Bizi Takip Edin

Amerika

Tarife savaşlarında ABD Hazine Bakanı Bessent öne çıkıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel ekonomiyi vuran gümrük tarifeleri uygulamasına Çin hariç 90 gün ara vermesiyle birlikte, “piyasalar” rahat bir nefes almış görünüyor.

Süreç, aynı zamanda Trump kampındaki çelişkileri de su yüzüne çıkardı. Elon Musk ve Trump’ın ticaret ve üretimden sorumlu danışmanı Peter Navarro arasında sosyal medyaya da yansıyan atışmalar buzdağının görünen yüzü. Musk, tarifelerin sonuna kadar uygulanmasından ziyade bir tehdit olarak kullanılmasını savunan kampta yer alırken, Navarro “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) koalisyonu içerisinde “sonuna kadar gidilsin” diyenlerin sözcüsü konumunda.

Tarife savaşlarında “iyi polis” rolüne soyunan isim ise Hazine Bakanı Scott Bessent. Örneğin POLITICO’da yer alan bir analizde, Bessent’in Trump’ın gümrük tarifeleri stratejisi konusunda Beyaz Saray’ın önde gelen seslerinden biri olduğuna dikkat çekildikten sonra şimdi de ticaret anlaşmaları konusunda başarılı olmak zorunda olduğu vurgulanıyor.

Wall Street ile Beyaz Saray arasındaki arabulucu

POLITICO, “Eski hedge fonu yöneticisi, çoğu üç aylığına askıya alınmış olan ve ekonomiyi sarsan gümrük vergilerini engellemek için 75’ten fazla hükümetle yapılacak anlaşmaların müzakeresinde başrolü üstlenecek. Patronu Başkan Donald Trump’ın nefesi ensesinde olacak. Wall Street’teki müttefikleri ve gümrük tarifelerine şüpheyle yaklaşan Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, finans piyasalarına kesinlik getirmesi için umutlarını ona bağlayacak,” diye yazıyor.

Bessent’in, huzursuz Wall Street yöneticileri ile Beyaz Saray arasında tarifeler konusunda arabuluculuk rolüne soyunduğu belirtiliyor.

Bessent, Ticaret Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilciliği (USTR) ile birlikte çalışmak üzere “bir süreci uygulamaya koyduğunu” söylemek dışında, yönetimin bu göreve nasıl yaklaşacağına dair kamuoyuna çok az ipucu verdi. Bununla birlikte Japonya gibi “hızlı davranan” ülkelere müzakerelerde öncelik verileceği gelen bilgiler arasında. Bakan ayrıca yönetimin her ülkeyle “ısmarlama” ticaret anlaşmaları yapacağını da söylüyor.

Bu arada Bessent, POLITICO’ya göre, kesinlik arayan finans piyasalarının baskısı altında. 90 günlük duraklamaya rağmen, ABD gümrük vergileri şu anda 1903’ten bu yana en yüksek oran olan ortalama yüzde 27 civarında ve Trump Çin mallarına yüzde 145 gümrük vergisi uygulayarak Çin ile tam ölçekli bir ticaret savaşı başlattı.

Ticaret müzakereleri için de Bessent rol üstlenecek

Beklenti, Hazine şefinin başarılı bir anlaşmanın neye benzeyebileceğini hızlı bir şekilde gösterebilmesi.

Bessent’in ticaret müzakerelerinde önemli bir figür olarak ortaya çıkması, Trump’ın gümrük vergisi planının finans piyasalarını sarstığı son günlerde beklenmedik bir gelişme oldu; çünkü tarifeler ve ticaret müzakereleri geleneksel olarak Hazine’nin değil USTR’ın görev kapsamında yer alıyor.

Bessent ayrıca 2 Nisan’da açıklanan gümrük vergisi planıyla arasına mesafe koyarak bu hafta bir televizyon röportajında gümrük vergisi oranlarının belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan formülde yer almadığını söyledi.

Çarşamba günü banka yöneticilerinin katıldığı bir konferansta konuşan Bessent, “Açıkçası tarifeler konusunda tavsiyelerde bulunuyordum, [ama] daha çok vergi tasarısı üzerinde çalışıyordum. Şimdi ise birçok gümrük tarifesinde baş müzakereci rolünü üstleneceğim,” ifadelerini kullanmıştı.

