Bizi Takip Edin

Diplomasi

Kurt Campbell: Çin’de rejim değişikliği peşinde koşmak yerine bir arada yaşama yolunu bulalım

Yayınlanma

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell çarşamba günü yaptığı açıklamada, ABD’nin Pekin’de “rejim değişikliği” peşinde koşmak yerine Çin ile dikkatli bir şekilde bir arada yaşamanın bir yolunu bulması gerektiğini söyledi.

Nikkei Asia’nın haberine göre, Stimson Center’da konuşan Biden yönetiminin Hint-Pasifik konusundaki kilit yetkilisi, Foreign Affairs’de yayınlanan ve Amerika’nın Çin ile rekabetinin “yönetilmesi değil kazanılması” gerektiğini savunan bir makaleye yanıt veriyordu.

Eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve Çin Komünist Partisi Temsilciler Meclisi Seçilmiş Komitesi eski başkanı, yakın zamanda emekli olmuş Temsilci Mike Gallagher, ABD politikasının hedefinin “komünist diktatörlükten kurtulmuş kendi rotasını çizebilen bir Çin” olması gerektiğini yazdı.

Campbell ise böyle bir yolun izlenmesinin “pervasızca ve muhtemelen verimsiz” olacağını söyledi.

Orta Avrupa’da şiddetlenen bir savaş, Gazze’deki belirsizlikler ve Kızıldeniz’deki zorluklarla birlikte, “farklılıklarımıza rağmen listemize ‘Hadi küresel sahnedeki diğer lider gücü devirmeye çalışalım’ cümlesini eklemenin şu anki noktada çıkarımıza olduğuna inanmıyorum” dedi.

Bunun için iki neden gösterdi. Birincisi, Amerika’nın müttefikleri ve ortakları Washington’un dünyanın diğer bölgelerinde daha önce yaptığı rejim değişikliği girişimlerine tanık oldular ve bunların başarısız olduğunu biliyorlar. İkincisi, ABD yıllarca Çin dış politikasının yönünü etkileme kabiliyetini abarttı.

Campbell, “Çin’in dünyayı nasıl gördüğüne dair köklü değişiklikler konusunda mümkün olduğunu düşündüğümüz şeyler konusunda yüksek derecede alçakgönüllü olmalıyız” dedi.

Bunun yerine ABD’nin Çin’i önemli bir oyuncu olarak kabul etmesi, önceliklerini anlaması ve “bizim ya da müttefiklerimizin ve ortaklarımızın çıkarlarını tehlikeye atmayacak şekilde bir arada yaşaması” gerektiğini söyledi.

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ma Zhaoxu’nun kısa süre önce Washington’a yaptığı ziyarete işaret eden Campbell, kendi çıkarımının Çin’in bugün öncelikli odak noktasının ekonomisi ve yatırımcılara ileriye dönük bir planı olduğu konusunda güven vermek olduğu yönünde olduğunu söyledi. İstikrarlı Çin-Amerikan ilişkilerinin bu hedeflere uygun olduğunu belirtti.

Derin karşılıklı bağımlılık ilişkisi

Campbell uzun vadede, Soğuk Savaş dönemindeki ABD ve Sovyetler Birliği’nin aksine, ABD ve Çin’in derin ve köklü bir ekonomik karşılıklı bağımlılığa sahip olduğunu ve bunun her iki yönde de işlediğini söyledi. “Çin’in kendi ekonomisine zarar vermeden bazı adımlar atması çok zor ve sanırım şu anda ekonomik performansın Başkan Xi [Jinping] için neyin önemli olduğunun merkezinde olduğunu anlıyoruz” dedi.

Amerika’yı içeride güçlendirirken – örneğin Çin’e aşırı bağımlı olmayan tedarik zincirleri oluştururken – aynı zamanda Pekin ile dikkatli bir birlikteliği sürdürmenin “Amerikan dış politika tarihindeki en zor meydan okumalardan biri” olduğunu söyledi.

Hint-Pasifik ortakları vurgusu

Temmuz ayında Washington’da yapılacak NATO zirvesi ile ilgili olarak Campbell, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşan Hint-Pasifik ortaklarının Hint-Pasifik ve Avrupa’nın güvenliğinin her zamankinden daha bağlantılı olduğunu vurgulayacaklarını söyledi.

