Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için yürütülen müzakereler kritik bir dönemeçte. Kalıcı bir barışın sağlanması, iç içe geçmiş durumda olan askeri, diplomatik ve ekonomik faktörlere bağlı. Rusya’nın NATO genişlemesiyle ilgili güvenlik endişelerini ve Avrupa güvenlik düzenindeki rolünü ele alan yaklaşım, atılım için en iyi fırsatı sunsa da ABD, Rusya, Ukrayna ve potansiyel olarak Çin’in katılımıyla çok yönlü bir müzakere sürecini gerektiriyor.
Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye dönük müzakereler, kalıcı bir barış potansiyeliyle birlikte askeri, diplomatik ve ekonomik faktörlerin karmaşık etkileşimine bağlı kritik bir dönemeçte.
Rusya’nın mevcut cephedeki avantajı göz önüne alındığında, müzakerelerdeki kritik ana hatları inceledik.
Rusya’nın NATO’nun genişlemesi ve Avrupa güvenlik düzenindeki rolüyle ilgili temel güvenlik endişelerini ele alacak yaklaşım, bir atılım için en iyi şansı sunabilir.
I. Temel ilkeler ve ortak çıkarlar
Toprak statüsü: Ne Ukrayna ne de Rusya, şu anda kontrol ettikleri topraklardan çekilecek. Bu, “kaçınılmaz bir gerçek” olarak sunuluyor.
Ukrayna’nın Batı yönelimi: Ukrayna, Batı ile “sosyal, kültürel ve ekonomik entegrasyon” arzusundan vazgeçmeyecek.
Rusya’nın güvenlik endişeleri: Rusya, Ukrayna’nın askeri olarak Batı’nın bir parçası olmasına izin veren hiçbir anlaşmayı kabul etmeyecek.
Anlaşmada karşılıklı çıkarlar: Hem Washington hem de Moskova, Rusya’nın askeri saldırısının durdurulması ve kapsamlı bir barış anlaşması karşılığında Rusya’nın meşru güvenlik endişelerini ele alan bir anlaşmaya varacak.
II. Askeri nüfuz ve kuvvet sınırlamaları:
Karşılıklı kuvvet sınırlamaları: Batı’nın Ukrayna’ya sağlanan füzelerin menzilini kısıtlama isteği, Rusya’nın kendi kuvvetleri ve Ukrayna kuvvetleri üzerinde “makul sınırlar” konusunda anlaşmaya istekli olmasına bağlı.
AKK Antlaşması’nın revize edilmesi: Ukrayna’daki kuvvet sınırlarına ilişkin görüşmeler, Avrupa’daki Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Hakkında Uyarlanmış Anlaşma’yı (AKK) değiştirme konusunda daha geniş tartışmaların önünü açabilir ve bu da Rusya’yı uzlaşmaya teşvik edebilir.
ABD’nin Almanya’daki orta menzilli füzeleri: ABD, uzlaşma sürecinde, 2026’da Almanya’da planlanan orta menzilli, nükleer kapasiteli füzelerin konuşlandırılmasını yeniden gözden geçirme veya genişletme isteğini işaret edebilir.
Ukrayna askeri kapasitesinin sınırlandırılması: Önceki görüşmelere dayanarak, taraflar personel ve silah sınırlamaları konusunda birbirinden çok uzak.
III. Ateşkesin sürdürülmesi ve toprak anlaşmazlıkları:
Çözülmemiş toprak statüsü: Rusya’nın ele geçirdiği toprakların (Donetsk, Lugansk, Herson, Zaporojye ve Kırım) yasal statüsü yakın vadede çözülmemiş kalacak, ancak bu aşılmaz bir engel olarak görülmüyor (Kuzey Kıbrıs ve II. Dünya Savaşı sonrası Almanya gibi örnekler mevcut).
Silahsızlandırılmış bölge: Müzakerelerde, yeni çatışmaları önlemek için uluslararası bir barış gücü tarafından devriye gezilen silahsızlandırılmış bir bölge öneriliyor.
