Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Mısır Dışişleri Bakanı Türkiye’de: Siyasi irade var, temel gerekli

Yayınlanma

Ankara-Kahire arasındaki normalleşme sürecinde bir adım daha atıldı. 2013’te ilişkilerin kopmasında bu yana Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şukri ilk kez Türkiye’ye geldi, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için siyasi iradenin olduğunu, çok güçlü bir temel oluşturmak gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu ise ilişkilerin geliştirilmesi için izlenecek yol haritasını açıkladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şukri’yi Adana Havalimanı’nda karşıladı. Şükri ve Çavuşoğlu, basına kapalı görüşmenin ardından, Mısır’dan yardım malzemesi taşıyan “El Hürriye” gemisinin yanaştığı Mersin Uluslararası Limanı’nda açıklama yaptı. Çavuşoğlu, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin gelişmesinin her iki tarafın da yararına olduğunu söyledi. Depremzedeler için gönderdikleri yardımlardan dolayı Mısır’a ve halkına teşekkür eden Çavuşoğlu, “(Mısır’dan gelen) Birinci gemi ciddi miktarda insani yardım ulaştırmıştı, ayrıca hava kargoyla da gerek Mısır halkının verdikleri yardımlar, büyükelçiliğimizin koordinasyonunda gerekse de oradaki yaşayan vatandaş ve firmalarımızın gönderdiği yardımlar ülkemize geldi. Hemen arkamızda gördüğünüz ikinci gemiyle de yine aynı şekilde Mısır’dan gıda, giysi, barınma, tıbbi malzeme dahil yaklaşık 520 bin tonluk ilave yardım geldi” dedi.

‘İlişkileri daha ileriye götürmek için çalışacağız’

Dostluk ve kardeşliğin zor zamanlarda belli olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, “Mısır devleti ve Mısır halkı Türkiye’nin ve Türk halkının dostu ve kardeşi olduğunu bu zor zamanlarda gösterdi. Bir kere daha teşekkür etmek istiyorum” ifadesini kullandı. Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin gelişmesi her iki tarafın yararınadır ama sadece her iki ülke için değil, bölgemizin istikrarı, huzuru ve kalkınması için de son derece önemlidir. İlişkilerimizin soğuk olduğu dönemde de sık sık vurguladığım gibi Mısır Akdeniz için, Arap dünyası için, İslam dünyası için, Filistin için, Afrika için, bizler için önemli bir ülkedir. Mısır’ın güçlü olması hepimizin yararınadır. Ben inanıyorum ki ilişkilerimizi çok daha iyi seviyeye getirmek için birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bugün Kardeşim Şükri’nin burada Türkiye’de olması bizim için son derece önemli ve anlamlıdır. Bu ziyaret için de kendisine çok çok teşekkür etmek istiyorum.”

‘Sadece fotoğraf yetmez, somut adım lazım’

Çavuşoğlu, Mısırlı gazetecilerin sorusu üzerine normalleşme sürecinin yol haritasını anlattı: “Cumhurbaşkanları ikili ilişkileri her alanda geliştirme konusunda mutabık kaldılar. Aslında ticari ve ekonomik işbirliğimiz, siyasi ilişkilerimizin iyi olmadığı günlerde de devam etti. Ama önümüzdeki süreçte farklı alanlarda ilişkilerimizi ve işbirliğimizi geliştirmek için birlikte çalışmamız lazım. Cumhurbaşkanlarımız ‘önce dışişleri bakanları bir araya gelsin daha sonra biz bir araya geliriz’ diye mutabık kaldılar. Biz bugünkü görüşmemizde ikimizin karşılıklı ziyaretleriyle ilgili fikir alışverişinde bulunduk ve bu görüşmelerde hangi konuları ele alacağımızı ve daha önce iki kez bir araya gelen yardımcılarımızın tekrar bir araya gelmelerinde fayda olduğunu konuştuk. Sadece fotoğraf çektirmek için bir araya gelmek yetmez ilişkileri geliştirmek için hangi somut adımları atacağımızı görüşeceğiz. Bizim görüşmemizden sonra Cumhurbaşkanlarımız artık Türkiye ya da Mısır’da o görüşmeyi gerçekleştirirler bunun planlamasını yapmak da dışişleri bakanları olarak bizim sorumluluğumuzda. Bu doğrultuda bir araya gelmeye devam edeceğiz.”

