Bizi Takip Edin

Diplomasi

İsrail ve Lübnan’ın MEB anlaşmazlığında ‘savaş’ alarmı

Yayınlanma

ABD’nin aracılık ettiği deniz sınırı yetki alanlarını belirlemeye yönelik görüşmeler çıkmaza girerken İsrail, Lübnan’la savaşa hazır olduğunu duyurdu.

Ancak mesele sadece Beyrut ve Tel Aviv arasında anlaşmazlığa yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni bir genel seçim turuna giren İsrail’in iç siyasetine de etki ediyor.

6 Ekim’de  İsrail Başbakanı Yair Lapid, Lübnan’ın ABD tarafından önerilen deniz yetki sınırlama anlaşmasında yaptığı değişiklikleri reddetti. İsimsiz bir kaynak, Axios’a verdiği demeçte Lapid’in ‘İsrail’in güvenlik ve iktisadi çıkarlarından ödün vermeyeceğini açıkça belirttiğini ve bunun yakın vadede anlaşma olmayacağı anlamına geldiğini’ söyledi.

5 Ekim gününün ilerleyen saatlerinde İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, orduya Lübnan’a karşı savaşa hazırlanma talimatı verdi. İsrail’in güvenlik kurumlarının önde gelen isimlerinin katıldığı belirtilen dört saatlik kabine toplantısı, başbakan ve savunma bakanına hükümetin onayı olmaksızın Lübnan’ı vurma izni verildiğinin kamuoyuna duyurulmasıyla sona erdi.

Lübnan ve İsrail neden savaşın eşiğinde?

Haziran ayının başlarında doğalgaz şirketi Energean’a ait bir gemi, İsrail adına gaz üretimi hazırlıklarına başlamak üzere Doğu Akdeniz’de yer alan ve kaynak bakımından zengin Kariş sahasına geldi.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, geminin gelişini kınayarak Tel Aviv’e ‘daha fazla saldırgan adımlar atmama’ çağrısı yaptı. Kariş ve yakınındaki Kana sahaları, yıllardır Lübnan ve İsrail arasında, ABD arabuluculuğundaki müzakerelerin merkezinde oldu. Beyrut yönetimi, söz konusu sahaları çökmekte olan ekonomisini canlandırmak için hayati görürken, iki ülke deniz sınırlarının çizilmesi konusunda hala herhangi bir anlaşmaya varamadı.

Lübnan, önceki müzakerelerde ortaya konan yasal argümanlar nedeniyle tüm bölgenin ‘ihtilaflı sular’ olarak kabul edilmesi gerektiğini savunurken İsrail, Kariş sahasının tamamının ve Kana sahasının çoğunluğunun kendi ‘Münhasır Ekonomik Bölgesi’ içinde olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Hizbullah, Lübnan’ın petrol ve doğalgaz haklarını koruma taahhüdü verdi. Örgütün emrinde savaşa hazır yaklaşık 100 bin milisi bulunuyor.

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, anlaşmaya varılamaması ve Lübnan’ın haklarını güvence altına alamaması durumunda askeri harekat düzenleyeceklerini açıkladı.

Müzakereler kırılma noktasına ulaşırken hem İsrail hem de Hizbullah’ın alarm durumuna geçmesi, savaş riskini artırdı.

Tehditlerin niteliği

Tel Aviv yönetiminin son tehditleri, Lübnan sınırı yakınında yaşayan İsrailliler arasında paniğe neden oldu. İsrail, kasım ayında yeni bir genel seçim turuna girecek; deniz sınırlarının çizilmesi yakın zamanda mevcut İsrail liderliğine karşı bir silah haline getirildi ve bakanların itibarını kurtarmak için harekete geçmesine neden oldu.

Muhalefet lideri ve eski Başbakan Benyamin Netanyahu, eylül ayında Lapid’i hedef almaya başlayarak ‘Nasrallah’ın tehditleri karşısında tamamen boyun eğdiğini’ savundu.

Buna ek olarak Energean’ın eylül ayı sonlarında faaliyete başlamaya hazır olması ve şimdiye kadar sondaja başlamaktan kaçınması nedeniyle Kariş sahasından gaz çıkarılması da ertelendi.

Şu anda Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı kamp, durumu Lapid’in zayıf yönetimine bağlıyor ve mevcut hükümetin İsrail’e ait toprakları vermeye hazır olduğunu iddia ediyor.

Lübnan’daki kriz ve AB’deki enerji krizi

Kariş ve Kana sahaları halihazırda şiddetli bir ekonomik krizden geçen Lübnan için hayati önemde. BM uzmanları, ülkedeki 24 saatlik elektrik kesintileri, artan suç oranı ve sivil istikrarsızlık nedeniyle yoksulluk içinde yaşayan Lübnanlıların yüzdesini yaklaşık 80 olarak açıklıyor.

