Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Kazan’daki BRICS zirvesine kimler katılacak?

Yayınlanma

22-24 Ekim’de Kazan’da düzenlenecek BRICS zirvesine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve birçok üst düzey liderin katılması bekleniyor. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, zirvenin BRICS’in genişlemesi ve uluslararası meseleler açısından önemli olacağını belirtti.

22-24 Ekim 2024 tarihleri arasında Kazan’da gerçekleştirilecek olan BRICS zirvesine, 30’dan fazla ülkenin temsilcileri ve bazı uluslararası kuruluşların başkanları katılacaklarını teyit etti.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, 3 Ekim’de düzenlediği basın toplantısında sadece iki ismi kamuoyuyla paylaştı: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Brezilya’nın eski Devlet Başkanı, aynı zamanda Yeni Kalkınma Bankası Başkanı Dilma Rousseff.

Ryabkov, diğer konuklar hakkında bilgi vermeyi “görev alanım dışında” diyerek geçiştirdi ve bu isimlerin zirveye yakın bir zamanda Rusya başkanlık yönetimi tarafından duyurulacağını belirtti.

Ryabkov, konuşmasının başında 2024 yılı başında BRICS’e katılan Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu beş yeni üyenin yanı sıra, mevcut 10 BRICS üyesinin isimlerini de saydı. Diplomat, tüm bu ülkelerin zirvede en üst düzeyde temsil edileceğini söyledi.

Buna göre zirveye, ev sahibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yanı sıra, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ve Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın da katılması bekleniyor.

Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid el-Nahyan, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın da Kazan’da hazır bulunacağı öngörülüyor.

Türkiye’nin rolü ve Ukrayna meselesi

Ryabkov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazan’daki zirveye katılımı hakkında konuşurken, Türkiye’nin BRICS’e katılmak için resmi başvuruda bulunduğunu, fakat Erdoğan’ın şimdilik BRICS Plus sosyal yardım etkinliklerine katılacağını doğruladı. Ryabkov, bir ülkenin BRICS’e katılımı için tüm üye ülkelerin oy birliğiyle karar alması gerektiğini de hatırlattı.

Zirvede, Erdoğan’ın, Moskova ile görüş ayrılığı yaşadığı Ukrayna meselesinin de ele alınması bekleniyor. Türkiye, eylül ayında düzenlenen “Kırım Platformu” toplantısında, Ukrayna’nın Kırım üzerindeki egemenliğini destekleyen bir tutum sergilemişti.

Bu bağlamda, Moskova’nın Kiev’le doğrudan temas kurma imkânı görmediği, ancak BRICS ülkeleri de dahil olmak üzere çeşitli çözüm önerilerine açık olduğu biliniyor.

Aynı şekilde, Ryabkov, ABD ile stratejik istikrar görüşmeleri konusunda da açıklamalarda bulundu. Rusya’nın, “ABD’nin bize stratejik bir yenilgi yaşatma niyeti değişmediği sürece” diyalog kurmaya yanaşmayacağını belirtti. Ayrıca, Washington’un Avrupa’daki müttefiklerinin nükleer silahlarını hesaba katmadan kendi nükleer cephaneliğini sınırlama arzusunu eleştirdi.

BRICS’in genişlemesi ve geleceği

Rusya’da yapılacak zirvenin gündeminde BRICS’in daha fazla genişlemesi bulunmuyor. Yaklaşık 40 ülke BRICS’e katılma ya da yakın iş birliği kurma isteğini dile getirse de birliğin öncelikli hedefi 1 Ocak 2024 itibarıyla katılan yeni üyelerin entegrasyonunu tamamlamak.

Ryabkov, BRICS’in kapılarının açık kalmaya devam edeceğini, ancak birliğe katılacak ülkeler için bazı kriterlerin olduğunu belirtti. Bu kriterler arasında, bağımsız dış politika izleme, uluslararası ve bölgesel meselelerde önemli bir rol oynama ve BRICS ülkeleriyle iyi ilişkiler içinde olma gibi unsurlar bulunuyor.

Kazan’da, BRICS’e yeni bir “ortak ülke” statüsü verilmesine ilişkin bir rapor da sunulacak.

Ryabkov, BRICS içinde bazı zorlukların var olduğunu da kabul etti. Özellikle üye ülkelerin ulusal çıkarlarının her zaman örtüşmediğini, mali konuların da dahil olduğu bazı alanlarda tek bir para birimine geçmenin henüz gündemde olmadığını vurguladı. Ancak, BRICS’in kararlarını oy birliği ile alması gerektiğini belirterek, bu durumun birliğin gelişimini zaman zaman yavaşlatabileceğini ifade etti.

