Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Rusya’nın Trump yönetimiyle uzay işbirliği sürecek mi?

Yayınlanma

Roskosmos ve NASA arasındaki Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) programı işbirliği, ABD’de yeni yönetimin gelmesine rağmen devam ediyor. Rusya, kendi yörünge istasyonunu kurma planlarına odaklanırken, ABD ile gelecekteki olası uzay işbirlikleri tartışma aşamasında.

Rusya federal uzay ajansı Roskosmos, ABD’deki yeni yönetimin göreve gelmesinin ardından NASA ile arasındaki Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) programı kapsamındaki işbirliğinin devam ettiğini bildirdi.

İki kurum arasındaki çalışma temasları düzenli olarak sürdürülmekte ve Rus temsilciler, ISS programı ile ilgili Çok Taraflı Koordinasyon Konseyi’nin çalışmalarına katılıyor.

Uzmanlar, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın uzay programını yönetiminin önceliklerinden biri olarak görmesi nedeniyle, Moskova ile Washington arasındaki işbirliğinin bu alanda güçlenebileceğini belirtiyor.

Roskosmos’tan yapılan açıklamada, “Temsilcilerimiz teknik çalışma gruplarının çalışmalarına katılıyor. Taşıma kargo ve insanlı uzay araçlarının (hem Rus hem de Amerikan) fırlatılışlarına hazırlanırken operasyonel hazırlık ve uçuş hazırlık toplantılarına katılıyoruz. ISS programı kapsamındaki Çok Taraflı Koordinasyon Konseyi toplantılarına katılıyoruz. 2022’den itibaren ISS’de çapraz uçuşlar konusunda Rus-Amerikan etkileşimi devam ediyor,” denildi.

Daha önce Rusya ve ABD, ISS’ye çapraz uçuşlar anlaşmasını uzattı ve 2025-2026 yıllarında üç bu tür sefer planlandı. Karma mürettebatın çapraz uçuşları, Rus Soyuz uzay aracında bir Amerikan astronotunun ve Amerikan Crew Dragon’da bir Rus kozmonotunun yer aldığı şekilde 2022’de ISS’de başladı.

Bu uçuşlar, istasyonun sürdürülebilir çalışması için, Rus ve Amerikan segmentlerinde her zaman iki ülkenin uzmanlarının bulunmasını sağlamak için gerekli.

Üstelik işbirliği, Washington’un Rus uzay endüstrisindeki bazı şirketlere uyguladığı yaptırımlara rağmen devam ediyor. Özellikle 2022 yılında Rus Uzay Sistemleri holdingi, Akademisyen M.F. Reşetnev’in adını taşıyan Bilgi Uydu Sistemleri A.Ş. ve Lavoçkin NPO yaptırımlara maruz kaldı.

Buna karşılık Rusya, Energomaş birliği tarafından üretilen RD-180 ve RD-181 roket motorlarının ABD’ye sevkiyatını durdurdu.

Uzay Politikası Enstitüsü’nün bilimsel danışmanı İvan Moyseyev, İzvestiya gazetesine yaptığı açıklamada, “ISS programı 2028 veya 2030’da sona erecek, istasyonun kaynakları zaten tükenmiş durumda, 2015’te çalışmayı bitirmesi gerekiyordu,” dedi.

Rusya gelecekte kendi yörünge istasyonunu kurmayı planlıyor. İstasyonun ISS’den temel farkı, yörünge eğiminin Rus topraklarının çoğunu gözlemlemeye izin vermesi olacak, oysa ISS’deki kozmonotlar Rusya Federasyonu topraklarının yalnızca yüzde 10’unu görebiliyor.

İstasyonun konuşlandırılmasına 2027’de başlanması ve 2032’ye kadar tamamlanması planlanıyor. Ayrıca Rusya, Ay’ın incelenmesi ve GLONASS ve Beidou navigasyon sistemlerinin birbirini tamamlaması konusunda Çin ile işbirliğini artırıyor.

