Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Trump: Putin’i Moskova’yı vurmakla tehdit ettim

Yayınlanma

Donald Trump, Vladimir Putin’i Ukrayna’ya yönelik saldırılarının devam etmesi halinde Moskova’nın merkezine saldırmakla tehdit ettiğini söyledi. Trump, bu tehdidin Putin’i durdurduğunu savunarak, kendisi başkan olsaydı savaşın çıkmayacağını iddia etti.

ABD’de Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, Ukrayna’ya yönelik saldırılarına devam etmesi halinde Moskova’ya saldırmakla tehdit ettiğini öne sürdü.

Wall Street Journal‘a konuşan Trump, “Vladimir’e dedim ki: ‘Eğer Ukrayna’nın peşinden gidersen, seni öyle bir vururum ki inanamazsın bile. Moskova’nın tam ortasından vuracağım.’ Aynı zamanda, ‘Biz dostuz ve bunu yapmak istemiyorum ama başka seçeneğim yok’ diye de ekledim,” ifadelerini kullandı.

Trump’ın aktardığına göre, Putin bu tehdide “No way” (Asla ya da hiçbir şekilde) şeklinde cevap verdi.

Fakat Trump, Putin’i bir kez daha uyardığını ve “Çok acı çekeceksin, o [kanlı] kubbeleri kafandan söküp alacağım,” dediğini iddia etti.

Trump, bu görüşmenin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştiğine dair ayrıntı vermedi ancak Putin ile her zaman “harika bir ilişki” içinde olduklarını bir kez daha vurguladı.

Eski başkan, Putin’in “onun deli olduğumu bildiğini” de ifade etti.

Daha önce, bağışçılarla yaptığı özel bir toplantıda da Trump, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali durumunda Moskova’yı bombalayacağını söylemişti.

The Washington Post, bu açıklamanın bazı bağışçıları şaşkına çevirdiğini yazmıştı.

Trump, ayrıca Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in savaşın başlamasından sorumlu olduğunu iddia etti. Cumhuriyetçi başkan adayı, “Bu savaşın başlamasına asla izin vermemeliydi… Ukrayna artık eskisi gibi değil,” diye konuştu.

Trump, Ukrayna’nın Putin için “değerli bir hazine” olduğunu ve ABD’nin “aptallar” tarafından yönetildiğini gördüğünde Putin’in bu hazineyi ele geçirmeye karar verdiğini söyledi.

Eski başkan, “Ben orada [Beyaz Saray’da] olsaydım, bunlar yaşanmazdı,” diye ekledi.

Trump ayrıca defalarca Ukrayna savaşını sona erdirmek için 24 saatin yeterli olacağını dile getirmişti.

Bloomberg‘e göre, Trump, Ukrayna ve Rusya devlet başkanlarının katılımıyla bir barış zirvesi düzenlemeyi planlıyor.

Trump, Kiev’e askeri yardımı kesme tehdidinde bulunarak ve Moskova’yı ise Ukrayna ordusuna daha fazla silah yardımıyla tehdit ederek, her iki tarafı da müzakere masasına çekmeyi amaçladığını belirtmişti.

Trump’ın başkan yardımcısından Ukrayna’ya: Topraklardan ve NATO’dan vazgeçin

DİPLOMASİ

Le Monde: ABD, Ukrayna’nın NATO’ya katılımına artık karşı değil

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’nın NATO’ya katılımına artık “prensipte” karşı çıkmıyor. Berlin’deki görüşmelerde liderler bu önemli değişikliği ele alırken, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik Batı silahlarıyla saldırı düzenleme olasılığı da tartışıldı.

ABD’nin, Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesine “prensipte bir itirazı kalmadı.” Le Monde‘un Avrupalı diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, bu gelişme 18 Ekim’de Berlin’de yapılan ve Joe Biden, Emmanuel Macron, Olaf Scholz ile Keir Starmer’ın katıldığı görüşmelerden sonra ortaya çıktı.

Habere göre, Biden, Kamala Harris’in ABD başkanlık seçimlerini kazanması durumunda, geçiş döneminde Ukrayna’nın NATO’ya davetini hazırlama sürecini başlatabilir.

Aynı kaynak, Washington’un tutumundaki bu değişikliğin, Ukrayna’nın NATO’ya katılımına hâlâ karşı olan Berlin’in pozisyonunu etkileyebileceğini de belirtti.

Toplantıda, Vladimir Zelenskiy tarafından daha önce sunulan “zafer planının” diğer noktaları da ele alındı. Konuya ilişkin açıklama yapan bir yetkili, “Bu iddialı bir plan, üzerinde kolayca uzlaşılamayacak karmaşık konular içeriyor,” dedi.

Dört ülkenin liderleri, ayrıca Ukrayna’nın Rusya topraklarındaki hedeflere Batı silahlarıyla saldırı düzenlemesine izin verilmesi olasılığını da tartıştı.

