Diplomasi
M23, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin kilit şehri Goma’yı ele geçirdiğini duyurdu

Ruanda destekli M23 isyancılarının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin saldırıya son verilmesi çağrısına rağmen şehri ele geçirdiklerini açıklamasından saatler sonra, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin (DKC) doğusundaki en büyük şehir olan Goma’nın bazı bölgelerinden silah sesleri yükseldi.
Haber, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda birliklerinin pazartesi günü ortak sınır boyunca ateş teatisinde bulundukları ve M23 savaşçılarının ilerleyişiyle birlikte çatışmanın hızla tırmanma riskinin ortaya çıktığı haberleriyle birlikte geldi.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti hükümet sözcüsü Patrick Muyaya, X üzerinden yaptığı açıklamada Ruanda ordusunun Goma’daki varlığını doğruladı.
“Hükümet, Ruanda’nın açık niyetlerini göz önünde bulundurarak katliamdan ve insan hayatı kaybından kaçınmak için çalışmaya devam ediyor” diyen Muyaya, bölge sakinlerine evlerinde kalmalarını ve vandalizm ve yağmacılık yapmaktan kaçınmalarını söyledi.
Pazartesi günü erken saatlerde M23, DRC hükümetinin Ruanda tarafından bir “savaş ilanı” olarak nitelendirdiği Goma’yı ele geçirdiğini duyurdu. BM, ele geçirmenin Goma’nın iki milyon sakini arasında “kitlesel paniğe” neden olduğunu söyledi.
M23’ün iddiası, Kongolu birliklere silahlarını teslim etmeleri için verdiği 48 saatlik sürenin dolmasına dakikalar kala geldi. Örgütün savaşçıları ayrıca Goma sakinlerini sakin olmaya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ordusu mensuplarını merkezdeki stadyumda toplanmaya çağırdı.
İki görgü tanığı Reuters haber ajansına isyancıların Goma’nın merkezine girdiğini söyledi. Ajansın bildirdiğine göre, bunlardan biri ağır silahlı adamların sokaklarda yürüdüğünü gösteren kısa bir video paylaştı.
Mineral zengini bölge
M23 isyancı ittifakının ilerleyişi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin mineral zengini doğusunda binlerce kişiyi evlerini terk etmeye zorladı ve onlarca yıldır devam eden çatışmanın daha geniş çaplı bir bölgesel savaşı yeniden alevlendirme riski taşıdığı korkularını tetikledi.
M23 savaşçıları birkaç gündür Goma’nın dış mahallelerinde Kongo ordusu ve BM barış gücü askerleriyle çatışıyor.
Kilit şehir için verilen savaş, otuz yılı aşkın bir süredir bölgesel rekabetler, etnik anlaşmazlıklar ve silahlı milis çatışmalarıyla mücadele eden ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birini tetikleyen istikrarsız bir bölge olan Doğu Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki çatışmaların sonuncusu.
BM yaptırımları çağrısı
M23’ün Goma’daki ilerleyişine öfkelenen Demokratik Kongo Cumhuriyeti cumartesi günü Ruanda ile ilişkilerini kesti ve komşusuna BM yaptırımları uygulanması çağrısında bulundu.
Kenya Devlet Başkanı William Ruto pazartesi günü yaptığı açıklamada, Goma savaşının sona ermesi için uluslararası baskının artmasıyla birlikte Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ve Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’nin çarşamba günü krizi görüşmek üzere bir toplantıya katılmayı kabul ettiklerini söyledi.
Krize cevaben pazar günü BMGK’da yapılan acil toplantıda Kinşasa’nın en üst düzey diplomatı, daha fazla Ruanda askerinin egemenliği “açık ve kasıtlı bir şekilde ihlal ederek” sınırı geçtiği uyarısında bulundu.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Therese Kayikwamba Wagner, “Bu cepheden bir saldırı, artık diplomatik kurnazlıkların arkasına saklanmayan bir savaş ilanıdır” dedi.
