Bizi Takip Edin

AVRUPA

POLITICO: Rakamlarla İngiltere’nin ‘başarısız’ iltica sistemi

Yayınlanma

POLITICO dergisi “Rakamlarla İngiltere’nin ‘başarısız’ iltica sistemi” başlığıyla Londra’nın tıkanan göçmen politikasını ele aldı.

POLITICO dergisi İngiltere’nin iltica sisteminin başarısız olduğunu yazdı. İngiliz Başbakan Rishi Sunak’ın adaya akın akın gelen “tekneleri durdurma” sözü verdiğini yazan analistler, “Bunu söylemek yapmaktan daha kolay” diyor.

Manş Denizi’ni geçerek tehlikeli bir yolculuğun ardından İngiltere’ye ulaşanların sayısı her geçen yıl artıyor. 2018 yılında 288 bu yolla adaya ulaşırken 2022’de bu sayı 45 bin 755’e yükseldi. 2023’ün başından bu yana ise adaya botla ulaşanların sayısı 15 bin 71 kişi olarak kayıtlara geçti.

Sunak hükümeti bu tabloyu tersine çevirerek sığınmacıların sayısını azaltma sözü veriyor.

POLITICO’ya göre “veriler daha karmaşık bir hikaye anlatıyor.”

2022’de Birleşik Krallık’a küçük teknelerle geldiği tespit edilen kişilerin milliyeti sıralamasında ilk 10 ülke dikkat çekiyor. 12,301 Arnavutluk uyruklu kişi bu yıl İngiltere’ye botlarla ulaşırken bunu 8,633 ile Afganistan uyruklu kişiler takip ediyor. İlk 10 listesinde 1,076 kişiyle Türk uyruklu kişiler yer alıyor.

Birleşik Krallık’ın iltica sistemi yığılmayı rakamlarla ortaya koyan POLITICO,  2018’den Mart 2023’e kadar adaya küçük teknelerle ulaşan kişilerin sığınma taleplerinin üçte ikisinden fazlasının hala bir karar beklediğini yazıyor. Bu tarihler arasında İngiltere’nin 73.118 sığınma başvurusu aldığı kaydediliyor.

Bu kişilerin İngiltere’ye ola maliyetlerini azaltmak içinde Londra’daki karar alıcılar mülteci Bibby Stockholm adlı büyük ve motorsuz bir tekne kiraladı. Gemi, Birleşik Krallık hükümetinin sığınmacılar için geçici otel konaklamasına olan bağımlılığını azaltma planlarının bir parçası olarak görülüyor ve POLITICO bu geminin şu anda hükümete yılda 2.3 milyar sterline mal olduğunu aktarıyor.

Bu gemideki insanlık dışı koşullar da İngiliz hükümetinin başını ağrıtıyor. Bibby Stockholm adlı göçmen gemisini İtfaiye Sendikası, “potansiyel bir ölüm tuzağı” olarak nitelendiriyor. Ayrıca bazı göçmenler gemiye binmeyi reddediyor.

Sığınmacılar gemiye bindikten sadece beş gün sonra, gemideki su sisteminde ölümcül lejyonella bakterisi bulunmasının ardından İngiliz hükümeti gemidekileri yeniden otellere geri taşınmak zorunda kaldı. Bu durum da göçmenlerin İngiliz hükümetine olan maliyeti konusundaki kamuoyu tartışmalarını alevlendiriyor.

Birleşik Krallık hükümetinin küçük tekneler krizinin üstesinden gelmeye yönelik bir diğer tartışmalı planı da sığınma talepleri değerlendirilirken insanları Ruanda’ya göndermek. Ancak Boris Johnson tarafından duyurulan bu plan henüz hayata geçirilemedi. Yüksek Mahkeme tarafından hukuka aykırı olduğuna hükmedilen bu karar hükümet tarafından temyize götürülmüş durumda.

AVRUPA

Alman hükümeti yeni askerlik yasa tasarısını onayladı

Yayınlanma

Almanya hükümeti çarşamba günü (6 Kasım), genç erkekleri Alman ordusu Bundeswehr’de hizmet vermeye hazır olup olmadıkları konusunda bir anketi yanıtlamaya zorlayacak bir yasa tasarısını onayladı.

