Ağıda çevirisini okuyacağınız makale, Gazze’nin geleceği konusunda İsrail hükümetinde yaşanan görüş ayrılıklarına odaklanıyor. Bu ayrılıklar, “ertesi güne” dair net bir plan ortaya koyamayan Netanyahu hükümetini, savaşın sınırlandırılmasını isteyen ABD ve Batı karşısında zayıf düşürüyor:
***
Netanyahu’nun koalisyonu Gazze konusunda çekişiyor
JAMIE DETTMER
İsrail Başbakanı savaş sonrası Gazze planını açıklamakta ihtiyatlı davranıyor, bunun nedeni kısmen bölgenin gelecekteki yönetimine ilişkin anlaşmazlıkların koalisyonu için ölümcül olabileceğinden korkması.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kırılgan iktidar koalisyonu, Hamas ezildikten sonra Gazze Şeridi’nin nasıl yönetileceği konusundaki iç bölünmelerini çözmeye yakın bile değil ve bu durum ülkenin Batılı müttefiklerinin sabrını sınıyor; buna, giderek daha fazla öfkelenen ABD de dahil.
Geçen hafta yapılan ve İsrail siyasetinin hırçın standartlarına göre bile son derece gürültülü geçen güvenlik kabinesi toplantısına bakılırsa Netanyahu’nun koalisyonu -ülke tarihinin en sağcı koalisyonu olarak değerlendiriliyor- yıpranıyor. Gazze’nin kaderi konusundaki keskin görüş ayrılıkları da durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Büyük bir ulusal tehlike anında yapılan ağırbaşlı bir toplantıdan ziyade söz düellosuna dönüşen geçen haftaki Güvenlik Kabinesi, ABD’nin her zamankinden daha acil bir şekilde talep ettiği Gazze için bir “ertesi gün” planının ana hatları üzerinde anlaşmaya varmak üzere toplanmıştı. Ancak yerel basında çıkan haberlere ve yetkililerin arka planda verdikleri brifinglere göre, Gazze planı konusunda iktidar partileri arasındaki keskin görüş ayrılıkları, hem ideolojik hem de kişisel olan daha temeldeki anlaşmazlıkları ortaya çıkarıyor.
Bu da, özellikle Netanyahu’nun istifa etmesini isteyen protesto hareketinin güçlenmeye başladığı bir dönemde, ülkenin savaş zamanındaki birlik hükümetinin daha ne kadar dayanabileceği sorusunu gündeme getiriyor.
Dini milliyetçiler ve aşırı sağcı liderlerin İsrail Savunma Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yi eleştirdiği ve Savunma Bakanı Yoav Gallant tarafından sunulan bir öneriyi yerden yere vurduğu hırçın toplantının büyük bölümünde bakanlar birbirlerine yüklendi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Netanyahu’ya Gazze’deki askeri operasyonları sonlandırmaya başlaması ve bölgenin savaş sonrası geleceği konusunda ABD’nin beklentilerine uyması için baskı yapacağı İsrail ziyaretinin arifesinde yaşanan bu tartışma özellikle kötü zamanlanmıştı. Ayrıca İsrail’in Arap komşuları bir yana, İsrail ile Washington arasında savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin herhangi bir fikir buluşması için de kötü bir işaret.
Sivri dilli atışmalar ilk olarak Halevi’nin 7 Ekim’deki Hamas saldırılarından önce İsrail güvenlik birimlerinin başarısızlıklarını araştırmak üzere eski savunma yetkililerinin başkanlığında bir iç soruşturma başlatacağını açıklamasıyla alevlendi.
Bakanlar Miri Regev, Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich’in başını çektiği Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortakları, Gazze’de çatışmalar sürerken bir iç soruşturma yürütmenin uygunsuz olduğunu ve asıl odaklanılması gereken konu olan savaşı kazanma hedefinden uzaklaştıracağını iddia ettiler.
Ancak öfkeleri büyük ölçüde 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesini yöneten eski Savunma Bakanı Şaul Mofaz’ın soruşturma ekibine dahil edilmesine yoğunlaştı. İsrail’in Gazze’den çekilmesini, Hamas’ın büyümesine ve 7 Ekim’deki gibi yıkıcı saldırılar düzenleyebilecek bir güç haline gelmesine olanak sağlayan ilk günah olarak görüyorlar. 2005’teki çekilmenin tersine çevrilmesini ve İsrail’in Gazze’nin bir kısmını ya da tamamını ilhak etmesini istiyorlar, hatta Gazzelilerin “gönüllü olarak” Kongo Demokratik Cumhuriyeti de dahil başka bir yere yerleştirilmesi olasılığını tartışıyorlar.
