Bizi Takip Edin

AVRUPA

Avrupa’da Nijer yankıları

Yayınlanma

Nijer’de Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’u deviren askeri darbe, özellikle Fransa’nın Sahel bölgesindeki varlığı için alarm zillerini çaldı. Batı destekli Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğunun (ECOWAS) askeri müdahale tehdidi ve Nijer darbe yönetimine destek veren Burkina Faso ve Mali gibi ülkelerin ‘savaşırız’ uyarısı gerilimi artırıyor.

Bu iki ülkeye Gine de eklendi. Gine Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Nijer halkı övülürken, ‘gayri meşru ve insanlık dışı’ yaptırımların ECOWAS’ın dağılmasına yol açacağı iddia edildi. Açıklamada askeri bir müdahalenin ‘Nijer’in sınırlarının çok ötesine ulaşabilecek’ bir insani felaketle sonuçlanacağı uyarısında bulunuldu.

Ekonomik ilişkiler söz konusu olduğunda, Fransa Nijer’in en büyük ticaret ve ihracat ortağı (%33,2). Nijer’in ihracatındaki en büyük kalem, yüzde 75 ile uranyum cevheri. Dolayısıyla Nijer’deki yeni yönetimin uranyum ihracatını yasakladığını söylemesi, Fransa’ya vurulmuş bir darbe olarak görülüyor.

Uranyum meselesi önemli mi?

Bununla birlikte, Nijerli yetkililerin Fransa’ya yapılan ihracatı donduracaklarını açıklamalarının ardından Fransız nükleer holding Orano, nükleer fisyonda önemli bir hammadde olan uranyumun Fransa’ya genel tedarikinin risk altında olmadığını söyledi.

EURACTIV’in haberine göre, Fransa’nın Nijer’de nükleer enerji için gerekli bir kaynak olan uranyum çıkarma dışında ‘sınırlı’ bir ekonomik faaliyeti var. Orano, kuzeyde Arlit kasabası yakınlarındaki uranyum madenlerinden birini işletiyor ve çoğu yerel halktan oluşan 900’den fazla personel istihdam ediyor.

Enerjisinin neredeyse %70’i nükleerden elde eden Fransa’nın, yurt içinde üretmediği uranyuma hızlı ve kolay erişimi kritik önem taşıyor. Nijer, Fransa’nın uranyum ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor ve AB’nin uranyum stokunun da beşte birini oluşturuyor.

Euratom verilerine göre, 2005-2020 yılları arasında Nijer, toplam arzın %17,9’u (24.787 ton) ile Fransa’nın en büyük üçüncü uranyum tedarikçisi oldu. Kazakistan tüm ithalatın %20,1’i (27.748 ton) ile birinci, Avustralya ise %18,7’si (25.804 ton) ile ikinci sırada yer alıyor.

Euratom’un AFP’ye verdiği bilgiye göre, 2022 yılında Nijer %25,38 ile AB’nin en büyük ikinci doğal uranyum tedarikçisi oldu.

AB’nin uranyum tedarikinin %75’i Kazakistan, Nijer ve Kanada’dan geliyor. Bir lobi grubu olan Dünya Nükleer Birliği’ne göre Kazakistan, 2022 yılında tüm dünya arzının %43’ünü karşılayarak açık ara dünyanın en büyük üreticisi konumunda.

Devlet kontrolündeki nükleer yakıt üreticisi Orano’nun Nijer’deki faaliyetlerini sürdürdüğünü ve durumu izlediğini belirten bir şirket sözcüsü, POLITICO’ya e-posta yoluyla yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz ülkedeki çalışanlarımızın güvenliğini sağlamaktır,” dedi.

Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü 31 Temmuz Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Uranyum ithalatımız son derece çeşitlidir ve Nijer küresel üretimin sadece %4’ünü temsil etmektedir,” demiş ve Enerji Dönüşümü Bakanlığı da herhangi bir ‘tedarik riski olmadığını’ söylemişti.

Bir Orano sözcüsü de AFP’ye yaptığı açıklamada, “Mevcut kriz Orano’nun hem Fransa’daki hem de uluslararası tedarik kapasiteleri üzerinde kısa vadeli bir risk taşımıyor,” demiş ve ‘dört kıtaya yayılmış madenlerle arzın yeterince çeşitlendirildiğini’ belirtmişti.

