Diplomasi
Rus basını, Trump’ın Zelenskiy’e yönelik sözlerini nasıl değerlendirdi?

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i sert bir dille eleştirerek, ülkeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu iddia etti. Trump, Zelenskiy’i ABD’den 350 milyar dolar almakla suçlarken, Ukrayna’daki nadir toprak kaynakları konusunda da anlaşmazlık yaşandığını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump, 19 Şubat’ta sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “yakında ülkesini kaybedebileceğini” iddia etti.
Trump, Zelenskiy’i “vasat bir komedyen” olarak nitelendirerek, “ABD’yi, asla başlamaması gereken, baştan kaybedilmiş bir savaşı yürütmek için 350 milyar dolar harcamaya ikna ettiğini” yazdı.
Trump, Zelenskiy’in bu paranın yarısının hesabını veremediğini ve eski Başkan Joe Biden’ı “keman gibi çalarak” elde ettiğini öne sürdü.
Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin (CFR) verilerine göre, ABD, Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya toplam 175 milyar dolar tutarında askeri ve mali yardım taahhüt etti veya sağladı.
Avrupa Dış İlişkiler Servisi’nin internet sitesine göre de aynı dönemde Avrupa Birliği (AB) de Kiev’e askeri, mali, insani ve diğer yardımlar için 145 milyar dolar taahhüt etti veya sağladı.
Washington’dan gelen bu tepki, Zelenskiy’in ülkede başkanlık seçimlerinin yapılamayacağına dair açıklamalarının ardından geldi.
Trump, daha önce seçimlerin yapılması gerektiğini belirtmiş ve 19 Şubat’taki basın toplantısında Zelenskiy’in oy oranının yüzde 4 olduğunu ifade etmişti.
Zelenskiy ise bu iddiaya karşılık olarak oy oranının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu ve Trump’ın yanlış bilgilendirildiğini savundu.
Milyarder ve Trump’ın yakın danışmanı Elon Musk ise X (eski Twitter) sosyal medya platformunda yaptığı bir paylaşımla, bu durumda Zelenskiy’in seçim yapmaktan memnuniyet duyması gerektiğini belirtti.
Bir diğer anlaşmazlık konusu ise Zelenskiy’in, ABD Hazine Bakanı’nın 12 Şubat’ta Ukrayna’ya yaptığı ziyarette imzalamayı beklediği nadir toprak elementleri anlaşmasını imzalamaması oldu.
Trump, Scott Bessent’e Kiev’de saygısızca davranıldığını söyledi. 20 Şubat’ta gazetecilere konuşan Trump, “Ona oldukça kaba davrandılar, aslında ‘hayır’ dediler ve Zelenskiy uyuyordu ve onunla görüşemedi,” dedi. Ancak Zelenskiy’in Bessent ile görüştüğü belirtilmeli.
Trump, 10 Şubat’ta Fox News kanalına verdiği röportajda, Ukrayna ile toplam 500 milyar dolar değerinde nadir toprak elementlerine erişim sağlayacak bir anlaşmaya vardıklarını söylemişti.
Fakat Ukrayna haber ajansı UNIAN‘a göre, bu kaynakların çoğu Kiev’in kontrolünde değil.
NBC News‘in haberine göre, Zelenskiy, belgede Ukrayna için “yeterli” güvenlik garantisi bulunmaması nedeniyle belgeyi imzalamayı reddetti.
20 Şubat’ta Reuters haber ajansının bildirdiğine göre, Trump yönetimi anlaşmanın basitleştirilmiş bir versiyonunu imzalamaya çalışabilir ve ayrıntılar daha sonra görüşülebilir.
Trump ile Zelenskiy arasındaki gerilim, 12 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin ardından belirgin bir şekilde hissedilmeye başlandı. Bu, iki liderin üç yıl içindeki ilk temasıydı.
18 Şubat’ta Riyad’da Rus ve ABD heyetleri bir araya geldi. Zelenskiy o sırada Türkiye’deydi ve daha önce planlanan Suudi Arabistan ziyaretini iptal etti.
Bundan önce, 17 Şubat’ta Riyad’daki görüşmelerin sonuçlarını kabul etmeyeceğini söylemişti.
