Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Lula: Çin’le ilişkileri geliştirmemizi kimse yasaklayamaz

Yayınlanma

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, cuma günü Pekin’de, yeniden yakın ilişkiler kurmaya hazırlandığı Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi.

Bugün Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda Halk Kahramanları Anıtı’na çelen koyan Brezilya Devlet Başkanı, ardından Büyük Halk Salonu’nda Başbakan Li Qiang’la biraraya geldi ve Xi Jinping ile görüşmeye geçti.

Xi, görüşmenin başında, Lula’nın iyileştikten kısa bir süre sonra Çin’e yaptığı ziyaretin, Brezilya cumhurbaşkanının Çin-Brezilya ilişkilerine ne kadar değer verdiğini gösterdiğini söyledi.

Lula’ya “kadim dostumuz” diye hitap eden Çinli lider, iki ülke ilişkilerinin bugünkü düzeye çıkarılmasının Lula’nın desteğiyle olduğunu belirtti.

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Hua Chunying’in bildirdiğine göre, Xi Jinping görüşmenin başında, yeni dönemde Çin-Brezilya ilişkilerine yön vermek ve yeni bir gelecek yaratmak için Lula da Silva ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade etti.

Xi ayrıca, “sağlam ve istikrarlı büyümeye devam eden bir Çin-Brezilya ilişkisinin bölgelerinde ve ötesinde barış, istikrar ve refah için önemli ve olumlu bir rol oynayacağına olan güvenini” vurguladı.

Huawei vurgusu

Lula da Silva ise Xi’ye, “Brezilya’nın Çin ile ilişkilerini geliştirmesini kimsenin yasaklamayacağını” söyledi.

Brezilyalı lider, “Dün, Çinlilerle ilişkilerimizde hiçbir önyargımız olmadığını dünyaya göstermek istediğimiz için Huawei’yi ziyaret ettik. Kimse Brezilya’nın Çin ile ilişkilerini geliştirmesini yasaklamayacak” ifadelerini kullandı.

Lula, iki ülke arasındaki ilişkilerin ticaretin yanı sıra, bilim ve teknoloji, iklim değişikliği ile mücadele stratejileri, temiz enerji ve elektrikli araba ve otobüs üretimi gibi alanlarda yoğunlaşmasına da değindi:

“Ticari çıkar çok önemli olsa da, sadece ticari çıkar ilişkisinden ibaret olmayan bir Brezilya-Çin ilişkisi yaratmak için çok çalışmalıyız.”

Farklı alanlarda 20 ikili anlaşma imzalandı

Latin Amerika basınının bildirdiğine göre, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, Çin ile yaklaşık 20 ikili anlaşma imzaladı. Anlaşmalar, Lula’nın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i ziyareti sırasında imzalandı.

Anlaşmaların, yenilenebilir enerjiler, otomotiv endüstrisi, tarım ticareti, yeşil kredi hatları, bilgi teknolojisi, sağlık ve altyapı gibi alanları kapsadığı kaydedildi. Ayrıca, anlaşmalar arasında, Brezilya ve Çin ortaklığındaki yedinci uydunun fırlatılması da yer alıyor.

İki devlet başkanının Çin’deki Brezilya Büyükelçiliği’nde basın açıklaması yapması bekleniyor.

Xi ile görüşme öncesinde, Büyük Halk Salonu’nda Çin Halk Meclisi başkanı Zhao Leji ile bir araya gelen Lula, “Dış ticaretin en önemli akışını Çin ile sürdürüyoruz. En büyük ticaret dengemizi Çin ile sağladık ve en önemli konuları tartışarak dünya jeopolitiğini Çin ile birlikte dengelemeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Brezilya geri döndü’

Çin ziyaretine “Brezilya geri döndü” mesajıyla başlayan Devlet Başkanı Lula, dün ‘BRICS Bankası’ etkinliğinde dolar hegemonyasına son verilmesi çağrısı yaparken, BRICS ülkeleri için para birimi önerisinde bulundu.

Çin ziyaretine Şanghay şehrinden başlayan Lula, kendisinin el vermesiyle 2011-16 arası Brezilya Devlet Başkanı olan Dilma Rousseff’in ‘BRICS bankası’ olarak da bilinen Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) başına atanması münasebetiyle düzenlenen etkinlikte yarım saatlik bir konuşma yaptı. Gelişen ülkeler için ‘BRICS Bankasını’ IMF’ye alternatif olarak sunan Latin Amerikalı lider, gelişmekte olan ülkelere uluslararası ticarette doları terk ederek ulusal para birimlerine geçmeleri çağrısı yaptı.

