Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 2. yılı ve Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Başkonsolos Buravov, “Ukrayna’da yaşananlar, Batı’nın farklı ülke ve halkları birbirine düşüren, devletlerarası çatışmaları kışkırtan ‘böl ve yönet’ politikasının sonucudur” dedi.
Rusya Federasyonu’nun İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, Rusya ile Ukrayna arasında 24 Şubat 2022’de başlayan savaşın 2. ve 2013-2014 yıllarında yaşanan Maidan olaylarının 10. yılı vesilesiyle basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Rusya’nın Beyoğlu’ndaki İstanbul Başkonsolosluğu’nda yapılan basın açıklaması öncesi, Ukrayna’da 2013 ve 2014’te yaşanan olayların anlatıldığı “Maidan” isimli belgesel gösterildi.
Buravov, “Șubat 2014’te yaşanan ve sadece kan dökülmesiyle kalmayan, aynı zamanda bu ülkede kanlı bir iç savaşın da başlamasına sebep olan devlet darbesinden bahsediyoruz. Bunun sonuçlarını hala görüyoruz, 2 yıl önce yine şubatta Rusya’nın Ukrayna’da başladığı özel harekatı kastediyorum” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği’nin o zaman konuya “Ya bizimlesiniz ya da Ruslarla” şeklinde yaklaştığını kaydeden Buravov, “Ukrayna ile ülkemiz arasındaki yakın ekonomik ve diğer bağlar çerçevesinde Ukraynalı yetkililer, bu sürecin tüm artılarını ve eksilerini tartmaya karar verdiler ancak daha sonra hükümet karşıtı ayaklanmaya dönüşen bu protestolar, Batı’nın aktif teşvikiyle milliyetçi ve Rus karşıtı çevrelerin hükümete baskı aracı haline geldi” dedi.
Buravov, 16 Mart 2014’te Kırım halkının “demokratik bir referandum” ile Rusya’ya katıldığını ve eski Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in görevi devretmesinden sonra yeni Kiev yönetiminin kendi halkına karşı kanlı bir savaş başlattığını öne sürdü.
Yaşananların sebebi olarak Batı ülkelerinin politikalarına işaret eden Buravov, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, Batı’nın farklı ülke ve halkları birbirine düşüren, devletler arası çatışmaları kışkırtan ‘böl ve yönet’ politikasının bir başka sonucudur. Bağımsızlığını kazandığı andan itibaren Ukrayna, Batı tarafından, Kiev yetkililerinin Nazi ve Rus düşmanı ideolojisini ve uygulamalarını teşvik eden Rusya karşıtı bir sıçrama tahtası olarak görüldü.”
Buravov, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı zorunlu bir “harekat” başlattığını, “harekat”ın Rusya’nın güvenliği sağlanmadan, Rus ve Rusça konuşan nüfusun meşru çıkarları güvence altına alınmadan sona ermeyeceğini belirtti.
Ukrayna’ya silah sevkiyatı devam ettiği sürece çatışmaların süreceğini kaydeden Buravov, Rusya’nın amacının “Ukrayna’yı askersizleştirmek” olduğunu ve Rusya’nın NATO ülkelerinden birine saldırı gerçekleştirebileceği yönündeki iddiaları reddettiklerini kaydetti.
“(Batı ülkelerinin savaş gemilerinin Karadeniz’e girmesi) Çok ciddi sonuçlarının olacağını düşünüyorum”
Buravov, Montrö Sözleşmesi’nin 1936’de imzalanmasına karşın bugün de sükunetin sağlanması açısından güncelliğini ve önemini aynen koruduğunu dile getirdi.
Türkiye ile Rusya’nın bu konuda aynı fikirde olduklarına dikkati çeken Buravov, “Montrö Sözleşmesi’nin hükümlerinin yerine getirilmesi çok önemli ve bunun devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Buravov, “Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin askeri güçlerinin, mayın arama faaliyeti kisvesi altında Karadeniz’e girmeye çalışmasını güçlü şekilde reddediyoruz. Bunun çok ciddi sonuçlarının olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Sorunun çözümü bağımsız Filistin devletinin kurulmasında yatıyor”
Gazze konusunda Rusya’nın tutumunun bilindiğini dile getiren Buravov, sorunun temelinde Filistin devleti konusundaki çözümsüzlüğün yattığını söyledi.
Buravov, Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde çözüm konusunda birçok kez adım attığını ve ABD’nin tutumu sebebiyle ülkesinin başta yardımların Gazze’ye ulaştırılması olmak üzere çözüm tekliflerinin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Gazze’de sivillerin hayatını kaybettiğinin altını çizen Buravov, “Bu sorunun çözümü bağımsız Filistin devletinin kurulmasında yatıyor. Bunu gerçekleştirmek için Rusya, çeşitli seviyelerde girişimlerde bulunuyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor” dedi.
Buravov, Türkiye’nin “garantörlük” teklifine ilişkin, çeşitli fikirlerin ortaya çıktığını ve Rusya’nın da bu konuda girişimlerde bulunmaya hazır olduğunu sözlerine ekledi.