Uluslararası barış gücü: Barış gücünün bileşimi, müzakerelerin kilit noktası. Bir Avrupa gücüne (Rusya’nın başka bir ad altında NATO üyeliği olarak göreceği) alternatif olarak küresel Güney’den bir BM gücü öneriliyor.
IV. Diplomatik angajman:
Rusya’ya büyük güç olarak saygı: ABD, Rusya’nın kendisini büyük bir güç olarak görmesini ve güvenlik endişelerini kabul edecek.
ABD-Rusya liderler zirvesi: Savaşın sona ermesi yönünde gerçek bir ilerleme için bir teşvik olarak ABD ve Rusya devlet başkanları arasında doğrudan bir zirve öneriliyor.
V. Ekonomik nüfuz ve yaptırımların kaldırılması:
Yaptırımların “şartlı” olarak kaldırılması: Yaptırımların kaldırılması, belirli yaptırımların kalıcı, şartlı olarak askıya alınması, Rusya’nın karşılıklı olarak kabul edilen barış hükümlerine uymasına bağlı olabilir.
Bölümlere ayrılmış yaptırımlar: Rusya’nın “tüm hükümleri ihlal etmesini engellemek adına” yaptırımların kaldırılması ve uyumluluk, birden fazla alt anlaşma gündemde.
Rusya’nın dondurulan varlıkları: Rusya’nın Batı’da dondurulan 300 milyar dolarlık varlıkları, Rusya’nın açık anlaşmasıyla potansiyel olarak uluslararası bir Ukrayna yeniden yapılanma fonunun parçası haline gelerek bir kaldıraç olarak kullanılabilir.
Enerji ticaretinde normalleşme: ABD, Rusya ve AB, Avrupa’nın bir uzlaşmaya verdiği desteği teşvik etmek için Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatını, potansiyel olarak Kuzey Akım boru hatları aracılığıyla yeniden başlatma koşullarını masaya yatırabilir. Nitekim Moskova, Batılı ülkelerden Eylül 2022’de sabotaja uğrayan Kuzey Akım boru hatlarının tamir edilmesini talep ediyor.
Ukrayna’nın stratejik mineralleri: Ukrayna’nın stratejik mineral yataklarını (lityum, uranyum vb.) içeren yaratıcı diplomasi, hem Rusya’yı hem de Ukrayna’yı teşvik edebilir ve Batı’ya işleme ve ihracat için potansiyel ABD teknolojisi sunabilir.
VI. AB’ye katılım süreci ve azınlık hakları:
Tarafsız Ukrayna için AB üyeliği: Ukrayna’nın Batı yönelimini tatmin etmek ve Rusya’nın güvenlik endişelerini gidermek için Ukrayna için AB üyeliği yolu, askeri tarafsızlıkla birleştiriliyor.
“Nazilerden arındırma” ve azınlık hakları: AB’ye katılım süreci, Ukrayna’nın etnik ve dilsel azınlıklara yönelik muamelesini AB standartlarına uygun hâle getirerek Rusya’nın “Nazilerden arındırma” talebini ele almak için kullanılabilir.
Karşılıklı taahhütler: Azınlık haklarına ilişkin taahhütler karşılıklı olmalı, hem Rusya hem de Ukrayna için geçerli olabilir.
Nazi partileri ve sembollerinin yasaklanması: Avusturya Devlet Anlaşması ve Alman anayasasındakilere benzer şekilde, Nazi partilerini ve sembollerini yasaklayan bir madde Ukrayna anayasasına eklenebilir.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin ABD ve Avrupa arasında taraf seçmek zorunda kalacağı fikrini “çocukça” ve “yüzeysel” olarak niteleyerek ülkesinin çıkarlarını savunmak için ne gerekiyorsa yapacağında ısrar etti.
2022’de göreve gelmesinden bu yana yabancı bir gazeteye verdiği ilk mülakatta İtalya başbakanı, Financial Times’a (FT) transatlantik ilişkilerdeki ciddi gerginliklerin üstesinden gelmenin “herkesin çıkarına” olduğunu söyledi ve bazı Avrupalı liderlerin Donald Trump’a yönelik tepkilerini “biraz fazla siyasi” olarak niteledi.
