Bizi Takip Edin

Amerika

Trump kabinesine İsrail destekçilerini almaya devam ediyor

Yayınlanma

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, ocak ayından itibaren görev yapacak kabinesini oluşturmayı sürdürüyor.

Trump İç Güvenlik Bakanlığı için Güney Dakota Valisi Kristi Noem’u aday gösterdi.

Trump yaptığı açıklamada, “Sınırın güvenliğini sağlamak için ‘Sınır Çarı’ Tom Homan ile yakın bir şekilde çalışacak ve Amerikan Anavatanımızın düşmanlarımıza karşı güvende olmasını sağlayacaktır,” dedi.

Dindar bir Hıristiyan olarak bilinen ve Güney Dakota valisi olarak seçilen ilk kadın olan Noem, bu makamdaki ikinci dönemindeydi.

Trump yaptığı açıklamada Noem’in eyaletini yönetirken attığı önemli adımlardan birine atıfta bulunarak, “Kristi Sınır Güvenliği konusunda çok güçlü olmuştur. Teksas’ın Biden Sınır Kriziyle mücadelesine yardımcı olmaları için Ulusal Muhafız Askerlerini gönderen ilk Vali oldu ve bu askerler toplam sekiz kez gönderildi,” ifadelerini kullandı.

Noem bu yılın başlarında Güney Dakota’daki yerli kabilelerin uyuşturucu karteli endüstrisinden faydalandığını söylediği için eleştirilere maruz kalmış ve bu yorumu eyaletteki dokuz rezervasyonun tamamına girişinin yasaklanmasına neden olmuştu.

Noem bir sınır eyaletini temsil etmemesine rağmen, göçmenlik konusunda sert tutumlar alma konusunda uzun bir geçmişe sahip. Kongreye aday olduğu 2010 yılında, Senato Cumhuriyetçilerinin Obama yönetiminin Arizona göçmenlik yasasına karşı açtığı davayı engellemeye yönelik başarısız girişimini desteklemişti.

Ayrıca Trump’ın ilk döneminde federal kurumlarla işbirliği yapmayarak belgesiz göçmenleri koruyan “sığınak şehirlerin” cezalandırılması çağrısında bulunmuştu.

Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz oldu

Güney Dakota Valisi ayrıca “şahin” bir İsrail destekçisi olarak da biliniyor. Bu yılın başlarında Noem, eyaletteki haksız veya ayrımcı uygulamaların soruşturulmasında Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) Antisemitizm Çalışma Tanımının dikkate alınmasını gerektiren bir yasa tasarısını imzaladı. Yasanın adı “Tanrının Seçilmiş Halkının Güvenliğinin Sağlanması” idi.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz yasayı imzaladıktan sonra Noem’i överek onu “İsrail’in gerçek bir dostu” olarak tanımladı.

Yine Mart 2024’te Noem, kendi dişleri üzerinde çalışma yaptığını söylediği Teksas merkezli bir kozmetik diş hekiminin çalışmalarını tanıtmasının ardından bir tüketici savunma grubu olan Travelers United tarafından dava edildi.

Travelers United, Noem’in “12 Mart 2024 itibariyle bir sosyal medya fenomeni olarak çalışmaya başlamış göründüğünü” söyledi ve Valiyi “söz konusu şirketle mali ilişkisi olduğunu açıklamadan bir ürün ya da hizmetin reklamını yapmakla” suçladı.

Noem, X’te yanıt olarak, “Açık olmak gerekirse, iddia edilen ‘reklamlar’ için hiçbir zaman para almadım,” dedi.

Yeni İsrail Büyükelçisi Huckabee: “Filistinli diye bir şey yoktur”

Donald Trump, eski Arkansas Valisi Mike Huckabee’yi de ABD’nin İsrail Büyükelçisi olarak aday göstereceğini açıkladı.

