Bizi Takip Edin

Amerika

Scott Bessent, IMF ve Dünya Bankası’nda ‘düzeltmeler’ talep etti

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent çarşamba günü yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nı yeni bir yöne “itmek” için gücünü kullanacağını söyledi.

Bessent’in açıklamaları Beyaz Saray’ın bu kurumları Trump’ın gündemiyle daha uyumlu hale getirmeye çalışacağına dair en güçlü ipucunu verdi.

Bessent, Uluslararası Finans Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada, “IMF ve Dünya Bankası uluslararası sistemde kritik roller üstleniyorlar. Fakat mevcut durumda yetersiz kalıyorlar,” dedi.

Bakan, bu kurumlara “temel görevlerini yerine getirme kabiliyetlerini engelleyen genişleyen ve odaklanmamış gündemlerinden geri adım atmaları” çağrısında bulundu.

Bessent ayrıca, IMF’yi asli görevlerinden sapmakla suçlayarak, grubun “iklim değişikliği, toplumsal cinsiyet ve sosyal konulardaki çalışmalara orantısız zaman ve kaynak ayırdığını” iddia etti.

“Bugünün IMF’si mezarlıktan geçerken ıslık çalıyor,” diyen Bessent, her iki kurumun gündeminin de küresel iktisadi dengesizliklerin ele alınmasıyla uyumsuz olduğunu iddia etti.

Bessent, “İleriye dönük olarak, Trump yönetimi ABD’nin bu kurumlardaki liderliğini ve etkisini kullanacak ve önemli görevlerini yerine getirmeleri için onları zorlayacaktır,” dedi.

Bessent, ABD’nin ayrıca bu kurumların yönetim ve personelinden gerçek bir ilerleme göstermeleri için hesap verebilir olmalarını talep edeceğini de sözlerine ekledi.

IMF ve Dünya Bankası bu hafta Washington’da küresel liderlerin, maliye bakanlarının ve merkez bankacılarının yıllık toplantıları olan bahar toplantılarına ev sahipliği yapıyor.

Bu yılki toplantılar, Trump yönetiminin ticaret savaşları ve ABD’nin küresel sahneden potansiyel çekilmesinin dünya ekonomisi üzerindeki etkilerine odaklanıyor.

Öte yandan Bessent konuşmasında, yönetim korumacı politikalar izlese de ABD’nin kendisini dışarıda bırakmak değil, küresel ekonomiye dahil olmak istediğini söyledi.

Bessent, “Önce Amerika demek yalnız Amerika demek değildir. Aksine, ticaret ortakları arasında daha derin bir işbirliği ve karşılıklı saygı için bir çağrıdır,” dedi.

Bessent, ABD’nin IMF ve Dünya Bankası da dahil olmak üzere dünya iktisadi sistemiyle angajmanını “iki katına çıkardığını” da savundu.

Amerika

Pegasus casus yazılımının üreticisi WhatsApp’a 170 milyon dolar ödeyecek

Yayınlanma

İsrailli casus yazılım şirketi ve Pegasus yazılımının üreticisi NSO Group, ABD federal mahkemesi tarafından WhatsApp ve ana şirketi Meta’ya yaklaşık 170 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.

NSO Group, son yıllarda çoğunlukla yer altında faaliyet gösteren casus yazılım pazarının simgesi haline geldi ve hükümetler tarafından muhalifleri, gazetecileri ve politikacıları gözetlemek için giderek daha fazla kullanılıyor.

2019’da başlayan sürecin son adımı olan bu karar, gizlilik savunucuları ve NSO Group’un tartışmalı Pegasus yazılımına karşı çıkanlar için büyük bir zafer olarak görülüyor.

Meta sözcüsüne göre karar, jüri üyelerinin bir günlük görüşmesinin ardından NSO Group’un WhatsApp’a 440.000 dolardan fazla tazminatın yanı sıra yaklaşık 167 milyon dolarlık cezai tazminat ödemesini öngörüyor.

