Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

ORTADOĞU

Hochstein: Ateşkes için ciddi bir şans var

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes için geldiği Lübnan’da “Ateşkes için ciddi bir şans var” dedi.

Amos Hochstein, Hizbullah ile İsrail arasındaki ateşkes görüşmeleri için Lübnan’ın başkenti Beyrut’a geldi.

Lübnan resmi haber ajansı NNA’ya göre, Beyrut’taki Uluslararası Refik Hariri Havalimanı’na indikten sonra Hochstein’in çantaları havalimanında uygulanan prosedürler çerçevesinde kapsamlı bir incelemeye tabi tutuldu.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile başkent Beyrut’taki meclis başkanlığı konutunda bir araya gelen Hochstein, görüşme sonrasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Hochstein, “Çatışmayı sona erdirmek için gerçek bir fırsatımız var. Önümüzdeki günlerde bir çözüme ulaşmayı umuyoruz” dedi. Berri ile yaptığı toplantının yapıcı olduğunu aktaran Hochstein, “Ateşkes için ciddi bir şans var” diye konuştu.

Lübnan cephesinde ateşkes ihtimali artıyor

Hochstein, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaları sona erdirme kararının tarafların elinde olduğunu söyledi. Gazetecilerden soru almayan Hochstein, daha sonra Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile görüştü.

ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağını geçen hafta Berri’ye teslim etmişti. Lübnan basını, dün Hizbullah’ın anlaşma taslağına yanıtını Berri’ye ilettiğini öne sürmüştü.

Hochstein’in Beyrut temaslarının ardından Tel Aviv’e geçmesi bekleniyor. İsrail’in ateşkes için nasıl bir tutum izleyeceği bilinmiyor. Ancak Tel Aviv’in daha önce kabul ettiği anlaşmalara uymadığı ya da son anda anlaşmalara yeni şartlar eklemek suretiyle müzakereleri baltaladığı düşünüldüğünde daha iyimser bir tablo için Hochstein’in İsrail ziyaretinin sonuçlarını beklemenin gerekli olduğu görünüyor.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

Lübnanlı üst düzey bir yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, Lübnan ve Hizbullah’ın ABD’nin İsrail’le ateşkes önerisini kabul ettiğini, ancak içerik konusunda bazı yorumları olduğunu söyledi ve bu girişimi ateşkes için şimdiye kadar ki en ileri aşama olarak nitelendirdi.

Berri’nin yardımcılarından Ali Hassan Halil de Reuters’a yaptığı açıklamada, “Lübnan öneriye ilişkin yorumlarını olumlu bir atmosferde sundu. Sunduğumuz tüm yorumlar 1701 sayılı (BM) Kararı’na tüm hükümleriyle tam olarak bağlı olduğumuzu teyit ediyor” dedi. Girişimin başarısının artık İsrail’e bağlı olduğunu söyleyen Halil, İsrail’in çözüm istememesi halinde “100 farklı sorun çıkarabileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

WSJ: İsrail, Hizbullah’ın elinde büyük miktarda Rus silahı buldu

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre Hizbullah’ın aralarında modern tanksavar füzelerinin de bulunduğu silahlarının bir kısmı Rusya’nın Suriye’deki stoklarından geliyor.

İsrail, Lübnan’ın güneyindeki karadan işgalini ilerletmeye çalışırken sahadaki birliklerin büyük miktarda Rus silahı bulduğu iddia edildi.  WSJ’nin Suriyeli güvenlik yetkilileri ve bir Arap yetkiliye dayandırdığı haberine göre, 2020 gibi yakın bir tarihte üretilen modern Kornet tanksavar füzelerinin de aralarında bulunduğu bazı silahlar, son yıllarda komşu Suriye’deki Rus stoklarından Lübnan’a gönderildi.

Haberde İsrail’in Hizbullah’ın Rus yapımı bazı silahlara sahip olduğunu bildiği ancak bu silahların daha az sofistike olduğunu düşündüğü hatta bazılarının Sovyet döneminden kalma olduğunu tahmin ettiği aktarıldı.

Ancak İsrail’in şimdi bulduğu silahların ise daha yeni, daha gelişmiş ve askeri analistlerin beklediğinden çok daha fazla sayıda olduğu belirtildi. Habere göre bu silahlar Hizbullah’ın savaş yeteneğini önemli ölçüde artırdı ve çok sayıda İsrail askerinin öldürülmesinde kullanıldı.

Lavrentyev: Rusya, Hizbullah konusunda İsrail’e garanti vermeyecek

Haberde WSJ muhabirinin Lübnan’da ele geçirilen malzemelerin incelenmek üzere götürüldüğü İsrail Ulusal Mühimmat Söküm Laboratuvarını gezerken Rus silahlarından bazılarını gördüğü belirtildi. Haberde şu ifadelere yer verildi: “Rus Kornet füzelerinin yanı sıra silahlar arasında Metis, Konkurs, Fagot ve Sagger gibi diğer güdümlü tanksavar füze sistemleri de bulunuyordu. Söküm laboratuvarının başında bulunan İsrailli bir binbaşı, tümünün Lübnan güneyinde sınırın bir kilometreden daha az içinde, yer üstünde ve yer altında Hizbullah sığınaklarında bulunduğunu söyledi.”