Libération’a konuşan ‘jeopolitik uzman’ Teva Meyer, Nijer’in uranyum ihracatında son on yılda görülen düşüşün hem bölgesel istikrarsızlığın hem de Orta Asya’daki muadillerine kıyasla yüksek üretim maliyetlerinin bir sonucu olduğunu söyledi.

Bu nedenle tedarikçilerin çeşitlendirilmesi, Kazakistan, Özbekistan ve Avustralya ile daha güçlü bağlar kuran Fransa’nın stratejisi için kritik önem taşıyordu.

Öte yandan Nijer uranyumunun en önemli müşterileri arasında Çin de yer alıyor. Çin, dünyanın en büyük ve en hızlı geliştiği yönünde bir kanaat bulunan geniş ölçekli nükleer programını desteklemek için büyük miktarlarda uranyum arıyor. Daha bir ay önce, devlete ait China Nuclear International Uranium Corporation, Nijer hükümeti ile ülkenin merkezindeki Azelik’te bulunan bir madenden uranyum çıkarmaya yeniden başlamak için bir anlaşma yapmıştı.

Geçtiğimiz 10 yıl boyunca uranyum arz fazlası ve düşük fiyatlar üreticilerin yatırım yapma ve ölçek ekonomisine ulaşma konusunda çok az iştahlı olmalarına neden olurken, Çin’in genişleyen nükleer gücü artık küresel talebi artırmaya ve fiyatları yukarı çekmeye başlayabilir.

Macron’dan ‘Fransız çıkarları’ vurgusu

Çarşamba gününden bu yana Bazoum’u başkanlık sarayına hapseden darbe liderleri, Nijer’in devrik hükümetinin Fransa’ya Bazoum’u kurtarmak için cumhurbaşkanlığına ‘saldırı düzenleme yetkisi’ verdiğini iddia etti.

Ulusal televizyonda okunan açıklamada, “Nijer’e askeri müdahalede bulunmanın yollarını ve araçlarını arayan Fransa, bazı Nijerlilerin de suç ortaklığıyla, gerekli siyasi ve askeri yetkiyi almak için Nijer ulusal muhafızlarının genelkurmay başkanıyla bir toplantı yaptı,” denildi.

İddialara yanıt veren Fransa Dışişleri Bakanlığı, binlerce göstericinin ülkenin Niamey’deki büyükelçiliği önünde toplanarak elçiliğin kapısını ateşe vermesinden bir gün sonra, vatandaşlarının güvenliğini garanti altına almaya odaklandığını söyledi.

Pazar günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Nijer’de Fransız vatandaşlarının ya da çıkarlarının saldırıya uğraması halinde ‘derhal’ harekete geçme sözü vermişti.

Fransız güçlerinin bu yılın başlarında komşu Mali’den çekilmek zorunda kalmasının ardından Fransa’nın Sahel bölgesindeki son müttefiklerinden Nijer’de yaklaşık 1.500 askeri bulunuyor.

Pazartesi günü Avrupa Birliği, Nijer’deki darbe yönetimini sivillere, diplomatik personele ve elçiliklere yönelik tüm saldırılardan sorumlu tutacağı uyarısında bulundu.

AB dış politika şefi Josep Borrell yaptığı açıklamada, AB’nin ayrıca Batı Afrika liderlerinin askeri darbenin ardından Nijer’e ekonomik yaptırım uygulama kararını ‘hızlı ve kararlı bir şekilde’ uygulayacağını da söyledi.

Batı Afrika liderleri Pazar günü Nijer’deki darbe liderlerine iktidarı bırakmaları için bir hafta süre verirken, ‘güç kullanımını’ ve acil mali yaptırımlar uygulamayı göz ardı etmedikleri uyarısında bulundular.

15 ülkeden oluşan ECOWAS, Bazoum ve hükümetinin ‘derhal serbest bırakılmasını ve görevlerine iade edilmesini’ talep etti.

Açıklamada, “Yetkililerin taleplerinin bir hafta içinde karşılanmaması halinde (ECOWAS) Nijer Cumhuriyeti’nde anayasal düzenin yeniden tesis edilmesi için gerekli tüm tedbirleri alacaktır. Bu tedbirler güç kullanımını da içerebilir. Bu amaçla ECOWAS genelkurmay başkanları derhal bir araya gelecektir,” denildi.

