Rusya’nın resmi hükümet gazetesi Rossiyskaya Gazeta’nın Genel Müdürü Pavel A. Negoitsa Harici’ye konuştu. Negoitsa, barış müzakereleri olacaksa “yeni gerçekliğin” kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Rusya – Ukrayna savaşının üzerinden 1 buçuk yılı aşkın bir zaman geçti. Son dönemde Gazze’de yaşananlar sebebiyle ilgili yeniden Orta Doğu’ya kaymış olsa da, Ukrayna cephesi de sıcaklığını korumaya devam ediyor. Ancak özellikle Batılı ülkelerde ‘savaş yorgunluğu’ başladığı ve Ukrayna’ya gönderilen yardımların siyasetçiler ve halk içerisinde sorgulanmaya başladığı görülüyor.
Gazeteci Esra Karahindiba Moskova’da, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan ülkenin en köklü ve büyük gazetelerinden Rossiyskaya Gazetesi Genel Müdürü Pavel A. Negoitsa ile, ‘savaş yorgunluğu’nun Rusya halkını etkileyip etkilemediği, savaşa dönük kamuoyu desteğinin son durumu ve ambargoların ülke medyası üzerindeki etkileri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Öncelikle Rossiyskaya Gazeta’yı tanıtarak başlayabilir misiniz lütfen?
Genel konularda haber yapan bir devlet gazetesi. Bir günlük bir de haftalık gazetemiz var. Tarihsel bir dergimiz var. Kaliningrad’dan Sahalin’e kadar Rusya genelinde Ofisimizin 31 temsilcisi bulunmakta. Başta Avrupa olmak üzere ABD, Çin ve Japonya’da da temsilcilerimiz var.
‘Savaşın ne anlama geldiğini iyi biliyoruz’
Rus kamuoyunun Ukrayna’daki savaşa ilişkin görüşü nedir? Üzerinden bir buçuk yıldan fazla zaman geçti. Rus halkı savaştan bıktı mı? Halkın hükümete desteği nasıl?
Biz İkinci Dünya Savaşı’na katıldık. Uzun süre acı çektik ve savaşın ne anlama geldiğini biliyoruz. Elbette tüm halk bundan bıktı. Ancak bu, hükümete verilen desteğin düzeyini azaltmıyor. Bunun çok zor olduğunu ve insanların yorulduğunu biliyoruz. Barış için müzakerelere gitmemiz gerektiğini biliyoruz. Ancak bu barış müzakerelerinin yeni gerçekliği kabul etmesi gerekiyor.
‘Yeni gerçekliği kabul etmeliler’
Yeni gerçeklikten kastınız nedir?
Artık Rus olan yeni bölgelerimiz var. Ve bu kabul edilmeli. Kırım 2014’ten beri Rus’tur. Bu yeni bölgelerin, ulusal dil olduğu için Rusça konuşma hakkına sahip olması gerekiyor. Bu durum şuna benziyor: Biri Türkiye’ye geliyor ve diyor ki, Türkiye’nin bu bölgesi Türkçe konuşmayacak. Ve Rusya’nın kendi bünyesinde NATO yapılarına sahip olmasına gerek yok. NATO, güvenlik değil. NATO, bir tehdit. Bunun barışçıl bir organizasyon olmadığını anlıyoruz. Askeri bir organizasyondur. Yugoslavya’da olanları, Irak’ta olanları gördük. Ve NATO’nun “barışçıl girişimleri” sayesinde dünyada neler olduğunu görüyoruz.
Rus gazetecilere yönelik yaptırımlara bakıldığında, yaptırımlar etkili oldu mu? Son durum nedir? ABD ve Avrupa’da haberleri nasıl takip ediyorsunuz?
Aslında yaptırımlar gazetecilerimizi etkilemiyor. Bilgiyi daha önce yaptığımız gibi alıyoruz. Bilgiyi farklı kaynaklardan almak için dünya çapında sözleşmelerimiz var.
Sınır dışı edilen veya istenmeyen kişi ilan edilen muhabiriniz var mı?
Birkaç gün önce Kıbrıs’ta (Rum tarafında) bir tür provokasyon yaşandı. Bu bir sınır dışı değildi. Kıbrıs’taki gazetecimiz ülkeden gönderildi. Bana Rus halkına yönelik yaptırımları sorarsanız, bu da sanıldığı kadar etkili değil. İlk önce küresel ekonomik pazarı bölmeye çalışmak çok tuhaf. ABD ve Avrupa’nın tuhaf davranışları bunlar.
