Diplomasi
Trump, Rusya’yı masaya oturtmak için Suudileri devreye sokuyor

ABD Başkanı Donald Trump, Dünya Ekonomi Forumu’nda yaptığı konuşmada Suudi Arabistan ve OPEC’ten petrol fiyatlarını düşürmelerini isteyeceğini belirtti. Trump, petrol fiyatlarının düşmesi durumunda Rusya-Ukrayna savaşının sona ereceğini savundu.
ABD Başkanı Donald Trump, Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu’nda (WEF) video konferans yoluyla yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nden (OPEC) petrol fiyatlarını düşürmelerini isteyeceğini belirtti.
NBC News kanalının aktardığına göre Trump, “Eğer petrol fiyatları düşerse, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş hemen sona erecektir. Şu anda fiyatlar, bu savaşın devam etmesini sağlayacak kadar yüksek. Petrol fiyatlarını düşürmelisiniz. Bu savaşı sona erdirebilirsiniz. Bunu çoktan yapmalılardı,” dedi.
Ayrıca Trump, Suudi Arabistan’ın ABD’ye yaptığı yatırımları 1 trilyon dolara çıkarmasını talep edeceğini de sözlerine ekledi.
Kasım ayında NPR‘a verdiği mülakatta Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz, Rusya’nın enerji baskısı yoluyla müzakere masasına oturtulabileceğini öne sürmüştü.
Waltz, Rusya’nın “Ukrayna’daki tam ölçekli çatışmaların başlamasından öncekinden daha fazla petrol ve doğalgaz sattığını” belirtti. Geçtiğimiz yıl boyunca Çin, Rusya’dan rekor düzeyde 108,5 milyon ton ham petrol satın aldı.
Diğer yandan kasım ayında Financial Times, Trump’ın Amerikalı üreticileri kısıtlamalardan muaf tutarak fiyatları düşürmeyi ve yerel üretimi artırmayı vaat ettiğini yazmıştı.
Trump’ın kampanyası, “Kaz, Bebeğim, Kaz” (Drill, Baby, Drill) sloganı altında yürütülmüştü. Trump, “Dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla ‘sıvı altına’ sahibiz, Suudi Arabistan’dan bile fazla,” demişti.
Trump, göreve başlama konuşmasında da ABD’nin “diğer hiçbir üretici ülkenin sahip olamayacağı bir şeye” sahip olduğunu, yani “dünyadaki en büyük petrol ve gaz rezervlerine” sahip olduğunu söylemişti. Hatta enerji sektöründe olağanüstü hâl ilan ederek izin süreçlerini hızlandırmayı planlamıştı.
Joe Biden döneminde ise ABD, günde 12,9 milyon varil petrol üreterek rekor seviyelere ulaştı. Bu rakam, Trump dönemindeki yaklaşık 11 milyon varillik üretimin üzerinde bir performansı temsil ediyor.
S&P’nin hesaplamalarına göre, 2024 yılında ABD’deki petrol üretimi günde ortalama 13,2 milyon varil olacak ve 2025’te bu rakam 13,6 milyon varile yükselecek.
Trump, geçtiğimiz günlerde Moskova’yı Ukrayna ile bir anlaşma yapmaya çağırdı ve reddetmeleri durumunda “Rusya’nın ABD’ye ve diğer katılımcı ülkelere sattığı her şeye yüksek gümrük vergileri ve yaptırımlar” uygulayacağını söyledi.
Trump’ın bu tehditlerine Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Trump’ın ilk başkanlık döneminde en sık yaptırım yöntemlerine başvuran ABD başkanı olduğunu biliyoruz. Bu yöntemleri seviyor, en azından ilk başkanlığı sırasında seviyordu. Biz de tüm bu söylemleri ve açıklamaları dikkatle takip ediyoruz. Tüm detayları kaydediyoruz,” şeklinde yanıt verdi.
Peskov, Rusya’nın “eşit ve karşılıklı saygıya dayalı bir diyaloga hazır olduğunu” belirterek, “Trump’ın ilk başkanlık dönemindeki gibi bir diyalog bekliyoruz. Ancak şu ana kadar böyle bir sinyal almadık,” diye ekledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de daha önce Moskova’nın Trump yönetimiyle, Ukrayna da dahil olmak üzere, diyaloga açık olduğunu ifade etmişti.