Bakan, Trump’ın son birkaç haftadır uyguladığı tarife stratejisiyle “kendisi için maksimum müzakere kozu” yarattığını söyleyerek Musk’ın da yer aldığı kampta olduğunun işaretlerini veriyor.

POLITICO’ya göre Wall Street, Bessent’in rolünü bir “kriz yöneticisi” olarak görmeye başladı ve son birkaç gündür yönetimin tarife yaklaşımı üzerinde artan etkisini memnuniyetle karşıladı.

JPMorgan şefi Dimon, Bessent’i göreve çağırdı

Bloomberg’de yer alan bir haberin başlığı da Bakanın yeni rolünü ilan ediyor: “Bessent Wall Street’in En İyi Ticaret Müzakerecisi Olarak Ortaya Çıktı”

Haberde, “Hazine Bakanı Scott Bessent, İkinci Dünya Savaşı öncesinden bu yana en yüksek Amerikan gümrük vergisi oranlarının belirlenmesinde doğrudan yer almadı. Fakat şimdi bunların uygulanmasını önlemek için yürütülen müzakerelerden sorumlu,” deniyor.

Analizde, ABD finans dünyasının tartışmasız en büyük ismi olan JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’ın, çarşamba günü özellikle Bessent’in liderliği üstlenmesi çağrısında bulunduğuna işaret ediliyor.

Dimon, Trump’ın izlediğini söylediği bir Fox Business programında, ticaret ortaklarıyla anlaşmalar yapmak için “Scott’ın zaman ayırmasına izin verin” demişti.

Kısa bir süre sonra Bessent, Cumhuriyetçilerin vergi kesintisi tasarısını tartışmak üzere Capitol Hill’de (ABD Kongresi) Cumhuriyetçilerle yapacağı öğlen görüşmesini iptal etti.

Günün ilerleyen saatlerinde yönetimin yüzü olarak gazetecilere konuşmak üzere Beyaz Saray’da ortaya çıktı ve Trump’ın görüşmelere olanak tanımak üzere “karşılıklı” vergilerin çoğu için 90 günlük bir duraklama kararını detaylandırdı.

İyi polis, kötü polis ve kenara çekilenler

Hazine şefi olarak seçilmeden önce Bessent, Trump’ın yaklaşımını “gerilimi azaltmak için gerilimi tırmandırmak” olarak tanımlamıştı ve bu anlayışı resmi olarak ekibe katıldıktan sonra bırakmıştı.

Fakat Bloomberg’e göre şimdi tartışmalı bir şekilde ortaya çıkan şey bu. Perşembe günü yapılan kabine toplantısında Trump, Bessent ve Ticaret Bakanı Howard Lutnick’i “anlaşmalar üzerinde çalışan kişiler” olarak gösterdi. Bessent o oturumda Hazine, Ticaret ve USTR ofislerinin “bir süreci uygulamaya koyacaklarını” söyledi ve Trump’ın müzakerelerde doğrudan yer alacağını da yineledi.

Atlantic Council GeoEconomics Center’ın üst düzey direktörü Josh Lipsky, “Dün olan şey, piyasanın Bessent’te bir sözcüye sahip olduğunu görmesiydi,” diyerek Bakan’ın yeni rolünü tanımlıyor 

Bessent için Lipsky, çarşamba günü “görev süresinin şu ana kadarki en önemli günlerinden biriydi, ancak daha önümüzde pek çok sınav var,” diyor.

Bllomberg, “Geçtiğimiz haftalarda Ulusal Ekonomik Konsey Direktörü Kevin Hassett ile birlikte Cumhuriyetçi Kongre üyeleri ile vergi paketi müzakerelerini yürüten Hazine şefi için bu ani bir değişim oldu,” diye yazıyor.

Geçtiğimiz kasım ayında, “tartışmasız ticaret çarı” olarak görünen Ticaret Bakanı Howard Lutnick’ti, çünkü Trump onu sadece ticaret şefi olarak seçmekle kalmadı, aynı zamanda “tarife ve ticaret gündemine liderlik edeceğini” ve Greer’in USTR ofisinden de “doğrudan sorumlu” olduğunu söylemişti.

Daha yakın bir zamanda, başkanlık danışmanı Peter Navarro, Trump’ın “Kurtuluş Günü” olarak adlandırdığı 2 Nisan’da açıklanan karşılıklı tarifelerde önemli bir rol oynayarak yükselişe geçmişti.

