Bizi Takip Edin

Rusya

Rusya’da petrol krizi senaryoları

Yayınlanma

Rusya Maliye Bakanlığı bütçe harcamalarını dengelemişken, düşen petrol fiyatları nedeniyle gelirler tehlikeye girdi. ABD kaynaklı ticaret savaşlarının petrol fiyatlarını daha da düşürmesi ve bütçe açığının Varlık Fonu’ndan karşılanması riski bulunuyor.

Rusya Maliye Bakanlığı bütçe harcamalarını düzene sokmuşken, bu kez gelirler üzerinde bir tehdit belirdi.

Petrol fiyatlarındaki düşüş, bütçede gelir kaybına yol açarak bu açığın Varlık Fonu’ndan karşılanması riskini doğuruyor.

Uzmanlar fonun ne kadar dayanabileceğini hesaplamaya başladı.

Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının Rusya üzerindeki ana etkisinin petrol fiyatlarını düşürmek yoluyla olabileceğine dikkat çekti.

Nabiullina, “Bu tür gümrük vergisi savaşlarının tırmandığını görüyoruz. Eğer bu devam ederse, genellikle küresel ticarette ve ekonomide yavaşlamaya, dolayısıyla da enerji kaynaklarımıza olan talebin azalmasına yol açar. Burada riskler mevcut, durum henüz başlangıç aşamasında,” dedi.

Yılbaşından bu yana petrol fiyatları yüzde 20 gerileyerek çarşamba günü Brent petrolün varil fiyatı 60 doların altına düştü.

Bu düşüşün devam etmesi muhtemel. Goldman Sachs analistleri, “aşırı” bir senaryoda petrol fiyatlarının üçte bir oranında daha düşerek 40 dolara kadar gerileyebileceğini öngörüyor. Rus petrolünün önemli kısmı indirimli satılıyor.

Ana ihracat kalemi olan Ural petrolündeki iskonto son aylarda 10 ila 15 dolar arasında seyrediyor ve üst sınıra daha yakın. Bu hafta primli Rus petrolü ESPO’nun fiyatı bile 60 doların altındaydı.

Rusya bütçesi, Ural petrolünün varil başına ortalama 69,7 dolar olacağı varsayımıyla hazırlandı.

Bütçe kuralına göre, petrol fiyatı 60 doların (kesinti fiyatı) üzerine çıktığında elde edilen petrol ve doğalgaz gelirleri Varlık Fonu’na aktarılıyor.

Yıl sonunda bu ek gelirlerin 1,8 trilyon rubleye ulaşması bekleniyordu. Ancak fiyat 60 doların altına düşerse, eksik kısım fondan karşılanıyor.

1 Nisan itibarıyla fonda, gelir kayıplarını telafi etmek için kullanılabilecek yaklaşık 3,3 trilyon ruble likit varlık bulunuyordu.

Yatırım bankeri Yevgeniy Kogan, Telegram kanalından yaptığı paylaşımda, petrol fiyatındaki her 1 dolarlık düşüşün bütçeye yıllık maliyetinin yaklaşık 160 milyar ruble olduğunu tahmin ediyor.

Kogan, petrol fiyatının uzun süre 60 doların altında kalması durumunda Varlık Fonu’ndan düzenli kaynak aktarımı başlayacağını hatırlatarak, “Bu fonların ne kadar hızlı tükenebileceğini” hesaplıyor: Petrol 55 dolar olursa Varlık Fonu yaklaşık dört yıl, 50 dolar olursa yaklaşık iki yıl, 40 dolar olursa bir yıl yeterli olacak.

Kogan, “Küçük bir güvenlik marjımız var. Mevcut nahoş petrol fiyatlarında birkaç yıl dayanabiliriz. Ancak küresel bir kriz veya durgunluk başlarsa, bu para yaklaşık bir yıl yeterli olur. Bu yeterli olmayabilir, kriz daha uzun sürebilir. Borçlanmak zorunda kalacağız, neyse ki devlet borcumuzun seviyesi şimdilik düşük. Başlangıç noktamız var,” sonucuna varıyor.

