzlukları hedef alan planlarını bilmek istiyor.

Wickremesinghe yönetimi Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kurtarma paketi için belirlediği koşulları yerine getirmek üzere ülkenin borcunu yeniden yapılandırırken Sri Lankalılar kemer sıkma önlemleriyle yüksek yaşam maliyetleri ve kamu harcamalarında sıkışma ile karşı karşıya.

Sri Lankalılar ekonominin içinde bulunduğu durumdan büyük ölçüde Rajapaksaları sorumlu tutuyor. Yüksek Mahkeme geçen yılın sonlarında Gotabaya ve Mahinda Rajapaksa’nın krize yol açan ekonomik kötü yönetimden suçlu bulunan 13 eski lider arasında olduğuna karar verdi.

Başlıca adaylar kimler?

Toplam 38 aday yarışa girmiş olsa da sadece dört ana aday var.

Sol eğilimli grupların ittifakı olan NPP’nin lideri, düzen karşıtı muhalif parlamenter Dissanayake birçok seçmenin taleplerine hitap ediyor.

Onunla yarışan bir diğer parlamenter muhalefet lideri Premadasa ise merkez sol bir ittifak olan SJB’nin lideri.

Ana adaylar seçmenlere IMF’nin ekonomik iyileşme planını yırtıp atmayacakları konusunda güvence verdi ancak seçmenler Sri Lanka’nın 3 milyar dolarlık kurtarma paketi için gerekli kemer sıkma önlemlerine karşı temkinli. Bu nedenle pek çok kişi Dissanayake ve Premadasa’nın yoksullaşan milyonlara ekonomik rahatlama sağlamak için IMF’nin kriterlerini değiştirmeye yönelik önerilerine sıcak bakıyor.

Premadasa Associated Press’e verdiği demeçte partisinin yoksullar üzerindeki vergi yükünü hafifletmek için IMF ile görüşmelerde bulunduğunu söyledi.

Bu iki adayın arkasında statükonun temel direkleri olarak görülen iki aday var: görevdeki Wickremesinghe ve Gotabaya’nın yeğeni ve bir diğer eski başkan Mahinda’nın oğlu Namal Rajapaksa.

Ancak bazıları Wickremesinghe’yi ekonomiyi istikrara kavuşturduğu ve hatta büyüttüğü için takdir ediyor. Sri Lanka 13 Eylül’de ekonomisinin nisan çeyreğinde yıllık bazda %4.7 büyüdüğünü bildirdi.

Çin-Hindistan rekabeti

Cumartesi günkü seçim aynı zamanda Sri Lanka’nın stratejik konumunu da keskin bir şekilde ön plana çıkaracak zira Hindistan ve Çin’in burada da bir rekabeti söz konusu.

Ana kurucu partisi Marksist ve devrimci köklere sahip olan Dissanayake’nin kazanacağı bir zaferin, Pekin’in Wickremesinghe başkanlığı sırasında Yeni Delhi’ye kaptırdığı nüfuzun bir kısmını geri kazanmasının yolunu açması bekleniyor.

Kolombo merkezli diplomatik kaynaklara göre Hindistan Premadasa’nın başkanlığını tercih ediyor.

Kazanan nasıl belirlenecek?

Başkanlık seçimleri için seçmen katılımı genellikle %70’lerde seyrediyor. Geleneksel olarak seçmenler iki ana adaydan birini seçer. Oyların çoğunluğunu alan aday – %50 artı bir oy – başkan seçilecek.

Ancak bu kez dört ana rakip var, yani hiçbir adayın çoğunluk eşiğine ulaşamadığı bir senaryo ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bu seçimde seçmenlerden ilk üç tercihlerinin karşısına 1, 2 ve 3 rakamlarını işaretlemeleri isteniyor.

Kimsenin çoğunluğu kazanamaması durumunda seçim, sadece ek bir sayım içeren ikinci tura gidecek. İlk turda en çok oyu alan iki aday karşı karşıya gelecektir. Bu iki adaydan birinin ikinci ve/veya üçüncü tercih olarak yer aldığı oy pusulaları da sayım sonuçlarına eklenecek. Toplamı en yüksek olan seçimi kazanacak. İkinci tur için herhangi bir zaman sınırlaması yok.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin ekonomiyi canlandırmak için politika adımlarını artıracak

Yayınlanma

Analistler ve politika danışmanları, Çinli politika yapıcıların ekonominin 2024 yılı için giderek zorlaşan büyüme hedefini tutturmasına yardımcı olmak için önlemleri artıracağını ve kalıcı deflasyonist baskılarla mücadele etmek için talebi artırmaya daha fazla odaklanacağını söylüyor.