Huckabee’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yakın bir ilişkisi vardır. Ayrıca Yahudi yerleşimcilere desteğini defalarca dile getirmiş ve İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’nın bir kısmını ilhak etmesi fikrini desteklemişti.

Trump yaptığı açıklamada, “Mike Huckabee İsrail’i ve İsrail halkını seviyor… Orta Doğu’ya barış getirmek için yorulmadan çalışacak,” dedi.

2015 yılında Huckabee, İsrail’in Batı Şeria ile ABD’nin Manhattan ile olduğundan daha güçlü bir tarihi bağı olduğunu ileri sürmüştü.

Bloomberg: Trump’ın atamaları İsrail’e desteği ve İran’a baskıyı artırmayı hedefliyor

Huckabee 2019’da ise kişisel olarak İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölümlerini ilhak etme hakkı olduğuna inandığını söylemişti.

Huckabee 2008’deki başkanlık adaylığı sırasında “Filistinli diye bir şey yoktur” demiş ve gelecekteki bir Filistin devleti için toprağın İsrail’den değil diğer Arap devletlerinden alınması gerektiğini savunmuştu.

İsrail halihazırda tarihindeki en yerleşimci yanlısı hükümete sahip ve İsrail sağındaki bazı kesimler Trump’ın ikinci yönetiminin ABD’deki en yerleşimci yanlısı yönetim olmasını umuyor.

Axios’a konuşan kaynaklara göre, Evanjelik bir papaz olan ve Trinity Broadcasting Network’te (TBN) bir program sunan Huckabee, Trump’ın görevdeki ilk döneminde İsrail’e büyükelçi olarak atanmak istiyordu.

Pentagon’un başına Fox News sunucusu Hegseth geldi

Trump’ın Pentagon şefi olarak Fox News sunucusu ve eski ordu mensubu Pete Hegseth’i seçmesi sürpriz bir hamle olarak görülüyor.

Bir televizyon sunucusu ve yazar olan Hegseth’in seçimi, Trump’ın bu görev için Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Başkanı Temsilci Mike Rogers ya da savunma odaklı başka bir Kongre üyesi gibi savunma alanında ağır toplardan birini seçeceği yönündeki spekülasyonların ardından geldi.

Trump salı gecesi yaptığı açıklamada, “Pete sert, akıllı ve Önce Amerika’ya gerçekten inanan biri. Pete’in dümende olmasıyla Amerika’nın düşmanlarının dikkati çekilecek. Ordumuz Yeniden Büyük Olacak ve Amerika Asla Geri Adım Atmayacak,” dedi.

Bu seçim, Trump’ın geçen hafta başkan seçilmesinden bu yana yaptığı diğer ulusal güvenlik hamlelerinden farklı. Şu ana kadar ulusal güvenlik danışmanı olarak Temsilci Mike Waltz’ı, Dışişleri Bakanlığı için ise Senatör Marco Rubio’yu seçti. Her ikisi de Amerika’nın askeri ve diplomatik gücü ve dünya çapındaki etkisi konusunda geleneksel görüşlere sahip.

Öte yandan Hegseth, askerlik hizmeti dışında Pentagon ya da hükümet deneyimi olmayan bir “yabancı” diye nitelendiriliyor.

CNN’e göre Trump, en büyük İsrail destekçilerinden Stefanik’e BM elçiliği görevini teklif etti

Trump, Hegseth’in son kitabı The War on Our Warriors’un (Savaşçılarımız Üzerine Savaş) seçiminde rol oynadığını söyledi. Trump, “Kitap, solcuların Savaşçılarımıza ihanetini ve Ordumuzu meritokrasi, ölümcüllük, hesap verebilirlik ve mükemmelliğe nasıl geri döndürmemiz gerektiğini ortaya koyuyor,” diye ekledi.

44 yaşındaki Hegseth, Trump’ın ilk destekçilerindendi. Hegseth, son sekiz yıldır Fox News sunuculuğu yapan madalyalı bir ordu muharip gazisi ve Trump’ın 2017’de David Shulkin’i bu göreve getirmesinden önce Gazi İşleri Bakanı olmak için en önemli adaylardan biriydi.

