Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Sunak Almanya’yı Suudilere Eurofighter satışını onaylamaya çağırdı

Yayınlanma

The Times’ın haberine göre Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’den, Suudi Arabistan’a yapılacak 5 milyar sterlinlik (6 milyar dolar) Eurofighter Typhoon savaş uçağı teslimatı önündeki vetoyu kaldırmasını özel olarak istedi.

Habere göre Başbakan, 5 milyar sterlinin üzerinde bir fiyata mal olması muhtemel ve İngiltere için ‘stratejik açıdan hayati’ olarak tanımlanan 48 jetin satışını onaylaması için Almanya’yı ikna etmek üzere yoğun bir lobi kampanyasına girişti.

Typhoon, 1980’li yılların ortalarından itibaren İngiltere’den BAE Systems ve Almanya, İtalya ve İspanya’daki muadillerinin de dahil olduğu bir savunma şirketleri konsorsiyumu tarafından NATO himayesi altında geliştirildi. Bu da Berlin’in gelecekteki satışlar üzerinde veto hakkı olduğu anlamına geliyor.

Londra, savunma sanayisini sağlam tutmak istiyor

Şirket tarafından geçen yıl yayınlanan bir rapora göre BAE Systems fabrikalarında yaklaşık 5.000 ve Birleşik Krallık genelinde 15.000 kişi halen Typhoon programına bağlı olarak çalışıyor ve bu program İngiliz ekonomisine yılda yaklaşık 1,4 milyar sterlin katkı sağlıyor.

Suudi Arabistan halihazırda 72 adet uçak satın aldı ve beş yıl önce İngiltere ile 48 adet daha satın almak üzere bir mutabakat zaptı imzaladı. Anlaşma daha sonra, Suudi liderliğindeki koalisyonun hava saldırılarının binlerce sivili öldürdüğü Yemen’deki işgal nedeniyle İngiltere ve Almanya’nın ülkeye silah ihracatını askıya almasıyla sekteye uğradı.

Suudileri ortak savunma yatırımlarına çekme planı

Geçtiğimiz aylarda BM arabuluculuğunda sağlanan ateşkesin ardından satış ihtimali yeniden canlanmıştı. Fakat Temmuz ayında Şansölye Scholz, ülkesinin öngörülebilir gelecekte teslimatı onaylamayacağını açıklayarak Londra’yı şaşırttı.

Yetkililere göre Britanya buna karşılık olarak Almanya’yı ‘yumuşaması’ için yoğun bir diplomatik baskı altına aldı. Londra, bu satışın savunma sanayisinin mali durumu ve özellikle Lancashire’daki Samlesbury ve Warton’da bulunan BAE fabrikalarındaki binlerce istihdam için önemli olduğuna inanıyor. Ayrıca Riyad’ın, yeni nesil bir savaş uçağı geliştirmeye yönelik bir İngiliz-İtalyan-Japon projesi olan Tempest programına yatırım yapacağını umuyor.

İngiltere tam saha preste: Yasal yaptırım tehdidi

Sunak’ın geçen ay Scholz ile yaptığı bir telefon görüşmesinde konuyu gündeme getirdiği söyleniyor. Kaynaklar, Scholz’un İngiltere’nin tutumunu anladığını fakat bazı koalisyon ortaklarını ikna etmekte zorlandığını söylediğini aktarıyor.

Aynı hafta Birleşik Krallık ulusal güvenlik danışmanı Sir Tim Barrow’un Alman savunma bakanlığındaki bir toplantıda anlaşmayı güçlü bir şekilde savunduğu anlaşılıyor. Bir İngiliz diplomat da Federal Meclis’teki (Bundestag) önde gelen muhalifleri ikna etmek üzere görevlendirildi.

İngilizler, orijinal Eurofighter sözleşmelerinde yer alan ve konsorsiyum üyelerinden birinin jetlerin ihracatını engellemesi halinde bileşenlerinin başka bir yerde üretilmesini öngören bir maddeye işaret ediyorlar. Yasal işlem olasılığı ilk olarak Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt tarafından dile getirilmişti. Fakat The Times’ın aktardığına göre, Britanya’nın yıllarca sürebilecek ve İngiliz-Alman ilişkilerini bozabilecek bir davanın başarıya ulaşması konusunda çekinceleri olduğuna inanılıyor. Alman yetkililer de davanın altında yatan hukuki argümanların zayıf olduğuna inanıyor.

