ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ile barış anlaşması imzalanana kadar Ukrayna’ya askeri yardımın durdurulduğunu duyurdu. Trump, mevcut askeri malzemelerin müzakereler süresince yeterli olacağını ve Avrupa’nın gelecekte Ukrayna’ya yardım konusunda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini belirtti. Ukrayna tarafı ise ABD’nin desteği olmadan uzun süre direnemeyeceğini ifade etti.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ile barış anlaşması imzalanana kadar Ukrayna’ya askeri yardımın durdurulduğunu açıkladı.
Fox News kanalının aktardığına göre Beyaz Saray’da basın mensuplarına konuşan Trump, “Şu anda hiçbir şey sağlamıyoruz,” dedi.
Trump, daha önce Ukrayna’ya gönderilen askeri yardımların, Moskova ve Washington arasında askeri çatışmanın çözümüne dair bir anlaşmaya varılana kadar yeterli olacağını savundu.
ABD Başkanı, “Bir barış anlaşmasına ihtiyacımız var. Aksi takdirde bu böyle devam edecek,” diye konuştu.
Trump, barış görüşmelerinin başarısız olması halinde askeri yardımların yeniden başlayabileceğini de belirtti.
“Göreceğiz. Şu anda görüşme sürecindeyiz. Nadir toprak elementleri anlaşması ve diğer pek çok konu hakkında epeyce görüşme gerçekleştirdik,” diyen Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğünü ve Putin’in “her şeyi çözmek istediğini” aktardığını söyledi.
Trump ayrıca, Avrupa’nın gelecekte Ukrayna’ya askeri yardım sağlama konusunda sorumluluk alması gerektiğini de ekledi.
Diğer yandan Wall Street Journal (WSJ) gazetesine konuşan eski ve mevcut Batılı yetkililer, ABD’nin desteği olmadan Ukrayna’nın mevcut savaş temposunu ancak yaza kadar sürdürebileceğini, ardından mühimmatının biteceğini ve Ukrayna ordusunun en modern silah sistemlerinden bazılarını kullanamayacağını belirtmişlerdi.
Ukrayna Devlet Başkanı’nın üst düzey bir yardımcısı da Amerikan askeri yardımının kesilmesinin en kötü senaryo olduğunu ve bu durumda yerli üretimin artırılması ve Avrupa ülkelerinden daha fazla silah alınması gerekeceğini kabul etmişti.
WSJ‘ye konuşan bir Batılı askeri yetkili, Ukrayna’nın kendi askeri teçhizatının yaklaşık yüzde 55’ini ürettiğini, ABD’nin payının yaklaşık yüzde 20, Avrupa’nın payının ise yüzde 25 olduğunu bildirdi.
Gazeteye bilgi veren Ukraynalı kaynaklar, Kiev’in yılda 2,5 milyon top ve havan mermisi ürettiğini, ABD’nin ise savaşın başından bu yana yaklaşık 3 milyon top mermisi gönderdiğini belirtti.
Fakat, Kiev’in kısa vadede Patriot hava savunma sistemleri, karadan karaya balistik füzeler ve ATACMS uzun menzilli füzeleri tedarikini ikame edemeyeceği ifade edildi.
Trump’ın 20 Ocak’taki göreve başlamasından bu yana Washington, Kiev için yeni bir askeri yardım paketi açıklamadı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD’nin desteğinin olmamasının savaş bölgesindeki durumu önemli ölçüde zorlaştıracağını kabul etti.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Pekin’in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un başlattığı ‘gönüllüler koalisyonu’ kapsamında Ukrayna’ya potansiyel bir barış gücü misyonuna katılacağı yönündeki haberleri yalanladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülük ettiği “gönüllüler koalisyonu” kapsamında Ukrayna’ya barış gücü gönderme olasılığına ilişkin haberleri yalanladı.
Bakanlık sözcüsü Go Ciakun, pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu tür haberlerin asılsız olduğunu ve Çin’in Ukrayna krizine yönelik tutumunun değişmediğini vurguladı.
Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında tarafsız olduğunu iddia ediyor. Ancak, Moskova ile yakın iktiadi ve siyasi ilişkilerini sürdürüyor.
Welt am Sonntag gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Çinli yetkililer, olası bir ateşkes durumunda Ukrayna’daki barış operasyonuna Çin’in katılımını değerlendirmek için Brüksel’de Avrupalı diplomatlarla gayri resmi görüşmeler yaptı.
Görüşme katılımcıları, Çin temsilcilerinin Avrupa’nın bu tür bir adıma sıcak bakıp bakmayacağını öğrenmek istediklerini belirtti.
Brüksel’deki kaynaklar, Çin’in katılımının “Rusya’nın Ukrayna’da barış güçlerini kabul etmesine potansiyel olarak katkıda bulunabileceğini” ifade etti.
