Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya, BRICS ülkelerinin desteğiyle FATF kara listesinden kurtuldu

Yayınlanma

FATF, Ukrayna’nın girişimine rağmen Rusya’yı kara listeye almadı. Kararda özellikle BRICS ülkeleri ve Körfez ülkelerinin muhalefeti etkili oldu.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Rusya’yı “kara listesine” dahil etmeme kararı aldı. Bu gelişme, Uluslararası Şeffaflık Örgütü Rusya Direktörü İlya Şumanov tarafından, Paris’te gerçekleştirilen FATF genel kurul toplantısındaki bir kaynağa dayandırılarak duyuruldu.

Şumanov’un aktardığına göre, Ukrayna’nın öncülük ettiği Rusya’yı kara listeye alma girişimi, BRICS ülkeleri ve Basra Körfezi ülkelerinin güçlü muhalefetiyle karşılaştı.

Reuters‘in konuya yakın üç kaynaktan edindiği bilgiye göre, özellikle Çin, Hindistan, Suudi Arabistan ve Güney Afrika bu karara karşı çıktı.

Rusya’nın FATF kara listesine alınması durumunda, küresel finans sistemine erişimi ciddi şekilde kısıtlanabilir, zira bu durumda bankalar Moskova ile ilgili tüm işlemleri sıkı denetime tabi tutmak ve gerektiğinde durdurmak zorunda kalacaktı.

Konuyla ilgili müzakereler Şubat 2025’e ertelendi. Bu tarihte Ukrayna’nın diğer talepleri de masaya yatırılacak: Wagner ve Taliban ile finansman ve iş birliği ile FATF kara listesindeki ülkelerle (İran, Kuzey Kore, Myanmar) iş birliği konuları ele alınacak.

Fakat Şumanov, Rusya’nın kara listeye alınmasına karşı çıkan ülkelerin tutumlarında değişiklik olma ihtimalini düşük görüyor.

G7 öncülüğünde kurulan FATF, aralarında Rusya’nın da bulunduğu 39 ülkeden oluşuyor.

Üye ülkeler arasında Rusya’ya yaptırım ve kısıtlama uygulamaktan kaçınan Çin, Hindistan ve Güney Afrika da yer alıyor.

2022 yılında FATF, Rusya’nın “saldırgan tutumunu” kabul edilemez ve temel ilkelerine aykırı olarak nitelendirerek açıkça kınamıştı.

Şubat 2023’te ise Rusya’nın FATF üyeliği süresiz olarak askıya alınmıştı.

FATF, Rusya’yı kara listeye almayı değerlendiriyor

RUSYA

Rusya’nın nükleer caydırıcılık politikası yeniden şekilleniyor

Yayınlanma

Rusya, nükleer caydırıcılık politikasını güçlendirme ve Batı’nın potansiyel müdahalelerine karşı daha detaylı stratejik adımlar belirleme arayışında. Bu doğrultuda, Vladimir Putin’in açıkladığı değişiklikler doğrultusunda, özellikle Belarus gibi müttefiklere verilen nükleer garantiler gibi caydırıcı önlemler öne çıkıyor.

Rusya Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu Dünya Askeri Ekonomisi ve Stratejisi Enstitüsü’nün hazırladığı, Caydırıcılıktan Gözdağına başlıklı raporda “Rusya’nın Ukrayna’daki özel askerî harekâtı, nükleer caydırıcılık politikasının Batılı elitler, özellikle de Amerikalılar üzerinde yeterince etkili olmadığını gösterdiği belirtildi. Raporda, “Bu yüzden, yıkıcı bir savaşı önlemek adına caydırıcılık unsurlarının daha detaylı ve etkili hale getirilmesi gerekiyor,” ifadelerine yer verildi.

Vedomosti gazetesine göre, rapor halihazırda Dışişleri Bakanlığı’na iletildi. Bakanlık ise, raporun yazarlarının “jeopolitik süreçlere dair kişisel görüşlerini” yansıttığını ve “Rusya’nın resmi tutumu” ile bağdaştırılamayacağını ifade etti.

