Bizi Takip Edin

Rusya

Putin, Valday Kulübü genel oturumunda neler söyledi?

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Putin, çok kutuplu bir dünya düzenine geçiş sürecinin zorluklarını ve Batı’nın dayatmacı ideolojisini eleştirerek, önümüzdeki yıllarda karmaşık ve zorlu bir dönemin beklediğine işaret etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, çok kutuplu bir yeni dünya düzeninin doğum sancıları nedeniyle önümüzdeki on yılların, 21. yüzyılın ilk çeyreğinden bile daha zor geçebileceğini belirtti.

Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nün 21’incisi düzenlenen yıllık genel oturumunda konuşan Putin, “Son 20 yıla baktığımızda ve değişimlerin boyutunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu değişimlerin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini söyleyebiliriz. Önümüzdeki yirmi yılın en az geçmiş kadar, hatta daha da zorlu olacağını öngörüyoruz” diyerek, “esaslı, temelde devrimci değişimlerin” ve günümüz dünyasının karşı karşıya olduğu karmaşık süreçlerin altını çizdi.

Valday Uluslararası Tartışma Kulübü, siyaset bilimi, ekonomi, tarih ve uluslararası ilişkiler alanlarında önde gelen yabancı ve Rus uzmanları bir araya getiren bir organizasyon. 2004 yılında kurulan kulüp, adını Valdai Gölü yakınlarındaki Velikiy Novgorod’da düzenlenen ilk konferansın yapıldığı yerden alıyor.

Putin, “Totaliter ideolojilerin dayatılması ve norm haline gelmesi bir tehdittir. Her türlü alternatife, egemen ve bağımsız düşünceye karşı aşırı hoşgörüsüzlük ve saldırganlıkla sonuçlanan ve neo-Nazizm, terör, ırkçılık ve hatta sivil halkın kitlesel imhasını meşrulaştıran günümüz Batı liberalizmi örneğiyle karşı karşıyayız,” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca Putin, günümüzde “demokrasinin bazı kesimlerce çoğunluğun değil, azınlığın iktidarı olarak yorumlandığını” belirterek, geleneksel demokrasi ve halk yönetiminin “demokratik usuller, çoğunluğun görüşü, ifade özgürlüğü ve medyada tarafsızlık” gibi temel değerlere dayandığını; ancak bugün soyut özgürlüklerle karşılaştırıldığını ifade etti.

Devlet Başkanı, “Bir ülkenin ya da insanlığın nispeten küçük bir kısmının yaşam modelinin evrensel bir norm gibi herkese dayatılması kabul edilemez,” diye ekledi.

‘Batılı ülkelerin ayrıcalıklı olduklarına duydukları bu körü körüne inanç, küresel bir trajediye dönüşebilir’

Diğer yandan Putin, ölümcül yeni silahların yarattığı tehlikelerden de bahsederek, “Uluslararası çatışmalar ve gerginlikler, karşılıklı güvenceli imha kapasitesiyle doludur. Ne de olsa buna imkân sağlayan silahlar mevcut ve teknoloji geliştikçe yeni formlar kazanarak sürekli geliştiriliyor. Bu tür silahlara sahip olanların sayısı da giderek artıyor. Tehditlerin çığ gibi büyümesi ve hukuki ile ahlaki normların tamamen yok olması halinde, bu silahların kullanılmayacağını kimse garanti edemez,” ifadelerini kullandı.

Batılı siyasetçilerin Rusya’yı stratejik olarak yenilgiye uğratma yönündeki çağrılarına dikkat çeken Putin, “En büyük nükleer silah cephaneliğine sahip Rusya’yı hedef almak, bazı Batılı siyasetçilerin son derece pervasız bir tutum sergilediğini gösteriyor. Kendi dokunulmazlıklarına ve ayrıcalıklı olduklarına duydukları bu körü körüne inanç, küresel bir trajediye dönüşebilir,” diye ekledi.

