Bizi Takip Edin

Amerika

JPMorgan CEO’su Dimon: ABD ve Çin birbiriyle ilişki kurmalı

Yayınlanma

JPMorgan CEO’su Jamie Dimon Washington’u Pekin’le “ilişki kurmaya” çağırırken, ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşının ABD’nin güvenilirliğini aşındırma riski taşıdığı uyarısında bulundu.

Financial Times’a (FT) konuşan Dimon, ABD’nin refahı, hukukun üstünlüğü, iktisadi ve askeri gücü nedeniyle bir “cennet” olmaya devam ettiğini, fakat ülkenin iktisadi üstünlüğünün Başkan’ın küresel ticareti yeniden şekillendirme girişimi nedeniyle tehdit altına girebileceğini söyledi.

Dimon, “Bu belirsizliklerin çoğu bunu biraz zorluyor. Yani bu gümrük vergileri ve ticaret savaşları durulup ortadan kalkana kadar bu konuda durmadan bir şeyler okuyacaksınız ki insanlar ‘Amerika’ya güvenebilirim’ diyebilsinler,” dedi.

ABD ve Çin’i birbirleriyle ilişki kurmaya çağıran Wall Street devi, şu anda herhangi bir angajman olduğunu düşünmediğini, ama bunun bir yıl beklemek zorunda olmadığını ve hemen yarın başlayabileceğini söyledi.

JPMorgan CEO’su, “Dikkatli olmalıyız. Kimsenin başarı için ilahi bir hakka sahip olduğunu ve bu nedenle endişelenilmemesi gerektiğini düşünmüyorum,” dedi.

JPMorgan başkanı, Trump’ın tarifelerini açıkladığı “kurtuluş günü”nü takip eden piyasa çalkantılarının “hızlı bir hareket olduğu ölçüde düzensiz” olduğunu, fakat “piyasaların çoğunun iyi olduğunu” savundu. Dimon, “Piyasalar çok değişken, bu da insanları korkutuyor,” diye ekledi.

Dimon, JPMorgan’ın ‘iyi ve kötü günde’ Çin’de olacağını söyledi

Neredeyse yirmi yıldır ABD’nin en büyük bankasını yöneten Dimon, Wall Street’teki en etkili seslerden biri. Trump geçen hafta Dimon’ın gümrük vergilerinin ekonomiyi resesyona sürükleyebileceği uyarısına atıfta bulunarak “karşılıklı” gümrük vergilerinin çoğunu durdurma kararı aldı ki bu da piyasaların tedirginliğini azaltmaya yardımcı oldu.

Dimon, “Kurtuluş günü tarifelerini açıkladıklarında, insanların beklediğinden önemli ölçüde farklıydı. İnsanların beklediğinden çok daha farklıydı ve bu sistem için şok ediciydi. Sadece ABD’de değil, küresel sistemde,” dedi.

Dimon, Başkan’ın gümrük vergisi rejimine atıfta bulunarak, “Bence neyi başarmaya çalıştığımız konusunda net olmalıyız. Ayrıca bunu müttefiklerimizle birlikte yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Eninde sonunda Avrupa, Birleşik Krallık, Japonya, Kore, Avustralya, Filipinler ile müzakere etmek ve çok güçlü bir iktisadi ilişkiye sahip olmak isterim,” diye konuştu.

Yıllardır Hazine Bakanlığına aday olarak gösterilen Dimon, şu anda bu görevi yürüten Scott Bessent’in ABD ekonomisini dalgalı sularda yönlendirebileceğine dair iyimserliğini de dile getirdi.

Dimon, “Umarım öyle olur. Onu biraz tanıyorum. Bence o bir yetişkin. Yönetimin yaptığı her şeye katılmıyorum. O yüzden bu noktayı tartışmıyorum. Ama bence bu ticaret anlaşmalarını müzakere etmesi gereken kişi o,” diyerek Bessent’i daha fazla rol oynamaya çağırdı.

Röportajda Dimon ayrıca Beyaz Saray’ın Wall Street’e yaklaşımını değerlendirdi, Trump döneminde “kurumsal Amerika”nın izleyeceği en iyi stratejiden bahsetti ve her yıl otobüsle yaptığı ABD turunu anlattı.

14 Nisan’da açıklanan şirket verilerine göre Dimon’ın bankanın yaklaşık 31,5 milyon dolar değerinde hissesini sattığı ortaya çıkmıştı.