Raporda, Rusya’nın caydırıcılık stratejisini güçlendirmesi gerektiği savunuluyor. Sergey Karaganov, Dmitriy Trenin ve Sergey Avakyants gibi uzman yazarlar, nükleer caydırıcılığı artırmaya yönelik dokuz farklı tür caydırıcılıktan bahsediyor.

Yazarlara göre, en büyük sorun Rusya’nın jeopolitik caydırıcılıkta yaşadığı başarısızlık.

1990’larda göz ardı edilen bu caydırıcılık ihtiyacı, NATO’nun genişlemesiyle Ukrayna’daki çatışmaya kadar uzanan bir sürece neden oldu.

Yazarlar, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri müdahale sırasında nükleer caydırıcılığının kısmen işe yaradığını, ABD ve müttefiklerinin doğrudan müdahaleden kaçındığını belirtiyor.

Ancak yazarlar, gözdağı, yani savaş durumunda düşmana kabul edilemez bir zarar verileceği sinyalinin etkinliğinin azaldığını vurguluyorlar.

Yazarlar ayrıca, ABD’nin NATO müttefiklerine sağladığı nükleer güvenlik garantilerini “blöf” olarak değerlendiriyor. Soğuk Savaş döneminde Amerikalıların Avrupa’da nükleer bir savaşa karşılık olarak SSCB’ye saldırma niyetinde olmadıklarını savunan uzmanlar, özellikle Avrupalı elitlerin Ukrayna’daki çatışmanın tırmanmasına yönelik mevcut yaklaşımını tehlikeli buluyor.

Bu nedenle, Rusya’nın “tırmanma merdiveni” olarak adlandırılan ve Batı’nın belirli provokatif adımlarına karşı hangi tedbirleri alacağını detaylandırması gerektiği ifade ediliyor.

Raporda, düşmana yönelik nükleer saldırının en son çare olarak görülmesi gerektiği, fakat insansız hava araçları ve siber saldırılara karşı farklı stratejik adımların öne çıkabileceği belirtiliyor.

Nükleer doktrinin değiştirilmesi kapsamında, terk edilmiş topraklara yapılacak bir saldırı gibi seçenekler de tartışılıyor.

Aynı zamanda, mevcut nükleer doktrindeki “devletin varlığını tehdit eden” ifadesinin “devletin ve halkın stratejik çıkarlarını tehdit eden” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor.

Bu kapsamda Belarus’un nükleer silahlarla korunmasına yönelik doğrudan garanti verilmesi de tavsiye ediliyor. Güvenlik Konseyi’nin 25 Eylül’deki toplantısında Devlet Başkanı Vladimir Putin, nükleer doktrinin güncellenmesi gerektiğine dikkat çekmişti.

Ekonomi Yüksek Okulu Askeri ve Ekonomik Çalışmalar Merkezi Direktörü Prohor Tebin, Rusya’nın nükleer doktrininin güncellenmesi önerisinin kitabın temel unsurlarından biri olduğunu belirtti.

Tebin, “25 Eylül 2024’teki toplantıda, Devlet Başkanı Putin, ülkenin nükleer doktrinine ilişkin üç temel değişiklik önerdi. Birincisi, nükleer olmayan herhangi bir devletin, bir nükleer devletin desteğiyle Rusya’ya saldırısının ortak bir saldırı olarak değerlendirileceği. İkincisi, nükleer silahların hava-uzay saldırı araçlarının kitlesel olarak fırlatılmasına karşı kullanılabileceği. Son olarak, Belarus’a nükleer güvence sağlanması,” diye konuştu.

Diğer yandan Rusya Dış İlişkiler Konseyi (RIAC) uzmanı Aleksandr Yermakov, mevcut nükleer caydırıcılık stratejisinin tamamen etkisiz olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirtti.

Yermakov’a göre, ABD ve Batı Avrupa’nın çatışmaya katılımını sınırlayan ana unsur nükleer tırmanma tehdidi, ancak uzman, bu tehdidin daha da güçlü hale getirilebileceğini vurguladı.

Yermakov, “Dünyadaki nükleer silahlar bir şekilde ortadan kalksa, uzun menzilli hedefleri vurma kapasitemiz önemli ölçüde sınırlanır ve NATO ülkeleri neredeyse dokunulmazlık hissine kapılabilir,” dedi.