Putin, dünyada katı ideolojik dogmalar ve klişelerle ayakta kalan tek bir askeri blok kaldığını vurguladı: “Bugün dünyada katı ideolojik dogmalar ve klişeler tarafından bir arada tutulan tek bir askeri blok kaldı, o da Avrupa’nın doğusuna doğru genişlemesini durdurmaksızın, kendi yasal belgelerini ihlal ederek dünyanın diğer alanlarına da yaklaşmaya çalışan NATO’dur.”

Ayrıca Putin, NATO’nun doğuya genişlememe taahhüdünü yerine getirmediğini ve Rusya’nın çıkarlarını göz ardı ettiğini ifade etti.

Rusya lideri, “Tüm bu gelişmeler, abartmadan söylemek gerekirse, bir tür aşağılamayı ya da NATO için ülkenin içeriden veya dışarıdan yok edilmesini amaçlayan sürünerek ilerleyen bir müdahale gibi görünmeye başladı,” diye konuştu.

Yeni dünya düzeninin doğum sancıları

Putin’e göre, dünyada yeni bir dünya düzeni oluşturma çabaları sürecinde “ciddi ve uzlaşmaz bir mücadele” yaşanıyor. Putin bu çatışmayı, “sadece güç ya da jeopolitik nüfuz için değil, tarihin bir sonraki aşamasında ülkeler ve halklar arasındaki ilişkilerin temeline yerleşecek ilkelerle ilgili” olarak nitelendirdi.

Putin’e göre bu çatışmanın sonucu, tüm kültür ve medeniyetlere karşılıklı saygı temelinde, zorlamasız ve güç kullanmadan bir dünya inşa edip edemeyeceğimizi gösterecek.

Devlet Başkanı, “Bir anlamda, hakikat anı yaklaşıyor. Eski dünya düzeni ebediyen sona eriyor; hatta bu düzenin çoktan yok olduğunu bile söyleyebiliriz,” ifadelerini kullandı.

Aynı zamanda Putin, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Batı’nın kurduğu tekeli tehdit altında görüyor:

“Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ortaya çıkan ve 20. yüzyılın sonunda elde edilen Batı’nın tekeli tehdit altında. Tarihten de bildiğimiz gibi her tekel er ya da geç sona erer. Tekellerin, tekelcilerin kendileri için bile her zaman zararlı olduğuna dair hiçbir yanılsama yok.”

Putin ayrıca, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından “dünyayı adil ilkeler üzerine yeniden inşa etme şansı” varken Batı’nın bunu kendi zaferi ve “Rusya’nın teslim olması” olarak gördüğünü belirtti ve Batı’nın bu durumu, kazananın haklarına dayanarak mutlak bir hakimiyet kurma fırsatı olarak yorumladığına işaret etti.

Putin, bazı çevrelerin hâlâ Rusya’nın yokluğunda dünyanın daha iyi olacağı düşüncesine kapıldıklarını, bu sebeple SSCB’nin çöküşünden kalan her şeyi yok etmeye çalıştıklarını söyledi:

“Yine, bazı insanlar dünyanın Rusya olmadan daha iyi olacağı fikrine kapıldılar ve onu bitirmeye, SSCB’nin çöküşünden sonra kalan her şeyi yok etmeye çalıştılar ve şimdi, öyle görünüyor ki, birileri bunun hayalini kuruyor, dünyanın daha itaatkâr olacağını, daha iyi yönetileceğini düşünüyor. Fakat Rusya, dünya hakimiyeti için çabalayanları birden fazla kez durdurdu. Rusya’nın olmadığı bir dünya daha iyi olmayacaktır ve bunu başarmaya çalışanlar nihayet bunu anlamaları gerekiyor.”

Rusya Devlet Başkanı, ortaya çıkmakta olan çok kutuplu dünya düzeninin, “hiçbir ülke ya da halkın kaybeden olarak hissetmediği” bir düzen olması gerektiğini belirtti. Bu şekilde, tüm ülkeler için adil ve güvenli bir kalkınma sağlanabileceğini vurguladı.

Putin, “Yeni uluslararası ortamda herhangi bir hegemonyadan söz edilemez. Washington ve diğer Batı başkentleri bu kaçınılmaz gerçeği kabul ettiklerinde, geleceğin zorluklarına cevap verecek bir dünya sistemi kurma süreci gerçek anlamda başlayacaktır,” dedi ve bu değişimin kısa sürede gerçekleşmesi temennisinde bulundu.