Brezilya siyasetine geri dönüşünü, “Brezilya geri döndü. Brezilya’nın önemli dünya kararlarında yer almadığı zamanlar geçmişte kaldı. Açıklanamayan bir yokluğun ardından uluslararası sahneye geri döndük” diye ortaya koyan Lula, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS grubunun ticarette dolara alternatif para birimi araması çağrısında bulunarak şunları söyledi:

“Her gece kendime şu soruyu soruyorum: Neden tüm ülkeler ticaretlerini dolara dayandırmak zorunda? Neden kendi para birimimizle ticaret yapamıyoruz? Altın standardının ortadan kalkmasından sonra doların (rezerv) para birimi olduğuna kim karar verdi?”

BRICS’e ortak para birimi önerisi

“Herkes tek bir para birimine bağımlı” diye eleştiren Lula, ‘Brezilya ile Çin, Brezilya ve diğer ülkeler arasındaki ticari ilişkileri finanse edecek bir para birimi’ önerisini dile getirdi:

“BRICS bankası gibi bir banka neden Brezilya ile Çin, Brezilya ile diğer BRICS ülkeleri arasındaki ticareti finanse edecek bir para birimine sahip olamıyor?… Bugün ülkeler, kendi para birimleriyle ihracat yapabilecekken, ihracat yapmak için dolar peşinde koşmak zorunda kalıyor.”

‘BRICS bankası IMF’ye alternatif’

Latin Amerika lideri konuşmasına şöyle devam etti: “NDB, Küresel Güney’in büyük bankası olmak için tüm şartları yerine getiriyor. İlk kez, başlangıç aşamasında gelişmiş ülkelerin katılımı olmaksızın küresel ölçekte bir kalkınma bankası kuruldu. Bu nedenle, geleneksel kurumlar tarafından gelişmekte olan ekonomilere dayatılan koşullulukların prangalarından özgür. Ve dahası: Projeleri yerel para biriminde finanse etme imkanına sahip.”

IMF’nin ‘kurtarma kredileri’ karşılığında Brezilya’nın komşusu Arjantin gibi nakit sıkıntısı çeken ülkelere halkı vuran aşırı sert tasarruf tedbirleri dayattığını da hatırlatan Lula, şöyle konuştu:

“Hiçbir banka, IMF’nin şu anda Arjantin’de yaptığı veya uzun süre Brezilya’da ve her üçüncü dünya ülkesinde yaptığı gibi ülkelerin ekonomilerini boğmamalı. Hiçbir lider ülkesi borçlu diye boğazına bıçak dayalı halde çalışamaz.”

BRICS bankasının, IMF’ye alternatif oluşturabileceğini vurgulayan Brezilya Devlet Başkanı,  “Yükselen ekonomilerimizi, bizi yönetmek isteyen geleneksel finans kurumlarına boyun eğmekten kurtarabilir” dedi.

Çin ziyaretinde Lula’ya eşlik eden 40 kişilik heyette yer alan Brezilya Maliye Bakanı Fernando Haddad da, Brezilya’nın, gelişmekte olan ülkelerin doların kullanımını devre dışı bırakmaları için ticaret mekanizmaları oluşturmayı amaçladığını belirtti. Haddad, “Bunun avantajı, ticari işlemlerin, illa ki işlemde yer almayan bir ülkenin para biriminde yapılmasının dayattığı deli gömleğinden kaçınmaktır” dedi.

İki ülke, geçen ay karşılıklı ticaretlerinde Amerikan doları yerine kendi yerel para birimlerini kullanmak üzere anlaşma imzalamıştı.

Ayrıca Çin medyası önceki gün, Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) Brezilya şubesinin, ilk sınır ötesi Yuan takas işlemini gerçekleştirdiğini duyurdu.

En büyük ticaret ortağı

Çin, üst üste 14 yıldır Brezilya’nın en büyük ticaret ortağı konumunda. Brezilya aynı zamanda Çin’in soya fasulyesi, tavuk ve şeker gibi birçok tarım ürününün en büyük kaynağı iken Çin, Brezilya’nın ana yabancı yatırım kaynağı.

Pekin, 23 Mart’ta, Lula’nın nisan ayında planlanan ziyaretinden sadece haftalar önce, hastalık nedeniyle Brezilya’dan sığır eti ithalatına getirilen yasağı kaldırdı. Ayrıca Çin hükümeti de Brezilya’da çeşitli yatırımlar için atmosfer arıyor.