Öte yandan CNN’e göre Fransız yetkililer, Paris’in askeri müdahalede bulunmayı planladığı iddialarını yalanladı ve Fransız büyükelçiliği güvenliğinin hafta sonu protestocuları dağıtmak için gerçek mermi kullandığı yönündeki söylentileri ‘şiddetle reddetti.’

ABD hâlâ ‘darbe’ demedi

Fransa ve Avrupa Birliği ECOWAS ile birlikte darbenin ardından Nijer’e mali yardımı kesti. Bununla birlikte, ABD, Nijer’de yaşananları henüz resmi olarak ‘darbe’ olarak nitelendirmedi.

Bazı yorumcular, Nijer’de İHA üssü bulunan ve Nijer ordusuna yıllık mali yardımda bulunan Beyaz Saray’ın, yardıma devam edebilmek için ‘darbe’ sözcüğünü kullanmaktan kaçındığına işaret ediyor.

Bloomberg’de çıkan ve Fransa’nın yeni Afrika politikalarını analiz eden bir değerlendirmede ABD ile Fransa’nın Nijer’deki ‘yaklaşım farkı’na dikkat çekiliyor. Afrikalı bir düşünce kuruluşundan bir uzman, “Örneğin Amerikalıların aksine Fransızlar buraya isyancıları avlamak için geldiler. ABD Mağrip’teki duruma, kuzeydeki uyuşturucu kaçakçılığına ve Nijerya özel kuvvetlerinin eğitimine odaklanmış durumda,” diyor.

ABD ile Fransa arasında, Marvel’ın çektiği Black Panther: Wakanda Forever filmi nedeniyle de gerilim yaşanmıştı. Savunma Bakanı Sebastien Lecornu Şubat ayında attığı bir tweette, “Silahlı kuvvetlerimizin bu yanlış ve aldatıcı temsilini şiddetle kınıyorum,” demişti.

Kasım ayında gösterime giren filmde yer alan bir sahnede Fransız paralı askerler kurgusal Afrika krallığı Wakanda’ya ait kaynakları yağmalarken yakalanıyordu. Bir gazetecinin Twitter’da dikkat çektiği sahnedeki askerlerin Fransa’nın Mali’deki Barkhane Operasyonu’ndakilere benzer üniformalar giymiş olması bakanın tepkisine yol açmıştı.

Avrupalılar Nijer’i terk ediyor

Bölgeyi sarsan askeri darbenin ardından yüzlerce Avrupa vatandaşı da Nijer’den tahliye ediliyor.

Fransa tarafından gönderilen iki Airbus A330 uçağı Salı günü öğleden sonra başkent Niamey’deki havaalanına ulaştı. Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, aralarında 12 bebeğin de bulunduğu en az 262 kişinin bir uçakla ülkeyi terk ettiğini söyledi.

Diğer bazı Avrupa ülkeleri de eş zamanlı olarak kendi vatandaşlarını tahliye etmeye ya da Fransa’nın çabalarına destek vermeye çalışıyor. Almanya ve İspanya vatandaşlarını ülkeden çıkarmak için çalışırken, Birleşik Krallık da Nijer’de kayıtlı az sayıdaki İngiliz vatandaşıyla temas halinde olduğunu ve Fransa ile işbirliği yaptığını açıkladı.

Bu arada İtalya, vatandaşlarını tahliye etmek için ayrı bir uçuş düzenledi. İtalyan dışişleri bakanlığı sözcüsüne göre ülke genelinde 90’dan az sivil ve 300’den biraz fazla askeri personel bulunuyor.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller Salı günü yaptığı açıklamada, ‘ABD vatandaşlarına ya da tesislerine yönelik herhangi bir tehdit olduğuna dair’ mevcut bir belirti olmadığını söyledi.

Almanya ne yapacak?

Nijer’deki darbe ve bölgedeki Fransız etkisinin gerileyişi söz konusu olduğunda Almanya’nın tutumunun ne olacağı merak konusu.

Darbenin ardından Alman hükümeti, AB ve Fransa’yı takip ederek bu ülkeye yönelik tüm doğrudan ödemeleri ve kalkınma yardımlarını şimdilik askıya aldı.

Savunma Bakanı Pistorius, Alman ordusu Bundeswehr’in bölgedeki varlığıyla ilgili olarak çeşitli seçenekleri incelediklerini de söyledi.