Diğer yandan ABD’nin Şubat 2022’den bu yana ilk kez Rusya’nın eylemlerini kınayan bir Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararını imzalamayı reddettiği öğrenildi.
Ayrıca, Financial Times gazetesine göre, ABD temsilcileri G7’yi, savaşın başlamasının üçüncü yıl dönümü vesilesiyle yayımlanacak bildiride Rusya’yı “saldırgan” olarak nitelendirmemeye çağırdı.
ABD, G7 bildirisinde Rusya’nın ‘saldırgan’ olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyor
Vedomosti gazetesine demeç veren Rus siyaset bilimci Aleksandr Nemtsev’e göre, Trump’ın ekibi Zelenskiy’i eleştirerek onu görevden ayrılmaya ve Ukrayna’da seçim yapmaya zorlamaya çalışıyor.
Uzmana göre, ABD Başkanı bunun Rusya-Ukrayna barış görüşmelerini hızlandıracağına inanıyor. Nemtsev, Ukrayna’da iktidar değişikliği olasılığının Avrupalı liderlerin eylemlerine bağlı olacağını düşünüyor.
Siyaset bilimci, “Avrupalılar Zelenskiy’e gitmesini söylerse, istifa ilan etmekten başka seçeneği kalmayacak,” diye ekledi.
Yüksek Ekonomi Okulu (VŞE) Kompleks Avrupa ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Lev Sokolşik de Trump’ın amacının Ukrayna ihtilafını ABD lehine çözmek olduğu konusunda hemfikir.
Uzman, ABD Başkanı’nın bu sorunu ciddiye aldığını ve çözüm için tüm engelleri ortadan kaldırmaya çalıştığını, Zelenskiy’in ise Trump’a göre Amerikan yaklaşımlarına karşı çıktığını belirtti:
“ABD, tüm dikkati Asya-Pasifik bölgesine yönlendirmek için kârı maksimize etmek, kaynakları birleştirmek ve maliyetleri düşürmekle ilgileniyor. Ukrayna ihtilafı ise bu stratejik hedefin gerçekleştirilmesinin önünde bir engel. Trump için en uygun seçenek, Ukraynalılarla ilgili sorumluluğu Avrupa’ya devretmek.”
Nemtsev’e göre, Trump’ın Ukrayna nadir toprak metallerinin işletilmesi konusunu gündeme getirmesi, Zelenskiy’i zor durumda bırakmak ve onu Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorlamak için bir bilgi baskısı unsuru ve bir bahane.
Sokolşik ise Washington’ın Kiev’e baskı yaparak, ABD’nin Ukrayna’ya yardıma yönelik maliyetlerini ve harcamalarını telafi etmek için bu anlaşmayı imzalamasını sağlamaya çalışacağı görüşünde.
Diplomasi
Fransa, Paris fuarına İsrailli silah üreticilerinin katılımını engelledi

Fransa, İsrailli dört silah üreticisinin Paris Havacılık Fuarına katılımını engelledi.
Bu karar, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgali ve ablukası nedeniyle iki ülke arasında artan gerginliğin son göstergesi oldu.
Elbit Systems, Rafael, Israel Aerospace Industries (IAI) ve Uvision’un stantları, Fransız hükümetinin saldırı silahlarının sergilenmemesi yönündeki talimatına uymayı reddettikten sonra pazartesi günü siyah bariyerlerle kapatıldı.
İsrail Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bu çirkin ve eşi görülmemiş karar, politik ve ticari kaygıların ürünü” diyerek Fransa’yı “Fransız sanayisine rakip olan silahları” fuardan çıkarmaya çalışmakla suçladı.
Açıklamada, “Bu karar, İsrail’in Orta Doğu, Avrupa ve tüm dünyayı tehdit eden nükleer ve balistik tehdidi ortadan kaldırmak için gerekli ve adil bir savaş verdiği bir dönemde alındı,” denildi.
İsrail ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkiler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Gazze’de süren savaşa yönelik eleştirilerini sertleştirmesi nedeniyle son aylarda kötüleşti.