Bolsonaro’nun başkanlığı sırasında birçok Çinli şirket, belirsiz politika ortamı ve Çin’e yönelik düşmanca politikalar nedeniyle Brezilya ile işbirliği planlarını askıya almıştı. Şu anda ise, birçok Çinli firma Brezilya’da iş yapmanın koşullarının oluştuğuna inanıyor.

Bununla birlikte, Brezilya’nın Çin’e ihracatının hâlâ ağırlıklı olarak soya fasulyesi, sığır eti, ham petrol, demir cevheri ve kağıt hamuru gibi birincil ürünlere odaklanıyor, Çin’in Brezilya’daki yatırımı ise imalat, enerji ve madencilik gibi konvansiyonel alanlara yönelik. Dolayısıyla Lula, bu ziyarette, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımdaki sürdürülebilir büyümenin yanı sıra, çeşitlilik ve dengeyi sağlamak için işbirliğini farklı alanlara da yaymayı umuyor.

DİPLOMASİ

Vance, Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupalıları ‘göç’ ve ‘savunma harcamaları’ konusunda uyardı

Yayınlanma

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, cuma günü Münih Güvenlik Konferansı öncesinde yaptığı konuşmada Avrupalı yetkililere ifade özgürlüğü ve kıtadaki yasadışı göç konularında çatarken, seçilmiş yetkilileri hızla rota değiştirmedikleri takdirde kamuoyu desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya oldukları konusunda uyardı.

Başkan Yardımcısı “Eğer kendi seçmenlerinizden korkuyorsanız Amerika’nın sizin için yapabileceği hiçbir şey yok” dedi.

Vance’in konuşması ve 3 yıldır devam eden Rusya-Ukrayna çatışmasına değinmesi, Avrupa’da Trump yönetiminin dış politikasına ilişkin yoğun endişe ve belirsizliklerin yaşandığı bir döneme denk geldi.

“Washington’da kasabada yeni bir şerif var. Donald Trump’ın liderliğinde görüşlerinize katılmıyor olabiliriz ama bunları kamusal alanda dile getirme hakkınızı savunmak için mücadele edeceğiz” dedi.

Başkan Yardımcısı ayrıca Avrupalı yetkilileri yasadışı göçe karşı uyararak, seçmenlerin “milyonlarca incelenmemiş göçmene kapıları açmak” için oy vermediğini söyledi ve perşembe günü Münih’te gerçekleşen ve şüphelinin 2016 yılında Almanya’ya sığınmacı olarak gelen 24 yaşındaki bir Afgan olduğu saldırıya atıfta bulundu.

Vance’in cuma günü ilerleyen saatlerde Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile bir araya gelmesi bekleniyor. Özellikle Avrupa’daki pek çok gözlemci, Trump ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında bu hafta gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından gözünü Trump’ın açıklamalarına dikti.

Vance yaptığı konuşmada yönetimin “Rusya ve Ukrayna arasında makul bir çözüme ulaşabileceğimize inandığını” söyledi.

NATO savunma harcamaları

Vance cuma günü erken saatlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile ayrı ayrı bir araya geldi. Vance bu görüşmelerde Cumhuriyetçi yönetimin NATO üyelerine savunmaya daha fazla harcama yapmaları yönündeki çağrısını yineledi. Halihazırda NATO’nun 32 üye ülkesinden 23’ü Batı askeri ittifakının ülke GSYH’lerinin %2’sini savunmaya harcama hedefine ulaşıyor.

Vance Rutte’ye şunları söyledi: “NATO’nun gerçekten gelecek için inşa edildiğinden emin olmak istiyoruz ve bunun büyük bir parçasının NATO’nun Avrupa’da biraz daha fazla yük paylaşımı yapmasını sağlamak olduğunu düşünüyoruz, böylece ABD Doğu Asya’daki bazı zorluklarımıza odaklanabilir.”

Rutte Avrupa’nın adım atması gerektiği konusunda hemfikir olduğunu söyledi. “Bu anlamda büyümek ve çok daha fazla harcama yapmak zorundayız” dedi.

Çernobil drone saldırısı

Ukrayna Devlet Başkanı, Vance ve Zelenskyy’nin bir araya gelmesinden saatler önce, yüksek patlayıcılı bir savaş başlığına sahip bir Rus insansız hava aracının Kiev bölgesindeki Çernobil Nükleer Santralinin koruyucu hapsetme kabuğunu vurduğunu iddia etti. Zelenskyy ve BM atom ajansı, radyasyon seviyelerinin artmadığını söyledi.

Zelenskyy Münih’te gazetecilere yaptığı açıklamada Çernobil’deki insansız hava aracı saldırısının “Putin ve Rusya Federasyonu’ndan güvenlik konferansına çok açık bir selam” olduğunu düşündüğünü söyledi.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov cuma günü yaptığı açıklamada Ukrayna’nın iddialarını yalanladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova ise Münih organizatörlerinin Rusya’yı birkaç yıldır davet etmediğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Vance ve Zelenskyy’ye katılması bekleniyordu. Ancak Rubio’nun uçağı Münih’e giderken mekanik bir sorun yaşayınca Washington’a geri dönmek zorunda kaldı. Başka bir uçakla yola çıkan Rubio’nun toplantıya zamanında yetişmesi bekleniyordu.

Çarşamba günü Putin’le yaptığı görüşmenin ardından perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte Trump, “Ukrayna savaşı sona ermeli” dedi ve “Genç insanlar İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kimsenin görmediği seviyelerde öldürülüyor. Ve bu çok saçma bir savaş”diye ekledi.

Ukrayna’nın NATO’ya katılma teklifi

Trump’ın açıklamaları Avrupalıları, NATO’nun kendilerine sağladığı İkinci Dünya Savaşı sonrası güvenliği nasıl sürdürebilecekleri ya da Demokrat Biden yönetiminin Ukrayna’ya sağladığı milyarlarca dolarlık güvenlik yardımındaki boşluğu nasıl doldurabilecekleri konusunda ikilemde bıraktı.

Trump bu yardıma son derece şüpheci yaklaşıyor ve önümüzdeki günlerde müzakereler başlarken yardımı kesmesi ya da başka bir şekilde sınırlandırması bekleniyor.

Trump perşembe günü yaptığı açıklamada “Rusya’nın konumundaki bir ülkenin … Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verebileceği bir yol göremiyorum” dedi. “Böyle bir şey olacağını sanmıyorum” diye devam etti.

Ancak İngiltere Başbakanı Keir Starmer cuma günü Zelenskyy’e Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna tedirgin

Ukraynalı lider perşembe günü Trump’ın Putin’le ilk olarak konuşmasının “pek hoş olmadığını” söyledi. Ancak asıl meselenin “her şeyin Putin’in planına göre gitmesine izin vermemek” olduğunu savundu.

Ukrayna’nın batısındaki bir nükleer santrali ziyaret eden Zelenskyy, “Bağımsız bir ülke olarak biz olmadan (yapılan) hiçbir anlaşmayı kabul edemeyiz” dedi.

Avrupa’nın dönüm noktası

Trump’ın izlediği yol, tıpkı ilk döneminde Fransa ve Almanya hakkında yaptığı küçümseyici yorumlar gibi, Avrupa’yı sarstı.

Fransa Dışişleri Bakan Yardımcısı Benjamin Haddad, Avrupa’nın bir dönüm noktasında olduğunu ve ayaklarının altındaki zeminin hızla kaydığını belirterek, Avrupa’nın güvenliği için ABD’ye olan bağımlılığından kurtulması gerektiğini söyledi.

Haddad, Ukrayna’da Rusya’ya zafer kazandırmanın Asya’da da yansımaları olabileceği uyarısında bulundu.

“Bence dünyamızın ne ölçüde değiştiğini yeterince kavrayamıyoruz. Hem rakiplerimiz hem de müttefiklerimiz hızlanmakla meşguller,” diyen Haddad perşembe günü France Info yayın kuruluşuna konuştu.

Münih Güvenlik Konferansı: Tarihçesi ve evrimi

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD-Britanya ilişkilerinde yeni aracı: Prens William

Yayınlanma

Donald Trump 2020’de görevden ayrıldığında, dünyanın çoğu Trump’ın iktidarının sonsuza dek sona erdiğine inanarak dikkatini yeni ABD Başkanı Joe Biden’a çevirmişti.

Bununla birlikte, dikkatle ve sessizce sürdürülen bir ilişki vardı. The Telegraph’ta yer alan habere göre, Galler Prensi olarak geçirdiği on yıllar boyunca hayatın en iyi mektup yazarlarından biri olan Kral Charles, eski başkanla kişisel yazışmalarını sürdürdü ve Trump ile eşi Melania’yı memnun etmek için ara sıra elle yazılmış bir mektup yayınladı.