İtalyan lider, ABD Başkanını düşman olarak görmediğini ve Roma’nın “ilk müttefikine” saygı duymaya devam edeceğini açıkça belirtti.
Meloni, “Ben muhafazakârım. Trump Cumhuriyetçi bir lider. Elbette ona diğer pek çok kişiden daha yakınım ama ulusal çıkarlarını savunan bir lideri anlıyorum. Ben kendi çıkarlarımı savunuyorum,” dedi.
Avrupa’da Trump yönetimine yönelik endişelerin arttığı bir dönemde Meloni, Beyaz Saray’ın Avrupa’nın ticaret uygulamaları ve savunma harcamalarına ilişkin şikâyetlerinin önceki ABD yönetimlerini tekrarladığını söyledi.
Trump’ın otomobil ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini açıklamasından birkaç saat önce konuşan Meloni, ABD’nin uzun zamandır Joe Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) da dahil olmak üzere giderek daha ‘korumacı’ bir gündem izlediğini ileri sürdü.
“ABD’de korumacılığın gerçekten Donald Trump tarafından icat edildiğini mi düşünüyorsunuz?” diye soran Meloni ayrıca Trump’ın Avrupa savunması konusundaki “çatışmacı” yaklaşımının, kıtanın kendi güvenliğinin sorumluluğunu üstlenmesi için çok ihtiyaç duyulan bir “teşvik” olacağını umduğunu söyledi.
İtalyan lider, “Krizin her zaman bir fırsatı gizlediğini söylemeyi severim,” dedi. Meloni, Ekim 2022’deki seçim zaferinden bu yana İtalya’ya getirdiği siyasi istikrarı övdü ve şu anda ülkesinin savaş sonrası tarihinde en uzun süre görev yapan beşinci hükümete liderlik ettiğine işaret etti.
ABD ile ilişkilerinin sahip oldukları “en önemli ilişki” olduğunu savunan Meloni, transatlantik bir çatlaktan kaçınmanın önemini vurgulayarak, Ukrayna için güvenlik garantileri ve Trump’ın gümrük vergisi saldırısına karşı “çatışmacı olmayan bir yanıt” vizyonunu özetledi.
Meloni, “İtalya’nın [ABD] ile iyi ilişkileri olabilir ve [ABD’nin] Avrupa ile karşı karşıya gelmesini önlemek ve köprüler kurmak için İtalya’nın da yapabileceği bir şey varsa, bunu yapacağım ve bu Avrupalıların yararınadır,” dedi.
Meloni, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in ifade özgürlüğü ve demokrasiye olan bağlılığını terk ettiği iddiasıyla Avrupa’ya yönelik sert saldırısına sempati duyduğunu da söyledi.
İtalya Başbakanı, “Aynı fikirde olduğumu söylemek zorundayım. Bunu yıllardır söylüyorum. Avrupa biraz kendini kaybetti,” iddiasında bulundu.
Meloni, Trump’ın Avrupa’ya yönelik eleştirilerinin Kıta halkına değil, “yönetici sınıfına … ve gerçekliği okumak ve insanlara cevap vermenin yollarını bulmak yerine, ideolojinizi insanlara empoze edebileceğiniz fikrine” yönelik olduğunu da ileri sürdü.
Avrupa Komisyonu, Trump’ın gümrük vergilerine misilleme yapma sözü vermiş olsa da Meloni AB’nin soğukkanlılığını korumasını istiyor. İtalyan lider, “Bazen sadece içgüdüsel olarak tepki verdiğimiz izlenimine kapılıyorum. Bu tür konularda ‘Sakin olun çocuklar’ demelisiniz. ‘Düşünelim’ demelisiniz,” dedi.
Meloni özellikle, ABD ve Avrupa arasındaki genel gümrük vergisi seviyeleri kabaca eşit olsa da, bazı spesifik kalemlerdeki yüksek vergilerin sürtüşmeye neden olduğunu savundu fakat AB’nin karar alma sürecinin yavaş ilerlemesi nedeniyle geri kaldığını söyledi.
