Hamas’ın İsrail’e yönelik başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna karşılık İsrail Gazze’ye bomba yağdırmaya devam ederken Netanyahu yönetimi, kuzey sınırında çok daha zorlu bir “düşmanla” potansiyel bir çatışma riskiyle karşı karşıya: Lübnan Hizbullah’ı.
Hizbullah, Hamas’a ilk destek açıklaması yapan örgüttü. Hatta “dayanışma” için Şeba beldesinin karşısında bulunan İsrail ordusuna ait radar kulesini roketle vurdu. İsrail’in de karşılık verdiği roket saldırıları bugüne kadar devam etti. Dün akşam da Suriye’den İsrail topraklarına top atışı yapıldığı, İsrail’in de aynı şekilde karşılık verdiği belirtildi. Küçük çaplı da olsa yaşanan bu karşılıklı saldırılar, Hizbullah’ın savaşa dahil olma ihtimalini sıcak tutuyor.
Hizbullah’ın dahli neyi değiştirir?
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde Prof. Daniel Byman Foreign Policy için kaleme aldığı analizde, Hizbullah’ın savaşa katılma ihtimalinin savaşın nedeninden çok daha önemli olduğuna dikkat çekiyor. Hizbullah’ın belki de dünyadaki en yetenekli örgüt olduğunu belirten Byman, bu yetenekleri şöyle açıklıyor:
“Hizbullah, 1980’lerin başında kurulduğu günden bu yana İsrail’in en zorlu düşmanı olduğunu kanıtladı. Hizbullah başlangıçta İsrail’i Lübnan’dan çıkarmak için savaştı ve 2000 yılında bunu başardı.”
“Dünya, 2006 yılında İsrail’le 34 gün süren bir savaşa girdiğinde Hizbullah’ın neler yapabileceğini bir kez daha gördü. Hizbullah o yıl sekiz İsrail askerini öldürüp ikisini esir alan başarılı bir sınır ötesi baskın düzenlediğinde topyekûn bir savaş başlatma niyetinde olmasa da yine de şiddetli bir şekilde savaştı. Bu çatışmada İsrail, askeri operasyonlarda ve Hizbullah’ın ateşi susturmak için düzenlediği hava ve kara operasyonlarına rağmen savaş boyunca İsrail’e yağdırdığı roketler nedeniyle en az 157 ölü verdi. Hizbullah çok daha fazla insan kaybetti ama savaşı bir zafer olarak müjdeledi ve İsrailliler de bunu kabul etti. Çatışmanın ardından İsraillilerin neredeyse üçte ikisi başbakanlarının istifa etmesi gerektiğini düşündü.”
“Cephaneliğini genişletti”
“Bir sonraki çatışma çok daha kötü olabilir. İran örgütü eğitiyor ve her yıl yüz milyonlarca dolar sağlıyor. Hizbullah, İran’ın büyük desteğiyle cephaneliğini genişletti ve şu anda 2006’dakinden bile daha fazla sayıda roket ve füzeye sahip. Bunlar İsrail’in derinliklerini vurabilir. Hizbullah ayrıca İsrail’in operasyonlarını zorlaştıracak bir dizi gemisavar seyir füzesi ve karadan havaya füze de edindi. İran Hizbullah’ın siber yeteneklerinin geliştirilmesine bile yardımcı oldu.
Hizbullah, mevcut operasyonları İsrail için zaten bir kâbus olan Hamas’tan çok daha zorlu. Hamas Gazze’de dar bir toprak şeridine hapsolmuş durumda ve silahlı kuvvetleri İsrail’e karşı pek başarılı olamadı; bu yüzden geçmişte Hamas kendini büyük ölçüde füze ve roket saldırıları, intihar bombaları ve diğer terörizm biçimleriyle sınırladı. Buna karşılık Hizbullah Beyrut’un bir kısmını, güney Lübnan’ı ve Lübnan’ın Bekaa Vadisi bölgesinin çoğunu kontrol ediyor. Hizbullah’ın Lübnan parlamentosunda da sandalyeleri var ve son yıllarda bazı hükümet bakanlıklarını doğrudan kontrol etti -diğerlerini kontrol eden siyasi müttefikleriyle birlikte- ve Lübnan’daki hükümet politikaları üzerinde fiili bir veto uyguladı. Buna ek olarak, İran her iki grubu da desteklese de Hizbullah çok daha fazla himaye gördü.
