Bizi Takip Edin

RUSYA

Lavrov: ABD ve Britanya’nın amacı Filistin devleti kurulması değil

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ve Britanya’nın Gazze savaşındaki çözüm girişimlerinin Filistin devletine doğru ilerlemeye değil, bölgeyi İsrail’in işine yarayacak şekilde kontrol altına almaya hizmet ettiğini söyledi.

Lavrov, Valday Tartışma Kulübü’nün 13. Orta Doğu Konferansında İsrail-Filistin çatışması ve Kızıldeniz’deki gerilime ilişkin değerlendirmede bulundu.

Çatışmaların tırmanmasından bu yana Gazze’de yaklaşık 30 bin Filistinli öldürüldüğünü ve bu sayının giderek arttığını kaydeden Lavrov, “Bu sayının neredeyse yarısı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Yaralıların sayısı ise üç kat değilse bile iki kat,” dedi.

Lavrov, Moskova’nın Rusya ve diğer ülke vatandaşlarının savaş bölgesinden tahliyesini organize etme yönündeki çalışmalarını sürdürdüğünü ve bu konuda Mısır, İsrail ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerle işbirliği yaptığını belirterek. “Aralarında diğer ülke vatandaşlarının da bulunduğu yaklaşık 1200 yurttaşımızı ve aile üyelerini bölgeden çıkardık. Oraya yaklaşık 500 ton insani yardım ulaştırdık. Bu çabalarımız devam ediyor,” ifadelerini kullandı.

‘Savaş önlenebilirdi, ABD engel oldu’

Bununla birlikte savaşın önlenebileceğini, ancak Rusya ve diğer ülkeler BM Güvenlik Konseyi’nde ateşkes kararlarını desteklemeye çalışsalar da ABD’nin bunları veto ettiğini anımsatan Lavrov, “Sadece insani duraklama çağrısı yapan faydasız bir metni onaylayabildiler,” diye konuştu.

Lavrov, “Şimdi Washington, Cezayir’in Gazze’de ateşkesle ilgili karar tasarısının BMGK’da oylanmasını engellemek için elinden geleni yapıyor,” diye ekledi.

Moskova’nın yakın gelecekte Filistinlilerin ve Arap ülkelerinin desteğiyle Orta Doğu’daki çatışmayı çözmek üzere Filistinliler arası bir toplantı daha düzenlemeyi planladığı bilgisini veren Lavrov, ABD ve Britanya’nın şu ana kadarki girişimlerinin ‘bir Filistin devletine doğru ilerlemeye değil, Gazze’yi İsrailli yetkililer açısından uygun olacak şekilde kontrol altına almaya hizmet ettiğini’ vurguladı.

Bakan, “İsrail’in girişimleri ve hedefleri başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplum tarafından alınan kararlarda dile getirilen ve neredeyse tüm dünya tarafından paylaşılan ve bir Filistin devletinin kurulmasına yol açması gereken taleplerden temelde farklı,” ifadesini kullandı.

‘Gazze’de durumun hızlıca istikrara kavuşacağına dair herhangi bir umut görmüyoruz’

Diğer yandan Lavrov, “İsrail liderliğinin Gazze’deki zorlayıcı eylemleri sürdürme konusundaki uzlaşmaz tutumu göz önüne alındığında, bu bölgedeki durumun hızla istikrara kavuşması için herhangi bir umut görmüyoruz,” diyerek ateşkes arayışıyla inandırıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için gerekli koşulların yaratılması gerektiğine işaret etti.

Gazze savaşının sonuçlarının Orta Doğu bölgesinin diğer kısımlarında da görüldüğünü dile getiren Lavrov, “Orada da zorlu operasyonlar yapılıyor, orada da kayıplar var. Filistin toprakları dışında da saldırılar düzenleniyor; Suriye’de, Irak’ta, ABD üslerinde. Bu bölgesel durumun henüz sınırına ulaşmadığı hissi büyük bir üzüntüyle karşılanıyor,” dedi.

Bakan, şu ifadeleri kullandı: “ABD tüm Orta Doğu’yu bir felakete sürüklüyor. ABD ve müttefikleri, Rusya’yı kalıcı barışın tesis edilmesi için gerekli koşulların yaratılmasını amaçlayan tüm çözüm mekanizmalarının dışında tutmaya çalışarak bu bölgedeki hakimiyetlerini pekiştirmektedir.”

