Bizi Takip Edin

Diplomasi

Tayvan ikinci Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın bu hafta ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından, savunmasını ABD’ye bağlayan Tayvan yönetimi ilişkileri geliştirmek için sıraya girdi. Trump daha önce Tayvan’ın savunmasını için ABD’ye ödeme yapması gerektiğini savunmuş ve hatta Tayvan’ın çip işini ABD’nin elinden aldığını söylemişti.

Trump’ın Tayvan’la nasıl bir ilişki kuracağı, ikinci başkanlığıyla ilgili en önemli sorulardan biri. ABD, tek Çin ilkesi doğrultusunda Pekin’in egemenliğine saygı duyduğunu ve Tayvan’ın bağımsızlığını tanımadığını söylese de, Taipei’nin açık ara en önemli siyasi ve güvenlik ortağı konumunda ve Tayvan’ı silahlandırıp askeri birliklerini eğiterek savunma kabiliyetlerini güçlendiriyor.

Tayvan lideri Lai Ching-te ve Dışişleri Bakanı Lin Chia-lung Trump’ı kutlamakta gecikmedi. Lin, önemli bir yarı iletken güç olan Tayvan’ın, seçilmiş başkanın “Make America Great Again” sloganını gerçekleştirmesine yardımcı olmada çok önemli bir oyuncu olacağını söyledi.

Hükümetin ağır toplarından biri Nikkei Asia’ya adının açıklanmaması kaydıyla yaptığı açıklamada, “Tayvan yeni Trump ekibiyle iyi bir işbirliği yapacağımızdan emin,” dedi.

Yetkili, “Çin, ABD ve Lai’ye karşı şüpheciliği yaymak için çok çalışacak ve Tayvan ile ABD’yi bölmek için her şeyi deneyecek. Ancak Trump’ın önceki döneminde birçok üst düzey yetkilinin Tayvan’la büyük etkileşimleri ve işbirlikleri oldu” ifadelerini kullandı.

Yine de yeni başkan diplomasiye işlemsel yaklaşımı ve ticari tarifelerle ilgili vurgularıyla tanınıyor. Tayvan, Trump’ın kabine atamalarını -özellikle dışişleri ve savunma portföylerini-, Ukrayna savaşına vereceği yanıtı, Avrupa ve Asya’daki geleneksel güvenlik ortaklarından taleplerini ve Çin’le ticaret savaşını iki katına çıkarıp çıkarmayacağını yakından izleyecek.

Uzmanlar, Tayvan hükümetinin savunma harcamalarını artırma ve askeri reformları hızlandırma çağrısında bulunmasını bekliyor.

Trump’ın ilk yönetiminde üst düzey bir ulusal güvenlik yetkilisi olan Ivan Kanapathy, “Başkan Trump’ın ‘güç yoluyla barış’ yaklaşımı, düşmanlarımızın bir kez daha caydırılacağı ve ortaklarımızın uluslararası güvenlik için daha fazla yük üstleneceği anlamına geliyor” dedi.

Tayvan Savunma Bakanı Wellington Koo salı günü yaptığı açıklamada ABD seçimlerinin galibi kim olursa olsun “Tayvan’ın kendini savunma kararlılığını ve Tayvan’ın ekonomik güvenliği ile stratejik jeopolitik konumunun önemini anlamalarını sağlamalıyız” dedi.

Ancak Çin ile daha yakın ilişkiler kurmak isteyen ana muhalefet partisi Kuomintang’ın bazı üst düzey isimleri askeri harcamaların artırılması konusunda çekincelerini dile getirerek ABD’nin Tayvan’ı bu yönde zorlama nedenlerini sorguladı. KMT’nin önde gelen milletvekillerinden Weng Hsiao-ling geçtiğimiz günlerde Nikkei Asia’ya verdiği demeçte savunma bütçesinin önemli ölçüde artırılmasına karşı olduğunu söyledi.

US Taiwan Watch adlı düşünce kuruluşunun direktörlerinden Chieh-Ting Yeh çarşamba günü Tayvan’ın diplomatik ve siyasi çevrelerin ötesinde Trump’a yakın kişilere ulaşması gerektiğini öne sürdü.