Macron, İsrail’in sağcı hükümetinin engellemeye kararlı olduğu Filistin devletinin tanınması için uluslararası bir girişimde de öncülük ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu girişimi kınadı.
Öte yandan Macron, İran’ın nükleer tehdidinden kendini savunma hakkı olduğunu söyleyerek İsrail’in İran’a saldırısını destekledi.
Fransız yetkililere göre, Fransız hükümeti son birkaç hafta içinde İsrail’e temel kuralları defalarca bildirdi. Paris Havacılık Fuarına katılan dokuz İsrail şirketinden dördü, saldırı silahlarını sergilememe emrine uydu ve stantları açık kaldı. İsrail Savunma Bakanlığının standları da pazartesi günü açıktı.
Fransız yetkili, insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine, füzelerden uçaklara kadar her şeyi üreten ve tasarlayan İsrail şirketlerinin sergilerini değiştirirlerse yeniden açılmalarına izin verileceğini söyledi.
IAI’ın CEO’su Boaz Levy, şirketin organizatörlerle müzakere etmeye çalıştığını ama pazartesi sabahı standının “gece boyunca inşa edilen siyah duvarlarla kapatıldığını” gördüğünü söyledi.
Levy, “Bu tür davranışlar kabul edilemez ve bu hava gösterisine katılan diğer tüm katılımcılar bu kısıtlamalara tabi tutulmadığı için İsrailliler ve Yahudiler olarak bize ayrımcılık yapmaktadır,” diye ekledi.
7 Ekim 2023 Aksa Tufanı operasyonundan bu yana Fransa ve İsrail, havacılık ve savunma fuarları konusunda ilk kez çatışmıyor. Fransız hükümeti, İsrail şirketlerinin saldırı amaçlı silahları sergilememesi kararını aldıktan sonra, Haziran 2024’teki Eurosatory fuarından ve Kasım 2024’teki Euronaval fuarından onlarca İsrail şirketi dışlandı.
Fuarın organizatörleri, “duruma uygun bir çözüm bulmak” için çeşitli taraflarla görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.
Fuarı düzenleyen Fransız Havacılık ve Uzay Sanayii Derneğinin iştiraki SIAE, yaptığı açıklamada, etkinlik öncesinde “İsrail stantlarında sergilenen belirli ekipmanların kaldırılmasına ilişkin ilgili Fransız makamlarının talimatına” uyduğunu belirtti.
SIAE, söz konusu şirketlerin “yine de fuarda sergi açma izni aldığını” ekledi.
Diplomasi
Trump’ın Ukrayna elçisi Kellogg, Lukaşenko ile bir araya gelecek

Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili olan Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmesi planlanıyor.
Reuters ajansına konuşan konu hakkında bilgi sahibi dört kaynağa göre, Trump yönetiminin Ukrayna Özel Temsilcisi olan Keith Kellogg, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmeyi planlıyor.
Ukrayna ve Rusya arasındaki ateşkes görüşmelerinin durma noktasına geldiği bir dönemde gerçekleşmesi planlanan bu ziyaret, gerçekleşirse, yıllardır Minsk’e yapılan en üst düzey Amerikalı yetkili ziyareti olacak.
Görüşmenin gündemi belirsiz
Görüşmenin kesin gündemi belirsizliğini korurken, isminin gizli kalmasını isteyen iki kaynak, Kellogg’un özel çevresinde bu geziyi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı sona erdirmeyi amaçlayan barış görüşmelerini yeniden başlatmaya yardımcı olabilecek bir adım olarak nitelendirdiğini belirtti.
Bu tür gezilerin planlamasının dikkatli müzakereler gerektirdiği ve son anda iptal edilebileceği veya değiştirilebileceği de ifade edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı ve Belarus’un Washington’daki büyükelçiliği konuyla ilgili yorum yapmadı.
Trump ve Biden yönetimlerinin farklı yaklaşımları
Trump’ın ilk döneminde, 2020 yılında, o zamanki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Belarus’u ziyaret etmişti. Bu ziyaret, 20 yılı aşkın bir süredir ülkeye yapılan en üst düzey ABD ziyaretiydi.