BRICS’in, bu yeni uluslararası ortamda gerçekten yapıcı bir işbirliği sunduğuna inandığını ifade eden Putin, “NATO üyeleri arasında bile BRICS ile yakın çalışmak isteyenler var,” diyerek uluslararası işbirliğine olan talebin arttığını belirtti.

Rusya lideri, “Bu arada, adil ve kalıcı bir barış yaratmakla ilgilenenler, düşmanlarımızın tekelleri uğruna giriştikleri yıkıcı eylemlerin üstesinden gelmek için çok fazla çaba harcamak zorunda kalıyorlar. Bunun böyle olduğu son derece bariz; bunu herkes görüyor, Batı’da, Doğu’da, Güney’de, hepsi görüyor,” yorumunu yaptı.

Putin, Rusya’nın Batı medeniyetini bir düşman olarak görmediğini, “biz ya da onlar” sorusunu ortaya atmadığını ve kendi iradesini kimseye dayatmaya çalışmadığını söyledi.

ABD ve müttefiklerinin son yıllardaki politikasının bu olduğunu ve bunun bir felaket formülü olduğunu kaydeden Putin, “Akut, temel, duygusal olarak yüklü çatışmalar elbette küresel kalkınmayı önemli ölçüde zorlaştırır, ancak kesintiye uğratmaz. Siyasi kararlar ve hatta askeri araçlarla yok edilen etkileşim zincirlerinin yerine başkaları ortaya çıkıyor. Evet, çok daha karmaşık, bazen kafa karıştırıcı ama iktisadi ve sosyal bağları koruyan çatışmalar. Bunu son yıllarda gördük,” diyerek Batı’nın kolektif olarak ‘Rusya’yı hem iktisadi hem de siyasi olarak dünya sisteminden dışlama’ konusundaki başarısızlığının altını çizdi.

Trump’ı seçim zaferi için tebrik etti

Bununla beraber Putin, Donald Trump’ı yeniden seçilmesinden dolayı tebrik etti. Putin, “Bu vesileyle kendisini [Trump’ı] Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildiği için tebrik etmek istiyorum. Her şeyden önce, hayatına kastedilmesi sırasındaki davranışının beni etkilediğini söyleyebilirim. Cesur bir insan olduğu ortaya çıktı” dedi.

Devlet Başkanı, Trump’a övgüde bulunarak “Bir insan olağanüstü koşullarda kendini ispat eder. Bu, bir insanın kendini ispat ettiği bir örnektir ve bence o kendini çok doğru bir şekilde, cesurca, bir erkek gibi kanıtladı,” ifadesini kullandı.

Siyaset söz konusu olduğunda ise Putin, Trump’ın ilk döneminde ABD liderinin köşeye sıkıştığı izlenimini edindiğini söyledi: “Her taraftan sıkıştırılıyordu, hareket etmesine izin vermiyorlardı. Sola ya da sağa bir adım atmaktan korkuyordu. Şimdi ne olacağını bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Trump için bu görevdeki son dönemi olacak, dolayısıyla ne yapacağı onun için soru işareti.”

Moskova’nın Trump ile temaslarını sürdürmeye hazır olduğunu dile getiren Putin, “Amerikan halkının güven duyduğu her devlet başkanıyla çalışacağımızı daha önce de söylemiştim. Bu pratikte de böyle olacaktır,” diye konuştu.

Putin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Trump’ın Rusya ile ilişkileri düzeltme ve Ukrayna krizinin çözümüne yardımcı olma arzusuna ilişkin söyledikleri bana öyle geliyor ki en azından bizim ilgimizi hak ediyor. Onu aramamın benim için utanç verici olacağını düşünmüyorum. Bunu yapmadım, zira bir noktada Batılı liderler beni neredeyse her hafta arıyordu ve sonra aniden bıraktılar. Eğer istemiyorlarsa, gerek yok. Gördüğünüz üzere hayattayız ve iyiyiz, gelişiyoruz, ilerliyoruz. Eğer herhangi biri temaslara devam etmek isterse, her zaman söyledim ve tekrar söylemek istiyorum ki buna karşı değiliz, temaslara devam edeceğiz ve görüşmeleri yürüteceğiz.”