Yeni yasa ile genç kadınlar da isterlerse anketi doldurma seçeneğine sahip olacaklar.

Almanya’da önümüzdeki yıl 18 yaşına girecek olan yaklaşık 300.000 erkek, askerlik yapmak isteyip istemediklerini hükümete bildirmek zorunda kalacak.

2011’den önce 18 yaşındaki erkeklerin ya askerlik ya da sosyal hizmet dönemini tamamlamaları gerekiyordu. Bu yasa yürürlükten kaldırıldığından beri Bundeswehr yeni asker bulmakta zorlanıyor.

Binlerce Alman askeri Litvanya’ya konuşlanacak

Bundeswehr asker sayısını 200 binin üzerine çıkarmak istiyor

Yeni anket, zorunlu askerliği yeniden getirmek zorunda kalmadan daha fazla gencin katılmaya ikna edilebileceği umuduyla gerçekleştirilecek.

Bundeswehr’in yaklaşık 180.000 askeri bulunuyor. Almanya, 2030 yılına kadar bu sayıyı 60.000 yedek askerle birlikte 203.000’e çıkarmayı umuyor.

Ankette gönüllü askerliğe ilgi duyduğunu ifade eden 18 yaşındaki erkekler arasından Savunma Bakanlığı “en uygun, en uygun ve en motive” görünen 40.000 ila 50.000’ini seçerek askere almak istiyor.

Zorunlu askerlik yeniden gündeme gelecek

Ekim ayı ortasında sunulan taslak esas itibariyle Savunma Bakanı Boris Pistorius’un haziran ayında daha fazla “savaşa hazırlık” kampanyasının bir parçası olarak sunduğu yeni askerlik hizmeti modelini takip ediyor.

“Askerlik kaydı”, 18 yaşındaki tüm gençlerin Bundeswehr’in veri tabanlarına dahil edilmesi anlamına geliyor. Silahlı kuvvetler “savunma takibi” ile yedeklerin, yani askeri eğitim almış herkesin genel bir değerlendirmesini yapıyor: Bu kişilerin kişisel bilgileri, gerektiğinde her an çağrılabilmeleri için kaydediliyor.

Yedek kuvvetlerin genişletilmesi de Berlin’in temel hedeflerinden bir diğeri.

Öte yandan Savunma Bakanlığı yeni askerlik hizmeti yasasının sadece bir “başlangıç noktası” olacağına da işaret ediyor. Önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerin ardından yeni ve kapsamlı bir zorunlu askerlik hizmetinin tartışmaya açılması bekleniyor.

Almanya askeri inşaatlara milyarlarca avro harcayacak

“Yeniden yapılandırma”: Daha az militarizm değil, daha çok müdahale

Almanya’da 18-60 yaş arası erkekler için zorunlu askerlik hizmeti Federal Anayasada yer almakla birlikte 2011’den bu yana sadece “gerginlik” ya da “savunma” durumlarında uygulanıyor.

O dönemde Berlin, barış zamanında zorunlu askerlik hizmetini ya da alternatif askerlik hizmetini askıya almış ve bunun yerine gönüllü askerlik hizmetini ya da federal gönüllü hizmeti getirmişti. Bunun arka planında Bundeswehr’in “yeniden yapılandırılması” vardı.

Soğuk Savaş sırasında Alman silahlı kuvvetleri Sovyetler Birliği’ne karşı bir savaş için örgütlenmişti. 1990’ların başından itibaren Alman dış politikası giderek artan bir şekilde “küresel geçerlilik” iddiasını formüle etti.

Berlin, Bundeswehr’i özellikle Asya ve Afrika’daki askeri müdahalelere hazırlamak için yeniden yapılandırdı. Bu bağlamda Berlin artık öncelikle yüksek nitelikli profesyonel askerlere odaklanıyordu.