Kaynağa göre, Fransa ve İngiltere bu adımı desteklerken, ABD ve Almanya, çatışmanın tırmanmasından endişe ederek karşı çıkıyor.

Ukrayna’nın Avrupa ve Avrupa-Atlantik Entegrasyonundan Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı Olga Stefanişina, 18 Ekim’de yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın NATO’ya Rusya’nın kontrolündeki topraklar topraklar olmadan kabul edilmesi konusunun gündemde olmadığını söylemişti.

Ayrıca, Stefanişina’ya göre Kiev’in NATO üyeliği ancak savaşın sona ermesinden sonra mümkün olabilir, ancak ittifaka davet edilmesi bu durumu değiştirebilir.

Geçen hafta Zelenskiy, parlamentoya beş ana madde ve üç gizli ek içerdiği belirtilen bir “zafer planı” sundu. Kiev, bu maddelerden dördünü 2024 yılı sonuna kadar hayata geçirmeyi planlıyor. Zelenskiy’in planında Ukrayna için en büyük öncelik, NATO’ya davet edilmek.

Emmanuel Todd: Ukrayna yenilirse NATO dağılacak

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya, İtalya ve Japonya yeni nesil savaş uçağı üretimini hızlandıracak

Yayınlanma

Japon yetkililer pazar günü yaptıkları açıklamada, Japonya, Britanya ve İtalya savunma bakanlarının yeni nesil savaş uçağının ortak geliştirilmesini hızlandırma konusunda anlaştıklarını ve uçağı üreten taraflarla birlikte çalışmak üzere bu yılın sonuna kadar üçlü bir kurum kurulacağını söyledi.

Üç ülke 2022 yılında, Çin, Rusya ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nden (KDHC) geldiği öne sürülen tehditler karşısında işbirliğini güçlendirmek için Küresel Savaş Hava Programı ya da GCAP kapsamında 2035 yılında konuşlandırılmaya hazır olacak yeni bir savaş uçağını ortaklaşa üretme konusunda anlaşmıştı.

Yeni nesil hayalet savaş uçağı, Japonya’nın ABD ile ortaklaşa geliştirdiği ve emekliye ayrılan F-2’lerin ve Britanya, İtalya, İspanya ve Almanya ile ortaklaşa üretilen Eurofighter Typhoon’ların yerini alacak.

Pazar günü Japonya Savunma Bakanı Gen Nakatani, İngiliz ve İtalyan mevkidaşları John Healey ve Guido Crosetto ile görüştükten sonra, uçağın geliştirilmesini denetlemek üzere bu yılın sonuna kadar GCAP Uluslararası Hükümet Örgütü (GIGO) adı verilen ortak bir organın kurulacağını söyledi.

Bakanlar İtalya’nın Napoli kentinde düzenlenen G7 Savunma Bakanları toplantısı çerçevesinde bir araya geldi.

Aralarında Japon Mitsubishi Heavy Industries, İngiliz BAE Systems ve İtalyan Leonardo’nun da bulunduğu çok sayıda savunma şirketi de projede yer alıyor.

Merkezi Birleşik Krallık’ta bulunacak ve başkanlığını bir Japon yetkilinin yapacağı GIGO, uçağın geliştirilmesini denetleyecek.

Nakatani, “GIGO ve ortak girişimin önümüzdeki yıl ilk sözleşmelerini imzalama yolunda ilerlediğini görüyoruz,” dedi.

Pazar günkü anlaşma, hem Japonya hem de Birleşik Krallık’taki liderlik değişikliklerine rağmen projenin ilerlemesine ilişkin endişeleri gideriyor.

Mitsubishi Heavy ile Birleşik Krallık ve İtalyan meslektaşları geçen hafta Tokyo’da düzenlenen büyük bir havacılık fuarında Japonya’da ilk kez GCAP standında ortak savaş uçağının 1/10’luk bir modelini sergiledi.

Mitsubishi’nin Japonya programı GCAP kıdemli temsilcisi Akira Sugimoto, ortak savaş uçağı geliştirmenin Japon tedarikçiler ve ülkenin sanayi tabanı için anlamlı olacağını söyledi.

Sugimoto, “Temel pozisyonumuz, yüksek kaliteli bir savaş uçağı geliştirmek için güçlü yönlerimizi bir araya getirmektir. Japon tedarikçilerin olağanüstü teknolojilere sahip olduğuna inanıyorum ve mümkün olduğunca çok sayıda tedarikçinin [GCAP’a] katılmasını umuyorum,” dedi.

