Bizi Takip Edin

AVRUPA

Sahra Wagenknecht: Ülkemizin siyasetçileri, Rusya’yı mahvetmek istiyorlar

Yayınlanma

Sevgili dostlar, sevgili barış dostları, hepinizin bugün burada olmasından dolayı çok mutluyum ve binlerce kişinin de mitingimizi çeşitli canlı yayınlardan takip ettiğini biliyorum. Sanırım bugün ne kadar kalabalık olduğumuz görülebilir ve bundan sonra da sesimiz, görmezden gelinemeyecek kadar gür çıkacak. Çünkü sevgili dostlar, biz yalnızca kalabalık değiliz. Biz şimdi örgütlenmeye de başlıyoruz. Çünkü, Almanya’nın yeniden gerçekten güçlü olan bir barış hareketine ihtiyacı var.

Alice Schwarzer ve ilk 69 imzacımızla birlikte ‘Barış için Manifesto’yu yayınladığımızda neler olduğunu hepiniz takip ettiniz. Alman siyasetinin ve medyasının bir kısmında gerçek bir histeri patlak verdi. Neyle suçlanmadık ki? Biz ve manifestomuzu imzalayan 600 binden fazla kişi neyle suçlanmadık ki? Bizler alaycı, vicdansız, ahlaksız ve Putin’in yardakçıları olduk hatta biz, muhtemelen Putin’den ödeme alıyoruz. Tüm bu suçlamalara rağmen caymadılar. Manifestomuzu imzaladılar ve her geçen gün daha fazla imzalanıyor. Ve bu noktada hepinize tekrardan yürekten teşekkür ederim.

Bize karşı yürütülen kampanyada, son nokta bizi aşırı sağın yanında göstermeye çalışmak oldu. Bu, Almanya’daki tartışmaların ne kadar hastalıklı olduğunu gösteriyor. Ne zamandan beri barış çağrısı, diplomasi ve müzakere çağrısı sağcı; savaş sarhoşluğu ise solcu oldu? Belli ki bazıları siyasi pusulalarını tamamen kaybetmişler. Sırf bunları her yere yaymak isteyenlere gözdağı vermek için ve kendiliğinden anlaşılmadığı için yeniden çok açık bir şekilde söyleyeceğim. İnsanlık tarihinin en kötü dünya savaşlarından sorumlu olan, rejim geleneğinden gelen neo-Nazilerin ve İmparatorluk Vatandaşlarının (Reichsbürger) barış mitingimizde elbette yeri yoktur, bunu söylememe bile gerek yok sanmıştım. Ama bunun yanında söylemeliyim ki, bizlerle birlikte barış ve müzakere için mitingimize katılan herkes de hoş gelmiş.

Buradan böyle akılsızca tartışmalar çıkarılmamalı, Almanya’daki tartışmaların seviyesizliği benim canımı sıkıyor, bu hadsizlik. Ve burada tekrar söylemek isterim ki, ‘Sağa açık olma’ hakkında konuştuğumuzda, biliyorsunuz bu terim miting öncesinde çok kullanılan bir terimdir. ‘Sağa açık olma’ hakkında konuştuğumuzda, lanet olası savaş çığırtkanları özeleştiri yapmalılar. Nazilere gerçekten tapanlarla ittifak kurmaktan utanmayan insanlar, örneğin Ukrayna’nın eski kabadayı büyükelçisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Melnyk’i düşünüyorum. Bay Melnyk bunu hiç gizlemiyor, hem Melnyk hem de Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera gibi bu ülkedeki diğer büyük isimler de ulusal bir kahraman olarak gördüklerini gizlemiyorlar. Ayrıca antisemit Stepan Bandera’nın binlerce Yahudi, Polonyalı ve Rus’un katledilmesinin sorumlularından biri olduğunu hatırlatırım. Ve bu adama Melnyk ve başkaları tapıyor. Bizim savaş çığırtkanlarımız da onlarla birlikte birlikte hareket ediyor ve bize ‘Aykırı cephe (Querfront) ve sağa açık olma’ hakkında bir şeyler tavsiye ediyorlar. Bu ne yalancı bir tartışmadır?