İki bakan Mısır’dan yardım malzemesi taşıyan ve Mersin Uluslararası Limanı’na yanaşan “El Hürriye” gemisini ziyaret etti. Foto: Sezgin Pancar / AA

‘Mısır halkı Türkiye’nin yanında’

Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle Türkiye ve Türk halkına bir kez daha taziyelerini sunan Şukri, “Buraya gelmemiz aslında bir dostluk ve dayanışma mesajıdır. Mısır hükümeti ve halkı olarak, Türkiye’nin en kısa zamanda (depremin sonuçlarıyla ilgili) bunların üstesinden geleceğine gönülden inanıyoruz” dedi. Şukri, ellerinden gelen ne varsa çaba göstererek Türkiye’ye destek olmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Bundan sonra da aynı şekilde zorlu günlerin üstesinden gelebilmek için Mısır olarak elimizden gelen yardımları devam ettireceğiz” diye konuştu.

Çavuşoğlu ile Adana’daki görüşmesinde öncelikler üzerinde durduklarını aktaran Şukri, Mısır hükümeti, Mısır Kızılayı ve ülkesindeki sivil toplum örgütleri ile neler yapabileceklerini ve nasıl yardımcı olabileceklerini değerlendirdiklerini söyledi. Şukri, bu büyük felaketin üstesinden gelmenin önemine işaret ederek, Mısırlı firmalarının son yıllarda altyapı çalışmaları konusunda büyük deneyim kazandığını ve bu konuda Mısır’ın Türkiye ile çalışabileceğini anlattı.

Şukri, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yakın zamanda gerçekleşen görüşmenin çok önemli olduğunu çünkü iki hükümet ve kurumları arasındaki iletişim kanallarının açılmasını sağladığını vurguladı. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmenin önemli olduğunun altını çizen Şukri, “İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ve tekrar bir yol haritası oluşturulması önemli. İki ülke arasında derin bağlar var. Tarih boyunca iki halk arasında ortak bir tarih ve birliktelik var” ifadelerini kullandı.

‘Çerçevenin belirlenmesi lazım’

Mısır ile Türkiye arasında ilişkiler konusunda siyasi bir iradenin var olduğunu dile getiren Şukri, söz konusu siyasi irade kapsamında çok güçlü bir temel oluşturmanın önemli olacağının altını çizdi: “İki ülkenin de beklentileri var. Burada önemli olan güçlü bir şekilde bu temelleri ortaya koymak. Aramızda var olan bazı sorunların giderilmesi noktasında bu temeller çok önemli. Karşılıklı saygı ve her iki ülkenin çıkarlarına dayanan şekilde bu çerçevenin belirlenmesi mühim” diye konuştu. Şukri, her iki ülkenin de bunun için samimi bir istek gösterdiğini vurgulayarak, çok şeffaf bir şekilde iki bakan olarak ilişkileri devam ettireceklerini söyledi. Mantığa dayanan görüşmelere devam edeceklerine dikkati çeken Şukri, bundan sonra da iki taraf arasında görüşmelerin olacağını belirtti.

Bakan Şukri, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkileri tekrar eski düzeyine getirmeye ve her iki ülkenin ortak çıkarına uygun şekilde çok çok ileriye götürmeye önem verdiklerini kaydederek, “Mısır her zaman Türkiye’deki kardeşlerinin yanında olacaktır. İlişkilerimizin de bundan sonra en iyi düzeye geleceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Normalleşmenin dinamiği

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kopuşu, Ak Parti hükümetinin desteklediği Mısır’ın İhvancı (Müslüman Kardeşler) Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 2013’te devrilmesine dayanıyor. Bu tarihten sonra, iki ülke arasındaki anlaşmazlık Libya’da farklılaşan pozisyonlarla daha da gerildi. Ancak, son dönemde hem bölge hem de dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler, iki ülkenin birbirlerine karşı pozisyonlarını yeniden gözden geçirmesine ve bu kapsamda 2020’nin sonu ile 2021’in başlarında yakınlaşma sinyalleri vermesine yol açtı.
Mısır, Ankara’nın 2019’un sonuna doğru Libya’da ağırlık kazanan rolüyle paralel Libya siyasetinde önemli değişiklikler yaptı. Halife Hafter kuvvetlerini ve onun yasal destekçisi Temsilciler Meclisi’ni (TM) destekleyen Kahire, bu tarihten sonra Trablus’la diyalog kurmaya ve Trablus-Bingazi görüşmelerine aracılık etmeye başladı. Hafter kuvvetlerinin Trablus’a girişini engelleyen ve ibreyi Trablus’taki hükümet lehine çeviren Ankara da Bingazi ile diyaloğa kapı araladı.

