Bizi Takip Edin

AMERİKA

New York’taki Columbia Üniversitesi’nde Hillary Clinton protesto edildi

Yayınlanma

New York’taki Columbia Üniversitesi öğrencileri, Orta Doğu’daki mevcut gerilimin sorumlusu olarak İsrail’i gören öğrencilere yönelik antisemitizm suçlamalarını protesto etmek amacıyla eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın verdiği konferansı terk etti.

New York Times (NYT) gazetesinde yer alan habere göre, yaklaşık 300 öğrenciden 30 kadarı Clinton ve Columbia Uluslararası İlişkiler ve Kamu İşleri Fakültesi Dekanı Keren Yarhi-Milo’nun kadınların barış sürecine katılımı konusunda ortak bir konferans verdiği salonu terk etti. Haberde, öğrencilerin eylemleri önceden planlandığı belirtildi.

Gazete, bu nedenle geçen hafta İsrail’i suçlayan mektubu imzalayan öğrencilerin fotoğraflarının üniversite dışında ‘Columbia Üniversitesi’nin en iyi antisemitleri’ yazan afişlerde yer almasından duydukları hoşnutsuzluğu dile getirdiklerini ifade etti.

Öğrenciler, fotoğrafların dahili çevrim içi platformundan alınmış olması nedeniyle kurumun bu işe karıştığı görüşünde.

Dersi terk eden öğrencilerin yanı sıra, salonun dışında toplanan öğrenciler de hoşnutsuzluklarını dile getirdi. ‘Mağdur öğrenciler için acil hukuki destek’ ve ‘güvenliklerinin ve mahremiyetlerinin sağlanması’ talebinde bulundular.

Habere göre, söyleşi bittiğinde dinleyiciler sessizliğe büründü, Clinton ve Yarhi-Milo’nun salondan çıkıp yanlarından geçmesini bekliyorlardı, ancak öğretim görevlileri binayı başka bir çıkıştan terk ettiler.

Daha önce Hamas’ın İsrail’e saldırdığı gece 30’dan fazla öğrenci, sosyal medyada bir açık mektup yayımlamış ve ‘meydana gelen şiddet olaylarının tüm sorumluluğunun İsrail’e ait olduğunu’ bildirmişti. Mektupta mektubu kaleme alan öğrencilerin isimleri yer almıyordu.

Ancak birkaç gün sonra bu kişilerin kimlikleri internette özel internet sitelerinde yer almaya başladı ve Accuracy in Media adlı kuruluş mektubu kaleme alanların cezalandırılması çağrısında bulundu.

Harvard Üniversitesi yakınlarında üzerinde fotoğrafları, isimleri ve ‘Harvard’ın en iyi antisemitleri’ yazısı bulunan bir araba da ortaya çıktı.

Daha sonra Orta Doğu’daki gerginlikten İsrail’i sorumlu tutan öğrencilerin verileri de ‘işverenler için faydalı bir rehber olan üniversiteli teröristlerin bir listesini’ derleyen Stanford mezunu Maxwell Meyer’in internet sitesinde yayımlanmıştı.

Frankfurt Kitap Fuarında Žižek tartışması

AMERİKA

ABD, Google’ı bölme planına Chrome’dan başlayabilir

Yayınlanma

Alphabet’e (Google) yönelik antitekel davasında Adalet Bakanlığı, internet tarayıcısı Chrome’un satışını zorlayabilir.

Planlar hakkında bilgi sahibi olan kişilerin Bloomberg’e aktardığına göre bakanlık, ağustos ayında Google’ın arama pazarında yasadışı tekelleştiğine hükmeden yargıçtan yapay zeka ve Android akıllı telefon işletim sistemiyle ilgili önlemler almasını isteyecek.

Adlarının gizli tutulmasını isteyen kişiler, antitröst yetkililerinin davaya katılan eyaletlerle birlikte çarşamba günü federal yargıç Amit Mehta’ya veri lisanslama gereklilikleri getirmesini önermeyi planladıklarını söyledi.

Antitröst uygulayıcıları, hakimin Google’ın Chrome’u satmasını emretmesini istiyor çünkü dünya çapında en yaygın kullanılan tarayıcı olarak, birçok insanın arama motorunu kullandığı önemli bir erişim noktasını temsil ediyor.

Bu kişiler, çözümün diğer bazı yönlerinin daha rekabetçi bir pazar yaratmaması halinde hükümetin daha sonraki bir tarihte Chrome satışının gerekli olup olmadığına karar verme seçeneğine sahip olduğunu da sözlerine ekledi. Bir web trafiği analiz hizmeti olan StatCounter’a göre Chrome tarayıcı ABD’deki pazarın yaklaşık %61’ini kontrol ediyor.