Ziyaret, Minsk ve Moskova arasındaki ilişkilerin en düşük seviyede olduğu bir zamanda, ilk Trump yönetiminin Belarus ile ilişkileri geliştirme hamlesinin bir parçasıydı.
Ancak Trump’ın halefi Demokrat Başkan Joe Biden,2020 Belarus seçimlerinden sonra rotayı değiştirdi. ABD, 2022’de ülkenin Ukrayna’ya askeri müdahalesinde Rusya’yı destekleyeceği iddiasıyla büyükelçiliğindeki faaliyetlerini askıya almıştı.
Belarus, Rusya ile ortak ‘Batı-2025’ tatbikatını sınırdan iç bölgelere kaydırıyor
Washington’ın Minsk’i yanına çekme çabası
Trump’ın ikinci döneminde ise yönetimin, Belarus ile işleyen bir ilişki kurma çabalarını yenilediği görülüyor.
Bir Amerikalı yetkili, Reuters‘a yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin, marjinal de olsa Minsk’i Moskova’nın etki alanından çıkarıp Washington’ın yörüngesine çekmenin yollarını kendi içinde tartıştığını söyledi.
Şubat ayında New York Times tarafından, Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Smith ve diğer iki Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin üç siyasi mahkumu almak için Belarus’a gittiği o dönemde bildirilmişti.
Habere göre Smith, bu geziyi özel olarak, ABD yaptırımlarının hafifletilmesi karşılığında çok sayıda siyasi mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacak olası bir anlaşmanın ilk adımı olarak tanımlamıştı.
Ayrı bir üst düzey ABD’li yetkili ise Belarus’un 30 Nisan’da ABD vatandaşı olan 47 yaşındaki Youras Ziankovich’i serbest bırakmasını, Lukaşenko’nun Washington ile ilişkileri geliştirmek istediğinin bir işareti olarak göstermişti.
Diplomasi
ABD, Ankara ile Atina’yı müzakereye hazırlıyor

Yunanistan ve Türkiye’yi müzakere masasına oturtmayı amaçlayan bir ABD girişimi kapalı kapılar ardında tartışılıyor.
Kathimerini’nin elde ettiği özel bilgilere göre, önerilen plan henüz ön aşamada.
Planın uygulanmasına, ABD’nin yeni Yunanistan Büyükelçisi Kimberly Guilfoyle’un atanmasının onaylanmasının ve Atina’ya varmasının ardından başlanması bekleniyor.
Girişimin temel unsurları, ABD Başkanı Donald Trump’ın özel görevler için gönderdiği temsilci Richard Grenell tarafından Washington’daki muhataplara ana hatlarıyla aktarıldı, fakat Grenell planın uygulanmasına ilişkin ayrıntılara girmedi.
Kathimerini’nin kaynaklarına göre, Grenell planı ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack ve Guilfoyle ile de görüştü.
Barrack ve Guilfoyle’un, gerilimin nispeten azaldığı mevcut ortamı Atina ile Ankara arasında “daha yapılandırılmış” bir diyalog olasılığını keşfetmek için bir fırsat olarak değerlendirerek, fikre prensipte olumlu yanıt verdikleri belirtiliyor.
Aynı kaynaklara göre, her iki diplomat da, böyle bir gelişmenin nihayetinde gerçekleşmesi halinde somut sonuçlar doğurabileceğini ve iki ülke arasındaki gerilimin azalmasıyla daha istikrarlı bir ortama katkıda bulunabileceğini düşünüyor.
Potansiyel görüşmelerin tam kapsamı henüz belirlenmemiş olsa da, ilk düşüncelerin deniz bölgeleri konusunda uluslararası tahkime yol açabilecek bir sürecin başlatılmasını içerdiği bildiriliyor.
Ankara’nın plan hakkında resmi olarak bilgilendirilip bilgilendirilmediği ve bilgilendirildiyse ne ölçüde bilgilendirildiği şu anda net değil. Fakat Büyükelçi Barrack’ın plan hakkında bilgi sahibi olduğu bildirildiğinden, Türk tarafının da bilgilendirilmiş olduğunu varsaymak makul.