Renaissance Capital ekonomistleri Oleg Kuzmin ve Andrey Melaşçenko ise, küresel ekonomide durgunluk olasılığının kayda değer ölçüde arttığını, bunun da Rusya ekonomisi için sert bir iniş olasılığını yükselttiğini yazıyor.

Ekonomistler, petrol fiyatlarındaki düşüşün devam etmesinin bütçe açığını genişleteceğini düşünüyor.

Onlara göre, böyle bir senaryoda bütçe teşvikinin enflasyon üzerindeki etkisi 2022–2024 dönemine göre çok daha ılımlı olacak: Gelir kayıplarını telafi etmek için Varlık Fonu’nun kullanılması ve borçlanmanın artırılması, bu fonların harcamaları artırmak için kullanılmasından daha az enflasyonist etki yaratır.

Raiffeisenbank analistleri, bütçe açığının plandan sapma olasılığının arttığını belirtiyor. Analistler, Ural petrolünün yıllık ortalama fiyatının 55 dolara düşmesi durumunda Varlık Fonu’ndan döviz satışı yoluyla telafi edilmesi gerekecek gelir kaybını 0,9 trilyon ruble olarak tahmin ediyor.

Ural fiyatı 50 dolara düşerse gelir kaybı 1,9 trilyon rubleye, 45 dolara düşerse 2,8 trilyona yükselecek. Fakat analistler, durumu iyileştirebilecek petrol dışı gelirlerin artmasını umuyor.

MMI analistleri ise bu konuda iyimser olmak için bir neden görmüyor ve ilk çeyrek sonuçlarını bütçe açısından “cesaret kırıcı” olarak nitelendiriyor. Analistler durumu şöyle özetliyor: Petrol dışı gelirler artıyor ancak sadece enflasyon düzeyinde (Ocak-Mart 2024’e kıyasla yüzde 10,6), petrol ve doğalgaz gelirleri ise çakıldı (yüzde -9,8).

Sonuç olarak toplam gelir artışı “neredeyse durdu” (yüzde +3,8), ancak harcamalar rekor seviyedeki geçen yılki hızında (yüzde 24,5) artmaya devam ediyor.

Analistler, “Çeyrek boyunca yıllık harcama planının yüzde 27’si harcandı – bu mutlak bir rekor,” diye ekliyor.

Merkez Bankası yetkilileri, mart ayındaki politika faizi toplantısında, “Küresel talepteki yavaşlama nedeniyle petrol fiyatlarının düşmesi ve rublenin güçlenmesi bütçenin gelir tarafı için riskler yaratabilir. Bu durum, sıfır yapısal birincil açık hedefine ulaşılmasını zorlaştırabilir,” diye belirtmişti.

Merkez Bankası, güçlü bir dış şok durumunda Varlık Fonu’nun tükenme riskine karşı düzenli olarak uyarıda bulunuyor.

Nabiullina, bu durum için “riskli” bir senaryoları olduğunu hatırlattı. Bu senaryo, para politikası ana hatlarında tanımlanmış olup, koşulları arasında küresel ekonominin hızlanan parçalanması, küresel finansal kriz ve petrol fiyatlarında baz senaryoya kıyasla önemli düşüş yer alıyor.

Baz senaryoda Brent petrolün bu yıl ortalama 80 dolar, 2026’da 75 dolar olması öngörülürken, riskli senaryoda bu rakamlar sırasıyla 55 dolar ve 45 dolar.

Merkez Bankası, bu senaryoda mevcut bütçe kuralı parametreleriyle petrol ve doğalgaz gelirlerindeki düşüşün, şoku nötralize etmek için Varlık Fonu’nun likit kısmının aktif kullanımına yol açacağını belirtiyor.

Bu durum, fonun 2025 yılı içinde tükenme riskini yaratıyor. Düşük petrol fiyatları, bütçe kuralının değiştirilmesini zorunlu kılacak ve 2027 yılına kadar kademeli olarak varil başına 40 dolarlık kesinti fiyatına geçişi gerektirecek.

Bu nedenle bütçe harcamalarının göreceli olarak azaltılması gerekecek.