Fakat 2014 yılında Ukrayna’daki çatışmaların tırmanmasından bu yana Berlin bir kez daha Rusya’ya karşı olası bir savaşı Alman silahlı kuvvetlerinin “yapısal olarak tanımlayıcı” temel misyonu olarak ilan etti.

Bu bağlamda, barış zamanında zorunlu askerlik hizmetinin yeniden etkinleştirilmesine yönelik çağrılar artmaya başladı.

NATO, Rusya ile savaş halinde ABD askerlerine Avrupa’da “kara koridorları” hazırlıyor

Askerileşmenin iktisadi ve kültürel boyutu

Alman hükümeti, Alman ordusunun savaşa hazırlığı ile toplumun askerileştirimesi arasında da doğrudan bağ kuruyor.

Savunma Bakanı Boris Pistorius ve Savunma Komiseri Eva Högl 2025 federal seçimlerinden sonraki dönem için yeni bir zorunlu hizmet tartışması çağrısında bulunurken bunun altını çiziyor.

Högl geçen haziran ayında Stern dergisinde yayınlanan bir röportajında, “uzun vadede bir yükümlülüğe ihtiyaç duyduklarını” ileri sürerek, genç Almanların Bundeswehr’de ”ekonominin de yararlandığı tüm nitelikler“ olan “yapıyı, yoldaşlığı, görev duygusunu” öğrendiklerini söylemişti.

Bunun yanı sıra, Savunma Bakanlığının başlattığı yeni inşaat hamlesi kapsamında, askeri altyapının iyileştirilmesi için on milyarlarca avro harcanacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Bundestag’da “kutsal ittifak”: Antisemitizm tasarısı AfD ile Yeşiller’i birleştirdi

Yayınlanma

Almanya’da Federal Meclis (Bundestag) CDU/CSU, SPD, Yeşiller, FDP ve AfD’nin oylarıyla “antisemitizme” karşı bir tasarıyı onayladı.

Perşembe günü (7 Kasım) Berlin’de kabul edilen deklarasyonun başlığı, “Bir daha asla şimdi: Almanya’daki Yahudi yaşamının korunması, muhafaza edilmesi ve güçlendirilmesi” idi.

Tasarı, iktidardaki SPD, Yeşiller ve FDP’nin parlamento grupları ile CDU/CSU tarafından ortaklaşa sunuldu. Federal Meclis ilgili metinde “antisemitik tutum ve eylemlerdeki” artış olduğunu ileri sürüyor ve bunu “son derece rahatsız edici” olarak nitelendiriyor.

Almanya’da tartışmalı “antisemitizm” yasası

Tasarıya göre, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan bu yana yaşanan gelişmeler, hem “aşırı sağcı ve İslamcı” çevrelerde giderek artan açık ve şiddetli antisemitizmden hem de İsrail bağlantılı ve “solcu anti-emperyalist antisemitizmdeki” artıştan kaynaklanıyor.

Tasarıda federal, eyalet ve yerel makamlara “antisemitik amaç ve içeriğe sahip hiçbir proje ve programın finanse edilmemesini” sağlamaları çağrısında bulunuluyor.

SPD, CDU/CSU, Yeşiller ve FDP de “antisemitizmi” yayan, “İsrail’in var olma hakkını” sorgulayan ya da İsrail’e karşı BDS (Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar) hareketini destekleyen kuruluş ve projelere mali destek verilmesini reddediyor.

SPD Milletvekili Dirk Wiese, kararla birlikte tüm parlamento gruplarına gönderilen “ortak bir sinyalden” söz etti. Wiese, Yahudi inancına sahip insanların Federal Almanya Cumhuriyetinde “bir evlerinin olmasını sağlamak” için mümkün olan her şeyi yapmanın doğru olduğunu söyledi. 

“Şu anda Almanya’da devletin gerici-militarist yeniden yapılandırılmasını yaşıyoruz”

Yeşiller Milletvekili Lamya Kaddor ise antisemitizmle mücadeleyi “tüm toplumun görevi” olarak tanımladı. Kararda antisemitizmi önleme konusuna yeterince yer verilmemesini eleştiren Kaddor, antisemitizme karşı bilinçlendirme ve eğitim kampanyaları düzenlenmesi çağrısında bulundu. Yeşil politikacı, “Bu mücadeleyi ancak göçmen olsun ya da olmasın herkesi dahil edersek kazanabiliriz,” dedi.