ABD Adalet Bakanlığı, Google’ı “parçalamanın” yollarını arıyor

Hükümet avukatları tavsiye kararını hazırlarken son üç ay içinde düzinelerce şirketle görüştü. Yetkililer, eyaletlerin hâlâ bazı önerileri eklemeyi düşündüğünü ve bazı ayrıntıların değişebileceğini söyledi.

Söz konusu kişiler, antitröst yetkililerinin Google’ı Android’i satmaya zorlayacak daha ciddi bir seçenekten geri adım attığını söyledi.

Mehta’nın önerileri kabul etmesi halinde, bu öneriler çevrimiçi arama pazarını ve gelişmekte olan yapay zeka endüstrisini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. 

Dava ilk Trump yönetimi döneminde açılmış ve Başkan Joe Biden döneminde de devam etmişti. Washington’un yirmi yıl önce Microsoft’u başarısız bir şekilde parçalamaya çalışmasından bu yana bir büyük teknoloji şirketini dizginlemeye yönelik en agresif çabaya işaret ediyor.

Dünyanın en popüler web tarayıcısına sahip olmak Google’ın reklam işi için kilit öneme sahip. Şirket, oturum açan kullanıcıların etkinliklerini görebiliyor ve bu verileri, gelirinin büyük bir kısmını oluşturan promosyonları daha etkili bir şekilde hedeflemek için kullanabiliyor.

Google ayrıca Chrome’u, kullanıcıları bir cevap robotundan internette kullanıcıları takip eden bir asistana dönüşme potansiyeline sahip olan yapay zeka botu Gemini’ye yönlendirmek için de kullanıyor.

Bloomberg Intelligence analisti Mandeep Singh, satışın gerçekleşmesi halinde Chrome’un “aylık 3 milyardan fazla aktif kullanıcısı olduğu düşünüldüğünde en az 15-20 milyar dolar değerinde olacağını” söyledi.

Yargıçtan tarihi karar: Google, yasadışı anlaşmalarla aramalarda tekel kurdu

TECHnalysis Research’ten Bob O’Donnell ise, muhtemel alıcıların ödemek isteyecekleri fiyatın Chrome’u diğer hizmetlere bağlama becerilerine bağlı olabileceğini söyledi.

O’Donnell, “Doğrudan para kazanılabilir değil. Başka şeylere açılan bir kapı görevi görüyor. Bunu saf gelir getirici bir perspektiften nasıl ölçtüğünüz açık değil,” ifadelerini kullandı.

Google’ın regülatör işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Lee-Anne Mulholland, Adalet Bakanlığının “bu davadaki yasal konuların çok ötesine geçen radikal bir gündemi zorlamaya devam ettiğini” savundu.

Mulholland, “Hükümetin bu şekilde elini taşın altına koyması, tam da en çok ihtiyaç duyulan anda tüketicilere, geliştiricilere ve Amerikan teknolojik liderliğine zarar verecektir,” diye ekledi.

Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt CNBC’ye yaptığı açıklamada, Google’ın doğrudan ücret talep etmediği Chrome’un faydasının kısmen, Google ürünleriyle deneyimlerini daha sorunsuz hale getirerek kullanıcılara sağladığı kolaylıkta olduğunu söyledi ve “Bu şirketleri ayırmak, onlarla yaşadığınız sıkıntıyı temelden çözmeyecektir,” iddiasında bulundu.

Google bir blog yazısında, diğer şirketlerin Chrome’a sahip olması durumunda, ona bu kadar yatırım yapma ya da ücretsiz tutma teşvikleri olmayacağını ve muhtemelen iş modelini değiştirmek zorunda kalacaklarını söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın Hazine Bakanlığı için yarış kızışıyor

Yayınlanma

Howard Lutnick ve Scott Bessent, Donald Trump’ın Hazine Bakanı olmak için giderek sertleşen bir mücadelenin merkezinde yer alırken, Financial Times’ın iddiasında göre Wall Street grupları birbirlerinin adayını itibarsızlaştırmak için savaşıyor.

Trump’ın seçim kampanyasına destek veren bazı finansçılar pazartesi günü Lutnick’in şansını ortadan kaldırmak için harekete geçerek, pozisyon için gerekli deneyime sahip olmadığını ve geçiş ekibinin lideri olarak pozisyonunu kötüye kullanarak kendini bu iş için öne çıkardığını söylediler.