Almanya, 2020’den bu yana Nijer’e 160 milyon avro aktardı. Berlin, özellikle gıda güvenliği, tarımsal sulama, anne-çocuk sağlığı ve etkin yerel idari yapıların geliştirilmesi alanlarında faaliyet gösteriyordu.

Federal Savunma Bakanlığı da sahada görev yapan askerler için tehdit durumunun kötüleşmediğini belirtti. Savunma Bakanı Pistorius, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Rheinbach kentinde bulunan Bundeswehr’in siber ve enformasyon sektörünü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Nijer’deki yüz kadar Alman askerinin risk altında olduğunu ya da artık güvenliklerinin sağlanamayacağını varsaymak için ‘şu ana kadar hiçbir neden olmadığını’ vurguladı.

Pistorius, darbecilerin 4 Ağustos’a kadar sınırların ve hava sahasının kapatılmasını emretmesi nedeniyle başkent Niamey’deki hava ikmal üssündeki tüm operasyonel faaliyetlerin şu anda zorunlu olarak askıya alındığını söyledi.

Bundeswehr başkent Niamey’de bir hava üssü bulunduruyor. Bu hava üssü öncelikle komşu ülke Mali’deki Alman askerlerinin ikmali ve bu ülkeden askerlerin geri çekilmesi için önem taşıyor. Mali’deki misyonun 2023 yılı sonuna kadar sona erdirilmesi planlanıyor çünkü Mali’deki hükümet, Alman birlikleri de dahil olmak üzere BM misyonu MINUSMA birliklerini istenmeyen kişiler olarak görüyor ve çalışmalarını engelliyor.

Nijer’in AB desteği ile büyüyen ordusu

Darbenin ironik yönlerinden birisinin, Bazoum döneminde Nijer ordusunun AB ve ABD’nin de desteğiyle personel sayısının hızla artması ve güçlenmesi.

ABD ve Fransa Nijer’i silahlandırırken, diğer büyük silah tedarikçileri arasında Çin ve Cezayir de yer alıyor. Bu yıl Almanya, sınır gözetleme teknolojisi de dahil olmak üzere sınır gözetleme için dönüştürülmüş helikopterlerin ihracatını onayladı.

Üç hafta önce Mısır, Nijer’e zırhlı keşif araçları ve topların yanı sıra terörle mücadele operasyonları için büyük miktarlarda silah ve mühimmat verdi.

Aynı amaçla Avrupa Birliği daha birkaç gün önce Nijer’in, AB’nin Afrika’da savaş helikopterleri için modern ekipman gibi ‘ölümcül askeri yardımı’ finanse edeceği ilk ülke olacağını duyurmuştu. AB, Nijer’in güvenlik sektörüne yaptığı toplam yardımın 100 milyon avro olduğunu belirtiyor; ABD’ninki de benzer şekilde yüksek.

On yıl önce 5.000 askerden oluşan Nijer ordusu (FAN), devrik başkan Mohamed Bazoum 2021’de göreve geldiğinde 11.000 kişiye ulaşmıştı; geçen yıl ise bu sayı 30.000 oldu. 2025’e kadar Nijer’in silah altında 50.000, 2030’a kadar ise 100.000 askeri olması bekleniyor.

Mali ordusu için AB eğitim misyonu da geçen yıl Nijer’e taşındı. Bu misyon şimdi Nijer’in silahlı kuvvetleri için ‘kapasite geliştirme’ çalışmaları yürütecek olan AB ortaklık misyonu EUMPM Nijer’e dahil ediliyor. Bu aynı zamanda Nijer’in özel kuvvetlerine yönelik Bundeswehr eğitim misyonu ‘Gazelle’nin de yerini alıyor. Alman medyası, Alman eğitimli özel kuvvetlerin darbeye karışıp karışmadığının henüz belli olmadığını yazıyor.

AVRUPA

Fransa’da son anketler: Ulusal Birlik çoğunluğu elde edemiyor

Yayınlanma

Harris Interactive tarafından yapılan bir ankete göre, Fransa’da Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisi, yaklaşan erken seçimlerde mutlak çoğunluğu elde edemeyecek. Bu durumda Fransa, Ulusal Meclis büyük ölçüde parçalanmış bir şekilde yoluna devam edecek.

