Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Macron ve Scholz’dan ortak çağrı: Avrupa’nın egemenliğini güçlendirelim

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya gezisinin son durağında Alman Şansölyesi Olaf Scholz ile görüşürken, ikili Financial Times’ta (FT) “Avrupa’nın egemenliğini güçlendirme” çağrısı yaptı.

Avrupa’nın kendi “Zeitenwende”sini (Almanca “dönüm noktası”) yaşadığını öne süren Macron ve Scholz, “Avrupa’daki yaşam biçimimizi ve dünyadaki rolümüzü üzerine inşa ettiğimiz temelleri hafife alamayız. Avrupa’mız ölümlüdür ve bu zorluğun üstesinden gelmeliyiz,” diye yazdı.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve “dijital geçiş”i başarıya ulaştırmanın, bu zorluklara yanıt vermenin merkezinde yer aldığını kaydeden Alman ve Fransız liderler, bu amaçla Fransa ve Almanya’nın AB’nin gelecek dönemi için rekabetçiliğe yönelik yeni bir ivme önerdiğini vurguladılar.

“Avrupa, dünya çapında güçlü bir sanayi ve teknoloji lideri olarak gelişmeli ve AB’yi ilk iklim nötr kıta yapma hedefimizi hayata geçirmelidir,” diyen ikili, geleceğin pazarlarını, endüstrilerini ve istihdamını geliştirmek için yeşil ve dijital geçişlerin potansiyelini kullanabileceklerine dikkat çekti.

Daha fazla tek pazar, daha az bürokrasi

Bunun için “daha fazla inovasyon, daha fazla tek pazar, daha fazla yatırım, daha eşit bir oyun alanı ve daha az bürokrasi” çağrısı yapan liderler, AB’nin egemenliğini güçlendirmeyi ve kritik bağımlılıklarını azaltmayı savunacaklarını ilan ettiler.

İddialı bir sanayi politikası ile yapay zeka, kuantum teknolojileri, uzay, 5G/6G, biyoteknolojiler, net sıfır teknolojileri, mobilite ve kimyasallar gibi “geleceğin kilit teknolojilerinin” geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlayabileceklerini öne süren Macron ve Scholz, bunu yaparken, “Avrupa menkul kıymetleştirme piyasasını yeniden başlatmamız, AB genelinde sermaye piyasalarının denetiminin yakınsamasını ve etkinliğini arttırmamız, kurumsal iflas çerçevelerinin ve vergi hukukunun ilgili yönlerini uyumlaştırmamız, düzenleyici çerçeveyi basitleştirmemiz ve herkes için basit ve etkili bir sınır ötesi yatırım ve tasarruf ürünü geliştirmemiz gerekecektir,” dedi.

Özel ve kamu yatırımlarının el ele gitmesi gerektiğini düşünen Paris ve Berlin, AB bütçesininin geleceğe uygun hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.

Macron’dan Dresden’de ‘Avrupa malı satın alma’ çağrısı

Macron, Dresden’de yaptığı konuşmada, AB’nin ABD ve Çin’in artan rekabeti karşısında naif davranmayı bırakması gerektiğini söyledi ve savunma gibi kilit sektörlerde “Avrupalı satın al” stratejisi çağrılarını yineledi.

Ayrıca AB kamu finansmanının iki katına çıkarılması çağrısında bulunan Macron, mevcut neslin güvenlik, iklim geçişi, yapay zeka ve diğer zorlukların üstesinden gelmek için benzeri görülmemiş bir “yatırım duvarı” ile karşı karşıya olduğunu sözlerine ekledi.

Macron, Almanya’ya gerçekleştirdiği devlet ziyaretinin ikinci gününde yaptığı konuşmada, “Avrupa, Avrupa tercihi ve kuralları olmaksızın dünyanın geri kalanına açık olduğumuz son yerdir. Çin’e gidin, ABD’ye gidin! Ticareti geliştirmek istiyoruz ama ulusal tercihler var,” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı, AB’nin savunma ve uzay gibi sektörlerde bir “Avrupa tercihine” ihtiyacı olduğunu ve bir “Avrupalı satın al” stratejisi oluşturması gerektiğini, bunun yanı sıra karşılıklı hükümler ve adil rekabet oluşturan ticaret kurallarına sahip olması gerektiğini söyledi.

Macron sözlerini, “Avrupa bütçemizi ya bütçenin büyüklüğü, ya ortak borçlanma stratejileri ya da mevcut araçlar yoluyla iki katına çıkaralım. Birlikte Avrupa’mıza iki kat daha fazla kamu yatırımı yapalım,” diye sürdürdü.