Kigali “herhangi bir çözüm sunmayan” açıklamaları reddetti ve Kinşasa’yı son tırmanışı tetiklemekle suçladı.
Ruanda Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Ruanda sınırı yakınlarındaki çatışmalar Ruanda’nın güvenliği ve toprak bütünlüğü için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam etmekte ve Ruanda’nın savunma pozisyonunu sürdürmesini gerektirmektedir” denildi.
BM uzmanları Ruanda’nın Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki çatışmalarda M23’ü desteklemek üzere 3,000-4,000 asker konuşlandırdığını ve füzeler ve keskin nişancılar da dahil olmak üzere önemli bir ateş gücü sağladığını söylüyor.
Pazar günü geç saatlerde yapılan bir açıklamada BMGK, bölgedeki saldırgan “dış güçlerin” geri çekilmesi çağrısında bulundu ancak açıkça isim vermekten kaçındı.
Açıklama, BM Başkanı Antonio Guterres’in Ruanda’ya silahlı kuvvetlerini Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden çekmesi çağrısında bulunmasının ardından geldi ve bu çağrı Kigali tarafından reddedildi.
Tırmanan çatışmalarda yaklaşık bir düzine yabancı barış gücü askeri öldürüldü.
Türkiye’nin arabuluculuk teklifi reddedildi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ile geçen gün yaptığı görüşmede, Türkiye’nin iki ülke arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu belirtti. Erdoğan, “Büyük Göller bölgesinde istikrar ve barışa katkı sağlayacak bu meselenin çözümü konusunda her iki tarafın da arzu etmeleri halinde biz de Türkiye olarak her türlü desteği vermeye hazırız” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak, KDC hükümetinin, Türkiye’nin arabuluculuk teklifini reddettiği ve “Afrika sorunlarına Afrika çözümleri” yaklaşımını benimsediklerini ifade ettikleri iddia edildi.
İsyancılar kim ve ne istiyorlar?
M23 isyancıları – ya da 23 Mart Hareketi – Kongo’nun doğusunda on yıllardır süren çatışmalarda mineral zengini bölgede yer edinmek için mücadele eden yaklaşık 100 silahlı gruptan biri. İsyancılar son haftalarda önemli toprak kazanımları elde ederek kasaba ve köyleri ele geçirdi ve Goma’yı kuşattı.
Grup 2012 yılında Kongo ordusundan kopan etnik Tutsilerin başarısız entegrasyonunun ardından kuruldu. Grup, Tutsileri ayrımcılığa karşı savunduğunu ve 1994’te Ruanda’da Tutsilere yönelik soykırımla bağlantılı olan etnik Hutu milislerine karşı Tutsilerin çıkarlarını savunduğunu iddia ediyor. Ancak eleştirmenler bunun Ruanda’nın Doğu Kongo üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz elde etmek için bir bahane olduğunu söylüyor. Tutsiler Kongo nüfusunun %1-2’sini oluşturuyor.
Kongolu yetkililer Ruanda’yı giderek artan bir şekilde bölgenin kaynakları üzerinde kontrol sağlamak ve Kongo’nun bazı bölgelerini ilhak etmeyi amaçlamakla suçluyor.
M23, kontrolü altındaki bölgelerde kendi vergi sistemini uyguluyor, yerel bir hükümet yönetiyor ve doğal kaynakları kontrol ediyor.
Goma, ticaret, güvenlik ve insani yardım çabaları için bölgesel bir merkez ve havaalanı malzeme naklinde kilit öneme sahip. 2012 yılında isyancılar Goma’yı ele geçirmiş ve yaklaşık bir hafta boyunca kontrol etmişlerdi ancak Ruanda üzerinde artan uluslararası baskının ardından – ABD ve İngiltere’den gelen yardımların askıya alınması da dahil – M23 şehri teslim etti.
2021’den bu yana Kongo hükümeti ve Burundi birlikleri ve BM askerleri de dahil olmak üzere müttefik güçler isyancıları Goma’dan uzak tutuyor.