Tayvan Yabancı Muhabirler Kulübü’nde (TFCC) düzenlenen bir tartışma sırasında Yeh, “Tayvan’ın siyasi liderlerinin Wall Street, Silikon Vadisi ve diğer alanlarda Trump’ı tanıyan ve Trump üzerinde etkisi olan kişilerle ilişki kurması gerekiyor” dedi. “Politikalar açısından çok daha fazla öngörülemezlik olacak” diye ekledi.

Taichung’daki Amerikan Ticaret Odası’nın eski başkanı ve yorumcu Courtney Donovan Smith, Trump’ın ilk Beyaz Saray’ında “Çin’e inat olsun diye ya da Çin’e karşı bir koz olarak Tayvan’a yardım etmek isteyen” bazı yetkililer olduğunu hatırlattı.

Smith TFCC’ye “Tayvan’a kendi başına gerçekten değer vermiyorlardı” dedi. Ancak Smith, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo gibi Tayvan’ı aktif olarak destekleyen üst düzey isimlerin de olduğunu söyledi: “Örneğin Pompeo … Tayvan’ı ve Tayvan’ın dünyadaki rolünü gerçekten anladı.”

Lai’nin bu hafta X’te “ortak değerler ve çıkarlar üzerine inşa edilen uzun süreli Tayvan-ABD ortaklığının bölgesel istikrar için bir köşe taşı olmaya devam edeceğine ve daha fazla refaha yol açacağına” inandığını yazmasının ardından, Trump’ın bir diğer eski ulusal güvenlik danışmanı Robert O’Brien, “bir sonraki başkanımızı tebrik ettiği için” kendisine teşekkür etti.

Nikkei Asia tarafından görülen büyük bir ABD danışmanlık şirketinin iç yazışmasında O’Brien Trump’ın dışişleri bakanı olması en muhtemel aday, Pompeo ise savunma bakanı olması en muhtemel ikinci aday olarak gösteriliyor.

Notta savunma bakanlığı için ön sırada adı geçen Cumhuriyetçi senatör Tom Cotton daha önce Washington’a Tayvan politikasını değiştirme çağrısında bulunmuştu. ABD’nin bir savaşa müdahale edip etmeyeceği konusunda Pekin ve Taipei’de kasıtlı olarak belirsizlik yaratmak anlamına gelen “stratejik muğlaklık” yerine, esasen Çin’in saldırması halinde Amerika’nın Tayvan’ı savunacağını söyleyen “stratejik netlik” çağrısında bulundu.

Uzmanlar, ikili ilişkileri yönetmek için Tayvan’ın ABD’deki defacto temsilciliğinin de kilit önem taşıyacağı görüşünde.

Taipei ve Washington’daki kaynaklar, Trump’ın dönüşünün etkili bir elçi kriterlerini değiştirmesi nedeniyle Tayvan’ın Alexander Yui’nin yerini alacak yeni bir fiili ABD büyükelçisi atamayı düşünebileceğini söylüyor.

Bu arada Tayvan’ın yeni fiili ABD elçi yardımcısı Andrea Yi-Shan Yang önemli bir kanal olarak görülüyor. Başkan Lai ve Dışişleri Bakanı Lin ile yakın çalışmış, Demokratik İlerleme Partisi’nin genel sekreter yardımcılığını yapmış, Avustralya ve İngiltere’de eğitim görmüş bir isim.

Bu elçiler Çin ve ABD tarafından resmi olarak tanınmıyor. İlişkileri ‘kolaylaştırıcı’ fiili görev yürütüyorlar

Prospect Foundation adlı düşünce kuruluşunun başkan yardımcısı Raymond Sung, TFCC’de yaptığı konuşmada “Yang son derece yetenekli, Lin ve Lai ile doğrudan konuşabilir ve Washington’daki karar alıcılarla etkili bir şekilde iletişim kurabilir” dedi ve ekledi: “ABD’de DİP liderliği için yetenekli ve güvenilir bir kanal.”

Trump’ın atamaları konusunda ise Sung, “Üst düzey bakanlar Elon Musk ya da onun gibiler yerine profesyonel olanlardan seçildiği sürece emin ellerdeyiz” dedi.

Cuma günü düzenlenen ayrı bir TFCC brifinginde Tayvan Çevre Bakanı Peng Chi-ming, ABD ile teknoloji ve iklim işbirliği konusunda iyimserliğini koruyarak Washington’daki değişimin “büyük bir sorun” olmayacağını söyledi.