Burada yeniden açıkça söylemek istiyorum ki, siyasetin ve medyanın bazı kısımlarındaki histerik sesler bizden ve yeni bir barış hareketinden korktuklarını gösteriyor. Ve bence korkmak için de sebepleri var. Artık siyasetlerini değişiklik olmadan sürdüremeyeceklerini farkındalar ve bundan korkuyorlar. Ve evet, biz de tam bu yüzden buradayız, bu politikalarını devam ettiremesinler diye. İşte, eğer korkuyorsanız, bu hepimiz için bir iltifattır.

Mitingimiz çok şey hakkında, bir yandan da Ukrayna’daki korkunç acı ve ölümlere son vermekle ilgili. Sonsuz bir yıpratma savaşını yeni silahlarla beslemek yerine Rusya’ya müzakere teklifinde bulunmakla ilgili. Demek istediğim, Beyaz Saray’ın, Joe Biden’ın Ukrayna’ya silah tedarik eden silah şirketleriyle uzun yıllardır süren sözleşmeleri olduğunu göz önüne getirmelisiniz. Uzun yıllar boyunca cephaneniz yeni silahlarla beslenmeli ki silahlarınız bitmesin. Bu nasıl bir çılgın ve alaycı politikadır?

Sonra da kalkıp bunun Ukrayna ile dayanışma olduğunu söylüyorlar, bu nasıl bir yalandır? Bu dayanışma değildir, dayanışmanın tam tersidir. Dayanışma, ölümleri durdurmak için her şeyi yapmak demektir. Dayanışma hayat kurtarmaktır, hayatları mahvetmek değildir. Bu çok açıktır. Dayanışma savaş için değil barış için çalışmak demektir. Bunun için de tanklara ihtiyacınız yoktur. Diplomasi, müzakere ve her iki tarafın da taviz vermeye hazır olmasına ihtiyacınız vardır. Bunlara ihtiyacınız vardır, dayanışma budur. Ve evet, elbette bu çağrım Rusya Devlet Başkanına da gidiyor. Tabii ki Putin de müzakereye ve uzlaşmaya istekli olmalıdır. Ukrayna, Rus himayesi altında olmamalıdır.

Ancak baharda yapılan barış görüşmelerine dair elimizdeki haberlere göre dönemin İsrail Başbakanı ve Türk hükümeti de işin içine girdi. Ve o dönemdeki müzakerelerle ilgili çıkan onca haberden sonra söylemek gerekir ki, müzakerelerin başarısız olma sebebi Rusya değildi. Bu da bence gerçeğin bir parçası. Sonuç olarak mitingimiz Ukrayna’daki ölümleri bitirmekle ilgili, ama aynı zamanda az önce bahsettiğimiz bundan daha fazlası hakkında. Bunların yanında savaşın tüm Avrupa’ya belki de tüm dünyaya yayılma riskinin önlenmesi hakkındadır. Ve bu risk çok büyüktür.

Başlangıçta bir Rus füzesi olarak sunulan ama Ukrayna füzesinin o dönemde Polonya’ya düşmesinin ardından, ilk çılgınların NATO’nun 5. maddeyi devreye sokmasını talep ettiklerini hepimiz gördük. Ve hepimiz biliyoruz ki, bir Rus füzesi yanlışlıkla da olsa Ukrayna’nın ötesine düşebilir. O zaman ne olacak? O zaman ittifak olur mu? O zaman dünya savaşı çıkar mı?

Bu, savaşın uzadığı her günün ve yollamaya devam ettiğimiz her ölümcül silahın, tüm Avrupa’da hatta muhtemelen tüm dünyada büyük bir savaş tehlikesi yarattığı anlamına geliyor. Ve bunu kesinlikle durdurmalıyız. Bugün burada karşı karşıya bulunduğumuz şey de kesinlikle durdurulması gereken sorumsuzca bir gelişmedir.