Diplomasi
Çin ve ABD, ihracat kontrollerinde anlaşmaya vardı

Çin cuma günü, kontrollü ürünlerin ihracat başvurularını gözden geçirip onaylayacağını, ABD’nin de bazı kısıtlamaları kaldıracağını açıkladı. Böylece, Çin ve ABD tarafından ihracat kontrolleri odaklı ticaret müzakerelerinde bir ilerleme kaydedildiği teyit edildi.
Çin Ticaret Bakanlığı cuma öğleden sonra yaptığı açıklamada, Pekin ve Washington’un bu ayın başlarında Londra’da düzenlenen iki günlük ticaret müzakerelerinden bu yana yakın temas halinde olduğunu ve tarafların çerçeve anlaşmasının ayrıntılarını teyit ettiğini duyurdu.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Çin, yasalar ve yönetmeliklere uygun olarak kontrollü ürünlerin ihracat başvurularını inceleyip onaylayacak, ABD tarafı ise buna karşılık Çin’e yönelik bir dizi kısıtlayıcı önlemi kaldıracak” denildi.
“ABD tarafının, 5 Haziran’da iki cumhurbaşkanı arasında yapılan görüşmede ortaya konulan önemli mutabakat ve şartlara uygun olarak Çin ile işbirliği yapmasını umuyoruz” ifadeleri kullanıldı.
ABD Başkanı Donald Trump perşembe günü, ayrıntıları açıklamadan, ABD’nin önceki gün Çin ile bir ticaret anlaşması “imzaladığını” söyledi.
Trump, Beyaz Saray’da bütçe yasasını tanıtan bir etkinlikte, “Dün Çin ile anlaşmayı imzaladık, değil mi? Çin ile anlaşmayı imzaladık” dedi. “Çin anlaşmasıyla, Çin’i açmaya başlıyoruz” diye ekledi.
Ayrıca, muhtemelen Hindistan ile “çok büyük” bir anlaşmanın yakında imzalanacağını da söyledi.
Nadir Toprak Elementleri
Etkinliğin ardından ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, gazetecilere ABD ve Çin’in önceki ticaret müzakerelerinde kararlaştırılan şartları kodlayan bir anlaşma imzaladığını söyledi.
Bloomberg’e verdiği televizyon röportajında “Bize nadir toprak elementleri teslim edecekler” diyen Lutnick, bu taahhüdün yerine getirilmesi halinde Washington’un “karşı tedbirlerini” kaldıracağını da sözlerine ekledi.
Savunma sanayii de dahil olmak üzere yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde gerekli olan nadir toprak elementleri, Çin’in küresel rafineri kapasitesindeki devasa payı sayesinde bu minerallerin tedarikinde neredeyse tekel konumunda olması nedeniyle ticaret müzakerelerinin en önemli pürüzlerinden biriydi.
Perşembe günü nadir toprak elementleri ihracatı ile ilgili bir soruya yanıt veren bakanlık sözcüsü He Yadong, Çin’in “belirli sayıda” başvuruyu onayladığını ve uygun başvuruların inceleme ve onay sürecini “güçlendirmeye devam edeceğini” söyledi.
Pekin, ihracat kontrolleri konusunda ülkelerle “iletişim ve diyaloğu güçlendirmeye” ve uygun ticareti aktif olarak teşvik etmeye istekli olduğunu da sözlerine ekledi.
Lutnick ayrıca, ABD’nin önümüzdeki haftalarda 10 büyük ticaret ortağıyla anlaşmaya varmayı planladığını söyledi. Daha yüksek gümrük vergileri yeniden yürürlüğe girmeden önce ülkelerin ticaret şartlarını müzakere etmeleri için son tarih, 2 Nisan’da açıklanan ithalat vergisi artışlarının 90 gün süreyle askıya alınmasının ardından 9 Temmuz’du.
İki müzakere ekibi, geçen ay Cenevre’de imzaladıkları tedirgin ateşkes anlaşmasını yeniden rayına oturtmaya çalışırken, her iki tarafın kendi liderlerinin incelemesi için eve götürecekleri bir “çerçeve” üzerinde “ilke olarak” anlaştıklarını açıklayarak Londra görüşmelerini sonlandırdı.
Müzakereler, Xi Jinping ve Trump arasında büyük beklentilerle karşılanan ve görünüşte çözümsüz bir çıkmazı sona erdiren telefon görüşmesinin ardından başladı.
İsviçre’de ilk anlaşmanın imzalanmasından sonraki haftalarda Washington, Çin’in kritik minerallerin ihracatını kısıtladığını iddia ederken, Pekin ise ABD’nin yarı iletkenlere yönelik kısıtlamaları ve Çinli öğrencilere vize engelleri getirme tehditlerine tepki gösterdi.
Diplomasi
Ermenistan, KGAÖ’den tamamen ayrılabileceğini açıkladı

Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vaan Kostanyan, Rusya dahil Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyelerinin Azerbaycan’ın eylemlerine karşı ‘net bir siyasi duruş sergilememesi’ halinde Erivan’ın örgütten tamamen ayrılma kararı alacağını açıkladı. Ermenistan, daha önce örgüte katılımını dondurmuş ve finansal desteğini kesmişti.
Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vaan Kostanyan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi ülkelerin Azerbaycan’ın eylemlerine ilişkin “net bir siyasi duruş sergilememesi” halinde Erivan’ın örgütten tamamen ayrılma kararı alabileceğini duyurdu. Kostanyan, Ermenistan’ın artık imalarda bulunmadığını, son derece açık konuştuğunu vurguladı.
Novosti-Armeniya haber ajansının aktardığına göre Kostanyan, “Sonuç olarak, Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere KGAÖ’deki ortaklar, Ermenistan Cumhuriyeti’nin egemen topraklarına yönelik saldırıdan sonra birkaç yıl önce bahsedilen siyasi açıklamaları yapmazlarsa, Ermenistan nihai bir karar alacaktır,” ifadelerini kullandı.
Bakan Yardımcısı ayrıca, Ermenistan’ın egemen bir devlet olarak atacağı sonraki adımlar için doğru zamanı kendisinin belirleyeceğinin altını çizdi.
Üyelik dondurulmuştu
Ermenistan ile Rusya ve KGAÖ arasındaki ilişkiler, Erivan’ın müttefiklerinden resmi olarak destek talep ettiği Dağlık Karabağ’daki çatışmaların ardından bozulmuştu.
Bu sürecin ardından Başbakan Nikol Paşinyan, KGAÖ’yü Erivan’a yardım etmediği için defalarca eleştirmişti.
Paşinyan, örgütü Bakü ile birlikte Ermenistan’a karşı “savaş planladığını” iddia ettiği bir “balon ittifak” olarak nitelendirmişti.
Geçen yılın şubat ayında ise Başbakan Paşinyan, Ermenistan’ın KGAÖ’ye katılımını dondurduğunu açıklamıştı. Mayıs ayına gelindiğinde Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, ülkenin örgütün çalışmalarını finanse etmeyi reddettiğini bildirmişti.
İstihbarat raporu da aynı yönde
Bu yılın ocak ayında Ermenistan Dış İstihbarat Teşkilatı tarafından yayımlanan bir kamuoyu raporunda, ülkenin yakın gelecekte KGAÖ’ye tam katılıma dönme niyetinde olmadığı belirtilmişti.
Raporda, “Ermenistan’ın üyeliğini askıya almasına neden olan sebeplerin 2025 yılında değişeceğini pek olası görmüyoruz. Bu durumdan hareketle, örgütün prestiji ciddi bir şekilde sorgulanmaya devam etmekte ve diğer üye ülkeler için bir ‘düşünme vesilesi’ haline gelmektedir,” denilmişti.
Paşinyan: KGAÖ, Ermenistan’ın güvenliği, varlığı ve egemenliğine tehdit oluşturuyor
Diplomasi
Edi Rama’dan İngiltere’ye sığınmacı tepkisi

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Brexit’in ardından ülkenin “çok karanlık bir dönemde” olduğunu savunarak İngiliz sığınmacı politikasını sert bir şekilde eleştirdi.