Peng, “ABD’nin Tayvan’a ihtiyacı olduğunu düşünüyorum – tedarik zinciri desteği ve ayrıca çip desteği – bu nedenle ilişkinin çok fazla değişmeyeceğini düşünüyorum” dedi.

Trump ilk döneminde ABD’yi iklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşması’ndan çekmiş olsa da Peng, tedarik zincirlerinin karbonsuzlaştırılmasının sadece hükümetler tarafından değil özel sektör tarafından da yönlendirildiğini söyledi.

Elektrikli araçlar, açık deniz rüzgar çiftlikleri ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına atıfta bulunan ve Amerika’nın küresel lider konumunu vurgulayan Peng, “Başkan Trump’ın iklim teknolojisinden vazgeçmeyeceğini düşünüyorum” dedi. Ayrıca önümüzdeki dört yıl içinde görüşmeler için ABD’yi ziyaret etmeyi umduğunu söyledi.

Bu arada Tayvan Ekonomi Bakanı Kuo Jyh-huei perşembe günü yaptığı açıklamada, gümrük vergisi riski göz önüne alındığında hükümetin Tayvanlı şirketlerin “üretim üslerini Çin dışına taşımaları için yardımda bulunacağını” söyledi.

Economist Intelligence Unit analistlerinden Nick Marro, Trump’ın teknoloji ihracatı kontrollerini ve Çin’in çip hırslarına karşı diğer kısıtlamaları güçlendirmesiyle bu tedarik zincirleri üzerindeki baskının artabileceği uyarısında bulundu.

Marro, “Bir başka Çin-ABD ticaret savaşı, Taiwan Inc. için tedarik zincirlerini Güneydoğu Asya veya Hindistan’a kaydırma aciliyetini destekleyebilir,” dedi. “Ancak Çin’in düşük maliyetli üretim ekosistemi, yetenek havuzları ve sofistike endüstriyel kümelenmeleri göz önüne alındığında, Tayvanlı firmaların toplu halde Çin dışına taşınması pek olası değil” diye ekledi.

Diplomasi

AB ve Birleşik Krallık savunma anlaşması planlarına son şeklini verecek

Yayınlanma

Keir Starmer ve Ursula von der Leyen bugün (24 Nisan) yeni bir Birleşik Krallık/AB savunma paktı ve hassas bir alan olan balıkçılık hakları konusunda bir anlaşmaya yönelik planlara son şeklini vererek daha geniş kapsamlı bir ekonomik anlaşmaya yönelik müzakerelerin önünü açacaklar.

Birleşik Krallık Başbakanı ve Avrupa Komisyonu Başkanının 19 Mayıs’ta yapılacak zirvede bir savunma ve güvenlik paktı ile mevcut balıkçılık düzenlemelerinin yenilenmesini duyurmaları bekleniyor.

Görüşmeler hakkında Financial Times’a (FT) bilgi veren çok sayıda yetkili, savunma anlaşmasının güven tesis edeceğini ve yeni bir gençlik hareketlilik programı, enerji işbirliği ve gıda ve tarım ürünleri ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması gibi konularda hassas görüşmelere kapı açacağını söyledi.

İngiliz yetkililer Starmer’in bugün Londra’da Von der Leyen ile uluslararası enerji güvenliği zirvesi marjında bir saat süren bir görüşme yapmasının beklendiğini söyledi. Yetkililerden biri “güçlü bir kişisel ilişkileri olduğunu” söyledi.

Anlaşmaya 19 Mayıs’ta diğer alanlardaki işbirliğini belirleyen bir belgenin de eşlik etmesi bekleniyor. Zirve hazırlıkları hakkında bilgi veren bir AB diplomatı, “Plan ileriye dönük ortak bir yol belirleyen bir belge yayınlamak,” dedi. Bir İngiliz yetkili de, “19 Mayıs başlangıç noktası olacak,” diye ekledi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi üç kişiye göre, balıkçılıkla ilgili sıkıntılı meselenin, Birleşik Krallık sularındaki mevcut balıkçılık kotalarının en az iki yıl süreyle devam ettirilmesi ve AB teknelerine Fransa ve diğer kıyı ülkelerinin talep ettiği kesinliğin sağlanması yoluyla çözülmesi bekleniyor.