POLITICO’daki başka bir değerlendirmede, Lutnick’in “kötü polis”, Bessent’in ise “iyi polis” rolünü oynamaya başladığına, Navarro’nun ise “kenara çekildiğine” işaret ediliyor.

Çin gümrük vergilerini yüzde 125’e çıkararak ABD’ye karşılık verdi

Amerika

Trump, Signal skandalını ortaya çıkaran Goldberg ile görüşecek

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Signal sohbet skandalının ardından The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg ile röportaj yapmak üzere bir araya geleceğini söyledi.

Goldberg, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinin yer aldığı grup sohbetine yanlışlıkla eklendiğini ortaya çıkardıktan sonra, Trump yönetiminin hassas bilgileri ele alma yeteneğinin sorgulanmasına yol açtı.

Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, “Bu röportajı meraktan ve kendimle rekabet etmek için yapıyorum, sadece The Atlantic’in ‘doğru’ olup olmadığını görmek için,” dedi.

The Atlantic muhabirleri Michael Scherer ve Ashley Parker da röportaja katılacak. Parker ve Scherer, Trump yönetimi hakkındaki haberleri derinleştirmek için Ocak ayında The Atlantic’e katıldı. İkisi de daha önce Washington Post’ta çalışıyordu.

ABD’de ‘Signalgate’ skandalı büyüyor

Trump, röportajın “Bu yüzyılın en önemli başkanı” başlığını taşıyacağını söyledi. Başkan, “Benim bakış açıma göre, ne kadar kötü olabilir ki, ben KAZANDIM!” diye yazdı.

Goldberg, mart ayında Trump yönetiminin üst düzey yetkililerinin Yemen’deki hava saldırılarını tartıştığı ve planladığı bir sohbet grubuna eklenmişti.

Beyaz Saray, mesajların gerçekliğini doğrulamış, fakat Goldberg’in haberinin doğru olduğunu reddetmişti.

Goldberg, ulusal güvenlik gerekçesiyle başlangıçta mesaj dizisindeki bazı ayrıntıları açıklamakta tereddüt etmişti, fakat Beyaz Saray, mesajların gizli bilgi veya savaş planları içermediğini açıkladıktan sonra sohbetin tamamını yayınladı.

Olay, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e yönelik eleştirileri ateşledi, özellikle de Hegseth’in Yemen’deki saldırılarla ilgili bilgileri ayrı bir Signal sohbetinde eşi, kardeşi ve kişisel avukatıyla da paylaştığı haberler çıktıktan sonra.

Okumaya Devam Et

Amerika

Pentagon, transseksüel askerleri tespit edecek

Yayınlanma

ABD ordusu ve Pentagon, transseksüel askerleri nasıl bulup tespit edeceklerini ve ordudan uzaklaştırmak için nasıl bir yol izleyeceklerini 30 gün içinde belirlemek zorunda.

Bu zorlu görev, askerlerin kendi kendilerini ihbar etmelerine veya meslektaşlarını ispiyonlamalarına bağlı olabilir.

Pentagon’un Çarşamba günü geç saatlerde bir davaya yanıt olarak sunduğu bir notun ardından perşembe günü Savunma Bakanlığı yetkililerine gönderilen bir memoranda, ordunun 26 Mart’a kadar “cinsiyet disforisi” (cinsel kimlik bozukluğu) teşhisi konulan veya tedavi gören askerleri tespit etmek için prosedürler oluşturması emredildi.

Ardından, bu askerleri ordudan uzaklaştırmaya başlamak için 30 gün süreleri olacak.

Bu emir, Başkan Donald Trump’un göreve başladıktan kısa bir süre sonra imzaladığı, transseksüel bireylerin orduda hizmet etmesini yasaklamaya yönelik adımları belirleyen başkanlık kararnamesini genişletiyor. Bu kararname mahkemede itiraz edilmişti.

Üst düzey bir savunma yetkilisi perşembe günü, şu anda aktif görevde, Ulusal Muhafız ve Yedek Kuvvetlerde “cinsiyet disforisi” teşhisi konulan yaklaşık 4.200 asker olduğunu düşündüklerini söyledi.

Personel meselelerini tartışmak için ismini vermek istemeyen yetkili, 2015 ile 2024 yılları arasında psikoterapi, cinsiyet kimliğini doğrulayan hormon tedavisi, cinsiyet kimliğini doğrulayan ameliyatlar ve diğer tedaviler için toplam maliyetin yaklaşık 52 milyon dolar olduğunu söyledi.