Dimon geçen yıl da 2005 yılında bankanın başına geçmesinden bu yana yaptığı ilk satışta bazı hisselerini elden çıkarmıştı.

JPMorgan, geçtiğimiz hafta rekor hisse senedi alım satımı ve borç yüklenimi ve şirket birleşmeleri danışmanlığından elde ettiği yüksek ücretler sayesinde ilk çeyrek kâr tahminlerini aştı.

Dimon’ın 2024 yılı maaş paketi %8,3 artışla 39 milyon dolara yükseldi. Pazartesi günü yapılan başvuruda Dimon’ın 133.639 hisse sattığı belirtildi.

Amerika

Trump, Signal skandalını ortaya çıkaran Goldberg ile görüşecek

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Signal sohbet skandalının ardından The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg ile röportaj yapmak üzere bir araya geleceğini söyledi.

Goldberg, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinin yer aldığı grup sohbetine yanlışlıkla eklendiğini ortaya çıkardıktan sonra, Trump yönetiminin hassas bilgileri ele alma yeteneğinin sorgulanmasına yol açtı.

Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, “Bu röportajı meraktan ve kendimle rekabet etmek için yapıyorum, sadece The Atlantic’in ‘doğru’ olup olmadığını görmek için,” dedi.

The Atlantic muhabirleri Michael Scherer ve Ashley Parker da röportaja katılacak. Parker ve Scherer, Trump yönetimi hakkındaki haberleri derinleştirmek için Ocak ayında The Atlantic’e katıldı. İkisi de daha önce Washington Post’ta çalışıyordu.

ABD’de ‘Signalgate’ skandalı büyüyor

Trump, röportajın “Bu yüzyılın en önemli başkanı” başlığını taşıyacağını söyledi. Başkan, “Benim bakış açıma göre, ne kadar kötü olabilir ki, ben KAZANDIM!” diye yazdı.

Goldberg, mart ayında Trump yönetiminin üst düzey yetkililerinin Yemen’deki hava saldırılarını tartıştığı ve planladığı bir sohbet grubuna eklenmişti.

Beyaz Saray, mesajların gerçekliğini doğrulamış, fakat Goldberg’in haberinin doğru olduğunu reddetmişti.

Goldberg, ulusal güvenlik gerekçesiyle başlangıçta mesaj dizisindeki bazı ayrıntıları açıklamakta tereddüt etmişti, fakat Beyaz Saray, mesajların gizli bilgi veya savaş planları içermediğini açıkladıktan sonra sohbetin tamamını yayınladı.

Olay, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e yönelik eleştirileri ateşledi, özellikle de Hegseth’in Yemen’deki saldırılarla ilgili bilgileri ayrı bir Signal sohbetinde eşi, kardeşi ve kişisel avukatıyla da paylaştığı haberler çıktıktan sonra.

Okumaya Devam Et

Amerika

Pentagon, transseksüel askerleri tespit edecek

Yayınlanma

ABD ordusu ve Pentagon, transseksüel askerleri nasıl bulup tespit edeceklerini ve ordudan uzaklaştırmak için nasıl bir yol izleyeceklerini 30 gün içinde belirlemek zorunda.

Bu zorlu görev, askerlerin kendi kendilerini ihbar etmelerine veya meslektaşlarını ispiyonlamalarına bağlı olabilir.

Pentagon’un Çarşamba günü geç saatlerde bir davaya yanıt olarak sunduğu bir notun ardından perşembe günü Savunma Bakanlığı yetkililerine gönderilen bir memoranda, ordunun 26 Mart’a kadar “cinsiyet disforisi” (cinsel kimlik bozukluğu) teşhisi konulan veya tedavi gören askerleri tespit etmek için prosedürler oluşturması emredildi.

Ardından, bu askerleri ordudan uzaklaştırmaya başlamak için 30 gün süreleri olacak.

Bu emir, Başkan Donald Trump’un göreve başladıktan kısa bir süre sonra imzaladığı, transseksüel bireylerin orduda hizmet etmesini yasaklamaya yönelik adımları belirleyen başkanlık kararnamesini genişletiyor. Bu kararname mahkemede itiraz edilmişti.

Üst düzey bir savunma yetkilisi perşembe günü, şu anda aktif görevde, Ulusal Muhafız ve Yedek Kuvvetlerde “cinsiyet disforisi” teşhisi konulan yaklaşık 4.200 asker olduğunu düşündüklerini söyledi.

Personel meselelerini tartışmak için ismini vermek istemeyen yetkili, 2015 ile 2024 yılları arasında psikoterapi, cinsiyet kimliğini doğrulayan hormon tedavisi, cinsiyet kimliğini doğrulayan ameliyatlar ve diğer tedaviler için toplam maliyetin yaklaşık 52 milyon dolar olduğunu söyledi.

Amerikan ordusunda yaklaşık 2,1 milyon asker görev yapıyor.

Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, tıbbi durumlarının askeri standartlara uymadığını savunarak onları ortadan kaldırmak için çalışıyor.

Personel müsteşarı Darin Selnick, yeni notunda, “Cinsiyet disforisi tanısı almış, geçmişi olan veya buna uygun semptomlar gösteren bireylerin tıbbi, cerrahi ve ruh sağlığı kısıtlamaları, askerlik hizmeti için gerekli olan yüksek zihinsel ve fiziksel standartlarla bağdaşmamaktadır,” dedi.

Memorandumda, “ordunun ölümcüllüğü ve bütünlüğünün”, transseksüel personelin kendilerini tanımladıkları cinsiyete geçiş sürecinde yaşadıklarıyla “uyumsuz” olduğu iddia ediliyor ve cinsiyetin “değişmez, bir kişinin hayatı boyunca sabit” olduğu belirtiliyor.

Trump’ın başkanlık kararnamesine karşı dava açan altı transseksüel askerin avukatları, mahkeme dosyalarında, bu kararnamenin transseksüel kişilere karşı açıkça “düşmanlık” ifade ettiğini ve onları “eşit olmayan ve gereksiz” olarak nitelendirerek, diğer askerlerin ve halkın gözünde onları aşağıladığını savundu.

İnsan Hakları Kampanyası’nın hukuk işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Sarah Warbelow, yeni politikanın askerleri zor durumda bıraktığını ve transseksüel askerleri kendilerini ifşa etmeye zorladığını söyledi.

Warbellow, “Birdenbire kendinizi ifşa etmek zorunda kalacaksınız. Diğer insanlar sizi ifşa etmek zorunda kalacak. Eğer orduda transseksüel olduğunuzu bilen bir en iyi arkadaşınız varsa, bu yeni yönergeye göre, o arkadaşınız, eğer transseksüel bir kadınsanız, bugünden itibaren size [erkek kişi zamiri] ‘o’ ve ‘efendim’ diye hitap etmek zorunda kalacak,” dedi.

Askerler, “arkadaşlarının güvenliği ile doğrudan emirlere uymamak arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor” diyen Warbelow, transseksüel askerlerin, kendilerini ifşa etmemeleri halinde cezalandırılabileceklerini bildikleri için kendilerini ifşa etme baskısı hissedebileceklerini de sözlerine ekledi.

Perşembe günü, ABD yetkilileri, ilk rakamlara göre Donanmada yaklaşık 600, Kara Kuvvetlerinde 300 ila 500 ve Deniz Piyadelerinde 50’den az transseksüel askerin hızlı bir şekilde tespit edilebileceğini söyledi. Yetkililer, bireylerin örneğin belgelenmiş tıbbi tedavilerle tespit edilebileceğini ve bu sayının muhtemelen artacağını kabul etti.

Fakat yetkililer, bazı askerlerin geçiş sürecinden sonra orduya katılmış olabileceği ve kendilerini tanımlayabilecek tıbbi veya cerrahi işlemlerden geçmemiş olabileceği için ilk rakamların gerçek toplam rakamların altında olabileceğini belirtti.

Yetkililer ayrıca, kayıtlardan neyi ayırt edebilecekleri ve neyi rapor edebilecekleri konusunda sağlık gizliliği yasalarıyla sınırlı olabilecekleri konusunda uyarıda bulundu.

LGBT konularını araştıran Palm Center tarafından 2018 yılında yapılan bağımsız bir araştırmada, 2 milyondan fazla askerin arasında tahmini 14.000 transseksüel asker olduğu tahmin edildi.

Pentagon’un yeni politikası iki istisna öngörüyor: Askere alınmak isteyen transseksüel personel, savaş faaliyetlerini doğrudan desteklediğini vaka bazında kanıtlayabilirse veya cinsiyet disforisi teşhisi konmuş mevcut bir asker, belirli bir savaş ihtiyacını desteklediğini ve kimlikle özdeşleştirdiği cinsiyete geçiş yapmadığını kanıtlayabilir ve 36 ay boyunca “klinik olarak önemli bir sıkıntı yaşamadan” biyolojik cinsiyetinde istikrarlı olduğunu kanıtlayabilirse.