Bu karar, NSO Group ile bağlantılı bir girişimin, 2019 yılında video görüşme sistemlerini istismar ederek çoğu sivil toplum kuruluşlarında çalışan yaklaşık 1.400 WhatsApp kullanıcısına kötü amaçlı yazılım göndermesinden kaynaklanıyor.

WhatsApp, komplo ortaya çıktıktan sonra mahkemeye şikayette bulunmuştu.

NSO Group, daha önce WhatsApp kullanıcı hesaplarını hacklemekten sorumlu bulunmuş ve casus yazılımların hedefi olan kuruluşların, kötü amaçlı yazılımları geliştiren şirketlerin peşine düşmesi için bir emsal oluşturmuştu.

Kararın hemen ardından Meta’nın sitesinde yayınlanan bir gönderide zafer kutlandı ve WhatsApp’ın “NSO’nun WhatsApp’ı bir daha hedef almamasını” sağlamak için mahkeme kararı almaya çalışacağı belirtildi.

Meta’nın casus yazılımların kötüye kullanımını ortaya çıkarmak için çalışan dijital haklar örgütlerine belirli bir miktar bağış yapacağı da eklendi. Ayrıca WhatsApp, araştırmacıların casus yazılımların küresel olarak nasıl kullanıldığını tam olarak anlamalarına yardımcı olmak için NSO Group yöneticileri ve diğer kişilerin ifade videolarının transkriptlerini yayınlamayı planlıyor.

Yazıda, “WhatsApp davasında bugün verilen karar, herkesin güvenliğini ve gizliliğini tehdit eden yasadışı casus yazılımların geliştirilmesi ve kullanımına karşı ilk zafer olarak, gizlilik ve güvenlik için önemli bir adım,” denildi.

Apple da NSO Group’a, müşterilerine karşı kullanılan casus yazılımlar nedeniyle tazminat talebiyle dava açmıştı fakat davanın Apple kullanıcılarının hassas verilerini ifşa edebileceği sonucuna vararak geçen yıl davayı geri çekti.

NSO Group, Pegasus casus yazılımının önemli suçluları yakalamak gibi iyi amaçlar için kullanıldığını savunarak eleştirilere defalarca karşı çıktı.

NSO Group’un küresel iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Gil Lainer salı günü yaptığı açıklamada, kararın “uzun bir yargı sürecinde bir başka engel” olduğunu savundu ve “Teknolojimizin ciddi suçları ve terörizmi önlemede kritik bir rol oynadığına ve yetkili devlet kurumları tarafından sorumlu bir şekilde kullanıldığına inanıyoruz,” dedi.

Lainer, “Kararın ayrıntılarını dikkatle inceleyeceğiz ve daha fazla dava ve temyiz dahil olmak üzere uygun yasal yollara başvuracağız,” dedi ve şirketin yasal çerçeve içinde çalışırken “kamu güvenliğini koruyan teknolojiler geliştirme misyonuna tam olarak bağlı olduğunu” ekledi.

Avrupa Parlamentosu da Pegasus’un AB ülkelerinde kullanımını araştırmak için bir komite kurmuştu.

Geçen yıl, Biden yönetimi, diğer ülkelerin casus yazılımları sorumlu bir şekilde kullanma taahhüdünü desteklemiş ve Trump yönetimi de kısa süre önce bu tür yazılımların kullanımına ilişkin bir davranış kuralları belirlemek için uluslararası çabalara destek açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Bloomberg: Yeni tarifelerin tek bir gemiye maliyeti 417 milyon dolar

Yayınlanma

Bloomberg’e göre, ABD’de Başkan Donald Trump’ın Çin’den gelen mallara uyguladığı %145’lik tarifelerin tek bir kargo gemisine bindirdiği yük 417 milyon dolar.

Amerikan yayınının buna örnek olarak incelediği gemi, ABD’ye giden binlerce konteyner dolusu mal taşıyan devasa OOCL Violet.

Gemi, Trump’ın 2 Nisan’daki gümrük vergisi açıklaması öncesinde ABD’ye giden malları yüklemeye başlamıştı. IHS Markit’in ayrıntılı konşimento verilerine göre, gemi Kaliforniya’ya ulaştığında toplam değeri en az 564 milyon dolar olan yük taşıyordu.

Bloomberg’in tahminlerine göre, malların yaklaşık %40’ı yeni %145 gümrük vergisine tabi olacak. Veriler, ithalatçı şirketlerin gemideki tüm mallar için en az 417 milyon dolarlık yeni gümrük vergisi ile karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Üstelik bu, mevcut ithalat ücretlerine ilave.

gemide çim biçme makineleri ve yedek parçaları bulunan Worldlawn Power Equipment şirketinin temsilcisi Tino Muratore, “Bu durum kesinlikle işleri etkiliyor. Bunun kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu bilmiyoruz… bu yüzden hepimiz bir nevi belirsizlik içindeyiz ve diğer seçenekleri araştırıyoruz,” dedi.

Violet gemisindeki yük, tüketim malları ve endüstriyel malzemelerin bir mikrokozmosunu temsil ediyor: balık, spor ayakkabı, forklift, lateks tıbbi eldiven, araba ön camı, makarna, tekerlekli sandalye ve sütyen.

Gümrük vergilerinin hesaplanması, ithal edilen ürünün türü, menşei ve Trump’ın açıklamasından sonraki hafta içinde sevk edilen mallar için geminin ABD’ye varmadan önce her limandan ayrılma zamanı gibi karmaşık bir dizi faktörü içeriyor.

Violet, ilk olarak Sarı Deniz’in kuzeyinde bulunan önemli bir liman kenti olan Dalian’da yükleme işlemlerine başladı. O dönemde, Çin mallarının çoğu, aslen Trump’ın fentanil krizinde Çin’in rolüne ilişkin endişelerinden kaynaklanan %20’lik ek ABD gümrük vergisine tabi tutuluyordu.

Sadece birkaç gün sonra, gemi Çin’in Ningbo limanından ayrılırken, otomobiller ve bazı alüminyum ve çelik ürünler için en yüksek yeni vergi oranı %45’e yükselmişti.

Violet’in müşterileri için en büyük darbe, geminin Şanghay’dan ayrılmasından sadece birkaç saat önce yürürlüğe giren son gümrük vergisi artışı oldu. Bu artışla Çin mallarına uygulanan yeni gümrük vergileri %145’e çıktı. Bu son dakika artışı tek başına, gemide yükü bulunan ABD şirketlerinin ithalat maliyetlerine 220 milyon dolar ek yük getirdi.

Violet’te kargo bulunan birçok şirket, Worldlawn Power Equipment dahil, ani gümrük vergisi artışlarına tepki vermek için sınırlı bir süreye sahipti. Muratore, “Denizde halihazırda sevkiyatı devam eden bazı ürünlerimiz vardı. Evet, herkes gibi biz de bu durumu nasıl atlatacağımızı bulmaya çalışıyoruz,” dedi.

Bloomberg, uluslararası lojistik uzmanlarına danışarak, son yönetmelikler ve ABD Gümrük ve Sınır Koruma kuralları ile birlikte Violet gemisindeki kargolar için Beyaz Saray’ın yeni gümrük vergilerinin maliyetini tahmin etmeye çalıştı.

İthalatçıların gümrük yetkililerine sağladıkları bilgilere bağlı olarak, ödenen gümrük vergilerinin kesin tutarı bu tahminlerden farklılık gösterebilir. Long Beach Limanında mallarını depolayan ithalatçılar, kargo serbest bırakılmadan önce oranlar değişirse farklı bir gümrük vergisi tutarı ile karşı karşıya kalabilir.

Hesaplamalara göre yeni gümrük vergileriyle Çin mallarının toplam değeri en az 409 milyon dolara ulaştı.

Örgü Giysiler

Violet gemisinde bulunan 5,7 milyon poundluk Çin menşeli örgü giysiler, tüm kategoriler arasında en yüksek tahmini yeni gümrük vergisine tabi oldu. Bu malların yaklaşık dörtte üçü en yüksek orana tabi. Bu kategori, Ross Stores’a gönderilen kadın yelekleri gibi büyük markaların ürünlerinden Kansas City’ye gönderilen 230.000 dolar değerindeki iş eldivenlerine kadar her şeyi içeriyor.

Endüstriyel Makine ve Aletler

Binlerce dolarlık ek gümrük vergisi, malların ne zaman yüklendiğine bağlı. Nebraska merkezli Big Joe Forklift, 95.000 dolar değerindeki toplayıcıları ve diğer depo ekipmanları, en yüksek oran yürürlüğe girdikten iki gün sonra gemiye yüklendiği için 109.000 dolar ek ödeme yaptı. Big Joe Forklift sözcüsü bu rakamları doğruladı, fakat başka yorumda bulunmadı.

Elektrikli Ekipman ve Parçaları

Trump’ın Çin’e karşı “misilleme” gümrük vergilerini artırmasından birkaç gün sonra, CBP bülteninde bazı elektronik ürünler için bir istisna duyuruldu. Violet gemisinde bulunan yaklaşık 4,7 milyon dolar değerindeki Çin malı TV monitörleri, dizüstü bilgisayarlar ve diğer aksesuarlar muhtemelen istisna kapsamına alınacak ve bu kategorideki ortalama gümrük vergisi oranı %67’ye düşecek.

Otomobiller, Kamyonlar, Bisikletler ve Parçaları

Otomobiller ve otomobil parçaları da “misilleme” tarifelerinden muaf tutuldu. Bunun yerine, %45’lik bir tarife var (çelik veya alüminyum tarifeleriyle çakışan tarifeler hariç), otomobil parçaları ise Çin malları için en düşük oranlardan biri olan %20’lik bir tarifeye tabi. Fakat, otomobil parçaları için uygulanan oran mayıs ayında tekrar artacak.

Plastik Ürünler

Etkilenen diğer ürünler arasında endüstriyel parçaların yanı sıra katlanabilir kurutma rafları, plastik saksılar, dekoratif çam kozalakları ve kabaklar gibi sıradan ev eşyaları da bulunuyor.

Long Beach Limanı, yayınladığı tahminlere göre, nisan ortasından mayıs ortasına kadar gemi seferleri ve ithalat hacminde yaklaşık %40’lık bir düşüş öngörüyor. Bu, tedarik zincirindeki değişikliklerin küresel ekonomiye etkisinin görülmesi için geçen tipik gecikmeyi yansıtıyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD’nin dış yardımlarında ‘önce Amerika’ dönemi

Yayınlanma

Donald Trump’ın başkanlığında ABD’nin dış yardım politikası, hibelerden ziyade yatırımlara ve “Önce Amerika” ilkelerine odaklanarak önemli ölçüde değişiyor. 2026 mali yılı bütçe teklifi, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) yeniden yapılandırılmasını ve ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’nun (DFC) rolünün artırılmasını öngörüyor.

Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle ABD’nin dış yardım politikasında köklü bir değişim yaşandı ve yardım anlayışının hibelerden ziyade “Önce Amerika” ilkesiyle şekillenen yatırımlara kayması bekleniyor.

Beyaz Saray İdari ve Bütçe Ofisi (OMB) tarafından 2 Mayıs’ta yayımlanan 2026 mali yılı bütçe teklifi, bu olası dönüşümün ipuçlarını veriyor ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) rolünün azaltılıp, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’nun (DFC) öne çıkarılacağını gösteriyor.

Trump, 20 Ocak’taki ilk göreve başlama töreninin ardından imzaladığı onlarca kararname arasında, ABD’nin diğer ülkelere ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarına yaptığı yardımların yeniden değerlendirilmesine ilişkin bir kararnameye de yer vermişti.

Yönetimi, uzun yıllardır insani yardımdan siyasi projelere kadar çeşitli alanlarda hibe programları aracılığıyla ABD’nin yurtdışındaki etkisini artırmakla görevli olan USAID’i yeniden yapılandırmaya başlamıştı.

Ancak Trump ve ekibi, bu konudaki yaklaşımı ciddi ölçüde gözden geçirerek çoğu programı askıya almış, USAID personelinde keskin bir azalmaya gitme ve kurumu bağımsız bir yapı olmaktan çıkarma yolunu tutmuştu.

Bu durum, birçok uzman ve gözlemcinin Trump döneminde uluslararası yardım politikasının nasıl şekilleneceği ve bu konunun gündemde olup olmayacağı sorularını sormasına neden olmuştu.

Beyaz Saray’a bağlı OMB tarafından 2 Mayıs’ta yayımlanan 2026 mali yılı başkanlık bütçe teklifi, bu sorulara yanıt bulmaya yardımcı olabilecek ayrıntıları ortaya koyuyor.

Örneğin, medyada USAID’in “kapatılacağı” ve “tasfiye edileceği” yönündeki iddialara rağmen, kurumun Dışişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermeye devam edeceği, ancak 13 ana genel programından 12’sinde kesintiye gidileceği anlaşılıyor.

Bu kesintilerin istisnasını, bütçesi 2025 mali yılındaki 1 milyar dolara kıyasla yaklaşık 3,8 milyar dolara yükselen ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC) oluşturuyor.

Beyaz Saray’ın internet sitesine göre, kurumun ve bütçesinin genişletilmesi, “krediler ve garantiler yoluyla” ABD’nin ulusal güvenliğini ve çıkarlarını desteklemek için gerekli.

Ayrıca, OMB belgesi 2,9 milyar dolarlık “Önce Amerika” adlı bir fon oluşturulmasını öneriyor.

Fonun, Hindistan ve Ürdün gibi ABD’nin en önemli ortaklarından “bazılarını” destekleyebileceği, Çin ve diğer “neredeyse eşit” rakiplere “karşı koyabileceği” ve ulusal güvenliği güçlendirmeye yönelik girişimleri finanse edebileceği vurgulanıyor.

DFC, Trump’ın ilk başkanlık döneminde (2017-2021) Aralık 2019’da kurulmuştu.

BUILD Act 2018’e göre, kurumun yardım portföyünün azami değeri 60 milyar doları geçmemeli. O dönemde Trump, USAID ve dış yardımla ilgili diğer bazı kurumları lağvetmeye çalışmış, bunların yerini DFC’nin alması (kuruluşun USAID’in işlevlerinin yalnızca bir kısmını devralmasıyla) hedeflenmişti.

Kongre Araştırma Servisi’nin bir notunda, bunun Çin’in Kuşak ve Yol girişimine bir yanıt olduğu belirtiliyor.

DFC’nin temel çalışma prensibi, altyapı ve diğer projelerin geliştirilmesi için dünya çapında kendi sermayesini dağıtmak ve özel sermayeyi çekmek olarak öne çıkıyor.

DFC, kendi fonlarının yanı sıra USAID’den dilimler talep edebilir ve özel sermayeyi çekebilir. Ayrıca, limanlar, telekomünikasyon ve madenler gibi stratejik varlıklara ve yabancı şirketlere yatırım yapabilir.

DFC, kredi yeniden finansmanı, politik risk değerlendirmesi ve projeler için teknik destek hizmetleri de sunuyor.

Kurumun mevcut portföyü 49 milyar doları aşmakta ve 114 ülkeyi kapsıyor. Bu meblağın 13 milyar doları Sahra Altı Afrika ülkelerine, 11 milyar doları Batı Yarımküre ülkelerine, 9 milyar doları Avrupa ve Orta Asya ülkelerine, 8,5 milyar doları Hint-Pasifik bölgesi ülkelerine ve yaklaşık 4 milyar doları Orta Doğu ülkelerine yatırılmıştı. Kalan 3,5 milyar dolar ise çeşitli bölgelere dağıtılmıştı.

USAID nedir ve dünya çapındaki rolü ne?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English