İki ülkenin pozisyon değişikliğinde Doğu Akdeniz’deki gelişmeler de etkili oldu. Yunanistan’ın başını çektiği ve Mısır’ın da içinde yer aldığı Doğu Akdeniz Forumu’nun Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı amaçlayan girişimlerine karşı Ankara, Libya ile deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalayarak kendine manevra alanı yarattı. Türkiye’nin Mısır’a önerdiği hakkaniyete dayalı MEB sınırları Mısır kamuoyunda Yunanistan’ın Mısır’ın hakkını gasp eden MEB yaklaşımı ile birlikte ele tartışma konusu oldu. Kahire’yi Ankara’ya “kaptırmak” istemeyen Yunanistan, Mısır’la kendi “adaların kıta sahanlığı” tezini çürüten temelde bir MEB anlaşması imzalamak zorunda kaldı.

Her ne kadar Ankara tanımadığını ilan etse de bu anlaşmada Mısır, Ankara tarafından deklare edilen kıta sahanlığı koordinatlarına riayet ettiğini belirterek, Doğu Akdeniz’de olası birtakım düzenlemeler için Türkiye’ye kapı araladı. Ankara da Kahire’nin “mesajını” aldı ve iki ülke arasında ortak çıkara dayalı iş birliğinin önemini vurguladı.

Normalleşmeye ‘Libya’ arası

Kahire ile Ankara arasındaki ilk resmi yakınlaşma ise Mayıs 2021’de başladı. Dışişleri bakan yardımcılarının liderliğindeki heyetler geçen yıl mayıs ayında Kahire’de ve eylülde Ankara’da masaya oturdu. İlişkilerin bir üst seviyeye taşınması beklenirken Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri Ekim 2022’de, görüşmelerin “Türkiye’nin Libya politikasında bir değişiklik olmadığı” gerekçesiyle askıya alındığını duyurdu. Şükri’nin açıklamasından kısa bir süre önce Türkiye, Libya ile 2019’da imzaladığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının tamamlayıcısı niteliğindeki Libya’nın kıta sahanlığında ortak sondaj yapılması için mutabakat muhtırası imzalamıştı. Mısır, söz konusu mutabakatın içeriğine ilişkin herhangi bir yorum yapmadı ancak imzanın Trablus hükümeti ile atılmasına itiraz etti. Kahire’ye göre 2021 Aralık ayında yapılamayan seçimlerden sonra Trablus hükümeti meşruiyetini yitirdi ve TM’nin atadığı Fethi Başağa’nın hükümeti Libya’nın gerçek temsilcisi.

Ankara-Kahire normalleşmesi askıda

Görünürde Libya merkezli anlaşmazlık nedeniyle görüşmeler sekteye uğramıştı. Ancak 20 gün sonra geçen yılın son ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılış töreni vesilesiyle bulunduğu Katar’da Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile el sıkıştı. En üst düzeyde verilen bu fotoğraftan sonra normalleşme süreci yeniden rotasına girdi.

DİPLOMASİ

The Times: Ukrayna, savaşın başından bu yana en zayıf dönemini yaşıyor

Yayınlanma

The Times gazetesinin analizine göre, Rusya’nın Donbass’taki ilerleyişi ve Ukrayna ordusunun yaşadığı yorgunluk, savaşın seyrini değiştiriyor. İngiltere’nin Storm Shadow füze desteğine rağmen, Ukrayna’nın durumu kritik bir noktaya ulaştı.

İngiliz The Times gazetesi, Rusya’nın Donbass bölgesinde kayda değer ilerlemeler kaydettiğini ve Ukrayna’nın savaşın başlangıcından bu yana en zayıf dönemini yaşadığını yazdı.

Gazeteye göre, İngiltere’nin uzun menzilli Storm Shadow füzelerinin Rusya topraklarına yönelik saldırılarda kullanımına onay vermesi, Batı’nın Rus birliklerinin ilerleyişini durdurma çabalarının somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Kraliyet Birleşik Güvenlik ve Savunma Çalışmaları Enstitüsü uzmanı Matthew Saville, Ukrayna’nın elindeki sınırlı sayıdaki Storm Shadow füzesinin savaşın gidişatını değiştirme potansiyelinin düşük olduğunu belirtti.