Şimdi, The Telegraph’a göre Trump ikinci dönem için Beyaz Saray’a yerleşirken, Başkan, Kral ve Prens William arasındaki dostluk, yeni bir dönem için “özel ilişkiyi” tanımlamaya gelebilir.

Trump tarafından çeşitli şekillerde “iyi bir adam”, “gerçekten çok yakışıklı” ve “harika bir iş çıkarıyor” olarak tanımlanan Galler Prensi William, iki ülke arasında aracı rolünü üstlenmeye hazırlanıyor.

Başkan Trump ve Prens William arasında aralık ayında Paris’te kısa bir görüşme olarak önerilen şey, kapalı kapılar ardında 40 dakikalık bir toplantıya dönüştü ve her iki taraftakiler de o zamandan beri sergilenen “sıcaklık” hakkında övgüler yağdırdı.

Bir Beyaz Saray kaynağı, Prens William’ın artık “özel ilişki”nin geleceğinde “gerçekten güçlü, gerçekten önemli” bir etkiye sahip olduğunu söylüyor.

Trump tarafından gelen bazı olumsuz değerlendirmelere rağmen, Beyaz Saray kaynakları The Telegraph’a Başkanın Birleşik Krallık’a olan “içgüdüsel sevgisinin” devam ettiğini söylüyor ve Prens William ile gelişmekte olan bu ilişki kilit önem taşıyor.

Onu tanıyan biri, Başkanın kraliyetten gelecek bir “cazibe saldırısına” bayılacağını söylüyor. Bir Whitehall kaynağı ise “Bunu kullanmamak için deli olmamız gerekir,” diyor.

Başbakan Keir Starmer ile yapılan görüşmeler Trump’ın yabancı liderlerle yaptığı diğer görüşmeler kadar sıcak geçti. Başkan, Starmer ile “çok iyi bir ilişkisi olduğunu” iddia etti ve “Kendisinden çok hoşlanıyorum,” diye ekledi. İkili bu ayın sonunda başkentte bir araya geldiğinde Starmer, Trump tarafından keyifli bir şekilde karşılanacak gibi görünüyor.

Fakat habere göre perde arkasında işler o kadar da kolay olmadı. İşçi Partisi hükümetinin bir dizi hatası Beyaz Saray’da fark edildi ve hatırlandı; kaynaklar son birkaç ayın nasıl geliştiğini tanımlamak için “saygısız”, “beceriksiz” ve “kötü niyetli” gibi çeşitli terimler kullanıyor.

Bazı İşçi Partili yetkililerin Amerikan seçimlerinde Kamala Harris’e danışmanlık hizmeti vermesinin yanı sıra, Britanya’nın ABD’deki yeni büyükelçisi Lord Mandelson’ın atanması da yeni Beyaz Saray ekibini rahatsız etti.

The Telegraph’ın haberinden anlaşıldığı kadarıyla, Washington’a elçi olarak Dame Karen Pierce’ın gönderilmesi, hem İngiliz Muhafazakârlarını, hem de Beyaz Saray’ı daha fazla tatmin edecekti.

Dikkat çekici bir şekilde, yeni büyükelçi görevine daha önce Trump’ı “dünya için tehlike” ve “beyaz milliyetçi ve ırkçıdan biraz daha az” olarak nitelendirdiği için pişmanlığını ifade ederek başladı.

Trump’ın en yakın kampanya yardımcılarından biri olan Chris LaCivita, atamasının kamuoyuna duyurulduğu gün Mandelson’a “moron” dedi.

Şu anki Galler Prensi son yıllarda dünya liderleriyle ilişkilerini, kısmen kendisini dünya çapında başkanlar (Biden dahil) ve başbakanlarla görüşmeye götüren Earthshot Prize girişimi sayesinde, şimdi de Hükümetin talebi üzerine geliştiriyor.

Bir saray kaynağı Prens’in “kendisinin ve ailesinin oynadığı önemli rolün farkında olduğunu” söylüyor. Kaynak, “Günlük siyasete dahil olmamamız önemli, ancak doğru zaman geldiğinde ve Majestelerinin hükümetinden destek istendiğinde Prens rolünü oynamaktan ve gerektiğinde destek vermekten mutluluk duyuyor,” diyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Tayvan, Trump’ın gümrük vergisi tehdidinin ardından ABD yatırımlarını artırma sözü verdi

Yayınlanma

Tayvan lideri Lai Ching-te, Donald Trump’ın küresel gümrük vergisi tehditlerine ve Ada’nın yarı iletken endüstrisi üzerindeki baskısına yanıt vermek için acele ederken ABD’deki satın alma ve yatırımları artırma sözü verdi.