“Gönüllüler koalisyonunun” amacı, İngiltere ve Fransa öncülüğünde Avrupa hükümetlerini bir araya getirerek, bir barış anlaşması sonrasında Ukrayna’yı korumak. Kanada ve Türkiye’nin de bu koalisyona katılabileceği belirtiliyor.
Bunun yanı sıra The Economist‘in haberine göre, şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin ve Brezilya’ya, Avrupalı birliklerle birlikte Ukrayna’daki ateşkes hattına barış gücü askeri göndermeyi teklif etti.
Dönemin ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, sadece Avrupalı askerlerden oluşan bir gücün, Rusya’dan gelebilecek olası bir saldırıyı caydırmada daha az etkili olacağını belirtmişti.
Ciakun ise, Çin’in sınır hattına asker gönderme olasılığına dair bilgileri yalanlayarak, bu konunun tartışılmasının dahi söz konusu olmadığını ifade etti.
Ciakun’a göre, Pekin, Rusya-Ukrayna savaşının diyalog ve müzakereler yoluyla sona erdirilmesini her zaman destekledi.
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını açıkladı.
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki ihtilafın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını söyledi.
Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şu anda toprakları görüşüyoruz. Sınırların belirlenmesini konuşuyoruz. Bir elektrik santralinin mülkiyetini tartışıyoruz. Bazıları, ABD’nin santrali kontrol altına alması ve onu yeniden inşa edip işletmek için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğumuz için yönetmesi gerektiğini düşünüyor. Prensip olarak, böyle bir seçeneğe sıcak bakarım. Ancak özellikle büyük bir nükleer santralin mülkiyeti konusu tartışılıyor,” dedi.
Trump, müzakerelerde hangi nükleer santralin konuşulduğuna dair detay vermedi.
Rusya ve ABD heyetleri, 24 Mart’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Ukrayna konusunu görüşmek üzere bir araya geldi.
Rus heyetine Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigoriy Karasin ve FSB Direktörü Danışmanı Sergey Beseda başkanlık etti.
Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, her iki ismin de uluslararası sorunlar konusunda deneyimli müzakereciler olduğunu belirtti.
Basında çıkan haberlere göre, ABD heyetinde ise ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Direktörü Andrew Peek, Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Direktörü Michael Anton ve diğer isimler yer aldı.
23 Mart’ta da Riyad’da ABD ve Ukrayna temsilcileri arasında görüşmeler yapıldı.
Fakat Ukrayna tarafı görüşmelerin sonuçları hakkında yorum yapmaktan kaçındı ve Rus heyetiyle görüşme planlarının olmadığını doğruladı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 24 Mart’taki brifingde, Rusya ve ABD’nin çatışmanın çözümü konusunda yapması gereken çok iş olduğunu ifade etti.
Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve siyaset bilimci Sergey Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini belirtti. Markov, laik kesimin Avrupa yanlısı, İslamcı kesimin ise Rusya ile iyi ilişkiler istediğini ifade etti. Ayrıca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ülkedeki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini ifade etti
Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve tanınmış siyaset bilimci Sergey Markov, Telegram kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararını ele aldı.
Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini savundu.
Markov, Türkiye’deki bu ayrışmayı şu sözlerle ifade etti: “Türkiye, medeniyetler açısından ikiye bölünmüş durumda. Bir yarısı laik Türkiye’den yana, diğer yarısı ise İslamcı Türkiye’den yana.”
Laik kesimin Avrupa yanlısı olduğunu savunan Markov, İslamcı kesimin ise çok yönlü dış politika izleyerek Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini vurguladı.
Markov, “Laik ve Avrupa yanlısı Türkler, genellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde ve sahil bölgelerinde yaşıyor. Bu nedenle, Erdoğan’a karşı olan muhalefet bu şehirlerde daha güçlü. Bu kesimin gelir düzeyi ve eğitim endeksi daha yüksek ve daha aktifler,” dedi.
İslamcı kesimin ise genellikle kırsal bölgelerde yaşadığını ve iktisadi olarak daha dezavantajlı olduğunu kaydeden Markov, “İslamcı Türkiye’yi destekleyenler ise genellikle kırsal bölgelerde yaşıyor ve zengin değiller. Ancak seçimlere katılım oranları daha yüksek,” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın olduğunu belirten Markov, siyasi işbirliğinin ise İslamcı kesimle yapıldığını söyledi.
Markov, “Rusya, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın. Ancak, laik kesim Rusya’nın düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Bu nedenle, Rusya siyasi olarak İslamcı Türkiye ile işbirliği yapıyor,” diye ekledi.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının Türkiye’deki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini savunan Markov, şöyle devam etti:
“Laik Türkiye’nin lideri konumundaki İmamoğlu’nun tutuklanması, ülkedeki bu iki kesimin doğrudan çatışmasına yol açtı. Mahkeme, İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi. Bugün milyonlarca kişinin katılımıyla yasaklı protesto gösterileri bekleniyor.”