Bu yılın başlarında Avrupa Birliği (AB) alternatif gaz tedarikçileri ararken, Tel Aviv ile  Brüksel arasında İsrail’in boru hatları aracılığıyla Mısır üzerinden Avrupa’ya gaz göndereceği bir anlaşma imzalandı. Bu, Tel Aviv’i gaz üretimini ikiye katlamaya itti ve Kariş sahası bunu başarmanın anahtarı. Ancak Kana sahasında henüz keşifler yapılmadı ve geliştirilmesi zaman alacak.

Şimdi ise savaşın durumu, İsrailli siyasi partiler ve yetkililer arasındaki çekişmenin Tel Aviv’in kavgacı bir yaklaşım benimsemesine ve anlaşmaya varılmadan önce ihtilaflı alanlarda gaz üretimini ilerletmesine neden olup olmayacağına bağlı.

Diplomasi

AB, Trump’a karşı 100 milyar avroluk misilleme hazırlığında

Yayınlanma

AB, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerine karşı yanıt hazırlığında.

Euractiv’e konuşan üç kaynağa göre, Avrupa Komisyonu, Trump’ın AB ihracatına uyguladığı kapsamlı gümrük vergilerine yanıt olarak, ABD mallarını hedef alan yeni karşı önlemler hazırlıyor. Bu misillemenin 100 milyar avro civarında olacağı hesaplanıyor.

Yeni paket, hemen uygulamaya konulmak yerine, gergin transatlantik ilişkilerde AB’ye daha fazla koz sağlamak amacıyla tasarlanıyor. Trump’ın AB ve diğer ticaret ortaklarına gümrük vergileri uygulaması sonrasında, her iki taraf da ticaret savaşının tırmanmasını önlemek için görüşmelerini sürdürüyor.

Geçen hafta, üst düzey ticaret yetkilisi Sabine Weyand ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in sağ kolu Björn Seibert, AB ülkelerinin büyükelçilerine, ABD’ye çeşitli sektörlerde daha fazla AB yatırımı yapma planları hakkında bilgi verirken, bazı Amerikan sektörlerini 100 milyar avronun biraz altında gümrük vergileriyle tehdit etti.

100 milyar avroluk rakam ilk olarak Bloomberg tarafından açıklandı.

Diplomatlar, çarşamba günü Komisyon’dan daha fazla ayrıntı duymayı umuyorlar. Bu ayrıntılar arasında, AB’nin Beyaz Saray’a sunabileceği tavizler, daha fazla Amerikan gazı, soya fasulyesi ve silah satın almaktan Çin’e karşı potansiyel bir ittifaka kadar uzanıyor.

Konuya yakın bir kaynak, 100 milyar avroluk paketin, Trump’ı AB mallarına %20’lik gümrük vergisini yeniden uygulamamaya ikna etmek için devam eden çabaların başarısız olması durumunda kullanılmak üzere tasarlandığını söyledi.

Weyand, bu hafta Washington’da teknik görüşmelerde bulunuyor. Trump, %20’lik gümrük vergilerini temmuz ayına kadar askıya aldı.

Trump, AB’nin çelik, alüminyum ve otomobillerine gümrük vergileri ve tüm mallara %10’luk genel vergi getirmişti. Bu vergilerin tümü halen yürürlükte.

AB, ABD başkanının çelik ve alüminyuma uyguladığı %25’lik gümrük vergilerine yanıt olarak, ABD ekonomisine 21 milyar avroluk gümrük vergisi uygulayacağı tehdidini açıkça dile getirmişti.

Trump ayrıca ilaç, kereste, yarı iletkenler ve yabancı yapım filmlere ek gümrük vergileri uygulamakla tehdit etti. Bu vergilerin tümü AB’yi daha da etkileyebilir.

AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič salı günü Avrupa Parlamentosu milletvekillerine yaptığı açıklamada, Trump’ın önlemlerinin AB’nin ABD’ye ihracatının %97’sini etkileyerek 549 milyar avro değerinde malı vuracağını söyledi.

Šefčovič, “Bu durum kabul edilemez ve hareketsiz kalmayı göze alamayız,” dedi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

İngiltere ve Hindistan serbest ticaret anlaşması imzaladı

Yayınlanma

İngiltere ve Hindistan salı günü, “dönüm noktası” niteliğinde bir serbest ticaret anlaşması imzaladı.

Londra “dönüm noktası” diye nitelendirdiği anlaşmanın uzun vadede İngiliz ekonomisine 4,8 milyar sterlinlik bir katkı sağlayacağını iddia ediyor.

Anlaşma, Hindistan’ın viski ve otomobil ihracatına uyguladığı gümrük vergilerinde büyük indirimler içeriyor.

Üç yıldır süren müzakereler, Donald Trump’ın geçen ay ABD’nin küresel gümrük vergilerini uygulamaya koymasının ardından hızlandı. Londra ve Yeni Delhi, özellikle Brexit’ten sonra daha yakın ticari bağlar kurmak için istekliydi.

Başbakan Narendra Modi, İngiliz mevkidaşı Keir Starmer ile yaptığı görüşmenin ardından X’te yaptığı açıklamada, “Hindistan ve İngiltere, tarihi bir dönüm noktasında, iddialı ve karşılıklı yarar sağlayan bir Serbest Ticaret Anlaşmasını başarıyla sonuçlandırdı,” diye yazdı.