‘ABD ve Britanya, Yemen’de durumu yatıştırmak yerine neo-kolonyal bir alternatife başvurdu’

Kızıldeniz bölgesinde Husilerin ticari gemileri hedef alması ve ABD ile Britanya’nın Yemen’i hedef alan hava saldırılarına değinen Lavrov, söz konusu iki ülkenin bir kez daha durumu yatıştırma amaçlı ortak çabalara katılmak yerine neo-kolonyal bir alternatife başvurduklarını kaydetti.

Lavrov, Moskova’nın Kızıldeniz’de dahil ticari gemilerin güvenliğinin sağlanmasından yana olduğuna dikkat çekerek, “Ancak, egemen bir devletin topraklarına zorlama bir bahaneyle füze saldırısı düzenleyen ABD ve Britanya bu tür eylemlerini kabul etmemiz mümkün değil,” diye konuştu.

Bakan, “Hayat birçok kez şunu kanıtladı: Savaş bölgesinin daha da genişlemesini kışkırtarak ve düşmanlıkların yoğunluğunu artırarak askeri zafer elde etmek mümkün değildir. Amerikalılar her zaman bunu yaptılar,” yorumunu yaptı.

Yakın zamana kadar Yemen’deki durumun, özellikle Umman’ın arabuluculuğunda Suudi Arabistan ile Ensarullah hareketi (Husiler) arasındaki temasların bir sonucu olarak umut verici olduğuna dikkat çeken Lavrov. “Ancak ABD ve müttefiklerinin Kızıldeniz sularındaki askeri macerası tüm bu gelişmelerin, tüm umutların önüne geçebilir,” diye konuştu.

Bununla birlikte Lavrov, Rusya’nın Rusya, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşünü de göz önünde bulundurarak, ülkenin yeniden inşası konusunda bölge ülkeleriyle birlikte çalışmaya devam ettiğini hatırlattı.

Suriye Anayasa Komitesi toplantısına dair bilgi veren Lavrov, “Toplantı için yeni bir yer mümkün olan en kısa sürede belirlenebilir. Böyle bir sürecin bölgenin desteğiyle bir Arap ülkesinde yeniden başlaması en uygun yol olacaktır,” ifadesini kullandı.

Lavrentyev: Suriye ile Türkiye liderlerinin bir araya gelme ihtimali uzak

RUSYA

Rusya’da ‘çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden propagandaya’ yasak

Yayınlanma

Rusya, çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden içeriklerin medyada yer almasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Yasa, nüfus düşüşünü önlemeyi ve geleneksel aile değerlerini korumayı hedefliyor.

Rusya, ülkenin “felaket” boyutundaki demografik gerilemesine karşı tüm medyada çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden içeriklere yasak getirdi. Söz konusu yasa, alt parlamento kanadı Duma’da kabul edildi.

Film, televizyon, reklam ve sosyal medyada doğum karşıtı mesajları içeren bu tür içeriklere yönelik yasak kapsamında, kuralları ihlal edenlere 420 bin rubleye kadar para cezası uygulanacak.

Devlet görevlileri ise ihlal durumunda bu cezanın iki katıyla karşılaşacak.

TASS ajansının aktardığına göre yasanın kabul edilmesinin ardından Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin, “Yeni nesil Rusların geleneksel aile değerlerine odaklanarak büyümeleri için her türlü önlemi almak zorundayız,” açıklamasında bulundu.

Yasa ayrıca, transseksüel ideolojinin etkin olduğu ülkelerde yaşayan kişilerin, Rusya vatandaşı çocukları evlat edinmesini de kısıtlıyor.

Cinsiyet değişikliğinin yasal olduğu ülkelerde tıbbi müdahale veya resmî belgelerin değiştirilmesi yoluyla cinsiyetini değiştirmiş ebeveynler, artık Rusya vatandaşı çocukları evlat edinemeyecek.

Volodin, “Rus çocukların yurt dışına evlat verilmesi durumunda cinsiyet değişikliğine yönelik her türlü müdahaleyi engellemek büyük önem taşıyor,” ifadelerini kullandı.