Avrupa’da pek çok kişi Trump’ın Ukrayna’yı elverişsiz bir barış anlaşmasına zorlamaya hazırlandığından korkarken, Meloni Trump’ın çabalarına olan inancını dile getirdi ve Rusya’nın gelecekte savaşı yeniden başlatmamasını sağlamak için güçlü garantilere ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar vurguladı.
Fransızların ve İngilizlerin Ukrayna’ya bir Avrupa “güvence gücü” gönderilmesi önerisine şüpheyle yaklaşan Meloni, bunun Moskova tarafından bir provokasyon olarak görülebileceğini söyledi ve “Burada dikkatli olmalıyız. Bu daha çok bir tehdit olarak görülebilir,” dedi.
Meloni bunun yerine, Kiev’i ittifaka kabul etmeden NATO’nun 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmünün Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesini savunuyor ve bunun diğer önerilerden “daha kolay ve daha etkili” olacağını iddia ediyor.
ABD, Ukrayna’da gelecekte yapılacak tüm büyük altyapı ve maden yatırımlarını kontrol etmek, Kiev’in diğer müttefiklerinin rolünü veto etmek ve Avrupa Birliği üyeliği hedefini baltalamak için bastırıyor.
Bloomberg tarafından elde edilen taslak belgeye göre Donald Trump yönetimi, Ukrayna ile revize edilmiş bir ortaklık anlaşması kapsamında tüm altyapı ve doğal kaynak projelerine yapılacak yatırımlarda “ilk teklif hakkı” talep ediyor.
Kabul edilmesi halinde ortaklık anlaşması ABD’ye Ukrayna’da karayolları ve demiryolları, limanlar, madenler, petrol ve doğalgaz ile kritik minerallerin çıkarılması gibi projelere yapılacak yatırımları kontrol etme konusunda muazzam bir güç sağlayacak.
Anlaşma, Washington tarafından kontrol edilecek özel bir yeniden yapılandırma yatırım fonuna aktarılan kârlar üzerinde ABD’ye ilk hak talebini verecek.
Belgenin en önemli noktası ise ABD’nin, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya sağladığı “maddi ve mali faydaları” bu fona katkı olarak görmesi.
Aslında bu, Trump yönetiminin Ukrayna’yı, Kiev ortaklık fonundan herhangi bir gelir elde etmeden önce, savaşın başlangıcından bu yana sağlanan tüm ABD askeri ve ekonomik desteğinin bedelini ödemeye zorlayacağı anlamına geliyor.
Taslak belgeye göre, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC), beş yönetim kurulu üyesinden üçünü aday göstererek ve belirli kararları engellemek için kendisine özel oy hakkı veren bir “altın hisseye” sahip olarak yatırım fonunu kontrol edecek. Ukrayna diğer iki üyeyi belirleyecek ve fonun günlük yönetimine müdahale etmesi engellenecek.
Kiev hükümetinin tüm yeni doğal kaynaklar ve altyapı projelerinden elde ettiği kazancın %50’sini fona yatırması gerekecek. Taslakta, ABD’nin, yatırımı geri kazanılana kadar kârın tamamına ve yıllık %4’lük bir getiriye sahip olacağı belirtiliyor.
Ukrayna tüm projeleri “mümkün olan en erken zamanda” incelenmek üzere fona sunmakla yükümlü olacak ve DFC finanse edilen tüm programlarda yönetim kurulu üyeliği veya gözetim hakkı elde edecek.
Kiev’in reddedilen projeleri en az bir yıl boyunca “maddi açıdan daha iyi” koşullarla başka taraflara sunması da yasaklanacak.
Ayrıca taslağa göre ABD hükümeti, fonun projeyi finanse edip etmediğine bakmaksızın, Ukrayna’nın metallerini, minerallerini ve petrol ve gazını ticari koşullarla diğer taraflardan önce satın alma hakkına sahip olacak.
Herhangi bir zaman sınırlaması olmayan anlaşma, Kiev’in kritik mineralleri ABD’nin “stratejik rakibi” olan ülkelere satmasını da yasaklıyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in daha önceki bir anlaşmayı imzalama planlarının geçen ay Oval Ofis’te Trump’la yaşadığı gergin tartışmanın ardından suya düşmesinin ardından ABD geçtiğimiz hafta sonu Kiev’deki yetkililere revize edilmiş bir anlaşma sundu.