Modi, anlaşmanın “her iki ekonomide ticaret, yatırım, büyüme, istihdam yaratma ve inovasyonu hızlandıracağını” ve Starmer’ın yakında Hindistan’ı ziyaret edeceğini de sözlerine ekledi.

İngiliz bakanlar, Hindistan ile yapılan ticaret anlaşmasının, önümüzdeki günlerde Trump ile bir anlaşmanın imzalanmasının öncüsü olmasını umuyorlar.

İngiltere, viski, cin ve otomobiller dahil olmak üzere Hindistan’a yapılan ihracatta daha düşük gümrük vergileri elde ederken, Yeni Delhi, profesyonel işçilerinin IT sektöründe iş bulmasına yardımcı olacak daha iyi koşullar ve tekstil gümrük vergilerinin düşürülmesini istedi.

Starmer, anlaşmanın “ticaret ve ekonomi için yeni bir döneme” yanıt olduğunu ve geçen hafta yerel seçimlerde darbe alan hükümetinin İngiliz halkına sözünü tuttuğunun bir işareti olduğunu söyledi.

Başbakan, “Bugün, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Hindistan ile ekonomiyi büyütecek ve İngiliz halkına ve iş dünyasına fayda sağlayacak tarihi bir anlaşma imzaladık,” dedi.

Viski ve cin üzerindeki gümrük vergileri yüzde 150’den yüzde 75’e indirilecek ve anlaşmanın onuncu yılında yüzde 40’a düşecek.

Otomobil gümrük vergileri, kota uygulamasına tabi olarak yüzde 100’ün üzerindeyken yüzde 10’a düşecek. Londra, Hindistan ürünlerine uygulanan İngiliz gümrük vergilerindeki indirimlerin, İngiliz tüketicilere giyim, ayakkabı ve karides gibi gıda ürünlerinde “daha ucuz fiyatlar ve daha fazla seçenek” sunacağını belirtti.

Londra, 2022 ticaretine göre, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Hindistan’ın yıllık 400 milyon sterlinin üzerinde gümrük vergisini kaldıracağını ve bu rakamın 10 yıl sonra yaklaşık 900 milyon sterline çıkacağını açıkladı.

Anlaşmanın uzun vadede ikili ticareti 25,5 milyar sterlin, Birleşik Krallık’ın GSYİH’sini ise 4,8 milyar sterlin artıracağını beklediklerini de ekledi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile Ukrayna arasında BAE arabuluculuğuyla esir takası

Yayınlanma

Rusya ve Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri’nin arabuluculuğuyla 205’e 205 formülü üzerinden esir takası gerçekleştirdi. Bu, yıl başından bu yana yapılan beşinci esir takası oldu. Takas edilen Rus askerleri Belarus üzerinden Rusya’ya nakledilecek.

Rusya ve Ukrayna, 205’e 205 formülü üzerinden geniş çaplı bir esir takası gerçekleştirdi. Bu, yılın başından bu yana yapılan beşinci esir takası oldu.

Rusya, 205 Rus askerini geri alırken, Kiev’e de aynı sayıda asker teslim edildi. Rusya parlamentosunun askeri operasyonlarla ilgili koordinasyon grubunun temsilcisi ve Duma milletvekili Şamsail Saraliyev, RBK gazetesine yaptığı açıklamada bu bilgiyi doğruladı. Rusya Savunma Bakanlığı da takası duyurdu.

Savunma Bakanlığı, takasın Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) arabuluculuğuyla gerçekleştiğini belirtti.

Takas edilen Rus askerleri hâlen Belarus topraklarında bulunuyor ve yakın zamanda Rusya’ya nakledilecekler.

Son esir takası 19 Nisan’da yapılmıştı. O takasta Rusya’ya 246 asker dönerken, Ukrayna’ya da aynı sayıda asker teslim edilmişti.

BAE, bu takası savaşın başlangıcından bu yana yapılan en büyük takas olarak nitelendirmişti.

Aynı takasta taraflar yaralı askerleri de karşılıklı olarak teslim etmişti: Ukrayna 31, Rusya ise 15 yaralı asker almıştı.

Bir gün önce ise Moskova ve Kiev, hayatını kaybeden askerlerin naaşlarını karşılıklı olarak teslim etmişti. Ukrayna 909, Rusya ise 41 naaş almıştı.

19 Mart’ta Rusya ve Ukrayna, 175’e 175 formülü üzerinden esir takası yapmıştı.

Bu takas, 18 Mart’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD’li mevkidaşı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde duyurulmuştu.

5 Şubat’ta taraflar karşılıklı olarak 150’şer esir teslim etmişti. 15 Ocak’ta ise 25’e 25 formülü üzerinden bir takas gerçekleştirilmişti.

Kremlin’e göre 1 Mayıs’ta Putin, BAE lideri Muhammed Bin Zayid el-Nahyan ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Emirliklerin Rusya ve Ukrayna arasında tutulan kişilerin takaslarının düzenlenmesinde sağladığı yardımı takdirle karşıladığını” belirtmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English