Rusya Bilimler Akademisi Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Oleg Krivolapov ise önceki belgelerin nükleer caydırıcılığı yeterince derecelendirmediğini belirtti.

Krivolapov’a göre, Rusya ordusu sınırlı bir nükleer savaşın yönetilmesinin imkânsız olduğunu kabul ediyor.

Bu bağlamda, 1950’ler ve 60’larda Amerikalı teorisyenlerin sınırlı nükleer savaşın faydalarına yönelik argümanlarına katılmadıklarını ifade deden Krivolapov, “Eğer nükleer caydırıcılık tam anlamıyla işe yaramıyorsa, yakın gelecekte tamamen işlevsiz hale gelebilir,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya nükleer doktrinini neden değiştiriyor?

Okumaya Devam Et

RUSYA

Ukrayna’dan Rusya’ya geniş çaplı İHA saldırısı: 7 bölge hedef alındı

Yayınlanma

Ukrayna, Rusya’nın 7 farklı bölgesine 51 İHA ile koordineli bir saldırı düzenledi. Saldırılarda bir sivil yaralandı, altyapı tesisleri hasar gördü ve bir petrol rafinerisinde yangın çıktı.

Rusya Savunma Bakanlığı, 27 Ekim gecesi ülkenin yedi farklı bölgesine yönelik gerçekleştirilen Ukrayna İHA saldırılarında toplam 51 insansız hava aracının etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Bakanlık açıklamasına göre, Tambov oblastında 18, Belgorod oblastında 16 İHA düşürüldü. Bryansk, Lipetsk ve Orel oblastlarında dörder, Voronej oblastında üç ve Kursk oblastında bir İHA etkisiz hale getirildi. Ayrıca, Azak Denizi üzerinde bir İHA daha imha edildi.

Belgorod Valisi Vyaçeslav Gladkov, saldırılarda bir sivilin yaralandığını, iki otomobil ve bir garajın hasar gördüğünü duyurdu.

Gladkov, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, “Orta şiddette yaralanan kadın, Oktyabrskaya bölge hastanesine nakledildi. İleri tedavi için bölge klinik hastanesine sevk edilecek,” ifadelerini kullandı.

Tambov Valisi Maksim Yegorov da İHA saldırısının Miçurinsk belediye sınırları içerisinde yangına yol açtığını bildirdi.

ASTRA Telegram kanalının aktardığına göre, yangın Novonikolskoye köyündeki Transneft-Drujba sevk istasyonunda meydana geldi. Bölgede bir petrol rafinerisi de bulunuyor.

Geçtiğimiz salı günü de Ukrayna İHA’ları, Rusya’nın iki bölgesindeki üç damıtma tesisini hedef almıştı.

Tula Valisi Dmitriy Milyayev’in açıklamasına göre, İHA’lar Yefremov içki fabrikası ile Suvorovskiy bölgesindeki Lujkovskiy köyünde bulunan bir içki fabrikasını vurdu.

Ayrıca, Tambov oblastının Rasskazovo kasabasında, şeker bazlı hammaddeleri çeşitli alkol türlerine dönüştüren bir fabrika da saldırıya uğradı.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya Merkez Bankası, faiz oranını yüzde 21’e yükseltti

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, ekonomideki enflasyonist baskılara karşı baz faiz oranını yüzde 21’e çıkararak sıkı para politikasını sürdürme kararı aldı. Bu adımın piyasa üzerindeki etkileri ve ekonominin yavaşlama riskleri uzmanlar arasında tartışılmaya devam ediyor.

Rusya Merkez Bankası, baz faiz oranını yüzde 19’dan yüzde 21’e yükseltti. Bu, Temmuz 2023’te yüzde 7,5 seviyesinden başlayan bu döngüdeki sekizinci artış anlamına geliyor.

Yeni oran, Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından Merkez Bankası tarafından belirlenen seviyenin bile üzerinde.

Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, bu kararın “önceden belirlenmiş olmadığını” söylese de piyasalar faiz artışını bekliyordu; tek soru artışın yüzde 20 seviyesinde mi yoksa daha fazla mı olacağıydı

Ekonomist Yegor Susin’e göre yüzde 20 yeterli bir seviye: Endişe verici göstergelere rağmen, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası etkisini göstermeye başladı.