Daha önce Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın demografik sorunlarını hükümetin en üst düzeyinde ele alınması gereken “felaket” bir durum olarak nitelendirmişti.

Rusya’nın doğum oranı şu anda yalnızca 1,49 düzeyinde ve bu oran, kadın başına 2,1 olması gereken nüfus yenileme seviyesinin oldukça altında. Birleşmiş Milletler (BM), önümüzdeki 50 yıl içinde nüfusun yüzde 17 oranında düşeceğini tahmin ediyor.

Rusya’da doğum oranı son 25 yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumda.

BM’den Rusya’nın demografi sorununa dair karamsar tahmin

Okumaya Devam Et

RUSYA

Milyarderlerden Rusya Merkez Bankası’na ‘özel döviz kuru’ çağrısı

Yayınlanma

Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği, rubledeki dalgalanmaların ekonomik istikrarı tehdit ettiğini belirterek Merkez Bankası’ndan büyük şirketlere “özel döviz kurları” belirlemesini talep etti. Bu girişim, SSCB dönemindeki çoklu döviz kuru sistemine benzer bir uygulamayı yeniden gündeme taşıyor.

Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği (RSPP), dalgalı kur politikasının sona erdirilerek büyük dış ticaret şirketlerine özel döviz kurları sağlanması gerektiğini savundu.

Forbes listesinde yer alan milyarderlerin de yönetim kurulunda bulunduğu, ülkenin en büyük iş dünyası örgütü olan RSPP, bu öneriyi resmi olarak Merkez Bankası’na iletti.

RSPP’ye göre, Rus bankaları ve Moskova Borsası’na uygulanan yaptırımlar nedeniyle dalgalı kur politikası “geçerliliğini yitirdi” ve döviz kurlarındaki sert dalgalanmalar ekonomiyi zor duruma sokuyor: Savaşın ilk günlerinde dolar 120 rubleye kadar yükselirken, kısa süre sonra 50 rubleye geriledi, 2023 yazında tekrar 100 rubleye çıktı, ardından 85’e düştü ve şimdi yeniden 100 ruble sınırına yaklaşıyor.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre RSPP, bu ani değişimlerin rublenin “cazibesini azalttığını” belirterek, Merkez Bankası’nın “dış ticari faaliyet katılımcıları için döviz kuru hedeflemesi” gerektiğini ifade etti.

Merkez Bankası yaptırımlar nedeniyle dolar ve avro üzerinden işlem yapamıyor. Bu nedenle RSPP, döviz kurlarını düzenlemek için uluslararası döviz erişimi olan bankaların sürece dahil edilmesi gerektiğini kaydetti.

Bu adımın piyasadaki arz-talep dalgalanmalarını yumuşatacağı düşünülüyor.

Ekonomist Sergey Hestanov, gazeteye verdiği demeçte söz konusu uygulamanın Sovyetler Birliği’nde kullanılan bir yöntem olduğunu ve günümüzde İran gibi bazı ülkelerde örneklerinin bulunduğunu anımsattı.

Örneğin Venezuela’da devletle yakın ilişkileri olan şirketler, karaborsa fiyatının 5 ila 50 kat altında dolar temin edebiliyor.

Hestanov’a göre, “bu tür bir sistemde bazı şirketlerin daha avantajlı döviz kurlarına ayrıcalıklı erişimi” kaçınılmaz olarak iktisadi çelişkileri derinleştirebilir. Bu nedenle uzman, “kritik ithalatla ilgili acil sorunlar” olmadığı sürece RSPP’nin önerisinin başarı şansı görmediğini ifade etti.

BKS World of Investments baş ekonomisti İlya Fedorov ise, Merkez Bankası’nın döviz rezervleriyle ruble kurunu kontrol etme imkânının sınırlı olduğuna dikkat çekti.

Her ne kadar Merkez Bankası 631 milyar dolarlık altın ve döviz rezervine sahip olduğunu açıklasa da bu miktarın neredeyse yarısı -yaklaşık 300 milyar dolar- Batı ülkelerinde bloke edilmiş durumda.