Trump yönetiminin uzay planları

Moskova ile Washington’un Soğuk Savaş’tan bu yana uzay alanında büyük bir işbirliği deneyimi birikti. İşbirliğinin en çarpıcı örneği, 1975’teki Soyuz-Apollo programıydı. Taraflar, siyasi anlaşmazlıkların üstesinden gelmekle kalmayıp, iki uzay aracının yaşam destek sistemlerini birleştirme gibi birçok teknik sorunu da çözmeyi başardılar.

1993’ten 1998’e kadar Amerikan uzay araçlarının Rus uzay istasyonuna uçuşları olan Mir-Shuttle programı yürürlükteydi. İşbirliğinin zirvesi, Roscosmos ve NASA’nın önde gelen rolü oynadığı ISS oldu.

Uzay programının geliştirilmesi, ABD’nin yeni yönetiminin önceliklerinden biridir. Özellikle Donald Trump, göreve başlama konuşmasında Mars’a bir sefer gönderme niyetinde olduğunu belirtti.

ABD başkanı, NASA’nın direktörlüğüne iki kez uzaya uçan milyarder Jared Isaacman’ı önerdi.

Washington’un uzay politikasının şekillenmesinde, Trump’ın danışmanlarından biri (resmi olarak bu görevi üstlenmiyor) ve ABD hükümetinin verimlilik departmanının başkanı olan Elon Musk büyük rol oynayacak.

Daha önce ABD ile Rusya arasında uzay alanında işbirliği kurulmasını önermişti. Ancak bu, Ukrayna’daki askeri müdahalenin başlangıcından önceydi.

Roskosmos Genel Müdürü Yuriy Borisov, Mayıs 2024’te yaptığı açıklamada, Rusya ve ABD arasındaki uzay işbirliğinin fiilen yalnızca ISS çerçevesindeki ortak çalışmalara indirgendiğini belirtti.

Bunun yanı sıra akademisyen İgor Marinin, Moskova ve Washington’un gelecekte Ay’a insan indirme projesi olan Artemis çerçevesinde işbirliği kurabileceğini düşünüyor.

Nisan 2024’te NASA Başkan Yardımcısı Pamela Melroy, Rusya’nın isterse Artemis programına katılabileceğini söyledi. Rusya daha önce Ay yörüngesindeki Gateway istasyonu programına katılma olasılığını değerlendirmiş, ancak 2021 yılında ilgisizlik nedeniyle projeden çekilmişti.

İgor Marinin, “Bize önerebilecekleri seçeneklerden biri Artemis programı çerçevesindeki işbirliği. Ancak bizim kendi yeni yörünge istasyonunu inşa etme programımız ve Ay’ın keşfi konusunda Çin ile işbirliğimiz var, bu nedenle Amerikan programı bizim için ilgi çekici değil,” değerlendirmesini yaptı.

Aynı zamanda Marinin, “Trump yönetimi NASA’nın mevcut programlarını yeniden gözden geçirmeyi planlıyor, bu nedenle işbirliği için bir fırsat penceresi teorik olarak yalnızca altı ay veya bir yıl sonra açılacak,” diye belirtti.

Uzman, “Bu arada, Elon Musk, maliyetli olması ve sürekli lansman tarihlerinin ertelenmesi nedeniyle Artemis’i aktif olarak eleştiriyor. Bu nedenle, Beyaz Saray planları değiştirebilir,” diye ekledi.

Musk, beş yıl içinde insanları Ay’a ve 7-9 yıl içinde Mars’a götüreceğine söz vermişti.

Rusya ve ABD’nin uzayda işbirliğine ihtiyacı var mı?

Öte yandan, İvan Moyseyev, “Washington’un, Trump’ın ilk dönemi sırasında başlayan uzaydaki askeri programlarını geliştirmeye devam etmesi muhtemel,” diye vurguladı.

ABD Uzay Kuvvetleri, 2019’da, Cumhuriyetçi başkanlığı döneminde kuruldu. Bu birliklerin 2024 bütçesi yaklaşık 30 milyar dolar olup, NASA’nın tüm bütçesinden 6 milyar dolar daha fazla.