Alman-Fransız işbirliğinin önemine vurgu

Emmanuel Macron, iki ülke arasındaki bağları güçlendirmek ve yaklaşan Avrupa seçimlerinde “milliyetçiliğe karşı demokrasi”yi savunmanın önemini vurgulamak üzere 24 yıl sonra bir Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Almanya’ya yapılan ilk devlet ziyaretine çıkmıştı.

Macron pazar günü ziyaretinin başında, “Fransız-Alman ilişkileri Avrupa için vazgeçilmez ve önemlidir,” dedi. Macron, sıklıkla “Avrupa’nın motoru” olarak tanımlanan bu ilişkinin “teklemeye başladığı” yönündeki iddiaları reddetti.

Macron Berlin’e iner inmez Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmek ve demokrasi temalı bir festivale katılmak üzere hareket etti.

Macron’u karşılayan Steinmeier, Fransız mevkidaşının ziyaretini “Fransız-Alman dostluğunun derinliğinin kanıtı” olarak nitelendirdi. Steinmeier, Berlin ve Paris’in zaman zaman farklı politikalara sahip olsalar da her zaman “sonunda bir anlaşmaya vardıklarını” söyledi.

“Sağa” karşı ortak mücadele

Fransa Cumhurbaşkanı ayrıca Haziran ayında yapılacak Avrupa seçimlerinin önemini vurguladı ve Avrupa Birliği’ni “demokrasi ve ortak değerlerin savunucusu” olarak nitelendirdi.

İki AB ülkesinde “otoriterliğe karşı giderek artan bir hayranlık” konusunda uyarıda bulunan Macron, “[Demokrasiyi korumanın] bir mücadele olduğunu çok sık unutuyoruz,” dedi.

Son yıllarda Avrupa’da milliyetçiler iktidarda olsaydı, “tarihin aynı olmayacağını” savunan Macron, koronavirüs pandemisi ya da Ukrayna savaşına ilişkin kararlara işaret etti.

Almanya Cumhurbaşkanı da hakların “gökten zembille inmediğine” dikkat çekerek bunlar için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

DİPLOMASİ

Almanya, Suriye için 300 milyon avro ek yardım sözü verdi

Yayınlanma

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock pazartesi günü (17 Mart) Brüksel’de AB öncülüğünde düzenlenen bağışçılar konferansı öncesinde yaptığı açıklamada, ülkesinin Birleşmiş Milletler ve belirli kuruluşlar aracılığıyla Suriyeliler için 300 milyon avro (326 milyon dolar) daha yardım sözü verdiğini söyledi.

Baerbock, sağlanan fonların yarısından fazlasının Suriye’deki halka fayda sağlayacağını ve bunun ülkedeki HTŞ öncülüğündeki geçiş hükümeti olmadan uygulanacağını söyledi.

Dışişleri Bakanlığına göre bu finansman gıda, sağlık hizmetleri ve acil durum barınaklarının yanı sıra özellikle hassas durumdaki kişilere yönelik koruyucu tedbirlerin sağlanması için kullanılacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Litvanya, topraklarında nükleer silah konuşlandırmak için anayasayı değiştirmeyi planlıyor

Yayınlanma

Litvanya, müttefiklerden nükleer silah konuşlandırma teklifi gelmesi hâlinde anayasasını değiştirmeyi değerlendirecek. Litvanya Savunma Bakanı Dovilė Šakalienė, henüz somut bir teklif olmadığını ancak her senaryoya hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti. Polonya da benzer şekilde ABD’den nükleer silah talep ederken, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance bu tür bir konuşlandırmaya karşı olduklarını ifade etti.

Litvanya Savunma Bakanı Dovilė Šakalienė, müttefiklerden ülkesinde nükleer silah veya bileşenlerinin konuşlandırılması yönünde somut teklifler gelmesi durumunda anayasayı değiştirmeyi değerlendireceklerini açıkladı.

Šakalienė, 14 Mart Cuma günü yaptığı basın toplantısında, “Müttefiklerimiz Litvanya’da nükleer silah veya unsurlarının konuşlandırılması için somut planlar sunarsa, Litvanya Cumhuriyeti Anayasası’nın 137. maddesinde değişiklik yapma ve diğer yükümlülükleri gözden geçirme olasılığını değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.

Litvanya Anayasası’nın 137. maddesi, “Litvanya topraklarında kitle imha silahları ve yabancı devletlerin askeri üsleri bulunamaz,” hükmünü içeriyor.

Šakalienė, müttefiklerden henüz somut bir teklif gelmediğini, ancak Litvanya’nın her türlü senaryoya hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.

Bakan, “Şu anda bunlar sadece siyasi tartışmalar, somutlaşmış değiller. Ancak Savunma Bakanı olarak benim duruşum, bu konuda daha derin bir tartışmayı önceden başlatmamız gerektiği yönünde,” diye ekledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, mart ayı başlarında Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirme gereğini dile getirmiş ve Fransız nükleer cephaneliğinin Rusya’ya karşı nasıl bir caydırıcı faktör olabileceği konusunda müttefiklerle görüşmeler yapma sözü vermişti.