Merkez Bankası’na göre, bu durumda GSYİH 2025’te yüzde 3 ila 4, 2026’da yüzde 1 ila 2 azalacak; hanehalkı tüketimi ise sırasıyla yüzde 2,5 ila 3,5 ve yüzde 1,5 ila 2,5 düşecek.

Yetkililer bütçe aracılığıyla ekonomiyi desteklemeye çalışacak ancak bunun için imkanlar pandemi veya savaşın başlangıcındaki 2022–2023 yıllarına göre daha kısıtlı olacak.

Enflasyon 2025’te yüzde 13 ila 15’e, politika faizi ise yıllık ortalama yüzde 22 ila 25’e (2026’da yüzde 16 ila 17) fırlayacak.

ABD-Çin ticaret savaşı petrolü vurdu

Rusya

Microsoft, Rusya pazarından iflas yoluyla tamamen çekiliyor

Yayınlanma

Amerikan teknoloji devi Microsoft, Rusya pazarından kesin olarak çekilme kararı aldı. Şirketin yerel iştiraki ‘Microsoft Rus’, Gazprombank ile yaşadığı hukuki sürecin ardından Moskova Tahkim Mahkemesi’ne iflas başvurusunda bulunacağını duyurdu.

Amerikan teknoloji devi Microsoft, Rusya pazarından tamamen çekilme yönünde nihai adımını atıyor.

Fedresurs portalında yayımlanan açıklamaya göre, şirketin Rusya’daki iştiraki “Microsoft Rus”, Moskova Tahkim Mahkemesi’ne kendi iflasını isteme amacıyla başvuruda bulunmaya hazırlandığını duyurdu.

Bu kararın arkasındaki önemli etkenlerden biri, Rus enerji şirketi Gazprom’a bağlı Gazprombank’ın açtığı dava oldu.

Gazprombank’ın alacak davası etkili oldu

Gazprombank, bu yılın başında “Microsoft Rus” aleyhine sebepsiz zenginleşme iddiasıyla 90,9 milyon rublelik bir tazminat davası açmıştı.

Dava dosyasına göre, talepler Eylül 2021’de imzalanan ve 12 Eylül 2022’ye kadar geçerli olan bir teknik destek sözleşmesine dayanıyordu.

Gazprombank, “Microsoft Rus” şirketinin Nisan 2022’den itibaren sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyi durdurduğunu, ancak ödemenin tamamını aldığını söyledi.

Nisan ayında mahkeme, Gazprombank’ın talebini kısmen kabul ederek “Microsoft Rus” şirketinin sebepsiz zenginleşme nedeniyle 887 bin Amerikan doları ve 62 bin Amerikan doları faiz olmak üzere toplam 949 bin Amerikan doları ödemesine hükmetti.

Ayrıca, fiili ödeme anına kadar kredilere uygulanan ortalama ağırlıklı faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine karar verildi.

Ukrayna savaşı sonrası başlayan kademeli çekilme

Microsoft, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesinin ardından 2022 baharında Rusya’daki faaliyetlerini daraltmaya başlamıştı.

Ancak şirket, yakın zamana kadar ülkedeki hukuki varlığını sürdürüyordu. 7 Mart 2025’te yayınlanan bir şirket raporuna göre, Aralık 2024-Ocak 2025 döneminde Moskova, St. Petersburg, Yekaterinburg, Novosibirsk, Vladivostok ve Krasnodar dahil olmak üzere 13 Rus şehrindeki Microsoft ofisleri kalıcı olarak kapatıldı.

Raporda, o tarihte şirketin Rusya’daki tüzel kişiliğinin tasfiyesinin gündemde olmadığı belirtilmişti.

“Microsoft Rus” şirketinin operasyonel faaliyetleri, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesini gerekçe göstererek kayda değer ölçüde azalmıştı.

Şirketin 2021 yılında 6,9 milyar ruble olan cirosu, 2024 yılında 161,6 milyon rubleye kadar geriledi. Bununla birlikte, muhasebe kayıtlarına göre şirket, 2024’te 174,1 milyon ruble net kâr elde etmeyi başardı.