Pazartesi gününün ilerleyen saatlerinde Bessent, kurucusu olduğu Key Square Group adlı hedge fonunun düşük getiri sağladığına dair iddiaların Wall Street’teki sohbet gruplarında ve ötesinde dolaşıma girmesiyle sarsıldı.

Trump’ın Hazine Bakanı adayı Bessent: Doları zayıflatmayacağız

Bessent, uzun yıllar Soros için çalışmıştı

Bessent, George Soros için Japon yenine ve İngiliz sterlinine karşı oynadığı bahislerde büyük kazançlar elde etmesiyle tanınıyor.

Derinleşen rekabete aşina olan ve FT’ye konuşan bir kişi, çekişmeyi Lutnick ve Bessent kampları arasında bir “sidik yarışı” olarak tanımladı.

Diğerleri ise bu sürtüşmenin Trump’ın yakın çevresindeki bölünmelerin derinleştiğine işaret edebileceğini söyledi. Anlaşmazlık, Elon Musk’ın Lutnick’in adaylığına destek vermesinden iki gün sonra patlak verdi.

Musk X’te yaptığı bir paylaşımda finansal hizmetler şirketi Cantor Fitzgerald CEO’su Lutnick’in, “her zamanki gibi iş dünyası seçimi” olan Bessent’in aksine “gerçekten değişim yaratacağını” ileri sürdü.

Öte yandan Trump’a yakın bir isim, “Howard’ın [Lutnick] kendi adaylığını diğerlerinin önüne geçirmek için konumunu kötüye kullanması talihsiz bir durum. Başkanın onu seçmesi için zorlanamayacağından eminim; bu büyük bir hata olur,” dedi.

Lutnick’e “kabadayı” suçlaması

Wall Street’teki bir başka Trump destekçisi ise Lutnick’i, Cumhuriyetçi adayın Beyaz Saray yarışında hayati önem taşıyan fakat dünyanın en büyük ekonomisi ve küresel tahvil piyasaları üzerinde büyük etkisi olan bir iş için uygun olmayan bir “kabadayı” olarak tanımladı.

Lutnick’in adaylığına karşı yükselen ve Wall Street’in üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşmelerde ortaya çıkan muhalefet, geçtiğimiz hafta içinde önerdiği kabinenin büyük bir kısmını son derece hızlı bir şekilde atayan Trump için Hazine görevi için mücadeleyi şimdiye kadarki en zorlu iş haline getirdi.

Trump’ın bağışçılarından biri, Cantor Fitzgerald’ın patronunun “Başkanı görmezden gelen ve kendisine odaklanan Cheney tarzı bir seçim komitesine” liderlik ettiğini ileri sürdü.

Bessent’i destekleyen en büyük bağışçı ise, “Seçilmiş başkan artık Lutnick oyununu oynamayacak,” dedi.

Yeni ticaret savaşları yolda: Trump, “korumacı” Lighthizer’a teklif götürdü

Lutnick, Trump ile “emir komuta zincirini” anlıyor

FT’ye göre Bessent ve Lutnick arasındaki sert kavga başlangıçta adayların ticaret konusundaki tutumlarına odaklandı ve Trump, ithalat üzerindeki gümrük tarifelerini artırmaya yönelik planına bağlılık istedi.

Lutnick yanlısı bir Trump bağışçısı, kendi adayı ile seçilmiş başkanın gümrük tarifeleri ve ekonomiyi canlandırma ve “enerji hakimiyeti” sağlama yönündeki iktisadi gündem konusunda “tamamen uyumlu” olduklarını savundu.

Bağışçı, “Başkan Trump ve Howard Lutnick bu kritik öneme sahip girişimlerde el ele veriyorlar ve Lutnick emir komuta zincirini anlıyor,” dedi.

Pazartesi günü Bessent’i itibarsızlaştırmak amacıyla, kimliği belirsiz kişiler, yatırımcının hedge fonundan elde edilen düşük getirileri gösterdiğini iddia eden bir hesabı dolaşıma soktu.

Bessent’i destekleyen üst düzey finansçılar, Trump’ın iktisadi gündeminin temel ilkelerini hayata geçirebilecek deneyim ve güvenilirliğe sahip olduğunu savunuyor.

Bessent ayrıca Wall Street’teki bazı eski rakiplerini de kazanmış görünüyor. Üst düzey bir Demokrat Parti bağışçısı, “Trump’tan nefret ediyorum ama ülkemi seviyorum ve başarılı olmamızı istiyorum. Bessent hepimizin birlikte yaşayabileceği bir kişi,” dedi.

Eski Fed Başkanı Warsh’ın da adı geçiyor

Ekonominin zirvesindeki görev için yaşanan çekişme Trump’ı aday arayışını genişletmeye de zorladı.