Batı’nın suç ortaklığı
Analistler tarafından, Kongo’daki krizin, İngiltere, ABD ve Fransa dahil olmak üzere Batı’nın rolü ve 1994 yılında Ruanda’da Tutsilere karşı gerçekleştirilen soykırımdaki suç ortaklığı ile doğrudan bağlantılı olduğu değerlendiriliyor.
Fransa, 1994’teki Fransız Turkuaz Operasyonu sırasında Ruanda soykırımını organize eden ve uygulayan Hutu üstünlükçüleri için Kongo’da bir kaçış yolu ve güvenli bir sığınak yaratılmasını sağlamıştı. Bu sayede Kongo’da yeniden toplanıp Kongo ve Ruanda’da Tutsileri katletmeye ve her iki ülkede de kendi soykırım ideolojilerini paylaşmayan Hutulara saldırıp onları öldürmeye devam edebildiler.
Bazı analistler ise, çatışmaların, jeopolitik etkilerini sürdürmek ve bölgenin maden zenginliklerinin çıkarılmasından kar elde etmek isteyen yabancı ülkeler tarafından körüklendiğini söylüyor.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti koltan, altın, elmas ve kobalt gibi doğal kaynaklar bakımından oldukça zengindir. Bu madenlerin işletilmesi, gruplar arasında uzun süreli çatışmaların önemli bir nedenidir. Bazı silahlı gruplar bu kaynaklar üzerindeki kontrolleri sayesinde finanse edilmektedir.
Diplomasi
Rusya ile Almanya arasındaki ticari ilişkilerde tarihi kopuş

Rusya ile Almanya arasındaki ticaret hacmi, Ukrayna savaşının ardından tarihi bir düşüş yaşayarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana en düşük seviyesine geriledi. Almanya’nın Rusya’dan mal alımı savaş öncesi döneme kıyasla yüzde 95 oranında azalırken, Alman ürünlerinin Rusya’ya satışı da benzer şekilde büyük bir darbe aldı.
Rusya ile Almanya arasındaki ticari ilişkiler, Ukrayna’da başlayan savaşın ardından fiilen kopma noktasına gelerek Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana en düşük seviyesine geriledi.
Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, Almanya’nın Rusya’dan yaptığı mal alımları savaş öncesi döneme kıyasla yüzde 95 oranında çakıldı.
Ukrayna savaşı öncesinde, 2021 yılında 59,7 milyar avroluk toplam ticaret hacmiyle Almanya, Çin’in ardından Rusya’nın en büyük ikinci ticaret ortağı konumundaydı.
Fakat savaş sonrası uygulanan yaptırımlar ve değişen politikalarla birlikte Almanya’nın Rusya’dan ithalatı yüzde 94,6’lık rekor bir düşüşle sadece 1,8 milyar avroya indi.
Aynı dönemde Alman ürünlerinin Rusya’ya ihracatı ise yüzde 71,6 azalarak 7,6 milyar avro olarak gerçekleşti.
Sovyetler sonrası en düşük seviye
Almanya’nın birleşmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya ile ticarete ilişkin ilk veriler 1993 yılında tutulmaya başlanmıştı. O yıl Rusya’dan yapılan ithalat 5,48 milyar avro, Rusya’ya yapılan ihracat ise 5,82 milyar avro seviyesindeydi.
Bu rakamlarla karşılaştırıldığında, Almanya’nın geçen yıl Rusya’dan yaptığı ithalatın 1993 yılındaki seviyenin yaklaşık üçte birine düştüğü görülüyor.
Düşüş eğilimi devam ederken, Nisan 2025’te Rusya’dan yapılan alımlar bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,6 daha azalarak sadece 100 milyon avroya geriledi.
Alman ürünlerinin Rusya’ya ihracatı ise nisan ayında yüzde 9,3 düşüşle 600 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.