İflas başvurusunun ardından şirketin Rusya’daki tüm operasyonlarının resmen sona ermesi bekleniyor.

Rusya, Microsoft’taki kesintiden neden etkilenmedi?

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya Merkez Bankası, iki yıl sonra faiz indirimine yeşil ışık yaktı

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, iki yıldır süren faiz artışlarının ardından politika faizinde yakın zamanda bir indirime gidebileceğinin sinyalini verdi. Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Filip Gabuniya, ekonomik verilerdeki değişimle birlikte 6 Haziran’daki toplantıda faiz ve sinyal konusunda daha çeşitli seçeneklerin masada olacağını belirtti.

Rusya Merkez Bankası, ekonomiye ve finans piyasalarına sürpriz bir şekilde yakın zamanda politika faizinde indirim olabileceği yönünde umut verdi.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Filip Gabuniya, yaptığı açıklamada, “Durum bir miktar değişti, 6 Haziran’daki Yönetim Kurulu toplantımızda tartışmamızın ilginç olacağı pek çok yeni gelişme ortaya çıktı. Faiz oranı ve sinyal konusundaki karar seçeneklerimizin Nisan ayına göre daha çeşitli olacağını düşünüyorum,” ifadelerini kullandı.

Rusya’da politika faizi, son iki yıldır aralıklarla artarak 2023’ün ilk yarısındaki yüzde 7,5 seviyesinden, 2000’li yılların başından bu yana rekor olan yüzde 21 seviyesine yükselmiş ve son yedi aydır bu düzeyde tutuluyordu.

Merkez Bankası, son ana kadar yalnızca faiz artışı olasılığından bahsederken, 25 Nisan’da sinyalini yumuşatarak gelecekteki faiz kararlarının “enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki düşüşün hızına ve sürdürülebilirliğine bağlı olarak alınacağını” belirtmişti. Banka yetkilileri daha önce yakın bir toplantıda faiz indirimi olasılığına hiç değinmemişti.

İndirim beklentileri güçleniyor

Uzmanların çoğu, Merkez Bankası’nın haziran toplantısında faiz indirimi olasılığını gündeme getirmesini ve temmuz ayında nihayet indirime gitmesini bekliyordu. Bu senaryo hâlâ ana beklenti olsa da, sürpriz olasılığı arttı.

St. Peterburg Bankası analisti Viktor Grigoryev, “Regülatör, faiz kararıyla şaşırtabilir,” değerlendirmesinde bulundu.

Faiz indirimi için gerekçeler birikiyor. Bunların başında enflasyonun, kredilendirme faaliyetlerinin ve ekonominin yavaşlaması geliyor.

Maliye Bakanı Anton Siluanov ve İktisadi Kalkınma Bakanı Maksim Reşetnikov da Merkez Bankası’na faiz indirimi yönünde telkinlerde bulunmuştu.

İlk çeyrekte Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) artışı sadece yüzde 1,4 olarak gerçekleşirken, birçok sivil sektörde durgunluk hatta daralma yaşanıyor ve yıllık enflasyon yüzde 10’un altına geriledi.

Tüketici kredileri azalırken, perakende krediler genel olarak durgun, kurumsal krediler ise neredeyse hiç artmıyor; tahviller dahil ilk dört ayda artış sadece yüzde 1,1 oldu (ancak bu dönemde bütçeden yapılan avans ödemeleri arttı).

Sorunlu kredilerin oranı yükseliyor ve Merkez Bankası en büyük şirketler arasında iflas olasılığını bile değerlendiriyor.

Analistlerin hesaplamalarına göre, haftalık verilere dayanarak mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış cari fiyat artış hızları yüzde 4’lük hedef seviyeye yavaşladı.

Eğer bu eğilim tersine dönmezse, geçen yılki hızlı fiyat artışı dönemlerinin baz etkisinden kademeli olarak çıkılmasıyla yıllık enflasyon düşmeye devam edecek.

Merkez Bankası temkinli yaklaşımını koruyor

Merkez Bankası, geçen yıl olduğu gibi bir geri dönüş yaşanmasından endişe ediyor. 2023’ün ikinci yarısında politika faizini yüzde 16’ya çıkaran banka, yedi ay boyunca bu seviyeyi korumuştu. Düşmeye başlayan enflasyon yeniden hızlanmış ve yıl sonunda yıllık bazda yüzde 10’a yaklaşmıştı.