Pazar günü yapılacak ikinci tur oylamada Fransa, hiçbir grubun hükümet kurmak için yeterli sandalye sayısına ulaşamayacağı bir döneme girecek.

Harris’in çeşitli Fransız medya kuruluşları için yaptığı ankete göre RN ve müttefikleri 190 ila 220 sandalye kazanacak ki bu sayı sağın iktidar çoğunluğuna sahip olarak başbakanlığı ele geçirmesi için gereken 289 sandalyeden çok uzak.

Yeni kurulan Yeni Halk Cephesi (NFP) olarak bilinen sol ittifakın 159 ila 183 sandalye ile ikinci olacağı tahmin ediliyor. Emmanuel Macron’un merkezci Ensemble ittifakından milletvekillerinin sayısının yarı yarıya azalarak 135’in altına düşmesi bekleniyor.

RN karşıtı cephe işe yarayacak mı?

Öte yandan Financial Times’a (FT) konuşan analistler bu aşamada kesin koltuk tahminlerine ulaşmanın zor olduğu konusunda uyarıda bulundu. Fakat RN bu kadar zayıf bir sonuç elde ederse bu, rakiplerinin kendilerine karşı bir “cumhuriyetçi cephe” oluşturmak için bir araya gelme stratejisinin işe yaradığının bir işareti olacak.

Pazar günü yapılan ve RN’nin büyük bir farkla kazandığı ilk tur oylamasının ardından merkez ve sol partiler, Le Pen’in kampının iktidarı almasını engellemek için koordineli bir girişimle yaklaşık 200 adaylarını taktiksel olarak geri çekme konusunda anlaşmaya vardılar.

İkinci turda solcu ve merkezci seçmenlerden, bir sonraki Ulusal Meclis’te RN vekil sayısını azaltmak amacıyla, genellikle desteklemedikleri partilere oy vermeleri istenecek.

Seçimlere katılım oranı kritik

İçişleri Bakanlığı verilerine göre üç ittifakın katılacağı ikinci tur seçimlerin sayısı 306’dan 89’a düştü.

Seçmenlerin parti liderlerinin talimatlarına uyup uymayacağını zaman gösterecek. İlk turdaki yüksek katılımın ardından katılım yine kilit bir faktör olacak. Bazı parti yetkilileri, yaz tatili ve tercih ettikleri aday elenen seçmenler arasındaki hayal kırıklığı nedeniyle katılımın bu kez daha düşük olabileceğinden endişe ediyor.

Üç bloğa bölünmüş bir Ulusal Meclis senaryosu daha olası görünürken, parti liderleri birlikte çalışma olasılığı hakkında sinyaller göndermeye başladı.

Attal’dan sola işbirliği çağrısı

Macron’un başbakanı Gabriel Attal, merkezcilerin salt çoğunluğa sahip olamayacağını kabul etti fakat belirli politikalar üzerinde işbirliği yapmaya istekli partilerden oluşan “çoğulcu bir meclis” kurma çağrısında bulundu.

Çarşamba günü France Inter radyosuna konuşan Attal, “Ensemble grubumuzun mümkün olduğunca geniş olmasını umuyorum ve o zaman [belirli yasa tasarıları üzerinde] ilerlememizi sağlayacak anlaşmalar yapabiliriz,” dedi.

Yeşil lider Marine Tondelier böyle bir hamleye kapıyı araladı fakat bunun Macron ya da Attal’ın değil solun şartlarıyla olacağı uyarısında bulundu.

Tondelier TF1 haber kanalına verdiği demeçte, “Bu ülkede daha önce hiç kimsenin yapmadığı şeyleri yapmak zorunda kalacağız,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Zelenskiy, Başbakan Şmigal’ı görevden almaya hazırlanıyor

Yayınlanma

Ukrayinska Pravda gazetesinin kaynaklarına göre Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Denis Şmigal’ı başbakanlık görevinden almayı düşünüyor.

Habere göre Şmigal’ın yerine iki aday düşünülüyor: Başbakan Birinci Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Yuliya Sviridenko ve eski Bölgesel Kalkınma Bakanı ve devlete ait enerji şirketi Naftogaz’ın yönetim kurulu başkanı Aleksey Çernişov.