Alman Sosyal Demokrat Partisinden Rusya ile müzakere çağrısı
Enerji bağımlılığı ve yaptırımların etkisi
Savaş öncesi dönemde Almanya’nın Rusya’dan ithal ettiği başlıca ürünler petrol ve doğalgazdı. Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 gibi yeni boru hatlarının inşasıyla bu bağımlılık giderek artmıştı.
2021 yılında ham petrol ve doğalgaz, 19,5 milyar avroluk değerle Rusya’dan yapılan toplam ithalatın yüzde 58,8’ini oluşturuyordu.
Ancak 17 yaptırım paketiyle Almanya, Rusya’dan hidrokarbon alımını tamamen durdurdu. Diğer ithalat kalemlerinde de büyük kesintilere gidilirken, geriye sadece bir miktar metal, kimyasal ürünler, gıda ve yem ürünleri kaldı.
‘Ticaret yoluyla değişim’ politikası terk edildi
Savaşın bir sonucu olarak Rusya, Almanya’nın tedarikçileri listesinde 12. sıradan 59. sıraya, alıcıları listesinde ise 15. sıradan 36. sıraya geriledi.
Rusya’nın Alman ithalatındaki payı yüzde 2,8’den yüzde 0,1’e, ihracatındaki payı ise yüzde 1,9’dan yüzde 0,5’e düştü.
Bu durum, Almanya’nın 1970’lerin başında başlattığı ve “Wandel durch Handel” (Ticaret Yoluyla Değişim) yaklaşımına dayanan “Ostpolitik” (Doğu Politikası) stratejisinin de sonu anlamına geliyor.
Bu politika, Rusya ile ticaretin ülkede olumlu siyasi değişimlere yol açacağı varsayımına dayanıyordu.
Alman Savunma Bakanı Breuer: Rusya dört yıl içinde saldırabilir
Diplomasi
ABD Hazine Bakanı Bessent: Ukrayna ekonomisi 20 yılda Rusya’yı geçebilir

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Kongre’deki konuşmasında Ukrayna ekonomisinin 20 yıl içinde Rusya’yı geride bırakabileceğini belirtti. Bessent, etkin yönetim, stratejik ortaklık ve küresel yatırımlarla bunun mümkün olacağını vurgularken, ekonomik güvenliğin ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade etti.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ukrayna ekonomisinin önümüzdeki yirmi yıl içinde Rusya ekonomisini geride bırakma potansiyeline sahip olduğunu açıkladı.
Bloomberg tarafından yayınlanan Kongre oturumlarında konuşan Bessent, bu iddiasını etkin yönetim, ABD ile stratejik ortaklık ve küresel yatırımların Ukrayna’ya akması koşuluna bağladı.
Bakan, bu durumun gelecekte Rusya’yı yönetecekler için ciddi bir caydırıcı faktör olacağını ifade etti.
Bessent, modern dünyada ekonomik güvenliğin her ülkenin ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.
Hem kendisinin hem de ABD Başkanı Donald Trump’ın, uzun vadede istikrarlı bir Ukrayna ekonomisinin dış tehditlere karşı en iyi savunma olacağına inandığını belirtti.
Konuşmasında, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından Polonya ve Ukrayna ekonomilerinin yaklaşık olarak aynı seviyede olduğunu hatırlatan Bessent, bugün Polonya’nın gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) Ukrayna’nınkinin üç katı olduğunu dile getirdi.
Bakan ayrıca, Ukrayna’nın yeniden inşasına odaklanacak büyük bir uluslararası konferansın yakın zamanda Roma’da düzenleneceğini bildirdi.
ABD’nin, Dünya Bankası’nı bu sürece odaklanmaya çağırdığını da sözlerine ekledi.
Scott Bessent, Rusya’nın askeri makinesini doğrudan veya dolaylı olarak silah, para veya askeri kaynaklarla destekleyen ülkelerin Ukrayna ekonomisinin yeniden inşasına katılamayacağının altını çizdi.
Bessent, “Bir ülkeyi yıkıp, vatandaşlarını öldürüp, hayatları mahvedip sonra da onun yeniden inşasından kâr etmeyi bekleyemezsiniz,” ifadelerini de ekledi.