Alman hükümeti Suudilere silah satışında ikiye bölündü

Scholz hükümeti Eurofighter konusunda ikiye bölünmüş durumda. Şansölye, yakın çevresi ve iktidar koalisyonundaki diğer bazı isimlerin teslimata yeşil ışık yakmaktan yana olduğu düşünülüyor. Scholz geçen yıl Eurofighter yedek parçalarının Suudi Arabistan’a satışı için lisans verilmesini onaylamış, bu da politikada daha geniş bir değişim için ‘nabız yoklama’ olarak görülmüştü.

Bir Alman kaynak, yeni yasa taslağının Typhoon gibi çok uluslu silah sistemlerinin ihracatının Almanya ve ilgili ortak ülkeler arasında oylamaya sunulmasını ve her birinin projedeki katma değer payıyla orantılı bir ağırlığa sahip olmasını öngören bir hüküm içerdiğini söyledi. Bu da İngiltere ve diğer katılımcıların Almanya’nın itirazlarını geçersiz kılmasına olanak sağlayabilir.

Kaynak, Almanya’nın Alman-Fransız savaş uçağı ve savaş tankı gibi yeni nesil projelere katılımının tehlikede olduğunu ve gelecekte dışlanma riskiyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.

Yeşiller’in tutumu belirsiz

Bununla birlikte, bu tür bir reformun Bundestag’daki çekişmelere takılması muhtemel. Scholz’ün Yeşiller partisindeki müttefiklerinden, silah ihracatı politikasından sorumlu başbakan yardımcısı ve ekonomi bakanı Robert Habeck’in Suudilere jet satışı konusunda ‘açık fikirli’ olduğu söyleniyor.

Fakat Habeck’in partisindeki diğer etkili isimler, Scholz hükümetinin kurucu koalisyon anlaşmasında yer alan bu yöndeki taahhüde atıfta bulunarak, insan hakları ihlalleri ya da savaş suçlarıyla itham edilen rejimlere silah satışına karşı çıkıyor.

Örneğin Yeşiller’in Bundestag savunma komisyonu üyesi Sara Nanni, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın diğer yakın savunma ortaklarının, ‘silahlarının uluslararası hukuku ihlal edecek şekilde ya da stratejik çıkarlarına karşı kullanılma ihtimalini’ daha fazla dikkate almaları gerektiğini söyledi. Geçmişte Almanya ve bazı müttefiklerinin Rusya’ya silah ihracatını ‘normalleştirmeyi’ düşündüklerini de kaydeden Nanni, askeri dergi Europäische Sicherheit & Technik’e verdiği demeçte, “Diğer tüm yüksek değerli Avrupalı [savunma] ihracatçılarının ihracatları da Almanya’nın onayı olmadan sorunlu müşterilere gönderilirse Almanya’nın güvenliğini tehlikeye atacaktır,” dedi.

DİPLOMASİ

ABD, Arap ve İsrailli bakanları NATO zirvesine davet etti

Yayınlanma

ABD’nin İsrail ve bazı Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarını önümüzdeki ay Washington’da yapılacak NATO zirvesine davet etmesi, Gazze’deki savaşla ilgili gerilimi zirveye taşıdı.

75. kuruluş yıldönümü zirvesi ABD Başkanı Joe Biden’a Washington’un uluslararası ortaklıklarını ve ittifaklarını güçlendirme politikasını sergileme fırsatı sunuyor. Fakat Financial Times’a göre aynı zamanda birçok diplomatın Washington’un Ukrayna ve Gazze savaşı konusundaki tutumunda çelişkiler olduğunu düşündüğü noktaların da altını çizecek.

Üye devletler Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’yı destekleme konusunda hemfikirken, NATO’nun pek çok üyesi ve ortağı İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş konusunda derin görüş ayrılıkları yaşıyor.