Aynı zamanda Rusya, uzayın militarizasyonuna karşı sürekli olarak çıkışıyor. Mayıs 2024’te Moskova, BM Güvenlik Konseyi’ne uzayda silahlanma yarışını önlemeye yönelik bir karar tasarısı sundu, ancak Batılı ülkeler tarafından bloke edildi.

Bununla birlikte, uzayda işbirliği konusu, Vladimir Putin ile Donald Trump arasındaki bir görüşme sırasında tartışma konusu olabilir. Amerikan basını, Ukrayna konusundaki müzakere sürecini hızlandırmak için Rusya’ya Ay’a ve Mars’a yapılacak uçuşlara katılım teklif etme fikrini ortaya attı.

Ancak İgor Marinin, Rusya’nın uzay keşfi konusunda kendi yolunda ilerlediğini, insanlı uçuşlar için umut vadeden bir gemi, orta sınıf Soyuz-5 roketi ve bir dizi başka proje yarattığını belirtti. Ve uzay gelişiminde çıkarlarımızın Amerikalılarla örtüşeceği kesin değil.

Mevcut siyasi ortamda, Rusya için BRICS ülkeleriyle, özellikle Kasım 2022’de uluslararası bir bilimsel ay istasyonu inşaatı konusunda işbirliği anlaşması imzaladığı Çin ile işbirliği yapmak daha avantajlı olabilir.

DİPLOMASİ

Rusya-ABD ilişkileri ‘fabrika ayarlarına döndü’

Yayınlanma

Editörün notu: Valday Kulübü Araştırma Direktörü ve Russia in Global Affairs Genel Yayın Yönetmeni Prof. Fyodor Lukyanov’un analizine göre, Rusya-ABD ilişkileri, uzun süredir devam eden bir dönüşümün ardından, “fabrika ayarlarına” yani büyük güçler arasındaki klasik rekabete geri döndü. Bu durum, çıkar çatışmalarını, karşılıklı güvensizliği ve dünya düzenine dair farklı görüşleri beraberinde getiriyor. Ancak, Soğuk Savaş sonrası dönemde geliştirilen, bir tarafın diğerini dönüştürme çabalarına dayalı asimetrik yaklaşımın aksine, mevcut durum doğrudan askeri müdahale riskini taşısa da, “stratejik yenilgi” hedefini içermiyor. Lukyanov’a göre ilişkiler bugün, ideolojik maskelerin kalktığı, güç ve çıkarların ön plana çıktığı bir döneme girdi. Bu yeni dönemde, niyetlerden çok, tarafların sahip olduğu potansiyel belirleyici olacak.


Rusya-ABD ilişkileri ‘fabrika ayarlarına döndü’

Fyodor Lukyanov, Russia in Global Affairs

Şu anda veriler sıfırlanarak temel seviye ayarlarına geri dönülüyor. Liberal dünya düzeninin sona erdiği kabul edildi. ABD, büyük güçler arasındaki klasik rekabeti uluslararası politikanın ana içeriği olarak ilan etti.

Herkesin bu kadar uzun süre beklediği bu görüşme, sevinçten aklını kaybetme tehlikesi yaratıyor. Buna gerek yok. Peki şu ana kadar ne oldu?

Rusya-ABD ilişkileri “fabrika ayarlarına” geri döndürüldü. Bu, stratejik rekabeti, çoğu konuda çıkarların ayrışmasını veya düşmanlığını, birbirlerinin dünyadaki yerine ilişkin farklı görüşleri öngörüyor. Farklı kültürel ve iletişim gelenekleri göz önüne alındığında, genel olarak karşılıklı anlayış konusunda da zorluklar var. Fakat “üretim sırasında” belirlenen özellikler, karşı tarafa “stratejik bir yenilgi” yaşatma ve nükleer seviyeye ulaşma riskini alma gibi temel bir arzuyu içermiyor.

Sonuncusu, soğuk savaşın durmasından sonraki on yıllarda biriken “kullanıcı ayarlarının” bir sonucu. İlişkilerin öznelerinin kendilerine koydukları hedefler, tarafların doğasını değiştirme niyetini içeriyordu. Ancak bu asimetrik bir şekilde gerçekleşiyordu. Bir taraf, diğerini kendi çıkarına olacak şekilde dönüştürebileceği varsayımından hareket ediyordu. Diğeri ise diğeriyle uyum sağlamak için kendisinin dönüşebileceği varsayımından yola çıkıyordu.

