Rusya
Rusya, göç yasası hükümlerini sertleştirdi: Sebepler, sonuçlar ve tartışmalar

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da Göç Politikaları Komisyonu’nun önerilerinin ardından hükümet, düzensiz durumdaki yabancıların bazı durumlarda mahkeme kararı olmaksızın sınır dışı edilmelerini kolaylaştıran ve haklarını kısıtlayan göç mevzuatında reform yapılmasını destekledi.
Değişiklikler, Moskova’daki Crocus City Hall konser salonunu hedef alan saldırı bağlamında gündeme geldi. Yabancıların terör eylemlerine karışması ve bazılarının siyasi faaliyetlerde bulunması, bu kategorideki şahısların Rusya’da ikamet koşullarının gözden geçirilmesini beraberinde getirdi.
İçişleri Bakanlığına göre, 2024 yılının ilk dört ayında sadece Moskova’dan 2 bin göçmen sınır dışı edildi. 8 binden fazlası ikamet rejiminin ihlali ve 2 binden fazlası yasa dışı çalışma faaliyeti olmak üzere 10 binden fazla yabancı vatandaş göç mevzuatının ihlali nedeniyle idari sorumluluğa tabi tutuldu.
Nisan ayında farklı partilerden milletvekilleri, göç yasasında, Rusya’daki yabancı uyruklu şahıslar üzerindeki kontrolleri sıkılaştırmayı amaçlayan değişiklikleri sundu.
Devlet Başkanı Vladimir Putin de bu ayın başında yaptığı açıklamada, ülkenin göç politikası çalışmalarına geri dönmesi gerektiğini, bu sorun yokmuş gibi davranmanın mümkün olmadığını söylemişti. Ülkenin sadece işçi göçmenlere değil, belirli niteliklere ve eğitime sahip insanlara da ihtiyacı olduğunu öne süren Putin, aynı zamanda Rusya’da göçmenlere de ihtiyaç olduğunu, zira neredeyse sıfır olan işsizlik oranına karşın işgücü eksikliğinin ekonomik büyüme üzerinde baskıya neden olduğunu sözlerine ekledi.
Ancak bu reformun amacı çok daha derin; hükümler arasında göçmenlerin Rusya’ya entegre olması ve dolayısıyla hükümetin ‘yasalarına ve değerlerine’ saygı gösteresi şartı yer alıyor.
Fontanka.ru‘da yer alan haberde, “Girişime göre, bir yabancının Rusya’ya girme ve ülkede kalma hakkını koruyabilmesi için yasalara uyması, geleneksel değerlere saygı göstermesi, Rusların hak ve özgürlüklerinin kullanılmasına müdahale etmemesi, ülkenin hükümet politikasına karışmaması, çevreye özen göstermesi, geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin teşvik edilmesinin ve Sovyet halkının anayurdu savunmadaki başarıları ve faşizme karşı kazanılan zafere katkıları hakkındaki tarihi gerçeklerin çarpıtılmasının kabul edilemez olması şartlarına uyması gerekiyor,” ifadelerine yer verildi.
Bu hükümler Batı ülkelerinden gelen yabancıları özellikle siyasi-ideolojik boyut (hükümet karşıtı gösterilere destek, LGBT eylemleri, vs.) ve eski Sovyet coğrafyasından gelenleri çalışma mevzuatının ihlali, ikamet kuralları ya da Ruslara yönelik saldırıların artması gibi gerekçelerle alakalı olabilir.
Göç Politikaları Komisyonu tarafından sunulan ve hükümetin de desteklediği değişiklikler, 18 Haziran’da Duma’da ilk okumada kabul edildi. Metinde, başta yeni bir sınır dışı etme rejimi olmak üzere bir dizi değişiklik yer alıyor ve söz konusu değişiklik, aşağıdaki durumda mahkeme kararından vazgeçilmesini mümkün kılıyor:
“Bu program, Rusya Federasyonu’nda yasal olarak ikamet etme hakkına sahip olmayan yabancı vatandaşlar için oluşturulacaktır. Bu durum, Rusya Federasyonu’ndaki geçici ikamet süresinin veya göçmenlik belgelerinin sona ermesi, geçici ikamet izninin, daimî ikamet izninin iptali veya yasa dışı bir eylemin işlenmesi nedeniyle olabilir.”