Saville, Ukrayna için tek umudun ılıman bir kış ve buzların çözülmesi olabileceğini, bunun da toprak kayıplarını yavaşlatabileceğini vurguladı.

Ayrıca uzman, son bir ay içinde Rusya’nın saldırılarının yoğunlaştığını kabul ederken, yakın gelecekte geri çekilme ve olası toprak kayıpları riskine de dikkat çekti.

Saville, “Ukrayna birlikleri tükenme noktasında. Cephe hattındaki askerlerini yenileyemiyor, fiziksel ve ruhsal açıdan yorgun durumdalar. Dinlenme fırsatları neredeyse hiç yok,” değerlendirmesini yaptı.

Ukrayna’nın 155 milyar dolarlık borcu: Kim, ne kadar alacaklı?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

5 maddede Hint milyarder Gautam Adani iddianamesi

Yayınlanma

Hint iş insanı ve Asya’nın en zengin ikinci kişisi Gautam Adani hakkında çarşamba günü bir ABD federal mahkemesinde rüşvet suçlamasıyla hazırlanan iddianame Hindistan’da şok etkisi yarattı.

Suçlamalar, açıktan satış yapan Hindenburg Research’ün mali usulsüzlük suçlamalarının grubun halka açık piyasa değerinden 130 milyar dolar silmesinin üzerinden iki yıldan kısa bir süre geçtikten sonra, imparatorluğunun yeniden mercek altına alınmasına neden oldu.

Gautam Adani kimdir?

Gautam Adani, yenilenebilir enerji, limanlar, havaalanları, inşaat malzemeleri, gıda ürünleri ve medyayı kapsayan işletmelere sahip Adani Group’un kurucusu ve başkanıdır. İddianamedeki diğer sanıklar kendisinden sık sık “1 Numara” ve “Büyük adam” olarak bahsediyor.

Hindistan’ın batısındaki Gujarat eyaletinde orta gelirli bir tekstil ailesinden gelen 62 yaşındaki Adani, 1988 yılında emtia ticareti yapmak üzere grubunu kurdu. Zaman içinde Adani, agresif bir kaldıraç stratejisiyle işini büyüttü ve ülkenin altyapısı için gerekli olan birçok sektöre girdi. Grup, iddianamenin borsada işlem gören varlıklarında satışa yol açmasından önce yaklaşık 170 milyar dolar değerindeydi.

Adani’nin yükselişi, kendisi de Gujarat’lı olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin yükselişini yansıtıyor. Modi’nin siyasi rakipleri, Adani’nin Modi hükümetinin altyapı geliştirme hamlesi sayesinde kamu projelerinde kazandığı ihalelerden büyük fayda sağlaması nedeniyle, sık sık Modi’nin milyardere iltimas geçtiğini iddia etmişlerdir. Hem Adani hem de hükümet herhangi bir özel muameleyi reddetti.

Suçlamalar nelerdir?

ABD’li savcılar Gautam Adani, yeğeni Sagar Adani ve diğer altı sanığın “kazançlı güneş enerjisi tedarik sözleşmeleri” yapmak için Hindistan hükümet yetkililerine 265 milyon dolar değerinde rüşvet ödemeyi planladıklarını iddia ediyor. Sanıkların ayrıca “milyarlarca dolarlık finansman elde etmek” için rüşveti ABD merkezli yatırımcılardan “gizledikleri” iddia ediliyor.

İddianamede “Yolsuz Güneş Enerjisi Projesi” olarak adlandırılan rüşvet planı, devlete ait Hindistan Güneş Enerjisi Kurumu tarafından Adani’nin yenilenebilir enerji birimine ve bir başka Hintli şirket olan Azure Power’a verilen çok sayıda güneş enerjisi sözleşmesine odaklanıyordu.

Adani ve diğerleri ayrıca ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından, Eylül 2021’de yatırımcılardan 750 milyon dolar toplarken rüşvetle mücadele uygulamaları hakkında “maddi olarak yanlış veya yanıltıcı” beyanlarda bulunmakla suçlandı ve bunun 175 milyon doları ABD’li yatırımcılardan toplandı.

İddianame grubun işlerini nasıl etkileyecek?

İddianamenin ortaya çıkmasının ardından perşembe günü holding bünyesindeki 12 şirketten 11’i toplu olarak yaklaşık 27 milyar dolar değer kaybederek, Hindenburg Research’ün grubu diğer iddiaların yanı sıra hisse senedi manipülasyonu ve offshore vergi cennetlerinin uygunsuz kullanımı ile suçladığı Ocak 2023’teki çöküşü tekrarladı.