Campbell, “Rusya’nın ilk başarısız işgal adımlarından bu yana yeniden yapılanmasını desteklemek için en çok çaba sarf eden iki ülke Çin ve Kuzey Kore oldu” dedi.

Ancak Campbell, ittifakın Hint-Pasifik ortaklarıyla gelecekteki diyaloglar söz konusu olduğunda “dikkatli davranacağını” söyledi.

NATO’nun bu aşamada daha fazla alan dışı misyon arayışında olmadığını ve böyle bir mesaj vermeye çalışmayacağını söyleyen Campbell, daha önce gündeme gelen Tokyo’da bir NATO irtibat bürosu açılması önerisinin bu yılki zirvede gündeme gelmeyeceğini ima etti.

Diplomasi

Trump, ABD-Vietnam ticaret anlaşmasını duyurdu

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü Vietnam ile bir ticaret anlaşmasına vardığını duyurdu. ABD-Vietnam anlaşması, 9 Temmuz son tarihinden önce İngiltere ve Çin’le yapılan anlaşmaların ardından üçüncü anlaşma oldu.

Buna göre ABD, Vietnam ile Amerikan şirketlerine Güneydoğu Asya ülkesinin pazarlarına geniş erişim hakkı tanıyan bir ticaret anlaşması imzaladı.

Trump haberi ilk olarak Truth Social platformunda paylaştı. Şöyle yazdı: “Vietnam ile bir Ticaret Anlaşması yaptım. Detaylar yakında gelecek!”

Daha sonra anlaşmanın şartlarını açıkladı. Vietnam, ABD’ye gönderilen tüm mallar için yüzde 20 ve herhangi bir aktarma için yüzde 40 tarife ödeyecek. Karşılığında Vietnam, Amerikan ürünlerine sıfır gümrük vergisiyle “tam erişim” sağlayacak.

Trump şöyle yazdı: “Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti ile, Vietnam Komünist Partisi’nin Çok Saygın Genel Sekreteri To Lam ile konuştuktan sonra bir Ticaret Anlaşması yaptığımı duyurmaktan Büyük Onur duyuyorum. İki ülkemiz arasında Harika bir İşbirliği Anlaşması olacak.”

Trump, “Büyük Motorlu Araçlar” olarak da adlandırdığı Amerikan SUV’larının “Vietnam’daki çeşitli ürün hatlarına harika bir katkı” olabileceğini belirtti. Genel Sekreter To Lam ile kişisel olarak görüşmenin “tam bir zevk” olduğunu da ekledi.

Duyuru başlangıçta ABD hisselerini yükseltti. Deckers Outdoor yüzde 2,4, V.F. Corporation yüzde 4,4 ve On Holding yüzde 5,3 değer kazandı. Ancak anlaşmanın belirli şartları açıklandıktan sonra bu hisseler kazançlarını sildi ve düşüşe geçti.

9 TEMMUZ

Donald Trump, önceki gün, 9 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan gümrük vergisi artışlarını ertelemeyi düşünmediğini açıklamıştı. ABD Başkanı, Japonya dahil birçok ülke ile ticaret müzakerelerini kesme ve bu ülkelere gümrük vergisi uygulama tehdidini yinelemişti.

ABD Başkanı, haftalardır müzakerelerin zorlu geçtiği hükümetlere yüksek vergiler uygulama tehdidiyle ticaret ortakları üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. En üst düzey ekonomi danışmanı Kevin Hassett önceki gün anlaşmaların 4 Temmuz tatili ve ABD Senatosu’nun onayladığı vergi ve harcama tasarısının imzalanmasının ardından açıklanacağını belirtti.

Yatırımcılar da nisan ayında tarifelerin devreye girmesi için verilen 90 günlük aranın sonunda Trump’ın nasıl bir tavır takınacağını yakından takip ediyor. Salı günü, ABD’nin pirinç ihracatını kabul etmemesi nedeniyle Japonya’ya yönelik eleştirilerini artıran Trump, iki ülke arasındaki otomobil ticaretinin dengesiz olduğunu da belirtti.

