Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Katar, Çin’le serbest ticaret anlaşmasının yollarını arıyor

Yayınlanma

Katar’ın Hong Kong’daki başkonsolosuna göre, ülke bu yıl yapılan 28.8 milyar dolarlık doğal gaz satış anlaşması ve Çin’in güneş enerjisi elde etmek için yaptığı yardımlarının artması sonrası uzun süredir tartışılan Çin-Fars Körfezi serbest ticaret anlaşmasında bir rol oynamak istiyor.

3 milyon nüfuslu zengin ülke, Körfez İşbirliği Konseyi bloğu olarak diğer beş Orta Doğu ülkesiyle birlikte bir Çin ticaret anlaşmasını müzakere ediyor. Konseyin Çin ile ticaret görüşmeleri 2004 yılında başlamıştı.

Başkonsolos Ali Saad Al-Hajri perşembe günü South China Morning Post’a yaptığı açıklamada, “[Konsey olarak] hala tartışıyoruz, bu yüzden biraz zaman alacak, ancak sonucun faydalı olacağını düşünüyorum” dedi ve ekledi: “Müzakerelere katıldığımız için mutluyuz.”

Ticaret Bakanlığı geçen yıl web sitesinde yaptığı açıklamada, Çin ve konseyin mallar, hizmetler, yatırım ve gümrük prosedürleri üzerine “derinlemesine” tartışmalar da dahil olmak üzere serbest ticaret anlaşması üzerine 10 tur görüşme gerçekleştirdiğini belirtmişti. Bakanlık ayrıca iki tarafın “olumlu ilerleme kaydettiğini” de söylemişti.

Devlete ait QatarEnergy’nin haziran ayında Çin’e 27 yıl boyunca 4 milyon metrik ton sıvılaştırılmış doğal gaz satmak üzere bir anlaşmaya vardığını ve bunun Çin-Ortadoğu arasındaki en büyük anlaşmalardan biri olduğunu belirten Al-Hajri, Çin’in Katar’ın müşterisi China National Petroleum Corporation’a gazı zamanında teslim etme becerisini beğendiğini de sözlerine ekledi.

Al-Hajri, Katar’ın Pekin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin dokuz yıllık katılımcısı olarak Çin’den yardım aldığını da ifade etti.

Başkonsolos, kasım ayında Katar’da açılışı yapılan Çin tasarımı bir güneş enerjisi istasyonunun bu tür işbirliklerinin artmasına yol açacağını söyledi. Katar’ın ilk fosil yakıtlı olmayan enerji santrali olan 800 megavatlık fotovoltaik istasyon, Çin Devlet Konseyi’nin web sitesinde belirttiğine göre PowerChina Guizhou Engineering tarafından inşa edildi.

Çin’in, Çinli şirketlerin Katar’ın çöl ortamı için “özelleştirebileceği” “gelişmiş” güneş pili teknolojisine sahip olduğunu söyledi.

Al-Hajri, Katar’ın güneş enerjisinin tüm pik zamanlardaki elektriğe katkısını %10’dan %25’e çıkarmak istediğini kaydetti ve şunu ekledi: “Çin bu tür hedeflere ulaşabilecek en büyük ortaklardan biri” dedi.

Çinli firmalar Orta Doğu’da güneş enerjisi çalışmalarını ilerletiyor

Diğer yandan Pekin merkezli Economic Observer’ın salı günü bildirdiğine göre, Çinli firmalar Orta Asya ve Orta Doğu’daki yeni talebi karşılamak için bu ülkelerdeki güneş enerjisi çalışmalarını ilerletiyor. Haberde Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yenilenebilir enerji üretimini artırmayı planladıkları belirtiliyor.

Hong Kong’daki Global Source Partners’ta Çin ekonomisti olan Andrew Collier, “Çin kesinlikle alternatif enerjiye uzun zamandır çok para yatırıyor ve pil teknolojileri oldukça gelişmiş durumda” dedi.