The Guardian gazetesine konuşan Rama, şu anda İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın yönettiği İngiltere’yi, tüm yasal yolları tüketen sığınma talebi reddedilenleri barındıracak üçüncü ülke “geri dönüş merkezleri” kurma çabasıyla “sığınmacıları atacak yerler” aradığı için suçladı.
Starmer geçen ay, İngiltere’nin bu planla ilgili diğer ülkelerle görüşmelerde olduğunu doğruladı fakat hangi ülkelerle görüştüğünü açıklamadı. İngiliz başbakanı, bu politikayı Arnavutluk’a yaptığı ilk resmi ziyaretinde duyurdu.
Ne var ki Rama, o sırada Arnavutluk’un “İtalya ile olan evliliğimize sadık olduğu” için bu plana katılmayacağını söylemişti. Tiran, Roma ile benzer bir plana sahip fakat bu plan defalarca yasal engellere takıldı.
Rama, The Guardian gazetesine verdiği demeçte, “Bugün bunun sadece hayal edilebilir değil, gerçekten gerçekleşiyor olması, Keir Starmer veya [eski Başbakan Rishi] Sunak’ın aşırı bir şey yapmasından kaynaklanmıyor; ülkenin çok karanlık bir dönemde olmasından kaynaklanıyor,” dedi.
Arnavutluk Başbakanı, Starmer’ın önerilerinin “bugünün Britanya’sında söylenen, yazılan veya söylemlerin normal bir parçası olarak kabul edilen şeylerin yüzde sekseni” olduğunu ve Brexit öncesinde bunların “tamamen kabul edilemez, tamamen saçma, tamamen utanç verici” olacağını savundu.
Birleşik Krallık’ın önceki Muhafazakâr hükümeti döneminde Londra ve Tiran, ortak bir bildiri imzaladı ve bir görev gücü kurarak 1.000’den fazla Arnavut vatandaşının İngiltere’den geri gönderilmesini sağladı.
Ne var ki, Arnavut sığınmacıların İngiltere’yi “istila ettiği” yönündeki politikacıların söylemleri nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler sık sık gerildi.
Rama, Starmer’ın “çok saygın [ve] hoş bir kişi” olduğunu söyledi ve İngiliz başbakanının Arnavutluk’tan programa katılmasını talep etmediğini açıkça belirtti.
Temmuz ayında 60 yaşına basacak olan Rama, seçim kampanyasını AB üyeliği için çabalarını sürdüreceği vaadiyle yürüttü. Rama, müzakerelerin 2027 yılına kadar tamamlanacağını ve “2030 yılına kadar AB üyesi olacağımızı” düşünüyor. 2009 yılında NATO’ya katılan Arnavutluk, on yıldan fazla bir süredir AB üyeliği adayı.
Rama, “Sürece yaklaşım tamamen değişti. Şimdi [AB] ilerlemek için çok istekli… Rusya’nın saldırganlığıyla her şey değişti, bir şekilde Vladimir Putin de bunu yaptı, Avrupa’nın birleşmeye daha fazla ilgi duymasını sağladı,” dedi.
Rama, Beyaz Saray’ın yeni sakiniyle AB üzerinde benzer bir etki olduğunu düşünüyor ve “Donald Trump’ın seçilmesinin Avrupa için iyi bir şey olduğuna %100 ikna” olduğunu söylüyor.
Rama, Trump’ın zaferinin Avrupa’yı uyuşukluğundan uyandırdığını ve dünyanın ihtiyaç duyduğu “rahatsız edici bir ruh” getirdiğini öne sürdü.
Arnavut lider, “Trump, Tanrı’nın onu Amerika için bir planı olduğu için kurtardığını söylediğinde, bence gerçeğin sadece yarısını söylüyor. Tanrı onu kurtardı çünkü Avrupa için de bir planı vardı, Avrupa’yı uyandırmak için,” dedi.
-
Görüş2 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?