Diplomasi
AB’den Rusya ile iş yapan Çin bankalarına yaptırım hazırlığı

Avrupa Birliği, Rusya ile iş yapan iki Çin bankasını 18. yaptırım paketine dahil etmeye hazırlanıyor. Bloomberg’in Avrupa Komisyonu belgelerine dayandırdığı habere göre, bu bankalar AB finans sisteminden çıkarılacak ve paket SWIFT kısıtlamaları, tanker yasakları, Kuzey Akım yasağı ve Rus petrolü tavan fiyatı düşüşünü de içeriyor.
Avrupa Birliği, Rusya ile ticari ilişkileri nedeniyle iki Çin bankasını yaptırım listelerine almayı planlıyor.
Bloomberg‘in Avrupa Komisyonu belgelerine dayandırdığı bilgiye göre, bu adım AB’nin Rusya’ya yönelik 18. yaptırım paketinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Avrupa Komisyonu, 18. yaptırım paketini Salı günü sunmuştu.
Rusya ile iş yapan bankalar hedefte
Kaynaklara göre, Rusya ile sınırı olan Çin eyaletlerinde faaliyet gösteren iki bölgesel bankanın “kara listeye” alınması öngörülüyor.
Geçen yılın sonunda ABD’nin finansal yaptırımları sıkılaştırması ve Rusya ile işlem yapan tüm kredi kuruluşlarına ikincil tedbir tehdidinde bulunmasının ardından, bu bölgesel bankalar Rusya ile Çin arasındaki ödemelerde kilit kanal haline gelmişti.
Rusya Devle tBaşkanı Vladimir Putin’in geçen yıl mayıs ayında Pekin’e yaptığı ziyaret sonrası oluşturulan ödeme ağına toplamda en az altı bölgesel Çin bankası dahil olmuştu.
Avrupa Komisyonu belgesine göre, bu bankaların ödemeleri ve ihracat finansmanını sağlamanın yanı sıra, Rusya’nın yaptırımları aşmasına yardımcı olan kripto hizmetleri de sunduğu belirtiliyor.
Yaptırım rejimi kapsamında, söz konusu bankaların Avrupa Birliği finans sisteminden tamamen koparılacağı ifade edildi.
AB’nin 18. yaptırım paketi kapsamında ayrıca 30’dan fazla gerçek ve tüzel kişinin de listeye dahil edilmesi planlanıyor.
Bunun yanı sıra, 22 Rus bankasının daha SWIFT sisteminden çıkarılması ve “gölge filo”ya ait 77 tankerin “kara listeye” alınması gündemde. Bu önlemlerle Rusya’nın finansal ve lojistik kabiliyetlerinin daha da kısıtlanması hedefleniyor.
Avrupa Komisyonu, Nord Stream doğalgaz boru hattının yeniden çalıştırılmasının yasaklanmasını ve Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatın varil başına 60 dolardan 45 dolara düşürülmesini teklif ediyor.
Açıklanan plana göre, bu fiyatın üzerinde yapılan sevkiyatlar Avrupa sigortası kapsamı dışında kalacak ve Avrupalı tanker şirketlerinin bu tür petrolü taşıması yasaklanacak.
Bu adımların, Rusya’nın enerji gelirlerini daha da azaltması bekleniyor.
Almanya Şansölyesinden açıklama
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, dün yaptığı açıklamada, yeni yaptırım paketinin büyük olasılıkla önümüzdeki hafta kabul edileceğini belirtti.
Merz, “Rusya, Atlantik’in her iki yakasında da bir güvenlik tehdidi oluşturuyor,” ifadelerini kullandı ve ABD Kongresi’nin de yeni önlemler üzerinde çalıştığını sözlerine ekledi.
AB, Rus petrolüne tavan fiyatı düşürüyor ve Kuzey Akım’ı yasaklıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Asya2 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını4 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Dünya Basını2 hafta önce
FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor
-
Dünya Basını1 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2