Pekin Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda profesör olan Zha Daojiong, Katar-Çin enerji ilişkilerinin hiçbir zaman “jeopolitik şokları” hissetmeyeceğini söyledi. Daojiong, genel olarak daha güçlü bağların, “Katar’ın, ülkenin endüstriyel çeşitlendirmesine katılan daha fazla Çinli şirket görmeyi bekleyebileceği” anlamına geldiğini söyledi.

Haziran ayı sonu verilerine göre, Çin’in Katar’a ihracatı yılda 329 milyon ABD doları, ithalatı ise 1,39 milyar ABD doları olarak gerçekleşti.

Kuşak Yol Katar’ı Fars Körfezi’den ‘ekonomik merkez’ yapabilir

Al-Hajri, Kuşak ve Yol projesine katılımın Katar’ın Fars Körfezi’nde bir “ekonomik merkez” ve özellikle de bir ulaşım merkezi olarak konumlanmasına yardımcı olacağını söyledi.

Çin-Körfez konseyi ticaret anlaşmasının gelecekteki ticaret görüşmelerini kısaltacağını ve “doğrudan” işbirliğini kolaylaştıracağını ifade etti.

Çin, ABD’nin bazı Arap ülkeleriyle ilişkilerinin gergin olduğu geçtiğimiz yıl Orta Doğu’da diplomatik girişimlerde bulundu.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping 2018 yılında ikili ilişkileri güçlendirmek amacıyla BAE’yi ziyaret etti. Aralık ayında Suudi Arabistan’a yaptığı bir ziyaret sırasında Xi, Orta Doğu petrol ve gaz alımlarında yuan kullanımının yaygınlaştırılması için çalışma sözü verdi.

Al Hajri, serbest ticaret anlaşmasının şu anda anlamlı olduğunu çünkü Orta Doğu’nun artan yatırımlar ve turizm gibi yeni ekonomik sektörlerin gelişmesiyle “çok ama çok ilginç bir dönemden geçtiğini” söyledi.

“Bu tür bir anlaşma yapmak için en uygun zaman” dedi ve ekledi: “Bölge artık uyanıyor. Benim açımdan, Körfez İşbirliği Konseyi’ndeki ortaklarımızla hepimiz için uygun olanı bulmak için çalışmamız dışında [bir ticaret anlaşmasıyla] bir sorunumuz olduğunu düşünmüyorum.”

ORTADOĞU

Hamaney: Vatandaşların neden sandığa gitmediği araştırılmalı

Yayınlanma

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, 28 Haziran’da yapılan cumhurbaşkanı seçiminde rekor düşük katılımın ardından yaptığı açıklamada oy kullanmayan yüzde 60’lık kesimin ülke yönetimine karşı olduğunu düşünmenin doğru olmadığını söyledi.

İran devlet televizyonuna göre, Hamaney, başkent Tahran’daki konutunda Şehid Mutahhari İlahiyat Yüksekokulunun yöneticilerini kabul ettiği toplantıda konuşma yaptı.

Hamaney’in gündeminde geçen hafta yapılan tarihin en düşük katılımlı cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Uzmanlar katılımın düşük olmasının siyasete duyulan hayal kırıklığının bir göstergesi olduğunu düşünürken Hamaney, “Seçimlerin ilk aşamasına katılım beklenenden az ve tahminlerin aksine gerçekleşti. Bunun nedenleri, siyasetçiler ve sosyologlar tarafından araştırılmalıdır” dedi.

Oy kullanmayan yüzde 60’lık kesime işaret eden Hamaney, “Bazı insanlar, bazı yetkilileri ve hatta İslami sistemi sevmeyebilir ancak oy vermeyen herkesin bu kişilerle aynı fikri paylaştığı düşüncesi tamamen yanlıştır” ifadelerini kullandı.

Hamaney, “İslam’ı, İslam Cumhuriyeti’ni seven ve ülkenin kalkınmasını isteyenler, bunu seçimlere katılarak göstermelidir. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci aşaması çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.