İlk hipotez, çok yakın zamana kadar varlığını sürdürdü ama yöntemlere ilişkin anlayış değişti: Himayeden (kendisi üzerinde çalışmaya teşvik) zorlamaya (doğrudan askeri güç kullanımına kadar) kadar. İkincisi ise çoktan zayıflamaya başlamış ve yaklaşık on yıl önce tükenmişti.

Başka bir deyişle, 1980’lerin sonunda sistemik çatışmanın aniden sona ermesi, mümkün olanın sınırlarını zorladı; bu durum (pek çok kişi tarafından) kanıksanmış ve (neredeyse herkes tarafından) geri döndürülemez olarak kabul edilmişti.

Zafer algısından vazgeçmek, 1946-1990 soğuk savaşından sonra ortaya çıkan dünya düzeninin kesin olmadığını kabul etme gerekliliğini beraberinde getirdi. Bu düzenin faydalanıcıları bunu yapmak istemezken, kendilerini dezavantajlı hissedenler ise onları bu yönde giderek daha ısrarlı bir şekilde itmeye başladılar. Böylece, merkezinde talihsiz Ukrayna’nın bulunduğu mevcut duruma gelindi.

Şu anda veriler sıfırlanarak temel seviye ayarlarına geri dönülüyor. Liberal dünya düzeninin sona erdiği kabul edildi. ABD, büyük güçler arasındaki klasik rekabeti, 2018’de (Trump’ın ilk dönemi) uluslararası politikanın ana içeriği olarak ilan etmişti. İşte değer-ideolojik gösterişten arınmış, tam teşekküllü bir uygulama zamanı geldi. Bu, özellikle dünyadaki tüm ilişkiler sisteminin yeniden yapılandırılması henüz yeni başladığı için, kurtarıcı bir şey vaat etmiyor.

İşin olumlu tarafı, hayali nedenlerle uçuruma yuvarlanma tehlikesi taşıyan gelişmiş liberalizmin fantastik hayallerinin geri çekilmesi. Yerini, belirli avantajlar için daha rasyonel, ancak tatsız bir mücadele alıyor. Klasiklerin dediği gibi, bu mücadelede niyetler değil, potansiyeller önemlidir.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Polonya, birleşik bir Avrupa ordusu kurulmasına karşı çıktı

Yayınlanma

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Avrupa ülkelerinin ‘Rusya’dan gelebilecek tehditlere’ karşı ulusal ordularını tek bir yapı altında birleştirmeyeceğini belirtirken, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Avrupa’nın kendi silahlı kuvvetlerini oluşturması yönündeki çağrısına da temkinli yaklaştı. Sikorski, Avrupa Birliği’nin savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini desteklediğini ve AB’nin bu yönde adımlar attığını ifade etti.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Avrupa ülkelerinin Rusya’dan gelebilecek tehditlere karşı ulusal ordularını tek bir yapı altında birleştirmeyeceğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin ilgili önerisini yorumlayan Sikorski, “Bu terim konusunda dikkatli olmalıyız, zira insanlar bu terimden farklı şeyler anlıyorlar. Eğer ulusal orduların birleşmesinden bahsediyorsak, bu gerçekleşmeyecektir. Ancak Avrupa Birliği’nin savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini destekliyorum,” dedi.

Sikorski ayrıca Avrupa Birliği’nin güçlendirilmiş bir tugay oluşturarak zaten bu yönde adımlar attığını kaydetti.

Avrupa’nın savunmasının güçlendirilmesinin hem ulusal hem de Avrupa bileşenlerini içermesi gerektiğini vurgulayan Sikorski, “Eğer ABD bizden savunmayı güçlendirmemizi istiyorsa, bu ulusal bir bileşen, bir NATO bileşeni olmalıdır. Ancak ben aynı zamanda Avrupa bileşenini de düşünüyorum, AB’nin savunma sanayine yönelik sübvansiyonları, üretim kapasitemizi arttırmayı amaçlıyor,” ifadelerini kullandı.