Anlaşabilen ülkeler ise 9 Temmuz’dan önce müzakereleri tamamlamaya çalışıyor.

Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?

Okumaya Devam Et

Diplomasi

QUAD Dışişleri Bakanları toplandı: Kritik mineraller gündemdeydi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesinden bu yana ikinci kez, ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya’nın (QUAD) dışişleri bakanları salı günü Washington’da bir araya gelerek, Hint-Pasifik ortakları arasında işbirliğini derinleştirmenin yollarını araştıracaklarını taahhüt ettiler.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, güvenlik grubunu yeni bir aşamaya taşıma zamanının geldiğini, üyelerin kavramları tartıştığı toplantılardan sonuçlara ulaşmaya yönelik adımlara geçilmesi gerektiğini açıkça belirtti.

“Bu büyük ortaklığın bir sonraki adımı, somut adımların atılmaya başlanmasıdır“ dedi.

Rubio, örnek olarak, dört ülkeden yaklaşık 40 şirketin salı günü Dışişleri Bakanlığı’nda bir araya gelerek işbirliği alanlarını görüşeceğini söyledi.

Bakan, gazetecilere, kişisel olarak “kritik minerallerin küresel tedarik zincirinin çeşitlendirilmesine, sadece hammaddeye erişimin değil, aynı zamanda bu hammaddeleri işleyip kullanılabilir hale getirme kabiliyetine erişimin de çeşitlendirilmesine” odaklandığını söyledi. Dörtlü Kritik Mineraller Girişimi’nin başlatıldığını duyurdu.

Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar, Rubio’nun ardından yaptığı açıklamada, “daha uyumlu, çevik ve odaklanmış bir Dörtlü’nün kesinlikle daha iyi sonuçlar elde edilmesine yardımcı olacağını” söyledi.

Onlara Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya ve Avustralya’nın mevkidaşı Penny Wong da katıldı.

Toplantının ardından bakanlar, “hukukun üstünlüğünü, egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunma” taahhütlerini vurgulayan ortak bir bildiri yayınladı.

Açıklamada Çin ve Kuzey Kore de hedef alındı. Güney Çin Denizi konusunda, “Filipin gemilerini taciz eden Çin sahil güvenlik gemilerinin eylemlerine” atıfta bulunularak, su toplama ve çarpma gibi “güvenli olmayan” yöntemlerin kullanılmasına ilişkin “ciddi endişeler” dile getirildi.

Kuzey Kore konusunda ise açıklama, “Kore Yarımadası’nın tamamen nükleer silahlardan arındırılması” taahhüdü yinelendi.

Trump yönetimi ile anlaşmazlıklar sürüyor

Öte yandan QUAD toplantısı, Trump yönetimi ile diğer ülkeler arasında artan ikili gerilimin ortasında gerçekleşti.

Trump, Japonya ile “karşılıklı” gümrük vergilerinin askıya alınmasının sona ereceği 9 Temmuz tarihinden önce ticaret anlaşması yapılmayacağını ima etti. Başkan, Japonya’yı Amerikan arabaları ve pirinç almayı reddedip ABD’ye mal ihraç eden “şımarık” bir ülke örneği olarak nitelendirdi. Japonya ise, ülke tarımını ABD ile müzakereler için feda etmeyeceğini söyledi.

Avustralya ile Pentagon, İngiltere’nin de dahil olduğu üçlü savunma bloğu AUKUS’u 30 gün süreyle gözden geçiriyor.

Eski ABD Başkanı Joe Biden’ın görev süresi sırasında, Avustralya’ya nükleer enerjili denizaltılar satılması ve nihayetinde teknolojinin paylaşılması konusunda bir anlaşma sağlanmıştı.

Ancak incelemeyi yöneten mevcut Savunma Bakanlığı Politika Müsteşarı Elbridge Colby, uzun süredir, yurt içinde üretim kısıtlamaları varken böyle bir gemiyi yabancı bir ülkeye satmanın Çin’e karşı caydırıcılığı zayıflatacağı görüşünü savunuyor.