Cinsiyet disforisi, bir kişinin biyolojik cinsiyeti ile cinsiyet kimliği uyuşmadığında ortaya çıkıyor.

Muafiyet verilmesi durumunda, başvuru sahibi tuvaletler, yatakhaneler ve hatta “efendim” veya “hanımefendi” gibi resmi hitaplarda sadece biyolojik cinsiyetinin tanınması gibi bir durumla karşı karşıya kalacak.

Warbelow, transseksüel askerlerin, askerlik hizmetlerini etkileyebilecek herhangi bir adım atmadan önce, ordudan ve komutanlarından ek açıklama beklemeleri gerektiğini söyledi ve devam eden davaların bu politikayı etkileyebileceğini de belirtti.

Okumaya Devam Et

Amerika

Kokainin yasallaşmasını savunan Kolombiya liderine bağımlılık suçlaması

Yayınlanma

Kolombiya eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva, ülkenin Devlet Başkanı Gustavo Petro’yu uyuşturucu bağımlısı olmakla suçladı. Leyva, suçlamasını Petro’nun Haziran 2023’teki Paris ziyareti sırasında iki gün boyunca ‘kaybolmasına’ dayandırırken, Petro daha önce yaptığı açıklamada tek bağımlılığının kahve olduğunu belirtmişti.

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ülkenin eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva tarafından uyuşturucu bağımlısı olmakla suçlandı.

Leyva’nın suçlaması, Petro’nun kısa süre önce kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yapmasının ardından geldi.

Petro, kokainin “viskiden daha kötü olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini savunmuştu.

Petro’nun kendisi ise daha önce tek bağımlılığının kahve olduğunu söylemişti.

Levya’ya göre, bu suçlamanın temelinde Petro’nun Haziran 2023’te Kolombiya heyetinin Fransa’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Paris’te iki gün boyunca “kaybolması” yatıyor.

Financial Times gazetesinin aktardığına göre eski Dışişleri Bakanı, X platformunda yayımladığı açık mektupta, “İşte Paris’te uyuşturucu sorunlarınız olduğunu doğrulayabildim. Maalesef iyileşmeniz gerçekleşmedi,” diye yazdı.

Hangi uyuşturucudan bahsettiğini belirtmeyen Leyva, Ağustos 2022’den itibaren yaklaşık iki yıl boyunca Petro’nun ilk dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı.

Mektubunda, “Çok sık yalnızlık, endişe, depresyon ve üstesinden gelmesi zor diğer durumlar yaşadığınız iyi biliniyor,” ifadelerini kullandı.

Daha önce, Kasım 2023’te araştırmacı gazeteci María Jimena Duzán, Petro’nun “sık sık ortadan kaybolmasının” gizli tutmak istediği bir bağımlılıktan kaynaklandığını yazmıştı.

Petro, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Tek bağımlılığım sabahları içtiğim kahve,” diye yanıt vermişti.

Devlet Başkanı, önemli toplantılara sık sık geç kalması veya katılmaması, hatta bazen günlerce kamuoyunun gözünden kaybolmasıyla biliniyor.

Şubat ayında Petro, ülkede kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yaparak, kokainin “viskiden hiçbir farkı olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini belirtmişti.

Bundan önce, Kolombiya İçişleri Bakanı Armando Benedetti de kendi uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelesini anlatmıştı.

Kolombiya, dünyanın en büyük kokain üreticisi ve Petro’nun devlet başkanlığı döneminde bu uyuşturucunun üretim hacimleri son yirmi yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi istatistiklerine göre, 2023 yılında Kolombiya’da 2 bin 664 ton saf kokain üretildi (bir önceki yıla göre yüzde 53 artış).

Ülkede kokain yapımında kullanılan koka bitkisinin ekim alanı 253 bin hektara yükselerek neredeyse Lüksemburg’un yüzölçümüne ulaştı.

Petro, Ağustos 2022’de devlet başkanlığı görevine başladı. Sol ve merkez sol siyasi güçleri bir araya getiren “Kolombiya İçin Tarihi Pakt” ittifakından aday olan Petro, ikinci tur seçimlerini az farkla kazanmıştı.

Kolombiya’da yerel seçimlerde Başkan Petro’ya darbe

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English