Holding şirketi Adani Enterprises’ın hisseleri %22’nin üzerinde düşerken, soruşturmanın odağındaki Adani Green Energy’nin hisseleri de yaklaşık %19 değer kaybetti. Sadece holdingin haber medyası kolu olan Yeni Delhi Televizyonu (NDTV) marjinal bir yükselişle kapandı. Adani şirketlerinin çoğunun hisseleri cuma günkü erken işlemlerde düşmeye devam etti.

İddianame, Adani’nin yaklaşan kaynak yaratma planlarını etkileyebilir. Adani Green Energy’nin 600 milyon dolarlık ABD doları cinsinden tahvil satışını iptal ettiği bildirildi. Yatırım danışmanlığı şirketi Intelsense’in kurucusu Abhishek Basumallick, “Bu gelişmenin kısa vadedeki en büyük etkisi, Adani Grubu’nun, adı temize çıkana kadar, özellikle önde gelen finans kuruluşlarından yeni fon bulmakta zorlanabilecek olmasıdır,” dedi.

Perşembe günü geç saatlerde Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto, Adani’nin ülkenin ana havalimanının kontrol hissesini satın almasının yanı sıra enerji nakil hatları inşa etmek için şirketle yaptığı 736 milyon dolarlık kamu-özel sektör ortaklığı anlaşmasını iptal edeceğini söyledi.

Adani Grubu ve Hindistan hükümeti nasıl yanıt verdi?

Adani Grubu perşembe günü yaptığı açıklamada iddianamedeki suçlamaları reddederek bunları “temelsiz” olarak nitelendirdi.

Grup açıklamasında, “ABD Adalet Bakanlığı’nın da belirttiği gibi, ‘iddianamedeki suçlamalar iddiadan ibarettir ve sanıklar suçları kanıtlanana kadar masum sayılırlar’” dedi ve ekledi: “Mümkün olan tüm yasal yollara başvurulacaktır.”

Hindistan hükümeti henüz resmi bir tepki verdi.

Dışişleri Bakanlığı Sekreteri (Doğu) Jaideep Mazumdar, Modi’nin Güney Amerika’daki Guyana ziyaretiyle ilgili bir basın toplantısı sırasında Adani meselesi sorulduğunda yorum yapmayı reddetti. Guyana’nın başkenti Georgetown’da yaptığı açıklamada “Bu, Hindistan başbakanının Guyana ziyareti ve Hindistan-CARICOM (Karayip Topluluğu) zirvesi için düzenlenen bir basın toplantısı ve ben bu görevin ötesindeki sorulara yanıt verecek konumda değilim” dedi.

Modi’nin siyasi rakipleri milyardere yönelik bir dizi saldırı başlattı.

Hindistan Ulusal Kongresi’nin kıdemli lideri Rahul Gandhi perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, “Adani bir bakıma Hindistan’ı ele geçirdi; ülke Adani’nin pençesinde. Bu yüzden Hindistan’ın havaalanları, limanları, savunma sanayii… bu bir ortaklık. Ortaklığın bir tarafında Modi, diğer tarafında ise Adani var,” dedi.

Gandhi aynı zamanda parlamentonun alt kanadında muhalefet lideri ve yerel suçları soruşturma kurumu olan Merkezi Soruşturma Bürosu’na direktör atanmasında söz sahibi olan güçlü bir pozisyonda. Gandhi, partisinin Adani’nin iddianamesini pazartesi günü başlaması planlanan parlamentonun kış oturumunda gündeme getireceğini söyledi.

Suçluların iadesi gündemde mi?

Adani hakkında Hindistan’ın menkul kıymetler düzenleyicisi tarafından geçen yıl Hindenburg Research iddialarının ardından başlatılan ve halen devam etmekte olan bir soruşturma var.

Hindistan ve ABD’deki avukatlar, son iddianame için ABD savcılığının Adani ve diğer sanıkların iadesini talep edebileceğini söyledi. İki ülke arasında 1997 yılından bu yana yürürlükte olan bir suçluların iadesi anlaşması bulunuyor.

Delhi yüksek mahkemesi avukatlarından Prashant Mendiratta, ABD hükümeti tarafından iade talebinde bulunulması halinde Hindistan Dışişleri Bakanlığı’nın birincil karar mercii olacağını söyledi.