Fransa, şu anda Avrupa Birliği’ndeki tek nükleer güç konumunda bulunuyor.

Nükleer silahların konuşlandırılması konusu Polonya’da da aktif olarak tartışılıyor. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, geçen hafta yaptığı açıklamada, ülkenin “Rusya’ya karşı korunmak için” güçlü bir caydırıcı güce ihtiyacı olduğunu ve bu aracın nükleer silah olması gerektiğini belirtti.

Duda, ABD Başkanı’nın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg ile yakın zamanda bu konuyu görüştüğünü ve Donald Trump’ı Amerikan nükleer başlıklarını Polonya’da konuşlandırma olasılığını değerlendirmeye çağırdığını söyledi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk da daha önce “nükleer şemsiyenin” Polonya’ya yayılması gerektiğini belirtmişti.

Tusk, Rusya’ya karşı korunmak için sadece güçlü geleneksel silahlı kuvvetlere (ordu personel sayısını 500 bine çıkarma planlarından bahsetti) değil, aynı zamanda nükleer silahlara da ihtiyaç duyulduğunu kaydetmişti.

Ancak ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, kısa süre sonra bu tür eylemlerin olasılığını reddederek Washington’ın Doğu Avrupa’da nükleer silah konuşlandırılmasını desteklemediğini söyledi.

Vance, “Bu konuyu Başkan Trump ile görüşmedim, ancak nükleer silahların Avrupa’da daha doğuya yayılmasını desteklemesi beni şaşırtır,” diye vurguladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump ve Putin, yarın telefon görüşmesi yapacak

Yayınlanma

Trump
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yarın bir telefon görüşmesi yapacağını ve Ukrayna’nın Rusya ordusunun kontrolündeki bölgelerini ele alacağını açıkladı. Trump, savaşın sona erdirilmesi için iyi şansları olduğunu belirtirken, Ukrayna kaynakları mevcut temas hattının dondurulabileceğini ve söz konusu bazı bölgelerin Rusya kontrolünde kalabileceğini ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 18 Mart’ta bir telefon görüşmesi yapacağını açıkladı.

Reuters haber ajansına göre Trump, “Hafta sonu boyunca çok iş yapıldı. Bu savaşı sona erdirebilir miyiz diye bakmak istiyoruz. Belki başarırız, belki başaramayız ama bence çok iyi şanslarımız var,” dedi.

Trump, Putin ile Ukrayna’nın Rusya ordusunun kontrolüne geçen bölgelerini ve Zaporijya Nükleer Santrali’nin geleceğini görüşmek istediğini belirtti.

Trump, “Bence bunların çoğu zaten her iki taraf, Ukrayna ve Rusya tarafından tartışılıyor. Şimdiden belirli varlıkların paylaşımını konuşuyoruz,” diye konuştu.

ABD başkanının Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff, Trump ve Putin’in bu hafta “iyi ve olumlu bir görüşme” yapabileceğini belirtmişti. Witkoff, bu açıklamadan önce Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı ile şahsen görüşmüştü.

Witkoff’un aktardığına göre, görüşmeler üç-dört saat sürdü ve Ukrayna’daki askeri çatışmaya çözüm bulma seçeneklerine odaklandı.

Witkoff, tarafların pozisyonlarının yakınlaştığını ve birkaç hafta içinde bir ateşkes sağlanmasını beklediğini ifade etti.

Bununla beraber Trump’ın özel temsilcisi, Moskova’nın kontrolünde bulunan bölgelerin ateşkes görüşmelerinin bir parçası olacağını da sözlerine ekledi.

Diğer yandan The Independent‘ın Ukraynalı kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Kiev’de mevcut temas hattının dondurulabileceği ve Rusya’nın kontrolündeki bazı bölgelerin ateşkes kapsamında Rusya kontrolünde kalabileceği kabul edildi. Fakat ek toprakların verilmesinin kırmızı çizgi olacağı vurgulandı.

Haberdeki kaynaklardan biri, “Örneğin, Zaporijya veya Herson’un tamamen teslim edilmesini talep etmek mantıklı değil; bu bizim için tamamen saçmalık gibi geliyor,” dedi.

Kiev’deki kaynaklar, kaybedilen toprakları diplomatik yollarla geri almak için “ellerinden geleni” yapacaklarını vurguladı.

RBK-Ukrayna ve European Pravda‘nın haberlerine göre, Kiev, kırmızı çizgilerini 11 Mart’ta Cidde’de yapılan görüşmelerde ABD tarafına iletti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English