Kathimerini’ye göre ayrıca, Büyükelçi Barrack’ın göreve geldiğinden bu yana, özellikle Türkiye’nin çıkarlarını ilerletme konusunda gösterdiği diplomatik faaliyetler göz önüne alındığında, bu tür bir girişime dahil olması, Ankara’nın lehine dengeleri değiştirebilir ve bu da Yunanistan’ın pozisyonu için oldukça sorunlu bir durum yaratabilir.
Trump’ın ilk döneminde ulusal istihbarat direktörü vekili ve ABD’nin Almanya büyükelçisi olarak görev yapan Grenell’in, nihayetinde Marco Rubio’ya verilen dışişleri bakanlığı görevine talip olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Grenell’in, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile güçlü kişisel ilişkileri olduğu biliniyor. Kathimerini’ye göre Grenell-Fidan-Barrack üçgeni, şüphesiz güçlü bir “etki ekseni” oluşturuyor.
Kathimerini’ye konuşan kaynaklara göre, önerilen girişim, Başkan Trump’a yakın yetkililer tarafından, uzun süredir devam eden anlaşmazlıkların çözümünde ABD’nin daha aktif bir rol oynamasını ve daha çok kişisel ilişkilere ve perde arkası diplomasiye dayanan yeni bir Amerikan arabuluculuk modelini ilerletmeyi amaçlayan daha geniş çaplı bir çabanın parçası.
Bilgiye göre, girişim Kongrenin dikkatine sunulmadı ve Barrack veya Guilfoyle’un onay süreçleri sırasında ne kamuoyuna ne de kapalı kapılar ardında gündeme getirildi.
Dahası, Atina’ya da herhangi bir brifing verilmedi; bu durumun nedeni ise şu anda Yunanistan’da ABD büyükelçisinin bulunmaması olarak gösteriliyor.
Kathimerini’ye göre, Başkanın görüşünün belirleyici ve tek önemli olduğu, dış politikanın giderek kişisel bağlantılarla şekillendiği bugünün Washington’unda, Guilfoyle’un henüz görevine başlamamış olması Yunanistan için hiç de iyi bir haber değil.
Kaynaklara göre, Senato’daki duruşmasının takvimini belirlemek için gerekli bürokratik işlemler henüz tamamlanmadığı için Guilfoyle’un sonbahardan önce göreve başlaması olası görünmüyor.
Bu işlemler, adayın dürüstlüğünü, etik standartlarını ve genel uygunluğunu değerlendirmek için sabıka kaydı, mali beyanlar ve kredi geçmişinin incelenmesini içeren kapsamlı bir güvenlik soruşturmasını da içeriyor. Bu süreç, istisnasız tüm adaylar için geçerli.
Guilfoyle’dan önce, şu anda Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı olan Joshua Huck’ın haziran ayı sonunda Yunanistan’a giderek misyon başkan yardımcısı görevini üstlenmesi ve böylece ABD Büyükelçiliğinin ikinci sıradaki yetkilisi olması bekleniyor.
Huck, Yunanistan ve genel olarak daha geniş bölge hakkında güçlü bir anlayışa ve derin bilgiye sahip, son derece deneyimli bir diplomat.
Huck’ın gelişi Yunanistan için son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekle birlikte, Dışişleri Bakanlığında önemli bir pozisyon boş kalacak.
Kathimerini’ye göre Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısının da yokluğu ile birleştiğinde, bu durum şimdilik Yunanistan ile ilgili konuların tutarlı ve ayrıntılı bir şekilde izlenmesi ve tanıtılması konusunda önemli bir boşluk yaratıyor.
Dışişleri Bakanlığındaki bu geçiş dönemi göz önüne alındığında, Yunanistan ve Türkiye’ye yönelik girişimin ön görüşmeleri bile, girişimin sağlam ve faydalı bir şekilde uygulanması bir yana, kapsamlı ve etkili bir şekilde değerlendirilmesini engelleyecek koşullar yaratıyor.
Ayrıca, bu girişimi ilerletme çabalarının, Yunan-Amerikan lobisinin güçlü tepkilerine yol açması bekleniyor ve ABD yönetimi, ara seçimler öncesinde bu tepkileri dikkate alacak gibi görünüyor.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş2 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Diplomasi3 gün önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip