Asya
Tokyo mahkemesi Birleşme Kilisesi’nin dini kurum statüsünü iptal etti

Tokyo Bölge Mahkemesi salı günü, bağış toplarken uyguladığı zorlayıcı taktikler nedeniyle tepki çeken Birleşme Kilisesi’nin vergiden muaf tutulmasını sağlayan dini şirket statüsünün elinden alınmasına karar verdi.
Eski Başbakan Shinzo Abe’ye düzenlenen suikastın tetiklediği yasal prosedür, 1,5 yıl süren kapalı kapılar ardındaki duruşmaların ardından sona erdi.
Mahkeme kararı ile birlikte, resmi adı Dünya Barışı ve Birleşme için Aile Federasyonu olan, Moon tarikatına bağlı örgütlenmenin vergiden muaf tutulmayacağı için mali olarak olumsuz etkilenmesi bekleniyor. Ancak faaliyetlerine devam etmesine izin verilecek.
Kararın ardından kilise internet sitesinde hayal kırıklığını dile getirerek kararı “adaletsiz” olarak nitelendirdi ve kararın Japonya’daki dinler için büyük bir sarsıntı olacağını savundu.
“Eski Başbakan Abe’nin öldürülmesinden bu yana, medyada ve sosyal medyada kuruluşumuz hakkında çok sayıda yanlış bilgi dolaşıyor” dedi ve ekledi: “Kamuoyunun cemaatimize karşı ayrımcılık yapmamasını içtenlikle rica ediyoruz.”
Grup, Tokyo Yüksek Mahkemesi’ne temyize gitmeyi planladığını söyledi.
Kararı veren mahkeme başkanı Yargıç Kenya Suzuki, din özgürlüğü hakkı göz önünde bulundurulsa bile “kararın gerekli ve kaçınılmaz olduğunu” söyledi.
Kararda, grubun 2009 yılında iç yönetimini revize ederek cemaatinin bağış talep ederken zorlayıcı taktikler uygulamasını engellediği, ancak buna rağmen grup üyelerinin benzer taktikler uygulamaya devam ettiği ve halka zarar verdiği belirtildi.
Suzuki, “eşi benzeri görülmemiş büyüklükte zararlar meydana geldi” dedi.
Birleşme Kilisesi’nin şüpheli taktikleri, Temmuz 2022’de Abe’yi öldüren zanlının, ailesinin mali çöküşünden Abe’yi sorumlu tutmasıyla ortaya çıktı. Zanlı, annesinin tarikata yaptığı aşırı bağışlardan dolayı isyan etti ve tarikatla olan güçlü bağları sebebiyle ailesinin çöküşünden Abe’yi sorumlu tuttu.
Vurulma olayının ardından, tarikatın çok sayıda eski takipçisi ve aileleri benzer hikayelerle ortaya çıktı. Tarikatın pek çok aileye zarar verdiği tespit edildi.
Ekim 2023’te eğitim bakanlığı Tokyo Bölge Mahkemesi’ne başvurarak Birleşme Kilisesi’nin dini şirket statüsünün iptal dilmesini talep etti.
Bu, Japonya’da bir mahkemenin bir grubun dini şirket statüsünü elinden aldığı üçüncü olay. Birleşme Kilisesi’nden önce bu tarikatlar arasında Tokyo metrosuna 1995 yılında düzenlenen sarin gazı saldırısından sorumlu olan Aum Shinrikyo ve en üst düzey lideri dolandırıcılıktan hüküm giyen Wakayama Eyaletindeki Myokakuji Tapınağı geliyor.
Ancak ilk kez bir mahkeme, cezai mahkumiyetler yerine sadece bir grubun yasadışı eylemlerine ilişkin sivil mahkeme bulgularına dayanarak karar veriyor.
Önceki davaların aksine, Birleşme Kilisesi herhangi bir cezai suçlamayla karşı karşıya kalmamıştır.
Tokyo Bölge Mahkemesi, eğitim bakanlığının talebini sadece çeşitli mahkemelerin kilisenin uygulamalarını hukuka aykırı olarak kabul ettiği ve toplamda 2.2 milyar Yen’i (14.6 milyon $) aşan tazminatlara hükmettiği 32 hukuk davasının sonucuna dayanarak kabul etti.