Japon yetkili bunun aynı zamanda Japon tedarikçilerin ekipman geliştirme kapasitelerini artırmalarına yardımcı olacağını ve daha iyi bir görünüm, iş ortamı ve istikrar sağlanmasına katkıda bulunacağını savundu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Berlin’deki 4’lü Ukrayna zirvesi Doğu Avrupa’yı kızdırdı

Yayınlanma

ABD, Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa’nın Ukrayna savaşını görüşmek üzere Berlin’de bir araya gelmelerine rağmen doğudaki “cephe ülkelerinden” hiçbirini davet etmemeleri eleştirilere neden oldu.

Cuma günü ABD Başkanı Joe Biden Berlin’de Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile bir araya geldi.

Görüşmelerde özellikle Ukrayna’nın savunmasının nasıl desteklenebileceği üzerinde duruldu ve ayrıca Orta Doğu’daki durum da ele alındı.

Bu arada Pentagon şefi Lloyd Austin, dört ülkenin savunma bakanlarının NATO’nun Brüksel’deki merkezinde bir araya gelerek “Ukrayna’yı destekleme ve Orta Doğu’da istikrar için çalışma konusundaki ortak kararlılığı” görüştüklerini ve “Avrupa’da ve ötesinde barış ve güvenliği koruma kararlılığını teyit ettiklerini” yazdı.

Polonya cumhurbaşkanının danışmanından tepki

Birçok yorumcu özellikle Ukrayna’nın komşusu ve NATO’nun en büyük savunma harcamacılarından Polonya’nın davet edilmesi gerektiğini öne sürdü.

Eleştirenler arasında Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda adına faaliyet gösteren Polonya Ulusal Güvenlik Bürosunun (BBN) başkanı da vardı.

Polonya’da, BBN başkanı olarak Cumhurbaşkanı Duda’nın en kıdemli güvenlik danışmanı olan Jacek Siewiera da toplantıya katılan dört liderin resmini ve bir Avrupa haritasını paylaşarak toplantı hakkında yorumda bulundu.

Siewiera, Kıtanın doğusunda meydana gelen bir savaşı görüşmek üzere üç Batı Avrupa ülkesinin bir araya gelmesinin ve Polonya, Baltık ülkeleri ve İskandinav ülkelerinin temsilcilerinin toplantıya katılmamasının “birilerinin 2022’nin başından bu yana kıtada meydana gelen değişiklikleri ciddi şekilde yanlış anladığını” gösterdiğini savundu.

Eski Estonya Cumhurbaşkanı: Scholz, Polonya’nın katılımını bizzat engelledi

Polonya’nın eski Ukrayna Büyükelçisi Jan Piekło da benzer şekilde, “Polonya, Romanya, İskandinav ve Baltık ülkeleri… Rus tehdidini çok daha iyi anlıyorlar…[ve] Ukrayna’ya yardım etmek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Böyle bir toplantı için farklı bir formata ihtiyacımız var,” dedi.

Bu arada eski Estonya Cumhurbaşkanı Toomas Ilves, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un Polonya’nın toplantıya katılmasını bizzat engellediğinin kendisine söylendiğini iddia etti.

Bazı sosyal medya kullanıcıları 2004 yılındaki bir başkanlık tartışması sırasında George W. Bush’un John Kerry’ye “Polonya’yı unuttun” dediği meşhur söze şaka yollu atıfta bulundu.

Polonya, 2022’den bu yana Ukrayna’nın en yakın müttefikleri arasında yer aldı ve insani, askeri ve diplomatik destek sağladı ve Ukrayna’nın komşusu olarak, ülkeye giren ve çıkan ekipman ve insanların taşınması için de ana merkez haline geldi.

Bu arada Polonya savunma bütçesini GSYİH’nin %4,12’sine yükselterek NATO’daki en yüksek seviyeye ulaştı. Polonya ordusu bu yıl NATO’nun üçüncü, ittifakın ise Avrupa’daki en büyük ordusu haline geldi.

Eski Tusk hükümeti de Normandiya formatına dahil edilmemişti

Fakat Varşova, Ukrayna’ya verilmesi gereken desteğin düzeyi, Rus enerjisine bağımlılığın azaltılması, göç politikası ve Polonya’nın İkinci Dünya Savaşı için Almanya’dan hâlâ alacaklı olduğuna inandığı tazminat meselesi de dahil olmak üzere bir dizi konuda Berlin ile düzenli olarak anlaşmazlık yaşıyor.

Bu gerilimler eski milli-muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) hükümeti döneminde özellikle güçlüydü fakat geçtiğimiz aralık ayında göreve gelen Donald Tusk liderliğindeki daha liberal, AB yanlısı koalisyon döneminde de bir ölçüde devam ediyor.

Tusk liderliğindeki bir önceki hükümet döneminde (2007-2015) Polonya, Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ve Donbas’taki silahlı mücadelenin ardından kurulan ve Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya’nın Donbas’taki tartışmalı topraklar üzerinde bir anlaşmaya varmaya çalıştığı Normandiya formatının dışında bırakılmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English