Anayasayı Koruyucular Konseyinin reformist adayların birçoğunu elemesinin halkın sandığa gitme oranını düşürdüğü yaygın olarak kabul ediliyor. Bu durum, rejimin meşruiyeti ve halk ile arasının açılması tartışmalarına yol açıyor.

Geçen hafta cuma günü yapılan 14’üncü dönem cumhurbaşkanı seçiminde adaylardan hiçbiri yüzde 50’yi geçemeyince seçimi önde tamamlayan reformist aday Mesud Pezeşkiyan ile muhafazakâr aday Said Celili, ikinci tura kalmıştı.

Yüzde 40 katılım oranıyla ülke tarihindeki en düşük katılımlı cumhurbaşkanı seçimi olan birinci turda Pezeşkiyan, oyların yüzde 42,5’ini alırken Celili’nin oyu yüzde 38,6 oldu.

İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçildiği Haziran 2021 seçimlerinde ülke genelinde katılım yüzde 48,8 idi. 1 Mart’ta düzenlenen genel seçimlerde katılım oranı daha da geriledi ve ülke genelinde yüzde 41’e düştü.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail ve BM’den “Starlink” girişimi

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler, yardım çalışmalarının devamı için Gazze’de Starlink internet uydularını kullanmak amacıyla İsrail ile görüşmeler yürütülüyor. Hamas’ın güç kazanabileceğinden endişe duyan İsrail, BM’den bazı güvenceler istedi. BM, İsrail’in talebini yerine getirmeye hazırlanıyor.

Axios’tan Barak Ravid’in üç İsrailli ve bir BM yetkilisine dayandırdığı habere göre İsrail ve Birleşmiş Milletler (BM) Elon Musk’ın SpaceX Starlink internet sisteminin Gazze’de BM yardım görevlilerinin güvenliğini artırma planının bir parçası olarak konuşlandırılmasını müzakere ediyor.

BM, İsrail’e sistemin, Gazze’de yardım dağıtımının devam edebilmesi için gereklilik olduğunu söyledi. İsrail ise sistemin Hamas’ın eline geçmesinden ve İsrail istihbaratının, Hamas’ı izlemesini zorlaştırarak İsrail’e yönelik koordineli saldırı riskini artırmasından endişe duyuyor.

Yardım çalışanlarının İsrail hava saldırılarına hedef olması üzerinde BM, haziran ayında Gazze’deki operasyonlarının büyük bölümünü askıya aldı. Bu durum Gazze’de ihtiyaç sahibi Filistinlilere ulaşan yardım miktarında keskin bir düşüşe yol açtı ve insani krizi daha da derinleştirdi.

Axios’a konuşan İsrailli yetkililer, İsrail hükümetinin BM’nin yardım operasyonlarını askıya alma kararını BM liderliği tarafından yönlendirilen ve savaşı sona erdirmesi için İsrail üzerindeki baskıyı artırmayı amaçlayan siyasi bir hamle olarak gördüğünü söyledi. BM yetkilileri bunu özel olarak yalanladı.

ABD’li yetkililer, Biden yönetiminin taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalıştığını, İsrail’e BM’nin güvenlik endişelerinin gerçek olduğunu vurgularken bir yandan da bir çözüm üzerinde çalışmaya başladığını söyledi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller geçen hafta yaptığı bir açıklamada “BM’nin insani yardım ulaştırmak için karşı karşıya olduğu bazı güvenlik sorunlarını aşmak için son birkaç gündür çeşitli BM ve İsrail hükümetinin çeşitli bileşenleri arasında bir dizi görüşmeye katıldık” dedi ancak Starlink’ten özellikle bahsetmedi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, konunun İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın geçen hafta Washington’a yaptığı ziyaret sırasında gündeme geldiğini söyledi.