Bakanlık, kilisenin davranışlarının hukuka aykırı olduğunu kabul eden hukuk mahkemesi kararlarının Dini Şirketler Yasası kapsamındaki yasa ihlali kriterlerini karşıladığını savundu. Kilise ise yasanın sadece cezai ihlallere atıfta bulunduğunu ve haksız fiil gibi sivil davaların dikkate alınmaması gerektiğini savundu.
Yasa ayrıca yasadışı faaliyetlerin kamu yararına önemli ölçüde zarar vermiş olmasını da gerektiriyor.
Bakanlık, kilisenin kırk yıl boyunca tekrar tekrar ve sürekli olarak büyük bağışlar talep etmesinin takipçilerini mali ve duygusal sıkıntıya zorladığını ve bu nedenle bu eşiği karşıladığını iddia etti. Bakanlık, davasını oluşturmak için 32 hukuk mahkemesi kararına ek olarak 170’ten fazla mağdurun ifadesini topladı.
Birleşme Kilisesi ise bağışların dini ifadesinin bir parçası olduğunu savundu ve 2009 yılında iç uyum önlemlerini uygulamaya koyduğunda ısrar etti. O zamandan bu yana şikayetlerin büyük ölçüde azaldığını ve eylemlerinin bakanlık tarafından iddia edilen kötü niyetten yoksun olduğunu savundu.
Bu ayın başlarında görülen ayrı bir davada Yüksek Mahkeme, Birleşme Kilisesi’nin kasıtlı veya ihmalkar zarar içeren sivil ihlallerinin, grubun dini şirket statüsünün elinden alınması için gerekçe olabileceğine karar verdi.
Amerika
Çinli teknoloji şirketleri Nvidia’sız yerli yapay zeka geleceğine hazırlanıyor

Dev Çinli teknoloji şirketleri, Nvidia işlemcilerin stoklarının azalması ve ABD’nin ihracat kontrollerinin sıkılaştırılmasıyla mücadele ederken, yapay zeka (AI) geliştirme çalışmalarını yerli çiplere geçirme konusunda uzun ve zorlu bir sürece başladı.
Sektör yöneticilerine göre, Alibaba, Tencent ve Baidu, yapay zeka ile ilgili artan iç talebi ve müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yarı iletkenleri test etmeye başlayan şirketler arasında yer alıyor.
ABD ile Çin arasındaki ticaret geriliminin artması, Donald Trump yönetiminin geçen ay tercih ettikleri çip olan Nvidia’nın H20’nin satışını kısıtlamasına yol açtığı için, acil durum planlamalarını hızlandırmak zorunda kaldılar. H20, Joe Biden dönemindeki kısıtlamalara uymak için tasarlanmış, özellikleri azaltılmış bir üründür.
Konuya yakın kaynakların Financial Times’a aktardığına göre, kontrollerin sıkılaştırılması, Çinli teknoloji gruplarının hamlelerine aciliyet kattı, zira mevcut Nvidia stokları AI geliştirmeyi ancak gelecek yılın başlarına kadar sürdürebilecek.
Yeni çip siparişlerinin teslimatı genellikle üç ila altı ay sürüyor ve Nvidia’nın Trump’ın daha sıkı ihracat kurallarına uygun ve yerel rakiplerine karşı yeterince rekabetçi yeni bir işlemciyi Çin’e ne zaman sunabileceği veya sunup sunamayacağı belirsizliğini koruyor.
Baidu’nun yapay zeka bulut grubu başkanı Shen Dou, geçen hafta analistlere, şirketin Nvidia’nın yerine özellikle problem çözme çıkarım işlemleri için çeşitli çip seçenekleri arasından seçim yapabileceğini söyledi.
Shen, “Zamanla, yerli olarak geliştirilen kendi kendine yeten çipler ve giderek daha verimli hale gelen yerli yazılım yığınlarının birlikte Çin’in yapay zeka ekosisteminde uzun vadeli inovasyon için güçlü bir temel oluşturacağına inanıyoruz” dedi.
Alibaba CEO’su Eddie Wu, bu ayın başlarında yaptığı kazanç açıklamasında, “Artan müşteri talebini karşılamak için çeşitli çözümleri aktif olarak araştırıyoruz” dedi.
Başka bir kazanç açıklamasında, Tencent Başkanı Martin Lau, şirketinin çipleri daha verimli kullanmaya çalışırken alternatif ürünleri de değerlendirdiğini söyledi.
“Önümüzdeki birkaç nesil için eğitim modellerimizi sürdürmek için yeterli sayıda yüksek kaliteli çipe sahip olmalıyız” diyen Lau, Tencent’in artan çıkarım ihtiyaçlarını karşılamak için “potansiyel olarak diğer çipleri kullanabileceğini” de sözlerine ekledi.
Çin devlet güvenlik bakanlığına bağlı bir düşünce kuruluşu bu ay, Washington’un ihracat kontrollerinin acı verici olmakla birlikte, “Huawei’nin Ascend çip serisi en iyi örnek olmak üzere, yerli yüksek kaliteli AI çiplerinde bağımsız inovasyonda bir patlama başlattığını” söyledi.
Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, sosyal medya paylaşımında “Çin’deki yerli kuruluşlar Ascend çiplerinin büyük ölçekli tedarikine ve kullanımına çoktan başladı” dedi.
Şu ana kadar Huawei’nin çiplerinin en büyük alıcıları, China Mobile gibi devlet şirketleri ve savunma, sağlık veya finans gibi hassas sektörlerdeki şirketlerdi. Şimdi, çok daha geniş bir yelpazedeki yerli teknoloji şirketlerinin Çin’in ulusal şampiyonu olan şirketin çipleri için rekabet etmesi bekleniyor.
Huawei’yi olası bir alternatif olarak görenler, Washington’un bu ay ihracat kontrolleriyle ilgili bir kılavuz yayınlayarak, bu çiplerin “dünyanın herhangi bir yerinde” kullanılmasının şirketlerin cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunmasının ardından, Ascend çiplerinin test edilmesi konusunda büyük ölçüde sessiz kaldılar.
GF Securities’in analistleri, Nvidia’nın ABD ihracat kurallarına uygun, Çin’e ihraç edilecek yeni çiplerin üretimine temmuz ayı başında başlayabileceğini tahmin ediyor.
Rapora göre, yeni işlemci Nvidia’nın gelişmiş Blackwell ürününü temel alsa da, büyük miktarda verinin hızlı işlenmesi için önemli bir bileşen olan yüksek bant genişliğine sahip bellek (HBM) içermeyecek.
Yeni işlemcilerin Nvidia’nın yüksek hızlı bağlantı teknolojisi NVLink’e sahip olup olmayacağı gibi bazı önemli detaylar ise hala belirsizliğini koruyor.
Çarşamba günü yapılan bir analist kazanç raporu toplantısında, Nvidia CEO’su Jensen Huang, Çin için yeni bir ürün düşünürken seçeneklerinin sınırlı olduğunu söyledi. “Şu anda elimizde hiçbir şey yok” dedi.
Teknoloji grupları, sistemlerini Nvidia çiplerinden yerli alternatiflere geçirme kararı alırsa, önemli maliyetlerle karşı karşıya kalacak. Başlangıçta Nvidia’nın CUDA yazılım çerçevesini kullanarak geliştirilen eğitim kodunu Huawei’nin CANN’ına taşımak son derece zaman alıcı ve diğer sorunların yanı sıra hata ayıklama ve optimizasyon için Huawei mühendislerinin önemli desteğini gerektiriyor.
Önde gelen bir Çinli teknoloji şirketi yöneticisi, Huawei’ye geçişin AI ile ilgili geliştirmelerde yaklaşık üç aylık bir kesintiye neden olacağını tahmin etti.
Çoğu şirket, AI eğitiminin mevcut Nvidia çiplerinde devam ederken, Çin’de AI’nın yaygınlaşmasıyla talebin arttığı çıkarım için yerel işlemcilerin kullanıldığı hibrit bir yaklaşım düşünüyor.
Huawei, ortaklarının üretim kapasitesini artırmaya çalışırken ve kendi üretim tesisini kurarken, arz mevcut talebi karşılayamıyor.
Cambricon ve Hygon gibi diğer Çinli üreticilerin çipleri de teknoloji devleri tarafından test edilirken, Baidu ve Alibaba artan talebi karşılamak için kendi işlemcilerini geliştiriyor.
Nvidia CEO’su ABD’nin Çin’e yönelik çip kısıtlamalarının ‘başarısız’ olduğunu söyledi
Asya
SK Group Başkanı, Güney Kore ve Japonya’nın ABD’den ortak gaz alımını önerdi

Güney Kore iş dünyasının ağır toplarından SK Group Başkanı Chey Tae-won, Washington’un daha fazla Amerikan malı satın alma baskısına yanıt olarak, ülkesinin Japonya ile birlikte ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz satın almasını önerdi.
Chey, Nikkei Asia‘ya verdiği demeçte, bu fikri Güney Kore ve Japonya’nın ABD ile yaşadığı “ticaret sorunlarını” çözmek için Güney Kore ve Japonya’daki şirketlere önerdiğini söyledi. Chey, Tokyo’da düzenlenen Asya’nın Geleceği forumu sırasında konuştu.
“Enerjiyi ortaklaşa satın alarak Japonya ve Güney Kore, anlaşma hacmini artırabilir ve daha düşük fiyatlarla [kaynağı] elde etmek için daha büyük satın alma gücünden yararlanabilir” dedi ve bu işbirliğinin her iki ülkenin ulusal güvenliğini de artıracağını savundu.
Bu, çeşitli tarihi sorunlar nedeniyle uzun süredir anlaşmazlık yaşayan iki komşu ülke için alışılmadık bir öneri. Ancak Kore Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı da olan Chey, diplomatik ilişkilerin normalleşmesinin 60. yıldönümü olan 2025’te Güney Kore-Japonya işbirliğini giderek daha fazla vurguladı.
Chey’in çağrısı, Washington’un, iki ülkeye ticaret dengesizliğini azaltmaları için baskıyı artırması üzerine geldi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergisi politikalarını eleştirmekten kaçınan Chey, işbirliği yoluyla Güney Kore ve Japonya’nın “ABD ile kazan-kazan ilişkisi kurabilmesini umduğunu” vurguladı.
Güney Koreli holdingin başkanı salı günü Tokyo’da Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile bir araya geldi ve Nikkei’ye verdiği demeçte, iki ülkenin demografik düşüş ve ABD ile ticaret gerilimi gibi “ortak zorluklarını” görüştüklerini söyledi.
Hem Güney Kore hem de Japonya, Trump yönetiminin sırasıyla %25 ve %24 oranında uyguladığı gümrük vergileriyle karşı karşıya. Trump daha sonra, ABD’nin ticaret ortaklarıyla arasındaki ticaret dengesizliğini azaltmaya yönelik müzakerelere olanak sağlamak için 90 günlük genel bir moratoryum ilan etti.
Chey, Güney Kore ve Japonya arasındaki işbirliği vizyonunun, ortak satın alma, ortak depolama ve toplam maliyetleri düşürmek için toplu kullanım dahil olmak üzere enerji tedarik zincirinin geniş bir yelpazesini kapsadığını söyledi.
İki Asya ekonomisi, yarı iletkenlerle ilgili ürünler ve otomobiller gibi yüksek teknolojili ekipman ihracatına odaklanmaları da dahil olmak üzere birçok benzerlik gösteriyor. Tedarik zinciri birbiriyle iç içe geçmiş durumda; Güney Kore çip pazarında öne çıkarken, Japonya çip malzemeleri tedarik ediyor. İki ülke, LG Energy Solution, Toyota Group ve Panasonic Holdings gibi şirketlerin Kuzey Amerika ve diğer bölgelerde tedarik zincirleri kurmak için yatırım yaptığı elektrikli araç pilleri gibi alanlarda da rekabet halinde.
Ancak daha fazla entegrasyon için somut bir endüstriyel girişim bugüne kadar gerçekleştirilmedi. Güney Kore’nin önümüzdeki hafta yapılacak erken cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanması, Japonya’ya karşı daha sert bir tutum sergileyecek bir liderin iş başına gelme olasılığı nedeniyle, daha yakın işbirliği için yapılan çabalar da belirsizlikle karşı karşıya.