“Dünyanın dört bir yanında İsrail’i vurabilir”
“Hizbullah aynı zamanda diğer militan gruplardan daha yetenekli, belki de dünyadaki en yetenekli örgüt. Hizbullah güçleri 2006’da İsrail’e karşı savaşmanın yanı sıra 2011’deki başlangıcından bu yana Suriye iç savaşında da savaştı ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın sarsılan rejimi için istikrar sağlayıcı bir güç olduğunu kanıtladı. Görevleri arasında Suriye-Lübnan sınırında devriye gezmek, Suriye’nin çeşitli şehirlerinde Sünni isyancılarla savaşmak ve IŞİD hedeflerini vurmak için insansız hava araçları kullanmak vardı.”
“İsrail ile topyekûn bir çatışma halinde, füze saldırıları ve sınır ötesi baskınlara uluslararası terörizm de eşlik edebilir ve Hizbullah dünyanın dört bir yanındaki İsrail hedeflerini vurabilir. Hizbullah 2012 yılında Bulgaristan’da bir otobüse saldırmış ve beş İsrailli turist ile bir Bulgar’ı öldürmüştü. Hizbullah 1992 ve 1994 yıllarında Arjantin’de daha da yıkıcı saldırılar gerçekleştirmiş, buradaki İsrail ve Yahudi hedeflerine yönelik saldırılarda sırasıyla 29 ve 87 kişiyi öldürmüştür.”
“Hem kapasite hem gerekçesi var”
“Hizbullah’ın İsrail’i vurma kapasitesine sahip olmasının yanı sıra bir de gerekçesi var. Hizbullah Hamas’ı destekliyor ve grubun gelişiminde önemli bir rol oynadı. Lübnan’da Hamas savaşçılarını eğitip telkinlerde bulunarak kendi becerilerini ve dünya görüşünü aşılamaya çalışıyor.”
“Hizbullah kendisini Hamas için bir model olarak da görüyor. Hizbullah’ın 2000 yılında İsrail’i Lübnan’dan kovmasının ardından grubun lideri Hasan Nasrallah İsrail’i bir ‘örümcek ağına’ benzeten ünlü bir konuşma yaptı ve uzaktan güçlü göründüğünü ancak halkının fedakârlık yapmak istememesi nedeniyle güçten yoksun olduğunu iddia etti.”
“Nasrallah, Hamas ve diğer grupları, ağır kayıplar anlamına gelse bile İsrail’le sürekli savaşarak Hizbullah’ı takip etmeye çağırdı ve savaşmaya ve fedakârlık yapmaya istekli olmaları halinde İsrail’in yenilebileceğini belirtti. Hamas’ın geçmişte İsrail ile vardığı ateşkesler gibi anlaşmalar da başarısızlığa giden bir yol olarak görülüyor. Ancak Hizbullah son yıllarda Suriye’ye odaklandı ve İsrail’e sadece sınırlı saldırılar düzenledi; İsrail’le çatışmaya daha derinden dahil olarak lider devrimci grup olarak itibarını yeniden kazanması kendi imajına uygun olacaktır.”
Tüm bunlara rağmen Lübnan’daki ekonomik kriz ve başkanlık boşluğu, Hizbullah’ın savaşa dahil olup olmama konusunda dikkatli hesaplar yapmasını zorunlu kılıyor. Hizbullah’ın savaşa dahil olması hem İsrail hem ABD için de şu an istenmeyen bir senaryo. Mevcut çatışmalara ilişkin ilk analizler de askeri operasyonların muhtemelen İsrail/Filistin sınırları içerisinde kalacağını gösteriyor. Ancak önümüzdeki günlerde yaşanacaklar, hesaplamalarda ya da stratejilerde meydana gelebilecek değişiklikleri de belirleyecek.