Bizi Takip Edin

AMERİKA

Morales, Bolivya hükümetine karşı açlık grevine başladı

Yayınlanma

Eski Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales pazar günü yaptığı açıklamada, hükümet kendisiyle diyalog kurmayı kabul edene kadar açlık grevi yapacağını söyledi.

Morales, “uluslararası örgütlerin ya da dost hükümetlerin” siyasi rakibi ve kendi partisi Sosyalizme Doğru Hareket (Mas) üyesi Devlet Başkanı Luis Arce ile görüşmeleri kolaylaştırması için başlattığı açlık grevinin üçüncü gününü tamamladı.

Morales beş yıl önce görevinden uzaklaştırılmıştı. Destekçilerinin, hükümetin Morales’e karşı 2016’da açılan bir tecavüz davasını yeniden canlandırmaya çalışmasını protesto etmek için otoyolları kapatması nedeniyle son birkaç gündür tansiyon tekrar yükseldi.

Morales’e karşı dava

Morales hakkında 2015 yılında 15 yaşındaki bir kızla yaşadığı iddia edilen ilişki nedeniyle reşit olmayanla cinsel ilişki, insan kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarından soruşturma yürütülüyor.

65 yaşındaki Morales her türlü suçu reddetti ve suçlamaların yaklaşan seçimlerde siyasi geri dönüşünü engellemek için gündeme getirildiğini söyledi.

Morales, kendisinin etnik Aymara topluluğuna mensup olduğu için hedef alındığını ileri sürdü.

Eski başkan 2006 yılında Latin Amerika ülkesini yöneten ilk yerli oldu ve hile iddialarının damga vurduğu seçimlerin ardından ordunun baskısıyla istifa ettiği 2019 yılına kadar görevde kaldı.

Bolivya’da neler oluyor?

Hükümete karşı protestolar

Morales şu anda Bolivya hükümetini bu suçlamalara karşı yapılan protestolar nedeniyle diyalog taleplerinden kaçınmakla suçluyor. Destekçileri geçen aydan bu yana yolları kapatmaya başladı.

Bolivya hükümeti cuma günü bu protestocuları askerleri rehin almakla suçlamıştı.

Morales, Bolivya’nın kırsal koka yetiştirme bölgesi olan ve kendisinin kalesi olarak bilinen Chapare’de yaşıyor.

Morales AFP’ye verdiği demeçte, “Acil diyalog istedim… ve hükümetin yanıtı… yoldaşları tutuklamak ve La Paz’a götürmek oldu,” dedi.

Eski başkan daha sonra X’te yaptığı açıklamada, Başkan Luis Arce’nin yanıtının “baskı, hayatlarımıza kastedilmesi, yargı savaşı ve düzinelerce yoldaşımızın rehin alınarak La Paz’a götürülmesi” olduğunu yazdı.

La Paz’daki bir protesto sırasında yaklaşık 3.000 güvenlik gücü göz yaşartıcı gaz kullanarak protestoları bastırdı. Morales, protestolar sırasında polis tarafından gözaltına alınan 66 kişinin serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Başkan Yardımcısı “diyaloğu kabul ettiklerini” öne sürdü

Morales, “Ben, Evo, başkan olmak istediğimden değil. Halk benden geri dönmemi istedi. Benim yönetimim sırasında istikrar vardı. Ekonomik ve siyasi istikrar olduğunda mutluluk da olur,” dedi.

Morales ayrıca geçen ay kendisine yönelik bir suikast girişiminden kurtulduğunu da iddia etmişti. Morales, saldırının arkasında Arce yönetiminin olduğunu söylemişti.

Başkan Yardımcısı Maria Nela Prada, hükümetin konuşmayı kabul ettiğini fakat bunun sadece “diğer devlet organlarını değil yürütme organını ilgilendiren konuları ele almak için” olduğunu söyledi.

Morales seçimlerden sonra hile yaptığı suçlamalarının ardından 2019 yılında istifa etmişti. Tekrar aday olması yasaklandı, fakat 2025 seçimlerinde eski müttefiki Arce’ye karşı yarışmak istiyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English