Rusya

Rusya, Kuzey-Güney koridorunu Afrika’ya uzatmaya hazır

Yayınlanma

Rusya Demiryolları (RJD), Kuzey-Güney Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun Afrika’ya uzatılmasına katılmaya hazır olduğunu açıkladı. RJD Genel Müdür Birinci Yardımcısı Sergey Pavlov, şirketin Afrika ülkeleriyle ticareti geliştirmeyi ve bu kapsamda 2024’te 8 milyon ton Rus tahılının sevk edildiğini belirtti.

Rusya Demiryolları (RJD) Genel Müdür Birinci Yardımcısı Sergey Pavlov, şirketin Kuzey-Güney Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun Afrika’ya doğru uzatılmasını gelecek vaat eden bir proje olarak gördüğünü ve bu projede ilgili lojistik işletmeleriyle işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti.

TASS haber ajansının aktardığına göre Devlet Duması’nda düzenlenen Afrika ülkeleriyle kapsamlı ortaklığın geliştirilmesi ve desteklenmesi konulu uzman konseyi toplantısında açıklama yapan Pavlov, şirketin Afrika ülkeleriyle ticaretin geliştirilmesi potansiyelini dikkate aldığını ve onlarla istikrarlı çok modlu kargo bağlantısının sağlanmasında doğrudan yer aldığını ifade etti.

Pavlov, yüklerin Azak-Karadeniz havzasının kuzeybatısına ulaştırıldığını ve ardından Afrika’ya gönderildiğini sözlerine ekledi.

RJD Genel Müdür Birinci Yardımcısı ayrıca, 2024 yılında taşınan Rus tahıl hacminin 8 milyon tona ulaştığını ve bu sevkiyatların ana güzergahları arasında Mısır, Cezayir, Kenya, Nijerya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin bulunduğunu kaydetti.

Öte yandan, 20 Mayıs’ta Birleşik Rusya partisinden Devlet Duması milletvekili Oleg Savçenko’nun yetkilerini erken sonlandıracağı ve ulaşım koridorlarının genişletilmesiyle ilgili yeni bir göreve geçeceği öğrenilmişti.

Ayrıca Vedomosti‘ye konuşan ve Devlet Duması’na yakın iki kaynak, eski milletvekilinin çalışmalarının Kuzey-Güney koridoruyla bağlantılı olacağını bildirdi.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rus şirketlerinin altıda biri işletme sermayesi sıkıntısı çekiyor

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası’nın mayıs ayı araştırmasına göre, her altı şirketten biri yüksek faiz oranları nedeniyle günlük faaliyetlerini finanse etmekte zorlanıyor. Artan maliyetler ve personel açığının yanı sıra işletme sermayesi eksikliği, şirketlerin karşılaştığı temel zorluklar arasında yer alıyor.

Rusya Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen ve 12 bin 100 şirketin katıldığı mayıs ayı araştırması, yüksek faiz oranlarının şirketlerin faaliyetleri üzerindeki baskıyı artırdığını ortaya koydu.

Araştırmaya katılan her altı şirketten biri (yüzde 17), günlük operasyonlarını finanse etmek için gerekli olan işletme sermayesi eksikliğini en önemli sorunlar arasında gösterdi.

Şirketler ayrıca, geleneksel olarak maliyet artışlarını (yüzde 30) ve personel açığını (yüzde 22) da temel zorluklar olarak belirtti.

İşletme sermayesi, bir şirketin üretim veya ticaret döngüsü boyunca kullandığı fonları ifade ediyor.

Alfa-Bank yetkilileri, bu sermayenin yapısının bankalar için kredi başvurularını değerlendirirken önemli bir faktör olduğunu açıklıyor.

Merkez Bankası’nın araştırması, işletmelerin bu tür fonlara erişiminin giderek zorlaştığını teyit etti. Şirket kârları yüksek seviyelerde kalsa da, geçen yıl toplam kâr 2023’e göre azaldı ve zarar eden şirketlerin oranı artış gösteriyor.