Princeton mezunu Hegseth, Koch kardeşler tarafından finanse edilen ve gaziler için sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınmasını savunan bir grup olan Concerned Veterans for America’nın eski CEO’su.

2021’de Minnesota Ulusal Muhafız binbaşısı olan Hegseth, Biden’ın göreve başlama töreninin güvenliğini sağlamak üzere Washington’daydı, fakat bazılarının beyaz milliyetçi gruplarla özdeşleştirdiği göğsündeki belirgin Kudüs Haçı dövmesi nedeniyle emirleri iptal edildi.

Yeni Pentagon şefi, beyaz milliyetçi ya da Hristiyan milliyetçi gruplara sempati duyduğu iddialarını reddediyor.

Hegseth, her ikisi de savaş suçlarından hüküm giymiş olan eski 1. Teğmen Clint Lorance ve Binbaşı Mathew Golsteyn’in 2019 yılında tamamen affedilmesini sağlayan askeri bir davada Trump’ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ayrıca, cinayet suçlamasıyla yargılandığı sırada askeri nişanları elinden alınan Astsubay Edward Gallagher’ın terfisi geri verildi.

Yeni CIA şefi Ratcliffe: İran karşıtı çizginin sert bir savunucusu

Trump, eski ulusal istihbarat direktörü John Ratcliffe’i bir sonraki CIA direktörü olarak atayarak kabinesine bir başka “dış politika şahini” ve güçlü bir İran karşıtı politikası savunucusunu ekledi.

Ratcliffe, giden Biden yönetiminin ateşkes sağlama ve Gazze’de Hamas tarafından esir tutulan rehineleri serbest bırakma çabalarının çoğuna öncülük eden Bill Burns’ün yerini alacak. 

Ratcliffe, Biden yönetimini, İsrail’in bu yılın başlarında Refah’a bir saldırı başlatmasını engellemek için istihbarat sakladığı iddiasıyla sert bir şekilde eleştirmişti.

Ratcliffe, Biden yönetimini “kritik [ABD istihbarat] varlıklarını Hamas gibi terörist gruplardan uzaklaştırmakla ve sonuçta 7 Ekim olaylarını öngörememek ya da engelleyememekle” suçlamıştı.

Yeni CIA şefi, üst düzey yönetim yetkililerinin, 11 Eylül sonrasında ABD istihbarat kurumlarının “Hamas ve diğer şiddet yanlısı Filistinli gruplar” hakkında casusluk yapmayı neredeyse tamamen bıraktıklarını ve Hamas’ın ABD için doğrudan bir tehdit oluşturmadığına inandıklarını itiraf ettiklerini ileri sürmüştü.

Ratcliffe RealClearDefense’teki yazısında, 7 Ekim’in ardından onlarca mevcut ve eski ABD’li yetkili, Kongre üyesi ve kongre yardımcısı, Ortadoğu’nun bu şekilde önceliksizleştirilmesinin ABD’yi savunmasız bıraktığını ve saldırıları öngörememesine neden olduğunu ifade ettiğini yazmıştı.

Politico’nun haberine göre Ratcliffe, 2020 seçimlerinden kısa bir süre önce İran’ı Trump’ın itibarını zedelemek ve “toplumsal huzursuzluğu kışkırtmak” amacıyla Amerikalılara “korkutucu e-postalar” göndermekle suçlamıştı. 

Fakat Ratcliffe’in İran’ın seçimlere müdahalesiyle ilgili açıklamaları sırasında, İranlı hackerlar bu grubun üyeleri gibi davransa da, beyaz ırkçı Proud Boys’a herhangi bir atıfta bulunmadığı bildirildi.

Ratcliffe ayrıca Biden yönetiminin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör örgütü statüsünden çıkarmayı düşünmesine karşı çıkan en yüksek sesli Trump yetkilileri arasında yer aldı.

Amerika

Hollywood, Trump’ın tarifeleri ile kurtulur mu?

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Hollywood stüdyolarına destek amacıyla yabancı filmlere gümrük vergisi getireceğini açıklamıştı.

Dün Trump, yabancı yapım filmlere gümrük vergisi getirme önerisinden “memnun” olup olmadıklarını öğrenmek için Hollywood yetkilileriyle doğrudan görüşeceğini söylemişti.

Pazar günü Trump, Truth Social’da yaptığı bir paylaşımda, ABD film endüstrisinin “çöküşünden” yakınmış ve yabancı ülkelerin film şirketlerine sağladığı vergi teşviklerinin “ulusal güvenlik tehdidi” oluşturduğunu ileri sürmüştü.

Trump’ın açıklamasının ardından Netflix, Disney, Warner Bros, Discovery, Paramount ve Comcast gibi büyük eğlence şirketlerinin hisseleri dün keskin düşüşler yaşadıktan sonra işlemlerin sonunda istikrar kazandı.

Çünkü yatırımcılar, Trump’ın planının film ve televizyon endüstrisi için sorun yaratacağını düşündü. Örneğin Netflix, toplam içeriğinin yaklaşık %75’ini uluslararası alanda üretiyor.

Fakat Trump’ın “kaygılarının” gerisinde gerçek bir yön de var: Araştırma şirketi ProdPro’ya göre, 2021’den 2024’e kadar ABD’deki film ve TV prodüksiyon harcamaları %28 azaldı. Vergi teşvikleri ve daha düşük işçilik maliyetleri, endüstriyi Kanada’ya ve Avustralya ve İngiltere’nin bazı bölgeleri gibi yabancı ülkelere çekti.

Geçen yıl, Birleşik Krallık film endüstrisinin kazandığı paranın yaklaşık üçte ikisi ABD’deki stüdyolardan ve yayın platformlarından geldi. Los Angeles, 2020 hariç, şehirde çekilen filmler açısından son otuz yılın en kötü yılını geride bıraktı.

Öte yandan sektör uzmanları ve analistler, sendikaların savunduğu bir tür federal film teşviki yerine genel bir gümrük vergisinin kafa karıştırıcı olduğunu ve sektöre zarar verebileceğini savunuyor.

Öncelikle, gümrük vergileri genellikle fiziksel mallar için uygulanır ve sınır görevlileri tarafından uygulanır. DVD’lere gümrük vergisi koyabilirsiniz, fakat üretimin hangi kısmına vergi uygulanacağı belirsiz.

Bazı filmler kısmen ABD’de, kısmen yurtdışında çekilir veya bir film ABD’de çekilip Birleşik Krallık’ta kurgulanabilir.

Dolayısıyla olası bir tarifenin nasıl işleyeceği belirsiz. ABD’nin yüzyıllardır yaptığı gibi, sınırları geçen fiziksel mallara gümrük vergisi uygulamak kolay fakat filmler gibi fikri mülkiyet hakları için bu o kadar kolay değildir. Bu durum, ABD hizmetler sektörünün misilleme amaçlı ticaret savaşına ne ölçüde sürükleneceği sorusunu gündeme getiriyor.

ABD, ihracatından daha fazla mal ithal etse de turizm, video abonelikleri, finansal hizmetler ve daha fazlasını içeren hizmetler sektöründe dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda.

Yabancı ülkelerin hizmet tüketimini kısıtlaması, milyonlarca kişiyi istihdam eden ve ABD’nin ticaret fazlası verdiği sektörleri olumsuz etkileyebilir. Özel sektör hizmet sektörünün GSYİH’ye katkısı %70’in üzerindeyken, mal üretimi sektörünün katkısı yaklaşık %16.

Bununla birlikte Trump, Hollywood ve ötesinde yaygın bir hayal kırıklığı yaratan, “yabancı ülkelerde üretilen” filmlere %100 gümrük vergisi getirileceğine dair açıklaması sonrasında, “sektöre zarar vermek istemediğini” söyleyerek tavrını yumuşatıyor gibi görünüyor.

CNBC’nin haberine göre Trump, planı film endüstrisi liderleriyle görüşmeyi planladığını söyledi. “Endüstriye zarar vermek istemiyorum, endüstriye yardım etmek istiyorum,” diyen Trump, herkesin amacı istihdam olduğu için yapımcıların da bu durumdan memnun olmasını istediğini ekledi.

Trump, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’u da hedef alarak, film endüstrisinin “diğer ülkeler tarafından yok edildiğini ve Los Angeles’ta olduğu gibi yetersizlikten de zarar gördüğünü” ileri sürdü.

Trump, “Vali son derece yetersiz bir adam, bunun elinden alınmasına izin verdi. Hollywood bu işi pek yapmıyor, güzel tabelaları var, her şey yolunda ama pek bir şey yapmıyorlar,” diye ekledi.

Demokrat Kaliforniya Valisi Gavin Newsom ise, Trump’ın “yabancı ülkelerde üretilen” filmlere %100 gümrük vergisi uygulayacağını açıklamasının ardından 7,5 milyar dolarlık vergi teşvik programı açıklamıştı.

Variety’ye yaptığı açıklamada Vali, “Başarılı eyalet programımızı temel alarak, yerli üretimi daha da güçlendirmek için Trump yönetimi ile işbirliği yapmaya hazırız,” demişti.

Demokrat Kaliforniya senatörü Adam Schiff de Trump’ın gümrük vergisi önerisini kınarken, federal vergi indirimi planını destekledi.

Schiff, “Tüm filmlere genel gümrük vergisi uygulanması, istenmeyen ve potansiyel olarak zararlı etkilere yol açacaktır, [fakat] sektördeki Amerikan işlerini geri kazanmak için önemli bir federal film vergi indirimi planını birlikte kabul etme fırsatımız vari,” dedi.

ABD’de vergi teşvik planları şu anda eyalet bazında uygulanıyor ve Newsom, nisan ayında Kaliforniya’nın teşviklerini 750 milyon dolara çıkarmak için bir plan açıklamıştı.

CNN’e konuşan birkaç film stüdyosu ve yayın sektörü yöneticisi ise, Başkan’ın bu önerisinin “ikonik bir sektörü yok edebilecek sonuçlarını düşünmediğini” ileri sürdü.

Sektör içinden bir kaynak, “İlk bakışta şok edici ve üretimin neredeyse tamamen durması anlamına geliyor. Ama gerçekte, bunu yapmaya yetkisi yok ve uygulaması çok karmaşık,” dedi.

United Talent Agency’nin başkan yardımcısı Jay Sures ise mevcut haliyle gümrük vergisinin “mantıklı olmadığını” savundu.

Amerikalı aktörlerin ve yönetmenlerin genellikle evlerine yakın yerlerde çalışmayı tercih ettiklerini belirten Sures, “Gerçek şu ki, Hollywood stüdyoları için herkesi uçağa bindirmek ve otel masraflarını karşılamak daha ucuz, çünkü işçilik maliyetleri, indirimlerin olmaması ve işleri yurtdışında yapma imkanı çok daha ucuz,” dedi.

Sures, yurtdışında film çekmenin çok daha ucuz olabileceğini belirtti ve bu nedenle genel bir gümrük vergisinin “film sektörünü durma noktasına getirebileceğini” söyledi.

Sures bunun, “çift grev ve içerik krizinden sonra Hollywood’un en son ihtiyacı olan şey” olduğunu belirtti.

Diğer kaynaklar ise CNN’e göre “daha açık fikirli” bir bakış açısı sergileyerek, Trump’ın birçok Amerikalıyı işsiz bırakan gerçek bir sorun olan “kaçak üretim” hakkında bir diyalog başlattığını iddia ediyor. 

Okumaya Devam Et

Amerika

Pegasus casus yazılımının üreticisi WhatsApp’a 170 milyon dolar ödeyecek

Yayınlanma

İsrailli casus yazılım şirketi ve Pegasus yazılımının üreticisi NSO Group, ABD federal mahkemesi tarafından WhatsApp ve ana şirketi Meta’ya yaklaşık 170 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.

NSO Group, son yıllarda çoğunlukla yer altında faaliyet gösteren casus yazılım pazarının simgesi haline geldi ve hükümetler tarafından muhalifleri, gazetecileri ve politikacıları gözetlemek için giderek daha fazla kullanılıyor.

2019’da başlayan sürecin son adımı olan bu karar, gizlilik savunucuları ve NSO Group’un tartışmalı Pegasus yazılımına karşı çıkanlar için büyük bir zafer olarak görülüyor.

Meta sözcüsüne göre karar, jüri üyelerinin bir günlük görüşmesinin ardından NSO Group’un WhatsApp’a 440.000 dolardan fazla tazminatın yanı sıra yaklaşık 167 milyon dolarlık cezai tazminat ödemesini öngörüyor.

Bu karar, NSO Group ile bağlantılı bir girişimin, 2019 yılında video görüşme sistemlerini istismar ederek çoğu sivil toplum kuruluşlarında çalışan yaklaşık 1.400 WhatsApp kullanıcısına kötü amaçlı yazılım göndermesinden kaynaklanıyor.

WhatsApp, komplo ortaya çıktıktan sonra mahkemeye şikayette bulunmuştu.

NSO Group, daha önce WhatsApp kullanıcı hesaplarını hacklemekten sorumlu bulunmuş ve casus yazılımların hedefi olan kuruluşların, kötü amaçlı yazılımları geliştiren şirketlerin peşine düşmesi için bir emsal oluşturmuştu.

Kararın hemen ardından Meta’nın sitesinde yayınlanan bir gönderide zafer kutlandı ve WhatsApp’ın “NSO’nun WhatsApp’ı bir daha hedef almamasını” sağlamak için mahkeme kararı almaya çalışacağı belirtildi.

Meta’nın casus yazılımların kötüye kullanımını ortaya çıkarmak için çalışan dijital haklar örgütlerine belirli bir miktar bağış yapacağı da eklendi. Ayrıca WhatsApp, araştırmacıların casus yazılımların küresel olarak nasıl kullanıldığını tam olarak anlamalarına yardımcı olmak için NSO Group yöneticileri ve diğer kişilerin ifade videolarının transkriptlerini yayınlamayı planlıyor.

Yazıda, “WhatsApp davasında bugün verilen karar, herkesin güvenliğini ve gizliliğini tehdit eden yasadışı casus yazılımların geliştirilmesi ve kullanımına karşı ilk zafer olarak, gizlilik ve güvenlik için önemli bir adım,” denildi.

Apple da NSO Group’a, müşterilerine karşı kullanılan casus yazılımlar nedeniyle tazminat talebiyle dava açmıştı fakat davanın Apple kullanıcılarının hassas verilerini ifşa edebileceği sonucuna vararak geçen yıl davayı geri çekti.

NSO Group, Pegasus casus yazılımının önemli suçluları yakalamak gibi iyi amaçlar için kullanıldığını savunarak eleştirilere defalarca karşı çıktı.

NSO Group’un küresel iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Gil Lainer salı günü yaptığı açıklamada, kararın “uzun bir yargı sürecinde bir başka engel” olduğunu savundu ve “Teknolojimizin ciddi suçları ve terörizmi önlemede kritik bir rol oynadığına ve yetkili devlet kurumları tarafından sorumlu bir şekilde kullanıldığına inanıyoruz,” dedi.

Lainer, “Kararın ayrıntılarını dikkatle inceleyeceğiz ve daha fazla dava ve temyiz dahil olmak üzere uygun yasal yollara başvuracağız,” dedi ve şirketin yasal çerçeve içinde çalışırken “kamu güvenliğini koruyan teknolojiler geliştirme misyonuna tam olarak bağlı olduğunu” ekledi.

Avrupa Parlamentosu da Pegasus’un AB ülkelerinde kullanımını araştırmak için bir komite kurmuştu.

Geçen yıl, Biden yönetimi, diğer ülkelerin casus yazılımları sorumlu bir şekilde kullanma taahhüdünü desteklemiş ve Trump yönetimi de kısa süre önce bu tür yazılımların kullanımına ilişkin bir davranış kuralları belirlemek için uluslararası çabalara destek açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Bloomberg: Yeni tarifelerin tek bir gemiye maliyeti 417 milyon dolar

Yayınlanma

Bloomberg’e göre, ABD’de Başkan Donald Trump’ın Çin’den gelen mallara uyguladığı %145’lik tarifelerin tek bir kargo gemisine bindirdiği yük 417 milyon dolar.

Amerikan yayınının buna örnek olarak incelediği gemi, ABD’ye giden binlerce konteyner dolusu mal taşıyan devasa OOCL Violet.

Gemi, Trump’ın 2 Nisan’daki gümrük vergisi açıklaması öncesinde ABD’ye giden malları yüklemeye başlamıştı. IHS Markit’in ayrıntılı konşimento verilerine göre, gemi Kaliforniya’ya ulaştığında toplam değeri en az 564 milyon dolar olan yük taşıyordu.

Bloomberg’in tahminlerine göre, malların yaklaşık %40’ı yeni %145 gümrük vergisine tabi olacak. Veriler, ithalatçı şirketlerin gemideki tüm mallar için en az 417 milyon dolarlık yeni gümrük vergisi ile karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Üstelik bu, mevcut ithalat ücretlerine ilave.

gemide çim biçme makineleri ve yedek parçaları bulunan Worldlawn Power Equipment şirketinin temsilcisi Tino Muratore, “Bu durum kesinlikle işleri etkiliyor. Bunun kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu bilmiyoruz… bu yüzden hepimiz bir nevi belirsizlik içindeyiz ve diğer seçenekleri araştırıyoruz,” dedi.

Violet gemisindeki yük, tüketim malları ve endüstriyel malzemelerin bir mikrokozmosunu temsil ediyor: balık, spor ayakkabı, forklift, lateks tıbbi eldiven, araba ön camı, makarna, tekerlekli sandalye ve sütyen.

Gümrük vergilerinin hesaplanması, ithal edilen ürünün türü, menşei ve Trump’ın açıklamasından sonraki hafta içinde sevk edilen mallar için geminin ABD’ye varmadan önce her limandan ayrılma zamanı gibi karmaşık bir dizi faktörü içeriyor.

Violet, ilk olarak Sarı Deniz’in kuzeyinde bulunan önemli bir liman kenti olan Dalian’da yükleme işlemlerine başladı. O dönemde, Çin mallarının çoğu, aslen Trump’ın fentanil krizinde Çin’in rolüne ilişkin endişelerinden kaynaklanan %20’lik ek ABD gümrük vergisine tabi tutuluyordu.

Sadece birkaç gün sonra, gemi Çin’in Ningbo limanından ayrılırken, otomobiller ve bazı alüminyum ve çelik ürünler için en yüksek yeni vergi oranı %45’e yükselmişti.

Violet’in müşterileri için en büyük darbe, geminin Şanghay’dan ayrılmasından sadece birkaç saat önce yürürlüğe giren son gümrük vergisi artışı oldu. Bu artışla Çin mallarına uygulanan yeni gümrük vergileri %145’e çıktı. Bu son dakika artışı tek başına, gemide yükü bulunan ABD şirketlerinin ithalat maliyetlerine 220 milyon dolar ek yük getirdi.

Violet’te kargo bulunan birçok şirket, Worldlawn Power Equipment dahil, ani gümrük vergisi artışlarına tepki vermek için sınırlı bir süreye sahipti. Muratore, “Denizde halihazırda sevkiyatı devam eden bazı ürünlerimiz vardı. Evet, herkes gibi biz de bu durumu nasıl atlatacağımızı bulmaya çalışıyoruz,” dedi.

Bloomberg, uluslararası lojistik uzmanlarına danışarak, son yönetmelikler ve ABD Gümrük ve Sınır Koruma kuralları ile birlikte Violet gemisindeki kargolar için Beyaz Saray’ın yeni gümrük vergilerinin maliyetini tahmin etmeye çalıştı.

İthalatçıların gümrük yetkililerine sağladıkları bilgilere bağlı olarak, ödenen gümrük vergilerinin kesin tutarı bu tahminlerden farklılık gösterebilir. Long Beach Limanında mallarını depolayan ithalatçılar, kargo serbest bırakılmadan önce oranlar değişirse farklı bir gümrük vergisi tutarı ile karşı karşıya kalabilir.

Hesaplamalara göre yeni gümrük vergileriyle Çin mallarının toplam değeri en az 409 milyon dolara ulaştı.

Örgü Giysiler

Violet gemisinde bulunan 5,7 milyon poundluk Çin menşeli örgü giysiler, tüm kategoriler arasında en yüksek tahmini yeni gümrük vergisine tabi oldu. Bu malların yaklaşık dörtte üçü en yüksek orana tabi. Bu kategori, Ross Stores’a gönderilen kadın yelekleri gibi büyük markaların ürünlerinden Kansas City’ye gönderilen 230.000 dolar değerindeki iş eldivenlerine kadar her şeyi içeriyor.

Endüstriyel Makine ve Aletler

Binlerce dolarlık ek gümrük vergisi, malların ne zaman yüklendiğine bağlı. Nebraska merkezli Big Joe Forklift, 95.000 dolar değerindeki toplayıcıları ve diğer depo ekipmanları, en yüksek oran yürürlüğe girdikten iki gün sonra gemiye yüklendiği için 109.000 dolar ek ödeme yaptı. Big Joe Forklift sözcüsü bu rakamları doğruladı, fakat başka yorumda bulunmadı.

Elektrikli Ekipman ve Parçaları

Trump’ın Çin’e karşı “misilleme” gümrük vergilerini artırmasından birkaç gün sonra, CBP bülteninde bazı elektronik ürünler için bir istisna duyuruldu. Violet gemisinde bulunan yaklaşık 4,7 milyon dolar değerindeki Çin malı TV monitörleri, dizüstü bilgisayarlar ve diğer aksesuarlar muhtemelen istisna kapsamına alınacak ve bu kategorideki ortalama gümrük vergisi oranı %67’ye düşecek.

Otomobiller, Kamyonlar, Bisikletler ve Parçaları

Otomobiller ve otomobil parçaları da “misilleme” tarifelerinden muaf tutuldu. Bunun yerine, %45’lik bir tarife var (çelik veya alüminyum tarifeleriyle çakışan tarifeler hariç), otomobil parçaları ise Çin malları için en düşük oranlardan biri olan %20’lik bir tarifeye tabi. Fakat, otomobil parçaları için uygulanan oran mayıs ayında tekrar artacak.

Plastik Ürünler

Etkilenen diğer ürünler arasında endüstriyel parçaların yanı sıra katlanabilir kurutma rafları, plastik saksılar, dekoratif çam kozalakları ve kabaklar gibi sıradan ev eşyaları da bulunuyor.

Long Beach Limanı, yayınladığı tahminlere göre, nisan ortasından mayıs ortasına kadar gemi seferleri ve ithalat hacminde yaklaşık %40’lık bir düşüş öngörüyor. Bu, tedarik zincirindeki değişikliklerin küresel ekonomiye etkisinin görülmesi için geçen tipik gecikmeyi yansıtıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English