Kalan rezervlerin üçte ikisi de (208 milyar dolar) likit olmayan altın olarak bulunuyor ve Merkez Bankası’nın Çin yuanı cinsinden elinde yalnızca 100 milyar dolar değerinde gerçek döviz rezervi mevcut.

Rusya Merkez Bankası, faiz oranını yüzde 21’e yükseltti

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rus milyarderler Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

Rus iş dünyasının önde gelen isimleri, hükümetin Rusya ekonomisi için öngördüğü iyimser büyüme tahminlerini gerçekçi bulmadıklarını ve Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak Rusya’ya uygulanan yaptırımları kaldırmasını beklemediklerini öne sürdü.

Bloomberg, büyük ölçekli Rus şirketlerini yöneten milyarderler ve iş insanları ile yapılan görüşmeler sonucunda bu yönde bir habere yer verdi.

Hükümetin planına göre, Rusya ekonomisi bu yıl yüzde 3,9 oranında büyüyecek (2023’teki yüzde 3,6 büyüme sonrasında). Büyüme oranı 2025’te hafif bir düşüşle yüzde 2,5’e gerileyecek, ardından tekrar artacak: 2026’da yüzde 2,6, 2027’de yüzde 2,8, 2028-2030 yılları arasında ise yıllık ortalama yüzde 3 seviyesinde olacak.

Ancak Bloomberg‘in haberine göre, Rusya’nın en zengin sermayedarları bu büyüme rakamlarının ulaşılabilir olduğuna inanmıyor.

Milyarderler, ülke ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini ve Batılı şirketlerin ülkeden ayrılmasının özellikle makine ve teknoloji sektörlerinde üretim tabanını zayıflattığını düşünüyor.

İthal ikame süreçleri yavaş ilerlerken, yüz binlerce kişinin askere alınması iş gücü açığını artırarak durumu daha da kötüleştirdi.

Habere göre, Trump’ın 24 saat içinde bir “anlaşma” sözü vermesine rağmen milyarderlerin çoğu savaşın yakın zamanda sona ereceğinden şüpheli.

Ayrıca, Rusya’nın yaptırımların kalkacağına dair beklenti taşımadığı ve dünya çapında en fazla yaptırım uygulanan ülke olarak İran ve Kuzey Kore’yi geçtiği belirtildi.

Stockholm School of Economics uzmanları, kısa vadede Rusya ekonomisinin “mutlak bir çöküş” riski altında olmadığını, ancak “orta ve uzun vadede görünümün karamsar” olduğunu iddia etti.

Uluslararası Para Fonu ise önümüzdeki yılın başında Rusya’nın GSYİH büyüme oranının üç kat yavaşlayarak yüzde 1,3’e düşeceğini ve on yılın sonunda yıllık yüzde 1 seviyesine kadar gerileyeceğini öngörüyor.

Rusya Merkez Bankası’nın tahminlerine göre ise ekonomi 2025’te sadece yüzde 0,5 ila 1 oranında büyüme gösterecek ve özel tüketim ile yatırım artışı sıfırlanabilir.

Yaptırımlar nedeniyle petrol dışındaki diğer önemli kaynak bazlı sektörler zorlanmaya başladı. Gazprom çeyrek yüzyıldan bu yana ilk kez zarar ederken, kömür şirketleri ihracatta ciddi bir düşüş yaşadı.

İş dünyasının yeni karşılaştığı bir başka sorun ise Merkez Bankası’nın faiz oranlarını ekonominin 20 yıldan uzun süredir görmediği bir seviyeye çıkarması oldu.

Milyarderler Oleg Deripaska ve Aleksey Mordaşov, Merkez Bankası’nı bu konuda kamuya açık bir şekilde eleştirirken, diğer sermayedarlar Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’nın, büyük savunma harcamaları karşısında enflasyonu dizginlemek için yeterli araçlara sahip olmadığını ifade etti.

Bloomberg’e konuşan milyarderlerden biri, hükümetin savaşı “özel bir askeri harekât” olarak değil, savaş olarak kabul etmesi durumunda, yüksek enflasyonu halka anlatmanın daha kolay olabileceğini savundu.

Rusya’nın neoliberal elitleri savaştan etkilendi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English