Asya
Pakistan ve Hindistan sınırdaki asker sayısını azaltıyor

Pakistan ve Hindistan sınırdaki asker sayısını azaltmaya hazır olduklarını açıkladı.
Pakistanlı üst düzey bir askeri yetkili cuma günü Reuters‘e, iki ülkenin bu ay nükleer silahlı komşu ülkeler arasında patlak veren çatışmadan önceki seviyelere kadar sınırlarındaki asker sayısını azaltmaya yakın olduklarını açıkladı. Ancak yetkili, krizin gelecekte tırmanma riskinin devam ettiğini de belirtti.
Her iki taraf da, ateşkes ilan edilmeden önce, son yılların en şiddetli çatışmalarında dört gün boyunca savaş uçakları, füzeler, insansız hava araçları ve topçu silahları kullandı.
Eski düşmanlar arasındaki son çatışmaların kıvılcımı, 22 Nisan’da Hindistan’ın Keşmir bölgesinde çoğu turist olan 26 kişinin öldürüldüğü saldırı oldu. Yeni Delhi, olayı Pakistan’ın desteklediği “teröristler”in üstlendiğini iddia etti, ancak İslamabad bu suçlamayı reddetti.
7 Mayıs’ta Hindistan, sınırın ötesindeki “terörist altyapı” olarak nitelendirdiği hedeflere füzeler fırlattı ve Pakistan da kendi saldırılarıyla karşılık verirken, her iki ülke de sınır boyunca ek asker konuşlandırdı.
Pakistan Genelkurmay Başkanı General Sahir Shamshad Mirza, Pakistan ve Hindistan ordularının asker sayısını azaltma sürecine başladığını söyledi.
“Neredeyse 22 Nisan öncesindeki duruma geri döndük… o noktaya yaklaşıyoruz ya da şu anda o noktaya ulaşmış olmalıyız” diyen Mirza, çatışmadan bu yana kamuoyuna açıklama yapan en üst düzey Pakistanlı askeri yetkili oldu.
Hindistan Savunma Bakanlığı ve Hindistan Genelkurmay Başkanlığı, Mirza’nın açıklamalarına ilişkin Reuters’ın yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Shangri-La Diyalog Forumu’na katılmak üzere Singapur’da bulunan Mirza, bu çatışma sırasında nükleer silahlara yönelik herhangi bir hareket olmadığını, ancak durumun tehlikeli olduğunu söyledi.
“Bu sefer bir şey olmadı” diyen Mirza, “Ancak kriz sırasında tepkiler farklı olabileceğinden, herhangi bir stratejik hesap hatasını hiçbir zaman göz ardı edemezsiniz” diye konuştu.
Ayrıca, bu seferki çatışmaların, her iki ülkenin de kısmen kontrolünde olan ancak tamamını talep ettiği Himalayalar’ın manzaralı bölgesi Keşmir’deki tartışmalı topraklarla sınırlı kalmaması nedeniyle, gelecekte tırmanma riskinin arttığını da belirtti.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, bu ay Pakistan’ı, Hindistan’a yeni saldırılar olması halinde Yeni Delhi’nin sınır ötesindeki “terörist sığınaklarını” tekrar hedef alacağı konusunda uyardı.
Pakistanlı general Mirza, “Bu (çatışma) komşu nükleer güçler olan iki ülke arasındaki eşiği düşürüyor… gelecekte, bu çatışma sadece tartışmalı bölgelerle sınırlı kalmayabilir. Tüm Hindistan ve tüm Pakistan’ı kapsayabilir ve bu çok tehlikeli bir eğilim” dedi.
Shangri-La Diyalog Forumu’nda iki ülke yetkililerinin bir araya gelmesi beklenmiyor.
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1
-
Dünya Basını6 gün önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Amerika1 hafta önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Görüş1 hafta önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Fas, Batı Afrika’da imparatorluk inşa ediyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
Robert Ford: Ahmed Şara ile 2023’te İdlib’de görüştüm
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Orta Doğu’daki ‘hasat turu’ dolu dolu sona erdi
-
Görüş2 hafta önce
İspanya’dan Türkiye’ye bakmak
-
Dünya Basını2 hafta önce
Dani Rodrik: Merkantilizm o kadar da kötü değil ama Trump’ınki en kötüsü