Bazı savunma yetkililerinin protesto amacıyla salonu terk ettiği bu çatışma, Gallant’ın savaştan sonra bölgeyi Hamas’la bağlantısı olmayan Filistinlilerin yönetmesi önerisi üzerine çıkan yangını daha da körükledi. Gallant’ın planına göre İsrail’in Gazze’ye yeniden yerleşmesi söz konusu olmayacaktı -ki bu Smotrich gibi dindar milliyetçileri çileden çıkardı- ancak IDF sınırlarda askeri kontrolü elinde tutacak ve gerekli gördüğünde Gazze içinde askeri operasyon düzenleme hakkına sahip olacaktı.
Gallant geçen hafta, “Gazze sakinleri Filistinlidir. Bu nedenle, İsrail Devletine karşı düşmanca eylemler ya da tehditler olmaması koşuluyla, Filistinli organlar sorumlu olacaktır” dedi. Ancak Smotrich’e göre “Gallant’ın ‘ertesi gün’ planı 7 Ekim’den ‘önceki günün’ bir tekrarı.”
Hükümetin aşırı sağı tarafından küçümsenen savunma bakanının önerisi, Batı Şeria’yı yöneten Filistin Yönetimi’nin (FY) hiçbir rolü olmayacağı için ABD’nin ya da İsrail’in Arap ve Körfez komşularının da hoşuna gitmeyecek gibi görünüyor. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Gazze’nin “yeniden canlandırılmış” bir Filistin Yönetimi’ne devredilmesini istiyor, ancak bunun tam olarak ne anlama geldiğini ya da böyle bir yenileme için gerekli adımları detaylandırmadı.
Netanyahu, üç saat süren karşılıklı atışmalar, hakaretler ve bakanların birbirlerine küfür etmelerinin ardından Bakanlar Kurulu toplantısını sonlandırdı ve Gazze’nin savaş sonrası geleceği bir kez daha İsraillilerin zihninde çözümsüz kaldı. Ve tüm bunlar, Biden yönetiminin Arap ülkelerinin kabul edebileceği ciddi ve inandırıcı bir savaş sonrası planı konusundaki ısrarını yinelediği sırada gerçekleşti.
Felaketle sonuçlanan toplantı aynı zamanda savaş hükümetindeki üç kilit merkezci ismin (Benny Gantz, Gadi Eisenkot ve Ulusal Birlik hükümetinin Mavi ve Beyaz fraksiyonundan Yechiel Tropper) Pazar günkü toplantıya katılmamalarına yol açarak artan gerginlikleri ve koalisyondaki çatlakları bir kez daha gösterdi.
Tropper boykotunu Halevi’ye saldıran sağcı bakanlarla ilişkilendirdi. Ulusal yayın kuruluşu Kan’a verdiği demeçte “hükümette ne kadar kalacağımızı bilmiyorum; tek bildiğim ülkenin iyiliği için girdiğimiz ve çıkışımızın da ülkenin iyiliğiyle ilgili olacağı” dedi.
Eski savunma bakanı ve bir dönem genelkurmay başkanlığı da yapmış olan Gantz, ulusal birlik adına 7 Ekim’den sonra Netanyahu’nun hükümetinde merkezcilere liderlik etmişti. Netanyahu’nun savaş kabinesine katılma teklifini kabul ederken, “Barış için de savaş için de bir zaman vardır. Şimdi savaş zamanı” demişti.
Ancak Gantz’ın popülaritesi o zamandan bu yana önemli ölçüde arttı ve artık Netanyahu’nun en olası rakibi olarak görülüyor. Dolayısıyla hükümetten ayrılmayı seçmesi erken seçim olasılığını artıracaktır ki Netanyahu karşıtı aktivistler de bunu yeniden talep etmeye başladılar. Kısa bir süre öncesine kadar gösterilere katılım çok azdı ve katılım birkaç düzine ile birkaç yüz kişi arasında değişiyordu. Ancak hafta sonu düzenlenen mitinglere binlerce kişi katıldı ve protestocular Tel Aviv ve Kudüs sokaklarına çıkarak başbakanın görevden alınması çağrısında bulundu.
Netanyahu şu ana kadar savaş sonrası Gazze planını açıklarken ihtiyatlı davrandı ve çoğunlukla Filistin Yönetimi’nin rolünü reddetmekle yetindi. Bu da kısmen Gazze’nin savaş sonrası yönetimine ilişkin anlaşmazlıkların koalisyonu için ölümcül olabileceği endişesinden kaynaklanıyor. Görünüşe göre bu doğru olabilir.