Lai Ching-te cuma günü, ABD başkanının ABD’nin büyük ticaret açığı verdiği ülkelere “karşılıklı gümrük vergileri” uygulama planlarını açıklamasından birkaç saat sonra gazetecilere verdiği demeçte, “İkili ticareti dengelemek için ABD’ye yatırımı ve ABD’den alımları artıracağız” dedi.

ABD’nin en büyük yedinci ticaret ortağı olan Tayvan’la olan ticaret açığı, son teknoloji yapay zeka çiplerine yönelik artan talep nedeniyle geçen yıl 26.1 milyar dolar artarak 73.9 milyar dolara ulaştı. Çiplerin çoğu dünyanın en büyük çip üreticisi olan Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) tarafından üretiliyor.

Ancak Lai, Tayvan’ın küresel çip üretimindeki öncü rolünü vurguladı ve Trump’ın yarı iletken işinin “Amerika’ya iade edilmesi” yönündeki taleplerine karşı çıktı. Trump daha önce, Tayvan’ı “çip işini ABD’den çalmakla” suçlamıştı.

‘Küresel yarı iletken demokratik tedarik zinciri girişimi’ önerisi

Lai, “Dünyanın en güçlü yarı iletken [üretim] gücü olarak Tayvan’ın yeni durumlara yanıt verme yeteneğine ve isteğine sahip olduğunu vurgulamak istiyorum” dedi. “Tayvan’ın küresel tedarik zincirindeki vazgeçilmezliğini sağlama” sözü verdi ve ABD’nin daha dayanıklı tedarik zincirleri oluşturmasına yardımcı olmak için bir ‘küresel yarı iletken demokratik tedarik zinciri girişimi’ önerdi.

İlk Trump ve Biden yönetimlerinin ve ABD’li müşterilerinin baskısının ardından TSMC, ilki halihazırda seri üretimde olan Arizona’daki üç üretim tesisine 65 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Bu tesisler tamamlandığında TSMC’nin toplam kapasitesinin beşte birinden daha azını oluşturacak olsa da, şirketin en büyük denizaşırı yatırımı olacak.

Trump’tan tehditler

Ancak Trump, selefi döneminde verilen sübvansiyon anlaşmalarını bozmakla tehdit etti ki bu TSMC’ye verilen 6 milyar dolardan fazla mali desteği riske atabilecek bir hamle. Trump ayrıca ABD’de çip üretimini çok daha büyük ölçekte yeniden inşa etmek istiyor. Perşembe günü son gümrük vergisi planlarını açıklarken Trump, Tayvan’ın “çip işimizi elimizden aldığı” suçlamalarını tekrarladı. “Bu işi ABD’de geri istiyoruz” dedi ve ‘eğer geri getirmezlerse çok mutlu olmayacağız’ diye ekledi.

Tayvanlı üst düzey bir ulusal güvenlik yetkilisi Taipei’nin TSMC’nin ABD’de yapacağı yatırımları destekleyeceğini söyledi.

Yetkili, “TSMC, değerlendirmelerinin ardından bunun küreselleşmelerine yardımcı olacağını düşünürse, elbette mümkün olan en iyi sonucu müzakere etmek için ABD tarafıyla bu konuyu görüşmeye yardımcı olacağız” dedi. Ancak yetkili, Washington ile yapılacak herhangi bir görüşmenin ortak bir zemin bulması gerektiğini söyledi. “Yüksek teknoloji endüstrimiz ve özellikle TSMC, ulusal güvenliğimiz için çok önemlidir” diye vurguladı.

Tayvan, Donald Trump’ın gümrük vergisi tehdidini savuşturmak için acele ediyor.

Lai, Washington’da iyi niyet kazanmak için bir başka çabayla Tayvan’ın savunma harcamalarını GSYH’nin %2.5’inden %3’ün üzerine çıkarma sözü verdi. Taipei’nin ABD’nin “en güvenilir ticaret ortağı” olduğunu da söyleyen Lai, Trump yönetiminin “geçmişten tamamen farklı strateji ve politikalar” izlediğini ve bunun Tayvan dahil diğer tüm ülkeler için zorluklar yarattığını da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English