Kurum, mayıs ayı anket sonuçlarına göre işletmelerin kredi kaynaklarına sınırlı erişim, borçluların mali durumuna yönelik artan gereksinimler ve kredi teminatları konularında sıkıntı yaşamaya devam ettiğini belirtti.

Rusya ekonomisi, 2022’den bu yana ilk kez ilk çeyreği daralmayla tamamladı

Anket katılımcılarının üçte birinden biraz fazlası (yüzde 34 veya 4 binden fazla şirket) son bir ay içinde kredi başvurusunda bulundu.

Merkez Bankası’na göre olumlu bir gelişme ise kredi koşullarının sıkılaşmasından şikayetçi olan şirketlerin net payının (koşulları kötüleşenler ile iyileşenler arasındaki fark) üst üste altıncı ayda da azalması oldu.

Bu durum, kredi koşullarının hâlâ kötüleşmeye devam ettiğini ancak geçen yılın sonu ve bu yılın başına kıyasla daha yavaş bir hızda olduğunu gösteriyor.

Makroekonomik Analiz ve Kısa Vadeli Tahmin Merkezi (TsMAKP), sanayide işletme sermayesi kârlılığının geçen yılın sonunda kredi faiz oranlarının altına düştüğünü belirtmiş ve bu oranın modern tarihte ilk kez kalıcı hâle gelebileceği uyarısında bulunmuştu.

Dahası, pek çok sektörde işletme sermayesi kârlılığı, risksiz getiri sağlayan devlet tahvilleri veya mevduat faizlerinin altına geriledi.

Bu durum, yeterli fonu olan şirketleri bu fonları üretim döngüsünden çekip vadeli mevduatlara yöneltmeye ve bazen de tedarikçilere olan ödemelerini geciktirmeye teşvik ediyor.

TsMAKP uzmanları, “Görünüşe göre, nakit fazlası olan şirketler, yüksek faiz oranlarının cazibesiyle fonlarını üretimden vadeli mevduatlara kaydırırken, aynı zamanda tedarikçilere olan borçlarını artırıyorlar. Bu durumun gelişerek devam etmesi bir krize yol açabilir,” diye belirtti.

Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Aleksandr Murıçev, şirketler arası ödenmeyen borçların arttığına dikkat çekerek, Mart 2022’de olduğu gibi işletme sermayesi için uygun koşullu kredi programının yeniden başlatılması çağrısında bulundu ve “İşletme sermayesi sorunları açıkça görülüyor,” dedi.

Merkez Bankası’nın araştırması, yüksek faiz oranlarının yatırım kredilerini de olumsuz etkilediğini gösterdi.

Kurum, işletmelerin yatırım faaliyetlerini kısıtlayan faktörler arasında ekonomik durumdaki belirsizliğin ve yatırım kredisi faiz oranlarının seviyesinin etkisinin önemli ölçüde arttığını belirtti, ancak yatırım faaliyetlerinin hâlâ pozitif bölgede olduğunu ve yatırımların daha yavaş da olsa artmaya devam ettiğini ekleyerek piyasaları sakinleştirmeye çalıştı.

Sberbank Yönetim Kurulu Başkan Birinci Yardımcısı Aleksandr Vedyahin, geçen sonbaharda yaptığı açıklamada, mevcut faiz oranlarıyla işletmelerin işlerini geliştirmek için yeterli paraya sahip olmadığını belirtmişti.

Vedyahin, “Sadece işletme sermayesi, bankaya işletme sermayesi için gidiyorlar,” ifadelerini kullanmıştı.

Rusya, bütçe açığını kapatmak için rubleyi devalüe etmeyi planlıyor

Okumaya Devam Et

Rusya

Lavrov, Ukrayna müzakerelerini değerlendirdi: Hayallere kapılmamak önemli

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna ile ikinci tur müzakerelerin kesinlikle yapılacağını ancak tarih ve yerin henüz netleşmediğini açıkladı. Lavrov, Moskova’nın barış anlaşması memorandum taslağı üzerinde çalıştığını ve Rusya tarafında bu çalışmanın ileri aşamada olduğunu vurguladı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “tarihi güney Rusya toprakları” konulu bir konferansta yaptığı konuşmada, Moskova ile Kiev arasındaki müzakerelerin ikinci turunun kesinlikle yapılacağını, ancak kesin tarih ve yerin henüz kararlaştırılmadığını açıkladı.