Buna karşılık, Birleşik Krallık savunma şirketleri, bloğun Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) projesi kapsamında silah alımlarını finanse etmek için AB destekli olası 150 milyar avroluk kredilere erişim hakkı kazanacak.

Brüksel’in aralarında Norveç, Arnavutluk, Güney Kore ve Japonya’nın da bulunduğu altı ülkeyle yasal bağlayıcılığı olmayan güvenlik anlaşmaları bulunuyor ancak İngiltere ve AB müzakerecileri potansiyel olarak daha derin bir ikili ortaklığı görüşüyorlar.

SAFE programı, AB üyelerinin Brüksel’in belirlediği mali sınırların dışında, AB bütçesi tarafından desteklenen ve maliyeti düşüren tahviller ihraç etmelerine olanak tanıyacak. Program, AB üye ülkeleri ve AB ile güvenlik anlaşması olan ülkelerdeki üreticilerden silah alımlarını finanse etmek üzere tasarlandı.

Üst düzey bir AB diplomatı, “Avrupa savunma politikası Birleşik Krallık olmadan düşünülemez. İşte bu nedenle İngiltere’nin SAFE’ye tıpkı Norveç gibi yakından dahil olması gerekiyor,” dedi.

Birçok üye ülke anlaşmayı kabul etmesi için Fransa’ya baskı yaptı fakat Paris, Brexit sırasında yapılan bir anlaşmanın sona ereceği Haziran 2026’dan sonra Birleşik Krallık balık stoklarına erişimin aynı seviyede kalması konusunda ısrar etti. Bazı üye devletler hâlâ balık konusunda en az beş yıllık bir anlaşma için bastırıyor.

AB ve Birleşik Krallık savunma konusunda yakınlaşıyor

İki tarafın, Birleşik Krallık ve AB arasında elektrik ticaretinin geliştirilmesi gibi enerji alanındaki işbirliğini derinleştirmesi ve elektrik ara bağlantıları gibi altyapıların inşa edilmesi için gereken süreyi yansıtacak şekilde muhtemelen daha uzun bir vadeye yayması bekleniyor.

Zirve bildirisi ayrıca iki tarafın karbon emisyonu ticaret sistemlerinin yeniden bağlantılandırılmasına ilişkin gelecekteki görüşmeler için bir yol haritası belirleyecek.

Bir AB diplomatı, “Veterinerlik anlaşması, ETS ve gençlik hareketliliğini içerebilecek ortak bir anlayış olacak. Bu hâlâ hareketli bir hedef, ama havadaki müzik kesinlikle olumlu. 19 Mayıs’a kadar bir iniş bölgesi olabileceğine dair inandırıcı bir umut var,” dedi.

Bir Downing Street yetkilisi de her iki tarafta da gerçek bir istek bulunduğunun altını çizdi. Bir başka üst düzey İngiliz yetkili ise anlaşma şansını “75/25” olarak değerlendirdi.

Bir AB diplomatı, balıkçılık hakları konusundaki mücadelenin güvenlik anlaşması planlarından ayrıldığını ancak anlaşmanın diğer unsurları üzerinde “yoğun müzakerelerin” devam ettiğini söyledi.

Bu unsurlar arasında güvenlik, hareketlilik ve göç, enerji piyasalarının yeniden bağlanması ve Manş Denizi üzerinden ticareti yapılan hayvan ve bitki ürünleri üzerindeki sınır kontrollerinin kaldırılmasına yönelik bir ‘veterinerlik anlaşması’ yer alıyor.

İngiltere’nin temel taleplerinden biri olan gençlerin hareketliliği ve sanatçıların AB’de turne yapma hakları konusunda çözülmesi gereken önemli boşluklar bulunuyor. Fakat AB yetkilileri Londra’nın, İngiltere’nin AB kural ve standartlarını otomatik olarak kabul edeceği ve Avrupa Adalet Divanı’nın (AAD) AB hukukuyla ilgili konularda nihai hakem olacağı “dinamik uyum” ilkesini kabul ettiğini söyledi.

Anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği ve AAD’ın yargı yetkisinin pratikte nasıl işleyeceği gibi hassas konular ise hâlâ müzakere edilmeyi bekliyor.