Bu arada, Yeni Delhi, Hindistan’ın Pakistan ile son çatışmaları konusunda Washington’un aynı görüşte olmamasından dolayı hayal kırıklığı yaşıyor. Trump, ateşkesin sağlanmasında kendi rolünü öne çıkararak ve ticari baskı uygulayarak iki tarafı masaya oturttuğunu iddia etti. Trump’ın Pakistan ordusu komutanı Asim Munir’i Beyaz Saray’da öğle yemeğine davet etmesi, Yeni Delhi’de hoş karşılanmadı.

Jaishankar salı günü, çatışmaları tetikleyen nisan ayında Hindistan’ın kontrolündeki Keşmir bölgesinde turistlere yönelik militan saldırıya atıfta bulunarak, dünyanın terörizme karşı “sıfır tolerans” göstermesi gerektiğini vurguladı.

“Hindistan, halkını terörizme karşı savunma hakkına sahiptir ve bu hakkı kullanacağız” dedi. “Quad ortaklarımızın bunu anlamasını ve takdir etmesini bekliyoruz” diye ekledi.

Geçen hafta Japonya, Avustralya ve Güney Kore liderleri Hollanda’daki NATO zirvesine katılmadı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Huawei, ABD’nin cezai suçlamalarıyla karşı karşıya

Yayınlanma

Bir ABD yargıcı salı günü, Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei Technologies’in, ABD’li rakiplerinden teknoloji sırlarını çalmaya çalıştığı ve İran’daki faaliyetleri hakkında bankaları yanılttığı iddiasıyla federal savcılık tarafından açılan davanın büyük bir kısmının reddedilmesini talep eden başvuruyu reddetti.

Brooklyn’deki ABD Bölge Yargıcı Ann Donnelly, 52 sayfalık kararında, Huawei’nin markasını genişletmek için şantaj yaptığı, altı şirketten ticari sırları çaldığı ve banka dolandırıcılığı yaptığına dair 16 maddelik iddianamede yeterli delil bulunduğuna karar verdi.

İran’la ilgili suçlamalar, Huawei’nin bu ülkede faaliyet gösteren Hong Kong şirketi Skycom’u kontrol ettiği iddiasından kaynaklanıyor.

Donnelly, savcıların Skycom’un “Huawei’nin İran’daki iştiraki olarak faaliyet gösterdiğini ve nihayetinde ABD finans sistemi üzerinden aktarılan 100 milyon dolardan fazla paradan dolaylı olarak fayda sağladığını” tatmin edici bir şekilde iddia ettiklerini söyledi.

Huawei suçlamaları reddetti ve 16 suçlamadan 13’ünün reddedilmesini talep ederek, kendisini “suç arayan savcılığın hedefi” olarak nitelendirdi.

Duruşma 4 Mayıs 2026’da yapılacak ve birkaç ay sürebilir.

Ne Huawei ne de avukatları yorum taleplerine hemen yanıt vermedi. Brooklyn’deki geçici ABD savcısı Joseph Nocella’nın sözcüsü yorum yapmayı reddetti.

Ceza davası, ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk görev döneminde, 2018 yılında, Adalet Bakanlığı’nın Pekin’in “fikri mülkiyet hırsızlığı” iddialarını ele almak için Çin Girişimi’ni başlattığı yıl başladı.

Şirketin kurucusunun kızı olan Huawei’nin finans direktörü Meng Wanzhou, davanın sanıkları arasındaydı ve Çin’e dönmesine izin verilmeden önce yaklaşık üç yıl boyunca Kanada’da gözaltında tutuldu. Aleyhindeki suçlamalar 2022 yılında reddedildi.

2022’de, Başkan Joe Biden’ın yönetimi, eleştirmenlerin bunun ırkçı profil oluşturmaya eşdeğer olduğunu ve bilimsel araştırmaları soğutacak bir korku yarattığını söylemesi üzerine Çin Girişimi’ni iptal etti.

Shenzhen merkezli Huawei, 170’ten fazla ülkede faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 208.000 çalışanı var.

ABD hükümeti, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe göstererek 2019’dan beri Huawei’nin Amerikan teknolojisine erişimini kısıtlıyor. Huawei, bir tehdit oluşturduğu iddialarını reddediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English