İnterfaks ajansının aktardığına göre Lavrov, Moskova’nın barış anlaşması için bir memorandum taslağı üzerinde çalışmaya devam ettiğini ve bu çalışmanın en azından Rusya tarafında ileri bir aşamada olduğunu belirtti.

Lavrov, Rusya’nın Ukrayna memorandumunu “en temel prensiplerden” hareketle hazırlayacağını ifade etti.

Bakan, Vatikan’ın Ortodoks ülkeler olan Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakereler için “pek şık olmayan” bir yer seçimi olduğunu düşündüğünü söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin meşruiyeti meselesinin barış anlaşmasının imzalanmasında “temel bir öneme” sahip olacağını vurgulayan Lavrov, ancak Moskova’nın Kiev rejimi lideri ve yönetimiyle temasları reddetmediğini de sözlerine ekledi.

Lavrov, Ukrayna’da seçim yapılmasının, Kiev adına kimin barış anlaşmasını imzalayabileceği sorununun çözümünde “en uygun seçenek” olacağını dile getirdi.

Rusya Dışişleri Bakanı, “Rusya’nın, Ukraynalıların ‘Zelenskiy cuntasının’ kabul ettiği yasalarla yaşamasına izin vermeyeceğini” belirtti.

Lavrov, “Rusya ile güç pozisyonundan konuşmak faydasızdır. Atalarının Rusya ile güç pozisyonundan nasıl konuşmaya çalıştıklarını hatırlasınlar,” dedi.

ABD’nin tutumuna da değinen Lavrov, Washington’un Ukrayna’nın “toprak sorununun” çözümünün kaçınılmaz olduğunu açıkça söylediğini aktardı.

Lavrov, Ukrayna’nın ABD desteğinin sonsuz olacağını umduğunu ancak Başkan Donald Trump’ın duruma farklı yaklaştığını ve bunun “onun savaşı olmadığını” defalarca vurguladığını hatırlattı.

Bakan, “Hayallere kapılmamak, gerçekçi olmak, ABD’nin pozisyonunu radikal bir şekilde değiştirdiği durumların defalarca yaşandığını anlamak çok önemlidir,” diye konuştu.

Lavrov ayrıca, AB ülkelerinin Ukrayna’da yaşananlarla ilgili olarak bir kez bile “insan hakları” kelimesini telaffuz etmediğini ifade etti.

WSJ: Rusya-Ukrayna müzakereleri haziran ortasında Vatikan’da yapılabilir

Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki ilk tur müzakereler 16 Mayıs’ta İstanbul’da şehrinde gerçekleşmişti. Rus heyetine Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy, Ukrayna heyetine ise Savunma Bakanı Rüstem Umerov başkanlık etmişti.

Görüşmenin ardından Medinskiy, tarafların “1000’e 1000” formülüyle esir takası konusunda anlaşmaya vardığını açıklamıştı.

Ayrıca, Rusya’nın Kiev’in devlet başkanları düzeyinde doğrudan görüşme talebini not aldığı ve heyetlerin “olası ateşkes” vizyonlarını sunma konusunda anlaştığı bildirilmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’daki görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, heyetler arasında yeni bir görüşme yapılması konusunda mutabakata varıldığını vurgulamıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise 20 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Rusya’nın çatışmanın çözümünde uluslararası arabulucuların çabalarını memnuniyetle karşıladığını, ancak bir sonraki müzakerelerin yapılacağı yer konusunun henüz açık olduğunu belirtmişti.

23 Mayıs’ta ise ABD’nin Rusya’dan, bir sonraki müzakerelere katılacak heyete Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy ve Amerikan tarafının “sertlik yanlısı” olarak değerlendirdiği diğer temsilcilerin dahil edilmemesini talep ettiğine dair haberler basına yansımıştı.

Kremlin, Ukrayna ile görüşmelerin İstanbul’da yeniden başlamasını bekliyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English