Artık adaylar arasında eski Merkez Bankası Başkanı Kevin Warsh, Apollo Global Management’tan risk sermayesi patronu Marc Rowan, Tennessee Senatörü Bill Hagerty ve Trump’ın eski ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer’ın da adı geçiyor.

Bazı Wall Street yöneticileri Rowan’ın potansiyel adaylığını memnuniyetle karşıladı, fakat 700 milyar dolarlık varlığa sahip bir firmayı yönetme işinden uzaklaşmasının zor olacağı konusunda uyardılar.

Trump’ın geçiş ekibine ekonomi konusunda danışmanlık yapan Warsh, Fed başkanının görev süresi 2026’da sona erdiğinde Jay Powell’ın yerine geçmeye aday olarak görülüyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump, “belgesiz” göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesi için orduyu kullanacak

Yayınlanma

ABD’de başkan seçilen Donald Trump pazartesi günü “sınır güvenliği” konusunda “ulusal acil durum” ilan etme niyetini doğruladı ve ABD ordusunu “belgesiz” göçmenlerin geniş çaplı sınır dışı edilmesi için görevlendireceğini söyledi.

Göçmen meselesi, seçim kampanyasının en önemli konularından biriydi ve Trump, Başkan Joe Biden yönetimi sırasında rekor sayıda göçmenin yasadışı yollardan ülkeye girdiğini savunarakn milyonlarca kişiyi sınır dışı etme ve Meksika sınırını “istikrara kavuşturma” sözü vermişti.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da muhafazakâr bir aktivistin geçtiğimiz günlerde yaptığı ve seçilmiş başkanın “ulusal acil durum ilan etmeye hazır olduğunu ve Biden istilasını kitlesel bir sınır dışı etme programı yoluyla tersine çevirmek için askeri varlıkları kullanacağını” söyleyen bir paylaşıma “Doğru!” yorumunu yaptı.

Göçmenlik konusunda sertlik yanlısı kişilerden oluşan bir kabine açıklayan Trump, eski Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza şefi Tom Homan’ı “sınır çarı” olarak atadı.

Homan, temmuz ayında Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon’a katılarak destekçilerine, “Joe Biden’ın ülkemizde serbest bıraktığı milyonlarca yasadışı göçmene bir mesajım var: Hemen toplanmaya başlasanız iyi edersiniz,” diye seslenmişti.

Trump’ın yeni “sınır çarı” Tom Homan

1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasası: Japonlar savaş sırasında “enterne” edilmişti

Yetkililer yaklaşık 11 milyon kişinin ABD’de yasadışı olarak yaşadığını tahmin ediyor. Trump’ın sınır dışı etme planının yaklaşık 20 milyon aileyi doğrudan etkilemesi bekleniyor.

Trump göçmenlikle mücadele konusunda ayrıntılı bilgi vermedi ancak seçim kampanyası sırasında sınır dışı işlemlerini hızlandırmak için 1798 tarihli Yabancı Düşmanlar Yasasına başvuracağına dair defalarca söz verdi.

Tam olarak “Yabancılara Uygulanacak ve İsyana Teşvik Ceza Yasaları” adı verilen ilgili yasa en son İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon kökenli Amerikalıları yasal süreç olmaksızın toplama kamplarında tutmak için kullanılmıştı.

Yabancı Düşmanlar Yasası, Başkanın savaş zamanında ABD’nin düşmanı olarak kabul edilen bir ülkenin vatandaşı olmayan kişileri gözaltına almasına, yerlerini değiştirmesine veya sınır dışı etmesine özellikle izin veriyor.

ABD sınır devriyelerinin Meksika’dan yasadışı yollarla geçen göçmenlerle karşılaşma sayısı, Aralık 2023’te 250.000 ile rekor seviyeye ulaştı.

ABD’de ‘göçmen dostları’ ile ‘göçmen düşmanları’nın ortak sektörü: Özel göçmen hapishaneleri

ABD’de asker zoruyla sınır dışı planı: 1954’teki “Operation Wetback”

ABD’de “belgesiz” veya “yasadışı” olarak nitelendirilen göçmenlere yönelik askeri tedbirler 20. Yüzyılda, hatta İkinci Dünya Savaşından sonra da alınmıştı.

1954 yılında Başkan Dwight D. Eisenhower yönetiminde yüz binlerce Meksikalıyı sınır dışı etmeyi hedefleyen “Operation Wetback” bunun en önemli örneklerinden biri.