Bu nedenle Merkez Bankası, sinyalinde de dahil olmak üzere her zaman enflasyon ve beklentilerdeki “sürdürülebilir” düşüşün önemini vurguluyor.

En önemli faktörlerden biri rublenin güçlenmesi. Merkez Bankası, bunun sürdürülebilirliğinden şüphe duyuyor; ayrıca yüksek politika faizi, rublenin güçlenmesinin neredeyse ana nedeni.

Faiz indirimi, döviz piyasasında bir geri dönüşe ve neredeyse tüm uzmanların beklediği rublenin değer kaybetmesine yol açabilir.

İktisadi Kalkınma Bakanlığı’nın nisan sonunda güncellenen tahminine göre yıl sonunda dolar kurunun 98,7 ruble olması bekleniyor.

Merkez Bankası’nın anketine katılan analistler ise yıl ortalamasında 91,5 ruble (Gazprombank analistlerinin hesaplamalarına göre yıl sonunda dolar başına 98-100 ruble) tahmin ediyor.

Enflasyon sepetindeki farklı eğilimler

Merkez Bankası analistleri (bu, kurumun resmi tutumu değil), bankanın şüpheleri için bir başka nedene dikkat çekti: Tüketici sepetindeki bileşenler farklı davranışlar sergiliyor.

Gıda dışı ürünlerin fiyatları döviz kurlarını takiben (mevsimsellikten arındırılmış olarak) düşüşe geçerken, gıda ürünleri ve hizmetler hızla pahalanmaya devam ediyor.

Analistlere göre, fiyat artışlarının sürdürülebilir bir şekilde yavaşlaması ve fiyat istikrarının sağlanması için tüketici sepetindeki farklı bileşenlerin dinamiklerinde ve fiyat artış hızlarında çok daha büyük bir homojenlik gerekiyor.

Merkez Bankası, mevcut faiz oranıyla iş yapmanın imkansız olduğuna ve ekonominin resesyona doğru sürüklendiğine inanmıyor.

Krediye aşırı bağımlı şirketlerin iflas olasılığını kabul etmekle birlikte, genel olarak tüm sektörlerin durumunun normal olduğunu düşünüyor.

Binlerce işletmeyle yapılan anket sonuçlarına göre hesapladığı iş dünyası iklim göstergesi pozitif bölgede kalmaya devam ediyor.

Merkez Bankası buradan, iş aktivitesinin azalmadığı, sadece daha yavaş büyüdüğü sonucunu çıkarıyor. Ancak, göstergeyi pozitif bölgeye taşıyan beklentiler olurken, mevcut durum değerlendirmeleri yılbaşından bu yana negatifte seyrediyor.

Beklentiler ve istihdam piyasasındaki belirsizlik

Enflasyon beklentileri de çelişkili bir tablo sunuyor. İş dünyasının beklentileri neredeyse hedef seviyeye (Mayıs’ta yüzde 4,4) düşerken, halkın beklentileri son iki aydır —mayıs anketine göre yüzde 13,4— artıyor.

Ekonomist Dmitriy Polevoy, nisan anketinin petrol fiyatlarındaki düşüşe denk gelmesi, mayıs anketinde ise hükümetin 2026 bütçesine dahil ettiği kamu hizmetleri tarifelerindeki yüksek oranlı zammın aktif olarak tartışılmasının bunda etkili olmuş olabileceğini belirtti.

Ancak temmuz ayından itibaren yapılacak tarife zammı, geçici de olsa enflasyonu hızlandıracak.

Bu yıldan itibaren Gelir Vergisi’ndeki artış nedeniyle halkın gelirlerinde ne olduğu hakkında net bir şey söylemek zor. Şirketler, mümkün olduğunca ikramiye ödemelerini Aralık ayına kaydırdı, bu da ilk çeyrek verilerinin oldukça “gürültülü” olmasına neden oldu.