Beyaz Saray geçen hafta yaptığı açıklamada, yönetimin Ukrayna’daki kritik madenleri kapsayan daha önce müzakere edilen anlaşmanın ötesine geçtiğini söyledi.
İki taraf arasında görüşmeler devam ediyor ve nihai taslak şartlarda revizyonlar içerebilir. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişi Bloomberg’e yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ABD belgesine bu hafta kendi değişiklikleriyle yanıt vereceğini söyledi.
Zelenskiy perşembe günü Avrupalı liderlerle bir zirveye katılmak üzere gittiği Paris’te gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD tarafından öne sürülen tam anlaşmanın “detaylı bir çalışma” gerektirdiğini ve müzakereler sırasında şartların sürekli değiştiğini söyledi.
Bir anlaşmaya varıldığını söylemek için henüz erken olsa da, “ABD ile işbirliğini destekliyoruz, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı durdurmasına neden olabilecek tek bir sinyal vermek istemiyoruz,” dedi.
ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü yorum talebine cevaben yaptığı açıklamada, ABD’nin anlaşmanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve hem Ukrayna hem de Rusya için kalıcı bir barışın sağlanması konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü James Hewitt, “Maden anlaşması Ukrayna’ya ABD ile uzun vadeli güvenlik ve barışın temeli olan kalıcı bir ekonomik ilişki kurma fırsatı sunuyor. Bu anlaşma iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirecek ve her iki tarafa da fayda sağlayacaktır,” diye konuştu.
Ukrayna 2022 yılında AB’ye aday ülke statüsü kazandı ve tam üyelik için tamamlanması yıllar alabilecek katılım görüşmelerine başlayacak. ABD’nin Ukrayna ekonomisinin geniş alanlarını kapsayan yatırım kararları üzerinde etkin bir kontrole sahip olması halinde bu durumun daha da karmaşık bir hal alması muhtemel.
Ukrayna daha önce ABD ile yapılacak bir anlaşmanın AB ile olan ortaklık antlaşması ile çelişmemesi gerektiğini söylemişti. Ayrıca daha önce ABD’nin, Washington’un Ukrayna’ya geçmişte verdiği desteğin ortak fona katkı olarak dahil edilmesi yönündeki talebini de reddetmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’teki Avrupa liderleri zirvesinin ardından, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi. Macron, bu konunun barış müzakerelerinin bir parçası olacağını belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’te 27 Mart’ta düzenlenen Avrupa liderleri zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi.
Macron, bu varlıkların akıbetinin barış müzakereleri kapsamında ele alınacağını kaydetti.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün yaptığı açıklamada, “Rusya’nın 230 milyar avro (248,12 milyar dolar) değerindeki dondurulan varlıkları, barış anlaşması kapsamında gelecekteki yeniden inşa için kullanılabilir,” ifadesini kullandı.
Macron, daha önce Maliye Bakanlığı’na, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasının olası sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleme talimatı vermişti.
Macron, bu talimattan önce yaptığı bir açıklamada ise uluslararası hukuka aykırı olacağı gerekçesiyle, “Dondurulan varlıkların gelirleri alınabilir ancak varlıkların kendisi alınamaz,” demişti.
Çeşitli tahminlere göre AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rusya’ya ait yaklaşık 280 milyar dolarlık devlet varlığını dondurdu.
Ayrıca, özel şahıslara ait ev, yat ve uçakları da içeren yaklaşık 58 milyar dolarlık varlık da dondurulanlar arasında yer alıyor.
AB, Mayıs 2024’te dondurulan varlıklardan elde edilen gelirlerin Ukrayna’ya yardım amacıyla kullanılmasına onay vermişti.
Bu karar sayesinde Kiev yönetimi 2024 yılında 3 milyar avro elde etti ve bu meblağın yüzde 90’ı Ukrayna ordusuna destek için ayrıldı. Fonların dağılımı her yıl yeniden değerlendiriliyor.