Amerikan tarihindeki en büyük kitlesel sınır dışı operasyonu olarak bilinen ve “belgesiz Meksikalıların Amerikan toplumundan kökünü kazımak” için tasarlanan plan kapsamında bazı tahminlere göre 1,3 milyon kadar insan sınır dışı edildi. Daha ılımlı tahminler ise operasyona 300.000 kişinin maruz kaldığını düşünüyor.

Kısa ömürlü operasyonda, bir kısmı Amerikan vatandaşı olan Meksikalı göçmenleri ABD’den çıkarmak için askeri taktikler kullanıldı. Milyonlarca Meksikalı 20. yüzyılın ilk yarısında ortak göçmenlik programları aracılığıyla ülkeye yasal olarak girmiş olsa da, Wetback Operasyonu onları Meksika’ya geri göndermek için tasarlanmıştı.

İşgücü sıkıntısını hafifletmek için Meksika vatandaşlarının geri dönmesini isteyen Meksika hükümetinin yardımıyla, Amerikan Sınır Devriyesi üyeleri ve yerel yetkililer askeri yöntemler kullanarak göçmenleri uzaklaştırmak için koordineli, “taktiksel bir operasyona” giriştiler.

Yol boyunca, göçmenlere karşı bazen acımasızca davranmalarını haklı göstermek için yaygın ırkçı klişeleri kullanıldı. ABD içinde Meksikalı karşıtı duygular yaygındı ve Meksikalı göçmenlerin “kirli, hastalık taşıyan ve sorumsuz” olarak tasviri devlet katında norm haline gelmişti.

Wetback Operasyonu sırasında on binlerce göçmen otobüslere, botlara ve uçaklara doldurulup Meksika’nın çoğu zaman bilmedikleri bölgelerine gönderildi.

Chicago’da haftada üç uçak göçmenlerle doldurulup Meksika’ya uçuruluyordu. Teksas’ta, sınır dışı edilen göçmenlerin yüzde 25’i daha sonra köle gemilerine benzetilen teknelere tıkıştırılırken, diğerleri gözaltındayken güneş çarpması, hastalık ve diğer nedenlerle öldü.

ABD sınır devriyesi göçmenleri ‘açık hava kafesinde’ tutuyor

Trump’ın olası hedefleri: Ukraynalılar, Venezuelalılar, Haitililer

New York Times’a göre yasadışı göç konusundaki sert söylemi ilk kampanyasına kadar uzanırken, seçilmiş başkanın bu seferki hedeflerinden biri, Haiti ve Venezuela gibi “tehlikeli ve derin sorunlu” ülkelerden gelen yaklaşık bir milyon göçmene geçici yasal statü sağlayan onlarca yıllık program.

“Geçici Koruma Statüsü” olarak bilinen program, doğal afet ya da silahlı çatışma nedeniyle ülkelerine güvenli bir şekilde ve derhal dönemeyen ve halihazırda ABD’de bulunan kişilere yardım etmek amacıyla Başkan George H.W. Bush tarafından yasalaştırılmıştı.

Fakat bu geçici koruma statüsünün “geçiciliği” ortadan kalkmış görünüyor. Özellikle Haiti’de devam eden siyasi ve iktisadi kaos, yüz binlerce Haitilinin ABD’ye sığınmasına neden oldu. Trump’ın seçim kampanyası sırasında Haitililerin ABD’lileri “kaçırıp” evcil hayvanları “yediğine” ilişkin iddiaları da bu ülkeden gelenlerin durumunu daha da nazik hale getirdi.

Program kapsamında koruma sağlanan en büyük grup, yaklaşık 350.000 kişi ile Venezuelalılar.

Aralarında El Salvador, Honduras ve Nikaragua’nın da bulunduğu bazı ülkelerden gelen göçmenler yirmi yılı aşkın bir süredir bu korumadan yararlanabiliyor. Aralarında Etiyopya, Lübnan ve Ukrayna’nın da bulunduğu diğer ülkeler ise bu kapsama daha yakın bir zamanda alındı.

Belirli bir ülkedeki koşulların o ülke vatandaşlarına koruma statüsü verilmesini gerektirip gerektirmediğine İç Güvenlik Bakanı karar veriyor. Bu statü bir seferde altı ila 18 ay sürer ve koşullar gerektirdiği sürece süresiz olarak yenilenebilir.

ABD’deki göçmenler, yasal yollardan giriş yapmış olsunlar ya da olmasınlar, bu statüye hak kazanırlar ve bu statü onları daimi yasal ikamet ya da yeşil karta giden bir yola sokmaz.

Biden yönetimi 16 ülke için korumaları yeniledi, tekrar yürürlüğe soktu ya da listeye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English