Yasa dışı ikamet eden kişi daha sonra kontrole tabi kişiler dosyasına dahil edilecek. Bu güçlendirilmiş kontrolün bir parçası olarak kolluk kuvvetleri, ilgili şahsın evine ve gerçek ikamet yerine erişebilecek ve Rus ve yabancı idarelerden bu kontrolü gerçekleştirmek için gerekli tüm belge ve bilgileri, özellikle de ticari, bankacılık veya vergi sırrı teşkil edebilecek her şeyi talep edebilecek.
Kolluk kuvvetleri, ayrıca ilgili şahsı ve Rusya’ya girişini kolaylaştıran gerçek veya tüzel kişileri de telefon ve coğrafi konum, banka hesap hareketleri ve güvenlik kameralarının takibiyle gözetime tabi tutabilecek.
Kontrol rejimine tabi tutulan şahısların, taşınır mallara (ulaşım araçları) ve gayrimenkullere erişim, banka hesabı açma veya evlenme gibi hakları kısıtlanacak.
Hareket özgürlükleri kısıtlanacak ve özellikle kayıtlı oldukları bölgeyi terk edemeyecek. İhlal durumunda şahıslar derhal sınır dışı edilecek.
Bir başka yeni özellik de vizesiz ikamet etme hakkına sahip şahısların Rusya’da yasal olarak bulunma süresiyle alakalı. Şu anda bu süre 180 günlük bir süre içinde 90 ardışık gün. Bu süre yılda 90 güne indirilebilir.
Rusya’daki yabancıların kontrolü ve yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesinin kolaylaştırılması, yaşanmakta olan savaş bağlamında artık ‘ulusal güvenlik’ boyutunda tartışılıyor.
Federal Güvenlik Teşkilatına (FSB) göre göçmenler, Kiev ve NATO’daki destekçileri tarafından Rusya’da terör faaliyetleri tertip etmek üzere ‘devşiriliyor’:
“Son iki yıl içinde Merkez Federal Bölge’de uluslararası terör örgütlerinin göçmenlerden oluşan 32 hücresinin faaliyetleri engellendi; mensupları devlet kurumlarına, askeri tesislere, kalabalık yerlere ve dini kurumlara yönelik saldırılar planlıyordu.”
Soruşturma Komitesi Başkanı ile Duma arasında bir garip polemik
Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı Aleksandr Bastrıkin, önceki gün St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu’nda düzenenen ‘Modern Rusya’da Göç Politikasının Hukuki Yönleri’ başlıklı panelde, göçmenlere dair yasal hükümlerin sıkılaştırılması gerektiğini savundu.
Bastrıkin’in Duma’dan söz ederken ‘Devlet Durası’ (budalası) sözü tartışmaya neden oldu:
“Burada hiç milletvekili yok mu? Siz milletvekilisiniz, değil mi? Lütfen söyleyin bana, Devlet Duması’nda neler oluyor, durumun gerginliğine uygun yeni yasaların kabul edilmesine hiç ilgi var mı? Devlet Duramızın ne zaman iyi yasalar çıkaracağını öğrenmeyi çok isterim.”
Soruşturma Komitesi Başkanı, göç mevzuatını ve yeni gelenler üzerindeki kontrolü sıkılaştırma yöynünde düzenli olarak girişimlerde bulunuyor. Nisan ayında Bastrıkin, göçmenler arasında ‘aşırılıkçı duyguların’ yayıldığını söylemiş işverenleri Rusları işe almaya motive etmek için göçmen işçi kullanımına ‘ağır vergiler’ getirilmesi çağrısında bulunmuştu.
Vatandaşlık alan 10 bin göçmen, Ukrayna’da geri hizmette görevlendirildi
Öte yandan Ülkenin kendi kaynaklarıyla yetinebileceğini kaydeden Bastrıkin, göçmenler arasında suç oranının arttığından bahsetti. Yetkili, yakın zamanda Rusya vatandaşlığı almış olan yabancıların ‘yakalandığını’ ve Ukrayna’ya gönderildiğini bildirdi.
Bastrıkin, vatandaşlık almış yaklaşık 10 bin göçmenin Ukrayna’daki ‘özel harekat bölgesine’ gönderildiğini duyurdu.
Göçmenlerin cephe gerisinde tahkimat inşa eden birliklerde görev almak üzere gönderildiğini kaydeden Bastrıkin, “Anayasa ve kanunlarımızda yer alan, vatandaşlık kazanmış kişilerin askerlik hizmeti için kayıt yaptırmaları ve gerekirse özel askeri harekata katılmaları gerektiği yönündeki hükümleri uygulamaya başladık,” ifadelerini kullandı.