Tvyordıh Tsifr analistleri, maaş dinamikleri hakkında nisan ayı verileri geldiğinde yorum yapılabileceğini, ancak mart ayı rakamlarının iş gücü piyasasında bir soğumadan bahsetmeye izin vermediğini belirtiyor.

İşsizlik ise mart ayında yüzde 2,3 ile tarihi düşük seviyesine geri döndü. Tvyordıh Tsifr analistleri, ekonomideki yavaşlamanın geçici olabileceğini, “gerçek” bir resesyonun işsizlik artışıyla birlikte geleceğini ifade ediyor.

Bu nedenle Merkez Bankası, faiz indirimi için argümanlar birikmeye devam etse de temkinli davranıyor. Çoğunluk, 6 Haziran’da sinyalin yumuşatılmasını beklerken, bazıları faiz indiriminin kendisini bekliyor.

Yazı dizisi: Rusya ekonomisinin dönüşümü – 5

Okumaya Devam Et

Rusya

Moskova, Kiev’le görüşmelerde Medinskiy’den vazgeçmiyor

Yayınlanma

Rusya, Devlet Başkanı Yardımcısı Medinskiy’i 2 Haziran’da yapılması planlanan Ukrayna müzakereleri için yeniden görevlendirdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, heyet yapısının değişmeyeceğini açıklarken, Medinskiy’nin önceki katılımı özellikle ABD Başkanı Trump yönetimi ve Batılı arabulucular tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Rusya, Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy’i bir kez daha Ukrayna ile yürütülecek müzakerelerde heyet başkanı olarak görevlendirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Rossiya-24 televizyon kanalında yaptığı açıklamada, 2 Haziran’da yapılması planlanan görüşmelerde Rus heyetinin yapısının değişmeyeceğini belirtti.

Medinskiy’nin bu göreve yeniden getirilmesi, özellikle ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin daha önceki müzakerelerde şahsına yönelik itirazlarına rağmen gerçekleşti.

Vladimir Medinskiy, 2022’de ve bu yılın mayıs ayında İstanbul’da yapılan Ukrayna müzakerelerinde de Rus heyetine başkanlık etmişti.

Ancak, Medinskiy’nin katılımı Batılı arabulucular arasında rahatsızlık yaratmıştı. Bloomberg‘ün haberine göre, Donald Trump yönetimi, Medinskiy’nin müzakere sürecinden çıkarılması için ısrarcı olmuştu.

Kiev ile Moskova arasındaki temasların organizasyonundan sorumlu Amerikalı yetkililerin, eski kültür bakanı olan Medinskiy dahil “sertlik yanlısı” olarak nitelendirilen isimlerin katılımına karşı çıktığı bildirilmişti.

Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki son doğrudan görüşme, üç yıldan fazla bir aradan sonra 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşmişti.

Fakat bu görüşmede taraflar barış konusunda somut bir anlaşmaya varamamıştı. The Economist‘in edindiği bilgilere göre Medinskiy, Kiev’in Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporojye oblastlarının idari sınırlar dahilinde kaybedildiğini tanımasında ısrar etmişti.

Taleplerinin reddedilmesi durumunda ise Rusya’nın Sumi ve Harkov oblastlarına yönelik bir saldırı başlatacağı ve “sonsuza kadar” savaşacağı tehdidinde bulunduğu aktarılmıştı.

Ayrıca Bloomberg haberinde, Ukrayna’nın tarafsız statüsü ve topraklarında yabancı asker bulundurmaması gibi şartların da Rusya’nın talepleri arasında yer aldığı yazıldı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 28 Mayıs’ta müzakerelerin ikinci turunun 2 Haziran’da İstanbul’da yapılmasını önermişti.

Buna karşılık Ukrayna tarafı, olası bir ateşkesin şartlarının önceden duyurulmasını talep etti.

Ancak Kremlin, somut tekliflerin sadece heyetlerin görüşmesi sırasında açıklanacağını bildirdi. Kiev ise müzakerelere resmi katılımını henüz doğrulamadı.

Rusya-Ukrayna müzakerelerinin ikinci turu 2 Haziran’da İstanbul’da olabilir

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English