Ryabkov, basın toplantısını bitirirken, uluslararası durumun 1962 Küba Füze Krizi’ne benzerliği hakkındaki soruya yanıt verdi. Batılı muhataplarına seslenerek, nükleer güçler arasında doğrudan bir çatışma olasılığının küçümsenmemesi gerektiğini söyledi. Bakan Yardımcısı, “Şu an keşfedilmemiş bir siyasi ve askeri alanda ilerliyoruz. Rakiplerimizin hata yapma lüksü yok, çünkü bu hatanın bedeli felaket olabilir,” dedi.

Vedomosti gazetesine konuşan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Araştırma Direktörü Andrey Kortunov’a göre, BRICS, etkili kararlar alamayan bir tartışma kulübüne dönüşme riskiyle karşı karşıya.

Kortunov, örgütün genişlemesinin durdurulamayacağını ve Kazan’da da genişleme yönünde adımlar atılacağını belirtti. Ayrıca, BRICS ortak ülke statüsünün daha net bir şekilde tanımlanması ve bu statünün, gelecekteki üyelik için bir adaylık statüsü olarak değerlendirilmesi bekleniyor.

Uzman, “Genişleme konusunu askıya alamazsınız. Örgüte şu ya da bu statüde katılmayı uman liderler Kazan’a geliyor,” diyerek sözlerini tamamladı.

DİPLOMASİ

ABD, Baltık Denizi’ne deniz piyadelerini gönderdi

Yayınlanma

ABD, NATO’nun Baltic Sentry operasyonu kapsamında Baltık Denizi’ndeki kritik su altı altyapısını korumak amacıyla Finlandiya’ya yaklaşık 40 deniz piyadesi gönderdi. Bu işbirliği, Finlandiya ve ABD arasındaki Savunma İşbirliği Anlaşması’nın (DCA) ilk uygulaması olacak. Son aylarda Baltık Denizi’nde meydana gelen kablo hasarları, NATO’nun bu operasyonu başlatmasına neden oldu.

Finlandiya Donanması’nın açıklamasına göre, yaklaşık 40 ABD deniz piyadesinden oluşan bir birlik, NATO’nun Baltık Denizi’ndeki kritik su altı altyapısını koruma operasyonu olan Baltic Sentry’ye (Baltık Nöbeti) katılmak üzere Finlandiya’ya gelecek.

Amerikan deniz piyadelerinin, ülkenin sahil güvenliği ile işbirliği yapması ve Baltık Denizi’nin deniz alanını gözetlemek için insansız hava araçları kullanması planlanıyor.

Finlandiya Donanması, Amerikan ordusu ile bu etkileşimin, Helsinki ile Washington arasında 1 Eylül 2024’te yürürlüğe giren Savunma İşbirliği Anlaşması (DCA) kapsamındaki ilk operasyon olacağını belirtti.

NATO, Baltık Denizi tabanındaki su altı kablolarında meydana gelen artan kopmalar nedeniyle 14 Ocak’ta Baltic Sentry operasyonunu başlattı.

Polonya Başbakanı Donald Tusk, operasyonun 90 gün süreceğini, ancak daha da uzayabileceğini bildirmişti.

Operasyon kapsamında Polonya ve Estonya, donanmalarına potansiyel tehditlere karşı güç kullanma ve kendi karasularında meydana gelen olaylara karıştığını düşündükleri gemileri durdurma yetkisi verdi.

Geçtiğimiz yılın sonlarından itibaren Baltık Denizi’nde elektrik ve telekomünikasyon kablolarında çeşitli kopmalar meydana geldi.

Kasım ayında, Finlandiya ve Almanya’yı birbirine bağlayan Finlandiya devlet şirketi Cinia’ya ait C-Lion 1 kablosu hasar gördü. O dönemde, Çin gemisi Yi Peng 3’ten şüphelenilmişti.

Aynı kuru yük gemisinin, Litvanya ve İsveç arasındaki su altı telekomünikasyon hatlarında da —18 Kasım’da BCS East-West Interlink ve 14 Ocak’ta NordBalt— kopmalara neden olduğu düşünülüyor.

25 Aralık’ta, Finlandiya’dan Estonya’ya elektrik sağlayan Estlink 2 kablosu hasar gördü. Bu olaya karıştığı şüphesiyle, St. Petersburg’dan Mısır’ın Port Said kentine giden Eagle S adlı petrol tankeri alıkonuldu.

26 Ocak’ta Letonya ve İsveç, Ventspils’ten Gotland’a giden fiber optik kablonun hasar gördüğünü bildirdi.

Soruşturma kapsamında, Malta’ya kayıtlı ve Bulgaristan şirketi Navigation Maritime Bulgare’ye ait olan Vezhen adlı gemi alıkonuldu.