Yetkili, müfettişlerin ‘vatandaşlık almış ancak askerlik kaydına katılmak istemeyen 30 binden fazla kişiyi yakaladıklarını ve kayıt altına aldıklarını’ da sözlerine ekledi.
Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin de Bastrıkin’in bu sözleriyle ‘halka hakaret ettiğini’ söyledi. Volodin, Duma’nın Telegram kanalında yaptığı açıklamada “Milletvekilleri Rusya Federasyonu’nun seçilmiş vatandaşlarıdır, [Bastrıkin] halka hakaret etmiştir,” değerlendirmesini yaptı.
Soruşturma Komitesi, Bastrıkin’in açıklamasını düzeltti
Soruşturma Komitesi Sözcüsü Svetlana Petrenko ise Bastrıkin’in milletvekillerine hakaret etmek istemediğini, Duma’nın dikkatini göç alanında yasal değişikliklere duyulan ihtiyaca çekmeye çalıştığını öne sürdü.
Vedomosti’ye konuşan Petrenko, “Bastrıkin hiçbir şekilde halkın seçilmiş temsilcilerini rencide etmeyi amaçlamadı, yalnızca Duma’nın dikkatini göç alanında yasal değişikliklere duyulan ihtiyaca çekmeye çalıştı,” ifadelerini kullandı.
Petrenko, “Göç sorununa, kontrolüne, düzenlenmesine, mevzuatın değiştirilmesi ihtiyacına dikkat çekmek yerine, sadece bir cümle tartışılıyor ve bu da bağlamından koparılıyor,” diye ekledi.
Rusya
Rusya, BDT ülkelerini tarih kitaplarında Sovyet geçmişini çarpıtmakla suçladı

Rusya Eğitim Bakanı Sergey Kravtsov, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerini tarih ders kitaplarında Sovyet geçmişini kasıtlı olarak olumsuz ve Rusya karşıtı bir şekilde sunmakla suçladı. Rusya Bilimler Akademisi’nin bir araştırması da bu iddiayı desteklerken, Moskova’nın BDT ülkeleriyle ortak bir tarih anlayışı üzerinde çalıştığı belirtildi.
Rusya Eğitim Bakanı Sergey Kravtsov, Devlet Duması’nda yaptığı konuşmada, Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) üye bazı ülkelerin tarih ders kitaplarında Sovyet geçmişi hakkında gerçeğe aykırı bilgiler bulunduğunu belirtti.
İnterfaks ajansının aktardığına göre Kravtsov, “Tarihsel materyalin sunumunda belirli zorluklar ve sorunlar ile tarihçilik ve nesnellik ilkelerine uyumsuzluklar var. Bu, her şeyden önce ortak geçmişimizle ilgili,” ifadelerini kullandı.
Bakan, bu ülkelerde cumhuriyetlerin Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu dönemin anlatımının “genel olarak Rusya’ya karşı olumsuz bir nitelik taşıdığını” vurguladı.
Kravtsov, şu anda Rusya ve BDT ülkelerinin “ortak tarihsel geçmişinin yorumlanmasına yönelik birleşik yaklaşımların koordine edilmesi için ilgili bakanlarla çalışmalar yürütüldüğünü” de sözlerine ekledi.
Bakan, “Birlikte tek bir eğitimsel, kültürel ve zihinsel alan ve bununla birlikte herkesin birbirini anladığı ve iyi komşuluğu hedeflediği Avrasya kıtasının geleceğini inşa ediyoruz,” dedi.
‘Rusya sömürgeci bir devlet olarak gösteriliyor’
Daha önce Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı Sosyal Bilimler Bilimsel Bilgi Enstitüsü’nden bilim insanları, eski SSCB ve Orta Doğu’daki 10 ülkenin tarih kitaplarını analiz etmişti. Araştırmada, Rusya’nın bu kitaplarda çoğunlukla kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden sömürgeci bir devlet ve saldırgan olarak temsil edildiği tespit edildi.
Bu tür değerlendirmelerin özellikle Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan ders kitaplarında bulunduğu belirtildi.
Bu kitaplarda Sovyet yönetiminin kuruluşu “askeri işgal” olarak nitelendirilirken, Rusya’nın ilhak edilen topraklardaki halklara baskı uyguladığı ve kültürlerine zarar verdiği iddia ediliyor.