NATO genellikle yıllık toplantılarına ortaklarından en azından bazılarını davet ediyor fakat yıldönümü zirvesinin ev sahibi olarak ABD, kısmen İsrail’e yaptığı davetle ilgili olası gerilimleri önlemek amacıyla, aralarında Japonya, Avustralya ve Güney Kore’nin de bulunduğu ittifakla ortaklığı olan 31 kadar ülkenin dışişleri bakanlarını davet etti.

Arap davetliler arasında Mısır, Ürdün, Katar, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn bulunuyor.

Geçen yıl Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde Ukrayna’dan temsilciler ve Asya-Pasifik bölgesinden ortaklar da yer almıştı. Madrid’deki 2022 zirvesi biraz daha geniş bir grubu içeriyordu. 

Ortak ülkelerin dışişleri bakanları resmi NATO toplantılarına katılmayacak ve 75. yıldönümü yemeği gibi zirve dışındaki etkinliklere katılacaklar.

Bir NATO yetkilisi yaptığı açıklamada, “Genel Sekreter Stoltenberg 32 müttefikin tamamının devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Hint-Pasifik ortaklarımızın (Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore) liderlerini de davet etti,” dedi.

Yetkili, diğer NATO ortaklarının temsilcileriyle bakanlar düzeyinde toplantıların ABD yetkilileri tarafından organize edildiğine işaret etti.

Analistler, bazı Arap devletleri ve İsrail’in zirveye dahil edilmesinin ABD’nin bir araya getirici güç olarak değerini ve çok taraflı ittifaklarının faydalarını göstermesinin bir yolu olduğunu söylüyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bolivya Savunma Bakanı, darbe girişimini Devlet Başkanı Arce’nin Rusya ziyaretine bağladı

Yayınlanma

Bolivya Savunma Bakanı Edmundo Novillo, engellenen darbe girişiminin gerekçesinin Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce’nin bu ayın başında Rusya’ya yaptığı ziyaret olabileceğini söyledi.

Novillo, Bolivya ve Rusya’nın özellikle lityum üretimi alanındaki yakınlığı diğer ülkelerin olumsuz tepkisine neden olabileceğine işaret etti.

Sürece ilişkin RİA Novosti ajansına demeç veren Novillo, “Devlet Başkanı Luis Arce’nin Rusya’ya yaptığı bu ziyaretin BRICS’e muhalif ülkelerde bir tepki yarattığını ve Bolivya devletine uzun zaman hakim olan bu ülkelerin siyasi kontrolü ele geçirmek ve kaynaklarımızı yeniden yağmalamak için darbe hazırlamış olabileceklerini göz ardı etmiyoruz,” ifadelerini kullandı.

Arce, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIEF) için 5 Haziran’da Rusya’yı ziyaret etmişti.

Ziyaretinde Arce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkiler, ortak lityum madenciliği projeleri ve diğer ortak projelerin hayata geçirilmesi konularını ele alan görüşmelerde bulunmuştu. Bu, liderler arasındaki ilk yüz yüze görüşmeydi.

Hafta başında Bolivya ordusu, kısa bir süre önce görevden alınan General Juan José Zúñiga liderliğinde, devlet binalarının çoğunun bulunduğu La Paz’ın merkez meydanını işgal etmişti.

Başkanlık sarayını basma girişiminde bulunan darbeciler, hükümetin istifasını talep etmiş, ancak arkasından gelen ordu sarayı terk etmeye başlamıştı.

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB ülkeleri Ursula von der Leyen’in ikinci dönemine yeşil ışık yaktı

Yayınlanma

AB liderleri perşembe günü, önümüzdeki beş yıl boyunca AB’nin üç büyük kurumuna liderlik etmek üzere Ursula von der Leyen, Antonio Costa ve Kaja Kallas’tan oluşan üç isme siyasi onay verdi.

Bazı AB diplomatlarının da teyit ettiği üzere, AB’nin en üst düzeydeki “paket anlaşması”, merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) görevdeki Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ikinci dönemini, Portekiz’in eski Sosyalist başbakanı Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi başkanlığını ve Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın AB’nin yeni dış politika şefi olmasını içeriyor.