Polonya’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi düşünmediğini de vurgulayan Bakan, Polonya’nın NATO içindeki ana görevinin ittifakın doğu kanadını, yani kendi topraklarını savunmak olduğunu da sözlerine ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, AB’yi kendi silahlı kuvvetlerini oluşturmaya çağırmıştı.

ABD’nin Avrupa’ya verdiği desteğin olası azalmasından duyduğu endişeyi dile getiren Zelenskiy, “Avrupa kendi savunmasını güçlendirmelidir. Avrupa’nın kendi ordusuna ihtiyacı var. Avrupa’nın ordusu. Bunun zamanının geldiğine gerçekten inanıyorum. Avrupa’nın silahlı kuvvetleri oluşturulmalı,” demişti.

Zelenskiy, Ukrayna ordusunun pan-Avrupa güçlerinin oluşturulması için temel oluşturabileceğini de sözlerine ekleyerek, “Ukrayna ordusu olmadan Avrupa orduları Rusya’yı durduramaz. Bu bir gerçek. Ordumuz modern savaş deneyimine sahip, ancak çabaları yeterli değil,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy ayrıca, “Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunu hiçbir zaman gündemden düşürmediğini” savundu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Riyad’da Ukrayna görüşmeleri: Lavrov ve Rubio bir araya geliyor

Yayınlanma

ABD ve Rusya heyetlerinin, Ukrayna konusunu görüşmek üzere 18 Şubat’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelebileceği belirtildi. Görüşmelere Rusya tarafından Sergey Lavrov, ABD tarafından ise Marco Rubio’nun katılması bekleniyor.

Rus ve Amerikan heyetlerinin Ukrayna konusunu ele almak üzere 18 Şubat’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelebileceği belirtildi.

Kommersant‘a bilgi veren kaynaklar, ABD ve Rusya resmi heyetleri arasında Ukrayna konulu görüşmelerin Riyad’da yapılabileceğini aktardı.

Axios‘a göre, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov görüşmelere katılırken, ABD heyetine Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlık edecek.

ABD heyetinde ayrıca Başkan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Özel Temsilci Steve Witkoff’un da yer alması bekleniyor.

Bloomberg daha önce, Rusya’nın görüşmelerde Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov, Dış İstihbarat Servisi Direktörü Sergey Narışkin ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Kirill Dmitriyev tarafından temsil edilebileceğini bildirmişti.

ABD ve Rusya arasında Suudi Arabistan’da görüşmelerin başlayacağını ABD Başkanı Donald Trump geçen hafta duyurmuştu.

Trump, bu görüşmelerin, 12 Şubat’ta bir buçuk saatlik bir görüşme gerçekleştirdiği ve Ukrayna’daki askeri ihtilafın çözümü için çalışma konusunda mutabık kaldığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı kişisel görüşmeden önce gerçekleşeceğini ifade etti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin de önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Fakat Zelenskiy, “Sadece Ruslarla görüşmeyeceğim,” dedi ve ekledi: “Dediğim gibi, görüşme sırasını şöyle görüyoruz: önce ABD, sonra Avrupa ve daha sonra Ruslar.”

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Ukrayna ve Avrupa liderlerinin barış görüşmelerinin belirleyici aşamasında yer alacağını, ABD ve Rusya temsilcileri arasındaki ikili toplantının ise müzakere sürecini başlatmayı amaçladığını belirtti.

Bloomberg‘e göre Trump, bu yıl 20 Nisan’a denk gelen Paskalya’ya kadar Ukrayna’daki çatışmaların durmasını bekliyor.

Financial Times‘a konuşan üst düzey Ukraynalı ve Batılı yetkililer de Trump’ın bu tarihe kadar Putin’le bir anlaşmaya varmaya çalıştığını söyledi.

Anlaşma için bir diğer olası tarih ise Rusya’nın Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın sona ermesinin 80. yıldönümünü kutlayacağı 9 Mayıs.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English