Mendiratta, “Hindistan hükümetinin iadeyi reddetmesi durumunda, savcılık Hindistan yargısına karara karşı bir dilekçe ile başvurabilir … bunun iki cephede bir hukuk savaşına dönüşme ihtimali yüksek,” diye ekledi.

Hindistan-ABD suçluların iadesi anlaşması, iadenin uygulanabilmesi için bir suçun bir yıl veya daha fazla hapis cezasıyla cezalandırılmasını da zorunlu kılıyor. Hindistan’ın Bharatiya Nagarik Suraksha Sanhita (BNSS) yasalarına göre rüşvet sadece bir yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor.

Daha sert olan Yolsuzluğun Önlenmesi Yasası (PoCA) da davaya uygulanabilir.

“Ancak PoCA’nın uygulanabilmesi için hükümet yetkilisi tarafından rüşvet talep edildiğinin ve rüşvetin kabul edildiğinin kanıtlanması gerekiyor.

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre perşembe günü düzenlenen basın brifinginde ABD’nin Adani’ye yönelik suçlamaların ikili ilişkilere zarar vermesinden endişe duyup duymadığına ilişkin bir soruya cevaben “Açıkçası bu iddiaların farkındayız” dedi ve ekledi: “Söyleyeceğim şey şu: ABD ve Hindistan ilişkilerinin, halklarımız arasındaki bağlara ve küresel meselelerin tamamında işbirliğine dayanan son derece güçlü bir temele dayandığına inanıyoruz.”

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Barnier, Alman-Fransız eksenine İtalya’nın da eklenmesini istiyor

Yayınlanma

Fransa Başbakanı Michel Barnier cuma günü yaptığı açıklamada, Fransa-İtalya bağlarını güçlendirmek ve Roma’yı, Paris’in AB ile Mercosur arasındaki büyük bir ticaret anlaşmasını geciktirme ve değiştirme teklifine katılmaya ikna etmek amacıyla önümüzdeki ayın başlarında İtalya’ya gideceğini söyledi.

Barnier, Paris’te Fransız, İtalyan ve Alman iş dünyasının önde gelen dernekleri Medef, Confindustria ve BDI tarafından ortaklaşa düzenlenen bir konferansta ziyareti duyururken, “İtalya, Fransa’nın sıklıkla ihmal ettiği çok büyük bir ülke,” dedi.

Fransız liderin ziyaretinin 5 ya da 6 Aralık’ta yapılabileceği belirtiliyor.

Fransa cumhurbaşkanları ve başbakanları, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Fransız-Alman ekseninin Avrupa’yı “barışçıl ve ekonomik olarak birbirine bağlı” tutmada oynadığı kilit rolün altını çizmek için ilk yurtdışı ziyaretlerini genellikle Almanya’ya yaparlar.

Barnier’in Roma’ya gidiyor olması, Fransa’nın AB konularında İtalya’yı giderek daha fazla ortak olarak gördüğünün bir işareti olarak değerlendiriliyor. 

Fransa, AB ile Mercosur bloğundaki Güney Amerika ülkeleri arasında aralık ayı başında imzalanabilecek ticaret anlaşmasına karşı çıkacak müttefikler bulmaya çalışıyor. İtalya’nın desteğine güvenip güvenemeyeceği ise henüz belli değil.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani perşembe günü Paris’te düzenlenen aynı etkinlikte İtalya’nın anlaşmayı desteklediğini ama anlaşmanın İtalyan çiftçilere zarar vermeyeceğinden emin olmak istediğini yineledi.

İtalya Tarım Bakanı Francesco Lollobrigida geçen hafta anlaşmaya mevcut haliyle karşı olduğunu söyleyerek İtalya’nın uzun süredir anlaşmaya verdiği destek konusunda şüphe uyandırmıştı.

Hem Başbakan Giorgia Meloni hem de Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella anlaşmayı kamuoyu önünde desteklediler.

Barnier bu ayın başlarında Brüksel’i ziyaret ederken, Roma’ya yapacağı gezi başbakan olarak ilk ikili ziyareti olacak.

Barnier Paris’in, göçten sanayi politikasına kadar her şeyi kapsayan ikili bir anlaşma olan Quirinale Antlaşmasının 2021’de imzalanmasının ardından yıllarca görmezden geldiği trans-Alp ilişkisini canlı tutmak için daha fazlasını yapması gerektiğini kabul etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English