Resmi veriler dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin ağustos ayında genel olarak yavaşladığını göstererek daha fazla teşvik beklentilerini körükledi. Başkan Xi Jinping geçtiğimiz günlerde yetkilileri ülkenin yıllık ekonomik hedeflerini tutturmak için çaba göstermeye çağırarak Pekin’in yaklaşık %5’lik GSYH büyüme hedefine ulaşmaya kararlı olduğunun sinyalini verdi.

Politika yapıcılar, Çin’in büyümeyi sağlamak için altyapı harcamalarına olan bağımlılığının borç risklerini artırmasıyla birlikte karmaşık bir ekonomik ortamda yol alıyor. Zayıf talebin ortasında aşırı iç yatırımlar da deflasyonist baskıları körüklerken, bu da halihazırda fiyatları aşağı çekti ve şirketleri maliyetleri düşürmek için ücretleri azaltmaya ya da işçileri işten çıkarmaya zorladı.

İsminin açıklanmaması kaydıyla Reuters’a konuşan bir politika danışmanı, “Deflasyonla mücadelede daha etkili olan maliye politikasını güçlendirirken, para politikasını da daha uyumlu hale getirmemiz gerekiyor” dedi.

ABD Merkez Bankası’nın çarşamba günü yaptığı ve ABD’nin gevşeme döngüsünü başlatan faiz indirimi, Çin Halk Bankası’nın (PBOC) faiz oranlarını ve bankaların zorunlu karşılık oranlarını düşürmesi için daha fazla alan yaratacak. Analistler, PBOC’nin ev sahiplerine yardımcı olmak için mevcut ipotek faiz oranlarını da düşürebileceğini söyledi.

Çin ayrıca harcamalarını da artırabilir. Yerel yönetimler büyük projelerin inşasını finanse etmek için tahvil ihracını hızlandırırken, merkezi hükümet de kilit stratejik sektörleri desteklemek için borç ihracını artırıyor.

Politika yapıcılar büyümeyi teşvik etmek için mali teşvik ve parasal gevşemenin bir kombinasyonuna güvenebilirken, Çin Komünist Partisi’nin temmuz ayındaki önemli bir toplantısı arz tarafına daha güçlü bir odaklanmayı yeniden teyit etti. Bu durum, zayıf tüketici talebi ve derinleşen deflasyon riskleriyle mücadele etmek için güçlü önlemlerin yakın vadede olası olmadığını gösteriyor.

Büyüme hedefine ulaşma çabası

Devlet destekli Çin Politika Bilimi Derneği’nin ekonomi politikası komisyonu müdür yardımcısı Xu Hongcai, “(politika yapıcılar) daha düşük büyümeyi kabul etmek istemedikleri için çabalarını artıracaklar” dedi.

“Ancak güçlü bir teşvik pek olası görünmüyor” diye ekledi.

Çin son yıllarda büyümeyi desteklemek için altyapı ve üretim harcamalarını artırırken, merkez bankası da borçlanma maliyetlerini sürekli olarak düşürüyor.

Çin’in 2024 yılı için belirlediği yaklaşık %5’lik büyüme hedefi bir miktar esneklik sağlıyor. Ancak son aylarda büyümenin duraklaması, birçok küresel aracı kurumun tahminlerini bu hedefin altına düşürmesine neden oldu.

Büyüme hedefine ulaşmakta nadiren başarısız olan Çin, en son 2022 yılında pandeminin büyümeyi %3’e düşürmesiyle %5,5’lik hedefin oldukça altında kalarak büyüme hedefini ıskalamıştı.

ANZ’nin kıdemli Çin stratejisti Xing Zhaopeng, “Acilen daha fazla teşvike ihtiyaç var,” dedi ve ekledi: “Politika düşüncesi arzdan talebe doğru kayıyor gibi görünüyor. Hanehalkı talebi ve kamu tüketimi üzerinde önemli bir teşvik olacak.”

Morgan Stanley analistleri Çin’in mali genişlemeyi sağlık, eğitim ve toplu konut gibi sosyal güvenlik harcamalarını artırmak için kullanacağını, bunun da ihtiyati tasarrufları azaltmaya ve tüketimi artırmaya yardımcı olacağını tahmin ediyor.

ANZ, beklenen mortgage oranı indirimleri ve konut ve tüketim malları ticaretini teşvik etme çabalarından elde edilecek faydaları içeren bir teşvik paketinin %0,2 GSYİH yaratabileceğini hesapladı. Ancak yine de 2024 büyüme tahmini olan %4,9’u koruyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English