Ancak önceki faiz artışlarının ekonomiye ve enflasyona etkisinin hissedilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç var. Sovcombank Baş Ekonomisti Mihail Vasiliyev, şubat ayındaki son toplantıya kadar faiz oranının yüzde 22’ye ulaşacağını öngörüyor. Zira mevcut enflasyonist baskılar azalma belirtisi göstermiyor.

Promsvyazbank analisti Denis Popov, toplantı öncesinde Merkez Bankası’nın birçok olumsuz veri aldığını belirtiyor.

Kredi büyümesi ve enflasyon, Merkez Bankası’nın temmuz tahminlerinin oldukça üstünde seyrediyor.

Ülke toplumunun enflasyon beklentileri aralık ayından bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, işletmelerin fiyat beklentileri de yükseldi. Bütçe harcamaları artarken, kamu hizmet tarifelerindeki artış ve ücretlerin hızlı artışı da devam ediyor.

Yakın zamana kadar Merkez Bankası’nın enflasyonu hedefe geri döndüreceğine inanan analistler bile bu konuda hayal kırıklığı yaşamaya başladı.

“Artık durumu kontrol edemediklerini düşünüyoruz,” diyen Susin, Merkez Bankası’nın yıl sonu ve 2025 enflasyon beklentilerini yükselterek yüzde 5,3 seviyesine çektiğini ve yüzde 4 hedefini artık gerçekçi bulmadığını da sözlerine ekledi.

Merkez Bankası, kararını açıklarken enflasyonun temmuz tahminlerinin önemli ölçüde üzerinde olduğunu ve iç talepteki artışın arzı geçtiğini belirtti. Ek bütçe harcamaları ve 2024’te beklenen bütçe açığının genişlemesi de enflasyonu artıran faktörler arasında.

Bu durumun ışığında, Merkez Bankası “bir sonraki toplantıda faiz oranını yeniden artırma ihtimalini” kabul ettiğini belirtti; bu da aralık ayında yeni bir faiz artışının olabileceğini işaret ediyor.

Merkez Bankası’nın tahminlerini dramatik şekilde güncellemesi, durumun aciliyetini de ortaya koyuyor. Temmuz ayında enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 6,5-7 seviyelerine ulaşmasını beklerken, yeni tahmin yüzde 8-8,5 seviyesine çıkarıldı. Üstelik Merkez Bankası ilk kez 2025 yılı için yüzde 4’lük hedefe ulaşmanın zor olduğunu kabul etti.

Faiz indirimi ise uzun süre gündemde olmayacak. Merkez Bankası, yıl sonuna kadar ortalama faiz oranını yüzde 21-21,3 ve gelecek yıl ise yüzde 17-20 aralığında tahmin ediyor. Bu, aralık ayında faiz oranının 200 baz puan artarak yüzde 23 seviyesine çıkabileceğini gösteriyor.

Nabiullina ve yardımcısı Aleksey Zabotkin, gerektiğinde faiz oranını daha da artırmaya hazır olduklarını vurguluyorlar. Ancak bu riskli bir strateji: ekonomi zaten yüksek faiz oranlarından dolayı yavaşlama belirtileri gösteriyor. İktisadi Kalkınma Bakanı Maksim Reşetnikov da bu durumu kabul ederek, “Üçüncü çeyreğin sonunda ve dördüncü çeyreğin başında ekonomide bir yavaşlama gözlemliyoruz,” ifadelerini kullandı.

Savaştan hemen sonraki kısa bir dönem hariç, Rusya son 20 yıldır bu kadar yüksek faiz oranlarını görmedi. 2022 yılı sonu ile 2003 yılı başlarında refinansman oranı yüzde 21 seviyelerindeydi. Fakat o döneme kıyasla enflasyon oranları oldukça farklı.

2002’de enflasyon yüzde 15,1 seviyesindeyken bugün yıllık yüzde 8,5 civarında seyrediyor. Bu yıl sonuna kadar enflasyonun yüzde 8’e yaklaşması bekleniyor, ancak tüm bu çabalara rağmen Merkez Bankası enflasyonu düşürmekte zorlanıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English