Bir yetkili, “Daha acil olan soru ise Birleşik Krallık’ın dinamik uyum uygulamasını ve AB kurallarını Birleşik Krallık hukukuna aktarmasını sağlayacak mekanizmaları nasıl hayata geçireceği,” diyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD Kongre üyesi: Colani, İsrail ile normalleşmeye sıcak bakıyor

Yayınlanma

ABD Kongre Üyesi Cory Mills, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed Şara) ile iktisadi yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile İsrail arasında barış sağlanması koşulları üzerine görüşmeler yaptığını söyledi.

Floridalı Cumhuriyetçi Temsciler Meclisi üyesi Mills, Bloomberg’e telefonla verdiği demeçte, bir grup etkili Suriyeli Amerikalı tarafından organize edilen resmi olmayan bir bilgi toplama misyonu için geçen hafta Şam’a gittiğini ve seyahatinden döndüğünde yakın olduğu ABD Başkanı Donald Trump ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’a bilgi vermeyi planladığını söyledi.

Mills’in Şara’dan Trump’a bir mektup ileteceğini söyleyen milletvekili, mektubun içeriğine ilişkin ayrıntı vermedi.

Suriyeli-Amerikalı kolektifler, aralık ayında Colani liderliğindeki Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) saldırısıyla devrilen eski Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad yönetimine uygulanan ağır yaptırımların kaldırılması için ABD hükümeti nezdinde lobi faaliyetleri yürütüyor.

“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası

Mills, Colani ile 90 dakika görüştüğünü ve Trump yönetiminin insani yardım amacı dışında Suriye hükümetiyle iş yapan herkesi hedef alan kısıtlamaları hafifletmesi ya da kaldırması için ABD’nin nelerin gerçekleşmesini beklediğini ortaya koyduğunu söyledi.

Hem Katar hem de Suudi Arabistan HTŞ yönetimini iktisadi olarak desteklemek istediklerini ama ABD yaptırımlarının kendilerini engellediğini söylüyor.

Mills, Şara’dan Esad döneminden kalan kimyasal silahların imha edilmesini sağlamasını ve komşu Irak gibi ABD müttefikleri de dahil olmak üzere “terörle mücadele” girişimlerini koordine etmesini istediğini söyledi.

Mills, HTŞ liderinin ayrıca ülkede kalan yabancı cihatçılarla nasıl başa çıkacağını göstermesi ve Suriye liderine güvenmeyen ve yaptırımların kaldırılmasına karşı çıkan ABD müttefiki İsrail’e güvence vermesi gerektiğini söyledi.

İsrail ordusu, HTŞ’nin kontrolü ele geçirmesinden bu yana hem Şam’ın güneybatısında daha fazla toprağı işgal etti, hem de Suriye askeri tesislerini neredeyse tamamen imha etti.

Suriye 1979’dan beri ABD’nin “terörizmin devlet sponsorları” listesinde yer alıyor.

Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi

Mills, Colani’nin ABD’nin endişelerini gidermeye açık olduğunu ve kendisine Suriye’nin doğru koşullar altında, Trump’ın ilk döneminde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirdiği İbrahim Anlaşmalarına katılmakla ilgilendiğini söylediğini aktardı.

Eski İngiliz diplomat Craig Murray de yakın zamanda HTŞ liderliğindeki Suriye yönetiminin, 2026’nın sonuna kadar İsrail’i tanıyacaklarına dair Birleşik Krallık’a güvence verdiğini söylemişti.

Mills, Şara ile yaptığı görüşmeyi olumlu olarak nitelendirdi ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile de görüştüğünü söyledi.

ABD’nin 2003’teki işgalinden sonra Irak’ta görev yapmış eski bir ordu mensubu olan Mills, “İhtiyatlı bir iyimserlik içindeyim ve açık diyaloğu sürdürmek istiyorum. Bir noktada Almanya ve Japonya da düşmanımızdı ama Suriye’de istikrarı sağlamak istiyorsak bunun ötesine geçmeliyiz,” dedi.