Bilimler Akademsi, Rusya’nın bu ülkelerin gelişimine yaptığı katkının ise göz ardı edildiğini veya küçümsendiğini vurgulayarak, gelecekte “yanlış ve çarpıtılmış olayların teşvik edilmesinin” “yabancı düşmanlığı ve Rus düşmanlığının gelişmesi için bir temel” oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Erivan’a ‘tarihi yeniden yazma’ suçlaması
Ağustos 2024’te Rusya Dışişleri Bakanlığı, Ermenistan’ın yeni tarih ders kitaplarını eleştirerek Erivan’ı, cumhuriyetin “kuruluşunda Rus İmparatorluğu’nun ve daha sonra SSCB ile Rusya’nın özel rolünü” sorgulama noktasına getirmekle suçladı.
Bakanlık, özellikle 1826-1828 Rus-İran Savaşı’na ilişkin bölümde Türkmençay Antlaşması’nın Doğu Ermenistan’ın ilhakı olarak adlandırılmasına dikkat çekerek, bunun ülkelerin “ortak tarihini yeniden yazmaya yönelik utanmaz bir girişim” olduğunu kaydetti.
Putin: Ders kitaplarında bariz bir Rus düşmanlığı vardı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 22 Haziran’da yaptığı açıklamada, SSCB’nin dağılmasından sonra “karşılıklı bağın ve tarihsel sürecin ile eğitim programlarının tek bir mantığının kaybolduğunu” belirtti.
Putin, “Bana bazı ders kitaplarını getirdiklerinde, içinde doğru bilgiler dışında her şeyin olduğunu şaşkınlıkla gördüm. Bu ders kitaplarında, eğitim materyallerinde neler görmedik ki! Hem açık bir Rus düşmanlığı hem de bu tarihsel gerçeklerin çarpıtılması vardı,” dedi.
Ukrayna ile savaşın başlamasının ardından Rusya’daki okullarda 10 ve 11. sınıflar için yeni bir tarih ders kitabı uygulamaya konuldu.
Bu kitapta, Putin’in SSCB’nin dağılmasının 20. yüzyılın “en büyük jeopolitik felaketi” olduğuna dair bir sözüne yer veriliyor, 1990’lı yıllar olumsuz bir şekilde anlatılıyor ve Kırım ile diğer Ukrayna bölgelerinin ilhakı “tarihi toprakların geri dönüşü” olarak adlandırılıyor.
Rusya
Kremlin, İran’ın UAEA kararını ‘saldırının doğrudan sonucu’ olarak niteledi

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Peskov, Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış anlaşmasını sonuçlandırmaya çok yakın olduğunu belirtirken, İran’ın UAEA ile işbirliğini askıya almasını ‘İran’a yönelik saldırının doğrudan sonucu’ olarak nitelendirdi. Sözcü ayrıca, Rusya ile Ukrayna arasında şu anda bir memorandum görüşmesi olmadığını ve Ermenistan’da tutuklanan Rus vatandaşı iş insanı için temasların sürdüğünü bildirdi.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında Rus dış politikasına ilişkin gündemdeki bir dizi başlıkta değerlendirmelerde bulundu.
Peskov, Ermenistan ile Azerbaycan’ın barış anlaşmasına çok yakın olduğunu, İran’ın nükleer denetimlere ilişkin kararının bir saldırı sonucu alındığını, Ukrayna ile esir takası sürecinin devam ettiğini ve Ermenistan’da tutuklanan Rus iş insanının durumunu takip ettiklerini açıkladı.
‘Erivan ile Bakü anlaşmayı sonuçlandırmaya çok yakın’
Rusya’nın, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeni bir gerilim yaşanmamasını umduğunu belirten Peskov, iki ülkenin barış anlaşması üzerindeki çalışmaları sonuçlandırmaya çok yakın olduğunu ifade etti.
Kremlin Sözcüsü, “Bu çalışmanın sonuçlandırılacağını umuyoruz. Bu anlaşma, bölgedeki atmosferin istikrarı ve güvenliği için çok gerekli,” dedi. Peskov, talep edilmesi halinde Rusya’nın bu sürece katkıda bulunmak için mümkün olan her şeyi yapmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
Kaynak metinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 24 Haziran’da Dağlık Karabağ’daki çatışmalar sırasında yerleşim yerlerini bombalaması nedeniyle Ermenistan’ı “savaş suçlusu bir devlet” olarak nitelendirdiği bilgisi yer aldı.