Ardından konuyla ilgili New York’taki BM merkezinde konuyla ilgili bir dizi toplantı düzenlendiği kaydedildi. Habere göre görüşmeler sırasında BM yetkilileri sahadaki personeliyle daha sağlıklı iletişim kurabilmek için SpaceX Starlink uydu sistemini Gazze’ye yerleştirmek istediklerini söyledi. İsrailli yetkililer ise Hamas’ın geçmişte sofistike ve hassas iletişim ekipmanlarını ele geçirdiğini ve Starlink sistemini de ele geçirebileceğini söyledi. İsrail; BM’den sistemin ele geçirilmesi durumunda uzaktan devre dışı bırakılabileceği konusunda garanti istediler.

Bunun üzerine BM de sistemin uzaktan etkisiz hale getirilebileceğini göstermek ve İsrail güvenlik servislerinin endişelerini gidermek amacıyla İsrailli teknik uzmanlara sistemin sunumunu yapmak üzere İsrail’e bir ekip göndermeyi önerdi.

Axios’a konuşan üst düzey bir BM yetkilisi “BM güvenlik departmanından bir ekip, Gazze’deki BM operasyonlarıyla ilgili güvenlik konularında devam eden angajmanımızın bir parçası olarak İsrail’e gidiyor” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’den “UCM” adımı: Ben-Gvir’e “göstermelik” soruşturma

Yayınlanma

İsrail Devlet Savcısı Amit Aisman’ın, “Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) memnun etmek” amacıyla Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir hakkında soruşturma açılmasına ilişkin adımlar attığı iddia edildi.

İsrail devlet televizyonu KAN’da yer alan habere göre, Aisman, Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan “Gazze’deki Filistinlileri provoke ettiği şüphesiyle” Ben-Gvir hakkında adli soruşturma başlatılmasını istedi.

Süreci Başsavcı Miara’nın yürüttüğüne yer verilen haberde, Ben-Gvir’e yönelik soruşturma açılıp açılmayacağı hakkında henüz nihai bir karar alınmadığını, soruşturma açılması yönünde karar alınsa bile Ben Gvir’e karşı iddianame hazırlanması ihtimalinin uzak olduğuna dikkati çekildi.

Başsavcılık ofisi yetkililerinin görüşlerine yer verilen haberde, muhtemel soruşturmanın “hiçbir sonuca varmayacağı” değerlendirildi.

Uzmanlar, Devlet Savcısı Aisman’ın bu adımı “sadece UCM’yi ikna etmek için” attığını belirtti.

Haberde, Ben Gvir hakkında muhtemel soruşturmanın, “UCM’yi memnun etme ve İsrail yargı sisteminin bakanları soruşturduğunu gösterme” amacıyla başlatılan “göstermelik” bir girişim olduğuna ilişkin intibaların olduğuna yer verildi.

Ben-Gvir’den tepki

Aşırı sağcı görüşleriyle bilinen Ben-Gvir ise KAN’ın haberine ilişkin X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, “İnanılmaz. Savcı, İsrailli bir bakanı düşman ülkenin vatandaşlarını provoke etme şüphesiyle soruşturmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Ben-Gvir, İç güvenlik teşkilatı Şin-Bet (Şabak) ile başsavcılığın, “Gazze’de suikast düzenleyeceğine İsrailli bir bakana suikast düzenlemeye çalıştıklarını, bunun başarılı olmayacağını” savundu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs’ta, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusunda bulunduğunu bildirmişti.

Han, Netanyahu ve Gallant’ın 8 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nde “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu” açıklamıştı.

Uluslararası bölgesel insan hakları mecralarında aynı şekilde Ben-Gvir hakkında da tekrarladığı provoke açıklamaları çerçevesinde benzer bir adım atılması çağrıları yükseliyor. Ben-Gvir, son olarak 30 Haziran’da yayımlanan videoda “Filistinli mahkumlar başlarından vurularak öldürülmeli” ifadelerini kullanmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English