Euractiv’e konuşan müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Leyen ve Kallas’ın odadan ayrılmasının ardından AB liderlerinin bir anlaşma üzerinde uzlaşmasının yaklaşık bir saat sürdüğünü söyledi.

Meloni ve Orbán’ın tutumu ne oldu?

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Leyen konusunda çekimser kalırken Costa ve Kallas’a karşı oy kullandı.

Diplomatik bir kaynağa göre Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ise Leyen’e karşı oy kullanırken, Costa’nın lehine oy verdi; Kallas için ise çekimser kaldı. 

Tartışmalar hakkında bilgi sahibi olan kişiler, paketteki adaylardan biri olduğu için toplantı salonunu terk eden Kallas’ın oyunu Finlandiyalı mevkidaşı Petteri Orpo’ya devrettiğini söyledi.

Leyen atanmasına cevaben, ikinci bir görev için adaylığını onayladıkları için AB liderlerine minnettar olduğunu söyledi.

Costa ise “Avrupa kurumları arasında sadık bir işbirliği ruhu içinde onlarla yakın çalışmayı dört gözle beklediğini” söyledi ve “Güveniniz çok şey ifade ediyor. Avrupa’nın vatandaşlarımızı özgür, güvenli ve müreffeh tutmak için etkili bir küresel ortak olmasını sağlamak üzere birlikte çalışmaya devam etmeliyiz,” dedi.

Liderlerin kararı, merkez partilerin (Sosyalistler, merkez sağ EPP ve Liberaller), sağcı Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ile sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) partilerinin büyük zaferlerine rağmen çoğunluğu elde ettiği Avrupa seçimlerinden üç hafta sonra geldi.

Leyen AP’de çoğunluğu sağlayamayabilir

Leyen’in adaylığının 19 Temmuz Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak oylamada salt çoğunluk tarafından onaylanması gerekiyor. Leyen’in onaylanması için gerekli olan 362 oyu toplamakta zorlanabileceğine işaret ediliyor.

EPP, Sosyalistler ve liberal Renew siyasi gruplarından Avrupa Parlamentosu üyeleriyle birlikte 399 oya ulaşabilir, fakat sadece hiçbir vekil anlaşmaya karşı çıkmazsa. Üstelik bu grupların tüm ulusal delegasyonlarının onu destekleyeceği garanti değil.

Leyen, yeniden seçilmesini garanti altına almak için Yeşiller’i ve muhtemelen daha “ılımlı” olarak kabul edilen Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri’nin (ECR) bazı bölümlerini ikna etmesi gerekebilir.

Leyen önümüzdeki ay parlamentodan onay alamazsa, AB liderlerinin başka bir aday seçmek ve süreci yeniden başlatmak için bir ay süreleri olacak.

Kallas ve Costa kendilerini ispat edecek

AB’nin bir sonraki baş diplomatı olarak Kallas’ın, Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi (AFET) ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi’ndeki (SEDE) milletvekillerinin politika vizyonu konusunda kendisini sorgulayabilecekleri eylül ayı sonunda başlayacak bir dizi halka açık oturumla yüzleşmesi gerekiyor.

Nihayetinde, Kallas da dahil olmak üzere tüm Komisyon Üyeleri Heyetinin tek bir oylamayla onaylanması gerekiyor.

AB parlamentosundaki siyasi gruplar ve Komisyon Üyeleri arasında yapılan uzun müzakerelerin ardından önümüzdeki beş yıl için AB’ye özgü bir çalışma programı üzerinde anlaşmaya varılmıştı.

Costa artık seçilmiş başkan olarak kabul ediliyor ve görevdeki Konsey başkanı Charles Michel’in kasım ayı sonunda görevi bırakmasının ardından 1 Aralık’ta görevi devralacak.

AB anlaşmalarına göre Costa’nın bu görevde 2,5 yıl kalması bekleniyor. Bir centilmenlik anlaşması temelinde, daha sonra muhtemelen bir dönem için yeniden seçilecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English