Ayrıca, Mart 2025’te Ermenistan ve Azerbaycan’ın, devletlerin sınırlarını ve toprak bütünlüğünü karşılıklı olarak tanıyan 17 maddelik bir barış anlaşması imzalamayı kabul ettiği hatırlatıldı.
‘UAEA’nın itibarı ciddi şekilde zedelendi’
Peskov, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğini askıya alma kararının, ülkeye yönelik saldırının doğrudan bir sonucu olduğunu söyledi.
Peskov, “Bu tür bir karar, gerçekleşen kışkırtılmamış saldırının doğrudan bir sonucudur. Nükleer tesislere yönelik benzeri görülmemiş saldırıların doğrudan bir sonucudur. Elbette UAEA’nın itibarı bu durumda ciddi şekilde zedelenmiştir, bu nedenle böyle bir durum endişe yaratmadan edemez,” ifadelerini kullandı.
ABD ve İran arasındaki temasların devam ettiğini ve Moskova’nın nükleer tesislere yönelik saldırılar etrafındaki durumu izlediğini belirten Peskov, Rusya’nın İran’daki tesislerin durumuna ilişkin veriye sahip olmadığını ve bu verilerin ortaya çıkmasını beklemek gerektiğini kaydetti.
25 Haziran’da İran meclis komitesi, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun UAEA ile işbirliğini askıya almasına yönelik yasa tasarısını onaylamıştı.
Tasarıya göre İran, nükleer tesislerine kamera kurmama, denetimlere izin vermeme ve ajansa rapor sunmama hakkına sahip olacak. İranlı milletvekilleri, UAEA’yı ve Genel Sekreter Rafael Grossi’yi yanlış raporlar sunmakla, bazı ajanları ise “nükleer tesislerde casusluk yapmakla” suçluyor.
İran meclisi, UAEA ile işbirliğini askıya alma tasarısını onayladı
‘Ermenistan’da Rusya vatandaşı iş insanı Karapetyan için temaslar sürüyor’
Ermenistan’da tutuklanan Tashir Grubu’nun sahibi Samvel Karapetyan’ın akıbetiyle ilgili Rusya ve Ermenistan arasında temasların yürütüldüğünü bildiren Peskov, “Karapetyan Rusya Federasyonu vatandaşı olduğu için elbette ilgili temaslar yürütülmektedir,” diye vurguladı.
Peskov, bu durumdan bağımsız olarak da Kremlin’in Erivan ile temas halinde olduğunu, çünkü Ermenistan’ın “çok yönlü ilişkilere sahip önemli bir müttefik” olduğunu belirtti.
Erivan’daki bir mahkeme, 18 Haziran’da iş insanını “iktidarı devirme çağrıları yapma” suçlamasıyla iki ay süreyle tutuklamıştı.
Karapetyan suçlamaları reddederken, avukatı kararın yasa dışı olduğunu savunarak temyize gideceklerini açıkladı.
17 Haziran’da Karapetyan’ın evinde arama yapılmış, ertesi gece kendisi ve kardeşi polis tarafından gözaltına alınmıştı. İş insanı, tutuklanmasından önce yetkililerin Ermeni Apostolik Kilisesi’ne yönelik sert açıklamaları karşısında kiliseyi savunmuştu. Kardeşinin aktardığına göre, Karapetyan ile birlikte yaklaşık 45 destekçisi de gözaltına alındı.
‘Ukrayna ile memorandumlar hakkında görüş alışverişi yok’
Peskov, Rusya ile Ukrayna arasında şu anda memorandum taslakları hakkında bir görüş alışverişi yapılmadığını açıkladı.
Sözcü, İstanbul’da yapılan ikinci tur müzakerelerde varılan anlaşmaların uygulanmasının tamamlanma aşamasında olduğunu ve bu süreç bittikten sonra müzakerelerin devamı için tarihlerin belirleneceğini ekledi.
Rusya-Ukrayna müzakerelerinin ikinci turu 2 Haziran’da Türkiye’de gerçekleşmişti. Taraflar, 6 bin asker ve subayın cenazesinin Ukrayna’ya teslim edilmesi konusunda anlaşmaya varmıştı.
Moskova ve Kiev ayrıca, ağır yaralı ve hasta tüm esirlerin yanı sıra 25 yaş altı genç askerlerin takası konusunda da mutabık kalmıştı. 16 Haziran’da Rusya heyetinin başkanı Vladimir Medinskiy, cenazelerin teslimatının son aşamasının yürütüldüğünü duyurmuştu. Toplamda Ukrayna’nın 6 bin 60 askerin cenazesini teslim aldığı belirtildi.