‘Gazetecilerimiz her yerde engelleniyor’
Avrupa’daki Rus gazetecilerde son durum nedir? Herhangi bir sorunları var mı? İşlerini özgürce yapabiliyorlar mı?
RT televizyonunda çalışan gazeteciler her yerde engelleniyor. Aynı şey Radyo Sputnik gazetecileri için de geçerli. Rusya’nın konumunu dünyaya açıklamaya çalışan herkes her yerde engelleniyor. En kötüsü Rus kültürünün her yerde engellenmesi ve yasaklanmasıdır. Sergileri, şarkıcıları, sanatçıları, sporcuları etkiliyor. Bunların hepsi her yerde yasaklanmış ve engellenmiştir. Burada Moskova’da hayatın durmadığını görüyorsunuz. Elbette bu durum sakıncalıdır ve kimse bundan memnun değildir ama hayat devam ediyor. Rusya’da bazı zorlukların yaşanması, tüm insanların güçlenmesi, toplanıp kendi yollarında ilerlemeye devam etmesi onların tarihi bir özelliğidir. Elbette dünyada olup biten her şeye katılmıyoruz. Hükümetimizin ve ülkemizin dünyada olup bitenlere dair kendi görüşleri var. Ve kendi yolumuza gitmek için diğerlerinin yolunu izlemek istemiyoruz.
‘Her medyanın kendine ait bir yayın politikası var, liberallerin de’
Peki gazetede duruşunuz nasıl? Hükümetin söylemlerini mi tekrarlıyorsunuz?
Gazetecilik özgür bir meslektir. Bizim bir yayın politikamız var ve bu politikayı takip ediyoruz. Aramızdaki gazeteciler de bu politikayı izliyorlar. Liberallerin içeriklerini yayınlayabiliriz ama devletin beyanlarına aykırı hiçbir materyali yayınlamayacağız. Hükümetimizden gelebilecek yaptırımlardan korktuğumuz için değil. Durumla ilgili kendi görüşleri olan gazetecilerimiz var ve bu esas olarak hükümetin tutumuyla örtüşüyor. Eğer gazetemizde çalışan bir gazeteci Rossiyskaya Gazeta’nın yayın politikasından farklı bir görüşe sahipse, herhangi bir liberal gazeteye gitmekte özgürdür. Sizce hiçbir liberal gazetenin ya da herhangi bir liberal medyanın kendine ait bir yayın politikası yok mu? Sizce herhangi biri liberal medyaya gidip “hükümet şu ya da bu şekilde haklıdır” diyebilir mi? Bunun liberal medyada yayınlanacağını mı düşünüyorsunuz? Dolayısıyla biz liberal düşünceye karşı tüm karşıt görüşlerden daha hoşgörülüyüz. Biz hükümet tarafından kurulduk ama bir devlet kurumu değiliz. Hükümetimiz herhangi bir siyasi partiye bağlı değildir. Yani şu ya da bu siyasi partiye mensup bakanlarımız yok. Gazetemiz düşüncenizi özgürce söyleyebileceğiniz ancak yasalara aykırı olmaması gereken yerdir.
‘Yeni sürecin zemini artık Doğu’da’
Rus medyasına yönelik son dönemdeki kısıtlamalar sonrası farklı uluslararası işbirlikleri aramaya yöneldiniz mi? Öncelikleriniz hangi bölgeler ve hangi ülkeler?
Biz Avrupa ve diğer ülkelerle işbirliğine karşı değiliz. “Ruslarla konuşmayacağız” diyenler onlar. Gerçek şu ki, yeni sürecin zemini artık Asya’da, Doğu’da. Doğuya doğru hareket ediyoruz. Sadece Batı’ya yöneliyorsak bu, Doğu’daki küresel gelişmeleri dikkate almadığımız anlamına gelmiyor. İşte bu yüzden küresel bilgiyi almak için artık Doğu’ya doğru hareket ediyoruz.
Türkiye’den gelen Küresel Gazeteciler Konseyi heyetiyle gerçekleştirdiğiniz çalıştayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk heyetinin ziyaretini çok takdir ediyoruz. Toplantıları daha büyük, daha geniş formatlara yaymamız gerekiyor. Daha sık bir araya gelmemiz ve işbirliğinin yollarını bulmamız gerekiyor.