Gazeteye konuşan kaynak, “Devlet Başkanı, Şmigal’dan bıkmış durumda, bunu toplantılardaki tavrından anlayabilirsiniz. Artık onu pek dinlemiyor bile. Zaten bu bir hesap hatasından çok duygusal bir şey…. Zelenskiy her zaman yaratıcı çözümler ve öneriler isterken, Şmigal geçen yıllar içinde gelişmesine rağmen pek değişemiyor,” ifadelerini kullandı.

Strana.ua haber ve analiz sitesi de durumu doğruladı. Gazetenin kaynakları Yuliya Sviridenko’nun Denis Şmigal’ın yerine geçebilecek olası bir aday olduğunu öne sürdü.

Kaynaklara göre başbakanı görevden alma inisiyatifi Vladimir Zelenskiy ve özel kalemi Andrey Yermak’a ait. Kaynaklar, yeni başbakanın yaz sonuna kadar atanabileceğini öne sürdü.

48 yaşında olan Şmigal, 2020’nin mart ayından başbakan olarak görev yapıyor. Bundan önce Şmigal, Başbakan Yardımcısı ve Bölgesel Kalkınma Bakanı olarak görev yapıyordu.

FT: Batı, Ukrayna’ya olan güvenini kaybediyor

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Sahra Wagenknecht İttifakı, AP’de yeni sol grup kuramadı

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde %6 civarında oy alan yeni parti Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) 3 Temmuz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, AP’de alternatif bir sol grup oluşturma görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını duyurdu.

Geçen bahar Sahra Wagenknecht tarafından Sol Parti’den (Die Linke) ayrılarak kurulan BSW, Avrupa seçimleri öncesinde Euractiv’e yaptığı açıklamada AP’deki diğer partilerden yeni bir parlamento grubu oluşturmak için yeterli desteği aldığını söylemişti.

Fakat dün erken saatlerde, uzun süredir görüşmelere dahil olduğu söylenen İtalyan 5 Yıldız Hareketi’nin bunun yerine AP’deki mevcut Sol gruba katılmak için başvuruda bulunduğu haberleri ortaya çıktı.

BSW’nin Avrupa seçimlerinde liste başı adayı de Masi çarşamba akşamı yaptığı açıklamada partisinin “AB Parlamentosu’nda yeni bir siyasi grup oluşturmak üzere [son haftalarda] İtalya’dan Beş Yıldız Hareketi ile yoğun bir şekilde çalıştığını” doğruladı.

De Masi, “Altı ülkeden 20 Avrupa Parlamentosu üyesi ilgilerini ifade ettikleri için yeni bir siyasi oluşuma çok yaklaştık,” demişti.

Fakat de Masi, Sol gruptan üyelerin son anda gösterdikleri ilgiye rağmen, yeni grubun yedi ülkeden 23 milletvekiline sahip olmak için gerekli eşiği aşamadığını itiraf etti. 

De Masi, “Salı akşamı (2 Temmuz), barışı koruma, diplomasi ve sosyal adalet konularına odaklandıkları için kendilerini dışlanmış hisseden Sol fraksiyonun partilerinden son dakika görüşme talepleri aldık. Partinin seçim yenilgisine rağmen Die Linke’nin parlamento gruplarına liderlik etmeye devam edecek olması onları dehşete düşürdü,” dedi.

De Masi Euractiv’e yaptığı açıklamada son dakika görüşmelerinin barşamba günü sonuçlandığını, fakat ilgili heyetlerin katılmama kararı aldıklarını söyledi.

AP vekiline göre sorun siyasi farklılıklarından ziyade, BSW ve müttefiklerinin seçim öncesi koltuk tahminlerine ulaşılamaması üzerine yeni ortaklar aramak zorunda kalması nedeniyle, yetki ve sorumlulukların paylaşımı konusundaki müzakerelerdi.

Açıklamasında, Sosyal Demokratların da görüşmelere dahil olduğunu iddia ederek, “Çoğunluk gruplarının Brüksel’deki arka oda anlaşmalarını eleştirenleri görevler ve finansman yoluyla dahil etmek için güçlü kaldıraçları var,” dedi.

De Masi ayrıca BSW’nin Sol’a katılmaya çalıştığı fakat reddedildiği yönündeki söylentileri de yalanladı.

AP’deki mevcut Sol grup, Beş Yıldız’ın 8 milletvekilini kabul etmeleri halinde sayıları en az 47 milletvekiline ulaşabileceğinden, Yeşiller’in siyasi olarak solundaki en büyük grup haline gelebilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English