Yeşil milletvekili Konstantin von Notz da, “Eğer 7 Ekim’deki barbarca saldırılar açıkça alkışlanıyorsa, İsrail’e karşı yok etme fantezileri açıkça dile getiriliyorsa, Yahudileri denize dökmekten bahsediliyorsa, bu açıkça antisemitiktir,” dedi.

AfD’li siyasetçi Jürgen Braun ise Almanya’ya kitlesel göçü “Almanya’daki Yahudi yaşamını tehlikeye atan temel sorun” olarak nitelendirdi. 

Almanya’da İsrail adına ‘cadı avı’ sürüyor

AfD’li Beatrix von Storch ise, AfD’nin desteğiyle kabul edilen yeni antisemitizm kararında AfD’nin “ithal Müslüman antisemitizmi” konusundaki tutumunu benimsedikleri için Yeşiller’e teşekkür etti.

Sol Parti milletvekili Gregor Gysi, İsrail politikasının ve hükümetinin eleştirilmesine “elbette izin verilmesi” gerektiğini vurguladı. Gysi, “Netanyahu yönetimindeki mevcut açık sağcı hükümet ne yazık ki Orta Doğu ihtilafında çözümün değil, sorunun bir parçasıdır,” dedi.

Sol Parti grubu ve Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), ayrı ayrı değişiklik önergeleri sunmuş ama reddedilmişti.

BSW grubu aleyhte oy kullanırken Sol Parti çekimser kaldı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Wagenknecht: Güven oylaması derhal yapılmalı

Yayınlanma

Almanya’da trafik lambası koalisyonunun dağılmasının ardından belirsizliğin aşılması için derhal harekete geçilmesi yönündeki çağrılar artıyor.

Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) lideri Sahra Wagenknecht, Federal Şansölye Olaf Scholz’u Federal Meclis’te derhal bir güven oylaması yapmaya çağırdı.

Wagenknecht, “Trafik lambası sistemi Almanya’yı ciddi bir krize sürükledi. Olaf Scholz güven oylamasını yeni yılda değil, şimdi yapmalıdır,” dedi.

Çarşamba akşamı Scholz, FDP lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindner’in federal hükümetten azledildiğini ve 15 Ocak’ta güven oylamasına gitmeyi planladığını açıklamıştı.

Wagenknecht, Şansölyenin açıkladığı takvimin “siyasi iflasın ertelenmesi” anlamına geldiğini savunurken, “Bu akşamı son üç yıl için vatandaşlardan özür dilemek için kullanmak yerine, Şansölye kendini beğenmiş bir seçim kampanyası konuşması yaptı,” ifadelerini kullandı.

Almanya’da hükümet dağıldı: Buraya nasıl gelindi?

Akşam saatlerinde yaptığı bir konuşmada Scholz, FDP’nin geçtiğimiz aylarda şiddetle reddettiği “acil bir durumda borç freninin yumuşatılması” fikrini bir kez daha gündeme getirdi.

Scholz, “Şu anda üçüncü yılında olan Rus saldırı savaşı ve tüm sonuçları böyle bir acil durumdur. Fakat acil bir durum varsa, Federal Hükümet sadece harekete geçme hakkına sahip değildir. O halde harekete geçmek bir görevdir,” dedi.

Wagenknecht ise bununla ilgili olarak, Almanya’da “köprüler ve demiryolu hatları çürürken ve milyonlarca emekli yoksulluk içinde yaşarken”, Scholz’un Ukrayna’ya silah sevkiyatını ve yeniden silahlanmayı finanse etmek için borç frenini bir kez daha ciddi bir şekilde kaldırmak istemesinin, “bu hükümetin haklı olarak başarısız olduğunu bir kez daha gösterdiğini” vurguladı.

Ana muhalefetteki CDU da güven oylamasını ocak ayına ertelenmemesini savunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English