Daha önce “Ebu Muhammed el-Colani” olarak bilinen 42 yaşındaki Şara, Irak El Kaide’sine, Irak İslam Devleti’ne mensuptu ve IŞİD lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin yönlendirmesiyle 2011’deki Esad karşıtı ayaklanmasının başlamasıyla Suriye’ye geçerek burada Nusra Cephesi’ni kurarak çok sayıda kanlı saldırıya önderlik etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Avrupa, Ukrayna’dan toprak tavizi istiyor

Yayınlanma

Financial Times gazetesinin haberine göre Almanya, Fransa ve İngiltere, ABD’nin Ukrayna barışına yönelik sertleşen tutumu ve Başkan Donald Trump’ın artan rahatsızlığı nedeniyle derin endişe duyuyor. Üç Avrupa ülkesi, Kiev’i ‘kırmızı çizgilerini’ geçmeden toprak tavizlerine yönlendirecek bir uzlaşma formülü üzerinde çalışıyor. Ancak Ukrayna ve Avrupalı ortakları, herhangi bir toprak görüşmesinden önce Rusya’nın ateşkes ilan etmesini şart koşuyor.

Financial Times gazetesi, diplomatik istişareler hakkında bilgi sahibi bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin, ABD’nin Ukrayna’da barışçıl çözüm konusundaki sertleşen tutumu ve Başkan Donald Trump‘ın artan rahatsızlığı nedeniyle giderek daha fazla endişe duyduğunu bildirdi.

Gazetenin görüştüğü kaynağa göre, üç Avrupa devletinin liderliği şu anda Kiev’in “kırmızı çizgilerini” aşmasına izin vermeyecek, ancak nihai barış anlaşmasının bir parçası olarak toprak tavizlerine itecek bir uzlaşma yaklaşımı geliştirmeye çalışıyor.

Daha önce Axios portalına bilgi veren kaynaklara göre, Washington yönetiminin barış planının temelinde Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması yatıyor.

Bu belgenin görüşülmesi, 23 Nisan’da Londra’da yapılması planlanan ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Fransa, Almanya ve İngiltere dışişleri bakanlarının katılması beklenen toplantıda ele alınacaktı.

Fakat zirveden kısa süre önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olarak tanınmasını kamuoyu önünde reddetti.

The New York Times gazetesinin aktardığına göre, bu durum Rubio’nun müzakerelere katılmaktan vazgeçmesine neden oldu.

Fransa ve Almanya dışişleri bakanları da kısa süre sonra benzer kararlar aldı.

ABD Başkanı Donald Trump ise, Zelenskiy’nin Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımayı reddetmesinin barış anlaşmasının imzalanmasını engelleyebileceğini ve savaşın sona ermesini tehlikeye atabileceğini belirtti.

Trump, Ukrayna’daki durumu “ağır” olarak nitelendirdi ve Zelenskiy’nin pozisyonunu değiştirmezse, “üç yıl süren savaşın ardından tüm ülkeyi kaybedebileceği” uyarısında bulundu.

Vance: Barış için hem Ukrayna hem Rusya toprak tavizi vermeli

Trump yönetiminin, Axios‘un aktardığı planının detaylarına göre, Rusya, ele geçirdiği Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson oblastları üzerindeki kontrolünü sürdürüyor.

Aynı zamanda, Zaporojye Nükleer Santrali’nin Ukrayna’nın kontrolüne geçmesi öngörülüyor, ancak yönetimi ABD tarafından yapılacak.

Ayrıca, Ukrayna’nın NATO’ya katılma planlarından vazgeçmesi ve ABD ile Ukrayna’nın doğalgaz kaynaklarının ortak geliştirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalaması şart koşuluyor.

Bunun yanı sıra Trump, Kırım’ın Rusya Federasyonu’na bağlandığı 2014 yılından bu yana Moskova’ya uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını başlatmaya hazır.

Bloomberg‘in edindiği bilgilere göre, Ukrayna ve Avrupalı ortakları ABD’nin planını bütünüyle reddetmiyor, ancak Kiev ve AB ülkeleri, ilk adımın Rusya tarafından bir ateşkes ilan edilmesi konusunda ısrar ediyor.

İsmi belirtilmeyen diplomatlar, bunun olmadan herhangi bir toprak meselesinin tartışılamayacağını vurguluyor.

Bununla beraber, Ukrayna ve müttefikleri, gelecekteki anlaşmanın Batılı ülkelerden güvenlik garantileri içermesini talep ediyor.

Söz konusu tedbirlerin, Kiev’in ulusal egemenliğini savunmak için gerekli düzeyde donatılmış ve personelce güçlendirilmiş, muharebe yeteneği yüksek bir orduyu sürdürmesini sağlaması bekleniyor.

Ukrayna’nın Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımayı reddetmesi Washington’ı kızdırdı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English