Amerikan ordusunda yaklaşık 2,1 milyon asker görev yapıyor.

Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, tıbbi durumlarının askeri standartlara uymadığını savunarak onları ortadan kaldırmak için çalışıyor.

Personel müsteşarı Darin Selnick, yeni notunda, “Cinsiyet disforisi tanısı almış, geçmişi olan veya buna uygun semptomlar gösteren bireylerin tıbbi, cerrahi ve ruh sağlığı kısıtlamaları, askerlik hizmeti için gerekli olan yüksek zihinsel ve fiziksel standartlarla bağdaşmamaktadır,” dedi.

Memorandumda, “ordunun ölümcüllüğü ve bütünlüğünün”, transseksüel personelin kendilerini tanımladıkları cinsiyete geçiş sürecinde yaşadıklarıyla “uyumsuz” olduğu iddia ediliyor ve cinsiyetin “değişmez, bir kişinin hayatı boyunca sabit” olduğu belirtiliyor.

Trump’ın başkanlık kararnamesine karşı dava açan altı transseksüel askerin avukatları, mahkeme dosyalarında, bu kararnamenin transseksüel kişilere karşı açıkça “düşmanlık” ifade ettiğini ve onları “eşit olmayan ve gereksiz” olarak nitelendirerek, diğer askerlerin ve halkın gözünde onları aşağıladığını savundu.

İnsan Hakları Kampanyası’nın hukuk işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Sarah Warbelow, yeni politikanın askerleri zor durumda bıraktığını ve transseksüel askerleri kendilerini ifşa etmeye zorladığını söyledi.

Warbellow, “Birdenbire kendinizi ifşa etmek zorunda kalacaksınız. Diğer insanlar sizi ifşa etmek zorunda kalacak. Eğer orduda transseksüel olduğunuzu bilen bir en iyi arkadaşınız varsa, bu yeni yönergeye göre, o arkadaşınız, eğer transseksüel bir kadınsanız, bugünden itibaren size [erkek kişi zamiri] ‘o’ ve ‘efendim’ diye hitap etmek zorunda kalacak,” dedi.

Askerler, “arkadaşlarının güvenliği ile doğrudan emirlere uymamak arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor” diyen Warbelow, transseksüel askerlerin, kendilerini ifşa etmemeleri halinde cezalandırılabileceklerini bildikleri için kendilerini ifşa etme baskısı hissedebileceklerini de sözlerine ekledi.

Perşembe günü, ABD yetkilileri, ilk rakamlara göre Donanmada yaklaşık 600, Kara Kuvvetlerinde 300 ila 500 ve Deniz Piyadelerinde 50’den az transseksüel askerin hızlı bir şekilde tespit edilebileceğini söyledi. Yetkililer, bireylerin örneğin belgelenmiş tıbbi tedavilerle tespit edilebileceğini ve bu sayının muhtemelen artacağını kabul etti.

Fakat yetkililer, bazı askerlerin geçiş sürecinden sonra orduya katılmış olabileceği ve kendilerini tanımlayabilecek tıbbi veya cerrahi işlemlerden geçmemiş olabileceği için ilk rakamların gerçek toplam rakamların altında olabileceğini belirtti.

Yetkililer ayrıca, kayıtlardan neyi ayırt edebilecekleri ve neyi rapor edebilecekleri konusunda sağlık gizliliği yasalarıyla sınırlı olabilecekleri konusunda uyarıda bulundu.

LGBT konularını araştıran Palm Center tarafından 2018 yılında yapılan bağımsız bir araştırmada, 2 milyondan fazla askerin arasında tahmini 14.000 transseksüel asker olduğu tahmin edildi.

Pentagon’un yeni politikası iki istisna öngörüyor: Askere alınmak isteyen transseksüel personel, savaş faaliyetlerini doğrudan desteklediğini vaka bazında kanıtlayabilirse veya cinsiyet disforisi teşhisi konmuş mevcut bir asker, belirli bir savaş ihtiyacını desteklediğini ve kimlikle özdeşleştirdiği cinsiyete geçiş yapmadığını kanıtlayabilir ve 36 ay boyunca “klinik olarak önemli bir sıkıntı yaşamadan” biyolojik cinsiyetinde istikrarlı olduğunu kanıtlayabilirse.