Gemi, Leningrad oblastındaki Ust-Luga limanından Güney Amerika’ya gübre taşıyordu.

İsveç sahil güvenliğinin açıklamasına göre, son kablo kopması vakası 20 Şubat’ta meydana geldi ve yine C-Lion 1 kablosu hasar gördü.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rus basını, Trump’ın Zelenskiy’e yönelik sözlerini nasıl değerlendirdi?

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i sert bir dille eleştirerek, ülkeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu iddia etti. Trump, Zelenskiy’i ABD’den 350 milyar dolar almakla suçlarken, Ukrayna’daki nadir toprak kaynakları konusunda da anlaşmazlık yaşandığını belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump, 19 Şubat’ta sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “yakında ülkesini kaybedebileceğini” iddia etti.

Trump, Zelenskiy’i “vasat bir komedyen” olarak nitelendirerek, “ABD’yi, asla başlamaması gereken, baştan kaybedilmiş bir savaşı yürütmek için 350 milyar dolar harcamaya ikna ettiğini” yazdı.

Trump, Zelenskiy’in bu paranın yarısının hesabını veremediğini ve eski Başkan Joe Biden’ı “keman gibi çalarak” elde ettiğini öne sürdü.

Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin (CFR) verilerine göre, ABD, Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya toplam 175 milyar dolar tutarında askeri ve mali yardım taahhüt etti veya sağladı.

Avrupa Dış İlişkiler Servisi’nin internet sitesine göre de aynı dönemde Avrupa Birliği (AB) de Kiev’e askeri, mali, insani ve diğer yardımlar için 145 milyar dolar taahhüt etti veya sağladı.

Washington’dan gelen bu tepki, Zelenskiy’in ülkede başkanlık seçimlerinin yapılamayacağına dair açıklamalarının ardından geldi.

Trump, daha önce seçimlerin yapılması gerektiğini belirtmiş ve 19 Şubat’taki basın toplantısında Zelenskiy’in oy oranının yüzde 4 olduğunu ifade etmişti.

Zelenskiy ise bu iddiaya karşılık olarak oy oranının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu ve Trump’ın yanlış bilgilendirildiğini savundu.

Milyarder ve Trump’ın yakın danışmanı Elon Musk ise X (eski Twitter) sosyal medya platformunda yaptığı bir paylaşımla, bu durumda Zelenskiy’in seçim yapmaktan memnuniyet duyması gerektiğini belirtti.

Bir diğer anlaşmazlık konusu ise Zelenskiy’in, ABD Hazine Bakanı’nın 12 Şubat’ta Ukrayna’ya yaptığı ziyarette imzalamayı beklediği nadir toprak elementleri anlaşmasını imzalamaması oldu.

Trump, Scott Bessent’e Kiev’de saygısızca davranıldığını söyledi. 20 Şubat’ta gazetecilere konuşan Trump, “Ona oldukça kaba davrandılar, aslında ‘hayır’ dediler ve Zelenskiy uyuyordu ve onunla görüşemedi,” dedi. Ancak Zelenskiy’in Bessent ile görüştüğü belirtilmeli.

Trump, 10 Şubat’ta Fox News kanalına verdiği röportajda, Ukrayna ile toplam 500 milyar dolar değerinde nadir toprak elementlerine erişim sağlayacak bir anlaşmaya vardıklarını söylemişti.

Fakat Ukrayna haber ajansı UNIAN‘a göre, bu kaynakların çoğu Kiev’in kontrolünde değil.

NBC News‘in haberine göre, Zelenskiy, belgede Ukrayna için “yeterli” güvenlik garantisi bulunmaması nedeniyle belgeyi imzalamayı reddetti.

20 Şubat’ta Reuters haber ajansının bildirdiğine göre, Trump yönetimi anlaşmanın basitleştirilmiş bir versiyonunu imzalamaya çalışabilir ve ayrıntılar daha sonra görüşülebilir.

Trump ile Zelenskiy arasındaki gerilim, 12 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin ardından belirgin bir şekilde hissedilmeye başlandı. Bu, iki liderin üç yıl içindeki ilk temasıydı.

18 Şubat’ta Riyad’da Rus ve ABD heyetleri bir araya geldi. Zelenskiy o sırada Türkiye’deydi ve daha önce planlanan Suudi Arabistan ziyaretini iptal etti.

Bundan önce, 17 Şubat’ta Riyad’daki görüşmelerin sonuçlarını kabul etmeyeceğini söylemişti.

Diğer yandan ABD’nin Şubat 2022’den bu yana ilk kez Rusya’nın eylemlerini kınayan bir Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararını imzalamayı reddettiği öğrenildi.