Hani bize bunun Putin propagandası olduğunu söylüyorlar ya, hayır sevgili dostlar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres de kısa süre önce göz göre göre dünyanın büyük bir savaşa girmek üzere olduğu konusunda çok net uyarılarda bulundu. Şimdi Guterres de Putin propagandacısı mı oldu? Gözlerinizi nasıl böyle kapatabilirsiniz? Bu tehlikeyi göremeyecek kadar savaş sarhoşu nasıl olursunuz? Bundan sorumlu olmak delilik.

Ya da bazıları, ‘’tehlikeyi kahramanca kabul etmeliyiz çünkü biz iyilik için savaşıyoruz, tarihin doğru tarafındayız’’ diye söylemlerde bulunuyorlar. Böyle düşünenlere net bir cevap vermek istiyorum. Hayır! Nükleer Uzak Doğu [Nuklearenen Fernost] tehlikesini kabul eden hiç kimse tarihin doğru tarafında değildir. Ve bu tırmanan tehlikeyi önlemek için elinizden gelen her şeyi yapmazsanız, iyilik için savaşmış olmazsınız, sorumsuz davranmış olursunuz. Nükleer savaş saati şu anda 12’ye 90 saniye kaldı. Bu saati yöneten bilim adamları yakın zamanda yeniden bunu söylediler. Bu Federal hükümetin hiç mi umurunda değil? Dünya hiçbir zaman, Soğuk Savaş zamanında bile, Nükleer Uzak Doğu [Atomarenen Fernost] eşiğine bu kadar yakın olmamıştı. Bugün burada bulunma nedenlerimizden biri de bu, çünkü bu böyle devam edemez. Lanet olası atom saati yeniden geri gitmeli, 12’den uzaklaşmalı, daha fazla yaklaşmamalı.

Çocukluk ve gençlik yıllarımı hala çok iyi hatırlıyorum, 1980’li yıllardı. Almanya’da füze konuşlandırma hakkında ve dünya çapındaki yıldız savaşları programları hakkında tartışmaların olduğu zamanlardı. Büyük bir savaştan korkarak, Berlin’in üzerinde atom bombası bulutu görmekten korkarak büyüdüm. Ve Mihail Gorbaçov ile yeni bir dönem başladığında ne kadar minnettar olduğumu hala hatırlıyorum. Silahsızlanma görüşmelerinin ve anlaşmalarının yapıldığı zamandı. O zamanlar silahsızlanma, işbirliği ve ortak güvenlik çağının, yeni bir dönemin başladığını hissettiğiniz bir zamandı. İtiraf etmeliyim ki sonraki yıllarda savaştan korkmanın nasıl bir duygu olduğunu neredeyse unutmuştum, bugün bu hissi yeniden hatırlıyorum. Gorbaçov’dan 30 yıl sonra bugün, Putin, başlangıç anlaşmasıyla hala yürürlükte olan son ‘’silahsızlanma anlaşmasını’’ askıya aldı. Rusya bunu, ABD’nin ABM, INF ve Açık Semalar (Open Sky)  Antlaşmalarından çekilmesinden sonra yaptı. Bugün artık kimse silahsızlanmadan bahsetmiyor, bugün herkes deli gibi silahlanmış durumda ve nükleer cephaneler modernize ediliyor. Bugün, birleşmeyi Gorbaçov’a borçlu olan ülkemizin siyasetçileri, Rusya’yı mahvetmek istiyorlar. Bugün Alman muharebe tanklarının yeniden Rus askerlerine savaş açmasını istiyorlar. Ve en azından Melnyk, savaş uçaklarının da yakında teslim edileceğinden emin.

Sevgili dostlar, bu çılgınlığa bir son vermeliyiz, bugün bu yüzden de buradayız. Sevgili dostlar, Orwellvari (George Orwell) bir dünyada yaşıyoruz, bize burada ne tür hikayeler anlatıyorlar? ‘’Tanklar barış yaratır, silahlar hayat kurtarır ve en az Ruslar kadar yozlaşmış olan Ukrayna oligark kapitalizmi, sözde özgürlüğümüz ve demokrasimiz için savaşıyor.’’ George Orwell zaten biliyordu; ‘’eğer herkes yayılan yalana inanırsa, o zaman yalan tarihe geçer ve gerçek olur.’’ İşte bu yüzden açıkça söylüyoruz, artık sizin yalanlarınıza inanmıyoruz! Silahların öldürdüğünü ve tankların savaşmak için olduklarını biliyoruz. Ayrıca özgürlüğümüzün, eskiden Hindukuş’ta olduğu gibi, Ukrayna’da savunulmadığını da biliyoruz. Bugün burada olmamızın sebebi yücelik değerleri ile ilgili değildir, burada olmamızın sebebi NATO’dur, Amerika’nın etki alanının kapsamıdır. İşte bu yüzden buradayız, bu anlamsız ölümleri durdurmak için buradayız.

Ayrıca buradayız, çünkü kendimizi Alman hükümeti tarafından temsil edilmiş hissetmiyoruz. Porselen dükkanındaki bir fil gibi, uluslararası arenada tepinen ve yanlışlıkla Rusya’ya savaş ilan edecek kadar kamuoyu önünde yaptığı açıklamalar üzerinde az kontrole sahip, yeşil bir Dışişleri Bakanı tarafından kendimizi temsil edilmiş hissetmiyoruz. Hayır! Bayan Baerbock tarafından temsil edilmiş hissetmiyoruz. Ayrıca tank ve dolu namlulu bir Leopard ile Rusya’ya doğru yuvarlanmak istedikleri izlenimi veren tüm yeşil silah tutkunları tarafından temsil edilmiş hissetmiyoruz. Bu nasıl bir tartışmadır? Petra Kelly burada olsa, dehşetle bu partiye yüz çevirirdi. Bunu da açıkça ifade etmeliyiz.

Sevgili dostlar, Rheinmetall şirketinin bilançosunu, Ukrayna’daki insanların kaderinden ve hatta dünya barışından daha fazla önemsediği açık olan silah lobicisi Strack-Zimmermann tarafından da temsil edilmiş hissetmiyoruz. Hayır! Bu kadın ve Strack-Zimmermann’ların havayı belirlediği FDP tarafından da temsil edilmiş hissetmiyoruz. Ayrıca, başta hep tereddüt eden, düşünceli ve ihtiyatlı olmaya çağıran ancak sonra düzenli olarak koalisyonundaki savaş çığırtkanlarına boyun eğen ve kırmızı çizgileri birbiri ardına aşan bir şansölye tarafından da temsil edilmiş hissetmiyoruz. Hayır bay Scholz, sizin de bizi temsil ettiğinizi düşünmüyoruz, çünkü bu ölümcül bir politika.

Büyük dede ve büyük neneleri gerçekten Silahlı Kuvvetler tarafından milyonlarca kez vahşice katledilmiş Rus kadın ve erkeklerinin torunlarına, Alman tanklarının ateş etmesini istemiyoruz. Torunlarının torunlarına tekrar Alman silahlarıyla ateş edilmesini istemiyoruz, bugün bu yüzden de buradayız. Çünkü bu gerçekten tarihi unutmaktır. Bir zamanlar Alman tarihinin ne olduğu, kafalarında hiç mi yok?

Sevgili dostlar, Almanya’nın savaş buraya ulaşana kadar bu savaşın daha fazla içine çekilmesine izin verilmesini istemiyoruz, bugün bu yüzden de buradayız. Bunu kesinlikle istemiyoruz ve direniyoruz. Hayır! Yeter! Kahrolsun savaş!

Büyük pasifist yazar Bertha von Suttner’in şu yazısına katılıyoruz: ‘Akıllı hiçbir insan mürekkep lekelerini mürekkeple, yağ lekelerini yağla yıkamayı düşünmez. Sadece kan, her seferinde kanla yıkanıyor.’’ Hayır sevgili dostlar, bunu istemiyoruz. Kan dökülmesini durduralım. Biz barıştan yanayız, savaşa karşıyız. Biz buradayız ve gitmeyeceğiz. Bugün Almanya’da yeni ve güçlü bir barış hareketinin sinyalini verelim. Teşekkürler.

*Sahra Wagenknecht’in konuşmasını çeviren: Gülçin Akkoç

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English