Cinsiyet disforisi, bir kişinin biyolojik cinsiyeti ile cinsiyet kimliği uyuşmadığında ortaya çıkıyor.

Muafiyet verilmesi durumunda, başvuru sahibi tuvaletler, yatakhaneler ve hatta “efendim” veya “hanımefendi” gibi resmi hitaplarda sadece biyolojik cinsiyetinin tanınması gibi bir durumla karşı karşıya kalacak.

Warbelow, transseksüel askerlerin, askerlik hizmetlerini etkileyebilecek herhangi bir adım atmadan önce, ordudan ve komutanlarından ek açıklama beklemeleri gerektiğini söyledi ve devam eden davaların bu politikayı etkileyebileceğini de belirtti.

Okumaya Devam Et

Amerika

Kokainin yasallaşmasını savunan Kolombiya liderine bağımlılık suçlaması

Yayınlanma

Kolombiya eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva, ülkenin Devlet Başkanı Gustavo Petro’yu uyuşturucu bağımlısı olmakla suçladı. Leyva, suçlamasını Petro’nun Haziran 2023’teki Paris ziyareti sırasında iki gün boyunca ‘kaybolmasına’ dayandırırken, Petro daha önce yaptığı açıklamada tek bağımlılığının kahve olduğunu belirtmişti.

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, ülkenin eski Dışişleri Bakanı Álvaro Leyva tarafından uyuşturucu bağımlısı olmakla suçlandı.

Leyva’nın suçlaması, Petro’nun kısa süre önce kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yapmasının ardından geldi.

Petro, kokainin “viskiden daha kötü olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini savunmuştu.

Petro’nun kendisi ise daha önce tek bağımlılığının kahve olduğunu söylemişti.

Levya’ya göre, bu suçlamanın temelinde Petro’nun Haziran 2023’te Kolombiya heyetinin Fransa’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Paris’te iki gün boyunca “kaybolması” yatıyor.

Financial Times gazetesinin aktardığına göre eski Dışişleri Bakanı, X platformunda yayımladığı açık mektupta, “İşte Paris’te uyuşturucu sorunlarınız olduğunu doğrulayabildim. Maalesef iyileşmeniz gerçekleşmedi,” diye yazdı.

Hangi uyuşturucudan bahsettiğini belirtmeyen Leyva, Ağustos 2022’den itibaren yaklaşık iki yıl boyunca Petro’nun ilk dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı.

Mektubunda, “Çok sık yalnızlık, endişe, depresyon ve üstesinden gelmesi zor diğer durumlar yaşadığınız iyi biliniyor,” ifadelerini kullandı.

Daha önce, Kasım 2023’te araştırmacı gazeteci María Jimena Duzán, Petro’nun “sık sık ortadan kaybolmasının” gizli tutmak istediği bir bağımlılıktan kaynaklandığını yazmıştı.

Petro, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Tek bağımlılığım sabahları içtiğim kahve,” diye yanıt vermişti.

Devlet Başkanı, önemli toplantılara sık sık geç kalması veya katılmaması, hatta bazen günlerce kamuoyunun gözünden kaybolmasıyla biliniyor.

Şubat ayında Petro, ülkede kokain satışının yasallaştırılması çağrısı yaparak, kokainin “viskiden hiçbir farkı olmadığını” ve “şarap gibi” talep göreceğini belirtmişti.

Bundan önce, Kolombiya İçişleri Bakanı Armando Benedetti de kendi uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelesini anlatmıştı.

Kolombiya, dünyanın en büyük kokain üreticisi ve Petro’nun devlet başkanlığı döneminde bu uyuşturucunun üretim hacimleri son yirmi yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi istatistiklerine göre, 2023 yılında Kolombiya’da 2 bin 664 ton saf kokain üretildi (bir önceki yıla göre yüzde 53 artış).

Ülkede kokain yapımında kullanılan koka bitkisinin ekim alanı 253 bin hektara yükselerek neredeyse Lüksemburg’un yüzölçümüne ulaştı.

Petro, Ağustos 2022’de devlet başkanlığı görevine başladı. Sol ve merkez sol siyasi güçleri bir araya getiren “Kolombiya İçin Tarihi Pakt” ittifakından aday olan Petro, ikinci tur seçimlerini az farkla kazanmıştı.

Kolombiya’da yerel seçimlerde Başkan Petro’ya darbe

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English