Ayrıca, Financial Times gazetesine göre, ABD temsilcileri G7’yi, savaşın başlamasının üçüncü yıl dönümü vesilesiyle yayımlanacak bildiride Rusya’yı “saldırgan” olarak nitelendirmemeye çağırdı.

Vedomosti gazetesine demeç veren Rus siyaset bilimci Aleksandr Nemtsev’e göre, Trump’ın ekibi Zelenskiy’i eleştirerek onu görevden ayrılmaya ve Ukrayna’da seçim yapmaya zorlamaya çalışıyor.

Uzmana göre, ABD Başkanı bunun Rusya-Ukrayna barış görüşmelerini hızlandıracağına inanıyor. Nemtsev, Ukrayna’da iktidar değişikliği olasılığının Avrupalı ​​liderlerin eylemlerine bağlı olacağını düşünüyor.

Siyaset bilimci, “Avrupalılar Zelenskiy’e gitmesini söylerse, istifa ilan etmekten başka seçeneği kalmayacak,” diye ekledi.

Yüksek Ekonomi Okulu (VŞE) Kompleks Avrupa ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Lev Sokolşik de Trump’ın amacının Ukrayna ihtilafını ABD lehine çözmek olduğu konusunda hemfikir.

Uzman, ABD Başkanı’nın bu sorunu ciddiye aldığını ve çözüm için tüm engelleri ortadan kaldırmaya çalıştığını, Zelenskiy’in ise Trump’a göre Amerikan yaklaşımlarına karşı çıktığını belirtti:

“ABD, tüm dikkati Asya-Pasifik bölgesine yönlendirmek için kârı maksimize etmek, kaynakları birleştirmek ve maliyetleri düşürmekle ilgileniyor. Ukrayna ihtilafı ise bu stratejik hedefin gerçekleştirilmesinin önünde bir engel. Trump için en uygun seçenek, Ukraynalılarla ilgili sorumluluğu Avrupa’ya devretmek.”

Nemtsev’e göre, Trump’ın Ukrayna nadir toprak metallerinin işletilmesi konusunu gündeme getirmesi, Zelenskiy’i zor durumda bırakmak ve onu Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorlamak için bir bilgi baskısı unsuru ve bir bahane.

Sokolşik ise Washington’ın Kiev’e baskı yaparak, ABD’nin Ukrayna’ya yardıma yönelik maliyetlerini ve harcamalarını telafi etmek için bu anlaşmayı imzalamasını sağlamaya çalışacağı görüşünde.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, G7 bildirisinde Rusya’nın ‘saldırgan’ olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyor

Yayınlanma

Financial Times‘ın haberine göre, ABD, G7 ülkelerinin Ukrayna savaşıyla ilgili ortak açıklamasında Rusya’yı ‘saldırgan’ olarak tanımlamaya karşı çıkıyor.

Dünyanın en zengin ülkelerini barındıran G7 bünyesinde, Rusya’nın Ukrayna savaşında üstlendiği rol konusunda bir görüş ayrılığı yaşanıyor. Financial Times‘ın konuya vakıf beş kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD, savaşın üçüncü yıl dönümü vesilesiyle yapılacak kapanış bildirisinde Rusya’yı ‘saldırgan’ olarak tanımlamaktan kaçınıyor.

G7 ülkeleri, her yıl dönümünde (24 Şubat) Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri müdahaleyi kınayan ortak bir bildiri yayımlayacak.

Geçtiğimiz yılki bildiride, “saldırı savaşının derhal durdurulması” ve “silahlı kuvvetlerin Ukrayna’nın uluslararası alanda tanınmış topraklarından tamamen ve koşulsuz olarak geri çekilmesi” çağrısı yer almıştı.

Donald Trump liderliğindeki ABD’nin, habere göre daha ılımlı bir ton benimsemeye çalıştığı belirtiliyor.

Konuya vakıf bir kaynak, Rusya ile Ukrayna arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inandıklarını ve ABD’nin bu ifadeyi bloke edeceğini söyledi. Fakat, bir anlaşmaya varılmasını umduğunu da sözlerine ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin eleştirel sözlerle bu iddiayı reddetmesinin ardından Trump, çarşamba günü Zelenskiy’e “diktatör” diyerek suçlamalarını sürdürdü.

Bu tutumun ardında yatan nedenlerden biri, Zelenskiy’nin görev süresinin resmen sona ermiş olması.

Ukrayna’da ise mevcut şartlarda seçim kampanyası yapılmaması konusunda genel bir mutabakat bulunuyor.

Öte yandan Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki günlerde bir araya gelmesi planlanıyor ve şu anda hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English