“İsrailli binbaşı, İsrail’in işgalinin ilk günlerinde ele geçirilen silahların yaklaşık %60 ila %70’inin Rus yapımı olduğunu söyledi. Journal’a konuşan yedek subaylar o günden bugüne Lübnan’da çok sayıda Rus silahı bulmaya devam ettiklerini belirtti. Binbaşı, Hizbullah’ın bu silahları nasıl elde ettiğinden ya da bunlar için nasıl eğitim aldığından emin olmadığını söyledi.”

WSJ’ye göre bulunan bu silahlar sonrası İsrail’in, Rusya’nın Hizbullah ile ilişkilerini derinleştirebileceği yönündeki korkularını tetikledi. İsrail’in eski Rusya Büyükelçisi Arkady Mil-Man “İsrail’in daha iddialı olması ve çıkarlarını savunması gerekiyor” dedi. Şu anda Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Mil-Man, “Ruslara, Hizbullah ve İran’a İsraillilere zarar verebilecek herhangi bir yardıma artık tahammül etmeyeceğimizi anlatmalı ve iletmeliyiz” dedi.

Rusya’nın Hamas ile ilişkisi ve Moskova’nın hesapları

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, geçen günlerde yaptığı açıklamada, Rusya’nın Suriye’den Lübnan’a silah kaçakçılığını önleyerek Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına yönelik olası bir anlaşmanın uygulanmasına yardımcı olacağını umduğunu söylemişti. Sa’ar, “Hizbullah’ın yeniden silahlanamaması, yeni silah sistemleri edinememesi ya da bunları Lübnan’a sokamaması ve tehdidini savaş öncesindeki ölçüde yenileyememesi ilkesi Lübnan’daki herhangi bir anlaşmanın başarısı için hayati önem taşıyor. Ruslar Suriye’de. Eğer ilkeyi kabul ederlerse, bu hedefe etkili bir şekilde ulaşılmasına katkıda bulunabilirler” dedi.

İsrail, kısmen hava saldırıları düzenlediği Suriye’de çatışmadan kaçınmak için uzun zamandır Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmeye çalışıyor.

Ancak habere göre Rusya’nın Ukrayna ile savaşının başladığı 2022 yılından bu yana Rusya’nın bölgedeki tutumunun değişti. Analistler Moskova’nın mümkün olan her yerde ABD ve müttefiklerine daha agresif bir şekilde meydan okumaya çalıştığını söylüyor.

WSJ: Rusya, Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılar için Husilere uydu verisi sağlıyor

WSJ daha önce de Rusya’nın, Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılar için Husilere uydu verisi sağladığını haberleştirmişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İran, UAEA ile siyasi baskı olmadan müzakere istiyor

Yayınlanma

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu haftaki yönetim kurulu toplantısı öncesinde nükleer programıyla ilgili görüşmelerin “siyasi baskı ve mülahazalardan uzak” yürütülmesini umduğunu söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tüm çabalarımız ve görüşmelerimizdeki vurgumuz UAEA’nın teknik çalışmalarını bazı tarafların yıkıcı ve şeytani baskılarından uzak bir şekilde yapmasını sağlamaktı” dedi.

WSJ: ABD’yle Avrupa “İran” konusunda karşı karşıya geldi

UAEA Başkanı Rafael Mariano Grossi, geçen hafta Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın da bulunduğu üst düzey yetkililerle görüşmek üzere İran’a gitti. Fordo ve Natanz nükleer tesislerini ziyaret etti.  Ziyaret, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın İran’ı eleştiren yeni bir karar tasarısını kabul etmesinin beklendiği UAEA Yönetim Kurulu’nun bu hafta Viyana’da yapacağı toplantı öncesinde gerçekleşti.

Bekayi tarafların “İran ile ajans arasındaki meselelerin siyasi baskı ve mülahazalardan uzak, teknik bir şekilde devam etmesini sağlayacaklarını” umudunu dile getirdi.

Grossi’nin ziyaretini “faydalı ve olumlu” olarak değerlendiren Bekayi, ziyaretin Tahran ve Ajans arasında “karşılıklı anlayış” sağladığını söyledi.

‘UAEA bu kararıyla İran’a baskı yapamaz’

2015 yılında İran ile varılan anlaşma, İran’ın nükleer programını kısıtlaması karşılığında yaptırımlardan muaf tutulmasını öngörüyordu. Ancak bu anlaşma, Donald Trump yönetimindeki ABD’nin 2018’de tek taraflı olarak çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla çöktü.

İran buna karşılık olarak anlaşma kapsamındaki taahhütlerinden vazgeçerek uranyum zenginleştirme seviyesini %60’a kadar çıkardı. Bu oran, bir nükleer bomba üretmek için gereken seviyenin hemen altında yer alıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English