Rusya
NATO istihbaratı: Rusya savaşı 2027’ye kadar sürdürebilir

NATO istihbaratına göre, Rusya ekonomik kapasitesi sayesinde Ukrayna’daki savaşı mevcut yoğunluğunda en az 2027 yılına kadar devam ettirebilir. Bununla birlikte, ittifak kaynakları Rus savunma sanayisinin üretim kapasitesinin zirvesine ulaştığını ve artan ekonomik zorlukların, özellikle de Varlık Fonu’ndaki erimenin, Moskova için ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirtiyor.
NATO’nun Lahey’deki bir zirve sırasında paylaştığı istihbarat değerlendirmesine göre, Rusya’nın Ukrayna’da mevcut ölçekteki askeri operasyonları en az 2027 yılına kadar sürdürme kapasitesi bulunuyor.
BBC‘nin haberine göre, ittifak üyeleri, artan iç zorluklara rağmen ülke ekonomisinin savaşı birkaç yıl daha finanse etmeye yeteceği görüşünde.
Ancak NATO, Rus savunma sanayisinin zaten kapasitesinin sınırlarında çalıştığını ve silah üretiminde daha fazla artışın mümkün olmadığını da vurguluyor.
Moskova kazanacağına inanıyor
BBC‘ye konuşan üst düzey bir NATO yetkilisi, Batı’nın diplomatik çabalarının Ukrayna’daki çatışmayı sona erdirmeye henüz yaklaştırmadığını hatırlattı.
NATO, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşı kazandığına inandığını düşünüyor. İttifak kaynağı, bu aşırı güvenin, Kremlin’e Rus istihbarat servisleri tarafından sunulan çarpıtılmış tablonun bir sonucu olduğunu belirtti.
Kaynak ayrıca Ukrayna ordusunda bir personel açığı olduğuna dikkat çekti. İttifak temsilcisi, “Bunun ne kadar kritik olduğu, Ukrayna’nın bu konuda ne yapmayı planladığına bağlı. Somut adımlar atması gerekiyor,” dedi.
Batı için daha ‘karamsar’ tahminler de var
Daha önce, nisan ayında, Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) analisti George Barros, Rusya’nın savaşı mevcut haliyle 12 ila 16 ay daha sürdürebileceğini belirtmişti.
Barros’a göre bu sürenin sonunda Rusya’nın hem bütçe kaynakları hem de cömert ödemelerle cepheye çekilen “gönüllüler” de dahil olmak üzere insan rezervleri tükenebilir.
Ekonomik zorluklar artıyor
Devlet Başkanı Putin’in 24 Haziran’da 2025 federal bütçesinde imzaladığı değişiklikler, artan ekonomik zorluklara işaret ediyor.
Belgeye göre, planlanan petrol ve doğalgaz gelirleri neredeyse dörtte bir oranında azaltılıyor: beklenen 10,8 trilyon ruble yerine bütçeye sadece 8,3 trilyon ruble girecek.
Bütçeyi dengelemek için hükümet, ekonomiyi desteklemeye yönelik beş büyük devlet programındaki harcamaları kesiyor.
Aynı zamanda, bütçe açığı tahmini de kötüleşiyor. Daha önce 1,2 trilyon ruble olarak planlanan açığın şimdi 3,8 trilyon ruble ile üç katına çıkması bekleniyor.
Varlık Fonu hızla eriyor
Maliye Bakanlığı, Ural petrolünün varil fiyatı 60 doların altına düştüğünde eksik kalan petrol ve gaz gelirlerini karşılamak için Ulusal Varlık Fonu’ndan (FNB) kaynak kullanıyor.
Bloomberg‘in konuya aşina kaynağına göre, 2025’ten itibaren bu eşik 50 dolara düşürülebilir.
Haziran ayı başı itibarıyla Maliye Bakanlığı’nın elinde FNB’nin likit varlıklarından sadece 2,8 trilyon ruble kaldı. 2022-2024 döneminde fon, ruble bazında yarıdan fazla, dolar bazında ise üçte bir oranında (113,5 milyar dolardan 37,4 milyar dolara) küçüldü.
RANHiGS ekonomistleri, emtia fiyatlarının düşük kalması durumunda FNB’nin 2026 yılına kadar tamamen tükenebileceği uyarısında bulunuyor.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını3 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir