Bizi Takip Edin

AMERİKA

Şirketler yeni bir Trump dönemini nasıl görüyor?

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Cumhuriyetçi aday belirleme sürecinde ağırlığını iyice koymasıyla birlikte yeni bir Biden-Trump kapışmasına doğru gidildiğine ilişkin beklentiler arttı.

Mevcut başkan Joe Biden ile eski başkan Donald Trump’ın tekrar karşı karşıya gelmesi durumunda terazinin eski başkandan yana olduğu düşünülüyor. Bu kapsamda hem dünya liderleri, hem de iş dünyası yeni bir Trump dönemine hazırlık yapıyor.

The Economist’te yer alan değerlendirmeye göre, birçok CEO ikinci Trump döneminin birincisinden daha kötü olacağını düşünüyor. Trump’ın 2017’de kurumsal ve kişisel vergi indirimleri ve çevresel düzenlemeleri pek önemsemeyen düzenleme karşıtı adımları ile birlikte önceki tereddütlerini bir kenara bırakan ve memnuniyetini gizlemeyen şirketler, 6 Ocak 2021 Kongre baskını ile birlikte bu tutumdan vazgeçmişti.

O dönem imalat sanayicileri baskını ‘iğrenç bir olay’ olarak nitelendirirken, büyük şirketler için bir lobi grubu olan Business Roundtable, Trump’ı ‘kaosa son vermeye’ çağırmıştı. Bazı önde gelen firmalar, Trump’ın yenilgisini onaylamayı reddeden 147 Cumhuriyetçi temsilciyi mali destek sağlamama ile tehdit etmişti.

Bloomberg: Dünya liderleri yeni Trump dönemine hazırlanıyor

İş dünyası memnuniyetsizliğini kapalı kapılar ardında dile getiriyor

Bununla birlikte, The Economist’e göre, Amerikan iş dünyası Trump’a yönelik memnuniyetsizliğini şu anda ancak kapalı kapılar ardından dile getiriyor. Şu an için, çoğu danışman ve lider, patronlara ‘başlarını eğmelerini’ tavsiye ediyor.

The Economist’e göre, bu profili düşük tutma siyasetinin nedenlerinden biri, önümüzdeki 10 ay içerisinde ‘her şeyin olabileceğine’ ilişkin düşünce. Her iki adayın da çok yaşlı olduğunu ve bir sağlık sorunu yaşayabileceğini öne süren dergi, bunun yanı sıra Trump’ın devam eden davalarına da işaret etti.

Şirket yöneticileri ayrıca, Trump’ın ‘elit karşıtı’ söylemini körükleyecek bir açıklama yapmaktan da kaçınıyor. “Son yıllarda büyük şirketlere olan güvenin azalmasıyla birlikte, popülistlerin iş dünyası karşıtı bir renk tonu oluşturması ve ağlaması daha kolay hale geldi,” diyen The Economist, önde gelen bir iş örgütünün başkanının, Trump’ın kampanya önerilerine karşı açık bir tavır alırsa, ‘eski başkanın memnun olacağını’ üzüntüyle itiraf ettiğini aktarıyor.

Makalede, ABD’deki ‘kültür savaşları’ kapsamında özellikle muhafazakâr gruplardan gelen boykot çağrılarının da şirketleri geri basmaya zorladığı ileri sürülüyor. Örneğin reklam kampanyasında trans bir ‘influencer’ı kullanan Bud Light bira şirketine yönelik gayriresmi bir boykot, PR kampanyacılarını düşündürüyor. Bir reklamcı, ‘ilerici’ çalışanlar ve tüketicilerle ‘MAGA’ (Make America Great Again – Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) kitleleri arasında kaldıklarını söylüyor.

Trump’tan Iowa’da büyük zafer: Başkan adaylığı neredeyse kesinleşti

‘Biden zenginlik için daha büyük tehdit’

Şirketlerin düşük profil sergiliyor olmalarının bir başka nedeni de Biden’ın politikalarına ve söylemlerine yönelik hoşnutsuzluk. Bir tercihini ifade etmeye zorlandığında, birçok iş adamı Biden’ı politika oluşturma ve jeopolitikte daha istikrarlı bir lider olarak gördüğünü söylüyor.

Fakat şirket yöneticileri, Biden yönetiminin ‘iş dünyası karşıtı’ söyleminden bıkmış durumdalar. The Economist’e göre bu da onları Trump’a karşı daha hoşgörülü yapıyor. Milyarder bir finansör, bu ikiliden Biden’ın ‘zenginlik için daha büyük bir tehdit oluşturduğunu’ ileri sürüyor.

Bunun bir ucunda, Biden’ın ‘tekel karşıtı’ olduğu ileri sürülen yaklaşımı var. Dergiye göre Biden’ın destekçileri bile, ‘büyük kötüdür’ duruşuna karşı çıkıyor. ABD Ticaret Odası’ndan Neil Bradley, Trump’ın idari kurumları şirketler dünyasındaki düşmanlarına karşı ‘silah haline getirme’ riski iddialarına karşı olarak, Biden’ın da yönetimini havayollarından bankacılığa ve sağlık hizmetlerine kadar çeşitli sektörlerde fiyatlar konusunda şirketlere baskı yapmaya çağırdığını söylüyor. Bradley, her iki partinin ‘ekonomik popülizmi’ arasında çok az fark olduğunu öne sürüyor.

ECB Başkanı Lagarde: Trump Avrupa için açıkça bir tehdit

En büyük korku ticaret savaşı

Fakat bazı iş dünyası temsilcileri, Biden’ın Trump ile eşitlenmesine öfkeyle yanıt veriyor ve eski başkanın yeniden seçilmesi ihtimali karşısında endişe duyuyor. İlk döneminde etrafındaki ‘makul’ muhafazakârlar tarafından frenlenen Trump’ın, ikinci döneminde bu sefer ‘kendisine gerçekten inanan havarileri’ ile birlikte daha da radikal politikalar izleyeceğini düşünüyorlar.

Olası bir Trump döneminde şirketler Amerika’sını en çok ilgilendiren meselelerin ticaret, göç, mali açık ve kamu borcu ve temiz enerji olacağı vurgulanıyor.

Bunlar arasındaki en büyük korku, Çin ile başlatılacak yeni bir ticaret savaşı. ABD şirketleri, Trump’ın yeni gümrük vergilerinin Çin’le ticareti tamamen bitirmesinden korkuyor.

Öte yandan bazı yöneticilerin hem içeride hem dışarıda Trump’ın etkisinin o kadar da fazla olmayacağı görüşünde. The Economist’in aktardığına göre birkaç hafta önce, uluslararası bir varlık yöneticisinin başkanı bir grup Amerikalı bankacıyla bir araya geldi ve onları seçim konusunda ‘şok edici derecede iyimser’ buldu.

Bankacılar ona sonuç ne olursa olsun ‘sistemin devam edeceğini’; borsaların her iki başkan döneminde de iyi performans gösterdiğini ve Amerikan ekonomisinin gücü sayesinde ‘seçim maskaralıklarından’ bile kurtulabileceğini söylemişlerdi.

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Teksas, toplu sınır dışı prosedürü için Trump’a 1.400 dönüm arazi teklif etti

Yayınlanma

Teksas Arazi Komiserinin Starr County’de 1.402 dönümlük bir araziyi ABD için “sınır dışı etme tesisleri” inşa etmek üzere teklif ettiği belirtiliyor.

Bloomberg’in aktardığına göre Komisyon Üyesi Dawn Buckingham Trump’a gönderdiği mektupta araziyi geçen ay satın aldığını ve Rio Grande City yakınlarındaki ABD-Meksika sınırı boyunca yer aldığını belirtti. Parsel New York’taki Central Park’ın neredeyse iki katı büyüklüğünde.

Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago kulübüne 19 Kasım’’da gönderdiği mektupta, “Ofisim, ülke tarihindeki en büyük şiddet suçlularının sınır dışı edilmesinin işlenmesi, alıkonulması ve koordinasyonu için bir tesis inşa edilmesine izin vermek üzere İç Güvenlik Bakanlığı, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza veya Birleşik Devletler Sınır Devriyesi ile bir anlaşma yapmaya tamamen hazırdır,” diye yazdı.

Trump seçim kampanyasını ABD-Meksika sınırını bir duvar inşasını tamamlayarak ve toplu sınır dışılar yoluyla güvence altına alma vaadiyle yürüttü. Göçmenlik, Teksas Valisi Greg Abbott’un binlerce göçmeni New York ve Chicago gibi Demokratlar tarafından yönetilen şehirlere taşımasının ardından 2024 seçimlerinin parlama noktalarından biri haline geldi ve daha sonra bu akınla başa çıkmak için mali ve lojistik olarak mücadele etti.

Cumhuriyetçiler ayrıca Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Başkan Joe Biden’ın yönetimi sırasında göçmenlik konularını denetleyen rolünü de vurguladılar.

Trump, İç Güvenlik Bakanlığının başına Güney Dakota Valisi Kristi Noem’i ve “sınır çarı” olarak da ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’nin eski başkan vekili Tom Homan’ı seçti.

Yeni yönetimin sınır dışı etme planlarının, ABD’de suç işledikleri ya da temyiz yollarını tükettikleri için ülkede kalmak için yasal dayanağı olmayan 1 milyondan fazla kişiyi hedef alarak başlaması bekleniyor. Her türlü çaba önemli miktarda finansman gerektirecek ve lojistik engellerle karşılaşacak.

Buckingham, mülkü satın aldıktan 24 saat sonra sınır duvarının inşa edilebilmesi için bir irtifak hakkı verdiğini söyledi; önceki mal sahibinin “duvarın inşa edilmesine izin vermeyi reddettiğini ve kolluk kuvvetlerinin mülke erişimini aktif olarak engellediğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump gelmeden önce Ukrayna’nın 4,6 milyar dolarlık borcunu silmeyi planlıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu silme niyetini Kongre’ye resmen bildirdi.

Söz konusu miktar, Washington’un nisan ayında onayladığı 61 milyar dolarlık yardım paketinin bir parçası olarak Kiev’e sağlanan 9 milyar doların yarısını oluşturuyor.

Bu yardımlar, diğer yardımlardan farklı olarak, şartlı geri ödenebilir kredi şeklinde verilmişti. ABD Başkanı’nın, gerekirse bu kredinin yüzde 50’sini iptal etme yetkisine sahip olduğu belirtilmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, borcun iptal edilmesinin “Ukrayna’nın kazanmasına yardımcı olacağı ve ABD’nin yanı sıra AB, G7+ ve NATO’daki ortaklarının ulusal çıkarlarına uygun olduğu” ifade edildi.

Bloomberg‘in haberine göre Biden, seçilmiş Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinden önce Ukrayna’ya mümkün olduğunca fazla yardım sağlamaya kararlı. Fakat, borcun silinmesi önerisi Cumhuriyetçilerden tepki gördü.

Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Biden yönetiminin bu borcun yükünü Amerikan halkının omuzlarına yıkmaması gerektiğini savundu ve Kongre’nin üst kanadında bir oylama talep edeceğini söyledi.

Bununla birlikte, Bloomberg’e göre Paul’un önerisinin Kongre’nin her iki kanadından da onay alması gerekiyor.

Ancak, Senato’nun Demokratlar tarafından kontrol edilmesi nedeniyle bu durumun pek olası olmadığı belirtiliyor. Ayrıca Biden, tasarıyı veto etme yetkisini de elinde tutuyor.

Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beyaz Saray’ın, Kongre tarafından onaylanan yardımın “her bir dolarını” Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasından önce harcamayı planladığını açıklamıştı.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise Biden yönetiminin kalan aylardaki öncelikli hedeflerinden birinin, “Ukrayna’yı savaş alanında mümkün olan en güçlü konuma getirmek ve müzakere masasında elini güçlendirmek” olduğunu ifade etmişti.

Pentagon yetkilileri, şu anda Ukrayna için 9,3 milyar dolarlık askeri yardım üzerinde çalışıldığını bildirdi. Sözcü Sabrina Singh, Trump göreve başlamadan önce bu yardımların harcanması için Kiev’e haftalık olarak silah sevkiyatlarının planlandığını açıkladı.

Ayrıca 20 Kasım’da Pentagon, Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık ek bir askeri yardım paketi daha göndereceğini duyurdu.

İsviçreli askeri uzman Bosshard ile mülakat: Rusya’dan hangi karşılık beklenebilir?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English